Türk Doğal Taş Sektörü 3 Koldan 19 Ülkeden, 40 İthalatçıyı İzmir Marble Fuarı’na Getiriyor

Satınalma Eğitimi Türk Doğal Taş Sektörü 3 Koldan 19 ülkeden, 40 İthalatçıyı İzmir Marble Fuarı’na Getiriyor

Satınalma Eğitimi Türk Doğal Taş Sektörü 3 Koldan 19 ülkeden, 40 İthalatçıyı İzmir Marble Fuarı’na Getiriyor2024 yılının ilk çeyreğinde arı gibi çalışarak Suudi Arabistan, İngiltere, Güney Kore ve Çin’de pazarlama faaliyetleri yapan Ege Maden İhracatçıları Birliği, bu sefer 17-20 2024 tarihlerinde İzmir’de düzenlenecek olan Marble İzmir Uluslararası Doğal Taş ve Teknolojileri Fuarı ile eş zamanlı olarak “Alım Heyeti” organize edecek.

Türkiye’nin doğal taş ihracatında lider ihracatçı birliği olan Ege Maden İhracatçıları Birliği “MARBLE Alım Heyeti Organizasyonu”nda İstanbul Maden İhracatçıları Birliği ve Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği’yle güçbirliğine gitti.

Türk doğal taş sektörünün 3 güçlü kurumu; Almanya, Azerbaycan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Danimarka, Endonezya, Fas, Fransa, Güney Kore, İspanya, İtalya, Katar, Kuveyt, Mısır, Nijerya, Özbekistan, Umman, Ürdün ve Suudi Arabistan’dan ithalatçılarla, Türk doğal taş ihracatçılarını Fuarİzmir’de düzenleyeceği “Alım Heyeti”nde buluşturacak.

Doğal Taş Sektörü 2 Milyar 250 Milyon Dolar İhracat Hedefliyor

Türk doğal taş sektörü olarak 2024 yılında 2 milyar 250 milyon dolarlık ihracat hedeflediklerini dile getiren Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Alimoğlu, 2024 hedefine ulaşmak, 2023 yılının yaralarını sarmak için çok yoğun bir tempoda pazarlama faaliyetleri gerçekleştirdiklerini, Türk doğal taş sektörünün bayramı niteliğindeki İzmir MARBLE Fuarı’nın maksimum verimli geçmesi için 19 ülkeden 40 ithalatçıyı, yüzlerce Türk doğal taş ihracatçısıyla buluşturmak için çalıştıklarını belirtti.

“İzmir MARBLE Fuarı’nın ilk düzenlendiği yılda Türkiye’nin doğal taş ihracatı 77 milyon dolardı” diyen EMİB Başkanı Alimoğlu, “Yıllar geçtikte Türk doğal taş sektörü İzmir Kültüpark’a sığmaz oldu. 2015 yılında Türk doğal taş sektörünü ağırlayabilmek için İzmir Büyükşehir Belediyesi, 330 bin metrekare alana sahip Türkiye’nin en büyük ve modern fuar alanı Fuarİzmir’i İzmir’e kazandırdı. 2023 yılında rekor kırarak 150 bin metrekareyi aşan sergi alanında, bin 15 katılımcıyla gerçekleşen fuarı, 148 ülkeden 9 bin 56’sı yabancı olmak üzere toplam 79 bin 153 kişi ziyaret etti. Fuarİzmir İzmir’in kent ekonomisine 100 milyon dolar katma değer sağlıyor. Alım heyetimizin, Ramazan Bayramı sonrasında düzenlenecek olan İzmir MARBLE Fuarı’nın ikinci bayram coşkusu yaşatmasını amaçlıyoruz. Türk doğal taş ihracatçısı firmalarımızı alım heyetimize katılmaya davet ediyoruz” diye konuştu.

Türkiye, 2024 yılının ilk iki aylık diliminde 274 milyon dolarlık doğal taş ihracatına imza attı.

Ticaret Bakanlığı’nın desteklediği “Alım Heyeti Organizasyonu”na Ege Maden İhracatçıları Birliği katılımcı firmalara destek tutarı oranında prefinansman sağlayacak. Alım heyetine katılım bedeli 250 USD olarak tespit edildi.

Alım heyeti kapsamında 19 ülkeden gelen 40 ithalatçı firmayla ikili iş görüşmeleri programına katılmak isteyen firmalar https://bit.ly/43D9Z3y linkinden 5 Nisan 2024 tarihine kadar başvuruda bulunmaları gerekiyor. Başvuruların 5 Nisan 2024 Cuma günü saat 17:30’a kadar e-posta yoluyla maden@eib.org.tr adresine, ıslak imzalı belgeleri ise posta ile Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin Atatürk Caddesi No: 382 Alsancak İzmir adresine iletmeleri bekleniyor.

İlk Üç Ayın E-ihracat Şampiyonu Tekstil Ürünleri ve Mutfak Eşyaları Oldu

Satınalma Eğitimi İlk üç Ayın E Ihracat şampiyonu Tekstil ürünleri Ve Mutfak Eşyaları Oldu

Satınalma Eğitimi İlk üç Ayın E Ihracat şampiyonu Tekstil ürünleri Ve Mutfak Eşyaları OlduTrendyol, e-ihracat yoluyla dünya pazarlarıyla buluşturduğu Türk ürünleri ve üreticilerine dair 2024 yılı ilk çeyrek verilerini açıkladı. Bu dönemde Türk üreticiler en çok Suudi Arabistan, Azerbaycan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne satış yaptı. En çok ihracat gerçekleştiren iller İstanbul, Ankara ve İzmir’den sonra; Bursa, Adana, Gaziantep, Denizli ve Mersin oldu. Tekstil ve mutfak eşyaları ise, ihracatı en fazla yapılan ürün grupları olarak dikkat çekti.

Türk üreticilerin e-ihracat yoluyla uluslararası pazarlara erişimine olanak tanıyan Trendyol; Azerbaycan ve Körfez Bölgesi’ne ürünlerini ulaştıran Türk satıcılara dair 2024 yılı ilk çeyrek verilerini paylaştı. Trendyol tarafından, e-ihracatın her adımında desteklenen satıcılar, bu dönemde en fazla Azerbaycan ve Körfez Ülkelerine ihracat gerçekleştirdi. En fazla satış yapılan şehirlerse Riyad, Cidde, Bakü, Dubai ve Abu Dabi oldu.

16 Milyon Ürün Satıldı

İlk çeyrekte yaklaşık 50 bin Trendyol satıcısı, Azerbaycan ve Körfez ülkelerinde, günlük 1.5 milyon aktif kullanıcının olduğu Trendyol üzerinden, toplam 16 milyon ürün sattı. Bu dönemde toplam 4.5 milyon müşteri tabanına ulaşan Trendyol satıcılarının en çok ilgi çeken ürünleri tişört, gömlek, mutfak takımı, tava ve tencere oldu. Bursa, Adana, Gaziantep, Denizli ve Mersin en çok satış yapan iller olarak ön plana çıktı.

Trendyol satıcıları geçen yıl 650 milyon dolarlık bir ihracat hacmi gerçekleştirerek ülke ekonomisine katkı sağlamıştı. Trendyol, 2023 yılının Mayıs ayından bugüne mikro ihracat çözümleri sayesinde 90 binden fazla satıcısını ihracatçı yaptı.

Pazarlamanın Ötesine Geçmek: Metapazarlama ve Pazarlama 6.0

7 Gündem Satınalma Dergisi Pazarlamanın ötesine Geçmek Metapazarlama Ve Pazarlama 6.0

7 Gündem Satınalma Dergisi Pazarlamanın ötesine Geçmek Metapazarlama Ve Pazarlama 6.0Başta işletme alanı olmak üzere çeşitli kavramların versiyonlar şeklinde isimlendirilmesine yönelik eğilim yaygınlaşmaktadır. Pazarlama kavramının da 1.0, 2.0, 3.0, 4.0, 5.0 ve nihayetinde 6.0 versiyonları çerçevesinde ele alındığı görülmektedir.

Pazarlamanın versiyonları düşüncesinin Kotler, Kartajaya ve Setiawan tarafından 2010 yılında yayınlanan Marketing 3.0 (Pazarlama 3.0) başlıklı kitapla gündeme geldiği söylenebilir. Yazarlar Pazarlama 1.0’ın ürün, Pazarlama 2.0’ın ise tüketici odaklı olduğunu ifade etmektedirler. Buna göre Pazarlama anlayışındaki dönüşüm devam etmekte olup, 2010 yılı itibariyle Pazarlama 3.0 olarak isimlendirdikleri yeni bir anlayışa gerek vardır. Pazarlama 3.0, kârlılığın kurumsal sorumlulukla dengelendiği insan merkezli bir dönüşümü ifade etmektedir (1).

İçinde yaşadığımız değişim ve dönüşüm çağı o kadar hızlıdır ki, aynı yazarlar kısa bir süre sonra Pazarlama 4.0 (Marketing 4.0) kavramını ileri sürmüşlerdir. Yazarlara göre Pazarlama 4.0 insan odaklı pazarlama anlayışı olan Pazarlama 3.0 anlayışının doğal bir sonucudur ve bu anlayıştaki genişleme ve derinleşmeyi, müşterilerle şirketler arasındaki çevrim içi ve çevrim dışı etkileşimi ifade etmektedir (2).

Pazarlama 4.0 kavramlaştırmasından birkaç yıl sonra yazarların Pazarlama 5.0 kavramlaştırması ile yine dikkatleri üzerlerine çektikleri görülmektedir. Yazarlar ilhamı Japon Hükümetinin Endüstri 4.0’ın doğal bir sonucu olarak nitelendirdiği Toplum 5.0 kavramlaştırmasından aldıklarını belirterek, Pazarlama 5.0’ın kuşak farklılıkları, refah kutuplaşması ve dijital ayrışma çerçevesinde ortaya çıktığı düşüncesinden hareketle 1) veri odaklı, 2) tahmine dayalı, 3) bağlamsal, 4) artırılmış ve 5) çevik olma özellikleri bulunan yeni bir pazarlama anlayışına geçmenin kaçınılmaz olduğu ileri sürmektedirler.  (3, 4).

Nihayetinde aynı yazarlar Pazarlama 6.0 (Marketing 6.0) kavramıyla yeniden bir tartışma başlatmış bulunmaktadır. Yazarlara göre bu yeni pazarlama anlayışı başta Z ve Alfa kuşaklarının yanı sıra AR (Augmented Reality / Artırılmış Gerçeklik), VR (Virtual Reality / Sanal Gerçeklik), XR (Extended Reality / Genişletilmiş Gerçeklik) ve metaverse olmak üzere yeni müşteri tiplerini ve teknolojileri de içerecek biçimde kapsayıcı ve çok boyutlu olmak durumundadır. Yazarlara göre XR ile metaverse fiziksel ve dijital dünyalar arasındaki sınırları kaldırmakta ve Pazarlama 6.0’ın temel taşı olarak nitelendirilen “Metapazarlama” (Metamarketing) kavramını ortaya çıkartmaktadır (5).

Metapazarlama, “meta” kelimesinin Yunancadaki “ötesinde”, “maddi dünyanın sınırını aşma” gibi anlamlar çerçevesinde “pazarlama ötesi” “maddi olmayan pazarlama” gibi anlamlara gelmektedir. Buna göre metapazarlama “fiziksel ve dijital dünyalar arasındaki sınırları aşan ve bu ikisi arasında müşterilerin herhangi bir ayrım algılamadığı sürükleyici bir deneyim sağlayan bir pazarlama yaklaşımı olarak tanımlanmaktadır”. Metapazarlama aynı zamanda çevrim içi ve çevrim dışı kanalları bütünleştirmeye dayalı bütüncül kanal (Omnichannel) stratejisine dayanan pazarlamanın da sonraki aşamasını ifade etmektedir (6).

Pazarlama 3.0 kavramlaştırmasının ileri sürüldüğü dönem 20 yıl öncesi bile değildir. Yaklaşık 15 yıl içerisinde 3.0, 4.0, 5.0 ve 6.0 olmak üzere 4 farklı pazarlama anlayışı önerilmiştir. 3.0’dan 4.0’a geçişteki yaklaşık 6-7 yıllık fark, 4.0’dan 5.0’a geçişte yaklaşık 4 yıla inmiş, 5.0’dan 6.0’a geçiş ise yaklaşık 3 yılda gerçekleşmiştir.

Buradan çıkartılabilecek bir sonuç, teknolojideki hızlı gelişmenin, pazarlama anlayışında da üssel bir genişlemeye neden olduğudur. Öyle ki, Kotler, Kartajaya ve Setiawan da bunun farkına vararak, peş peşe yayınladıkları kitapları için “Pazarlama X.0” (Marketing X.0) serisi tanımlamasını yapmışlardır (7).

Dolayısıyla, bu yazının yazılıp yayınlanmasını takip eden zaman dilimi içerisinde Kotler, Kartajaya ve Setiawan Pazarlama 7.0 (Marketing 7.0) başlığı yeni bir kitap yayınlasalar ya da Pazarlamanın artık Metapazarlama çerçevesinde ele alınması gereken farklı ve yeni bir alan olduğunu ileri sürdükleri Metapazarlama 2.0 (Metamarketing 2.0) gibi bir başlığı bulunan yeni bir kitabı ortaya çıkarsalar sanırım hiç kimse şaşırmaz.

7 Gündem Satınalma Dergisi Pazarlamanın ötesine Geçmek Metapazarlama Ve Pazarlama 6.0Kısaca belirtmek gerekirse, diğer birçok alanda olduğu gibi pazarlama alanında da gündemi ve gelişmeleri takip etmek çok önemli ve aynı zamanda da çok zor bir görev haline gelmektedir. Gündemin ve gelişmelerin gözden kaçırılması, şirketlerin pazarlama açısından rekabetçi avantajlarını yitirmelerine ve rakiplerinin gerisinde kalmalarına neden olmaktadır. Bu nedenle, güncel gelişmeleri ve tartışmaları takip etmenin artık günlük iş rutininin doğal bir parçası haline geldiğini kabul etmek gerekmektedir.

