Turizmin gelişmesiyle birlikte son yıllarda ülkeler, turizmden elde ettikleri gelirleri daha çoğaltabilmek için kıyasıya rekabet etmektedirler. Bu anlamda artık yöneticiler bir ülkenin tamamını değil, ülkenin sahip olduğu her yöreyi ve bölgeyi pazarlama açısından ele alarak rekabet edebilir konuma getirmeye çalışmaktadırlar. Küreselleşme, internet ve ulaşım teknolojilerindeki gelişmeler günümüzde, yer ve uzaklık sorunlarının ortadan kalkmasına neden olmuştur. Bu bağlamda, bölge ya da yerellik kavramları, yenilenen ve sürdürülebilir bir ekonomik yaşamın odak noktası olmuştur.
Ayrıca bölgelerin ölçekleri daha küçük olduğu için sorunlara çözüm üretmek ve planları koordine etmekle de daha esnek davranılabilmektedir. Bu durumda kalkınma stratejileri bölge ve yerellik üzerinden oluşturulmaya çalışılarak bölge ve yerele ait sosyal, kültürel ve ekonomik özelliklerin önemini artırmıştır.
Bu gelişmelerin sonucunda öğrenen bölge, öğrenen şehir, sürdürülebilir kentleşme ve marka şehir gibi kavramlar hayatımızda önem kazanmışlardır. Bölgesel ya da yerel kalkınma için yeniliklerin izlenmesi ve yaşam boyu öğrenme felsefesinin etkin bir şekilde kullanılması gerekmektedir.
Öğrenen bölge, bir bölgenin kendi potansiyelini ve yeteneklerini öğrenerek geliştirip yaşam standartlarını ve yaşam kalitesini artırmasıdır. Yaşam boyu öğrenme ise, ülkelerin ekonomik ilerleme ve gelişimleri için, sosyal birliktelik, demokratik anlayış ve etkinlik için, kişisel gelişim ve yaşamın her alanından yararlanmak için geliştirilen bir kavramdır.
…
Yazar: Yrd. Doç. Dr. Alparslan ÖZMEN
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Kasım 2014 sayısında bulabilirsiniz.!