Trafik kazası sonucunda hasar gören aracın onarım için serviste kaldığı süre boyunca, sırf sahibinin araçtan mahrum kalmış olması sebebiyle tazminat talep edilebilir mi ?
Şayet aracın serviste kaldığı süreçte bir ikame araç kiralaması yapılmışsa, ikame araç için ödenen kira bedelinin bir zarar kalemi olarak talep edilebilmesi pekâlâ mümkündür. Bu noktada bir tartışma yapılmaz çünkü zararla bağlantılı olarak ödenen kira bedeli malvarlığında irade dışı bir eksilme, diğer bir ifadeyle tam anlamıyla “zarar” anlamına gelir.
Ancak aracın onarımı için harcanan bedel ve hasar sonucunda araçta meydana gelen değer kaybının tazmini talebine ek olarak, aracın serviste kaldığı süreçte ikame bir araç kiralaması yapılmamış olmasına rağmen, sırf aracı kullanma imkânından mahrum kalmış olmak sebebiyle tazminat talep edilmesi durumunda, bu talep bir “normatif zarar” talebi olarak nitelenebilir.
Bizim hukukumuzda, normatif zarar sebebiyle, diğer bir ifadeyle, sırf bir şeyin ya da hakkın kullanımından mahrum kalmaktan dolayı tazminat talebinde bulunulamayacağı kabul edilir. Zira bu ihtimalde, tazmini gereken gerçek bir zararın olmadığı ileri sürülür.
Fakat Yargıtay’ın bazı kararlarında, her ne kadar normatif zarardan bahsedilmese de, bu anlama gelecek bazı tazminat taleplerinin kabul edildiği görülmektedir.
İşte aracın serviste kaldığı süreçte ikame bir araç kiralaması yapıldığı kanıtlanamamış olmasına rağmen, rayiç araç kiralama bedeli de dikkate alınarak tazminata hükmedilmesi yönündeki Yargıtay kararı, bunun güzel örneklerinden biridir.
Hasarlı trafik kazalarında Yargıtay’a göre, onarım masrafı ve araçta meydana gelen değer kaybına ek olarak “araçtan mahrumiyet bedeli” de talep edilebilmektedir.
Örnek Karar:
“Kural olarak haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil sebebiyle uğradığı gerçek zararın haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50’nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı tarafından araç kiralandığına dair belge veya ödeme belgeleri sunulmasa da hakim zararı belirleyebilir. Bu durumda mahkemece, davacı aracında oluşan hasarın niteliğine göre makul tamir süresinin belirlenmesi, ihtiyaçları için aracı kullanamamaktan doğan ve bu süre içinde davacının (ikame araç) ödemesi gereken bedelin ne olacağı konularında alınan bilirkişi raporuna göre davacının araç mahrumiyet bedeli talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacının bu talebine objektif kriter ve delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.”
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 29.09.2022, 2021/26777 E., 2022/11236 K.
Prof. Dr. Umut YENİOCAK