Prof. Dr. Umut OMAY

Kaynaklar

(1) Kotler, P., Kartajaya, H. and Setiawan, I. (2010), Marketing 3.0: From Products to Customers to the Human Spirit, John Wiley & Sons, Inc., Hoboken, New Jersey, pp. xi-xii.

(2) Kotler, P., Kartajaya, H. and Setiawan, I. (2017), Marketing 4.0: Moving from Traditional to Digital, John Wiley & Sons, Inc., Hoboken, New Jersey, pp. xvii, 46.

(3) Kotler, P., Kartajaya, H. and Setiawan, I. (2024), Marketing 6.0: The Future is Immersive, John Wiley & Sons, Inc., Hoboken, New Jersey, pp. 6-7.

(4) Kotler, P., Kartajaya, H. and Setiawan, I. (2021), Marketing 5.0: Technology for Humanity, John Wiley & Sons, Inc., Hoboken, New Jersey.

(5) Kotler, Kartajaya and Setiawan, Marketing 6.0, pp. 8-10.

(6) ibid., pp. 11-16.

(7) ibid., p. 4.

Bayram Öncesi̇ Toplam Kredi̇ Hacmi̇ 12 Tri̇lyon 661 Mi̇lyar 755 Mi̇lyon Li̇raya Yükseldi̇

Satınalma Eğitimi Bayram öncesi̇ Toplam Kredi̇ Hacmi̇ 12 Tri̇lyon 661 Mi̇lyar 755 Mi̇lyon Li̇raya Yükseldi̇

Satınalma Eğitimi Bayram öncesi̇ Toplam Kredi̇ Hacmi̇ 12 Tri̇lyon 661 Mi̇lyar 755 Mi̇lyon Li̇raya Yükseldi̇Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 21 Mart’ta 500 baz puanlık artışla politika faizini %50’ye yükseltmişti. Dijital bankacılık popülasyonunun her ay 3’te 1’inin ziyaret ettiği HangiKredi, yaklaşan bayram öncesinde faiz artışıyla birlikte tüketicilerin kredi ve mevduat ürünlerine olan talebine yönelik verilerini paylaştı.

Merkez Bankası’nın faiz kararı sonrasında TCMB verilerine göre ihtiyaç kredilerine uygulanan ortalama ağırlıklı faiz oranı %82’ye, mevduat faizlerinin ise %60’a yükseldiği görüldü. Yükselen faizlerle birlikte TL vadeli mevduatın daha cazip hale gelmesi tüketicilerin ilgisini çekti.   Ayda 16 milyondan fazla tekil müşterinin ziyaret ettiği HangiKredi trafik verilerine göre faiz artışı sonrasında mevduat aramaları önceki döneme kıyasla %50 artış gösterdi. Kredi faizlerinde yaşanan sert yükselişle birlikte kredi kelimelerini içeren internet aramalarında herhangi bir değişiklik gözlemlenmedi.

Genellikle talebin arttığı bayram öncesi dönemlerde tüketicilerin kredi kullanma eğiliminde artış görülür. Yükselen faiz oranlarına rağmen, hem bayram hem de artan kaynak ihtiyacına bağlı olarak, BDDK verilerine göre ihtiyaç kredisi hacmi mart ayının başından bu yana 1,076 trilyona yükselerek 31 milyar TL artış gösterdi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), ilave sıkılaşma adımları kapsamında, 11 Mart’ta kredi kartından yapılan nakit avans çekimlerinde taksit sayısını 12’den 3’e düşürmüş ve çekilebilecek maksimum toplam tutarı da kart limitinin %25’i ile sınırlandırmıştı. 16 Mart’ta alınan ek önlemle birlikte kredi kartı ve kredili mevduat hesaplarından nakit çekim işlemlerinde aylık azami akdi faiz oranı %4,42’den %5’e yükseltmişti. BDDK verilerine göre atılan sıkılaştırma adımları sonrasında yılbaşından itibaren haftada 14 milyar TL yükselen kredi kartı harcamaları geçtiğimiz haftayı artan bayram harcamalarına rağmen 12 milyar TL artışla kapattı. Bayram sonrasında artış hızının daha da yavaşlayacağı öngörülüyor.

Bayram öncesi ihtiyaçların arttığına dikkat çeken HangiKredi Genel Müdürü Oray Durmazoğlu, “Bankalar, bu dönemde bayram kredisi kampanyalarına öncelik veriyor ve tüketicilere ulaşmaya çalışıyor. Her ay Türkiye’de dijital bankacılık kullanan tüketicilerimizin 3’te 1’i HangiKredi’yi ziyaret ederek 25’ten fazla banka ve finans kuruluşunun 100’den fazla teklifini karşılaştırabiliyor ve en avantajlısına kolayca başvurabiliyor. Bu denli fazla ziyaret edilen bir platform olmamız sebebiyle tüketici eğilimleri nabzını kolaylıkla ölçebiliyoruz. HangiKredi olarak, kullanıcı verilerinden elde ettiğimiz bilgileri paylaşmaya devam edeceğiz.” dedi.

Otomotiv Satış Sonrası Endüstrisi Automechanika İstanbul’a Hazırlanıyor

Satınalma Eğitimi Otomotiv Satış Sonrası Endüstrisi Automechanika İstanbul’a Hazırlanıyor

Satınalma Eğitimi Otomotiv Satış Sonrası Endüstrisi Automechanika İstanbul’a Hazırlanıyorİstanbul, 29.03.2024. Geçtiğimiz yıl 35 milyar dolar ile ülke ihracatından %13’lük pay alan otomotiv sektörü, kıtaların buluşma noktası Automechanika Istanbul’da yenilikçi ürün ve çözümlerini tanıtırken, yeni iş birliklerine de odaklanacak.

Otomotiv endüstrisi elektrikli araç ve çözümleri üzerinden gelişmesini sürdürürken, teknoloji ve yenilikçi çözümler odağında kendisini geliştiren Türk üreticiler de Automechanika Istanbul ile geleceğe odaklanıyor. Automechanika Istanbul’un sektörün en önemli fuarı olduğunun altını çizen Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özçete, “Dernek olarak fuarın yıllardır ana destekçilerinden biriyiz. Automechanika Istanbul hem bizim için hem de üyelerimiz için çok değerli bir fuar. Automechanika Istanbul firmaların, müşterileri ile ilişkilerini geliştirmek, yeni bağlantılar kurmak ve dolayısıyla pazardaki konumunu güçlendirmek için çok büyük bir fırsat yaratıyor. Geçtiğimiz yıl 130 civarı üyemiz ile fuara katılım sağladık ve tüm üyelerimizden olumlu yönde geri bildirimler aldık.”

Özçete, “Automechanika Istanbul, üyelerimizin bir taraftan sektördeki yenilikleri sergilemelerine ve tanıtmalarına imkân sağlarken, diğer taraftan da iş bağlantıları kurmalarına ve networking yapmalarına olanak tanıyor. Bununla birlikte otomotiv satış sonrası sektöründeki pazar koşullarını inceleme ve gelecekteki trendleri belirleme fırsatı da sunuyor. Böylelikle katılımcılar, rakiplerinin ve sektördeki diğer oyuncuların stratejilerini analiz ederek iş kararlarını destekleyecek verilere erişebiliyorlar. Ayrıca fuar kapsamında üyelerimizle birlikte çeşitli etkinlikler gerçekleştiriyoruz. Sektör adına oldukça verimli geçen fuar boyunca gerek uluslararası konferanslar gerekse çeşitli etkinlikler ve paneller gerçekleştiriyoruz. Bu sayede katılımcılar ve ziyaretçiler sektördeki en son gelişmeler hakkında bilgi edinebiliyor ve uzmanlarla etkileşimde bulunma fırsatını da yakalıyorlar.” sözleri ile Automechanika Istanbul’un sektör için önemini yorumladı.

 “Mobilitede inovasyon ön planda”

“Otomotiv endüstrisinde faaliyet veren ihracatçı firmalarımız, ürünlerini 2023 yılında tam 112 ülkeye ulaştırmayı başardı.” sözleriyle 23–26 Mayıs 2024 tarihleri arasında bu yıl 17. kez düzenlenecek Automechanika Istanbul fuarının, otomotiv satış sonrası değer zincirinin tamamını bir araya getireceğinin altını çizen Özçete, “Automechanika’nın gerçekleştiği birçok ülkede üyelerimiz fuara katılım gösteriyor. İstanbul’da düzenlenen organizasyona ise büyük önem veriyoruz.  Fuar, her yıl sağladığı yeniliklerle sektörümüze önemli katkılar sunuyor. 2024 yılı özelinde ve gelecek yıllarda otomotiv satış sonrası sektörünü etkileyen konuların başında, elektrikli ve otonom araçlar için gerekli yedek parçaların üretimi, dijitalleşme, otomasyon ve robotik kullanımının yaygınlaşması gibi birçok önemli konu başlığı bulunuyor. Automechanika Istanbul 2024, bu yıl da sergilenen ürün ve hizmetlere ek olarak otomotiv endüstrisi profesyonelleri için tüm bu teknolojik gelişmelerin paylaşılacağı bir ortam sunacak.  Bu anlamda fuardaki yenilik ve etkinliklerin bizler açısından oldukça faydalı olacağını söyleyebiliriz.” sözleriyle yorumlarını paylaştı.

“İş’te Balans” projesi kapsamında öğrencileri fuara davet ediyoruz

Sözlerine dernek olarak hayata geçirdikleri “İş’te Balans” projesi kapsamındaki çalışmalar ile devam eden Özçete, “Eğitimli öğrencileri sektörümüzde daha fazla görebilmek, onlarla daha kolay ve daha hızlı iletişim kurabilmek adına İş’te Balans projesini başlattık. Bu proje ile sektörümüzdeki kadın çalışan istihdamını artırmayı da amaçlıyoruz. Bu doğrultuda çalıştığımız öğrencilerin her yıl fuara katılımını sağlayarak, onları firmalarla bir araya getirerek ve panellerimize davet ederek sektörü tanımalarını da sağlıyoruz. Böylelikle onlar da bir yandan fuarı tanırken diğer yandan da üyelerimiz ile iletişim kuruyorlar. Bu yıl da proje kapsamında öğrencileri Automechanika Istanbul‘da ağırlayarak onların geleceğine ışık tutmayı planlıyoruz” dedi.

Automechanika İstanbul: Otomotivde Dönüşüm ve Yeniliklerin Çıkış Noktası

İmalat endüstrisi, tamir atölyeleri ve otomotiv ticareti için uluslararası bir platform sunmasının yanı sıra, otomotiv satış sonrası değer zincirinin tamamını bir araya getiren Automechanika Istanbul, 23–26 Mayıs 2024 tarihleri arasında İstanbul TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek. Fuarın bu yıl da yeni iş birliklerine zemin hazırlayacağının altını çizen Automechanika Istanbul ekibi, “Automechanika, tüm dünyada önemli bir buluşma noktası. İstanbul’da gerçekleşen organizasyonumuz Türkiye’nin otomotiv ihracatının yıllık 35 milyar doların üstüne çıkmasına önemli bir rol üstleniyor. Geçtiğimiz yıl Automechanika Istanbul’da 41 ülkeden 1437 katılımcı firma ve 10 ülke pavilyonu yer alırken, tüm dünyadan toplamda 58.024 sektör profesyoneli fuarımızı ziyaret etti. Bu yıl da fuarımızın tüm alanlarında sektörde yaşanan dönüşümü ve yenilikleri yansıtacağız. Ayrıca sektörü yakından ilgilendiren sürdürülebilirlik teması da odak noktamızda olacak” sözlerini paylaştı.

Otomotiv Endüstrisi Profesyonelleri için Online Ziyaretçi Kayıtları Devam Ediyor

Dünyanın farklı farklı ülkelerinden binlerce otomotiv endüstrisi profesyonelini bir araya getirecek Automechanika Istanbul’un ücretsiz ziyaretçi kayıtları devam ediyor. Online kayıtlarda uluslararası ziyaretçi seviyesi, %33’lük oranla Automechanika Istanbul’un kendine ait bir rekoru daha şimdiden egale ettiğini gösteriyor. Otomotiv endüstrisinde yaşanan son gelişmeleri yerinde takip etmek isteyen ziyaretçiler, Automechanika Istanbul resmi internet sitesi üzerinden ziyaretçi kaydını hızlı bir şekilde tamamlayabiliyor.

Hafta ve Genel Tatil Günlerine Rastlayan Mazeret İzinleri Nasıl Kullandırılmalıdır ?

7 Gündem Satınalma Dergisi Hafta Ve Genel Tatil Günlerine Rastlayan Mazeret İzinleri Nasıl Kullandırılmalıdır

7 Gündem Satınalma Dergisi Hafta Ve Genel Tatil Günlerine Rastlayan Mazeret İzinleri Nasıl Kullandırılmalıdırİşçilerin yıllık ücretli izin hakkının dışında işin gereklerinden kaynaklanmayan ve kendi özel yaşamlarını ilgilendiren nedenler ile işe gelememeleri durumunda ücretli mazeret izin hakları da bulunmaktadır.

İşçilere verilen mazeret izinleri daha önce ücretsiz iken, 4 Nisan 2015 tarihli ve 6645 sayılı yasada yapılan değişiklik sonucunda, 4857 sayılı İş Kanunu’nun Ek-2’nci maddesi ile ücretli hale getirilmiştir. Buna göre, işçiye; evlenmesi veya evlat edinmesi ya da ana veya babasının, eşinin, kardeşinin, çocuğunun ölümü hâlinde üç gün, eşinin doğum yapması hâlinde ise beş gün ücretli mazeret izni, verilir. Ayrıca, işçilerin en az yüzde yetmiş oranında engelli veya süreğen hastalığı olan çocuğunun tedavisinde, hastalık raporuna dayalı olarak ve çalışan ebeveynden sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla, bir yıl içinde toptan veya bölümler hâlinde on güne kadar ücretli izin verilir.

4857 sayılı Kanunda ücretli hale getirilen mazeret izinleri iş günü olarak değil,  gün olarak düzenlendiğinden hafta ve genel tatil günleri ile çakışması halinde, tatil günleri mazeret izin günlerinden düşülmez. Örneğin, cuma günü eşi vefat eden işçiye verilen üç günlük mazeret izninin bir gününün tatil gününe (pazar) rastlaması durumunda, hafta tatili günü mazeret izin gününü uzatmaz. Mazeret izin süresi pazartesi günü sona erer.

İşçinin mazeret iznini kullanılabilmesi için mazeretini belgelemesi ve işverene ibraz etmesi gerekir. Örneğin evlilik halinde evlenme belgesini, vefat halinde ise ölüm belgesini işverene ibraz etmelidir.

Diğer taraftan, mazeret izinleri olaya bağlı bir hak olup, kural olarak doğduğu anda kullanılması gerekir. Nitekim Yargıtay, “Mazeret izinleri kural olarak doğduğu anda kullanılması gerekir. Kullanılmadığı taktirde yıllık ücretli izin gibi ücrete dönüşmez. Kaldı ki dosyada davacının açıkça bu izni kullanmayacağına dair beyanı mevcut olup nikah izin ücreti talebinin reddi yerine kabulü hatalıdır” demek suretiyle ücretli mazeret izinlerinin kullanılmadıkları taktirde yıllık ücretli izne dönüşmeyeceğine hükmetmiştir[1].

Ayrıca, 4857 sayılı İş Kanunu’nda açıklık olmamakla birlikte, yıllık izin süresine rastlayan evlenme, ölüm, doğum, doğal afetler, seminer ve diğer nedenlerle işçiye verilmesi gereken diğer izinler de yıllık ücretli izin günlerinden sayılmamalıdır. Bu izinlerin ücretli ya da ücretsiz olmasının bir önemi de yoktur[2]. Peki, işçi yıllık ücretli izin hakkını kullanırken eşinin vefat etmesi halinde, mazeret iznini talep edilebilir mi? Mazeret izin hakkı olayın gerçekleşmesine bağlı bir hak olması nedeniyle işçi yıllık izinde iken de ölüm mazeret izni talebinde bulunabilir ve bu izin yılık ücretli izne mahsup edilemez. Zira yıllık ücretli izin ile ücretli mazeret izinleri iç içe geçmez ve yıllık izne mahsup edilemez. 4857 sayılı Kanuna göre de, “işveren tarafından yıl içinde verilmiş bulunan diğer ücretli ve ücretsiz izinler veya dinlenme ve hastalık izinleri yıllık izne mahsup edilemez (m.56/4).

7 Gündem Satınalma Dergisi Hafta Ve Genel Tatil Günlerine Rastlayan Mazeret İzinleri Nasıl KullandırılmalıdırSonuç olarak, 4857 sayılı Kanun’un Ek 2’nci maddesinde ücretli mazeret izinleri, iş günü olarak değil, gün olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle işçiye; evlenmesi veya evlat edinmesi ya da ana veya babasının, eşinin, kardeşinin, çocuğunun ölümü hâlinde üç gün, eşinin doğum yapması hâlinde ise beş gün ücretli mazeret izni verilir. Ücretli mazeret izinlerinin hafta ve genel tatil günlerine rastlaması halinde, tatil günleri mazeret izin günlerinden düşülmez. Ayrıca mazeret izin günleri kural olarak doğduğu anda kullanılması gerekir ve işverenin bu talebi geri çevirme hakkı bulunmamaktadır. Mazeret izinlerinin kullanılması gereken tarihler belli olduğu için bu sürelerde kullanılmayan izinler daha sonra kullanılmak üzere talep edilemez.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] Y9HD.9.3.2016 T., E.2014/30441, K.2016/5377 Legalbank.

[2] İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, 5. Baskı, İstanbul 2023, s.429 vd.

Moda Endüstrisi, ,İhracatta 2024 Yılının Son Çeyreğinden Umutlu

Satınalma Eğitimi Moda Endüstrisi, ,i̇hracatta 2024 Yılının Son çeyreğinden Umutlu

Moda Endüstrisi, İhracatta Eski Parlak Günlere Dönmek için Tasarım Gücüne ve Esnek Yapısına Güveniyor

Satınalma Eğitimi Moda Endüstrisi, ,i̇hracatta 2024 Yılının Son çeyreğinden UmutluModa endüstrisi, tasarım gücüne ve esnek yapısına güveniyor, bu pozitif yönlerini kullanarak kaybettiği müşterileri 2024 yılının son çeyreğinde geri kazanacağına inanıyor.

Küresel resesyon ve Türk ekonomisindeki kırılganlıklardan dolayı 2023 yılını kayıp yıl olarak geride bırakan, ihracatı yüzde 9 gerileyen, kapasite kullanım oranı yüzde 84’ten yüzde 76,4’e düşen moda endüstrisi, 2024 yılının ilk üç çeyreğinin de 2023 yılına benzer geçeceğini öngörüyor.

TİM Sektörler Konseyi Üyesi ve Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, 2023’ten devam eden problemlerle 2024 yılına girdiklerini, seçimlerinde geride kalması sonrasında piyasalarda bir toparlanma beklediklerini, sıkı para politikasıyla enflasyonun kontrol altına alınmaya başlanmasıyla birlikte 2024 yılının son çeyreğinde hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatında bir toparlanma beklediklerini dile getirdi.

Tasarım Gücümüz ve Esnek Yapımızla Müşterileri Geri Kazanabiliriz

“2024 ‘ün ilk 6 ayını zaten kaybettik” tespitinde bulunan Sertbaş, 2024 yılının ikinci yarısıyla ilgili öngörülerini şöyle özetleti: “Yılın tamamını kaybetmeyi hiçbirimiz göze alamayız. Ana ihraç pazarımız Avrupa yılın ikinci yarısında ekonomik toparlanma yaşayacaktır diye umuyoruz, bu noktada biz de sipariş için hazır olmalıyız. Tasarım gücümüz, esnek yapımızla kaybettiğimiz müşterileri geri kazanmalıyız. İçerdeki maliyet kaynaklı sorunları çözebilirsek, ihracatçı biraz rahatlarsa eski parlak dönemlerimize döneceğimize inancım tam. Sektörümüzün geleceği için umutlu olmalıyız. Birlik içinde, sorunlara çözüm bulabilir ve sektörümüzü daha güçlü bir konuma taşıyabiliriz. Hep birlikte, 2024’ü başarıyla tamamlayacağımıza inancım tam.”

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin 2023 yılı olağan mali genel kurul toplantısında sektörünün 2023 yılı ihracat performansı hakkında konuşan Sertbaş, “Türkiye geneli hazır giyim ve konfeksiyon ihracatımız işçilik/enerji maliyetlerindeki artışlar, Avrupa’daki durgunluk, Rusya-Ukrayna savaşının yarattığı belirsizliklerden dolayı önceki yıla göre yüzde 9 azalarak 19,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Tüm olumsuzlara rağmen Türkiye genelinde otomotiv sektörü ve kimyevi maddeler sektörünün ardından en fazla ihracat yapan 3. Sektör olmayı başardık. EHKİB’in 2023 yılı konfeksiyon ihracatı da Türkiye geneline benzer bir grafik ortaya koyarak yüzde 9’luk azalışla 1 milyar 340 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti” diye özetledi.

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin ihracat rakamlarındaki erimeyi durdurmak, ihraç pazarlarındaki gücünü koruması için pazarlama faaliyetlerine yoğunlaştıklarının altını çizen Sertbaş sözlerini şöyle sürdürdü; “Birliğimiz, 2023 ve 2024 yılının Mart ayına kadar toplam 8 yurt dışı fuar, 1 yurt içi fuar, 1 sektörel alım heyeti, 1 URGE inceleme heyeti, 7 sektörel seminer, 5 sektörel kurs programı, 1 moda tasarım yarışması ve 1 ödül töreni gerçekleştirdi.”

Son 1 Yılda 8 Fuara 118 Firmamızla Katıldık

“Yurt dışı faaliyetlerimize ara vermeden devam ettik” diyen Sertbaş, “2023 yılında Premiere Vision New York Fuarı’na Ocak ve Temmuz aylarında 18 firmayla, Almanya’da Munich Fabric Start Fuarı’na ocak ve temmuz aylarında 23 firmayla, Paris’teki Premiere Vision Fuarı’na Şubat ve Temmuz aylarında 41 firmayla katılım sağladık. 2024 yılında Munich Fabric Start Fuarı’na 23-25 Ocak 2024’te 10 firmamızla, Premiere Vision Paris Fuarı’na 06-08 Şubat 2024’te 26 firmamızla birlikte katılım sağladık. Milli katılım düzenlediğimiz 8 fuara toplam 118 firmamızla katılım sağlamış olduk. Yurt içinde de İZFAŞ tarafından organize edilen Fashion Prime Tekstil, Hazır Giyim Tedarikçileri ve Teknolojileri Fuarı’na 17-19 Ekim 2023 tarihlerinde 35 firmamızla iştirak ettik. 21-24 Kasım 2023 tarihlerinde 17. kez düzenlenen Türkiye’nin en büyük gelinlik, damatlık & abiye fuarı IF Wedding Fashion İzmir fuarında üyelerimizin katılımını teşvik ettik” diye konuştu.

Kalifiye İş Gücü için Projeler Geliştiriyoruz

Türk moda endüstrisine kailife işgücü kazandırmak için yaptıkları çalışmalar hakkında da bilgi veren Sertbaş, 2019 yılında gençlerin tekstil mühendisliğini tercih etmeleri için “Tekstil Mühendisliği Algısının Yükseltilmesi” isimli projeyi hayata geçirdiklerini, bu projeyle Tekstil Mühendisliği fakültelerinde yüzde 40 olan doluluk oranı yüzde 90’lara çıktığını ve taban puanları yükseldiğini, proje kapsamında 319 öğrencinin burs aldığını aktardı.

Moda endüstrisinin daha katma değerli ürün ihraç edebilmesi için tasarım gücünün yüksek olmasının önemine değinen EHKİB Başkanı Sertbaş, “Yetenekli gençlerin keşfedilmesi, sektöre kazandırılması, tasarım kültürünün yaygınlaştırılması amacıyla her sene Moda Tasarım Yarışmaları organize ediyoruz. EİB 17. Moda Tasarım yarışmamızı SEED teması ile Eylül ayında final organizasyonunu gerçekleştirdik. Mayıs ayının son haftasında 18.sini düzenleyeceğimiz “Analog” temalı yarışmamızın final hazırlıklarına devam ediyoruz. 18 yılda binlerce genç tasarımcıyı sektöre kazandırdık. EHKİB’in en uzun soluklu ve sektöre dokunan projesini önümüzdeki yıllarda da sürdüreceğiz” dedi.

Sürdürülebilirlik Çalışmalarına Devam Edeceğiz

Sürdürülebilirlik faaliyetlerine ve projelerine sürdürülebilir ve sorumlu üretim anlayışıyla 2024 yılında da devam edeceklerini aktaran Sertbaş, sürdürülebilirlik ile ilgili yeni projeleri hakkında şu bilgileri verdi; “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Kümelenme Destek programına EHKİB olarak 38 firma ve 6 partnerle birlikte başvuruda bulunduk ve olumlu bir dönüş bekliyoruz. Bir diğer projemiz Kümelenme Destek başvurumuzun ardından, Interreg NEXT Akdeniz Havzasında Sınır Ötesi İş birliği Programı için hazırlıklarımıza hız kesmeden başladık bu ay içinde projeye başvurmayı hedefliyoruz. Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Interreg NEXT MED Programı 1. çağrısı, önemli bir bütçe ile sınır ötesi iş birliği projelerini destekleme fırsatı sunmakta ve Akdeniz bölgesinde sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınmayı teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Turquality/Turkish Apparel Tanıtım Projesine tüm Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri olarak Ticaret Bakanlığımıza başvuruda bulunduk. Uygun görülmesi halinde sektörümüzün tanıtımı için çalışmalarımıza başlayacağız.”

İhracat ve istihdamın lokomotifi olan Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Genel Kurulu’nda, EHKİB Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu 2023 yılı faaliyetlerinden dolayı oy birliğiyle ibra edilirken, 2024 yılı iş programı karara bağlandı, 2024 yılı bütçesi 52 milyon 950 bin TL olarak oybirliğiyle kabul edildi.

EY: Yönetim Kurulları Sürdürülebilirlik Stratejileri Konusunda Üst Yönetimi Harekete Geçirmeli !

Satınalma Eğitimi Ey Yönetim Kurulları Sürdürülebilirlik Stratejileri Konusunda üst Yönetimi Harekete Geçirmeli !

Satınalma Eğitimi Ey Yönetim Kurulları Sürdürülebilirlik Stratejileri Konusunda üst Yönetimi Harekete Geçirmeli !EY, Avrupa Uzun Vadeli Değer ve Kurumsal Yönetişim Araştırması’nın dördüncüsünü yayımladı. Araştırma, yönetim kurullarının sürdürülebilirliği iş modellerine ve stratejilerine dahil etme konusunda üst yönetimi harekete geçirmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Şirketler kararlı bir şekilde uygulamaya geçmezse, giderek daha sıkı önlemlerin alındığı bir ortamda sürdürülebilirlik faaliyetlerini yönetmek durumunda kalacak.

Uluslararası danışmanlık, denetim ve vergi şirketi EY (Ernst & Young), sürdürülebilir iş modeli inovasyonunda yönetimin rolünü incelediği Avrupa Uzun Vadeli Değer ve Kurumsal Yönetişim Araştırması’nın dördüncü versiyonunu yayımladı.

EY araştırması; sürdürülebilirlik konusunda yeterince hızlı hareket etmeyen şirketlerin yasal düzenleyicilerin, giderek daha katı önlemleri uygulamaya koyduğu bir dönemde süreci yürütmek durumunda kalabileceğini ortaya koyuyor.

Sürdürülebilirlik İş Stratejilerine Dahil Edilmeli

200 üst düzey yöneticinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırmaya göre; yönetim kurullarının, iddialı bir vizyon ve güvenilir iş senaryolarıyla sürdürülebilirliği stratejilerine dahil etmek üzere üst yönetimi desteklemesi gerekiyor. Çünkü araştırmaya göre; Avrupa’daki şirketler, gerek sürdürülebilirliği destekleme gerekse yeni sürdürülebilirlik girişim, ürün veya hizmetlerine odaklanan fırsatlar konusunda yeterince aktif değil.

Şirketler, çalışan ve müşteri sadakati gibi değerlere odaklanırken, liderler her şeyden önce iş modeli inovasyonu ve büyüme konularına odaklanıyor. Bu durum, sürdürülebilirliği temel bir iş avantajına dönüştürmek için iş modellerini yeniden tasarlamak üzere hızla harekete geçebileceklerinin sinyalini veriyor.

Şirketlerin; sürdürülebilirlik hedefleri konusunda belirleyici seçimler yapmasının yanı sıra, girişimlerinin değer yaratma ve finansal performansla nasıl bağlantılı olduğunu da göstermeleri gerekiyor. Ancak şirketlerin, net sıfır gibi bir önceliğe sermaye ve kaynak yatırımının nasıl değer katacağını gösteren ve ölçen sağlam bir iş senaryosu yok gibi görünüyor.

Araştırmaya katılan ve çevresel, sosyal, yönetişime (ESG) öncelik veren %24’lük bir kesim önceliklerinin ESG olması konusunda “tamamen memnun” olduklarını söylüyor. Ancak icracı olmayan direktörler ve başkanlar uygulanacak iş modeli konusunda özellikle şüpheci davranıyor ve yalnızca %8’i konuyla ilgili “tamamen memnun” olduğunu belirtiyor. Bu durum da yönetim kurulu düzeyinde önemli bir stratejik veri ve bilgi boşluğuna işaret ediyor.

Sürdürülebilirlik Politikası ve Düzenlemelerine Cesur Bir Yaklaşım Gerekiyor

Yönetim kurullarının politika ve düzenleme gündemine yönelik daha iddialı, stratejik bir yaklaşımda ısrarcı olmaları gerekiyor. Liderler, AB Yeşil Anlaşması’na karşı daha proaktif bir yaklaşım benimsiyor ve Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) ile Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi’ni (CSDDD) benimsemeye sıcak bakıyor.

CSDDD’yi dönüştürücü bir yaklaşım olarak benimseyen şirketlerin oranı %48 iken, yalnızca sürdürülebilirlik raporlama yeteneğini optimize etmeyi hedefleyenlerin oranı %41 olarak görülüyor. Aynı zamanda, katılımcıların %40’ı CSRD’ye ve Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları kapsamında sürdürülebilirlik raporlamasına yönelik yaklaşımlarını dönüştürmeyi planlıyor. Sürdürülebilirlik politikasına yönelmek, şirketlerin hızla değişen politikalara ve düzenleyici ortama uyum sağlamasına yardımcı olacak.

Yapay Zekânın Sürdürülebilirlik Potansiyeli

Yapay zekâ, olumlu sürdürülebilirlik sonuçları alma ve bir şirketin sürdürülebilirlik dönüşümünü hızlandırma konusunda önemli bir potansiyele sahip ancak fırsatların zorluklara karşı dengelenmesi gerekiyor. Yönetim kurullarının, teknoloji yönetimini güncelleyerek fırsat ve riski dengeleyerek yapay zekanın sürdürülebilirlik potansiyelinden yararlanması gerekiyor.

Aynı dinamik çevresel alanda da kendini gösteriyor. Yapay zekâ, iklim değişikliğine ilişkin öngörüler sağlamak için geniş veri kümelerini analiz edebilir, tahmine dayalı modellemeye yardımcı olabilir ve daha iyi çevre politikaları için bilgi sağlayabilir. Ancak gelişmiş yapay zekâ sistemleri, özellikle de makine öğrenimi görevleri için gereken büyük veri merkezleri ve sunucular da önemli miktarda enerji tüketerek daha yüksek karbon ayak izine de sebep olabilir.

Katılımcıların çoğunluğu, Üretken Yapay Zekânın (GenAI) iş fırsatı ile çevresel, toplumsal ve etik zorlukları arasında kurulması gereken zor dengenin farkında. Katılımcıların %61’i “Yapay zekâ, yeni iş modelleri ve gelir akışları oluşturmaktan işin yapılma biçimini dönüştürmeye kadar uzun vadeli değer yaratmak için önemli bir fırsat sunuyor” diyor. Ancak %64’ü GenAI’nin dönüşüm ve büyümeyi teşvik ederken, etik ve toplumsal sonuçlarının kuruluşlara olan güveni zedelememesi gerektiğini düşünüyor.

Raporun tamamına EY web sitesi üzerinden ulaşılabilir.

Tütün Sektörü 2024 Yılında 1 Milyar Dolar İhracat Hedefliyor

Satınalma Eğitimi Tütün Sektörü 2024 Yılında 1 Milyar Dolar İhracat Hedefliyor

Satınalma Eğitimi Tütün Sektörü 2024 Yılında 1 Milyar Dolar İhracat HedefliyorTürkiye’nin geleneksel ihracat sektörlerinden tütün ve tütün mamulleri sektörü, 2023 yılında 922 milyon dolar olan ihracatını 2024 yılında 1 milyar doların üzerine çıkarmayı hedefliyor.

2023 yılında 50 milyon kilo Türk tipi oryantal tütün, 20 milyon kilo Virginia tipi, 1 milyon kilo burley tipi tütün üretim rakamına ulaşan Türk tütün sektörü, 2024 yılında üretimini de 80 milyon kiloya çıkarmak için harekete geçti.

Ege Tütün İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Celal Umur, tütün üretiminin artmasıyla uyumlu olarak 1 milyar dolar ihracat hedeflediklerini dile getirdi.

Ege Tütün İhracatçıları Birliği’nin 2023 yılı olağan mali genel kurul toplantısı sonrasında basın mensuplarının sorularını cevaplayan Umur, “2023 yılında tütün sektöründe üretici sayısının artmasına rağmen hava koşulları müspet gitmediği için üretim rakamlarında beklenilen oranda artış olmadı. 2024 yılında üretim arttığı takdirde ihracatımızda 1 milyar dolar hedefini yakalayacağımıza inanıyoruz. 2024 yılının ilk çeyreğinde ihracatımız yüzde 4’lük artışla 211 milyon dolardan 219 milyon dolara çıktı” diye konuştu.

Türk Tütünü Dolar Bazında Yüzde 30 Arttı Rekabetçiliğimizi Kaybetmemeliyiz

Türkiye’de tüm tarım ürünlerinde girdi maliyetlerinde büyük artışlar olduğunun altını çizen Başkan Umur, şöyle konuştu; “Biz son yıllarda Türk tütününü dolar bazında yüzde 30 daha fazla bir tutara ihraç etmek durumunda kaldık. Bu da yurt dışındaki kullanan şirketlerde bu artış devam edecekse biraz kullanımı azaltmalıyız diye bir öngörüye yol açabilir onun için bizim rekabetçi olmamız gerekiyor rekabetçi kalabilir isek ben oryantal tütünde de önümüzdeki birkaç sene mevcut rakamları koruyabileceğimi inanıyorum. Fiyatlarımızı dolar bazında arttırmak zorunda kalırsak bir noktadan sonra rekabetçiliğimizi kaybedeceğiz. Oryantal tütün sigara harmanlarında yerini daha ucuz tütünlere kaybedecektir.”

