Bakım – Onarım Sözleşmelerinde Yedek Parça ve Sorumluluk Paylaşımı
Gökhan AKTAŞ
T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI
Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim Araştırma Hastanesi
İdari Ve Mali İşler Müdür Yardımcısı
Kamu kurumlarında kullanılan tıbbi cihazlardan jeneratörlere, ameliyathane donanımlarından görüntüleme sistemlerine kadar geniş bir yelpazede cihazların kesintisiz çalışması hayati önem taşır. Bu nedenle idareler, cihazların arıza veya bakım süreçlerini güvence altına almak için bakım-onarım sözleşmeleri yapmayı tercih eder. Ancak bu sözleşmelerde zaman zaman belirsizlikler ortaya çıkar. Özellikle, bakımcı firmanın işçilik hizmetini üstlendiği; fakat arızanın giderilmesi için gerekli olan yedek parçanın idare tarafından piyasadan temin edilmesi durumunda montaj sorumluluğunun kime ait olacağı en sık karşılaşılan tartışmalardan biridir.
Bakım-onarım sözleşmelerinin özü, cihazın belirli bir süre boyunca kesintisiz, güvenli ve verimli çalışmasını sağlamaktır. Genel olarak bu sözleşmeler iki temel unsuru içerir: periyodik bakım hizmetleri ve arıza halinde onarım hizmetleri. Bazı sözleşmelerde yedek parçalar dahil edilmez; yüklenici yalnızca işçilikten sorumlu tutulur. Bu noktada idarelerin parçayı kendisinin satın alması ihtimali doğar. İşte bu durumda, bakımcı firmanın montaj sorumluluğu ile garanti ilişkisi net bir şekilde tanımlanmazsa sürecin hem hukuki hem de teknik açıdan sorunlu ilerlemesi kaçınılmaz hale gelir.
Eğer bakım-onarım sözleşmesi sadece işçilik yükümlülüğünü içeriyorsa, parçayı idare farklı bir tedarik kanalıyla sağladığında yüklenicinin montajı üstlenip üstlenmeyeceği tartışmalı bir konu olur. Bazı firmalar, kendilerinin tedarik etmediği parçaların kalitesinden sorumlu olamayacaklarını ileri sürerek montajı reddedebilir. Ancak idarenin beklentisi, bakımcı firmanın cihazın bütünlüğünü koruyacak şekilde montajı gerçekleştirmesidir. Aksi halde idare, hem parçaya hem de işçiliğe ayrı maliyet ödemekle kalmaz, aynı zamanda cihazın tekrar arızalanması riskini üstlenmiş olur.
Garanti sorumluluğu da bu noktada devreye girer. Eğer parça piyasadan alınıp yüklenici tarafından monte edilirse, yüklenici sadece montaj hatalarından sorumlu tutulabilir; parçanın kendisinden kaynaklanan kusurlardan ise idare zarar görebilir. Böyle bir durumda kamu zararının oluşmaması için sözleşmelerde ve teknik şartnamelerde açık hükümlere yer verilmesi büyük önem taşır. Özellikle 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu çerçevesinde yapılan alımlarda, şartnamelerin “işçilik-parça ayrımı” konusunda net olması gerekir. Belirsiz bırakılan her nokta ileride itirazlara, hizmetin aksamasına ve kurum açısından ek maliyetlere neden olabilir.
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 12. maddesi İhale konusu mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin her türlü özelliğini belirten idari ve teknik şartnamelerin idarelerce hazırlanmasını zorunlu kılar. Ayrıca aynı Kanun’un 5. maddesinde, kamu alımlarında saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği, gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamak alınmıştır. Bu ilkeler ışığında, sözleşme hükümlerinde işçilik ile yedek parça sorumluluklarının ayrıştırılmamış olması hem kamu yararına hem de etkin kaynak kullanımına aykırılık teşkil edebilir.
Kamu İhale Kurumu kararlarında da benzer hususlara değinilmiştir. Örneğin KİK’in 2021/UH.I-1337 sayılı kararında, teknik şartnamenin ve sözleşme hükümlerinin belirsiz olması durumunda yüklenicinin sorumluluklarının sınırlandırılamayacağı, idarelerin bu belirsizliği ortadan kaldırmakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla bakım-onarım sözleşmelerinde parçanın kim tarafından sağlanacağı, montajın kim tarafından yapılacağı ve garanti sorumluluğunun sınırları mutlaka açıkça düzenlenmelidir.
Çözüm ise aslında basittir: İdareler bakım-onarım ihalelerine çıkarken teknik şartnamelerinde ve sözleşme tasarılarında bu hususu açıkça düzenlemelidir. “Parça idare tarafından sağlansa dahi yüklenici montajı gerçekleştirmekle yükümlüdür” şeklinde net bir ifade, ileride çıkabilecek anlaşmazlıkların önüne geçecektir. Aynı şekilde, parçanın garanti kapsamı ve işçiliğin sorumluluk sınırları da yazılı olarak belirlenmelidir. Bu hem yüklenici firmanın sınırlarını bilir kılar hem de idarenin cihazın çalışabilirliğini güvence altına alır.
Aksi halde yaşanan belirsizlikler, bakım süreçlerinin yavaşlamasına, hizmet sunumunun aksamasına ve kamu kaynaklarının israfına yol açabilir. Hastanelerde bir cihazın günlerce devre dışı kalması, sadece idari bir sorun değil, doğrudan hasta güvenliğini etkileyen kritik bir risk anlamına gelir. Bu nedenle konu, yalnızca hukuki ya da mali bir ayrıntı değil, aynı zamanda kamu hizmetinin sürekliliği açısından stratejik bir meseledir.
Sonuç olarak, bakım-onarım sözleşmelerinde yedek parça ve sorumluluk paylaşımı konusundaki tartışmalar, aslında net bir sözleşme diliyle önlenebilecek sorunlardır. Doğru hazırlanmış bir şartname ve sözleşme, hem idarenin haklarını korur hem de yüklenici firmanın görev sınırlarını belirler.
Peki, kurumlarımız bu sözleşmeleri hazırlarken gerçekten yeterince özen gösteriyor mu?
Kaynakça
- 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu
- Kamu İhale Kurumu Kararı, 2021/UH.I-1337
- Yılmaz, A. (2020). Sağlık Teknolojileri Yönetiminde Bakım-Onarım Süreçleri. Sağlık Yönetimi Dergisi, 7(2), 45-62.
- Satınalma Dergisi Arşiv Yazıları
- KİK Uygulama Yönetmelikleri
Gökhan AKTAŞ
T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI
Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim Araştırma Hastanesi
İdari Ve Mali İşler Müdür Yardımcısı
gokhan.aktas@saglik.gov.tr








