Yaşanan süreç çok zorlu, yaşanan süreç çok ağır…
Öncelikle yaşadığımız durumun bir an önce sağlık, sıhhat ve en az kayıp ile geçmesini temenni ediyorum.
Durumlar çok karışık. Zaten ülkemizde uzun yıllardır süre gelen bir dış ticaret açığı mevcuttu, ithalat ve ihracat dengesizliğini kapatabilmek adına uğraş verip duruyorduk. Yaşanan bu salgının akabinde piyasalarda ve bizlerde neler olduğu, neler olacağı gerçekten dış ticaretimizin nasıl etkilenecegi üzerine o kadar çok yorumlamalar var ki, nerde ne yapılacağını kimse tahmin edemiyor çünkü gerçek bir kahine ihtiyaç var sanırım burada.
Durumu ben kendi ülkemiz için değerlendirip neler yapabileceğimize bakmak istedim.
Bu durumdan olumlu yönde karlı çıkmak da, olduğumuz yerde kalmak da bizlerin elinde. Bu salgının olumsuz etkilerinin yanı sıra tabii ki olumlu etkileri de mevcut olacak.
İlk etapta genellemelere bakmak istedim, olumlu gibi görünen olumsuzluklar diyelim bunlara;
- Petrol fiyatlarındaki düşüş bizler için olumlu gibi görünse de, ülkelerin kapı kapatmalarından dolayı normal güzergahlarımızda ilerleyemememiz bizleri zaten roro ve rola sevkiyatlarına yönlendirmiştir. Küçük ölçekli firmalar bunu bir kar gibi görse de buzdağının ardında duranı maalesef fark edememeleri veya şu zorunlu hal geçtikten sonra fark etmeleri ciddi sorunlar yaşatacaktır.
- Faizlerin sıfıra çekilme olasılığı var ortada ve bundan dolayı bir çok küçük ölçekli firma olağanda duran borçlarını kapatmak için buna yönelecek. Lakin, küçük ölçekli firmaların bir çoğu gelişmekte olan ülkeler ile çalıştığı için bu ülkelerin şu anki durumları zaten muallakta beklediğiden ödeme güçlüğü çekecekleri aşikardır, burada da ilk etkilenecek olan.
Bir umut diye sarıldığımız firmaların ödeme alamama gibi sorunlar ile karşılaşmaları bizi direkten etkileyecek unsurların başında gelmektedir. Bu sebeple her firma ödemesini çok yakından takipte tutmalı.
- Dünya genelinde bir çok ülke büyüme politikalarına farklı bir pencereden bakmaya başladı, hatta büyüme değil yerinde hayatta kalmak için yeni yeni projeler sahaya sürmeye başladı. Devletler bunu yaparken firmaların büyüme politikası izlemeleri tabii ki şaka gibi gelecektir, bu sebeple bizler de sağlam basıp çok akıllıca hareket edip attığımız her adımı çok iyi değerlendirmeliyiz.
- Stok tutma politikaları degişecektir, modern şirketlerin övünerek en önde sunduğu eğilim JUST IN TIME politikası şu dönemde anlaşıldı ki aksaklıklara sebebiyet vereceğinden dolayı firmalar şu donemler bitene kadar fazla stok muhafaza edecektir. Bu politika biz lojistikçilerin sürekli push etme durumunu bir nebze ortadan kaldıracaktır, bizler için iyi gibi görünse de sonunda yine bizi kilitleyecek bir noktaya ulaşacak. Nasıl mı? Şöyle ki; bu tip firmaların bir çoğunun stok tutma eğilimi olmadığından ürünün siparişini verip yurtdışı depolarımızda bekletme işine dönecektir, bu da depolarımızın şişmesine sebebiyet verebilir. Kendi tedarik zincirlerinde aksaklık yaşanmaması adına bizim sistemimizi kısa süreliğine olsa da sekteye uğratacaklardır.
Olumsuz olacak gelişmeler ise;
- Fiyatlamalar ile ilgili; Navlungo firması CEO’sunun açıklaması aşağıdaki gibi; bu bağlamda işi bilen ihracatçı firmalar piyasaya asılacaktır ve deniz/hava ağırlıklı şirketler bu savaşta bir tık önde yürüyecektir.
Bu açıklamalara göre tutarlı bir navlun ve güzergah politikası izleyerek müşterilerimizin bu zor zamanın ardında da bizlerle devam etmesi hususunda kârlı çıkabiliriz.
Demem o ki, şu anda bulunduğumuz durumu fırsata çevirmeye çalışıp bir çok rakibimizin yaptığı gibi bariz fiyat artışları ile kapıya gitmemeliyiz. Zaten devam eden düzende sadece herkesin kar amacı gütmeden bir şekilde çarkı çevirmeye çalıştığını bizler de aynı şekilde düşünmeliyiz.
- Alternatiflerinizi arttırın: Yükünüzü organize etmek için daha fazla alternatif aramanızı öneriyorum. Denizyolu, havayolu ve karayolu seçeneklerini aynı anda karşılaştırarak navlun planlamanızı
- Rezervasyon yaptırırken dikkatli olun: Birçok acentenin yer problemi nedeni ile iptal politikalarında değişiklikler oldu, siparişlerinizi onaylarken mutlaka bu bilgileri teyit ediniz. Ayrıca alıcınız ve satıcınız ile olan sözleşmelerinizde muhakkak olası gecikmeleri de hesaba katın.
- Parsiyel yükleri tercih edin: Konteyner ya da komple tır yerine, parsiyel navlunları tercih ederek riski dağıtabilirsiniz.
- Gelişmeleri anlık takip edin: Coronavirüs önlemleri neticesinde her gün başka bir ülkeden uçuş yasakları ya da sınır önlemlerinin değişkenlik gösterdiğini görüyoruz. Ürünlerinizi planlarken mutlaka lojistik servis sağlayıcınızdan anlık bilgiler alınız.
- Müşterileriniz ile daha fazla iletişim kurun: Müşterilerinizi sık sık bilgilendirin, olası gecikmelerde ve iptallerde elinizden geleni yaptığınızın mesajını verin.
Fırsattan istifade;
- İhracatımızın en büyük ayağı olup sektörü destekleyen otomotiv sektöründe Almanya ve Avrupa!daki üretici firmaların planlarını degiştirdikleri ve Türkıye’deki yan sanayiciler ile yeniden masaya oturma çabası içine girdiklerini UND icra kurulu başkanı açıkladı. Bu bağlamda eskiden oto yansanayide transit süreler sebebi ile bahis dahi olmayan firmalar şu anda iharacatçıların gündemine geri oturdu demek oluyor.
Peki bizim ne işimize yarayacak? Önceden ihracatlarının çok olmadıgını bildiğimiz firmalar bizler için ortak bir potansiyel haline dönmüştü. Şimdi biz bunları bu sürenin sonunda canlandırmak hatta bu süre içerisinde de mail veya ufak telefon görüşmeleri ile hayata geri döndürmeliyiz. Lakin bunu yaparken de muşterilere sunacağımız şey JIT konusunda nasıl destek sağlayabildiğimiz veya sağlayabileceğimiz olacak. Çünkü Avrupa ve Almanya’daki otomotiv üreticileri yine kendi sistemlerini bozmadan araya bizleri dahil edecek, ihracatçılara da “biz size bu hakkı verdik siz de bizim stok maliyetimizi düşüreceksiniz’’ diyecektir.
- Otomotiv dışında tekstil, perakende gibi Çin’e bağımlı yaşayan firmalarda yeni arayışlar içine girecektir. UND İcra Kurulu Başkanı Alper Özel, “en büyük ihracat pazarımız olan Almanya’nın Türk taşımacılara yeterli sayıda kota vererek serbest ulaşım imkânı veriyor olmasına karşın, Türkiye ile Almanya arasındaki güzergâhta yer alan bazı ülkelerin Türk taşımacılarının transit geçişlerine getirdiği haksız kısıtlamalar yüzünden Almanya’nın yanı sıra Almanya ardı ülkelerdeki üreticiler, ihracatçılar ve ithalatçıların ciddi ölçüde zarar gördüklerini, koronavirüsü süreciyle bu mağduriyetlerin tolere edilemez düzeye geldiğini, Türkiye-Avrupa ticaretinin gerçek potansiyeline ulaşmasına engel olan haksız ve gereksiz transit kısıtlamalarından artık kurtarılması gerektiğini” belirtmiştir.
Peki bizler ne yapacağız? Bu iş bittiğinde öncelikle otomotiv ardından tekstil ve perakende çalışan firmalar ile dirsek teması içinde bulunup çalışmalarımızı buna yöneltmeliyiz. Umarım şu zorlu süreçte sadece evde oturup beklemek yerine bir şeylere katkımız olur. Tekrardan sağlıkla, huzurla, rahat ve korkusuz nefes aldığımız günler temenni ederim.