Küreselleşme, gümrük birlikleri ülkeler arası ikili anlaşmalar günümüz dünyasında dolaylı olarak rekabet kavramını büyük ölçüde arttırmıştır. Galileo’nun keşfettiği dünyanın geoit şeklinin aksine içinde bulunduğumuz yüzyılda küreselleşme, geoit olan engebeli, sınırlı ve erişimi zor olan dünyayı düz bir levha haline getirmiştir. Bu durum bölgesel rekabet unsurunu evrensel hale getirmiş ve şirket yapıları bu ağır rekabet koşullarına uyum sağlayıp ömürlerini ve karlılıklarını sürdürebilmek için çeşitli yöntemler geliştirmişlerdir. Şirketlerin evrensel arenada rekabetçi kalabilmek için geliştirdikleri çözümlerin başında outsourcing (dış kaynak kullanımı) gelmektedir. Bu nedenle standart şirket profillerinde yapılan işin tamamının şirket bünyesinde yapılıp servis edilmesi anlayışı günümüzde geçerliliğini tamamıyla yitirmiştir. Şirketler uzmanlıkları dışında bulunan işlemleri outsource ederek kendi uzmanlıklarına odaklanıp, bulundukları sektörde rekabetçi adımlar atmaktadırlar.
Outsourcing’e Ufak Bir Giriş
1980’lerde gündeme gelen fakat 1990’larda uygulanmaya başlayan outsoucing bir iş modeli ve yönetim stratejisi olarak uygulanmaya başlanmıştır.
En basit tabirle outsoucing bir şirket içerisinde üretilmekte olan ürünün ya da hizmetin dış kaynaklar tarafından tedarik edilmesidir. (Lacity, M.C. Hirschheim, R, 1993.)
Bir başka ve daha derin bir anlatıma göre ise ‘’Şirketlerin süreklilik arz eden iç faaliyetlerini ve karar verme süreçlerini, gerçekleştirilen bir anlaşmaya bağlı kalarak, dışarıdan bir tedarikçi firmaya ya da firmalara devretmesidir’’. (Greaver (1999))
Türkiye’de outsourcing
- Dış kaynaklardan yararlanma
- Dışsal Tedarik
- İşi Dışarıya Verme
Adlarıyla da bilinmektedir.
Outsourcing ile Yükselen Bir İş Modeli ‘’Freight Forwarder’’
Küreselleşme rekabeti körükler ve rekabet ise FFW’yi…
Günümüz küresel rekabet koşullarında şirketlerin hayatta kalabilmeleri için gerçekleştirdikleri işlemlerin bazılarında dış kaynak kullanmaları neredeyse zorunluluk teşkil etmektedir. Bu durum özellikle tedarik zinciri süreçlerinde yoğunlukla görülmektedir.
Türkiye’de hazır tekstil ürünleri üzerine üretim gerçekleştiren ve yurt dışına Avrupa bazlı başlayıp akabinde tüm dünyaya açılmayı planlayan ve dünya markası olma vizyonu bulunan bir firmanın önünde iki seçenek vardır.
-
Dış Kaynak Kullanmaksızın Süreci Yönetmek
- Üretimde profesyonelleşme, üretim alanında maksimum verimlilikle çalışmak adına geliştirmeler, küresel marka değeri yaratma, yurtiçinde ve yurtdışında rekabetçiliğini koruyarak sektördeki bilinirliğini sağlayabilme, ihracat süreçlerini yönetme ve mal tedariğini kendi öz araç filosu ile gerçekleştirme.
Bu seçenekte firma büyük yatırımlara, uzun vadeli bir hazırlığa ve uygulamada profesyonelleşmek adına büyük bir emeğe ihtiyaç duyacaktır.
-
Tedarik Zinciri Süreçlerinde Dış Kaynak Kullanarak Süreci Yönetmek
- Üretimde profesyonelleşme, üretim alanında maksimum verimlilikle çalışmak adına geliştirmeler, küresel marka değeri yaratma, yurtiçinde ve yurtdışında rekabetçiliğini koruyarak sektördeki bilinirliğini sağlayabilme,
Not: İşlemlerin sektör dışı olan her biri için firma outsource seçeneğini kullanabilir. İhracatta lojistik süreçler kapsamında outsource seçeneğinden faydalanıldığı varsayımı ile,
Bu seçenekte firma ihracatta lojistik süreçlerin yürütülme işlemini anlaşmalar dahilinde bir Freight Forwarder firmasına devrederek uzmanlık alanı olan tekstil sektörüne odaklanır. Bu sayede uzmanlık alanı olmayan lojistik işlemlerin yükünden kurtulan firma, üretimini gerçekleştirdiği ve uzmanlığı bulunan tekstil sektörüne odaklanma olanağını yakalamış olur. Bu durumda firma gelecek vadede küresel marka olma yolunda avantajlı duruma geçmiş olur.
Bu örnekten yola çıkarak günümüz dünya devi firmalarına sektör gözetmeksizin bakacak olursak tamamına yakınının lojistik işlemlerinde freight forwarder şirketleri ile çalıştıklarını görmekteyiz.