LÜTFİ İNCİROĞLU
Yeni yılın girmesiyle birlikte işçilerin ücret, tazminat, sosyal hak ve menfaatlerinin hesaplanması için gerekli olan parametreler yeniden belirlenmekte ve hesaplamalar bunun üzerinden yapılmaktadır. Bu kapsamda, her yıl ocak ve temmuz aylarında iki kez artırılan kıdem tazminatı tavanı memur maaş katsayısının artmasıyla birlikte yeniden belirlenmiştir. Peki, kıdem tazminatı tavanı hangi ölçütler esas alınarak belirlenmektedir?
Mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun yürürlükte bulunan 14 üncü maddesinde, “Toplu sözleşme ve hizmet akitleriyle belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez” şeklinde kurala yer verilmiştir. Yargıtay kıdem tazminatı tavanı ile ilgili olarak verdiği bir kararında, “Belirtilen üst sınır, “genel tavan” olarak adlandırılabilir. En yüksek devlet memuru da Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı (eskiden başbakanlık müsteşarı) olduğundan genel tavan, bu görevdeki kişinin emekliliği halinde Emekli Sandığınca ödenecek olan bir yıllık ikramiye oranını geçemeyecektir. Genel tavan, iş sözleşmesinin feshedildiği andaki tavandır. Süreli fesih halinde sürenin son bulduğu tarih tavanın tespitinde dikkate alınır[1].
Özel sektör işvereni isterse kıdem tazminatı tavanını aşarak brüt ücret üzerinden kıdem tazminatı ödemesi yapabilir. Ancak tavanı aşan kısım ücret gibi değerlendirilerek gelir vergisi ve sigorta primine tabi tutulur (193 GVK m.25; 5510 SSGSSK m.80). Çünkü Gelir Vergisi Kanunu’nun 25. maddesi ile 1475 sayılı Kanuna göre ödenen kıdem tazminatı vergiden müstesna tutulmuştur. Kamu işverenleri ise kıdem tazminatı tavanını aşarak ödeme yaparlarsa 5018 Kanun çerçevesinde kamu zararına sebebiyet verdikleri için sorumlular hakkında Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanabilir”.
Yargıtay’a göre, kıdem tazminatı tavanını düzenleyen kural mutlak emredici nitelikte olup tavanı artıran iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesi hükümleri geçersizdir. Bununla birlikte, özel sektör işvereni isterse kıdem tazminatı tavanını aşarak brüt ücret üzerinden kıdem tazminatı ödeyebilir. Ancak tavanı aşan kısım ücret gibi değerlendirilerek gelir vergisi ve sigorta primine tabi tutulur (193 GVK m.25; 5510 SSGSK m.80). Kamu işverenleri ise kıdem tazminatı tavanını aşarak ödeme yaparlarsa 5018 sayılı Kanun çerçevesinde kamu zararına sebebiyet verdikleri için sorumlular hakkında TCK hükümleri uygulanabilir.
Sonuç olarak, kıdem tazminatı tavanı en yüksek devlet memuru olan Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanının emekliliği halinde Emekli Sandığınca ödenecek olan bir yıllık ikramiye oranını geçemez. Genel tavan, iş sözleşmesinin feshedildiği andaki tavandır. Süreli fesih halinde sürenin son bulduğu tarih tavanın tespitinde dikkate alınır. Özel sektör işvereni isterse kıdem tazminatı tavanını aşarak brüt ücret üzerinden kıdem tazminatı ödemesi yapabilir. Ancak tavanı aşan miktar vergilendirme açısından kıdem tazminatı sayılmaz, ücret olarak değerlendirilir. Çünkü Gelir Vergisi Kanunu’nun 25 inci maddesi ile Mülga 1475 sayılı Kanun’un yürürlükte bulunan 14 üncü maddesine göre ödenen kıdem tazminatı vergiden müstesna tutulmuştur. Kamu işverenleri ise kıdem tazminatı tavanını aşarak ödeme yaparlarsa 5018 Kanun çerçevesinde kamu zararına sebebiyet verdikleri için sorumlular hakkında Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanabilir.
[1] Y22HD.13.10.2014 T., E.2014/19755, K.2014/27299 Legalbank.