4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-(d) bendi uyarınca, işçinin işverene veya ailesine karşı şeref ve namusuna dokunacak sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması ya da işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması veya işçinin işverene, aile üyelerinden birine veya işverenin diğer bir işçisine sataşması haklı fesih nedeni olarak sayılmıştır. Ayrıca madde hükmüne göre, işçinin işverenin diğer bir işçisine sataşmasının da haklı fesih nedeni sayılacağı açıkça belirtilmiştir. Ancak işçinin bir yakınının işverene, aile üyelerinden birine veya işverenin diğer bir işçisine sataşması hali düzenlenmemiştir. Çünkü haklı nedenle feshe neden olan eylemin işçi tarafından gerçekleştirilmesi gerekir. Bununla birlikte, işçi yakınının işverene, aile üyelerinden birine veya işverenin diğer bir işçisine sataşması hali işyerinde olumsuzluklara yol açmışsa ve artık işverenin işçi ile bu durumdan dolayı çalışmaya devam etmesi kendisinden beklenemez bir hal almışsa işveren geçerli nedenle işçinin iş sözleşmesini sona erdirebilir.
Yargıtay uygulamasına göre, “Yargılama sırasında dinlenen davalı tanıklarından … davacının sekreterlikten çözüm merkezine alındığını, davacının bu görev değişikliğini istemediğini tahmin ettiğini, görev yeri değişikliğinden sonra davacının annesinin işyerine geldiğini, müdür beyin odasına girmeye çalıştığını, müdür beyin sekreterinin davacının annesine ”nasıl yardımcı olabilirim” diye bir soru sorduğunu, davacının annesinin de “siz bana yardımcı olamazsınız, çekilin” gibi kelimeler kullandığını, daha sonra davacının annesinin müdürün odasına girdiğini. sekreter Fatih’in de davacının annesinin arkasından içeri girdiğini ve odanın kapısını kapattıklarını, içerde bağrışma sesleri olduğunu, bağrışma sesini duyunca odanın kapısını açtığını, kapıyı açtığında davacının annesinin “Benim oğlum üniversite mezunu, şerefsizler, ben biliyorum ona yaptıracağımı” gibi kelimeler kullandığını, davacının annesine neden küfür ediyorsun, diye sorduğunu, onun da “Size ne” diyerek asansöre doğru yöneldiğini, koridorda aynı şekilde yukarıdaki gibi bağırmaya devam ettiğini, burada da “şerefsizler, onu bilmem ne yaptıracağım.. ” gibi hakaret etmeye devam ettiğini, annesi işyerine gelmeden önce davacının müdürüyle tartıştığını duyduğunu ancak bizzat şahit olmadığını, davacının işyerine geç geldiği için tutanak tutulduğunu, davacı imzalamak istemeyince bir tartışma olduğunu, annesi işyerinden ayrıldıktan sonra davacının babasının da müdürü aradığını, müdüre hakaret ettiğini, bu hakaretleri telefonda konuşulması nedeniyle duymadığını ancak bunu müdürün kendisine söylediğini beyan etmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının iş akdi davalı işyerinde çalışırken dosyaya sunulan kart basma kayıtlarına göre işe birden çok kez geç gelmesi nedeniyle tutanaklar tutulması ve davacının görev yaptığı bölümün değiştirilmesinden sonra annesinin işyerine gelerek davacının müdürüne gıyabında hakaret ve tehdit içeren sözlerle bağırarak olay çıkarması sonrasında feshedilmiştir.
Davacı işçinin işe birden çok kez geç geldiğine dair tutanakların tutulması ve görev değişikliği sonrası işyerine gelen annesinin işyeri müdürüne hakaret etmesi hiç kuşkusuz işyerinde olumsuzluğa yol açacağından artık işverenin davacı ile çalışmaya devam etmesinin kendisinden beklenemez. Davacının iş sözleşmesinin feshi haklı neden ağırlığında olmasa da geçerli nedene dayanmakta olup mahkemece davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalıdır[1].
Sonuç olarak, işçinin bir yakınının işverene veya işveren vekiline hakaret etmesi olayında, eylem işçiden gelmediği için fesih haklı neden olarak değerlendirilmemiş, işyerinde olumsuzluklara yol açması nedeniyle geçerli nedenle fesih kabul edilmiştir[2].
Lütfi İNCİROĞLU
[1] Y9HD.22.04.2019 T., E. 2018/10554 K. 2019/9461 Legalbank.
[2] ÇİL, Şahin, İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, 9.Baskı, (2019-2021). Ankara 2022, s.913.