Sanayileşmeye paralel olarak – özellikle son 15 yılda- sanayi kuruluşları, okullar, hastaneler, askeri kışlalar, huzur evleri , cezaevleri vs gibi insanların toplu bulunduğu ortamlarda, yemek hizmeti alımı önem kazanmaya başlamıştır. Ülkemizde ,Türkiye Yemek Sanayicileri Dernekleri Federasyonu’na kayıtlı (YESİDEF) 3194 şirket, yaklaşık 7 milyonluk bir nüfusa hizmet etmektedir. Hazır yemek sektörünün, şu an ülkemizdeki pazar büyüklüğü 6,5 milyon dolardır.2023 yılına kadar, pazar potansiyelinin 28-30 milyon kişi ile 22 milyar dolarlık ekonomik değere sahip olması hedeflenmektedir.
Hazır yemek sektörü şirketleriyle yapılan hizmet sözleşmeleri -özellikle kamu kurumları ve büyük sanayi kuruluşları ile yapılanlar – söz konusu hizmet alımı sözleşmelerini yıllık sabit fiyatla yapmaktadır. Girdi maliyetlerindeki artış oranları, sözleşme fiyatlarına yansıtılamamaktadır.Bu da hizmeti veren hazır yemek üreticilerinin belini bükmektedir.
Maliyetlerdeki en büyük sorun tam da burada başlamaktadır.
Kontrol edilemeyen küresel etkenler, spekülasyonlar, fonlar/devlet regülasyonları, hava koşulları, rekolte miktarlarına bağlı olarak artış yönünde değişkenlik gösteren girdi fiyatları, sektörü zarara uğratmakta, üretimde kullanılan hammaddelerin daha düşük maliyetlerle tedarik edilmesinde zorluklar yaşatmaktadır.
Küresel gıda fiyatları 2007 yılından beri artış göstermiştir.Yapılan araştırmalar da gösteriyor ki, önümüzdeki 10 yıl boyunca aynı artış trendi devam edecektir.Bu da Tedarik zinciri/satınalma fonksiyonlarının üzerindeki baskının daha da artması anlamına gelmektedir.
Endüstriyel hazır yemek sektöründe üretimde önemli bir satınalma payına sahip olan Kırmızı ve beyaz et, kuru gıda, yaş sebze-meyve, süt ürünleri, donuk ürünler gibi girdilerin tedariki yüksek maliyetlerle yapılabilmektedir.Çiğ girdi satınalmalarındaki maliyetlerin azaltılması -en azından sabit tutulması- adına zaten satış kar marjı düşük olan catering üretimine ciddi katkı sağlayacağından, Satınalma bölümlerine çok ciddi sorumluluklar yüklemektedir.
Hazır yemek sanayinde tedarik; işletmeler için hızın, kalitenin, maliyetin, müşteri taleplerinin, lojistik unsurlarının bir bütün içinde bulunduğu stratejik üstünlük sağlamak ve satınalırken kazanmak anlamına gelmektedir. Sektör üreticileri, tedarik edilecek hammadde/ürün maliyetlerini sabit tutabilmek ve fiyat artışları ile nasıl başa çıkılabileceği konusunda orta ve uzun vadeli stratejik satınalma planlarının nasıl uygulanabileceğine önem vermektedir.
*Bu sektörde, Satınalma departmanının en önemli performans hedefi; şirketin reel satınalma maliyetlerindeki artış oranının, devlet resmi enflasyon verileri (TUİK) artış oranından düşük olmasıdır. Bunun sağlanabilmesi için hammadde maliyet analizleri çok iyi yapılmalıdır.Şirket iş yapış süreçleri ve işletmelerin koşullarına göre ciddi fiyat müzakereleri ve uzun vadeli toplu alımlar önemsenmelidir.
*Dünya ve Türkiye’deki tarımsal ürün hasat /rekoltelerini doğrudan takip ederek, olası fiyat artışlarını kontrol altına alabilmek amacı ile mümkün olduğunca uzun vadeli ve toplu alım anlaşmaları yapmanın önemli bir maliyet avantajı getireceği kesinlikle göz ardı edilmemelidir.
*Özellikle tarımsal gıda maddelerinin, sezonlarına göre satınalınması hem maliyet avantajı getirecek, hem de iyi tarım uygulamaları kapsamında tüketiciye zamanında yetişen sağlıklı ürünün temin edilmesini sağlayacaktır.
* İşletmeler, depo/adam analizine göre optimize edilmiş ürün/hammadde sevkiyat miktarları ve sevkiyat sıklığını ve tedarik edilen malzemeler için kesilen fatura sayısının azaltılması konusuna önem vermelidir.
