Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT
Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi İşletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu
“Küreselleşme, bazı fikirlerimizi yeniden incelememiz ve diğer ülkelerden, diğer kültürlerden gelen fikirlere bakmamız ve kendimizi onlara açmamız gerektiği anlamına gelir. Ve bu ortalama bir insan için rahat değil.”Herbie Hancock
Küreselleşme çok boyutlu bir ulus aşırı sürecin adıdır. Küreselleşme genel olarak, milli, ekonomik, siyasi ve kültürel birtakım ulus devlet üstü bir koalisyonun kaynaşmasıdır. Küreselleşme süreci, dünyada farklı şekillerde hissedilmiş; bilgiye ulaşım kaynakları artmış, kültürler birbirine yaklaşmış, insanlar daha modern bir yaşam seviyesine ulaşmıştır. Küreselleşme ekolojik anlamda bozulmayı, toplumsal anlamda dengesizlikleri ve çatışmaları meydana getirmiştir.
Küreselleşme, genel bir anlatımla, dünyanın küçülmesi ve bir bütün olarak dünyalılık bilincinin oluşmasını anlatır. Bilgi, iletişim ve ulaşım teknolojilerindeki hızlı değişim ise küreselleşme sürecini hızlandıran araçlardır. Bu teknolojiler vasıtasıyla, insanlar ve toplumlar arası iletişim ve etkileşimin hızı ve alanı da artmış, artık dünya çok küçük kalmıştır.
Dünyanın küçülmesi ve dünyalı olma bilincinin gelişmesi, karşılıklı ilişkileri de küresel boyuta taşımıştır. Artık dünya eskisi gibi değildir. İmkân ve imkânsızlıkların, olumluluk ve olumsuzlukların, ret ve kabullerin, eşitlik ve eşitsizliklerin… bir arada bulunduğu yeni bir döneme girilmiştir. İşte bu yeni dönem, Holton’un deyimiyle, küresel bir çağdır.
Küresel Vatandaşlık
Küreselleşme olgusunun sosyal bilimlere olumlu katkılarının başında küresel vatandaş yetiştirmek gelmektedir. Küreselleşme ile birlikte vatandaşlığın, bir ülkenin sınırları içinde kalması olanaksızdır.
“Küresel vatandaş”, sadece kendi ülkesinin değil yaşadığı ve sorumluluğunu üstlendiği bir dünyanın vatandaşıdır. “Küresel vatandaş”, aynı zamanda olaylara dünya veya insanlık gözüyle bakan ve gelecek nesillere sürdürülebilir bir yaşantı bırakmaya çalışan evrensel bir kişiliktir. Küresel vatandaşlık, hukuksal anlamda bir aidiyeti tanımlamamakla birlikte bireyin, evrensel bir dünyaya kendisini ait hissetmesi ve bu dünyanın sorumluluklarını üstlenmesi olarak tanımlanabilir. Küresel vatandaş, dünyanın herhangi bir yerinde yaşayabilen ve çalışabilen, küresel yaşama ayak uydurabilen bireydir.
Küresel vatandaşlık müfredatını hazırlayan OXFAM (2006) küresel vatandaşı şu şekilde tanımlamıştır:
Küresel Duyarlılık
Küresel duyarlılık, kültürel farklılıklara, küresel olaylara, değişik kültürlerden insanların bakış açılarına karşı duyarlı olmayı ifade eden bir kavramdır. Chen ve Starosta (1996) küresel duyarlılığı, ülkelerarası iletişim yeterliliğinin duyuşsalboyutu olarak kabul etmiştir. Bu boyutlar dört ana özelliktedir. Bunlar: açık fikirlilik, öz-kavram, peşin hükümlü olmama ve sosyal rahatlıktır.
Açık fikirlilik, kişinin kendini net bir şekilde ifade etmesinive diğer insanların fikir ve görüşlerini kabullenmeye karşı istekli olmasını açıklamaktadır.
Öz-kavram, insanların kendilerini algılama şekli olup,özgüvenle ilişkilidir. Özgüveni yüksek olan bireyler kendi kültürleri ya da grupları dışında kalanlara karşı özgüveni düşük olanlara göre daha olumludur.
Peşin hükümlü olmamak, kişinin ülkelerarası veya kültürlerarası iletişim sırasında karşısındaki kişiyi samimi şekilde dinlemesine engel olan tüm ön yargılardan kurtulmasıdır.
Sosyal rahatlık, ülkelerarası veya kültürlerarası iletişimsırasında sosyal kaygının en düşük duruma indirgenmesidir.
Dünümüzde küresel sorunların giderek artması; bu konular hakkında daha çok duyarlı olunmasını zorunlu kılmaktadır. Çünkü birçok küresel problemin temelinde sorumluluk sahibi olmayan insan davranışlarının olduğu bilinmektedir. Bubağlamda insanların küresel sorunlar hakkında bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi önem arz etmektedir.