Meseleleri Mesele Etmezseniz Ortada Mesele Kalmaz!
Zafer URFALIOĞLU
Demişti ünlü, şapkalı ve rahmetli bir siyasetçimiz yıllar yıllar evvel. Seveni de vardı, sevmeyeni de. Eleştiren de oldu, itaat eden de. Ama bir şekilde senelerce Türkiye’de siyaset yaptı. Parti Başkanlığı, Başbakanlık ve hatta Cumhurbaşkanlığı yaptı. Peki nedir bu “Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz!” cümlesinin alametifarikası.
Albert Einstein Bey de der ki; “Problemi ortaya çıkaran zihniyetle o problemi çözemezsiniz!” yani zihniyet değişmeden problemleri çözmek imkansızdır.
Süper tamam işte bence de böyledir diyeceğim ama bir yanda Sayın Demirel diğer yanda Sayın Einstein varken sen sus derler diye demiyorum.
Ama siz anladınız beni…
Konumuza gelecek olursak: Cümle içinde kullanılan Mesele, Sorun yani diğer bir adla Güç İş, nasıl Mesele olmaktan çıkartılır. Bu mesele ettiğimiz meselelerin yarattığı “Stres Hali” nedendir ve nasıl yönetilebilir?
Güç İş!
Ama sıkıntı yok, yazının sonuna varmadan Güç İş Kolaylaşacak.
Önce “Stres Hali” ne demek bir güzel tanımlayalım:
Stres Hali; kişide mutluluk, üzüntü, şaşkınlık, korku, öfke ve/veya iğrenme hissi oluşturan olaya çözüm arama veya bulunan çözüme varma anına kadar geçen sürece denir. (yani bence böyle)
Stres haline giren kişinin çözümsüz kaldığı zaman aralığı uzadıkça (ki bu süre herkese göre farklıdır) stres hali panik haline dönüşür. Stres yapan hissiyatı ona yaşatan Olaydan, Durumdan, Mekandan veya Canlıdan ya Kaçar ya Kayıtsız kalır ya da onunla direkt Savaşmaya başlar. Bu üç karardan birini seçmek durumunda kalan kişi (ki başka bir seçenek de yok zaten) bir yandan da farkında olmadan stres durumunu devamlı kontrol ederek tekrar tekrar kararlar alır. Ta ki tamam mesele kalmadı sinyali gelene kadar.
E, kardeşim sen de en baştan hangi meseleyi mesele edip hangisini mesele etmeyeceğini belirlesene. Değer mi Bu kadar S T R E S EEEEE…
Değer, çünkü stres iyidir eğer “Pozitif Strese” denk gelirsen.
İşte tam da burada hislerin algı yönetimini yapan Beyin Kodlaması devreye girer.
Kodlama derken;
Örneğin; “Güzel bir Salyangoz yer miyiz?” sorusuna, “- Ne? Sümüklü böcek yemek mi? Öğğrrk.” cevabı ya da “Bungee Jumping yapıp rüzgarı yüzünde hissederek, kafa üstü serbest düşmenin tadına varalım mı?” sorusuna. “Daha masrafsız kalp krizi geçirmeyi tercih ederim.” cevabı almak iğrençliğin ve korkunun farkı kodlarla algılandığına/kodlandığına örnektir.
Beyin kodlanarak hislerin algısı da yönetilebilir. Örneklerdeki gibi kodlamayla; Salyangozu (yani şu bizim bildiğimiz Sümüklü Böcek ya hu!) yemek iğrençlikten damak tadına, Bungee Jumping (yani ayağında elastik bir halatla yere çakılacak şekilde kafa üstü düşmek) atlayışı ölüm korkusundan neşeli bir eğlenceye dönüşebilmektedir. İşte tam da burada stres halinin pozitif veya negatif olması bu kodlama ile şekillenip yönetilmektedir.
Stres halinin yönetimi, hayata bakış açımızı belirleyen altı temel hissin algılanmasındaki kodlarda yatar. İnsanlar bu kodlara göre ya Pozitif Strese yaşayarak başarıdan başarıya koşarlar ya da Negatif Stresle daha da zor durumlara düşerler.
Bu altı hissin (kimi yerde 7-8 diyenler de var ama bu yazı için o kadar da önemli değil) her biri tek başına stresi oluşturmaz. Hislerin oransal dağılımlarına göre baskın olan his size o yönde bir stres haline sokar ki bir çözüm bulun. Yani halletmen gereken meseleyi sana seçtirir.
Sen şimdi bu Olayda, Durumda, Mekanda veya Canlıda her ne ise neyi kendine mesele ettin der;
- Seni Mutsuz etmesi mi?
- Seni Üzmesi mi?
- Seni Şaşırtması mı?
- Seni Korkutması mı?
- Seni Öfkelendirmesi mi?
- Seni İğrendirmesi mi?
Bunların bir yada birkaçı beyninizdeki koda göre ön plana çıkar ve al sana bir mesele. Evet Salyangoz çayırda çimende gezerken insanı iğrendirebilir ama zaten kimse o haliyle al ye demiyor. Yıkanıp, haşlanıp pişiriliyor ve soslanıyor daha ne olsun. Olaya çıkış noktasından bakarsak Salyangoz bir Tavuk Yumurtasından yada Dananın dilinden çok da iğrenç gelmez gözümüze.
Tabi bu beyindeki kodlama, Mekana, Zamana, Maddi İmkana, falana, filana göre de değişiklik gösterecektir. Ama ana fikir algıladığımız hislere göre duygu durumumuzun değişiyor olmasıdır. Dolayısıyla stres hali ve stres tipi olaylara karşı takındığınız tavırda saklı.
Hislerimizin farkında olmak, stres kaynağını tanımlamak ve stresin tipini (negatif/pozitif) belirlemek bireyin yaşam kalitesini etkilemekte ve toplum refahına katkı sağlamaktadır.
Farkındalık zorlar ama kazandırır.
Fark etmekten korkmadan, olayları açıklıkla görerek yol almak.
Hayatın tadını çıkartmak sizin elinizde.
Sağlıcakla Kalın.
Zafer URFALIOĞLU