ERP Yetmez: Dijital Katmanla Uçtan Uca Entegrasyon Krizini Aşmak!
Olgar ATASEVEN
Son 8 yıldır ERP alanının içindeyim. Müşterilerde farklı sistemleri görüyorum. Dijitalleşmek isteyen şirketler için bir çözüm olduğu gibi çok ciddi bir baş ağrısı da olabiliyor. Ama yine de net olarak söylemem gerekirse doğru uygulandığında yıllardır şirketlerin bel kemiği olarak çok ciddi verimlilik sağlıyor. Dünyada gelişmiş ülkelere baktığımızda büyük şirketlerin neredeyse %76’inin ERP kullandığını görüyoruz. KOBİ’lerde ise kullanım oranları daha düşük ama yine de şirketlerin karar verme süreçlerini %36 hızlandırdıkları bir gerçek. Ancak ERP sistemleri, uçtan uca entegrasyonda genellikle yetersiz kalıyor. Peki neden? Bu makalede buna bakacağım.
ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) sistemleri, başlangıçta işletmelerin muhasebe, envanter, satın alma gibi temel süreçlerini dijitalleştirmek ve merkezi bir veri sistemi altında yönetmek amacıyla geliştirildi. Ancak zamanla şirketler büyüdü, globalleşti, dijitalleşti ve operasyonlar sadece ERP ile sınırlı kalmadı. CRM sistemleri, üretim otomasyonları, depo yönetimi (WMS), e-ticaret platformları, IoT cihazları, dijital pazarlama yazılımları, yapay zeka destekli tahminleme araçları, hatta mobil uygulamalar ERP’nin yanına ve çoğu zaman da önüne geçti. ERP’nin doğal sınırları da burada görünür hale geldi.
Dağıtık Uygulama Senaryolarında Esnekliğin Sınırı
Özellikle çok şubeli, çok lokasyonlu veya çok markalı yapılarda ERP sistemleri uygulamaların koordinasyonunu sağlamakta zorlanıyor. Bunun nedeni ERP sistemlerinin çoğunlukla “monolitik” yapıda tasarlanmış olması. Yani, bir ERP sistemi genellikle tekil bir merkezden yönetilir, katı veri kurallarına sahiptir ve dış sistemlerle entegre olmak için ciddi geliştirmeler ister.
Örneğin, bir global üretici firmanın üretim süreçleri SAP üzerinde yürürken; satışlar Salesforce üzerinde, e-ticaret Magento ile ve lojistik Oracle Transportation Management ile yürütülüyor. Bu sistemlerin birbiriyle “konuşması” ERP’nin yetki alanı dışında kalıyor. Bu durumda veri ya manuel aktarılıyor ya da birbiriyle senkron olmayan, gecikmeli sistemler oluşturuluyor.
McKinsey raporlarına göre, dijital dönüşümde başarısız olan şirketlerin %67’si, ERP entegrasyonlarının yetersizliğini temel neden olarak gösteriyor. Dağıtık sistemlerde, ERP projelerinin ortalama %30 daha uzun sürdüğü ve %45 oranında bütçeyi aştığı görülüyor.
Veri Tutarsızlığı ve Doğruluğun Erişilmezliği
ERP sistemlerinin temel vaadi: “tek kaynaktan doğrulanabilir bilgi sunmak.” Ancak günümüzde şirketin birden fazla sisteminde aynı müşteri, aynı ürün veya aynı sipariş farklı biçimlerde temsil edilebiliyor. Örneğin, CRM’de “Ali Yılmaz” olarak kayıtlı müşteri, ERP’de “A.YILMAZ”, kargo sisteminde ise “Yılmaz A.” şeklinde yer alabiliyor.
Bu tutarsızlıklar yalnızca müşteri deneyimini değil, raporlama doğruluğunu, yasal yükümlülükleri ve hatta tahsilat süreçlerini olumsuz etkiliyor. Gartner’ın 2024 araştırmasına göre, “veri tutarsızlığı” kurumların %82’sinde stratejik kararların gecikmesine ve %55’inde mali kayba neden oluyor.
Modern ERP sistemleri bu sorunu çözmeye çalışsa da; gerçek çözüm, tüm veri kaynaklarının normalize edildiği ve ortak veri modellerinin kullanıldığı bir “entegrasyon katmanı” oluşturmaktan geçiyor. Ancak bu da ERP’nin çekirdek kabiliyetlerinin dışında bir yetkinlik gerektiriyor.
Özelleştirme Maliyetleri ve Esneklik Sınırı
ERP sistemlerinin modüler yapısı bir avantaj gibi görünse de, her sektöre ya da şirkete özel süreçler geliştirildiğinde “özelleştirme” kaçınılmaz oluyor. Ancak özelleştirme demek, yüksek maliyet, daha uzun kurulum süresi ve güncellemelerde uyumsuzluk riski demek.
SAP kullanıcılarının %64’ü kurulum sonrası 2 yıl içinde ciddi özelleştirme ihtiyacı hissettiklerini belirtiyor. Oracle ERP müşterilerinin %48’i ise bir sonraki versiyon geçişinde mevcut geliştirmelerin çalışmaz hale geldiğini söylüyor. Bu da şirketleri teknolojik olarak eski sistemlere mahkûm hale getiriyor.