*Satınalma yetkilileri, tedarikçilerle doğru ve verimli lojistik faaliyet planlanmasını sağlamalıdır. Tedarikçilerle ürün pazarlıklarının yanı sıra, söz konusu ürüne ait lojistik maliyetlerinin de ayrıca müzakere edilmesi gerekmektedir. Yani müşteri acentelerinin komisyonları ve lojistik maliyetlerinin ayrı ayrı pazarlık konusu edilmesi çok faydalı bir stratejidir.
*Hizmet verilen farklı bölgelerdeki işletmeler için de, lojistik ağı uygun olan aynı temel girdi tedarikçilerinin kullanılması, yanisatınalmalarının merkezileştirilmesi, operasyon ve koordinasyon kolaylığı sağlayacaktır. Tedarikçilerin işletmelere doğrudan teslimatları , beraberinde önemli bir maliyet tasarrufu getirecektir. Farklı lokasyonlardaki üretim tesislerine, tek tedarikçiden ürün temin etmek standart kaliteyi ve maliyeti kontrol altında tutabilmenin de en etkin yolu olacaktır.
*Catering sektörü için depolama ve lojistik/nakliye maliyetlerine odaklanmak hayati bir önem taşımaktadır. Kapasitesi ve büyüklüğü uygun ise, merkezi dağıtım sisteminin oluşturulması ve depolamaya uygun olan hammaddelerin, bu merkezi dağıtım tesislerinden işletmelere doğrudan yapılması kısaca bir lojistik şirketinin outsource edilmesi en büyük maliyet avantajını sağlayacak yöntemdir. Söz konusu lojistik çözümü ile, uzun vadeli kontratlarla tedarik edilen ürünler geniş bir servis ağı ile teslimatlar kolaylıkla yapılacak, rut optimizasyonu sistemleri kullanılarak daha düşük maliyetli sevkiyatlar organize edilebilecektir.
* Tedarikçi sayısını azaltmak, çalışılan tedarikçileri ekip arkadaşı olarak görmek ve satınalma stratejileri oluşturulurken tedarikçilerle karşılıklı ortak değer yaratmak gerekmektedir Az tedarikçi politikaları ile güçlü tedarikçi ilişkisi kurulacaktır.Bu noktada hedefimiz satın alınacak ürünlerin maliyeti yanında, uzun vadeli ortak hedefler koyarak işbirliği içinde olmak, tedarikçilerin nezdinde güven yaratacağından müzakere aşamasında istediğimiz rakamları elde etme şansımızı artıracaktır. Operasyonel maliyetlerde düşüş sağlayacaktır.Sürdürülebilir performans artışı sağlayacaktır.
* Çiğ girdileri kulanım türlerine göre kategorize etmek bir diğer tasarruf aksiyonudur. Catering sektöründe menülerde kullanılacak ürünlerin ve kalite standartlarının çerçevesinin çizilmesi belirlenmesi karlılık sağlayacaktır. Mesela, taze sebzeleri “yemeklik alım” ve ya ” salata için alım” şeklinde kategorize etmek ve kaliteden ödün vermeden kullanım amacına bağlı olarak ürün kalibrasyonuna göre pazarlık yapmak maliyetleri düşürecektir. Aynı yöntem kuru gıdalar ya da et ürünleri için de kullanılabilinir: ” Dolmalık pirinç- pilavlık pirinç ” ve ya “kuşbaşılık et- kıymalık et” gibi…
*Hazır yemek sanayicisinin finans yönetiminin güçlü olması ve finans planlamasının doğru yapılması çok önemlidir. Finansal planlama sürecinden yoksun catering şirketleri en ufak rüzgardan bile kasırgaya tutulmuşçasına savrulabilmektedirler. Finansal dayanağına bağlı olarak, tedarik edilen çiğ girdi/hammaddeler için ödemelerde vade kısaltma girişimi, hatta vadelerin kaldırılması, peşin çalışılması gündeme alınmalıdır. Vade farkı maliyeti azalacağından, satınalırken kazanılacak şekilde alım yapılabilecektir.
*Her sektörde olduğu gibi hazır yemek sektöründe de satınalma “yalnız kurt” değildir ve diğer departmanlara olan iç iletişim, bilgi aktarımı ve karışıklı paylaşımlar iş yapış şeklini ve süreçlerini kolaylaştıracaktır.
Hazır yemek sektöründe maliyet düşürme önerileri ve uygulamaları şirketlerin yapılarına ve büyüklüklerine göre değişkenlik gösterebilecektir. O nedenle, yukarıda sıralanan önerilere eklenecek bir çok yeni fikir ve uygulamalar olabilir. Hepimiz biliyoruz ki tüm farklı uygulamaların tek amacı maliyeti düşürmek ve satınalmalarla şirkete kar ettirmektir…..
Karlı satınalmalar diliyorum:)
SELDA YÜKSEKBAŞ
The Marmara Hotels, Satınalma Müdürü