İnsanlığın sürdürülebilirlik yolculuğunu etkileyen çok sayıda faktör vardır. Coğrafik koşullar, jeopolitik konum, ekonomi, teknoloji, gelir dağılımı, eğitim düzeyi vs sürdürülebilirliği doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir. Kültürel faktörler de bu bağlamda çok önemlidir. Kültür; değerlerimizi, inançlarımızı ve davranışlarımızı şekillendirmekte ve çevreyle ve birbirimizle etkileşim şeklimizi etkilemektedir.
Kültürün sürdürülebilirliği etkilemesinin en temel yönlerinden biri tüketim kalıpları üzerindeki etkisidir. Örneğin, maddi varlıklara yüksek değer veren kültürler, daha fazla kaynak tüketme ve daha fazla atık üretme eğilimindedir. Öte yandan sadeliğe ve ölçülülüğe değer veren kültürlerin daha az tüketme ve daha az atık üretme potansiyeli ve kabiliyeti daha yüksektir. Bir diğer faktör de sosyal normlardır. Örneğin bazı kültürlerde ikram edilen yemeği yemeyi reddetmek veya yemek artıklarını bırakmak kabalık olarak kabul edilir. Bu durum büyük bir çevre sorunu olan gıda israfına yol açabilir. Öte yandan bazı kültürlerde, atıkların azaltılmasına ve kaynakların korunmasına yardımcı olabilecek geri dönüşüm ve kompostlamanın önemli olduğu düşünülmektedir.
Kültür aynı zamanda doğal dünyayla olan ilişkimiz üzerindeki etkisi yoluyla da sürdürülebilirliği etkileyebilir. Tarih boyunca ve halihazırda günümüzde bazı kültürler doğaya derin bir saygı duymakta ve kendilerini doğal dünyanın bir parçası olarak görmektedir. Doğaya duyulan bu saygı, arazi yönetimi ve koruma gibi daha sürdürülebilir uygulamaları destekleyebilir. Fakat bazı kültürler, insanları doğadan ayrı ve üstün gören, daha insan merkezli bir dünya görüşüne sahip olabilmektedir. Bu görüş, ormansızlaşma ve aşırı avlanma gibi daha sömürücü ve sürdürülemez uygulamalara neden olabilmektedir.
Kültürel faktörlerin insanlığın sürdürülebilirlik yolculuğunu nasıl etkilediğine dair bazı örnekleri şöyle sıralayabiliriz:
- Yerli kültürlerin doğayla uyum içinde yaşama konusunda uzun bir geçmişi vardır. Bu kültüre mensup insanlar arazi, su ve diğer kaynakların yönetimi için tarih boyunca sürdürülebilir uygulamalar geliştirmişlerdir. Örneğin, Avustralya’daki Aborijin halkının geleneksel arazi yönetimi uygulamaları, binlerce yıldır toprağın sağlığının korunmasına yardımcı olmuştur.
- Geleneksel Çin kültüründe insanlar ve doğa arasındaki uyum ön plana çıkmaktadır. Bu kültür evrenin temel ilkesi olan Tao kavramına da yansır. Taocu felsefe, insanın doğayla denge içinde yaşaması ve doğal düzeni bozmaktan kaçınması gerektiğini öğretir.
- Hint kültürü sadeliğe ve ölçülülüğe büyük değer verir. Bu da tüm canlılara karşı şiddet içermeyen ahimsa kavramına da yansımaktadır. Ahimsa ilkeleri zaman içerisinde vejetaryenlik ve yoga gibi sürdürülebilir uygulamaların geliştirilmesine de öncülük etmiştir.
- Batı kültürü tarih boyunca geleneksel olarak daha insan merkezci olmuştur ve insanları doğadan ayrı ve üstün olarak görmüştür. Bu görüş ormansızlaşma, aşırı avlanma ve kirlilik gibi sürdürülemez uygulamaların gelişmesine yol açmıştır. Fakat günümüz Batı kültüründe daha sürdürülebilir yaşama doğru büyüyen bir farkındalık olduğunu söyleyebiliriz. Bunu politik ve ekonomik anlamda birçok uygulama ile desteklemektedir.
Kültürel faktörlerin sürdürülebilirlik çabalarına dahil edilmesi için ele alınması gereken birtakım zorluklar vardır. Bunların başında elbette yeryüzündeki kültürün karmaşık ve çeşitli olması gelmektedir. Farklı kültürler arasında sürdürülebilirliği teşvik etmek için herkese uyan tek bir yaklaşım ortaya koymak pek mümkün değildir. Bir diğer zorluk ise kültürel değer ve inançların değişmesinin uzun yıllar alabilmesidir. Bu de geleneksel olarak daha az sürdürülebilir olan kültürlerde sürdürülebilir davranışları teşvik etmeyi daha zor hale getirebilmektedir. Fakat tüm bu zorluklara rağmen, kültürel faktörlerin sürdürülebilirlik çabalarına dahil edilmesi için ortaya çıkabilecek fırsatlardan en iyi şekilde faydalanmalıyız.
Örneğin, geleneksel bilgi ve uygulamalardan öğrenebilir ve sürdürülebilirliği destekleyen kültürel değer ve normları destekleyebiliriz. Bunu bireysel ve kurumsal düzeyde yapabildiğimiz gibi ülkeler de bu yaklaşımı ulusal politikalarına entegre etmelidir. Sürdürülebilirlik konularında farkındalığı artırmak ve sürdürülebilir değerleri teşvik etmek için sanatsal faaliyetleri ve kültürel aktiviteleri kullanmak da kültürel faktörlerden kaynaklı zorlukları en aza indirebilir.
Dilek AŞAN
Kaynaklar
- Human Factors for Sustainability: Theoretical Perspectives and Practical Applications
- The Routledge Handbook of Tourism in Asia
- Sustainable Human Resource Management: A conceptual and practical approach
- World Regional and Cultural Footprints and Environmental Impacts: A global perspective