Doğru İnsan, Doğru İş
M. Efsun Yüksel Tunç
İş dünyasında başarının en kritik bileşenlerinden biri, doğru insanı, doğru işe yerleştirebilmek. Bu basit gibi görünen bununla beraber derin etkileri olan karar, şirketlerin geleceğini şekillendirir, çalışan motivasyonunu belirler ve kurumsal başarıyı doğrudan etkiler. Peki, bizler organizasyonlarımızda gerçekten doğru insanları doğru pozisyonlara yerleştirebiliyor muyuz? Yoksa hâlâ “en iyi aday” ile “en uygun aday” arasındaki farkı gözden mi kaçırıyoruz?
![Doğru İnsan Doğru İş](https://satinalmadergisi.com/wp-content/uploads/2025/02/Doğru-İnsan-Doğru-İş-300x300.jpg)
Çoğu zaman işe alımlarda adayların teknik yetkinliklerine, eğitim geçmişlerine ve deneyimlerine odaklanıyoruz. Elbette bu faktörler önemli, ancak yalnızca “iyi” bir çalışan değil, “uygun” bir çalışan seçmek asıl farkı yaratıyor. Başarı sadece yetkinlikle gelmez, uyum ve tutku da gerekir.
Bir çalışan iş tanımına teknik olarak ne kadar uygun olursa olsun, eğer şirketin değerlerine, kültürüne ve ekibin dinamiğine uyum sağlayamıyorsa, verimlilik kısa sürede düşmeye başlar. Doğru insanın doğru işte olması demek, o kişinin yaptığı işi benimsemesi, o işin içinde kendini değerli hissetmesi ve iç motivasyonunun yüksek olması demektir. Simon Sinek’in dediği gibi: “Doğru insanları seçmek, onlara iş öğretmekten daha kolaydır. Çünkü motivasyon, beceriden daha zor kazandırılır.” Bu yüzden işe alım süreçlerinde sadece becerilere değil, adayın organizasyona ve işin ruhuna uygun olup olmadığına da odaklanmalıyız.
Yanlış kişinin yanlış pozisyonda olması sadece bireyin mutsuz olmasına neden olmaz, aynı zamanda şirket için de zaman ve kaynak kaybı yaratır. İşte bu dengenin neden kritik olduğuna dair üç temel neden:
- Kendi güçlü yönlerini kullanabileceği bir işte çalışan kişi, doğal olarak daha yüksek performans gösterir. Güçlü yönlerini kullanma fırsatı bulan bireyler, işlerinden daha fazla keyif alır ve kendilerini daha motive hissederler.
- Yanlış işte çalışan birinin iş değiştirme ihtimali çok yüksektir. Eğer çalışanlarımızın doğru pozisyonlarda olmalarını sağlarsak, uzun vadeli bağlılıklarını artırırız.
- Şirket kültürüne ve ekibe uyumlu çalışanlar, iş yerindeki uyumu ve iş birliğini güçlendirir. Ortak değerleri paylaşan ekip üyeleri daha uyumlu çalışır, daha hızlı çözüm üretir ve kriz anlarında daha dirençli olur.
Jeff Bezos’un şu sözleri aslında her şeyi özetliyor: “Doğru insanları işe almak, yaptığınız en önemli yatırım olur. Çünkü harika insanlar harika şirketleri yaratır.”
O zaman yetkinlikten fazlasını aramamız gerekiyor. Sadece CV’ye ve teknik becerilere bakarak karar vermeyelim. Adayın şirkete, ekibe ve işe ne kadar uyum sağlayabileceğini anlamaya çalışalım. Adayın değerlerini test edelim. Şirketin misyonuna ve kültürüne ne kadar uyumlu? İşe alım sürecinde “Bu kişinin bizim değerlerimize katkısı ne olur?” sorusunu sormadan karar vermeyelim. Tutku ve motivasyonunu anlamaya çalışalım. Aday gerçekten bu işi yapmak istiyor mu? Yoksa sadece kariyerinde bir sonraki adımı atmak için mi burada? Gerçekten bu işe heyecan duyan adayları seçmek, uzun vadede başarıyı getirir. İyi bir lider, çalışanlarının güçlü yönlerini keşfetmekle yükümlüdür. Doğru insanı doğru işe yerleştirirken, onların hangi becerilerinin ön plana çıkacağını değerlendirelim. Bugünkü yetkinlikler kadar, adayın gelecekte nasıl bir potansiyele sahip olduğunu da göz önünde bulunduralım. Bazen potansiyeli yüksek ama deneyimsiz bir aday, mevcut becerilere sahip ama motivasyonu düşük bir adaydan daha büyük katkı sağlayabilir.
Yanlış insan, yanlış iş organizasyonel riskleri artırır. Doğru insanın doğru işte olması nasıl başarı getiriyorsa, tam tersi durumda şirketin yaşadığı zarar da büyük oluyor. Yanlış işte olan bir çalışan uzun süre kalmaz. Bu durum yüksek devir oranına yol açar ve işe alım süreçlerine sürekli zaman ve bütçe harcanmasına neden olur. Yanlış kişiyi işe almak, sadece bireyi değil, tüm ekibi etkiler. Ekip içinde uyumsuzluk arttıkça, iş birliği azalır ve performans düşer. Şirket içinde mutsuz çalışanlar, müşterilere de yansır. İşiyle mutlu olmayan çalışanların müşteri deneyimine katkısı sınırlıdır.
Bir organizasyonun en büyük sermayesi insan kaynağıdır. Doğru insanları doğru işlere yerleştirmek hem çalışan hem de şirket için en büyük kazançtır. Hepimiz biliyoruz ki mutlu çalışan, mutlu müşteri, mutlu şirket demektir.
Bu süreci bir bahçeye benzetebiliriz. Eğer tohumları toprağın ihtiyacına göre ekmezsek, bazıları kuruyup gider, bazıları ise istediğimiz gibi büyümez. Ama her tohumu doğru yere ektiğimizde, güçlü kökler salar ve meyve vermeye başlar. İşte, biz de iş dünyasında her çalışanı kendi potansiyeline en uygun yere konumlandırdığımızda, bireyler de şirketler de büyür ve gelişir.
M. Efsun Yüksel Tunç
Eğitmen ve Yönetim Danışmanı
Yaşam ve Yönetici Koçu
efsun@indus.com.tr