2018’e Rekor Puanla Başlayan PMI Endeksi, Toparlanma Sürecinde

İSO Türkiye İmalat Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI), sektörel eğilimleri göstermesi açısından dikkatle izlenmesi gereken bir gösterge. Son olarak Temmuz 2018 PMI sonuçları 49,0 olarak gerçekleşti. Endeksin 50 ve üzeri sonuçlanması pozitif yönde iyileşme olduğunu gösterirken 50’nin altını sonuçlar olumsuz değerlendiriliyor. Her ne kadar Temmuz ayı 49 olarak olumsuz gibi görünse de diğer aylara göre ekonomideki yavaşlamanın azalan oranda devam ettiği izlenimi veriyor.

Geçen 7 ayda İSO Türkiye İmalat PMI aşağıdaki gibi gerçekleşti:

Temmuz 2018: 49,0

Haziran 2018: 46,8

Mayıs 2018: 46,4

Nisan 2018: 48,9

Mart 2018: 52,2

Şubat 2018: 55,6

Ocak 2018: 55,7

Ulusoylar Ambalaj – Satınalma Cep işbirliği ile bez çanta ve promosyon ürünlerde fırsat kampanyaları başladı

Promosyon sektörünün lider firmalarından Ulusoylar Grup yöneticisi Sami Ulusoy, “Çevre dostu tekstil ve tanıtım ürünleri üretiyoruz. Müşterilerimize kaliteli ürün ve zamanında teslimat bizim stratejik değerlerimiz. Kadromuzda farklı yeteneklerde pek çok uzman var. Tekstil ve endüstriyel tasarıma büyük önem veriyoruz. Müşteri talepleri doğrultusunda, tasarım ve üretim ekibimizle, bez çanta ve ambalaj ürünlerinde yüksek üretim kapasitesine sahibiz. Satınalma Cep ve Satınalma Dergisi çok geniş bir aile. Bu gücümüzü daha yukarılara taşımak için Satınalma Cep ekosistemine katıldık. Fırsatlar bölümünde kampanyala” Dedi.

İletişim

ULUSOYLAR GRUP – Sami Ulusoy 
Web Site: www.cantaimalati.com  
Tel: (0212) 6116789

 

 

İSO Türkiye İmalat PMI temmuzda 49,0 oldu

İmalat sanayi performansında en hızlı ve güvenilir referans kabul edilen İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) temmuz ayında 49,0 düzeyine yükseldi. PMIrk imalat sektöründeki zorlu faaliyet koşullarının devam ettiğine işaret etti ancak faaliyet koşullarındaki zayıflama ılımlı düzeyde ve son dört aylık yavaşlama trendinin en düşük hızında gerçekleşti.

İstanbul Sanayi Odası İstanbul İmalat PMI da temmuzda 51,0 düzeyine yükselerek pozitif büyümeye işaret etti.

Ekonomik büyümenin öncü göstergesi olan imalat sanayi performansında en hızlı ve güvenilir referans kabul edilen İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye ve İstanbul İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) anketlerinin Temmuz 2018 dönemi sonuçları açıklandı.

Eşik değer olan 50,0’nin üzerinde ölçülen tüm rakamların sektörde iyileşmeye işaret ettiği anket sonuçlarına göre, haziranda 46,8 düzeyinde ölçülen PMI temmuzda 49,0 düzeyine yükseldi. Endeks, üretim ve yeni siparişlerdeki yavaşlamanın devam etmesine bağlı olarak, Türk imalat sektöründeki zorlu faaliyet koşullarının devam ettiğine işaret etti. Ancak faaliyet koşullarındaki zayıflama ılımlı düzeyde ve son dört aylık yavaşlama trendinin en düşük hızında gerçekleşti. Toplam yeni siparişler manşet endeksi olumsuz etkilemeye temmuz ayında da devam etti. Talep koşullarının yansıması olarak üretimdeki ivme kaybı sürdü. Ancak hem üretim hem de toplam yeni siparişlerdeki yavaşlama önceki aya kıyasla ılımlı gerçekleşti. Dış talebin güçlenmesi anketin olumlu gelişmelerinden biri olarak kayda geçti. İki aylık yavaşlamanın ardından ihracat büyüme bölgesine girdi. Bunun yansıması olarak, Türk imalatçıları son 4 ayda ilk kez olacak şekilde temmuz ayında istihdam seviyesini artırdı. Döviz piyasalarındaki olumsuz gelişmelerin yansıması olarak fiyat baskıları güçlenmeye devam etti. Hammadde fiyatları yükseldi ve bu da girdi fiyatlarının belirgin bir şekilde artmasına neden oldu.

İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI anket verileri hakkında değerlendirmede bulunan IHS Markit Ekonomisti Gabriella Dickens, şunları söyledi: “Son PMI verileri Türk imalat sektöründe zorlu faaliyet koşullarının temmuz ayında devam ettiğine ancak yavaşlamanın daha ılımlı düzeyde yaşandığına işaret etti. İhracat siparişleri ve istihdamın artış göstererek toplam yeni siparişler ile üretimdeki ivme kaybının olumsuz etkilerini kısmen bertaraf etmesi anketin olumlu gelişmesi olarak kaydedildi. Enflasyonist baskılar daha da güçlendi ve nihai ürün fiyatları enflasyonu son 12 ayın en yüksek düzeyine çıktı.”

İstanbul İmalat PMI temmuzda 51.0 oldu

İstanbul Sanayi Odası İstanbul İmalat PMI da yılın ikinci çeyreğindeki yavaşlamanın ardından imalat üretiminin üçüncü çeyreğin başında büyüme kaydettiğini gösterdi. Haziranda 49,5 olarak ölçülen PMI endeksi temmuzda 51,0 düzeyine yükselerek pozitif büyümeye işaret etti. Son anket verileri hem iç hem de dış pazarlardan gelen talepteki yükselişin etkisiyle İstanbul imalat sektörünün faaliyet koşullarında iyileşme yaşandığını gösterdi. Ancak bu iyileşme ılımlı düzeyde kaydedildi. Sektördeki genişlemede yeni siparişlerin yeniden artmaya başlamasının yanı sıra istihdam ve üretimde üst üste iki aydır devam eden büyüme etkili oldu. Ancak firmalar satın alma faaliyetlerini yavaşlattı ve bunun yansıması olarak stoklarda azalma kaydedildi. Fiyat cephesinde Türk lirasındaki değer kaybının etkisiyle temmuz ayında da güçlü enflasyonist baskılar devam etti. Girdi fiyatlarındaki artış, ortalama satış fiyatlarındaki yükselişin devam etmesine neden oldu. Ancak hem girdi hem de nihai ürün fiyatları enflasyonu hazirana kıyasla geriledi.

Güncelleniyor

ÜRÜN GÜNCELLEME

Bu kategorideki tüm ürünler güncelleme nedeniyle şu an görüntülenememektedir. Kısa bir süre içerisinde ürünlere erişim sağlanacaktır.

Teklif modülünden tüm ihtiyaçlarınız için teklif isteyebilirsiniz.

İlginize teşekkür ederiz.

Renault-Nissan-Mitsubishi, Yüzde 5,1 Artış Kaydederek 5,54 Milyon Satış Adedi ile Yılın İlk Yarısında Rekora İmza Attı

Dünyanın en büyük otomotiv ittifakı olan Renault-Nissan-Mitsubishi, son altı ayda satışlarını yüzde 5,1 artırarak,5 milyon 538 bin 530 satış adedine ulaşarak bir rekora imza attı.

SUV, crossover, pickup, sıfır emisyonlu elektrikli ve elektrikli hibrit modeller dahil olmak üzere ürün segmentlerinde yoğun müşteri talebi gerçekleşti.

Renault, Clio, Captur ve Scenic ile satışlarını artırırken; Dacia yarıyıl satış rekoru kırdı. Nissan’ın Note, Serena, X-Trail ve Qashqai modelleri yoğun talep gördü. Mitsubishi Motors’un satış adetleri ise yeni Eclipse Cross ve XPANDER ile artış kaydetti.

