Parsiyel Taşımacılık Maliyet Avantajı Sağlıyor

Satınalma Eğitimi Parsiyel Taşımacılık Maliyet

Satınalma Eğitimi Parsiyel Taşımacılık MaliyetParsiyel taşımacılık, birden fazla göndericiye ait yüklerin aynı taşıma aracı içinde taşınmasını sağlayarak maliyet avantajı sunuyor ve zamandan tasarruf sağlıyor.  bu yöntemi kullananlar lojistik süreçlerini optimize ediyor ve müşterilerine düşük maliyetli, güvenilir, verimli çözümler sunuyor.

Lojistik sektöründe önemli bir yer tutan parsiyel taşımacılık, sunduğu esnek ve hızlı çözümlerle taşımacılıkta maliyet avantajı sağlıyor. Birden fazla göndericiye ait ürünlerin aynı taşıma aracı içinde taşınmasına imkân tanıyan parsiyel taşımacılık; denizyolu, havayolu ve karayolu taşıma modlarıyla entegre olma avantajıyla lojistik yöntemleri arasında öne çıkıyor.

Yüklerin konteyner veya diğer taşıma araçlarını dolduramadığı durumlarda kullanılan parsiyel taşımacılık yöntemi, aynı güzergah üzerinde teslim edilmesi planlanan ve farklı müşterilere ait yükler aynı taşıma aracına yüklenerek gideceği noktaya teslim edilmesini sağlıyor. Özellikle Türkiye’de sıklıkla tercih edilen bu taşımacılık türü; lojistik sektöründe zamandan maliyete, maliyetten esnekliğe kadar çeşitli avantajlar sunuyor. Bu avantajlardan en önemlisi ise maliyet tasarrufu olarak öne çıkıyor.

Parsiyel Taşımacılık Farklı Güzergahlarda ve Taşıma Modlarında Verimli Bir Çözüm

Taşımacılık süreçlerinde fiyatlandırmalar yükün kapladığı alana göre hesaplanıyor. Böylece yükler, konteyner ya da taşıma aracının tamamını doldurmasa bile nispeten daha düşük navlun ücretleriyle gönderim yapılabiliyor. Bunun yanında aynı güzergah üzerindeki yükler, aynı araca yüklendiği için zaman tasarrufu da sağlanıyor. Denizyolu, havayolu ve karayoluyla entegre olabilme özelliği sayesinde parsiyel taşımacılık; farklı güzergahlarda ve taşıma modlarında verimli bir çözüm sunuyor. Yüklerin aynı araca yüklenmesi zaman tasarrufu sağlarken, rota planlamasıyla bekleme süresi en aza indirilerek zamanında teslimat yapılıyor.

Yük Hacmine Göre Fiyatlandırma Yapmak Gereksiz Maliyetlerin Önüne Geçiyor 

Lojistik hizmetlerinde parsiyel taşımacılığı sıklıkla kullananlar; sektörlere özel teknolojik altyapısı, takip sistemleri ve güvenli aktarım çözümleriyle öne çıkıyor. Parsiyel taşımacılığın şirketlerin nakliye bütçelerini optimize etmelerine yardımcı oluyor. Yüklerin hacmine göre yapılan fiyatlandırmalar gereksiz maliyetlerin önüne geçerken, aynı güzergah üzerindeki farklı müşterilerin yüklerinin bir arada taşınmasıyla lojistik süreçlerinin daha verimli yönetilmesi sağlanıyor. Bu da hem küçük ölçekli işletmelerin hem de büyük firmaların maliyetlerini düşürmelerine katkı sağlıyor. Ayrıca güvenilir bir yöntem olduğu için hem göndericiler hem de alıcılar için gönderi takibi ve kontrolünü de kolaylaştırıyor. Öte yandan iş gücü tasarrufu da sağlayan bu yöntem; farklı taşıma modlarıyla entegre olarak taşımacılık hizmeti sunuyor ve bekleme sürelerini azaltıyor.

Tüyap Fuarcılık Grubu, “Mirasımız Gelecek” Sloganıyla 45. Yılını Kutluyor

Satınalma Eğitimi Tüyap Fuarcılık Grubu, “mirasımız Gelecek” Sloganıyla 45. Yılını Kutluyor

Satınalma Eğitimi Tüyap Fuarcılık Grubu, “mirasımız Gelecek” Sloganıyla 45. Yılını KutluyorYarım asra yakın bir süredir fuarcılık endüstrisine öncülük eden Tüyap Fuarcılık Grubu, sektörde 45. yılını kutluyor. 45 yıldır hayata geçirdiği yenilikler ve sunduğu katkılarla fuarcılık sektörünün gelişiminde önemli rol oynayan Tüyap, “Mirasımız Gelecek” diyor.

28 Haziran 1979’da kurulan Tüyap Fuarcılık Grubu, kurulduğu günden bu yana 45 yıldır tüm paydaşları ile birlikte gelişerek, büyüyerek Türkiye’de fuarcılık sektörünün düzenli bir ticari faaliyet olarak ülkenin gündemine girmesine büyük katkı sağladı. Türkiye’de kendi fuar merkezine sahip tek özel sektör fuarcılık kuruluşu olan Tüyap, bugün Türkiye’de 12 şehirdeki satış ağının yanı sıra yurt dışında da Moskova, Tahran, Ljubljana, Belgrad, Tiflis ve Üsküp ofisleri ve 27 ülkedeki temsilcilik ağıyla, dünyada ve ülkemizde fuarcılık sektörünün önde gelen kuruluşlarından birisi haline geldi.

Tüyap, 45 Yıldır Ülke Ekonomisine Katkı Sağlıyor

Tam 45 yıldır onlarca sektörde fuar düzenleyen Tüyap, bu fuarlarda katılımcı ve ziyaretçiler arasında kurulan önemli iş bağlantıları sayesinde ülke ekonomisine her geçen yıl daha da fazla katkı sağlıyor. Sektörlerin ihracat bağlantısı için önemli bir ticari buluşma platformu yaratan fuarlar, Tüyap’ın 45 yıllık deneyimiyle serüvenine devam ediyor. Tüyap Fuarcılık Grubu, kurulduğu ilk günden bu yana yurt içinde 1.952 ve yurt dışında 40 ülkede 214 adet olmak üzere toplam 2.166 fuar düzenledi. Bu fuarlarda 128 ülkeden 363.316 katılımcı kuruluşa, 206 ülkeden 74.153.717 ziyaretçiye ev sahipliği yaptı.

Küresel Ticaretin Buluşma Noktası

Tüyap Fuarcılık Grubu CEO’su Zeynep Ünal Öztop,Tüyap’ın 45. yıl dönümüyle ilgili şunları söyledi: “Tüm paydaşlarımızla birlikte gelişerek, büyüyerek 45 başarılı yılı geride bıraktık ve tutku ve azimle yola çıktığımız bu sektörde, bugün dünyanın en saygın fuarcılık firmalarından biri haline geldik. Türkiye’de kendi fuar merkezine sahip tek özel sektör fuarcılık kuruluşuyuz. Bizim için fuarcılık bir iş olmanın ötesinde ülkeler, kültürler ve insanlar arasında köprüler kuran; ticaretin, ekonominin yanı sıra gönül bağlarını da güçlendiren bir araç. Neredeyse yarım asırlık tecrübemiz ve birikimimizle, dünyanın dört bir yanından firmaları bir araya getirerek, sektörlerin gelişmesine ve uluslararası ticaretin gelişmesine katkıda bulunuyoruz. 45 yıldır hep daha iyisinin peşindeyiz ve paydaşlarımıza olağanüstü deneyimler sunuyoruz. Dijital dönüşüme uzun senelerdir yaptığımız yatırımlar ile fuarlarımızdaki iş bağlantılarını yüz yüze olduğu kadar dijital dünyaya da taşıdık. Geliştirdiğimiz yeni nesil fuarcılık uygulamaları ile sektör profesyonellerine yıl boyu iş bağlantıları kurma imkanı sunuyoruz. Web ve mobilden erişilebilen platformlarımızda fuar katılımcıları ürün ve hizmetlerini 365 gün sergiliyor, akıllı B2B eşleştirme sistemi ile ilgili alıcılara öneriyor, fuar süresiyle sınırlı olmayan iletişim kanallarını kullanıyor. Alım heyetleri de yine akıllı eşleştirme sistemi ile online görüşmeler yapabiliyor. Ülkemiz sınırlarını aşarak global bir oyuncu olma hedefiyle yolumuza devam ediyoruz. Büyükçekmece’de bulunan Tüyap Fuar ve Kongre Merkezimiz, Türkiye’nin ilk sıfır karbon emisyonlu fuar merkezi haline geldi. Sürdürülebilirlik olmazsa olmazımız. Geleceğe anlamlı bir miras bırakmakta da kararlıyız. Bu sayede, 45. yılımızda kendimizden emin bir şekilde “Mirasımız Gelecek” diyebiliyoruz. Farklı sektörlerin ticaretine yeni projelerle katkı sunmaya, çalışmaya, üretmeye ve katma değer sağlamaya her daim aynı tutkuyla devam edeceğiz.”

Yaşam Maliyetinde İstanbul 130, Ankara 208’ inci Sırada

Yaşam Maliyetinde İstanbul 130 Ankara 208’ Inci Sırada

Yaşam Maliyetinde İstanbul 130 Ankara 208’ Inci SıradaYaşam Maliyeti Araştırması’nın sonuçlarında Beş kıtada 226 şehri kapsayan araştırmada 2024 yılında dünyanın en pahalı şehri Hong Kong olurken, en ucuz şehir ise Abuja (Nijerya) olarak belirlendi. Bu yıl listede İstanbul 130’uncu Ankara ise 208’inci sırada yer aldı.

Bu yıl Hong Kong en pahalı şehir olarak listenin başında yerini korurken, onu Singapur takip ediyor. İsviçre’nin Zürih, Cenevre ve Basel şehirleri de en pahalı ilk beş şehir arasında yer alıyor. 2023 yılı sıralamasındaki ilk 5 şehir, 2024 yılında da ilk 5 sırada yer almaya devam ediyor. Sıralamada İstanbul geçtiğimiz yıla göre 55 sıra yükselerek 130’uncu, Ankara ise 13 sıra yükselerek 208’inci olarak konumlanıyor.

5 kıtada 226 şehirde gerçekleştirildi.işverenlerin kur dalgalanmalarını izlemelerini ve tüm faaliyet yerlerinde mal, hizmet ve konaklama üzerindeki enflasyona ve deflasyona neden olan baskıları değerlendirmelerini sağlıyor. Bu veriler ayrıca, işverenlerin uluslararası görevlendirmelerde ve yurt dışında çalışanlar için tazminat paketlerini belirlemelerine ve bunları kalıcı hâle getirmelerine yardım ediyor. Buna ek olarak, bir yerin yaşam maliyeti, yetenek için bir destinasyon olarak cazibesi üzerinde önemli bir etkiye sahip olabiliyor; coğrafi ayak izlerini genişleten ve dönüştüren şirketlerin yer seçimi kararlarını etkiliyor.

Hong Kong En Pahalı Şehir Olmayı Sürdürüyor

Her şehirde konut, ulaşım, yiyecek, giyim, ev eşyası ve eğlence dahil olmak üzere 200’den fazla kalemin karşılaştırmalı maliyetlerinin ölçüldüğü araştırma sonuçlarına göre, 2024 yılının en pahalı şehri Hong Kong, yaşam maliyeti en düşük şehir ise Abuja (Nijerya) oldu.

Asya kıtası, öncelikli olarak yüksek kira konaklama maliyetlerinin de etkisiyle yaşam maliyetinin en yüksek olduğu ilk iki şehre sahip. Bu önemli ekonomik merkezler aynı zamanda çok sayıda yabancının ilgisini çekerek maliyetleri daha da artırıyor.

En Pahalı Şehirler Arasında 5 Avrupa Şehri Yer Alıyor

Yaşam Maliyeti Araştırması sonuçlarına göre; Zürih, Cenevre, Basel, Bern ve Londra 2024’te expat çalışanlar için dünyanın en pahalı lokasyonları arasında ilk on arasında yer alan 5 Avrupa şehri oldu. Bu şehirlerin 4’ü İsviçre’de bulunuyor. 9 sıra birden yükselen Londra 8’inci sırada bulunuyor. Avrupa’da yaşam maliyeti şehirler arasında farklılık gösterse de, Avrupa Merkez Bankası, Avro Bölgesi’ndeki yıllık enflasyon oranının düşmeye devam edeceğini tahmin ediyor; bu da Avrupa ekonomileri son dönemdeki aksaklıkların ardından toparlanırken maliyetlerin istikrar kazanabileceği anlamına geliyor. 212’inci sıradaki Minsk listede en ucuz Avrupa şehri olarak sıralanıyor.

Abd’de Yaşam Maliyeti Sorun Olmaya Devam Ediyor

ABD’de yaşam maliyeti 2024’te önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Listedeki tüm ABD şehirleri ilk 100’de yer alıyor ve yedi şehir ilk 20’ye giriyor. Kanada ekonomisinin dayanıklılık göstermesi ve beklentilerin üzerinde performansı nedeniyle Kanada şehirleri, Kuzey Amerika şehirleri sıralamasında en alt sıralarda yer alıyor. 92’ini sıradaki Toronto Kanada’nın en pahalı şehri olurken, onu 101’inci Vancouver takip ediyor. Peso’nun 2023’te değer kazanması nedeniyle Meksika şehirlerinin yaşam maliyeti önceki yıla göre önemli ölçüde artış gösteriyor. Mexico City 79’uncu sıradan 33’üncü sıraya yükselirken, Monterrey ise 155’inci sıradan 115’inci sıraya çıktı.

Uruguay’ın başkenti Montevideo 42’inci sırada yer alarak uluslararası çalışanlar için Güney Amerika’daki en pahalı yer olarak gösteriliyor. Bölgedeki birçok şehir, döviz kuru ve kiralık konaklama maliyetindeki dalgalanmalar nedeniyle 2023’e kıyasla önemli bir hareket gördü. Sıralamada Şili’nin başkenti Santiago, 73 sıra gerileyerek 160’ıncı sıraya gerilerken; Kolombiya’nın başkenti ve en büyük şehri Bogota ise 40 sıra birden fırlayarak 174’üncülüğe yükseldi.

Pasifik Bölgelerinde Artan Enflasyonun Çalışanlar Üzerinde Büyük Baskı Yaratması Bekleniyor

Pasifik bölgesinde bu yıl artan enflasyonun uluslararası çalışanlar üzerinde baskı yaratması bekleniyor. 58’inci sıradaki Sidney ve sıralamada 10 sıra yükselerek 60’ıncı sıraya yükselen Noumea Pasifik bölgesindeki en pahalı şehir olarak yer alıyor.

Küresel sıralamada en üst sıraya yerleşen Afrika şehirleri, Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki 14’üncü Bangui, ülkenin aynı isimli başkenti 18’inci Cibuti ve 21’inci N’djamena oldu. Özellikle Lagos, Nijerya 178 sıra düşerek 225’inci sıraya geriledi. Bu, 2023 ile karşılaştırıldığında küresel olarak en büyük değişiklik. Bu değişim büyük ölçüde Naira’nın tekrarlanan devalüasyonları da dahil olmak üzere döviz dalgalanmalarından kaynaklanıyor.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin 15’inci sıradaki kenti Dubai Orta Doğu’nun en pahalı şehri olurken, Mumbai ise Hindistan’ın en pahalı şehri olarak genel sıralamada 136’ıncı sırada yer alıyor.

“Artan konut maliyetleri, yetenek hareketliliğini işverenler için zorlu hale getirdi”

Geçim maliyeti zorluklarının çok uluslu kuruluşlar ve çalışanları üzerinde önemli bir etkisi olduğuna dikkat çekiliyor, “Kuruluşların yaşam maliyeti eğilimleri ve enflasyon oranları hakkında bilgi sahibi olmaları ve bunların sonuçlarını etkili bir şekilde yönetmek için çalışanlardan bu konularda görüş almaları önemli. Dünyanın birçok şehrinde artan konut maliyetleri, yetenek hareketliliğini işverenler için zorlu hale getirdi. Değişken enflasyon eğilimleri aynı zamanda uluslararası atananların satın alma gücünü de etkiliyor ve ücret paketleri üzerinde ek bir baskı oluşturuyor. Bu faktörler, işverenlerin üst düzey yetenekleri çekmesini ve elinde tutmasını zorlaştırabilir, ücret ve yan hak giderlerini artırabilir, yetenek hareketliliğini sınırlayabilir ve operasyonel maliyetleri yükseltebilir. Yüksek yaşam maliyetleri, çalışanların yaşam tarzlarını değiştirmelerine, isteğe bağlı harcamaları kısmalarına ve hatta temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekmelerine neden olabilir. Bu zorlukları dengelemek için işverenler, konut yardımı veya sübvansiyonları içeren ücret paketleri sunabilir veya başka destek hizmetleri sağlayabilir. Ayrıca alternatif yetenek kaynağı bulma stratejileri konusunda değişiklik yapabilirler.

Yaşam Maliyeti En Yüksek Şehirler 

Mercer Yaşam Maliyeti Araştırması – Dünya Sıralaması 2024
2023 2024 ŞEHİR ÜLKE
1 1 HONG KONG Hong Kong (SAR)
2 2 SİNGAPUR Singapur
3 3 ZÜRİH İsviçre
4 4 CENEVRE İsviçre
5 5 BASEL İsviçre
7 6 BERN İsviçre
6 7 NEW YORK CITY, NY ABD
17 8 LONDRA Birleşik Krallık
10 9 NASSAU Bahamalar
11 10 LOS ANGELES ABD

 

Geçtiğimiz Yıl Türkiye’de 26.958 Litre Su Tasarrufu Sağlandı

Satınalma Eğitimi Geçtiğimiz Yıl Türkiye'de 26.958 Litre Su Tasarrufu Sağlandı

Satınalma Eğitimi Geçtiğimiz Yıl Türkiye'de 26.958 Litre Su Tasarrufu Sağlandı2023 yılında ,Türkiye’de karbon salımının 5.780 ton azaltılmasına, 5.560 ağacın kurtarılmasına, 26.958 litre su tasarrufuna ve 561 ton atık oluşumunun engellenmesine katkı sağlandı.

Ürünlerin, süreçlerin veya hizmetlerin çevresel etkilerini araştırmak için yaşam döngüsü analizleri (LCA) yapan şirketler, sürdürülebilirlik kültürünü tedarik zincirlerine yayma konusunda giderek artan bir eğilim göstermektedir. LCA’lar hem bir mercek hem de bir kaldıraç görevi görerek beşikten mezara kadar ürün ve süreçlerin çevresel etkilerinin kapsamlı bir görünümünü sunar. Malzeme çıkarma, üretim, kullanım ve bertarafı kapsayan malların yaşam döngüsüne yapılan bu derin dalış, gizli çevresel riskleri ortaya çıkarır, bilinçli karar vermeyi kolaylaştırır ve yüklerin bir yaşam döngüsü aşamasından diğerine kaymasını önlerken sağlam sürdürülebilirlik stratejilerinin geliştirilmesini teşvik eder. Bu eğilim genellikle sürdürülebilirlik veya çevre sertifikalarının sunulmasıyla desteklenmektedir. Bu sertifikalar doğal kaynaklardaki tasarrufları, karbon emisyonlarındaki azalmaları ve atıkların ortadan kaldırılmasını ölçerek şirketlerin sürdürülebilirliğe olan bağlılıklarını somut bir şekilde göstermelerini sağlar. Ayrıca, şirketlerin çevre dostu veya sürdürülebilir uygulamalar yapmalarına rağmen bunları uygulamadıkları yönündeki suçlamalardan kaçınmaları için güvenilir bir temel sağlar. Ayrıca, sürdürülebilirlik raporlamasına ve kurumsal çevre hedeflerine ulaşılmasına yardımcı olurken, giderek daha sıkı hale gelen düzenlemelere uyumu da destekler.

“Sürdürülebilirlik sertifikasına sahip işletmeler 5.560 ağacı kurtardı”

Sürdürülebilirlik sertifikası almaya hak kazanan 2023 yılında sadece Türkiye’de paylaşım ve yeniden kullanım havuzlama hizmetini kullanarak karbon emisyonlarını 5.780 ton azalttı, 5.560 ağacı kurtardı, 26.958 litre su tasarrufu sağladı ve 561 ton atığın önüne geçti” dedi.

Togo’da 7.7 Milyar Dolarlık Yatırım Fırsatı Türkleri Bekliyor !

Satınalma Eğitimi Togo’da 7.7 Milyar Dolarlık Yatırım Fırsatı

Satınalma Eğitimi Togo’da 7.7 Milyar Dolarlık Yatırım FırsatıBatı Afrika ülkelerinden Togo’da; tarımdan ulaşıma, sağlıktan turizme, madencilikten inşaata, lojistikten barınmaya, liman projelerine kadar birçok alanda toplam değeri 7 milyar 721 milyon doları bulan yatırım fırsatları var. Togo İş Konseyi Başkanı Abide Gülel, yaptığı açıklamada, Togo’daki yatırım fırsatları hakkında detaylı bilgiler verdi: 

Devlet Garantili Projeler 

“Togo, henüz Türkler tarafından keşfedilmemiş bir ülke. 2021 yılında Cumhurbaşkanı düzeyindeki ziyaret, Türkiye-Togo ilişkilerinde dönüm noktası olmuştur.  

Yatırım olanaklarına baktığımızda, biz sadece devlet garantili projeler üzerinde ilerliyoruz. Çünkü gördüğümüz sıkıntılar özel sektörle yapılan iş birliklerinde çıkıyor. Bu yüzden devlet ihalelerine giriyoruz.  

Togo’nun, Avrupalı ve Çin şirketlerinin yası sıra Türk firmalarına da açtığı anahtar projeler şöyle: Kreş ve okul inşaatı; 195 milyon dolarlık bir proje.Deniz suyundan içme suyu projeleri; 190 ve 93 milyon dolarlık iki ayrı proje. Çok önem veriyorlar, çünkü hastalıkların çoğu içme suyundaki kirlilikten kaynaklanıyor.  

Bütçesi henüz belirlenmemiş 7 hastane inşaatı ve işletilmesi projesi var. Tarım Bakanlığı’na bağlı Afrodat isimli kuruluşun 25’er yıllık beş ayrı projesi var. Bu proje sadece ekip biçme projesi değil. İçinde mini barajların, otelin, konaklamanın, yolların olduğu çok geniş çapta bir proje. Bu da 95.5 milyon dolarlık bir proje.  

Agropark inşaatı var. Gelişmiş tarım teknikleri konusunda Türkiye ileri bir devlet olduğu için yardım bekliyorlar.Lome tren hattı projesi; 4 milyar dolarlık bir proje. Yatırım Bakanlığı finansal ve teknik ortaklık bekliyor.  

Otoban inşaatı; 2.9 milyar dolarlık proje. Finansal ve teknik partnerler aranıyor.  Sulfat konusunda başlamış 100 milyon dolarlık bir proje var. Cumhurbaşkanımız da “Madencilerimizi Afrika’ya davet ediyorum, orada yatırım yapın” demişti. Togo, özellikle şarz ve yenilenebilir pil konusunda pazarda yerini almaya hazır. Bu alanda yatırım yapmak isteyen firmalarımızı Togo’da görmek isteriz.Havalimanı oteli ve iki büyük otelin renevasyonu proşesi var. Havalimanı oteli 83.5 milyon dolarlık bir proje. Devlete bağlı iki büyük otelin de 32’şer milyon dolarlık renevasyonu var.

Kasım Ayında Togo’ya Gidiyoruz 

Bu projelerde yer almak isteyen ya da projeleri yerinde görmek isteyen yatırımcılarımız Kasım ayında yapacağımız Togo ziyaretine katılabilirler. Bizimle iletişime geçmeleri yeterlidir.

Togo, Batı Afrika’da; Gana ile Benin arasında uzun ince bir liman ülkesi. Bölgenin en derin limanına sahip. Uluslararası Lome Havalimanı var. Henüz Türkiye’den uçak yok ama Fransa’dan ve Etiyopya’dan uçulabiliyor. Benin’e uçularak iki saatlik araba yolculuğuyla ulaşılabiliyor. Türkiye’den Avrupa’ya 4 saatte ulaşılırken Togo’ya da 6 saatte ulaşabiliyorsunuz. Tabi direk uçuş olmaması bir handikap. 

Asgari Ücret 80 Dolar 

8.5 milyon genç nüfus var ve ortalama 80 dolar gibi bir asgari ücretle çalışıyor insanlar.

Fransızca Konuşuluyor

Togo’daki en önemli bariyer Fransızca. İngilizce bilmiyorlar. Bakanlar tabi ki İngilizce konuşuyor ama halk sadece Fransızca ve kendi yerel dilini konuşuyor. Togo, bu yüzden yeterince keşfedilmemiş. Ama şimdilerde İngilizce’ye bir yönelim var.”

Tedarik Zinciri Sürdürülebilirliği: Şirketler İçin Ne İfade Ediyor ?

Satınalma Eğitimi Tedarik Zinciri Sürdürülebilirliği Şirketler İçin Ne İfade Ediyor ?

Satınalma Eğitimi Tedarik Zinciri Sürdürülebilirliği Şirketler İçin Ne İfade Ediyor ?Küreselleşme ve artan rekabet, şirketlerin tedarik zincirlerini daha verimli, esnek ve sürdürülebilir hale getirme ihtiyacını doğurmuştur. Tedarik zinciri sürdürülebilirliği, çevresel, sosyal ve ekonomik faktörlerin bir bütün olarak ele alındığı, uzun vadeli bir stratejiyi ifade eder. Tedarik zinciri sürdürülebilirliğinin şirketler için ne anlama geldiği, bu alanda karşılaşılan zorluklar ve sağladığı faydalar.

Tedarik Zinciri Sürdürülebilirliğinin Tanımı

Tedarik zinciri sürdürülebilirliği, hammaddelerin temininden ürünün son kullanıcıya ulaşmasına kadar olan süreçte çevresel etkilerin minimize edilmesi, sosyal sorumlulukların yerine getirilmesi ve ekonomik olarak sürdürülebilir uygulamaların benimsenmesi anlamına gelir. Bu, yalnızca çevreyi koruma çabalarını değil, aynı zamanda çalışan haklarının korunmasını, adil ticaret uygulamalarını ve topluma olan katkıları da kapsar.

Şirketler İçin Önemi

Çevresel Etkilerin Azaltılması:

Sürdürülebilir tedarik zinciri uygulamaları, karbon ayak izini azaltarak ve doğal kaynakları koruyarak çevresel etkileri minimize eder. Bu, hem düzenleyici gerekliliklere uyum sağlamak hem de çevre dostu bir imaj yaratmak açısından önemlidir.

Sosyal Sorumluluk:

Çalışan haklarının korunması, güvenli çalışma koşullarının sağlanması ve topluma olumlu katkı sağlanması, sürdürülebilirliğin sosyal boyutunu oluşturur. Bu, şirketlerin itibarını güçlendirir ve uzun vadede iş gücü sadakatini artırır.

Ekonomik Fayda:

Verimli tedarik zincirleri, maliyet tasarrufu sağlar ve kaynakların daha etkin kullanılmasına olanak tanır. Ayrıca, sürdürülebilir uygulamalar, şirketlerin gelecekteki risklere karşı daha dirençli olmasını sağlar.

Karşılaşılan Zorluklar

Maliyetler:

Sürdürülebilir tedarik zinciri uygulamaları, başlangıçta yüksek maliyetler gerektirebilir. Ancak, uzun vadede bu yatırımlar, enerji ve hammadde tasarrufu gibi avantajlarla geri döner.

Tedarikçi Uyumu: Küresel tedarik zincirlerinde, tüm tedarikçilerin sürdürülebilirlik standartlarına uymasını sağlamak zor olabilir. Bu, sürekli denetim ve işbirliği gerektirir.

Veri ve Şeffaflık: Tedarik zinciri boyunca şeffaflığın sağlanması ve sürdürülebilirlik performansının izlenmesi, etkin veri yönetimi ve raporlama gerektirir.

Sağladığı Faydalar

Rekabet Avantajı: Sürdürülebilir tedarik zincirine sahip şirketler, tüketicilerin ve yatırımcıların gözünde daha çekici hale gelir. Bu da pazarda rekabet avantajı sağlar.

Yasal Uyum ve İtibar: Çevresel ve sosyal düzenlemelere uyum sağlamak, şirketlerin yasal risklerini azaltır ve itibarlarını korur.

Müşteri Sadakati: Sürdürülebilirlik, marka bağlılığını artırır ve müşteri sadakatini güçlendirir. Tüketiciler, çevreye duyarlı ve sosyal sorumluluk sahibi markaları tercih ederler.

Tedarik zinciri sürdürülebilirliği, şirketler için sadece bir zorunluluk değil, aynı zamanda stratejik bir fırsattır. Çevresel, sosyal ve ekonomik boyutları dikkate alan sürdürülebilir uygulamalar, şirketlerin uzun vadeli başarısını ve rekabet gücünü artırır. Zorluklarına rağmen, sürdürülebilir tedarik zinciri yönetimi, şirketlerin gelecekteki risklere karşı daha dirençli olmasını sağlar ve topluma olumlu katkılarda bulunur. Bu nedenle, şirketler sürdürülebilirlik ilkelerini benimsemeli ve tedarik zincirlerini bu doğrultuda yeniden yapılandırmalıdır.

Sürdürülebilirlik Eğitim Programları 

Standart eğitim programı Sürdürülebilirlik Tedarik Zinciri Yönetimi
 2 gün ve Genişletilmiş Sürdürülebilirlik Eğitim Programı ise 6 tam gün üzerinden gerçekleştirilmektedir.

Sustainability Supply Chain1. gün- Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi
2. gün- Döngüsel Stratejiler ve KPI’lar
3. gün- Kurumsal Sürdürülebilirlik
4. gün- Etik ve Davranış Kuralları
5. gün- Sürdürülebilirlik Raporlaması
6. gün- Sürdürülebilir Pazarlama

Eğitim Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL
merdal@istanbul.edu.tr

Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitim Kataloğu
Eğitim kataloğunu indirmek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Şehir dışı eğitimlerde uçak ve otel konaklama organizasyonu eğitim alan firma tarafından karşılanmaktadır.

Eğitim Gün Planı: 9:30 – 12:30, 1 saat öğle arası, 13:30 – 16:30

Şirketiniz için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.

– – – – – – –  – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Hizmeti

Şirketinizin Sürdürülebilirlik Yolculuğu ve Net Zero Hedeflerine Ulaşmasında Rehberlik Ediyoruz.

Yalın bir sürdürülebilirlik raporu, satış, iletişim, pazarlama, halkla ilişkiler, insan kaynakları ve yatırımcı ilişkilerinizde etkin şekilde kullanılabilir. Sürdürülebilirlik raporu, ölçtüğünüz, yönettiğiniz ve güncel verilerle desteklenen odaklanmış sürdürülebilirlik faaliyeti gerçekleştirdiğinizi ifade etmektedir.

Prof. Dr. Murat ERDAL liderliğinde Sürdürülebilirlik Raporlama hizmeti için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.

Sürdürülebilirlik Raporu

  • AB Direktifleri & Mevzuat
  • Uçtan Uca ESG Kriterleri
  • Strateji ve Eylem Planları
  • Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi
  • Green Sourcing
  • Üretim ve Emisyon Hedefleri
  • Uluslararası Standartlar
  • Çevre Yönetim Standardı ISO 14001
  • Su Ayak İzi Standardı ISO 14046
  • ISO 14064 Sera Gazı Emisyonlarının Belirlenmesi / Karbon Ayak İzi Doğrulaması
  • Sosyal Sorumluluk Standardı ISO 26000 
  • Green Procurement Yeşil Tedarik Standardı ISO 20400
  • Sürdürülebilir Stratejiler

Sürdürülebilirlik raporu kolayca anlaşılabilir olmalı. Tüm paydaşlarınızın
– müşteriler
– potansiyel iş ortakları ve tedarikçiler
– yatırımcılar ve
– yeteneklerin (İK) ilgisini çekmeli ve saygı uyandırmalıdır.

Robotik ve Otomasyon Mavi Yakayı Tehdit Ederken, Yapay Zeka Beyaz Yakalılar içinde Tehdit Oluşturuyor

Satınalma Eğitimi Robotik Ve Otomasyon Mavi Yakayı Tehdit Ederken, Yapay Zeka Beyaz Yakalılar Içinde Tehdit Oluşturuyor.2
Satınalma Eğitimi Robotik Ve Otomasyon Mavi Yakayı Tehdit Ederken, Yapay Zeka Beyaz Yakalılar Içinde Tehdit Oluşturuyor.2Teknolojinin hızla gelişmesi, iş dünyasında büyük değişikliklere neden olmaktadır. Bu değişiklikler, özellikle robotik ve otomasyon ile yapay zeka alanlarında belirgin hale gelmiştir. Robotik ve otomasyon teknolojileri, mavi yaka işçiler için büyük bir tehdit oluştururken, yapay zeka (YZ) beyaz yaka işlerin geleceğini ciddi şekilde etkilemektedir. Bu yazıda, bu iki teknolojinin iş dünyasında nasıl bir dönüşüm yarattığı ve çalışanlar üzerindeki etkileri incelenecektir.
Robotik ve Otomasyon, Mavi Yakalılar için Tehdit
Mavi yaka işler, genellikle fiziksel emek gerektiren üretim, inşaat, madencilik gibi sektörlerde yer alır. Robotik ve otomasyon teknolojilerinin gelişimi, bu sektörlerde önemli değişikliklere yol açmaktadır.
Üretim Sektörü: Üretim hatlarında kullanılan robotlar, montaj, kaynak, paketleme gibi görevleri insanlardan daha hızlı ve hatasız bir şekilde gerçekleştirebilir. Bu, işçilerin yerini makinelerin almasına neden olurken, üretim maliyetlerini düşürmekte ve verimliliği artırmaktadır.
Lojistik ve Depolama: Otomatik depolama ve taşıma sistemleri, depo işçilerinin yerini alarak iş gücüne olan ihtiyacı azaltmaktadır. Bu sistemler, 24 saat kesintisiz çalışabilir ve insan hatasını en aza indirir.
İnşaat ve Tarım: İnsansız araçlar ve otomatik makineler, inşaat ve tarım sektörlerinde işçilerin yaptığı birçok görevi yerine getirebilir. Bu teknolojiler, iş güvenliğini artırsa da, işçi talebini azaltmaktadır.
Beyaz Yakalılar için Tehdit
Beyaz yaka işler, genellikle zihinsel emek gerektiren, ofis ortamında yapılan işlerdir. Yapay zeka teknolojileri, bu tür işlerde de devrim yaratmaktadır.
Veri Analizi ve Raporlama: Yapay zeka, büyük veri setlerini analiz ederek hızlı ve doğru sonuçlar çıkarabilir. Bu, veri analistleri ve raporlama uzmanlarının işlerini tehlikeye atmaktadır.
Finansal Hizmetler: Bankacılık ve sigorta gibi sektörlerde, yapay zeka destekli yazılımlar kredi değerlendirmesi, risk analizi ve müşteri hizmetleri gibi görevleri daha hızlı ve verimli bir şekilde yapabilir.
Hukuk ve Sağlık: Yapay zeka, hukuki belgelerin incelenmesi ve sağlık teşhisleri gibi karmaşık görevlerde bile kullanılabilmektedir. Bu, avukatlar ve doktorlar gibi uzmanlık gerektiren mesleklerde bile değişimlere yol açabilir.
Geleceğe Bakış
Robotik ve yapay zeka teknolojilerinin iş gücü piyasasına etkileri kaçınılmazdır. Mavi yaka ve beyaz yaka işçilerin bu değişime uyum sağlamaları için yeni beceriler kazanmaları gerekmektedir. Eğitim ve yeniden eğitim programları, çalışanların bu yeni teknolojik ortama uyum sağlamalarını destekleyebilir.
İş dünyası ve hükümetler, teknolojinin getirdiği bu dönüşüme ayak uydurmak için stratejiler geliştirmeli ve işçilerin iş güvencesini koruyacak politikalar oluşturmalıdır. Teknolojinin insanları tamamen işsiz bırakmak yerine, daha verimli ve yaratıcı işlerde çalışmalarını sağlaması, sürdürülebilir bir ekonomik ve sosyal yapı için gereklidir.
Robotik ve otomasyon, mavi yaka işçiler için büyük bir tehdit oluştururken, yapay zeka beyaz yaka çalışanların iş güvencesini sarsmaktadır. Her iki teknolojinin de iş dünyasında büyük değişimlere yol açtığı bu dönemde, çalışanların yeni beceriler kazanarak bu değişime ayak uydurmaları gerekmektedir. Eğitim, yeniden eğitim ve uyum politikaları, teknolojinin getirdiği zorlukları aşmada önemli bir rol oynayacaktır. Teknolojinin doğru ve dengeli kullanımı, iş dünyasında verimlilik ve yaratıcılığı artırırken, çalışanların iş güvencesini de koruyacaktır.

2024 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu Açıklandı: Türkiye 72. Sırada

Satınalma Eğitimi 2024 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu Açıklandı Türkiye 72. Sırada

Satınalma Eğitimi 2024 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu Açıklandı Türkiye 72. Sırada2025 YILI SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA RAPORU ve TÜRKİYE ANALİZİ SUNUM KLASÖRÜNÜ İNDİREBİLİRSİNİZ.

https://satinalmadergisi.com/wp-content/uploads/2025/07/Surdurulebilir-Tedarik-Zinciri-Gundemi-Kalkınma-Raporu.pdf 

(Klasörü indirmek için tıklayınız)

Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (UNSDSN) 2024 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’nu açıkladı. Raporda BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşma yolunda finansal kaynak eksiklikliğinin büyük bir engel teşkil ettiği kaydedildi. “Küresel finansal mimarinin yeniden düzenlenmesinin her zamankinden daha acil” olduğu belirtilen raporda, küresel vergilendirme de dahil olmak üzere yeni küresel finansman modelleri üzerinde konuşulması gerektiği ifade edildi. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na yönelik 167 ülkenin bulunduğu endekste İskandinav ülkeleri liderliğini korurken, Türkiye 72.sırada yer aldı.

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (SDSN) 2024 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’nu açıkladı. 2015 yılında Birleşmiş Milletler’e üye devletler tarafından “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları”nın kabul edilmesinden bu yana kaydedilen ilerlemeyi gözden geçirmek üzere her yıl hazırlanan Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’nda, bu yıl küresel iş birliğinin ve finansmanın güçlendirilmesi gerekliliğine dikkat çekildi.

2015 yılında ilan edilen 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı’nın 2030 yılına kadar gerçekleştirilemeyeceğinin belirtildiği raporda; belirlenen hedeflerin sadece yüzde 16’sında ilerleme kaydedildiği, hedeflerin yüzde 84’lük kısmında ise ilerlemenin sınırlı veya tersine dönmüş durumda olduğu ifade edildi.

İskandinav Ülkeleri Liderliğini Sürdürdü

Sürdürülebilir Kalkınma Hedef Endeksi’nde İskandinav ülkeleri geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da liderliğini sürdürdü. Sürdürülebilir Kalkınma Endeksi’nde Finlandiya 1.sırada yer alırken onu sırasıyla İsveç, Danimarka, Almanya ve Fransa takip etti.

BRICS ülkeleri (Brezilya, Rusya Federasyonu, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ile BRICS+ ülkelerinin (Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri) 2015 yılından bu yana dünya ortalamasından daha hızlı ilerleme kaydettikleri, yoksul ve kırılgan ülkelerin ise Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşmada oldukça geri kaldıkları görüldü. Türkiye ise, 70.5 puan alarak 167 ülkenin yer aldığı endekste 72. oldu.

“Küresel finansal mimari yeniden düzenlenmeli”

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşma yolundaki en büyük zorluğun yatırım sorunları olduğunun vurgulandığı raporda özellikle düşük ve alt-orta gelirli ülkelerdeki altyapı, eğitim ve sağlık gibi alanlarda temel kamu yatırımları için gerekli finansal kaynak yetersizliğinin ve gelişmekte olan ülkelerin borç yükü altında olmasının Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşmayı zorlaştırdığı kaydedildi.

İnsanlığın temiz hava ve su gibi ulus devletlerin ötesine geçen birçok vazgeçilmez ortak mal ve hizmete ihtiyaç duyduğu belirtilen raporda, küresel finansal mimarinin reform ihtiyacının daha da acil hale geldiği vurgulandı. Düşük gelirli ülkelerin (LIC’ler) ve alt-orta gelirli ülkelerin (LMIC’ler), büyük ölçekli yatırımlar yapabilmeleri ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşabilmeleri için hızlı erişilebilir, uygun maliyetli ve uzun vadeli sermayeye erişimleri gerektiği belirtildi. Raporda, gerekli fonları sağlamak üzere yeni örgütlerin kurulması, yeni küresel finansman yöntemlerinin uygulanması (küresel vergilendirme dahil) ve evrensel kaliteli eğitime erişim gibi alanlara küresel finansmanın önceliklendirilmesi gerektiği ifade edildi.

Raporda, küresel finansal mimaride reform yapılması için “resmi finansmanın artırılması, ulusal kalkınma bankalarının performansının iyileştirilmesi, küresel vergilendirme uygulamaları, özel sermaye piyasalarının reformu ve mevcut borçların yeniden yapılandırılması stratejileri önerildi.

Rapor, gıda ve arazi sistemlerine ilişkin Sürdürülebilir Kalkınma Amacı’nın iyiye gitmediğine, 2030 yılına kadar dünya genelinde yaklaşık 600 milyon insanın açlık çekeceğine ve obezite oranlarının artacağına dikkat çekti. Mevcut ulusal taahhütler çerçevesinde ilerlemenin önemli ancak yetersiz olduğu belirtilen raporda, sürdürülebilir gıda ve arazi sistemlerini desteklemek için FABLE (Gıda, Tarım, Biyoçeşitlilik, Arazi Kullanımı ve Enerji) önerileri sunuldu. Önemli ilerleme kaydedilebilmek adına hayvansal bazlı protein tüketimini sınırlandırmak, verimliliği artıracak yatırımlar yapmak ve ormansızlaşmayı durdurmak için kapsayıcı, sağlam ve şeffaf izleme sistemleri uygulamak konusunda tüm paydaşların acil ve koordineli şekilde eyleme geçmesi gerektiği kaydedildi.

Prof. Dr. Naci İnci: “Sürdürülebilir bir gelecek için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz”

Boğaziçi Üniversitesi’nin bileşeni olduğu Birleşmiş Milletler SDSN Ağı’nın 2024 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu hakkında değerlendirmelerde bulunan Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci İnci: “SDSN’nin Türkiye Ağı, Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirmesine yönelik çözümlerin üretilmesi amacıyla Boğaziçi Üniversitesi himayesinde 2014 yılında oluşturuldu. Bu yıl dokuzuncusu hazırlanan Sürdürülebilir Kalkınma Raporu, BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşmak için küresel iş birliği ve yenilikçi finansman yöntemlerinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Boğaziçi Üniversitesi olarak, bilimsel araştırmalar ve akademik iş birlikleriyle sürdürülebilir bir gelecek için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz.” dedi.

Sürdürülebilir Kalkınma Raporu Ve Türkiye Analizi

2025 YILI SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA RAPORU ve TÜRKİYE ANALİZİ SUNUM KLASÖRÜNÜ İNDİREBİLİRSİNİZ.

https://satinalmadergisi.com/wp-content/uploads/2025/07/Surdurulebilir-Tedarik-Zinciri-Gundemi-Kalkınma-Raporu.pdf 

(Klasörü indirmek için tıklayınız)

 

2023’te Mobil Reklam Harcamaları %8 Artışla 362 Milyar Dolara Çıkarken, Pazar Değeri 228,98 Milyar Dolara Ulaştı

Satınalma Eğitimi 2023'te Mobil Reklam Harcamaları %8 Artışla 362 Milyar Dolara Çıkarken, Pazar Değeri 228,98 Milyar Dolara Ulaştı

Satınalma Eğitimi 2023'te Mobil Reklam Harcamaları %8 Artışla 362 Milyar Dolara Çıkarken, Pazar Değeri 228,98 Milyar Dolara UlaştıDijital pazarlama dünyası 2023 yılında derin bir değişimden geçti. Uygulama reklamverenleri ve geliştiricileri, doğru kitlelere ulaşmak ve onları etkili bir şekilde müşterilerinin arasına katmak için çalışırken yaşadıkları zorlukların gün geçtikçe arttığına şahit oldular.

Dayanıklılığını ve gücünü tartışmasız bir şekilde ortaya koyan dijital pazarlama endüstrisi, büyümesine hız katan birçok fırsattan yararlandı. 2023’te mobil reklam harcamaları %8 artışla 362 milyar dolara çıkarken, pazar değeri ise 228,98 milyar dolara ulaştı ve bu rakamın 2030 yılında 567,19 milyar dolara çıkması bekleniyor. Mobil uygulamaların da ciro açısından 2024’te yarım trilyon dolarlık bir sektör haline geleceği tahmin ediliyor.

Başarılı bir şirket olmanın anahtarı, sağlam temellere dayanmak ve stratejik bir yaklaşım benimsemektir. Reklam verenler için, satın aldıkları envanteri doğru bir şekilde ölçümleyebilmek ve kullandıkları farklı kanalların performansını tam olarak değerlendirebilmek büyük önem taşıyor. Sadece anlık değil, aynı zamanda orta vadeli ve geleceği öngören kararlar alabilmeleri gerekiyor. Gizlilik kuralları gibi hızla değişen koşullara ivedilikle adapte olabilmeleri, doğru kararları alabilmeleri ve gelecekteki başarılarını güvence altına alabilmeleri için bu yaklaşım kritik öneme sahiptir. Ayrıca, kullanıcı kazanımında kullandıkları kanalları genişletmek, yeni kanallar eklemek ve ölçeklendirmek için de net bir plana ihtiyaç duyarlar.

Modern mobil ekosisteminde başarılı bir büyüme stratejisi geliştirmek için uygulama pazarlamacılarının kanalları çeşitlendirmeleri, doğru medya karmasını bulmaları, sürekli değişen kullanıcı ihtiyaçlarına ve davranışlarına adapte olmaları ve yeni nesil teknolojilerin gücünden yararlanmaları gerekiyor. Tüm bunları yapmak her zaman kolay olmasa da, değişim ve adaptasyon rüzgarları hız kesmeden esmeye devam edecek. Doğru bir bakış açısına ve doğru araçlara sahip olmak, 2024 ve ötesinde süregelecek değişim içinde istikrarlı ve tutarlı bir yol izlemek için kritik bir öneme sahip.

Veri kaynaklarının birçok farklı türde parçalı bir şekilde olması nedeniyle etkili ölçümleme ve tahminsel analitik, istikrar odaklı stratejilerin oluşturulmasının temel taşlarından biridir ve şu anda sahip olduğumuz kanallar-arası ve parçalı pazarlama ortamına tutarlılık katacaktır.

Yeni Kanallardan Merkezi Kanallara

Yeni kanalların öneminden ve sağlıklı bir medya karması oluşturmanın stratejik gerekliliğinden sıkça bahsediyoruz. Yüksek kaliteli kitlelere ulaşabilen ve kanallar-arası pazarlama performansını artıran stratejilerin önemli bir bileşeni olarak CTV’nin (internete bağlı TV) her zaman arkasında duruyor. CTV, TV içeriğinin sunumunu, izleme davranışlarını ve TV reklamcılığının kişiselleştirilmesini devrim niteliğinde değiştirdi. CTV, evlerin dijital merkezi haline gelmeye devam ediyor ve bu sayede reklamverenleri tüketicilerle buluşturmak için daha da güçlü fırsatların ortaya çıkacağını düşünüyoruz. CTV, kablolu yayından streaming’e geçişin hızlanmasıyla birlikte merkezi bir performans kanalı haline geliyor.

CTV (internete bağlı TV) ölçümlemesi, mobil pazarlamacılar için birkaç önemli nedenden dolayı kritik diyebiliriz. İlk olarak, CTV kullanıcıları genellikle büyük ekranlarda daha uzun süre içerik tüketiyor, bu da markaların daha etkili ve uzun süreli etkileşimler kurmasına olanak tanıyor. Ayrıca, CTV ölçümlemesi, mobil cihazlarla entegrasyon sayesinde reklam kampanyalarının çoklu platformlarda nasıl performans gösterdiğini anlamayı sağlıyor, böylece bütçeler daha verimli yönetilebiliyor. Son olarak, CTV reklamları, genellikle daha az rekabetçi bir alanda yer aldığı için, hedef kitleye daha az rahatsız edici ve daha odaklı mesajlar iletiyor.

Pazarlamacılar artık veri odaklı atıf ve ölçümden yararlanarak kampanya sonuçlarını daha net bir şekilde anlayabiliyor – TV’yi daha önce hiç olmadığı kadar bir performans pazarlama kanalı haline getiriyor.

Connected TV’den mobil ölçüme kadar, bir kullanıcının CTV reklam görüntülemesinden mobil uygulama kurulumuna kadar olan süreci takip edebiliyorsunuz. Performans pazarlama stratejinizi geliştirebilmek için kitlenizin tüm yolculuğunu zaman geçirdikleri farklı kanallarda ölçümleyebilmek çok önemli.

CTV, daha önce erişilemeyen kitlelere ulaşmanızı ve yeni müşteriler kazanmanızı sağlıyor. Buna incrementality diyoruz. CTV reklamcılığının gerçek etkisini, CTV olmadan elde edilen sonuçlarla karşılaştırarak değerlendiren güçlü bir A/B test yöntemi olabilir.

Pazarlamacılar CTV’yi bir performans kanalı olarak benimsedikçe, CTV’nin etkinliğini ve dönüşümlere ve gelirlere katkısını gerçekten anlayabilmek için AI destekli incrementality analizini kullandıklarını çok sık görüyoruz.

Bu bağlamda hem CTV hem de diğer tüm kampanyalarınızın performansını değerlendirmenize ve optimize etmenize yardımcı olabilir. Reklam harcamalarınızın gerçek etkisini anlamanızı sağlar ve çeşitli kanallar arasındaki performansı karşılaştırarak hem CTV hem de diğer tüm platformlardaki reklamlarınızın etkisini net bir şekilde ortaya koyar. AI destekli analiz araçları sayesinde, kampanyalarınızın dönüşüm oranlarını ve gelir üzerindeki etkisini ölçebilir, böylece pazarlama stratejinizi daha etkili bir şekilde yönlendirebilirsiniz. Sadece anlık değil orta vadeli planlamalar yapabiliyor olursunuz.

CTV reklamlarınızın mobil uygulama kurulumlarına ve diğer önemli performans göstergelerine olan etkisini belirleyebilir, yüksek değerli kullanıcıları hedefleyebilir ve tüm müşteri yolculuğunu kapsamlı bir şekilde analiz edebilirsiniz. Böylece, pazarlama kampanyalarınızın genel başarısını artırabilir ve yatırım getirinizi maksimize edebilirsiniz.

Son olarak PC ve konsollar gibi yeni kanallar, özellikle oyun alanındaki reklam verenler açısından yeni bir potansiyel sunuyor. Reklam verenlerin, çoklu platform ölçümlemenin gücünden faydalanarak pazarlama bütçelerini performans başarısı sağlayan tüm kanallara daha doğru ve akılcı bir şekilde yatırabilecekler. Bu yaklaşım, yalnızca reklam harcamalarının optimizasyonunu sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda hedef kitlelere daha etkili bir şekilde ulaşmayı da mümkün kılacak.

Özellikle oyun dünyasında, CTV ve diğer dijital platformların bir arada kullanılması, markaların geniş ve çeşitli bir kitleye ulaşmasını sağlar. Bu entegrasyon sayesinde, reklam mesajları daha tutarlı ve etkili bir şekilde iletilir, kullanıcı deneyimi iyileştirilir. Gelecekte, bu tür bütünsel stratejiler, dijital pazarlama dünyasında başarılı olmanın anahtarı olacaktır. Reklamverenlerin, yenilikçi ve veri odaklı yöntemlerle bu potansiyelden tam anlamıyla faydalanmaları, pazarlama hedeflerine ulaşmada büyük bir avantaj sağlayacaktır.

Hedef kitlelerine ulaşmak için bu yeni fırsatları değerlendiren ve ilk günden hassas ölçümlemeye odaklanan pazarlamacılar, en iyi sonuçları alacak ve rekabette her zaman bir adım önde kalacaklardır.’’