Sancılı Üreticiler
Bugünkü piyasada üretimde söz sahibi olan sektörlerden tekstil üretimde maliyet unsurları nedeniyle daralma eğilimine girmiştir.
Daralan kâr marjları, artan maliyetler, maliyetler doğrultusunda artış göstermeyen döviz kurları, üretim yapan tekstil sektörünü vurdu.
Sektörü temsilen alıntı yaptığım bir tekstil haberini burada paylaşıyorum;
ATHİB (Akdeniz Tekstil Ve Hammadeleri İhracatçıları Birliği) Başkanı Fatih Doğan: Devletimizden Acil Destek Bekliyoruz
Tekstil sektöründe kapasite yüzde 30’lara düştü, fabrikalar kapanıyor.
Akdeniz Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (ATHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Doğan, maliyet artışları, alım gücündeki azalış, talepte yaşanan düşüş ve yüksek enflasyonun sektörü derinden etkilediğini belirterek hükümetten acil destek paketi beklediklerini söyledi.
Türk tekstil sektörünün uluslararası pazarlarda elde ettiği kazanımları büyük ölçüde Endonezya, Türkmenistan, Özbekistan, Bangladeş ve Çin’e kaptırdığına dikkati çeken ATHİB Başkanı Fatih Doğan, Türkiye’de iplik üreten fabrikaların çoğunun kapandığını, ayakta kalma mücadelesi veren işletmelerin ise yüzde 30 kapasite ile çalışabildiğini söyledi.
—
Haberin devamı 🔗 https://l24.im/NAmSW
Tekstil Sektöründe Kapasite Yüzde 30’lara Düştü, Fabrikalar Kapanıyor. ATHİB Başkanı Fatih Doğan: Devletimizden Acil Destek Bekliyoruz
Akdeniz Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (ATHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Doğan, maliyet artışları, alım gücündeki azalış, talepte yaşanan düşüş ve yüksek enflasyonun sektörü derinden etkilediğini belirterek hükümetten acil destek paketi beklediklerini söyledi. Türk tekstil sektörünün uluslararası pazarlarda elde ettiği kazanımları büyük ölçüde Endonezya, Türkmenistan, Özbekistan, Bangladeş ve Çin’e kaptırdığına dikkati çeken ATHİB Başkanı Fatih Doğan, Türkiye’de iplik üreten fabrikaların çoğunun kapandığını, ayakta kalma mücadelesi veren işletmelerin ise yüzde 30 kapasite ile çalışabildiğini söyledi.
Tekstil Sektörünün 8 Aylık İhracatı Yüzde 9,5 Oranında Düştü
Türkiye’nin tekstil ve hammaddeleri ihracatının 2023 yılı Ocak-Ağustos ayları arasında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,5 oranında düşüşle 6 milyar 287 milyon dolar düzeyinde gerçekleştiğini, aynı dönemde ATHİB’in ihracatının yüzde 23,8 düşüşle 687 milyon 827 bin dolar olduğunu aktaran Başkan Fatih Doğan, “Sektörümüzün ihracat performansındaki düşüşün ana nedenleri maliyet artışları, alım gücündeki azalış, talepte yaşanan düşüş ve yüksek enflasyondan kaynaklanmaktadır. Mevcut tabloda iplik fabrikaları ayakta kalıp üretimlerini sürdürmekte çok zorlandığı için ortaya çıkan kriz, pamuk piyasasını da etkiledi. Fabrikalarımız üretim yapamadıkları için üreticinin pamuğunu alamıyorlar. Üreticilerimiz de ellerindeki pamuğu bulabildikleri fiyata yurt dışına ihraç etmeye çalışıyor bu da haliyle fiyatlarda azalışları beraberinde getiriyor. Şu an Türk pamuğu dünyanın en ucuz pamuğu haline geldi.” dedi.
“Acil destek bekliyoruz”
Sektörün işlerin düzelme ihtimaline karşı uzunca bir süredir stoğa çalıştığını, işlerin düzelmemesi nedeniyle artan maliyet ve finans yükünden kaynaklı olarak üretimin sürdürülemez bir noktaya gelmesinden dolayı fabrikaların üretimlerine ara verdiğini dile getiren Başkan Doğan, “Kimse zararına üretimini sürdürmek istemez. Bölgemizdeki deprem nedeniyle yeniden imar faaliyetlerinden kaynaklı olarak sektörümüzde çalışacak personel bulmakta zorluk yaşıyoruz. Eli torna vida tutabilen çok kıymetli hale geldi ve maliyetler yükseldi. Finansman maliyetlerimizde de faizler yüzde 50 seviyelerine çıktı. İşletmelerimiz ayakta kalmak için çok büyük uğraş veriyor. Ayakta kalmaya çalışan fabrikalarımızda kapasiteler ise yüzde 30’lara düştü. Devletimizden işçilik, enerji ve hammadde fiyatları konusunda acil destek bekliyoruz.” diye konuştu.
