Geçen haftaki yazımızda banka avalli (garantili) bir poliçenin postada kaybolma olasılığını gündeme getirerek, avalist (garantör) bankanın, kaybolduğu iddia edilen poliçenin yerine yenisini verip vermeyeceği konusu ele alınmıştı.
Garantör banka poliçeye aval vermekle, kendi gişelerine ilk ibrazda hiçbir itiraza mahal vermeden poliçe bedelini derhal ödeyeceğine dair banka yükümlülüğünü (asli bir borç yükümlülüğü) ifade eden aval kaşesini poliçenin ön yüzüne basarak, aynı zamanda müşterek borçlu, müteselsil kefil konumuna gelmiştir. Poliçeye aval kaşesi basmakla borç ve risk yükümlülüğünü üstlenmiştir. Aval kayıtsız şartsız verilmiş ve poliçenin vadesinde ödenmesi zorunludur. Avalli poliçe ciro ile bir başka şahsa devredilse de avalistin asli borç yükümlülüğü tartışmasız devam eder. Aval; poliçenin ön yüzüne yazılır ve geri dönülemez (gayrı kabili rücu) niteliği taşır.
Bu açıklamalarımız sonrasında aval verilmiş poliçenin postada kaybolması halinde, avalistin (garantörün) borç yükümlülüğü devam etmektedir.
Bu açıklamalar bağlamında poliçedeki borçlu veya alacaklı poliçesini postada kaybolduğunui öne sürerek, yeni bir poliçe tanzim edilmesini ve aval veren bankadan tekrar aval verilmesini talep etmesi halinde bankanın ilk yanıtı olumsuz olacaktır. Zira postada kaybolduğu öne sürülen poliçe, herhangi bir kişi tarafından bulunup ödenmesi için aval veren bankanın gişelerine sunulduğu vakit poliçenin ödenmesi söz konusudur. Bankanın ödemeyi askıya alması söz konusu değildir.
Çözüm;
Uluslar arası ticarette kullanılan poliçenin bir başka ülkenin sınırları içinde kaybolması halinde çözüm daha da işin içinden çıkılmaz bir hale gelir. Öncelikle poliçenin postada kaybolduğuna dair posta idaresinden bir beyan alınması gerekir. Poliçe kaybolmuştur ve bulunamıyor diye. Poliçenin borçlusu tarafından o ülkenin yerel mahkemelerine poliçenin kendi ülke sınırları içinde kaybolduğunu bahisle, poliçenin iptali, hükümsüz olduğuna dair bir dava açılması gerekmektedir. Açılan davanın neticesi kısa sürede alınmayacaktır kuşkusuz. Poliçe iptal davası sonuçlandıktan sonra mahkeme kararı ile birlikte aval veren bankanın ülkesinde de poliçe iptal davası açılır, mahkeme kararı sonuçlandıktan sonra, poliçenin iptali yönünde verilen mahkeme kararları, poliçeye aval veren bankaya ibraz edilir. Poliçeye aval veren bankanın hukuk departmanları ile muhabir ilişkileri departmanları gereken girişimleri başlatırlar ve mahkeme kararlarını yabancı dile tercüme ederek, bu mahkeme kararlarını bankanın muhabir ağında bulunan bankalara duyuru (boadcasting) şeklinde göndererek, poliçenin kaybolduğunu bahisle ilgili mahkemelerin kararlarının duyuruda yer aldığını, bu duyurudan önce poliçenin iştira ve/veya iskonto işlemleriyle kendi bankalarına ibraz edilmiş olması halinde poliçe bedelini ödeme hazır olduklarını, bu duyuru (broadcasting) sonrasında poliçenin ödemek için ibrazı halinde ödeme yapılmaması konusunda muhabir bankaları bilgilendiren bir bildiri geçilir. Bu bildirinin gönderilmesini müteakip belli bir süre muhabir bankalardan geri dönüşler beklenir. Yaklaşık 5-6 hafta bekleme süresi geçtikten sonra muhabir bankalardan kaybolan poliçenin ibraz edilmediği ve ödenmediği yönünde geri dönüşler alındıktan sonra, zaten daha önceden alınan mahkeme kararları gereği poliçenin iptali gerçekleşmiş olur. Bankalar, yasal prosedür tamamlandıktan sonra yeni bir poliçe düzenlemesi yaparak poliçeye yeni bir aval verirler. Kaybolan poliçede bulunan aval mahkeme kararı ile ve yasal süre beklenildikten sonra geçerliliğini yitirmiş olacaktır.
Yasal prosedür sonrasında bankanın yeni poliçeye aval vermesi, iki defa taahhüt altına girdiği anlamına gelmeyecektir. Ancak banka müşterisinin, poliçenin kaybolduğunu ileri sürerek bankadan yeni bir poliçe talep etmesinin karşılığı ilk etapta daima olumsuz olacaktır.