Renault ve Nissan elektrikli araç segmentinde büyük bir talep artışı gerçekleşti. ZOE ile Avrupa elektrikli otomobil pazarındaki yüzde 21,9’luk pazar payını koruyan Renault, elektrikli hafif ticari araç pazarındaki yüzde 38 olan pazar payını Kangoo Z.E. ile sürdürdü. Nissan Leaf, 18 binden fazla satış adedi ile yılın ilk yarısında en çok satan elektrikli otomobil oldu ve 47 binin üzerinde gerçekleşen elektrikli otomobil satışına katkıda bulundu. Mitsubishi Motors, PHEV SUV segmentindeki pazar liderliğini hibrit Outlander talepleri ile devam ettirdi.

Renault-Nissan-Mitsubishi Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Carlos Ghosn, “İttifak şirketlerimiz, markalarımızın rekabetçi ve cazip teklifleri ile birçok pazarda satış adetlerini artırmaya devam ediyor. 2018’in ilk yarısındaki bu güçlü satış performansı, İttifak 2022 planımızdaki öngörümüzü gerçekleştirdiğimizi gösteriyor.” dedi.

Renault-Nissan-Mitsubishi, altı yıllık planı kapsamında 2022 yılı sonunda yıllık 14 milyondan fazla satış öngörüyor. Bu rakam, 2017’de İttifak şirketlerinin gerçekleştirdiği 10,6 milyon satış adedinden yüzde 30 daha fazla. Plan, ortak platform ve motor kullanımı dahil olmak üzere üye şirketler arasında işbirliğini ve otonom sürüş alanlarındaki teknolojik yenilikleri paylaşmayı hedefliyor.

Yılın ilk yarısında dünya çapında satılan her dokuz araçtan biri İttifak şirketleri tarafından satıldı. Markalar arasında:

Renault Grubu, Renault ve Dacia markaları ile 2018’in ilk yarısında 2,1 milyon satış adedi gerçekleştirerek rekor kırdı. Renault, Avrupa’da segment lideri olan Captur’un katkısı ile en çok satan ikinci marka olmaya devam etti.

Nissan Motor, dünya çapında Nissan, INFINITI ve Datsun markaları altında 2,8 milyon satış adedine ulaştı. Şirket, Çin’de ise yüzde 10,8’lik bir satış artışı kaydetti.

Mitsubishi Motors, yılın ilk yarısında 60’tan fazla ülkede lanse edilen yeni Eclipse Cross’un katkısı ile dünya çapında 616 bin 648 adet satış gerçekleştirdi. Ayrıca Nisan ayında Endonezya’dan Filipinler’e XPANDER ihracatı başladı. Tayland’da pickup; Çin’de ise SUV segmentine yönelik güçlü talep ise sonuçlar üzerinde etkili oldu.

İttifak İlk 10 Pazar

1 Çin
2 A.B.D.
3 Fransa
4 Japonya
5 Rusya
6 Almanya
7 Meksika
8 İtalya
9 Brezilya
10 İspanya

Renault Grubu İlk 10 Pazar

1 Fransa
2 Rusya
3 Almanya
4 İtalya
5 Çin
6 İspanya
7 Brezilya
8 Arjantin
9 Türkiye
10 İran

Nissan İlk 10 Pazar

1 A.B.D.
2 Çin
3 Japonya
4 Meksika
5 Kanada
6 Birleşik Krallık
7 Rusya
8 Brezilya
9 İspanya
10 Fransa

Mitsubishi Motors İlk 10 Pazar

1 Endonezya
2 Çin
3 A.B.D.
4 Japonya
5 Avustralya
6 Tayland
7 Filipinler
8 Almanya
9 Rusya
10 Birleşik Krallık

Beyaz yaka göçüyor

Yakın tarihte ilk kez geçen yıl göç veren İstanbul’dan kaçış var. TÜİK verileri, Çanakkale, Tekirdağ, Sakarya, Yalova gibi İstanbul’a yakın şehirlerin ise yüksek oranda göç aldığını söylüyor. Son yılların gözdesi İzmir her yıl ortalama 120 bin civarında yeni yerleşim alıyor.

İstanbul, genç beyinleri göçe zorluyor. Geçen yıl 422 bin 559 kişi İstanbul’u terk etti. Buna karşılık 416 bin 587 kişinin geldiği İstanbul, ilk kez aldığı göçten fazla göç verdi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, Çanakkale Tekirdağ, Yalova, Sakarya, Kocaeli gibi İstanbul’a yakın şehirler düzenli olarak göç alıyor. Tekirdağ ve Yalova’da net göç hızı yüzde 20’nin üzerinde. Eskişehir, Muğla, Antalya gibi kentler de yeni bir hayat kurmak isteyenlerin tercih ettiği iller arasında ilk sıralara yerleşiyor.

Her dönem ilgi gören İzmir’e ise beyaz yakalı göçü var. İstatistikler, genç ve nitelikli nüfusun rotayı İzmir’e kırdığını gösteriyor. Türkiye’deki birçok il gibi İzmir’in de yıllarca İstanbul’a beyin göçü verdiğini belirten İnci Holding İK Müdürü Serap Manisalı, özellikle son iki yıldır bu hareketin geriye döndüğünü söyledi. İzmir’in beyaz yaka çalışanlar için cazibe merkezi haline geldiğini vurgulayan Manisalı, şöyle konuştu:

“Binlerce beyaz yakalının yeni bir hayat kurmak üzere İzmir’e geldiğini görüyoruz. Biz de bu artışı, şirketimize yapılan iş başvurularından dikkatle takip ediyoruz. TÜİK verilerine göre İzmir düzenli olarak her yıl Türkiye’nin her ilinden 120 bin civarında göç alıyor, 100 bin civarı da göç veriyor. İzmir’in net göç hızı yüzde 5.8’e ulaşmış. Bu gidenden çok gelen olduğunu gösteriyor. İşin bir de beyaz yakalı boyutu var. TÜİK verilerine göre 2017’de İzmir’e 30-55 yaş arası toplam 36 bin 749 kişi göç etti. İstanbul’dan göç edenlerin sayısı 16 binden fazla ve İzmir’de iş pozisyonu arayan 40 yaş üstü yöneticilerde artış gözlemleniyor. Sadece 2018’in ilk altı ayında İnci Holding olarak 46 binin üzerinde iş başvurusu aldık. Başvurular arasında sadece İstanbul’da ikamet edenlerin sayısı 9 bin, İzmir dışından toplam başvuru sayısı ise 23 bin oldu. Başvuranların 15 bini kadın ve 3 bini 40 yaş üzeri. Şirketimizin bu süreçte gördüğü yoğun ilgiden memnunuz. İzmir’in yeniden eğitimli ve nitelikli beyinleri çekmesini hem şirketimiz hem de tüm bölgemiz için büyük bir kazanım olarak görüyoruz” dedi.

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği Temmuz 2018 Sektör Raporu Yayınlandı

Haziran ayında bir önceki aya göre 3,6 puan gerileyen mevcut inşaat işleri seviyesi Temmuz ayında 1,1 puan yükseldi

Türkiye İMSAD, yapı sektörü ve ekonomi çevreleri tarafından dikkatle izlenen aylık sektör raporunu açıkladı. ‘Türkiye İMSAD Temmuz 2018 Sektör Raporu’nda; TÜİK verilerine göre, geleneksel olarak yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde önemli artış gösteren ancak Haziran ayında bir önceki aya göre 3,6 puan gerileyen mevcut inşaat işlerinin, Temmuz ayında bir önceki aya göre 1,1 puan yükseldiği vurgulandı. 2018 yılının ilk 5 ayında ihracatın geçen yılın ilk 5 ayına göre yüzde 19 artarak 8,35 milyar dolara ulaştığına dikkat çekilen raporda 2017 yılı Mayıs ayından bu yana yıllık ihracatın 18,67 milyar dolar olarak gerçekleştiği belirtildi.

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD)’nin, sektörün çatı kuruluşu olarak hazırladığı ‘Temmuz 2018 Sektör Raporu’nda şu tespitler yer aldı: Mevcut inşaat işleri seviyesi geleneksel olarak yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde mevsimsellik etkisi ile önemli artış gösterir. Ancak 2018 yılı ikinci çeyreğinde mevcut işler seviyesi Nisan ayındaki artışın ardından seçimlerin yarattığı belirsizlikler ile Mayıs ayında önce durağanlaştı, Haziran ayında ise bir önceki aya göre 3,6 puan geriledi. Temmuz ayında ise mevcut işler seviyesi bir önceki aya göre 1,1 puan yükseldi. Mevcut işler seviyesinin geçen yılların oldukça altında olması ve işlerdeki zayıflıkta, finansman olanaklarındaki sıkılaşma ile birlikte ekonomideki belirsizliklerin etkisi oldu. Mevcut işler seviyesinde yaşanacak hareketlenmede, ekonomi politikalarının etkili olması bekleniyor.

Yeni alınan inşaat işleri seviyesi 1,7 puan ile sınırlı bir artış gösterdi

Yeni iş siparişleri, seçim kararının ardından Mayıs ayında bir önceki aya göre 2,2 puan, Haziran ayında ise bir önceki aya göre 3,4 puan gerilemişti. Temmuz ayında ise seçimlerin sona ermesiyle birlikte yeni alınan işler endeksi bir önceki aya göre 1,7 puan artış gösterdi. Seçim sonrası dönemin ekonomik belirsizlikleri inşaat sektöründe yeni iş siparişlerini sınırlamaya devam ediyor. Yeni siparişlerin geleceğini de, uygulanacak ekonomi politikalarının belirleyeceği belirtiliyor.

Yurtdışı müteahhitlik hizmetleri ümit veriyor

Yurtdışı müteahhitlik hizmetleri kapsamında, yurtdışında alınan projelerin sayısı ve tutarı sektöre ümit veriyor. 2015, 2016 ve 2017 yıllarında yurtdışından alınan müteahhitlik projelerinde önemli düşüşler yaşanmıştı. 2018 yılının ilk yarısında ise 84 proje alındı ve bu projelerin toplam tutarı 9,21 milyar doları buldu. Yurtdışı müteahhitlik işlerindeki bu artışta, özellikle geleneksel pazarlarımızdaki ekonomik iyileşmeye bağlı olarak yeni projelerin hızlanması etkili oldu. Petrol ve emtia fiyatlarındaki artışlar geleneksel pazarlarımızda ekonomi ve inşaat alanında iyileşmelere yol açıyor. Dolayısıyla 2018 yılında son 4 yılın en iyi performansının yaşanması bekleniyor.

Yabancıların konut alımı son 6 yılın zirvesinde

2018 yılının ilk yarısında yabancıların konut alımı 11 bin 816 olarak gerçekleşti ve son 6yılın en yüksek konut satın alımı yaşandı. Yabancılara konut satışı düzenlemesi 2012 Haziran ayından itibaren başlamış ve ilerleyen yıllarda ilave düzenlemeler ile yabancıların konut alımı teşvik edilmişti. Ancak Türkiye’de 2013 yılından itibaren yaşanan ekonomik, siyasi ve dış politik gelişmeler nedeniyle yabancıların konut alımı dalgalanma göstererek sınırlı kaldı. 2018 yılında ise konut fiyatlarında yaşanan durağanlık ve TL’nin değer kaybı ile Türkiye’de satın alma güçleri artan yabancıların konut alımında artış gerçekleşti.

İnşaat malzemesi sanayisinde üretim artışı Mayıs ayında yavaşladı

Türkiye İstatistik Kurumu, sanayi üretim endeksi hesaplama yöntemini yeniledi. Yeni yılın başından itibaren sanayi üretimi verileri için kullanılan yeni hesaplama yöntemi ile 2018 yılı Mayıs ayında inşaat malzemesi ortalama sanayi üretimi 2017 yılı Mayıs ayına göre yüzde 3,1 arttı. Ancak Mayıs ayında 2018 yılının en zayıf aylık üretim artışı gerçekleşti. İç talepteki yavaşlama aylık üretim artışını da sınırladı. İhracat ise üretim artışını desteklemeye devam etti. Yenilenen hesaplama yöntemi ile üretim verileri açıklanan inşaat malzemeleri alt sektörü sayısı 23’e geriledi. Bu çerçevede 2018 yılı Mayıs ayında, 23 alt sektörden 15’inde üretim geçen yılın Mayıs ayına göre artarken, 8 alt sektörde üretimin geçen yılın Mayıs ayına göre gerilediği görüldü.

İhracat Mayıs ayında 18,67 milyar dolara ulaştı

İnşaat malzemesi sanayisinin ihracatı, 2018 yılının ilk 5 ayında geçen yılın ilk 5 ayına göre yüzde 19 artarak 8,35 milyar dolara ulaştı. İhracatta devam eden kuvvetli artış ile birlikte 2017 Mayıs ayından bu yana yıllık ihracat 18,67 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2018 yılında ihracat yüksek performans göstermeye devam ediyor. Yakın ve komşu pazarlarda göreceli iyileşme ile AB pazarı ihracat artışına katkı sağlıyor. Döviz kurlarındaki artışın da ihracata destek verdiği görülüyor.

İnşaat sektöründe seçim sonrası gelişmeler ve beklentiler

Seçim sonrası gelişmeler ve beklentilere de yer verilen raporda; yeni yönetim sistemine geçiş sürecinde, ekonomiyi ve inşaat sektörünü ilgilendiren yönetim yapısında da değişiklikler yaşandığı belirtildi. Yeni ekonomi yönetiminin, orta vadeli program, 2019 yılı bütçesi ve ilk 100 günde atılacak acil adımlar üzerinde çalıştığı bilgisine yer verilen raporda, inşaat sektörü ve inşaat malzemeleri sanayisini de açıklanacak ekonomik programların şekillendireceği vurgulandı. Yeni dönemde, inşaat sektöründe de biriken sorunlar bulunduğu belirtilen raporda, sektörün beklentileri şöyle sıralandı;

  • Yeni dönemde daha sağlıklı, sürdürülebilir bir gayrimenkul ve konut talebinin sağlanması,
  • İnşaat ve gayrimenkul sektöründe maliyetler ile fiyatlar ve kiralar arasında dengenin yeniden kurulması,
  • Üretici ve tüketici tarafını olumsuz etkileyen yüksek faiz oranlarında makul seviyelere yeniden dönülmesi, Türk Lirası’nda kalıcı istikrar sağlanması,
  • İnşaat sektöründe firmaların mali yapısının iyileştirilmesi ve finansmana erişim olanaklarının artırılması.

Yeni ekonomi programının inşaat sektörüne olası etkileri

Yeni ekonomi programı için iki seçenek bulunduğu ifade edilen raporda şu değerlendirmeler yer aldı: Ekonomi programı seçeneklerinin ilki bir yıllık sıkılaştırma politikalarını içeren istikrar programıdır. Böyle bir program, hazırlanan 5 yıllık planın ilk yılında uygulanabilir. İkinci seçenek ise hızlı büyümeyi gözeten ve ekonomideki dengesizlikleri zamana yayarak çözecek bir program uygulanmasıdır. İnşaat sektörünün her iki seçenekten de etkilenmesi öngörülmektedir. İlk seçenekteki programda uygulanacak sıkılaştırma politikalarının şiddetine göre inşaat sektöründeki faaliyetlerde de en azından 6-12 aylık bir yavaşlamanın kaçınılmaz olacağı, ikinci seçenekteki genişletici politikaların uygulanması halinde ise makro dengeler ile mali göstergelerdeki bozulmaların ekonomide daha büyük sıkıntılar yaratarak inşaat sektörünü daha olumsuz etkileyeceği öngörülebilir.

Mobilya sektörü, yılın ilk yarısını yüzde 5,8 oranında küçülmeyle kapattı

TÜİK tarafından açıklanan verilere göre; mobilya sektörü 2018 yılının ilk 6 aylık döneminde yüzde 5,8 oranında küçüldü.

Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Öztaşkın, yılın ilk yarısını değerlendirdiği açıklamasında; “2018 yılının ilk yarısına baktığımızda mobilya sektörünün yaklaşık yüzde 5,8 oranında küçüldüğünü görüyoruz. Sektörlerin büyük bir kısmında büyüme yaşanırken, ekonomimizin lokomotif sektörlerinin başında gelen mobilya sektörünün küçülmesi bizleri endişelendiriyor. Bu küçülmenin başlıca nedenleri arasında KDV indiriminin sona ermesini ve üst üste gelen ham madde zamlarını gösterebiliriz. Yeni yönetim kadrolarıyla birlikte kararların daha hızlı alınabildiği bir döneme giriş yapmış olduk. Belirsizliklerin ortadan kalkması, iş dünyası için yılın ikinci yarısının kazanılması anlamına geliyor. Yeni sistemle birlikte, birçok konuda daha hızlı ve etkin bir şekilde yol alacağımıza inancımız tam. Bu dönemin KDV indiriminin gündeme alınması noktasında da pozitif bir etki yaratacağını düşünüyoruz. 2017 yılında uygulanan ve yaklaşık 8 ay süren KDV indirimi, mobilya sektöründe ticareti yüzde 40 oranında artırarak, önemli bir büyüme sağlamıştı. KDV indiriminin yeniden gündeme alınmasıyla mobilya sektöründeki küçülmenin önüne geçileceğini düşünüyoruz.” dedi.

Mobilya Sektöründe İstihdam daralıyor

Mobilya sektöründe yaşanan duraklamayla birlikte şirketlerin işçi sayılarını azaltmaya başladığını ifade eden Öztaşkın; “Geçtiğimiz yıl KDV indirimiyle birlikte artan talepler sektörde ek istihdam olanakları yaratmıştı. Bu vesileyle yaklaşık 100 bin kişi sektöre dahil olmuştu. 2018’in ilk altı ayına baktığımızda ise mobilya sektöründeki şirketlerin çalışan sayılarında azalmaya gittiğini görüyoruz. Ciroları her geçen gün düşen firmalarımız, sektörde ayakta kalabilmek ve kendilerine uygulanan ham madde zamlarını tüketicilere yansıtmamak adına direnç gösteriyor.” dedi.

Sektörde iyileşmenin KDV oranının yüzde 8’e sabitlenmesiyle mümkün olduğunu belirten Öztaşkın, sektörün çatı kuruluşu olarak, konuyla ilgili gelişmelerinin takipçisi olacaklarının altını çizdi.

Y kuşağı güven ve hakkaniyetten yana

Great Place to Work Enstitisü, “Best Workplaces for Millennials 2018” araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Güven boyutu yüksek iş yerlerinde çalışan “Baby Boomers” çalışanları, güven boyutu düşük şirketlerdeki akranlarına göre mevcut iş yerlerinde kalmaya 13 kat daha yatkın. Bu oran X kuşağında 16, Y kuşağında ise 22.

31.07.2018

İş yerlerindeki güven duygusunun tüm çalışanlar üzerinde olumlu etkisi mevcut. “Best Workplaces for Millennials 2018” araştırmasına göre, Y nesli üzerindeki etkisi ise daha belirgin. Araştırmada yüksek güven kültürü ile düşük güven kültürüne sahip iş yerleri kıyaslandı. Güven boyutu yüksek iş yerlerinde çalışan “Baby Boomers” kuşağının mevcut iş yerlerinde kariyerlerine devam etme istekleri, düşük güven kültürüne sahip iş yerlerindeki akranlarına oranla 13 kat daha fazla. Bu oran X kuşağında 16, Y kuşağında ise 22.

Güven varsa yüzde 88’i çalışmaya devam diyor

Araştırmaya göre, Y kuşağının yüzde 88’i yüksek güven kültürünün olduğu şirketlerde uzun dönem çalışmaya devam etmek istediklerini belirtiyor. Y kuşağı, diğer kuşaklara göre, güven duygusunun yüksek olduğu şirketlerde 3 kat daha verimli çalışıyor. Güven kültürünün olmadığı iş yerlerinde çalışan Y kuşağının sadece% 29’u verimli çalışıyor. Yüzde 60’ı yeni iş fırsatları ararken, yüzde 21’i ise iş değiştirmiş durumda. Güven düzeyi düşük iş yerlerinde çalışan Y kuşağı, diğer kuşaklarla kıyaslandığında 3 kat daha fazla iş değiştirme oranına sahip.

İş yerlerinde kendileri gibi olmaktan yanalar, rol yapmak istemiyorlar

Güven kültürünün işe alma süreçlerinde önemli bir konuma geldiğini belirten Great Place to Work Türkiye Genel Müdürü Eyüp Toprak, “Araştırmalarımızda Trust Index© anketi ile şirket çalışanlarının mevcut kurum kültürleri hakkındaki düşüncelerini ve hislerini değerlendiriyoruz. Bu analizimizde, yöneticiler ile çalışanlar arasındaki ilişkiyi, çalışanlar ile yaptıkları iş arasındaki ilişkiyi ve çalışanların diğer takım arkadaşları arasındaki ilişkinin boyutunu görebiliyoruz. Bu veriler bize şirket çalışanlarının mevcut kurum kültürlerinin temelinde yatan güven düzeyini görmemizi sağlıyor. Genç yetenekleri bulmakta zorlanan şirketlerin önceliği güvene dayanan bir iş kültürü oluşturmak olmalı. Marka elçisi olarak Y neslinin anlaşılmaması, kariyer ihtiyaçlarının karşılanmaması, şirketler için ekonomik bir kayıp. Y kuşağı çalışanları, yaptıkları işte bir anlam arayışı içinde. İş yerlerinde kendileri gibi olmayı tercih ediyor, rol yapmak zorunda kalmak istemiyorlar. Hakkaniyet bu kuşak için soyut bir kavram değil. Y nesli, sadece kendileri için değil, organizasyondaki rolleri ne olursa olsun, tüm çalışanların eşit muamele görmesini istiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

İş yerinde hakkaniyet geliri 4 kat artırıyor

Araştırmaya göre, yöneticilerin samimi davranışları, Y kuşağını 8 kat verimli kılarken, inovasyon yeteneklerini ise 7 kat artırıyor. Araştırma, hakkaniyet boyutunu geliştiren şirketlerin gelirlerini 4 katına çıkardığını gösteriyor.

Y kuşağının beklentilerine göre mükemmel bir iş yeri inşa etmenin 5 yolu

Şirketler, Y kuşağının liderlerine odaklanmalı. Bu kuşağa samimiyetle liderlik edilmeli. Temel değerler tanımlanmalı ve bu değerler iş süreçlerine taşınmalı. İşveren markası güçlendirilmeli. Tüm çalışanlar için mükemmel bir iş yeri inşa edilmeli.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan: BOTAŞ Sanayiciye Büyük Bir Şok Yaşattı

“BOTAŞ’ın elektrik üretim amaçlı kullanılan doğalgaz fiyatına 1 Ağustos 2018’den geçerli olmak üzere yüzde 49.5 gibi çok ağır bir zam yapmasını, üretim hayatımız ve sanayimiz açısından alınmış çok talihsiz bir karar olarak görüyoruz.

Eli her zaman taşın altında olan sanayicimiz; zorlu ve rekabetçi iç ve dış koşullara karşı fedakarca mücadele verirken enerjiye yapılan bu yüksek zam karşısında elektrik çarpmış gibi adeta büyük bir şok yaşamaktadır.

Gelecek hedefleri çok büyük olan Türkiye’nin bu hedeflerine ulaşmasının yolu üretim ekonomisini güçlendirmekten, üretim hayatımızı öngörülebilir kılmaktan geçmektedir. Öngörülebilir bir üretim hayatına en fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde BOTAŞ’ın paydaşlarına haber vermeden, ön bir duyuru yapmadan, adeta keyfiyeti çağrıştıran, çağdaş yönetişim anlayışıyla bağdaşmayan bir yaklaşımla aldığı bu baskın zam kararı ekonomik gerçeklerimizle bağdaşmadığı kadar, akıl ve vicdanla da uyuşmamaktadır.

BOTAŞ’ın her açıdan rasyonel olmayan bu kararını ivedilikle gözden geçirmesini, sanayimiz ve sanayicimiz adına talep ediyoruz.”

Satınalma Operasyonları Dijitalleşiyor !

 

 

 

 

 


 

 

 

This will close in 20 seconds