Her zaman söylediğim bir söz vardır; Dış ticaret işleminde bankalar ithalatçı ve ihracatçı arasında güven verem kurumdur. Bankalar olmaz ise dış ticaretin olmasından pek söz edilemez. Bankalar hem ithalatçıya, hem de ihracatçıya güven verdiği gibi dış ticaret tacirlerinin noksan veya yanlış bilgilerinin yerine en doğru bilgileri verirler. Müşterinin kendi bankasına güven duyması için, her sorduğu soruya bankasından vakit geçirmeden yanıt alması gerekir. Bankanın pazarlamacısı / müdürü müşteri ziyaretine gittiğinde, müşterinin dış ticaretin teknik konulu sohbetleri sırasında, müşterinin sorularına anında yanıt verebiliyorsa, işte o pazarlamacı veya banka müdürü müşterinin kalbini fetheder. Müşterinin, bankasına güven duyması konusunda, sorduğu sorulara doğru ve net yanıt alabilmesi, müşterinin her yönü ile bankaya bağlanması konusunda önemli adımdır. Şimdiye kadar söylediklerim olması gereken, bir bankanın ideal pazarlamacısı veya müdürünün büyük resmidir.
Günümüzde müşteriler gözüyle bankaların değerlendirilmesine hiç kulak verdiniz mi? Banka pazarlamacılarının veya müdürlerinin yetersiz bilgi birikimi ile sahaya çıktıklarında devirdikleri çamların sayısını saymakta zorlanırız. Banka pazarlamacı ve mensuplarının yetersiz bilgileri ve donanımsız olmaları, kafasında tilkiler dolaşan kurnaz dış ticaret tacirleri için kaçırılmayacak birer fırsat haline gelmektedir.
Anlatacak çok örnek olsa da sırası gelmişken en çarpıcı bir yaşanmış vakayı paylaşmak istiyorum;
RİSKLER – YAŞANMIŞ GERÇEK VAKALAR – CAD
Yaşanmış olay:
Vesaik mukabili işlemlerde ihracatçının bankası, ithalat evraklarını tahsil amacıyla ithalatçının bankasına gönderir. İthalatçının bankası, vesaiki gönderen ihracatçının bankasının talimatlarında yazılı tüm kurallara ICC URC – Uniform Rules for Collections Brochure no 522 hükümleri çerçevesinde itaat etmekle yükümlüdür. Uluslar arası genel kurallar böyledir.
Vesaiki gönderen, ihracatçının ülkesi : İtalya
Vesaiki alan ithalatçının ülkesi : Türkiye’de bir banka
Gönderilen evrakların detayı : 3 orijinal fatura, Tam takım deniz
konşimentosu (3 orijinal, 3 kopya)
Diğer evraklar 1 orijinal, 1 kopya
Vesaik tutarı : USD.2.755.000.-
Vesaiki gönderen bankanın talimatı : ithalatçının bankası önce vesaik bedelini
tahsil edecek, sonrasında vesaiki
ithalatçıya teslim edecektir. Vesaik bedeli
tahsil edilmedikçe, vesaik ithalatçıya asla
teslim edilmeyecek, bankanın
sorumluluğunda vesaik saklanacaktır.
Türkiye’deki ithalatçının bankası ICC URC 522 Sayılı Bröşür hükümleri çerçevesinde vesaikin teslim alındığını İtalya’daki muhabir bankaya ve aynı zamanda ithalatçıya da vesaik bedeli olan USD.2.755.000.-‘nın bankaya ödenmesi karşılığında vesaikin kendisine teslim edilebileceği şeklinde duyurusunu yapmıştır. Bu duyuruyu alan ithalatçı bankasına gelerek, ikili ilişkilerin de iyi olduğu bankanın müdürüne giderek, sohbet etmiş, çayını içmiş, vesaik bedelini kısa sürede ödeyip tam takım vesaiki alacağını da şube müdürüne söylemiştir. Sonrasında ithalatçı firmanın temsilcisi gümrüklerden beyannameyi açtıracağını bahisle;
“işlemleri çabuklaştırmak amacıyla kendilerinde bulunan 3 orijinal deniz konşimentosunun bir orijinalini kendisine vermesini rica etmiş. “Nasıl olsa 3 adet orijinal deniz konşimentosunun diğer 2 tanesi sizde, siz sadece bana bir adet orijinal deniz konşimentosunu verirseniz, gümrükteki işlemleri başlatır, formaliteleri halleder, sonrasında fatura bedelini öder, vesaiki bankanızdan alırım”
demiştir.
Şube müdürü tereddütlü, vesaiki evirir, çevirir, ithalatçının dediği gibi bankada 3 adet orijinal deniz konşimentosu vardı. Bir orijinal deniz konşimentosunu ithalatçıya vermesinin sakınca yaratmayacağını düşünerek, 1 adet orijinal deniz konşimentosunu vesaikin arasından çıkartmış ve ithalatçıya teslim etmiş. Anlayacağınız ithalatçı hiçbir bedel ödemeden 1 adet orijinal deniz konşimentosunu aldı ve bankadan ayrıldı.
Banka müdürünün ICC Uniform Rules for Collection Brochure no 522 hükümlerinden hangi maddeyi ihlal ettiğine bakalım;
ICC URC 522 Sayılı Bröşür Madde 4 / a Tahsil Talimatı
Tahsil talimatında aksine yetki verilmediği sürece bankalar kendilerine tahsili gönderen taraf /banka dışındaki hiçbir taraf/bankanın talimatını dikkate almayacaklardır.
Şube müdürünün, müşterisinin bu talebini yerine getirmeyip, tamamen vesaiki gönderen İtalyan bankasının tahsil talimatındaki talimatlara harfiyen uyması gerekirken, 3 adet orijinal deniz konşimentosunun 1 orijinal nüshasının müşterisine verilmesi kabul edilebilir bir hata değildir.
İthalatçının neler yaptığına bakalım:
Bir adet orijinal deniz konşimentosunu alarak gerekli sahte ciroları atmış, deniz yollarının ilgili acentesine giderek ordinoyu alır. Teamüller gereği deniz yollarının ilgili acentesi bir tek orijinal deniz konşimentosunu getiren kişiye, gerekli son ciroyu attırdıktan sonra ordinoyu verir ve gümrükteki malların mülkiyetini ordino vermek suretiyle ithalatçıya teslim etmiş olur. Deniz konşimentosunun arkasındaki ciroların, cironun üzerindeki imzaların sahte olup olmadığını araştırmakla deniz yolları acenteliği yükümlü değildir. Deniz yolları acentesinin buraya kadar yaptıkları tamamen doğrudur. Ordinoyu ithalatçıya teslim etmiş ve gümrükteki malların sorumluluğundan kurtulmuştur. İthalatçı elindeki ordino ile ilgili gümrük mevzuatı hükümleri çerçevesinde malların gümrük vergilerini ödemiş, malları millileştirerek deposuna çekmiş ve satmıştır. İthalatçı hiçbir bedel ödemeden malları gümrükten çekip, malların satışını yapıyor. İthalatçımızın planı tıkır, tıkır işlemiştir.
Banka müdürü, deniz konşimentosunun 1 orijinal nüshasının ithalatçıya teslim edildiğini çok da önemsememiş, tam takım vesaik teslim edilmedikten sonra malların ithalatçı tarafından çekilemeyeceği gibi noksan bilgilerin ardına gizlenmeye çalışıyorlardı adeta. Olaylar tam anlamıyla ayyuka çıkmış, İtalyan bankası malların Türkiye gümrüğünden çekildiğini tespit etmişti. İşlemlerin merkezi operasyon olmadığı dönemlerde, nice sonra bankanın genel müdürlük ilgili birimleri devreye girer, ilgili şubeye yardımcı olmaya çalışır, neyin ne olduğunu anlamaya çalışan genel müdürlük birimleri, bir adet orijinal deniz konşimentosunun ithalatçıya verilmesinin büyük hata olduğunu söyleyerek, ithalatçı ile görüşülmesini ve USD.2.755.000.- lık bedelin derhal bankaya ödenmesi için ithalatçıyı uyarmaları gerektiğini belirtmiştir. Şube de ithalatçı ile temasa geçmiş ve ithalat bedelinin şubelerine ödenmesi gerektiğini, zira malların gümrükten çekilmiş olduklarını tespit ettiklerini ithalatçıya iletmişlerdir.
İthalatçının yanıtı:
“Evet malları çektim, sizdeki diğer vesaike ihtiyacım kalmadı, ithalat bedeli olan USD.2.755.000.- lık tutarı gücünüz varsa gelin benden alın”
şeklindeydi.
İthalatçı adeta zorbalık yapıyordu…
Çok mu zordu ICC Uniform Rules for Collections Brochure No: 522’nu okumak? Bankacının bilmek istediği her sorunun yanıtı bu bröşürde var. Belli ki ithalatçı bilgi ve donanım konusunda kendisini iyi yetiştirmiş, bankacıdan daha fazla bilgi sahibi olmuştur.
Bankacılık yaptığım sıralarda aldığım yönetici eğitimlerinin bir tanesinde söylenen şu sözü her zaman hatırlarım;
“Bilgi donanımı konusunda kendinizi yetkin hale getirmelisiniz. Sizden daha donanımlı bir personel veya müşteri ile çalışmak, size risk getirebilir. Tam donanımlı personel veya müşterinin kıvrak zekalı olması halinde sizi rahatlıkla alaşağı edebileceklerdir. Bu durumda ya kendinizi de tam donanımlı ve az hata yapan bir konuma getireceksiniz, ya da tam donanımlı personel veya müşterilerle çalışmayacaksınız.”
Bu paragrafa “bilgi kimdeyse güç ondadır” demek yerinde olur. Kendisini yetiştirememiş, bilgisi noksan, yeterli eğitimleri almamış bankacılar, piyasada her zaman riskle iç içe olacak. Dahası çalıştığı banka güzide bir kurum olmasına rağmen müşterilerin, hem ilgili personele, hem de bankaya bakışını negatife çevirmeyecek midir sizce?