Hep bir sorgulamalar, hep bir tahminler, hep hep hep varsayımlar ve ihtimaller dünyasıdır iş hayatı.
Devamlı bir şeyleri anlamak, fark etmek ve ona göre plan yapmak, hazırlıklı olmak halidir. İster patron olun, ister yönetici ki, bence çok da farklı değillerdir; ama olsun yine de patronlar buna katılmayabilir.
Ne demişti üstad; Bütün kadınlar eşittir; ama Ajda Pekkan daha eşittir. Öyleyse; Patronluk ve yöneticilik aynıdır; ama Patronluk daha aynıdır.
Gelelim tahmin konularına; Satış miktarı tahminleri, Trent olacak ürün tahminleri, Para piyasası tahminleri, Devlet teşvik ve destek kalemleri tahminleri, Vergi ya da faiz oranları tahminleri, Döviz kur tahminleri vs. vs. vs. Yazmaya devam etsek inanın bana en azından 1-2 sayfa sürer gider bu liste.
Uzayıp giden listeden İK’yı seçtim ben bugün. Çünkü bana göre işletmeniz bir örgüt olmasa bile, tek üreten, tek satan ve hatta tek ticaret yapan kişi siz bile olsanız yine de ya bir tedarikçiniz ya da bir müşteriniz olacaktır. Yani ne yaparsak yapalım insanlarla çalışıyoruz, çalışacağız, çalışmak zorundayız.
Bu nedenle benim merkezimde hep İnsan Kaynaklarında Ölçme üzerine okumalar yaparken Derin Akademi’nin[1] internet sitesinde çok güzel bir sunum gördüm. İK sürecinde ölçümleme çalışmalarını o kadar güzel matematikselleştirme ile açıklamışlar ki, herkese tavsiye ederim. Üstelik sunum herkese açık.
Bu sunumda çok fazla detay var; ama esas vurgu yapmak istediğim yer Klasik ve Akılcı olarak vurgulanmış olan tahminleme soruları.
Şöyle ki;
Ör. #1 Klasik Yaklaşımla : “Aslı Hanım bizim şirkette ne kadar çalıştı?” deriz. Hadi cevap da 5 sene olsun. E, yani neyi tahmin edeceğiz şimdi?
İhbarını ve kıdemini mi? Maaş artışını mı? Ben başka birşey bulamadım.
Akılcı Yaklaşım da ise : “Aslı Hanım kurumumuzda daha ne kadar süre çalışır?” demeliyiz. Evet işte şimdi hesap kitap zamanı! Tahmin için düşünelim bakalım;
- Ne yapmamız lazım ki çalışmaya devam etsin ya da çalışmasın gitsin?
- Bu yapacaklarımız karşısında ondan neler beklemeliyiz?
- Kısa sürede gidecek tahmini varsa yerine kimi koyacağız?
- Ve bütün bunlar için ne kadar süremiz var?
- Bizim bu tahminlerimiz ne kadarlık bir bütçe gerektiriyor?
Ör. #2 Klasik Yaklaşımla : “Aslı Hanımın geçtiğimiz 5 yıl içerisindeki yıllık ortalama maaşı ne kadardı? deriz.
Akılcı Yaklaşım da ise : “Aslı Hanımın uzun soluklu çalışmasının kriterleri neler olabilir?” demeliyiz.
Ör. #3 Klasik Yaklaşımla : “Aslı Hanımın performansı geçen seneye göre daha mı iyi? deriz.
Akılcı Yaklaşım da ise : “Hangi eğitim programı Aslı Hanımın performansını en yükseğe ulaştırmaya destek olur?” demeliyiz.
Klasik ve Akılcı Yaklaşım kıyaslamaları ile Tahmin için gerekenin geçmişi ya da günümüzü değil, geleceği sorgulamak olduğunu ne güzel anlatmışlar.
Ve biz eğer bir vizyon için tahmin yürütecek Patron ya da Yönetici isek eğer;
“En yüksek performans gösteren çağrı merkezi çalışanımız kim?” DİYE BAKMAKTANSA, “En yüksek performansı hangi çağrı merkezi çalışanımız gösterir?”’i TAHMİN ETMEYE ÇALIŞMALIYIZ.
ya da “Geçen sene kaç satış temsilcisi işten ayrıldı?” DİYE BAKMAKTANSA, “Hangi satış temsilcileri kurumdan ayrılabilir?”’i TAHMİN ETMEYE ÇALIŞMALIYIZ.
Daha bir sürü tahmin sorusu çıkarılabilir, örneklerdeki sorgulama mantığı anlaşıldıktan sonra. Lakin bunların önem sırası örgütten örgüte, coğrafyadan coğrafyaya, zamandan zamana ve hatta sermaye derinliğinden kalifiye insan kaynağı kapasitesine kadar değişkendir.
Akılcı Tahminler için; yapmamız gerekenleri bize hatırlatacak sorular sorarak geleceği görebiliriz. Yoksa geçmiş gitmiştir. Geçmişten tahmin değil ancak ders çıkartılır.
O zaman; “Gerek yok her sözü laf ile beyana. Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana.” diyor, saygılar sunuyorum.
Zafer URFALIOĞLU
[1] https://derinakademi.net/insan-kaynaklarinda-olcmenin-onemi/