Gücün üreticiden perakendeciye geçtiği ve her geçen gün bu gücün yükseldiği bir yüzyıldayız. Artık bir satış ağına sahip olmak yani tüketiciyle buluşma yeteneğine sahip olmak üretim tesislerine sahip olmaktan daha değerli. Perakende sektörü hem büyüyor hem şekil değiştiriyor. “Tüketici” kadar önemli bir başka kavram girdi hayatımıza: “Alışverişçi!” Bugün “shopper marketing” (alışverişçi pazarlaması) adıyla yeni bir kavramdan daha sık söz eder olduysak bu kesinlikle yaşadığımız perakende patlamasına bağlı bir gelişmedir.
Tüketici davranışları eskiden sadece reklamlarla belirlenebiliyordu. Artık bu yetersiz kalıyor. Reklam kampanyalarının marka algısı ve satın alma eğilimi yarattığı bir gerçek fakat tek başına reklam yetmiyor. Ürünü alacak olan kişiyi de işin içine dahil etmek markaya olan ilgisini arttırmak için daha fazlasını yapmamız gerekiyor.
Nereden nasıl başlamalıyız? Alışveriş ortamı ve bütün alışveriş süreci müşterinin ihtiyacına ve onun değişik ruh hallerine göre tasarlanmalıdır.
Bazı mağazalar vardır ki inanılmaz çekiçi gelirler. İnsan orada her ürüne dokunmak, daha çok zaman geçirmek ister. Bu mağazaların ürünleri sergileyiş biçimleri, satış temsilcilerinin davranışları ve yarattıkları atmosfer ile bizi büyüler.
Hiç aklında olmayan şeyleri satın aldırır böyle yerler insana.
Sizin de böyle mağazalarınız var mı? Her seferinde “Ne güzel yer burası!” dediğiniz, kendinizi iyi hissettiğiniz… mutlaka almak için kendinize uygun birşeyler aradığınız…
Yazar: Eda Ekincioğlu
Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Nisan 2014 sayısında bulabilirsiniz.!
Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!