Virginia Tütünde 30 Milyon Kilo, Burley Tütünde 6 Milyon Kilo Üretim Hedefliyoruz

Türkiye’de üretilen tütün mamullerinde yerli tütün kullanım oranının bu sene yüzde 25’e, önümüzdeki yıl yüzde 30’a geleceği bilgisini paylaşan Umur, “Türkiye’de büyük yapraklı tütün üretiminin bu gerekçelerle daha da artmasını bekliyoruz. 2023 yılında 20 milyon kilograma ulaşan Virginia tipi tütün üretiminin 2024 yılında 30 milyon kiloya, 1 milyon kilogram olan burley tipi tütün üretimin 2,5 milyon kiloya çıkacağını öngörüyoruz. Burley tipi tütün üretim projesi daha yeni bir proje burley üretimimizin önümüzdeki yıllarda 6 milyon kilograma çıkacağını göreceğiz” şeklinde konuştu.

Rusya Ve Ukrayna’daki Tütün Mamulleri Üretimi Türkiye’ye Kayabilir

Türkiye’nin yakın coğrafyasındaki Rusya-Ukrayna savaşının Türkiye’nin tütün mamulleri ihracatına pozitif yansımaları olacağına ilişkin ipuçları olduğunu paylaşan Ege Tütün İhracatçıları Birliği Başkanı Ömer Celal Umur, Rusya’da ve Ukrayna’da olan üretimlerin bir kısmının önümüzdeki süreçte Türkiye’de yapılabileceğini, bu gelişmenin Türkiye’nin tütün mamulleri ihracatının artmasını beraberinde getireceğini vurguladı.

İşçilik Maliyetlerindeki Artış Oryantal Tütünde Rekabetçiliğimizi Zorluyor

Oryantal tütün üretiminde Türkiye’nin klasik rakiplerinin Bulgaristan, Yunanistan ve Makedonya olduğu bilgisini veren Umur, “Bu ülkelere göre günümüzde rekabetçi durumdayız. Fakat oryantal olmayan daha az işçilikle, mekanizasyonla yapılan tütün cinslerine göre rekabetçi değiliz. İşçilik maliyetlerinin artması ve oryantal tütünün verimin az olmasıyla rekabetçiliğimizi olumsuz etkiliyor. Bir örnek vermek gerekirse; 10 dönüm bir araziye Ege tütünü ekerseniz aşağı yukarı 1 ton alıyorsunuz. Aynı büyüklükte bir araziye büyük yapraklı Virginia tipi tütün diktiğinizde 3 ton alıyorsunuz. Virginia tipi tütünün toplaması da kırması da hem mekanik olarak yapılabiliyor hem de daha kolay. Bu da Türk tipi tütünün rekabetçiliğini olumsuz etkiliyor” diyerek sözlerini noktaladı.

Ege İhracatçı Birlikleri’nde yapılan Ege Tütün İhracatçıları Birliği 2023 yılı mali genel kurul toplantısında, 2024 yılı iş programı kabul edilirken, 2024 yılı bütçesi 37 milyon 100 bin TL olarak karara bağlandı.

Boş Kilometreyi Azaltıyor, Karbon Emisyonunu Önlüyor !

Satınalma Eğitimi Boş Kilometreyi Azaltıyor, Karbon Emisyonunu önlüyor !

Satınalma Eğitimi Boş Kilometreyi Azaltıyor, Karbon Emisyonunu önlüyor !TruKKer Global İcra Kurulu Üyesi & Türkiye, Avrupa ve BDT Genel Müdürü Hakan Arıkan, dijital platform sayesinde boş kilometre verimsizliğini yüzde 20 azalttıklarını belirterek, “1 milyon araçlık bir filoda 200 bin aracın neden olacağı emisyon önlenmiş oluyor” dedi.
Lojistik sektöründe yük sahipleriyle kamyoncuları eşleştiren bir iş modeli yürüten dijital nakliye ağı TruKKer, sahip olduğu teknolojik altyapı ile araçların boş kilometre verimsizliğini önleyerek karbon emisyonunun azalmasına katkı sağlıyor.

TruKKer Global İcra Kurulu Üyesi & Türkiye, Avrupa ve BDT Genel Müdürü Hakan Arıkan, lojistiğin karbon emisyonuna yol açtığı için çevrecilik açısından sabıkalı bir sektör olduğunu belirterek, “Bu gerçek Türkiye’de de dünyada da aynı. Karbon emisyonuna en fazla neden olan üç sektör enerji, sanayi ve lojistiktir. Bu sektörler atmosferdeki emisyonun yüzde 85’ini oluşturuyor. Lojistik tek başına yüzde 22 ile karbon emisyonunun neredeyse 4’te 1’ine neden oluyor” dedi.

Lojistiğin de yaklaşık yüzde 80’inin kara taşımacılığından oluştuğuna ve dolayısıyla en büyük kirlilik kaynağının kara taşımacılığı olduğuna dikkat çeken Arıkan, şunları söyledi: “TruKKer olarak iş modelimiz, araç sahibiyle yük taşımak isteyeni buluşturan bir platform olduğu için verimsizliği minimize ediyoruz. Buradaki en kritik nokta dünyadaki verilere baktığımızda en verimli operasyonda bile araçlar minimum yüzde 10 boş kilometre yapıyor. Bu oran bireysel nakliyecilerde yüzde 30’a kadar çıkıyor. Ülkelerin gelişmişlik seviyesi ve teknolojik alt yapı kullanmalarına bağlı olarak bu oran değişebiliyor.

“Bir milyon aracı yapay zeka desteğiyle izlemek mümkün”

Avrupa’nın en çok tır sayısına sahip iki ülkesi Türkiye ve Polonya. Polonya tır sayısında, Türkiye’yi bile geçmiş durumda. Milyonlarca aracı yönetmek ve izlemek çok önemli. Bu kadar fazla sayıdaki aracı yönetmek artık yapay zeka destekli teknolojilerle mümkün. Bir araç sahibinin hangi rotalara gitmek isteyebileceğini veya o boşaltma noktasına gittiğinde ona en yakın yükün nerede olacağını öngörmek bu sayede mümkün olabiliyor.

Yaptığımız işin odağında boş kilometre verimsizliğini minimize etmek bulunuyor. Örneğin 1 milyon araçlık filoda verimsizliği yüzde 20 azalttığınızda trafiğe 200 bin yeni aracın girmesini ve dolayısıyla bu kadar aracın salacağı emisyonun da önüne geçmiş oluyorsunuz.”

“Ticari araçların boş kilometre verimsizliğine önlem”

Kuzey ülkelerinde özellikle ticari araçların bir yerden bir yere boş gitmemeleri için planlama yapıldığına dikkat çeken Hakan Arıkan, “Mutlaka bir şekilde yük taşıyacak şekilde planlanır ve yönlendirilir. Bu sayede boş kilometre verimsizliği önlenir. Bu da trafikte daha az ticari araç anlamına geldiği için karbon emisyonuna olumlu yansır.

Teknolojinin ana vurgusu aslında sürdürülebilirlik olduğunu bunun da karbon emisyonlarını azaltmaktan geçtiğini ifade eden Arıkan, TruKKer ve dünyada benzeri dijital platformların en büyük motivasyon kaynağının verimsizliği önlemek olduğunu dile getirdi.

Satınalma Operasyonları Dijitalleşiyor !

 

 

 

 

 


 

 

 

This will close in 20 seconds