Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası’nın Küresel Krizle İlgili Öngörüleri ve
2025 Yılı Sosyoekonomik Stratejik Toparlanma Planı
Doç. Dr. Duygu HIDIROĞLU
Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan yeni rapora göre, kriz dönemlerinin sosyal ve ekonomik olumsuz etkilerini ele alan acil müdahaleler artık kaçınılmaz.
İçinde bulunduğumuz küresel krizin gittikçe büyümesi tehlikesi söz konusu ve böyle bir durum geliştiği takdirde yıllarca insanların yaşamlarını ve geçim kaynaklarını tehlikeye atacak birçok gelişme yaşanması kuvvetle muhtemel.
Sosyoekonomik etki ve toparlanma konusunda dünyada öncü kuruluş olan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Birleşmiş Milletlerin bu krizde sosyoekonomik toparlanma çabalarında teknik liderlik sağlıyor. 162 ülke ve bölgede bulunan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ekipleri yeni dönemde, BM Yerel Koordinatörlerin önderliğinde önümüzdeki 12-18 ay için hazırlanan bir kurtarma planı uygulayacak. Birleşmiş Milletlerin tüm varlıklarını yerel ve küresel olarak entegre bir şekilde kullanacağı bu kurtarma planı ile krizin uzun vadeli sosyal ve ekonomik hayat üzerine olumsuz etkisini süspanse etmek amaçlanıyor.
Esasında krizin olası sosyoekonomik etkileri güçlü bir biçimde yeni yeni kendini göstermeye başladı. Dünya Bankası, 2025 yılında 70 milyona yakın kişinin aşırı yoksulluk seviyesine geleceğini öngörüyor. Söz konusu bu muhtemel yoksulluk sıkıntılarının Afrika’nın ardından en çok Güney Asya’da yaşanması bekleniyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, küresel krizle birlikte şimdiye kadar oluşan 250 milyon iş kaybına eş değer istihdam oluşturulmasının önemine dikkat çekiyor. Dünya Gıda Programı, Ukrayna – Rusya savaşı ve İsrail’in Filistin Saldırısı sonrasında 150 milyon kişinin açlık ve yoksullukla mücadele etmeye başladığını, 130 milyon kişinin ise açlıktan ölmek üzere olduğunu belirtiyor.
Birleşmiş Milletler, küresel çapta yaşanan krizden kaynaklı sorunlara acil sosyoekonomik çözüm geliştirilmesi için beş kritik strateji sunuyor. Bu strateji önerileri ise şöyle;
- Sağlık hizmetleri ve sistemleri korumak;
- Sosyal güvenlik ve temel hizmetleri sağlamak;
- Ticari faaliyetleri, küçük ve orta ölçekli işletmeleri ve en savunmasız üreticileri korumak;
- Çok uluslu stratejik işbirlikleri geliştirmek;
- Sosyal bütünlük ve toplum düzeninde esnekliği korumak.