Kriz Döneminde Kaynakları Yeniden Tahsis Etmenin Sırrı
Doç. Dr. Duygu HIDIROĞLU
İyi bir firma yöneticisi bir krizi fırsata çevirmeden boşa gitmesine asla izin vermez. Fakat geçmiş tecrübeler yaklaşık işletmelerin %20’ye yakının kriz döneminde genellikle iflas ettiğini ve kriz dönemini değil fırsata çevirmek bu dönemde ayakta kalmakta dahi başarılı olamadıklarını gözler önüne sermektedir.
Kriz dönemlerinde bir şekilde varlığını sürdürebilen %80’lik dilimdeki işletmelerin %90’ı ise ancak 3 sene sonrasında kriz öncesi dönemdeki firma performanslarını yakalayabilmektedirler. Geriye kalan %10’luk dilimdeki işletmeler ise kriz döneminde, hem yeni yatırımlarla büyüme fırsatları elde ettikleri hücum stratejileri geliştirmekte, hem de çevrelerinde gelişen belirsizlik ve olumsuzluklara karşı geliştirdikleri maliyetleri düşürme ve verimlilik arttırma gibi savunma stratejileri ile denge sağlayarak üstün performans göstermektedirler. Stratejileri ile kriz döneminde başarı yakalayan işletmeler bir yandan genel harcamalarını kısarken, diğer yandan bütçelerinde yeni yatırımlar için kaynak ayırabilmektelerdir.
En iyi dönemlerde bile, birçok işletme yeni fırsatları finanse etmekte başarısız olmakta ve istihdam sorunları yaşamaktayken kriz dönemlerinde bunu başarmak işletmelerin tümü için neredeyse imkansızdır. Bir işletmenin stratejik duruşu esasında kaynaklarını nasıl dağıttığına bağlıdır, bu nedenle bir krizden gerçekten yararlanabilmek için, işletmedeki temel kaynak tahsisi süreçlerinin değişmesi gerekmektedir. Halka açık işletmelerdeki bir kısım yöneticiler yatırım tercihlerini yüksek Ar-Ge giderlerine sahip olmasına rağmen yenilikçi projelere yaparak, düşük gelir teklifi sunan bu yatırımları satın almaktadırlar. Çünkü bilanço hedeflerine ulaşmada engel teşkil etme riski olsa da, yatırım yapacak işletmelerin bu yatırımların kendi işletme faaliyetlerini aktifleştirebileceğine olan inançları daha yüksektir.
Çoğunlukla kaynak tahsisinde başarılı stratejiler geliştiren işletmelerde ani krizlere ustaca yanıt veren stratejiler geliştiren yöneticiler bulunmaktadır. Bu yöneticiler işletmelerini daha dinamik kılarken belirsizlik ve olumsuzluklara karşı geliştirdikleri yıkıcı stratejiler sayesinde kriz çıktığında işletme içi süreçlerde hızlı ve proaktif bir şekilde aksiyon alabilmektedirler.
Başarılı yöneticiler, genel giderleri artırmadan mevcut kaynakların tahsisini yeniden düzenleyerek yeni fırsatları kolayca keşfedip işletmeleri için değerlendirebilmektedirler. Kaynak tahsisinin yeniden düzenlenmesi sürecinde ise öngörülen iç getiri oranlarının sayısal analizinin iyi yapılması gerekmektedir. Çünkü yeni fırsatlar işletmeler için ne kadar getiri vadetse de, mevcut risk eşiklerini çoğunlukla karşılayamamaktadır. Başarılı yöneticiler ise işte tam da bu noktada kaynak dağıtımını değiştirip doğru kanallara yönlendirerek, fırsatlardan faydalanmaya imkan tanıyan yeni stratejilere işletmenin entegrasyonunu kolayca sağlamaktadırlar.
Örneğin, müşterine üstün hizmet garantisiyle teklifler sunmaya odaklanan işletmeler, kıt kaynaklarını mevcut işletme faaliyetlere dağıtmakta zorlanabilmektedir. Çünkü bu işletmeler müşteriler için değer sunmayan alanlara değer katmaya odaklanmaktadır ve kaynak tahsisi rutin faaliyetlerin dışında değer oluşturma içinde yapıldığında; zaten sınırlı olan kaynaklar işletme içinde her zamankinden daha fazla aksaklığa neden olmaktadır.
Özetle kriz dönemlerinde başarılı yöneticiler kaynakların yeniden tahsisi kararları için stratejik çerçeve oluşturmalı ve çalışanları yeni geliştirdikleri geleceğin olumlu işletme vizyonuna odaklamalıdırlar. Ayrıca bu yöneticiler bütçeleme sürecinde yenilik yaparak yetkilendirme sistemini kaldırmalıdır. Oluşturdukları yeni stratejik çerçeve kapsamında ise, kaynak tahsisi için geliştirecekleri yeni stratejilerle, işletmelerinin hangi tür projeleri finanse edip etmeyeceğini ve hem de mevcut ve potansiyel projeleri değerlendirmek için hangi ölçütlerin kullanılmasının doğru olacağını belirlemelidirler.
Unutmayalım! Yeniden kaynak tahsisi kriz döneminde işletmeler için tek çözüm değildir. İşletmelerde kötü bir gidişatla karşı karşıya kalındığında, başarılı yöneticiler marjları artırarak ve hissedarlara nakit iade ederek iş yükünü ilk olarak azaltma yönünde karar vermelidirler. Yöneticilerin pek çoğu genellikle bu seçeneği tercih etmese de, bu diğer seçeneklerle kıyaslandığında işletmeler için aslında kriz döneminde uygulanması gereken oldukça meşru bir seçimdir. Meşru olmayan şey ise bugün çoğu işletmenin yaptığı gibi: “İnatla ekonomik koşullar değişirken aynı eski yöntemlerle kaynak tahsisi kararları vermek ve yatırım yapmaya devam etmektir. Kriz döneminde başarılı bir yönetici olmak niyetindeyseniz; sizlerden ricam işletmelerinizde yatırım kararları alırken bu yazımı dikkate alarak yatırımlar yapın…
Doç. Dr. Duygu HIDIROĞLU
Bu yazı, hem iş dünyası profesyonelleri hem de akademisyenler için oldukça değerli bir kaynak olmuş. Tebrik ederim, gerçekten başarılı bir çalışma!
Sn. Duygu Hanım, karmaşık bir konuyu anlaşılır ve etkili bir şekilde ele almış. Stratejik bakış açısı ve sunduğu somut öneriler, bu yazıyı gerçekten değerli kılıyor.
Firmaların ekonomik duyarlılığının arttırılması adına doğru tespitler ve genellemeden uzak spesifik veriler mevcut. Yayımınız genç kalemlere ilham olacaktır.
Firmaların yöneylem stratejilerindeki finansal bakış açılarını tekrar değerlendirmeleri husunda ideal ve önereceğim bir makale.
Yöneticileri aydınlatacak kaynaklar üzerine başarılı bir içerik. Sn. Doç. Dr. Duygu Hıdıroğlu hocamızı yazısından ötürü tebrik ederim. Liderlere ve yöneticilere ilham kaynağı olması dileğiyle.