Gerçek Zamanlı Veri Kullanımı ve Proaktif Vergi İncelemesi
Dr. Arif AYLUÇTARHAN
Yeminli Mali Müşavir, Bağımsız Denetçi, Akademisyen
Geçmişte vergi denetimleri genelde yıllar sonra, geriye dönük olarak yapılırdı. Hatta zaman aşımlı yıl tamamlanıp zaman kalırsa diğer yıllar inceleniyordu desek abartmış olmayız doğrusu. Ancak artık durum farklı: vergi idaresi şirketinizin işlemlerinin çoğunluğunu adeta “canlı yayında” izliyor desek abartmış olmayız. Peki bu ne anlama geliyor? Kısaca, vergi incelemeleri eski usül “sonradan inceleme” yaklaşımından, gerçek zamanlı -anlık veri analizine dayalı “proaktif” bir gözetim sürecine dönüşüyor.
İdarenin elinde kocaman bir dijital veri hazinesi var: e-Faturalar, e-Defterler, banka kayıtları… Hazine ve Maliye Bakanlığı, yapay zekâ destekli sistemlerle bu verileri “gerçek zamanlı” tarayarak riskli durumları anında tespit edebiliyor. Böylece hem vergi kaybını önlemeyi hem de mükelleflerin hatalarını hızlıca düzeltmesine fırsat tanımayı hedefliyor (öncül uyarı şeklinde). Örneğin Ekim 2025’te devreye alınan “KURGAN” (Kuruluş Gözetimli Analiz Sistemi) tam da bunu yapıyor: sistem Türkiye çapındaki tüm mal ve hizmet alış/satış işlemlerini anlık olarak tarayarak her birini risk puanı şeklinde ağırlıklandırıyor. Bu sistem özellikle sahte belge (uygulamada naylon fatura) düzenlenmesini ve kullanımını önlemeye odaklanmış durumda. Kullanıcıdan yola çıkılarak düzenleyiciye doğru bir rota çizilmiş durumda.
Vergide Anlık Veri Dönemi
Konvansiyonel denetim anlayışında incelemeler genelde olayın üzerinden yıllar geçtikten sonra hatta çoğunlukla zamanaşımı yılında yapılırdı. Yeni dijital denetim sistemleriyle ise artık veriler anlık analiz edilip çapraz karşılaştırmalar yapılabiliyor. Yani şirketinizin vergi beyanları ile gerçek finansal verileri arasındaki tutarsızlıklar çok daha kısa sürede fark edilebiliyor.
Bu “gerçek zamanlı denetim” yaklaşımının arkasında devasa bir veri entegrasyonu var. Vergi Denetim Kurulu’nun VEDAS (Vergi Denetim Analiz Sistemi) gibi platformları, kamunun ve özel sektörün birçok bilgi sisteminden gelen büyük veriyi harmanlayarak risk analizi yapıyor.
Proaktif İnceleme: Suçüstü Yakalamak
Denetimlerin proaktif hale gelmesi, vergi ziyaı riskinin “yaşandığı anda” tespit edilip mükellefin uyarılması demek. Maliye, artık şüpheli gördüğü bir işlemi fark ettiğinde hemen devreye girip mükelleften izahat talep edebiliyor (bazen sadece bilgi istiyor). Örneğin yapay zekâ sistemleri, bir tapu satışında rayiç bedelin anormal derecede düşük gösterildiğini veya bir araç satışında değerini düşüren bir kazanın beyan edilmediğini saptarsa, eskiden yıllar sonra gelebilecek ceza yerine anında bir uyarı yazısı gönderebiliyor.
Kulağa biraz ürkütücü gelebilir, değil mi? Vergi müfettişi daha kapınızı çalmadan, sistem size “şu işleme dikkat, açıklama yap” diyor. Bu proaktif inceleme yaklaşımı aslında mükellefe bir bakıma “ön-denetim” imkânı sunuyor: Hata varsa düzeltme, yoksa gerçeği belgeleriyle açıklama şansı veriliyor ki ileride daha büyük bir ceza veya dava süreciyle karşılaşmayın.
KURGAN ve Dijital Denetim Araçları
KURGAN, bahsettiğimiz yeni nesil denetim araçlarının en çok ses getiren örneklerinden biri. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Vergi Denetim Kurulu, sahte faturalarla mücadele için yapay zekâ destekli KURGAN sistemini 1 Ekim 2025 itibarıyla devreye aldı. KURGAN, “Kuruluş Gözetimli Analiz Sistemi” nin kısaltması; ülke çapındaki tüm alış ve satış işlemlerini ve kuruluşundan itibaren tüm ilgili verileri eşzamanlı tarayarak riskli gördüklerini puanlıyor ve denetim çalışmalarına dahil ediyor. Böylece kayıt dışılıkla mücadelede yeni bir dönem başlamış oldu. Esasen elbette bu seviyeye yeni gelinmedi; BaBs alım ve satış formlarından bu güne gelindi, dijitalleşme ile daha fazla veri ve daha fazla analiz seviyesine gelindi.
Tedarik Zincirine Yansıması
Gerçek zamanlı ve proaktif vergi denetimi yaklaşımı, şirketlerin yalnızca muhasebe departmanını değil, “tedarik zinciri yönetimini” de yakından ilgilendiriyor. Nasıl mı? Çünkü vergi otoritesi, riskli bulduğu işlemlerde sadece ilgili mükellefi uyarmakla kalmıyor; onun ticari ortaklarını da bilgilendiriyor. Bu gelişmeler doğal olarak piyasada belirsizlik ve panik yarattı. Kimse kendini vergi riski altında görmek istemez. Fakat unutmamak lazım, bu uyarılar nihai bir hüküm değil, bir “ön alarm” niteliği taşıyor.
Hal böyleyken, tedarik zinciri profesyonellerine düşen görev bu yeni döneme “soğukkanlı ve hazırlıklı” yaklaşmak. Paniğe kapılıp uzun zamandır çalıştığınız bir tedarikçiyi, sadece bir bildirim geldi diye hemen silmek gereksiz ve zararlı olabilir.
Bu yeni denetim ortamında şirketler için birkaç iyi uygulama önerisi:
– Düzenli İç Denetim: E-Defter, e-Fatura gibi kayıtlarınızdaki tutarlılığı belirli aralıklarla kontrol edin.
– Tedarikçi Risk Değerlendirmesi: Artık tedarikçi seçerken fiyat ve kalite kadar, vergi uyum geçmişini de sorgulamak şart.
– Hızlı İletişim: Vergi idaresinden bir bildirim aldığınızda panik yapmadan fakat vakit kaybetmeden harekete geçin.
– Dijital Yatırım: Verilerinizi gerçek zamanlı izleyebilecek teknolojilere yatırım yapın.
Sonuç
Özetle, vergi idaresinin gerçek zamanlı veri kullanımı ve proaktif vergi incelemesi artık iş dünyasının “yeni normali” haline geliyor. İlk etapta bu dönüşüm bazı sancılar ve kafa karışıklıkları yaratsa da uzun vadede kayıt dışı ekonomiyi azaltarak dürüst şirketler için daha adil bir rekabet ortamı oluşturabilir.
Unutmayalım, “uyumlu olan ayakta kalır” – hem vergi risklerini en aza indirerek maddi kayıplardan kurtulur, hem de güvenilirlik ve itibar anlamında rakiplerinin bir adım önüne geçer.
Dr. Arif AYLUÇTARHAN
Yeminli Mali Müşavir, Bağımsız Denetçi, Akademisyen