“Dünya genelinde pamuk üretiminde dramatik değişimler yaşanıyor”
Dünya genelinde pamuk üretiminde dramatik değişimler yaşandığını da dile getiren Başkan Doğan, şunları kaydetti; “Dünya genelinde gıda tedariki ön plana çıktığı için Çin’de pamuk üretimi yıllık 8 milyon tondan 5 milyon tona geriledi. Özbekistan’da yıllık pamuk üretimi 2,5 milyon tondan 800 bin tona düştü. Özbekistan üreticisini korumak için pamuk ihracatını yasakladı. Özbekistan kendi pamuğunu kendi iplikçisine uluslararası fiyattan yüzde 15 ucuza verip ihracatını da benzer oranda destekliyor. Yani toplamda verilen destek yüzde 30’ları buluyor. Sektör olarak ihracatımızın büyük bölümünü gerçekleştirdiğimiz Avrupalı alıcılar Özbekistan’a çocuk işçi çalıştırdığı için uyguladığı ambargoyu kaldırdı. Hatta bu ülkeye yüzde 5 oranında teşvik vermeye başladı. Hindistan çeşitli teşviklerle yıllık 2,5 milyon ton olan pamuk üretimini 6 milyon tona çıkardı. Biz pamuk ihracatı yasaklansın demiyoruz. Sonuçta üretici ürettiği ürünü satacak. Ancak Türk pamuğunun dünyanın en ucuz pamuğu haline gelmesini de istemiyoruz. Üretici para kazanamaz ise gelecek senelerde pamuk ekiminden vazgeçer. Bu da tekstil ve konfeksiyon olarak 2 milyonu aşkın istihdam sağlayan sektörümüzü tam anlamıyla ithal ürüne bağımlı hale getirir. Böyle bir durumda da uluslararası piyasalarda rekabet etme şansımız kalmaz. Devletimizden Özbekistan başta olmak üzere dünya ülkelerindeki uygulamalar gibi sektörümüze yönelik sonuç odaklı acil destek bekliyoruz.”
Kaynak: https://www.akib.org.tr/tr/haberler-tekstil-sektorunde-kapasite-yuzde-30lara-dustu-fabrikalar-kapaniyor.html
“Hazır giyimde son 25 yılın en dip noktasındayız”
İhracatta yaşanan kayıpları değerlendiren Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya, daralmaya yol açan en önemli sorunun Avrupa ve Amerika pazarındaki talepsizlik olduğunu söyledi. Bunun yanında pandemiden sonra değişen hayat tarzına bağlı olarak modada akımının ‘hızlı’dan ‘yavaş’a dönmesine neden olduğunu söyleyen Kaya, “Böyle olunca eskiden 3-4 haftada değişen vitrinler 6-7 haftada değişiyor. Bu durumda zaman baskısı olmayan alım grupları talepsizlik de olunca alternatif ülkelere de yönelmeye başladı. Rekabet ettiğimiz ülkelere gittiklerinde de Türkiye’nin daha pahalı olduğunu gördüler. İçeride işçilik maliyetlerimiz 600 dolarların üzerine çıktı. Maliyet açısında pahalı ülke olduk, talep ve zaman baskısı olmayınca siparişler başka ülkelere kaydı. Bunun yanında pandemi dönemi tedarik zinciri bozulduğunda gereğinden fazla alımlar yapıldı, şimdi o alım gruplarının stokları ciddi boyutta. Tüm bunlar bir araya gelince ihracatta söz konusu daralma yaşandı” dedi. Sektörün bu yılı 2022’nin yüzde 8-10 gerisinde tamamlayacağını öngördüklerini belirten Kaya, önümüzdeki yılın ilk 6 ayında da tablonun bu yıldan daha farklı olmayacağına dikkat çekti. Sektörün son 25 yılın en dip noktasında olduğuna dikkat çeken Kaya, istihdam ve finansman anlamında sektörün desteklenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
“AB’nin haksız antidampingi pazar kaybına yol açtı”
Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erdem Çenesiz, sektörün ihracatında yaşanan daralmanın en önemli faktörlerinden birinin AB’nin Türk kaplama seramiğine uyguladığı antidamping uygulaması olduğunu söyledi. Çenesiz, “Birçok Türk şirketi AB komisyonu nezdinde dava açtılar, bu davalar sürüyor. Ancak bu durum AB’de bir miktar pazar kaybına neden oldu. Bunun yanında navlunların düşmesi AB ve ABD pazarına Çin ürünlerinin, özellikle de Avrupa’da Hint kökenli ürünlerin daha ucuz girmesi de bize kaybettirdi. Bunun yanında pazarlarımızda da daralmalar var. Ancak yılın kalan kısmında bir miktar toparlama bekliyoruz” dedi
Kaynak : https://www.ekonomim.com/ekonomi/ihracatta-kayip-ligi-buyuyor-haberi-708842
Türk Tekstili
Marka olamamanın bedelini ödüyor olabilir mi bu daralmalar? Dahası marka olmak yerine, dünyada marka olan tekstil sektörüne fason işçilik yapmak, artan işçilik maliyetlerin karşılığında düşük kur politikası tekstil sektörünü bitirme noktasına getirdi.
Son Sözüm De Kontrollü, Markajlı Döviz Kurlarına
Döviz kurlarının kontrollü bir şekilde markaja alınması, dövize bağlı faaliyetlerini sürdüren üretim ve sanayii sektörünün dengesini bozmuştur. Bir tarafta bozulan dengeler zincirleme etkisi yaparak mevcut dengeleri de bozmaktadır.
40 Yıllık Meslek Hayatımda
Gerek bankacılık, gerekse eğitmenlik ve danışmanlıkla geçen 40 yılı aşkın meslek hayatımda şunu gördüm;
Döviz kurlarına müdahalenin bedelini ülkemiz ağır ödüyor. Müdahale edildiği düşünülen döviz kurların ilerleyen süreçte bir ok gibi fırladığına bizzat tanık oldum. 1994 yılından bugüne kadar bakınız… Bu acı tecrübeleri piyasamız yaşadı. Olan sanayicimize, ihracatçımıza ve ülkemize oldu.
Hem kur, hem faiz, hem de enflasyon aynı anda baskılanamaz. Baskıladığınızı sanırsınız. Ama yanılgıların büyüklüğü ölçülemez.
Reşat BAĞCIOĞLU
ICC Uluslararası Ticaret Odaları
Türkiye Milli Komitesi
Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi