İHRACAT VESAİKİ, BANKALAR, KREDİ VE SİGORTA
Yurt dışına ihraç edilen mallara ait ihracatçıların avans kredi kullanmasında, tahsil vesaikinin tam takım olarak kredi kullanılacak bankaya ibraz edilmesi bankaların kredinin teminatı için arayacakları şartlardan bir tanesidir. Geçtiğimiz haftalardaki yazılarımızda da bahsettiğimiz üzere, kredi teminatı olacak ihracat vesaikinin nasıl olması gerektiği ve koşulları üzerinde durulmuştu. Bankaların bu vesaiki teminata alıp karşılığında kredi vermek istediklerinde teminat konumunda olan vesaikin CIF (Cost + Insurance + Freight) yükleme esasına göre yapılmış olması ve navlun sigorta poliçesinin banka adına tanzimli veya cirolu olmasına dikkat ederler.
Yüklemenin CIF (Cost + Insurance + Freight) olarak yapılması halinde, bankaların kredi teminatı kısmen de olsa daha az riskli olacaktır. Bankalar kredi teminatı için alacakları ihracat vesaikinin koşullarında olası farklı risklerin varlığını gördüklerinde, bu riskleri bertaraf edecek önlemleri alacak veya ek teminat alma yoluna gideceklerdir. Burada asıl sorun yüklemenin CIF (Cost + Insurance + Freight) yapılmaması halinde kredi teminatı olarak alınan vesaikle ilgili nasıl bir tavır alacaklarıdır. CIF (Cost + Insurance + Freight) ve CIP teslim şekli dışında yapılan taşımalarda navlun sigortasını ithalatçı yaptırmaktadır. İthalatçı, yaptıracağı navlun sigorta poliçesinin menfaatdarı olarak kendisini gösterecektir doğal olarak. İşte böyle bir ihracat vesaiki ihracatçı tarafından bankaya teminata verilir de, malların taşınması sırasında ihraç malları hasara uğrarsa, sigortadan hasar tazminatını kimin tahsil edeceği konusu önemlidir.
Deniz konşimentosu dahil olmak üzere ihracat vesaikinden doğan haklar ihracatçının veya bankasına ait, bu taşımayla ilgili olarak tanzim ettirilen sigorta poliçesinden doğan haklar ise ithalatçıya aittir.
İTHALATÇININ NAVLUN SİGORTASI YAPTIRMIŞ OLDUĞU DURUMDA İHRACATÇI TARAFINDAN KREDİ TEMİNATINDA KULLANILAN İHRACATA AİT MALLARDA HASAR OLUŞURSA.
Özetle söylemek gerekirse ithalatçının elinde navlun sigorta poliçesi mevcut, ancak yükleme ait tüm orijinal vesaik ise ihracatçının elindedir. Taşınan mal hasar gördüğünde, sigorta şirketine başvurup hasar tazminatını talep edecek kişi poliçenin menfaatdarı olan ve orijinal poliçeyi elinde bulunduran ithalatçıdır. İthalatçı elindeki navlun sigorta poliçesi ile sigorta şirketine başvurma hakkına sahiptir. Sigorta şirketi gerekli incelemeleri yapacak;
- Hasar tespit tutanağını dikkate alacak. Bu tutanak deniz acentesi tarafından temin edilecektir.
- Hasara uğrayan konteynerlere ait bilgiler,
- Hasar ile ilgili görevlendirdikleri sigorta eksperinin raporunu inceleyecek,
- Navlun sigortasına mesned teşkil eden deniz acentesi tarafından tanzim edilen deniz konşimentosunun (Ocean Bill of Lading) orijinalini tam takım olarak talep edecek
Sigorta şirketinin ilave talepleri olsa da, esası teşkil eden talepleri bu şekildedir.
İthalatçının sigorta şirketine ibraz edemeyeceği ana belgelerden bir tanesi deniz konşimentosudur. Çünkü deniz konşimentosu ihracatçının sorumluluğunda, ihracatçının mülkiyetinde ve tahsil için hatta kredi teminatı olarak bankaya ibraz edilmiştir. Geçen haftaki yazımda da değindiğim üzere; “davul ihracatçıda, tokmak ise ithalatçıdadır.” Sigorta şirketinin talep ettiği bu belgeleri ithalatçının tamamlaması olası değil çünkü deniz konşimentosu ihracatçının mülkiyetinde. Olaya farklı açıdan bakıldığında ise ihracatçın mülkiyetinde olan deniz konşimentosunu, ihracatçı sigorta şirketine sunabilir mi? Sunamaz, çünkü sigorta şrketinin muhatap alacağı taraf, navlun sigorta poliçesinin menfaatdarı olan ithalatçıdır.
Burada çözümdan yana tavır alınması akılcılıktır. İthalatçınin mali yükümlülüğüne bakıldığında sadece malların navlun sigortası için ödemiş olduğu navlun sigorta poliçe bedelidir. Mal bedeli ve diğer risk şartlarının derecesine göre bir referans maliyeti USD.5.000.- olarak gösterdiğimizde, ithalatçının mali kaybı sadece poliçeye ödediği poliçe bedeli kadardır. Ama ihracatçı için durum öyle değil; malını kaybetmiştir, malı hasara uğramıştır. İthalatçının sigorta poliçe bedeli için ödediği yaklaşık USD.5.000.-‘lık bedele karşılık, ihracatçı yaklaşık USD.300.000.- lık malından olmuştur. Bu durumda ittahatçı ve ihracatçı anlaşmak durmundadır.
ÇÖZÜM
Sigorta poliçesinin menfaatdarı olan ithalatçı, ihracatçıdan belli bir teminat alarak elindeki sigorta poliçesinden doğan hakları ciro yolu ile ihracatçıya devreder, sigorta poliçesinin orijinalini ihracatçıya teslim eder. İhracatçı firma bu durumda sigorta şirketinin talep ettiği tüm evrakları ibraz edebilecek duruma gelmiştir. Ancak burada daha farklı bir durum ortaya çıkacaktır; ihracatçı, ihracat vesaikini kendi bankasına teminata vererek bankasından avans kredi kullandığından vesiakin mülkiyet hakkı ihracatçının bankasına ait olacaktır. Sigorta şirkeninin talep ettiği tüm evrakların ibraz edilmesi üzerine, sigorta şirketi gerekli incelemeleri bu ibraz edilen evraklar üzerinden tamamlar ve hasar tazminat ödemesini sigorta poliçesinin son menfaatdarı (ciro edilmesinden dolayı son menfaatdarı olarak görülmektedir) olan ihracatçıya veya bankasına yapar. Hasar tazminatını alan ihracatçı veya bankası, ithalatçının daha önceden sigorta poliçe bedeli için vermiş olduğu teminatın karşılığını öder, teminat belgesini iade alır.
Atlanılmaması gereken önemli husus, ihracatçının, kredi kullandığı kendi bankası ile uyum içinde olması gerekir. Kredi kullanım aşamasında konşimentodan doğan tüm haklar ciro yolu ile kredi kullandıran ihracatçının bankasına devredildiğinden dolayı bu tazminat sürecini ya bankayı temsilen ihracatçı, ya da ciroların verdiği yetki ve sorumlulklarla ihracatçının bankasının sürdürmesi ve hasar tazminatını alma hakkına sahiptir.