Güvenlik ve Sürdürülebilir Entegrasyon Riski
ERP sistemi ile dış sistemlerin bağlandığı her yeni API, yeni bir güvenlik açığı riski taşır. Özellikle legacy sistemlerle entegrasyon söz konusuysa, bu risk katlanarak artar. Ayrıca dış sistemlere açılan noktaların sürdürülebilirliği, hem BT ekiplerine hem de dış entegrasyon sağlayıcılarına bağımlı hale gelir.
IBM’in 2024 Küresel Siber Güvenlik Raporu’na göre, ERP sistemleri ile dış uygulamalar arasında zayıf yapılandırılmış bağlantılar, veri sızıntılarının %27’sinin kaynağını oluşturuyor. Oysa doğru yapılandırılmış bir dijital ara katman, bu riskleri büyük oranda bertaraf edebiliyor.
Dünyadan bazı örneklere bakarsak muhtemelen konular ve yapılanlar gözünüzde daha bir canlanacak.
ERP’yi Akışkanlaştıran Amazon!
Amazon gibi dev platformlar, ERP sistemlerinin merkezde olduğu değil, çevresel sistemlerin etkileşim içinde olduğu esnek bir yapı kullanıyor. Amazon, ERP sistemini finansal konsolidasyon ve tedarik zinciri analitiği için kullanırken; müşteri verilerini kendi geliştirdiği veri gölleriyle (data lake) ve API yönetim platformlarıyla zenginleştiriyor. Amazon’un bu yapı sayesinde müşteri başına sipariş döngüsünü %23 kısalttığı ve stok doğruluğunu %97 seviyesine çıkardığı raporlanıyor.
Lojistikte Dijital Orta Katmanı Oluşturan Maersk
Danimarkalı dev taşımacılık şirketi Maersk, ERP sistemini taşıma maliyetlerini kontrol etmek için kullanıyor. Ancak gerçek zamanlı gemi takibi, liman entegrasyonları, müşteri dashboard’ları gibi kritik işlevleri özel middleware çözümleri ile destekliyor. Böylece her bir taşıma işlemi 14 farklı sistem arasında senkron çalışabiliyor. Bu yapı sayesinde Maersk, taşıma başı operasyon süresini %18 kısaltmayı başarmış.
Şirketlerin ERP’nin bu kısa bacağına tabi ki çözüm üretmeleri mümkün. ERP’nin nasıl konumlandırıldığı önem kazanıyor. Şirketlerin dijital dönüşüm stratejilerinde artık şu nokta netleşiyor: ERP sistemi dijital omurganın yalnızca bir parçası. Gerçek başarı; ERP’nin etrafındaki sistemlerin doğru entegre edilmesi, veri akışlarının yönlendirilmesi ve tüm sürecin sürdürülebilir biçimde yönetilmesi ile mümkün.
Uygulanabilir Çözüm Başlıkları:
- iPaaS (Integration Platform as a Service) çözümleri ile uygulamalar arası iletişimi kod yazmadan gerçekleştirmek. Örnek: Dell Boomi, MuleSoft, Zapier, Workato.
- Veri Ambarı ve Gölü Kullanımı: SAP gibi ERP sistemlerinden gelen verilerle, CRM, IoT, sosyal medya gibi kaynakları ortak veri gölüne aktarmak. Azure Data Lake, Snowflake gibi çözümlerle güçlü analitik üretilebilir.
- Başlangıç Değil, Süreç Olarak Entegrasyon: Entegrasyon “bir defalık” değil, yaşayan bir yapı olarak ele alınmalı. API yönetim platformları ile her yeni sistem kolayca bağlanabilir hâle getirilmelidir.
- Güvenlikten Taviz Verilmemeli: Entegrasyon süreçlerinde güvenlik, performansın önüne konmalıdır. OAuth2, JWT gibi modern kimlik doğrulama protokolleri mutlaka uygulanmalı.
Dijitalleşmeden vazgeçmek mümkün değil! Unutmamak gerekiyor ki, dijitalleşmenin kalbi bir süredir entegre uygulamalar ile atıyor. Dolayısı ile ERP sistemleri hâlâ önemli, ama artık tek başlarına yeterli değil diye rahatlıkla söylebiliriz. ERP merkezli, ancak etrafında bir dijital entegrasyon ekosistemi kuramayan şirketler; silo yapılar içinde boğulmaya, veri hatalarıyla uğraşmaya ve kararları gecikmeli almaya mahkûm kalıyor.
Dijital dönüşüm liderleri için kritik mesaj şu: ERP’ye yatırım tamam ama yeterli değil. Asıl stratejik atılım; bu sistemleri birbirine bağlayan, veriyi tekleştiren ve çevik kararları mümkün kılan katmanları kurmaktır. Gelecek, bu bütünlüğü kurabilenler için daha verimli, daha hızlı ve daha dirençli olacak.
Olgar ATASEVEN
Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı