Kara Taşımacılığının Devleri ve Yeşil Dönüşüm Çabaları!
Olgar ATASEVEN
Geçtiğimiz hafta denizlerin devasa yük gemilerinin karbon ayak izini mercek altına almıştık. Bu hafta ise rotamızı karaya çeviriyor, e-ticaretin adeta can damarı haline gelen büyük kargo ve kurye şirketlerinin dünyasına doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. Zira dijitalleşen ekonomide, tek bir tıkla kapımıza kadar gelen ürünlerin arkasında devasa bir lojistik operasyonu ve bu operasyonu yürüten küresel oyuncular bulunuyor.
Pandemi ile birlikte e-ticaretin yükselişi, kurye sektörünü adeta bir üst lige taşıdı. Artık sadece bireysel tüketiciler değil, her ölçekteki işletme de daha verimli olmak, maliyetleri düşürmek, müşteri memnuniyetini artırmak ve rekabette öne geçmek için bu şirketlerin sunduğu hizmetlere bağımlı hale geldi. Hatta bir e-ticaret firmasının başarısı, büyük ölçüde iş birliği yaptığı kurye şirketinin performansı ile doğru orantılı diyebiliriz.
Hatırlayacağınız gibi, Kovid-19 salgını döneminde sokağa çıkma kısıtlamaları ve insanların evde kalmayı tercih etmesiyle birlikte, kapıya teslimat hizmetlerine olan talep patlama yaşadı. İşte tam bu noktada, kurye şirketleri adeta görünmez kahramanlar gibi devreye girdi ve e-ticaretin aksamadan işlemesini sağladı. Birçok sektör daralma yaşarken, kurye sektörü o dönemde altın çağını yaşadı desek yanlış olmaz.
Peki bu devasa operasyonlar nasıl bu kadar hızlı ve kusursuz işliyor? Cevap, teknolojiye yapılan yatırımlarda gizli. Eskiden bir paketin haftalarca süren yolculuğu artık tarih oldu. Bugün, aynı gün hatta birkaç saat içinde teslimat seçenekleri bile mümkün hale geldi. Nesnelerin İnterneti (IoT), GPS takibi, otomatik ayıklama sistemleri gibi yenilikler sayesinde operasyonlar streamline hale getirildi, teslimat süreleri kısaldı ve doğruluk oranları arttı.
Bu alandaki en dikkat çekici gelişmelerden biri de drone ile teslimat teknolojisi. Amazon gibi sektörün öncü firmaları, belirli bölgelerde ışık hızında drone teslimatlarını hayata geçirmeye başladı bile. Amazon Prime Air hizmeti, 30 dakika veya daha kısa sürede teslimat vaat ediyor. Bu inovasyon, son kilometre teslimat çözümlerinde önemli bir değişimi işaret ediyor; daha hızlı, daha verimli ve geleneksel taşımacılık yöntemlerine olan bağımlılığı azaltan bir gelecek vadediyor.
Gelelim bu devasa pazarın oyuncularına… 2024 yılı itibarıyla United Parcel Service (UPS), 126.04 milyar dolarlık piyasa değeriyle sektörde lider konumda bulunuyor. 2023 yılında günde ortalama 22.3 milyon paket teslim eden UPS, yıl boyunca toplamda 5.7 milyar paketi müşterilerine ulaştırdı. Sadece bir kurye şirketi olmanın ötesinde, UPS aynı zamanda bir tedarik zinciri yönetim çözümleri sağlayıcısı ve Louisville, Kentucky merkezli kendi havayolu ve hava kargo operasyonunu da yürütüyor.
Hemen ardından 76.59 milyar dolarlık piyasa değeriyle FedEx geliyor. Şirket, 2023 mali yılında sadece kara taşımacılığı segmentinde yaklaşık 2.8 milyar paket teslimatı gerçekleştirdi. Bir diğer önemli oyuncu olan Deutsche Post DHL Group ise 52.26 milyar dolarlık piyasa değeriyle dikkat çekiyor. Sadece Almanya’da günde yaklaşık 48 milyon mektup ve 6.7 milyon paket teslim eden şirket, 2022 yılında bu bölgede 27.7 milyar Euro’nun üzerinde gelir elde etti ve yılda 1.5 milyardan fazla paketi müşterileriyle buluşturuyor.
Japonya Post Holdings (33.37 milyar dolar) ve Çin’in önemli oyuncusu S.F. Express (23.48 milyar dolar) da kendi bölgelerinde kritik roller üstleniyor. İtalya’dan Poste Italiane, Çin’den ZTO Express ve Kanada’dan TFI International gibi diğer önemli şirketler de sektörün büyümesine ve inovasyonuna önemli katkılar sağlıyor.
Peki bu devasa büyüme çevreye ne gibi etkiler yaratıyor? Tıpkı deniz taşımacılığında olduğu gibi, kara taşımacılığında da karbon emisyonları önemli bir sorun teşkil ediyor. Ancak umut verici gelişmeler de yaşanmıyor değil. Büyük kargo ve kurye şirketleri, sürdürülebilirlik konusunda önemli adımlar atmaya başladılar.
Örneğin UPS, alternatif yakıtlı araç filolarına yatırım yapıyor ve elektrikli araç sayısını artırmayı hedefliyor. Şirket ayrıca, operasyonel verimliliği artırarak ve rota optimizasyonu yaparak karbon ayak izini azaltma çabalarını sürdürüyor. FedEx de benzer şekilde, elektrikli ve hibrit araçları filosuna dahil ediyor ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapıyor. Deutsche Post DHL Group ise “GoGreen” programı ile 2050 yılına kadar sıfır emisyonlu lojistik hedefi belirlemiş durumda. Bu kapsamda elektrikli araç kullanımını yaygınlaştırıyor, sürdürülebilir havacılık yakıtlarına yatırım yapıyor ve binalarında yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanıyor.
Bu şirketlerin sürdürülebilirlik çabaları sadece çevreye duyarlılıkla sınırlı değil. Aynı zamanda uzun vadeli iş stratejilerinin de bir parçası. Zira tüketiciler ve işletmeler giderek daha çevre dostu lojistik çözümleri talep ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilirlik yatırımları, şirketlerin rekabet avantajını artırmalarına ve gelecekteki düzenlemelere uyum sağlamalarına yardımcı oluyor.
E-ticaretin büyümesiyle birlikte kargo ve kurye sektörü de devasa bir büyüme gösteriyor. 2022 yılında dünya genelinde 161 milyar paket, 2023 yılında ise 190 milyara yakın paket taşındı ve tahminler bu rakamın 2027 yılında 256 milyara ulaşacağını gösteriyor. Bu büyüme trendinin devam etmesi beklenirken, sektörün teknolojik inovasyonlarla birlikte daha da dönüşeceği aşikar. Ancak bu büyümenin çevre üzerindeki etkileriniMinimize etmek için büyük oyuncuların attığı sürdürülebilirlik adımları da umut verici bir tablo çiziyor. Tıpkı denizlerde olduğu gibi karada da yeşil bir lojistik geleceği için çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor.
Haftaya farklı bir konuyla yeniden buluşmak dileğiyle…
Olgar ATASEVEN
Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı