ASO: DLSS İhracat Üssü Olacak

E Satınalma çözümleri Haber Aso Dlss İhracat üssü Olacak

E Satınalma çözümleri Haber Aso Dlss İhracat üssü OlacakTürkiyenin askeri lojistik alanına odaklanan tek etkinliği, 3. Askeri Lojistik ve Destek Zirvesi – DLSS, Ankara Sanayi Odası tarafından 12-13 Aralık 2023 tarihlerinde düzenlenecek. ASO Başkanı Seyit Ardıç, Ankaranın savunma sanayii sektöründeki lider pozisyonuna vurgu yaparak, Türk savunma sanayiinin 2024 yılı ihracat hedefi olan 11 milyar dolara ulaşması için yeni iş birliği anlaşmalarına aracılık edecek platformlara ihtiyaç var. DLSS, askeri lojistik alanında yerli üreticilerimizi uluslararası karar vericilerle buluşturarak önemli bir ihracat üssü olmayı hedefliyor” dedi

Dlss Logo TrAnkara Sanayi Odası (ASO) tarafından Milli Savunma Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı’nın destekleriyle düzenlenen Askeri Lojistik ve Destek Zirvesi, Türk savunma sanayiinin lojistik alanındaki en yeni projelerini ve ürünlerini üçüncü kez sektör profesyonelleriyle buluşturacak. DLSS’e askeri lojistik alanından yerli ve yabancı uzmanlar, askeri personel ve akademisyenler, karar vericiler ve sanayiciler katılacak.

DLSS savunma sanayimize önemli iş birliği fırsatları sunuyor”

Aso Baskani Seyit ArdicASO Başkanı Seyit Ardıç, Türkiye’nin son yıllarda büyük atılım yaptığı savunma sanayiinde Başkent Ankara’nın lider pozisyonda olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin yerli ve milli teknolojilerle her geçen gün gelişen savunma sanayisinin büyük rekabet gücü kazandığını belirten Ardıç, “Savunma sanayimiz, 2024 yılında yüzde 85 yerlilik oranına ulaşarak ülkemizin ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra ihracatını da yüzde 83 oranında artırarak 11 milyar dolara ulaştırmayı hedefliyor” dedi. Büyüyen ihracat hedefine ulaşabilmek için başta dost ve müttefik ülkeler olmak üzere ihracat pazarının daha da geliştirilmesi gerektiğini söyleyen Ardıç, “DLSS, askeri lojistik alanında yerli üreticilerimizi uluslararası karar vericilerle buluşturarak önemli bir ihracat üssü olmayı amaçlıyor. Zirve, özellikle yabancı ülkelerden katılacak karar vericilerle tanışma ve iş birliği fırsatları sağlayacak” ifadelerini kullandı.

Dlss Logo EnArdıç sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’nin yakın çevresinde ne yazık ki savaşlar son bulmuyor. Böyle bir coğrafyadaysanız askeri yatırımlarınızı hep güçlü ve dinamik tutmalısınız. Bu noktada lojistik büyük avantaj sağlıyor. Milli üreticilerimiz, hava, deniz, demir yolu, kara alanlarında ve bunların kombinasyonu üzerinde geniş bir yelpazede lojistik çözümleri üzerine çalışıyor. Lojistiğe özel düzenlediğimiz bu etkinlik, milli üreticilerimiz için çok önemli.”

Uzmanlar Zirve’de, askeri lojistik alanındaki güncel gelişmelerle ilgili önemli bilgiler paylaşacak ve en son teknoloji ürünler ve çözümler de ilk kez DLSS’te tanıtılacak.

E Satınalma çözümleri Haber Aso Dlss İhracat üssü OlacakAnkara Hilton Garden Inn Gimat’ta düzenlenecek olan 3. Askeri Lojistik ve Destek Zirvesi – DLSS hakkında daha detaylı bilgi almak isteyenler www.dlssummit.org adresini ziyaret edebilir.

Geçici Vergi Dönemi Değişikliği ?

7 Gündem Satınalma Dergisi Geçici Vergi Dönemi Değişikliği

7 Gündem Satınalma Dergisi Geçici Vergi Dönemi Değişikliğiİtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, İhale komisyon kararında aşırı düşük teklif açıklaması kapsamında Ek-O.5 Maliyet Tespit Tutanağı’nda yer alan düzenlemeler ve Kamu İhale Genel Tebliği’nin 45.1.13.1 ve 45.1.13.11’inci maddelerinde yer alan açıklamalardan Ek-O.5 tutanağında isteklinin son veya bir önceki geçici vergi beyanname dönemindeki maliyetlerine göre açıklama yapması gerektiğinin ifade edildiği,

26.10.2021 tarih ve 31640 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “7338 Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120’nci maddesinde yapılan değişiklik uyarınca dördüncü geçici vergilendirme döneminin kaldırıldığı, bu değişiklikle Kasım ayında verilen üçüncü geçici vergi beyannamesiyle geçici vergi döneminin sona erdiği, madde kapsamında yapılan düzenlemeyle cari vergilendirme döneminin ilk dokuz ayı, üçer aylık dönemler itibarıyla geçici vergi dönemleri olarak belirlendiği, cari vergilendirme dönemi içerisindeki üç, altı ve dokuz aylık periyodlar üçer aylık dönemler itibarıyla geçici vergi dönemleri olarak kabul edildiği, ilgili takvim yılı veya hesap döneminin son üç aylık döneminin ise geçici vergi dönemi kapsamından çıkarıldığı, ayrıca Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 2023 yılına ait vergi takvimi incelendiğinde; 2023 yılında ilk 9 ay için 3 aylık döneme ilişkin geçici vergi beyannamesi verildiği, 4’üncü dönemin yasal düzenlemeye uygun olarak geçici vergi beyanname döneminden çıkarıldığı için yıllık 3 dönem geçici vergi beyanname dönemi olarak uygulandığı,

Kamu İhale Genel Tebliği’nde aşırı düşük teklif sorgulama ve açıklamalarına ilişkin düzenlemelerin tamamının ihaleden önceki “son veya bir önceki geçici vergi beyanname dönemine” atıf yaptığı, ihale tarihine göre son geçici vergi beyanname dönemi Ocak-Şubat Mart iken, bir önceki geçici vergi beyanname döneminin Temmuz-Ağustos-Eylül aylarından oluştuğu; Ekim, Kasım ve Aralık dönemi vergi beyanname dönemi olmaktan çıkarıldığından bu ayların ister ihaleden önceki geçici vergi beyanname dönemi, isterse de bir önceki vergi beyanname dönemine dâhil edilsin, aşırı düşük teklif açıklaması kapsamında alınan ve kullanılan maliyet tespit tutanağının mevzuata uygun olarak isteklinin maliyetini açıkladığı belge olarak kabul edilmesi gerektiği,

Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılan düzenleme ile geçici vergi beyanname döneminin değiştirildiği, Kamu İhale Mevzuatı açısından ise arada kalan aylarla ilgili bir düzenleme yapılmadığı, dolayısıyla 1.Geçici vergi beyanname döneminden bir önceki beyanname dönemini otomatik olarak 3. Geçici vergi beyanname dönemi oluşturduğu, diğer bir ifadeyle 3. Geçici vergi beyanname döneminin fiilen 6 aylık bir dönemi kapsar hale geldiği, bu durumda, taraflarınca açıklama yapılmasına imkân tanınan, ihaleden önceki geçici vergi beyanname dönemi ile bir önceki geçici vergi beyanname dönemi arasında kalan ayların istekli lehine yorumlanması ve bu ara aylarda yapılan alış ve satışlar üzerinden yapılan açıklamanın da Tebliğ’e uygun olarak maliyet açıklaması olarak kabul edilmesi gerektiği,

Ayrıca Kamu İhale Genel Tebliği’ne göre malın 152 nolu hesapta yer alması yeterli olup, illaki malın o ayda alınmasının şart olmadığı, yarı mamul ürünlerin 152 nolu hesapta yer alması durumunda mamul malın üretim için gerekli maliyet hesabında dikkate alınması için gerekli ve yeterli olduğu,

Yasal düzenlemeye uygun olarak Kamu İhale Genel Tebliği’nde gerekli düzeltmenin yapılmamış olması yasal düzenleme karşısında Tebliğe öncelik sağlamayacağından ihalenin tarafları üzerinde bırakılmasının gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

01.11.2023 tarihli ve 2023/UY.II-1377 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

Yapılan incelemede, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Geçici vergi” başlıklı mükerrer 120’nci maddesinde “Ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabı cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, bu Kanunun ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin hükümleri uyarınca ilgili hesap döneminin ilk dokuz ayı için belirlenen üçer aylık dönem kazançları üzerinden 103 üncü maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan oranda geçici vergi öderler.” hükmünün yer aldığı, anılan hükmün 26.10.2021 tarih ve 31640 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7338 sayılı Vergi Usul Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile mevcut halini aldığı, aktarılan hükümden geçici vergi beyanname döneminin değiştiği, ilk 9 ay için 3’er aylık periyotlar şeklinde belirlendiği görülmüş olup, yürürlük maddesine göre 2022 yılı vergilendirme dönemine ilişkin verilecek beyannamelerden itibaren uygulanmak üzere yürürlüğe konulduğu, buna göre 2022 yılına ilişkin olarak 2022/1, 2022/2 ve 2022/3 olmak üzere üçer aylık geçici vergi beyanname döneminin öngörüldüğü ve 2022/4 geçici vergi beyanname döneminin kaldırıldığı anlaşılmıştır.

Kamu İhale Genel Tebliği’nin 45.1.13.11’inci maddesinde yer alan açıklamalara göre Ek-O.5, Ek-O.6, Ek-O.7 ve Ek-O.8 numaralı tutanakların son veya bir önceki geçici vergi beyanname dönemine ilişkin olarak düzenlenmesinin zorunlu olduğu, son veya bir önceki geçici vergi beyanname döneminin tespitinde ise açık ihale usulü ile gerçekleştirilen ihalelerde ihale tarihinin esas alınacağı, Tebliğ’de öngörülen geçici vergi beyanname dönemlerinin tespitinde beyanname dönemlerini belirleyen ilgili mevzuata dayalı olarak işlem tesis edilmesi gerektiği, şikayete konu olan ihalenin ihale tarihinin 06.06.2023 olduğu göz önüne alındığında son geçici vergi beyanname döneminin 2023 yılının birinci geçici vergi beyanname dönemi, bir önceki vergi beyanname döneminin ise 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılan değişiklikle 2022 yılının 3’üncü vergi beyanname dönemi olarak kabul edilmesi gerektiği görülmüştür.

……….. Grup İnş. Taah. Tic. ve San. A.Ş. – …………….. İnş. ve Tic. A.Ş. İş Ortaklığının 18.08.2023 tarihli yazı ekinde sunulan aşırı düşük açıklamaları incelendiğinde; “Açıklama istenilen analiz girdileri listesi”nde “Q:827 lt/sn, Hm:125 MSS, Npompa:1400 kW, n:1000 d/d Kademeli Düşey Milli Pompa(Elektronik Motorları Dahil) + Yedek Parçaları (1 adet FAN, 1 takım Mil Burcu, 1 takım Rulmanlı Yatak, 1 adet Yıpranma Halkası) + Montaj” analiz girdisinin yer aldığı, anılan analiz girdisi için ilgili İş Ortaklığı tarafından fiyat teklifi sunulduğu, fiyat teklifinin dayanağı olarak sunulan maliyet tespit tutanağının (Ek-O.5) üzerinde, 2022 yılının 4. geçici vergi beyanname dönemine ilişkin olarak düzenlendiğinin belirtildiği, ağırlıklı ortalama/toplam birim maliyetin tespitinde esas alınan faturalara ilişkin bilgiler kısmında ise; 12.09.2022, 05.10.2022, 07.10.2022, 27.10.2022, 07.10.2022, 23.09.2022, 02.11.2023 tarihli 7 adet fatura bilgisine yer verildiği görülmüştür.

İdarenin İş Ortaklığının açıklamasının reddine ilişkin gerekçede, anılan tutanakta 2022 yılı 4’üncü geçici vergi beyanname dönemine göre işlem yapıldığı, işin ihale tarihine göre son geçici vergi beyanname döneminden bir önceki beyanname döneminin Ekim-Kasım-Aralık 2022 olduğu, buna rağmen fatura bilgileri tablosunda 12.09.2022 ve 23.09.2022 tarihlerine ait fatura kullanılmasının mevzuata aykırı olduğu belirtilmiştir.

Yukarıda aktarılan mevzuat ile yapılan tespitler bir arada değerlendirildiğinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Geçici vergi” başlıklı mükerrer 120’nci maddesi uyarınca; ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabının cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, bu Kanunun ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin hükümleri uyarınca ilgili hesap döneminin ilk dokuz ayı için belirlenen üçer aylık dönem kazançları üzerinden 103 üncü maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan oranda geçici vergi ödeyecekleri, hesaplanan geçici verginin, üç aylık dönemi izleyen ikinci ayın ondördüncü günü akşamına kadar bağlı olunan vergi dairesine beyan edileceği ve onyedinci günü akşamına kadar ödeneceği, 7338 sayılı Kanun’un yürürlük hükmü uyarınca da 2022 yılı vergilendirme dönemine ilişkin verilecek beyannamelerden itibaren uygulanmak üzere 4’üncü geçici vergi beyanname dönemi uygulamasına son verildiği,

Başvuru sahibinin iddiası ve aşırı düşük teklif açıklamaları bu yönden değerlendirildiğinde, Tebliğ’de belirtilen son veya bir önceki geçici vergi beyanname döneminin tespitinde 193 sayılı Kanun’un 120’nci maddesi hükmünün esas alınması suretiyle ihale tarihinin 06.06.2023 olması hasebiyle Ek-O.5 maliyet tespit tutanağının son geçici vergi beyanname döneminin 2023/1 ve bir önceki geçici vergi beyanname döneminin 2022/3 döneminin esas alınarak düzenlenmesi durumunda mevzuata uygunluğunun kabulü gerektiği, başvuru sahibi tarafından sunulan Ek-O.5 maliyet tespit tutanağı üzerinde gösterilen 2022/4 geçici vergi beyanname döneminin kaldırıldığı, tutanakta ağırlıklı ortalama/toplam birim maliyetin tespitinde esas alınan faturalara ilişkin bilgiler kısmında gösterilen 12.09.2022, 05.10.2022, 07.10.2022, 27.10.2022, 07.10.2022, 23.09.2022, 02.11.2023 tarihli 7 adet faturadan Eylül ayına ait olanların 2022/3’üncü, diğer faturaların ise yürürlükten kaldırılan 2022/4’üncü geçici vergi beyanname dönemine isabet ettiği, Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılan değişiklikle kaldırılan 2022/4’üncü döneme ait faturaların ihale tarihine daha yakın tarihli işlem gören faturalar olduğu, bir önceki geçici vergi beyanname dönemi olan 2022/3’üncü döneme dayalı açıklama yapılmasının mümkün olduğu mevcut durumda 2022/4’üncü döneme ait işlemlerin de evleviyetle kabul edilmesi gerektiği, bu haliyle anılan iş ortaklığının 2022/3’üncü geçici vergi beyanname dönemi ve sonraki aylara ait faturaları esas alarak gerçekleştirdiği açıklamalarının mevzuata uygun olduğu anlaşıldığından, idarenin açıklamaları bu gerekçeyle, reddinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

7 Gündem Satınalma Dergisi Geçici Vergi Dönemi DeğişikliğiMehmet ATASEVER

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi

İthalat Vergilerinden Kısmi Muafiyet Suretiyle Geçici İthalat

7 Gündem Satınalma Dergisi İthalat Vergilerinden Kısmi Muafiyet Suretiyle Geçici İthalat

7 Gündem Satınalma Dergisi İthalat Vergilerinden Kısmi Muafiyet Suretiyle Geçici İthalatGeçici İthalat Rejimi: Serbest dolaşıma girmemiş eşyanın ithalat vergilerinden tamamen ya da kısmen muaf olarak ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın, Türkiye Gümrük Bölgesi içinde kullanılması ve bu kullanım sırasındaki olağan yıpranma dışında, herhangi bir değişikliğe uğramaksızın yeniden ihracına imkân sağlayan hükümlerin uygulandığı rejimdir.

– (1) Geçici ithalat izni, eşyayı kullanan veya kullandıran kişinin talebi üzerine izin başvurusunun yapıldığı gümrük idareleri tarafından verilir.

(2) Geçici ithalat rejimi kapsamında ithali talep edilen eşya için birinci fıkrada belirtilen başvuru sahibi tarafından yapılan başvuruya aşağıda belirtilen belgelerden biri veya bir kaçı da eklenir.

a) Proforma fatura aslı ve iki nüsha tercümesi,

b) İhtiyaç duyulursa eşyanın teknik özelliklerini gösterir katalog ve/veya teknik dokümanlar,

c) Eşyanın gönderilme amacı ve süresini, bedelli veya bedelsiz olup olmadığı ile sair hususları kapsayan gönderici firma ile alıcı firma arasında imzalanmış bir anlaşma varsa aslı ve tercümesi veya kiralamaya ilişkin gönderici firmanın yazısının aslı ve tercümesi.

(3) Geçici ithalat izni, gümrük idarelerince eşyanın geçici ithalat rejimi amacına uygun olması ve izin başvurusunda belirtilen süre içinde eşyanın giriş ayniyetine uygun olarak gümrükçe onaylanmış yeni bir işlem veya kullanıma tabi tutulabileceğinin anlaşılması halinde verilir.

– 1) Eşyanın rejim altında kalma süresi, Kanunun 131.maddesi uyarınca Cumhurbaşkanlığınca özel olarak belirlenen süreler ile Gümrük Yönetmeliğinin 380.maddesi hükmü saklı kalmak ve 24 ayı aşmamak koşuluyla gümrük idaresince belirlenir.    …

2) Sürenin hesaplanmasında Kanunun 69.maddesi uyarınca eşyanın yükümlüsüne teslim edildiği tarih esas alınır.

– Yetkilendirilmiş yükümlü sertifikası sahibi olan veya bir önceki takvim yılı içerisinde beş milyon ABD Dolarının üzerinde ihracat yapmış olan yükümlüler tarafından kısmi muafiyet suretiyle geçici ithalat rejimine tabi tutulan ve üçüncü fıkra kapsamına girmeyen eşyanın [ Eşyanın rejim altında kalma süresinin verilecek ek sürelerle birlikte, Kanunun 130.maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen yirmi dört aylık süreyi aşmaması esastır. Ancak, aşağıda belirtilen eşya için rejime giriş gümrük idaresince yirmi dört ayı aşan süre uzatımı da yapılabilir:

a) Özelliği nedeniyle mülkiyeti devredilemeyen eşya,

b) Yirmi dört aydan uzun süreli yatırımlarda kullanılan eşya,

c) Kamu kuruluşları, belediyeler ve sermayesinin tamamı devlete ait olan kamu iktisadi kuruluşları ile yapılan sözleşmeye istinaden ticari amaçla kullanılmak üzere getirilen, Türkiye Gümrük Bölgesi dışında yerleşik bir kişi adına ve bu bölge dışında tescil edilmiş olan ambulans hava taşıtları, yangın söndürme hava taşıtları, zirai ilaçlama hava taşıtları ve sıhhi ilaçlama hava taşıtları ile bunların yenilenmesi, ayarı ve muhafazasına yönelik tamir ve bakım için gerekli olan yedek parça, aksesuar ve ekipmanlar.] yirmi dört aydan daha uzun süre kullanımının söz konusu olduğu durumda, rejime giriş gümrük idaresince geçici ithalat izin süresi dokuz ay uzatılır. Süre uzatımı sonunda, geçici ithal eşyasının Türkiye Gümrük Bölgesinde kullanımının devam ettiği durumda, gümrük idaresine yeni bir izin başvurusunda bulunulur, gümrük idaresince geçici ithal eşyasının rejim altında kalma süresi azami yirmi dört ay olarak belirlenir ve bu durumda eşyaya rejim hükümleri yeniden uygulanır.

Mülkiyeti, Türkiye Gümrük Bölgesi dışında yerleşik bir kişiye ait olan ve Gümrük Kanunu’nun 131.maddesi uyarınca konulmuş hükümlere tabi olmayan veya söz konusu hükümlere tabi olmakla birlikte, tam muafiyet suretiyle geçici ithalat iznine ilişkin hükümlerde öngörülen koşulları taşımayan eşyanın, kısmi muafiyet uygulanması suretiyle geçici ithalat rejiminden yararlandırılması mümkündür. Kısmi muafiyet suretiyle geçici ithalat rejiminden yararlandırılmayacak eşyaya ilişkin liste Cumhurbaşkanınca belirlenir. Kısmi muafiyet suretiyle geçici ithalat rejimine tabi tutulan eşyadan her ay için alınacak ithalat vergileri, geçici ithalat rejimine ilişkin beyannamenin tescil tarihinde, söz konusu eşyanın serbest dolaşıma girmiş olması halinde alınacak vergiler tutarının % 3’ü olarak tespit edilir. Söz konusu vergiler eşyanın bu rejimden yararlandığı her ay için alınır ve bir aydan daha az süreler tam ay olarak değerlendirilir. Alınacak ithalat vergileri tutarı, uygulanacak faizler hariç olmak üzere, söz konusu eşyanın geçici ithalat rejimine tabi tutulduğu tarihte serbest dolaşıma girmesi halinde alınacak vergileri aşamaz. Her ay itibarıyla alınacak ithalat vergileri tutarının % 3’ü dışında kalan tutar için teminat aranır.

– Geçici olarak ithal edilen eşyanın gümrük idaresince verilen izin süresi içinde yeniden ihraç edilmesi ya da gümrükçe onaylanmış yeni bir işlem veya kullanıma tabi tutulması esastır.

– Kısmi muafiyet suretiyle geçici ithaline izin verilen eşyanın serbest dolaşıma giriş rejimine (4053) tabi tutulması durumunda, Gümrük Kanunu’nun 181.maddesi gereğince gümrük yükümlülüğü, geçici ithalat için verilecek gümrük beyannamesinin tescil tarihinde başladığından, söz konusu eşyaların gümrük vergilerinin tutarı, geçici ithalat rejimine ilişkin (5300 rejim kodlu) beyannamenin tescil tarihinde söz konusu eşyaya ait vergi oranı, döviz kuru, ödeme şekli ve diğer vergilendirme unsurları dikkate alınarak hesaplanır ve Kanunun 133.maddesi uyarınca tahsil edilen miktar düşüldükten sonra kalan kısım (ithalat vergileri) tahsil edilir. Ayrıca, söz konusu eşyalar için daha önce uygulanmayan ve istenilmeyen ticaret politikası önlemlerinin uygulanması ile eşyanın ithali için öngörülen diğer işlemlerin tamamlanması gerekir. Diğer bir değişle; Dış ticaret mevzuatı ve/veya sair mevzuat gereğince ibraz edilmesi gereken uygunluk belgesi, kontrol belgesi, ithal lisansı, izin yazısı, gözetim belgesi, tahlil raporu gibi belgelerin alınması ya da buna ilişkin işlemlerin yerine getirilmesi gerekir.

– Gümrük Kanunu’nun 133 ve 134.maddeleri çerçevesinde tam muafiyet veya kısmi muafiyet suretiyle geçici ithal edilen eşyanın serbest dolaşıma giriş rejimine tabi tutulması halinde, şayet eşya bedelinin geçici ithalat rejimine ilişkin verilen gümrük beyannamesinin tescil tarihinden sonra ödenmesi durumunda: Eşya bedeli üzerinden Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 2011/16, 2013/6 ve 2017/20 sayılı Genelgeleri kapsamında, (8/4/2015 Tarihli ve 2015/7511 Sayılı Kararnamenin Eki Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Kesintileri Hakkında Karar ekiVadeli İthalatında KKDF Kesintisi Oranı % 0 ‘Sıfır’ Olarak Belirlenen Mallar Listesi”nde – ‘Liste 1’de belirtilen GTİP’ler hariç) KKDF tahakkuk ve tahsili, ayrıca hesaplanan KKDF tutarı üzerinden varsa ÖTV ile bunlara (KKDF + ÖTV tutarına) tekabül eden KDV’nin tahsili gerekir.

Not: İsterseniz, başta bu konu olmak üzere Tüm Gümrük ve Dış Ticaret Konularında her türlü destek, danışmanlık, hukuki destek, eğitim vb. alanlarında firmamız “ Çoban Gümrük Dış Ticaret Denetim Danışmanlık ve Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliği A.Ş.”den yardım alabilirsiniz.

7 Gündem Satınalma Dergisi İthalat Vergilerinden Kısmi Muafiyet Suretiyle Geçici İthalatKerim ÇOBAN

Emekli Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi

(Yetkilendirilmiş Gümrük Müşaviri “YGM”)

Çoban Gümrük Dış Tic. Den. Danış. ve YGM A. Ş.

www.cobangumrukdenetim.com

E Mail: info@cobangumrukdenetim.com

kerim.coban@cobangumrukdenetim.com        

k.coban0306@gmail.com

Tel: 0505 519 88 41

KAYNAKÇA:

  • 4458 sayılı Gümrük Kanunu.
  • Gümrük Yönetmeliği.
  • 06.2017 tarih ve 30088 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2 Seri Nolu Gümrük Muafiyeti Tebliği.
  • 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu.
  • Gümrükler Genel Müdürlüğünün 2011/16, 2013/6 ve 2017/20 sayılı Genelgeleri.

Tasarruf Sahipliği Oranı Üçüncü Çeyrekte Yüzde 20 Oldu

E Satınalma çözümleri Haber Tasarruf Sahipliği Oranı üçüncü çeyrekte Yüzde 20 Oldu

E Satınalma çözümleri Haber Tasarruf Sahipliği Oranı üçüncü çeyrekte Yüzde 20 OlduING Türkiye tarafından gerçekleştirilen Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması’nın 2023 yılı üçünçü çeyrek sonuçlarına göre, tasarruf sahipliği yüzde 20,5 düzeyinde gerçekleşti. Önceki çeyreğe göre düşüş gerçekleşse de bu oran araştırmanın yapılmaya başlandığı 2011 yılından bu yana tasarruf sahipliğinde görülen ikinci en yüksek tasarruf sahipliği oranı oldu. Tasarruf sahipleri içinde düzenli tasarruf yapanların oranı geçen çeyrekle benzer düzeyde yüzde 69 oranında gerçekleşti. Tasarrufu olanların tasarruf aracı tercihlerine bakıldığında ise  hisse senetlerindeki artış trendi dikkat çekti. Hisse senetlerinin tercih edilme oranı bu dönemde 3 puan artışla yüzde 12 oldu. Böylelikle hisse senetlerinin tercih edilme oranı 2023 yılının başından beri 7 puan arttı.

Ing LogoING Türkiye’nin, kentsel yerleşim bölgelerinde yaşayan yetişkin bireylerin tasarruf eğilimlerini izlemek amacıyla 2011 yılından bu yana IPSOS iş birliğiyle gerçekleştirdiği Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması’nın (TTEA) 2023 yılı üçüncü çeyrek sonuçlarına göre, tasarruf sahipliği yüzde 20,5 düzeyinde gerçekleşti. Önceki çeyreğe göre düşüş gerçekleşse de bu oran araştırmanın yapılmaya başlandığı 2011 yılından bu yana tasarruf sahipliğinde görülen ikinci en yüksek tasarruf sahipliği oranı oldu.  Hanede tasarruf sahipliğine bakıldığında ise, tasarruf yapan bireylerin yüzde 34’ünün hanesinde tasarruf yapan başka bir yetişkin daha bulunuyor.

Tasarruf sahipleri içinde düzenli tasarruf yapanların oranı yüzde 69 ile geçen çeyrekle benzer seviyede

Araştırmaya göre, tasarruf sahipleri içinde düzenli tasarruf yapanların oranı bu çeyrekte yüzde 69  ile geçen çeyrek ile benzer seviyede gerçekleşti. Tasarrufu olmayanlar için yakın gelecekte tasarruf yapmayı planlayanların oranı ise bu çeyrekte yüzde 38,5 oldu. Tasarrufu olanların tasarruf yapma gerekçeleri arasında “geleceğe yatırım” bir puan artışla yüzde 55 ile ilk sırada yer alırken, onu yüzde 19 oranı ile “çocuklarım için” gerekçesi takip etti.  “Beklenmedik durumlara karşı güvencede olma” gerekçesi ise yüzde 14 ile üçüncü sırada yer aldı.

Hisse senedi artış trendini sürdürüyor ve erkekler daha çok hisse senedini tercih ediyor

E Satınalma çözümleri Haber Tasarruf Sahipliği Oranı üçüncü çeyrekte Yüzde 20 OlduTasarrufu olanların tasarruf aracı tercihlerinde ise, üçüncü çeyrekte yastık altı altın ve nakit, bir önceki dönemle aynı kalarak yüzde 22 ile ilk sırada yer alırken,  onu yüzde 17 ile sistem için altın, ardından yüzde 12 ile döviz vadeli hesap takip etti. Hisse senetlerinin tercih edilme oranı önceki dönemdeki artış trendini sürdürerek bu dönemde 3 puan artış gösterdi ve yüzde 12 oldu. Böylelikle hisse senetlerinin tercih edilme oranı 2023 yılının başından beri 7 puan arttı. Erkekler hisse senedini kadınlara oranla daha çok tercih etti. Erkeklerin yüzde 15’i hisse senedini tercih ederken, kadınlarda bu oran yüzde 6 olarak gerçekleşti. Bireysel emeklilik fonlarının tercih edilme oranı yüzde 10, TL vadeli hesap oranı yüzde 8 olarak gerçekleşti. Kripto para fonlarının tercih edilme oranı ise 3 puan artışla yüzde 6 oldu. 

İnşaat 6 Aydır Pozitif Konumda Seyrediyor

E Satınalma çözümleri Haber İnşaat 6 Aydır Pozitif Konumda Seyrediyor

E Satınalma çözümleri Haber İnşaat 6 Aydır Pozitif Konumda SeyrediyorTürkiye Hazır Beton Birliği (THBB), her ay merakla beklenen inşaat ile bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durum ile beklenen gelişmeleri gösteren “Hazır Beton Endeksi” 2023 Ekim Ayı Raporu’nu açıkladı. Faaliyet Endeksi mayıs ayından sonra geçen 6 aylık süre zarfında eşik değerin üstünde kalmayı başarmıştır. Hem Beklenti hem de Güven endeksleri yukarı yönlü hareket etmesine rağmen Güven Endeksi tam eşik değerde iken, Beklenti Endeksi eşik değerin hemen altında kalmıştır. Endeks değerlerinin tamamında görülen artış sonrasında ise Hazır Beton Endeksi eşik değerin üstüne çıkmıştır.

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay açıkladığı Hazır Beton Endeksi ile Türkiye’de inşaat sektörü ve bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durumu ve beklenen gelişmeleri ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün en temel girdilerinden biri olan ve aynı zamanda üretiminden sonra kısa bir süre içerisinde stoklanmadan inşaatlarda kullanılan hazır betonla ilgili bu Endeks, inşaat sektörünün büyüme hızını ortaya koyan öncü bir göstergedir.

Inşaat Görsel

Inşaat Görsel Iki

Hazır Beton Endeksi 2023 Ekim Ayı Raporu’na göre, Faaliyet Endeksi mayıs ayından sonra geçen 6 aylık süre zarfında eşik değerin üstünde pozitif tarafta kalmayı başarmış görünmektedir. Önceki dönemlerle kıyaslandığında söz konusu 6 ay oldukça uzun bir süredir. Hem Beklenti hem de Güven endeksleri yukarı yönlü hareket etmesine rağmen Güven Endeksi tam eşik değerde, Beklenti Endeksi ise eşik değerin hemen altında kalmıştır. Özellikle Beklenti Endeksi’nin 4 aydır düşük seyretmesi Faaliyetteki hareketin devam etmesini zorlaştıracak bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Endeks değerlerinin tamamında görülen artış sonrasında Hazır Beton Endeksi eşik değerin üstüne çıkmıştır.

Geride bıraktığımız ekim ayında tüm endeksler geçen yılın aynı ayına göre yükselmiştir. En fazla yükseliş Güven, en az artış ise Faaliyet Endeksi’nde olmuştur.

Yavuz IşıkRaporun sonuçlarını değerlendiren Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Faaliyet Endeksi mayıs ayından sonra geçen 6 aylık süre zarfında eşik değerin üstünde pozitif tarafta kalmayı başardığını ifade ederken, Endeks değerlerinin tamamında görülen artış sonrasında Hazır Beton Endeksi eşik değerin üstüne çıkmıştır.” dedi.

E Satınalma çözümleri Haber İnşaat 6 Aydır Pozitif Konumda SeyrediyorTürkiye ekonomisi ve inşaat sektörüne yönelik değerlendirmelerde bulunan THBB Başkanı Yavuz Işık, “Ocak ayında özellikle kamu bankaları tarafından verilmeye başlanan “İlk Evim” konut kredisi ve sonrasında şubat ayında BDDK’nın konut alımında azami kredi tutarı güncellemesi sonrasında konut kredileri hareketlenmiştir. Bununla birlikte ağustos ayından itibaren uygulamaya konulan ve talebi kısma amaçlı politikalar ile yükselen faiz son 3 aydır konut kredisine olan talebi aşağı çekmeye devam etmektedir. Nitekim açıklanan ekim ayı konut satış rakamlarında ipotekli satışların payı %5,9’a gerilemiştir. Son 10 aydaki ipotekli satışlardaki azalma, geçen yıla kıyasla %31 olmuştur. Hem ekim ayına hem de yılın on aylık bölümüne toplam olarak bakıldığında, ilk ve ikinci el konut satış rakamlarındaki performansın aşağı yönlü hareket ettiği görülecektir. ” dedi.

İhracatçının Sancısı – Muhabir Bankanın Bilerek Yaptığı Hata – Bölüm 10

7 Gündem Satınalma Dergisi İhracatçının Sancısı Muhabir Bankanın Bilerek Yaptığı Hata Bölüm 10

7 Gündem Satınalma Dergisi İhracatçının Sancısı Muhabir Bankanın Bilerek Yaptığı Hata Bölüm 10Muhabir Bankalar

Ülkemizde oluşan dış ticaret işleminde dış ticaret tacirleri kendi bankalarını kullanmak durumunda olmakla birlikte, yurt dışı tarafında da mutlaka bir bankanın varlığı ve desteği söz konusu olacaktır.

Yurt dışı bankaları tespit ederken;

  • Ülkemizdeki kendi bankamızın muhabirlik ilişkisi içerisinde olduğu ve kendi bankamızın tercihi doğrultusunda bir banka
  • Yurt dışındaki ithalatçı firmanın yönlendirmeleri ile kendi çalıştığı bir banka,
  • İhracatçının kendi ülkesindeki çalıştığı muhabir bankayı aracı kullanarak ithalatçının bankasının

kullanılması söz konusu olabilir.

Yukarıda saydığımız farklı kategoride kullanılan bankaların tamamı illa ki ihracatçının ülkemizde çalıştığı bankanın muhabir bankası olmayıp, sadece tek bir iş için kullanılan bankaların varlığı da söz konusu olur. Muhabir banka değil ancak hizmetinden yararlanılacak yurt dışındaki bir banka olarak düşünülmesi gerekir.

Yurt Dışındaki Bankalar Veya Muhabir Bankalar

Alınacak hizmetler dolayısıyla bir dış ticaret işleminde yurt dışındaki bankaların varlığı tartışılmazdır. Yurt dışındaki gerek muhabir banka konumundaki bankalar, gerekse ihracatçının tercihi doğrultusunda kullanılan bankalar, ihracatçının veya ithalatçının bankasına destek vermek ve bankacılık teamüllerine harfiyen uymak durumundadır.

Yurt dışı bankanın güvenilirliği hiçbir konuda tartışılmamalıdır. Güvenli, uluslararası kurallara harfiyen riayet eden bir banka olmalıdır.

Vesaik Mukabili İhracat İşleminde Muhabir Banka Hataları

Bir dış ticaret işleminde tarafların uymaları gereken kurallar Uluslar arası Ticaret Odaları (ICC – International Chamber of Commerce) tarafından ilgili broşürler yayımlanmak sureti ile belirlenmiştir.

Vesaik Mukabili işlemeler için URC 522 – Uniforms Rules for Collections / Tahsiller için Yeknesak Kaide ve Kurallar isimli bröşür günümüzde dış ticaretten yolu geçen tüm tarafların sorumlulukları ve uymaları gereken kuralları ortaya koymaktadır.

Şöyle bir olayı inceleyelim;

Vesaik mukabili bir ihracat işlemi ile ilgili olarak , ülkemizdeki ihracatçımız malların gönderimini sağladıktan sonra, ithalatçıya ödeme karşılığı tevdi edilmek üzere, ithalatçının bankasına gönderilmek üzere tam takım ihracat vesaikini ihracatçının bankasına sunarak işlemi başlatıyor. İhracatçının bankası kendisine sunulan vesaike dair URC 522 Sayılı Bröşür hükümleri gereği gereken incelemeyi yaptıktan sonra, ihracatçının talimat mektubunda belirtilen her hususa bağlı kalmak kaydı ile bir üst yazı ile (banka talimat mektubu)  ihracat evraklarını ithalatçının bankasına gönderir.

Vesaik mukabili işlemde İhracatçının bankasının talimatı net ve açık olmalı.

Şöyle ki;

Please deliver enclosed documents to the drawee against full payment of the invoice value at sight. In case of non-payment, do not deliver the documents. / Ekte sunulan evrakların fatura bedelinin tamamının ödenmesi karşılığında teslim ediniz. Ödeme yapılmaması halinde evrakları teslim etmeyiniz.”

İthalatçının bankasının URC 522 Sayılı Bröşür Madde 6 ‘a

(Madde 6 Görüldüğünde Ödeme / Kabul “ Belgelerin görüldüğünde ödeme yapılması öngörülüyorsa ibraz bankası ödeme için ibrazı gecikmeden yapmalıdır. Belgelerin ödenmesi için görüldüğünde ödeme dışında başka bir şart öngörülüyorsa, kabul şartında ibraz bankası kabul için ibrazı gecikmeden ödeme şartında da ilgili vade tarihinden geç olmamak üzere yapmalıdır.”) göre hareket etmesi gerekmektedir.

Muhabir Banka Yaptığı Hata ve Kural Tanımazlıkla Göz Çıkarmaktadır.

Muhabir Banka GörselAzımsanmayacak ölçüdeki yurt dışı muhabir bankaları URC 522 Sayılı Bröşür Madde 6’nın hükümlerini bilmelerine karşın, kendilerine gönderilen vesaiki ve beraberindeki deniz konşimentosunu ithalatçıya bedelsiz olarak teslim ettirip, ithalatçının deniz taşıma şirketinden ordinosunu alarak malların gümrükten çekilmesini müteakip malları kullandığı gerçeğine çok kere rastlanmıştır. Kısacası muhabir banka / ithalatçının bankası, kendi müşterisi  olan ithalatçısını kollamaktadır.

Muhabir bankanın af edilmez hatası…

Aradan makul bir süre geçtikten sonra fatura bedelinin gelmemesi üzerine, ihracatçının bankası vesaikin ödenme durumunu öğrenmek için akibet mesajı çektiğinde ise ithalatçının bankası muhabir banka bu akıbet mesajına yanıt vermemektedir.

Böyle bir durumda ihracatçı firma kendi çabaları ile ithalatçının ülkesindeki malların hala gümrüklerde bekleyip beklemediği konusundaki akıbetini kişisel olarak kendi ülkesindeki malları taşıyan nakliyeci firma aracılığı ile öğrenebilmektedir. İthalatçının ülkesindeki malların çekilmiş olması halinde, ihracatçının ülkesindeki nakliyeci firmanın vereceği bilgi şöyle olacaktır;

“Orijinal konşimento ibraz edilerek ordino verilmiş ve mallar ithal gümrüğünden ordino ibraz edilerek çekilmiştir.”

Bir ordinonun alınabilmesi için ithalatçının gümrükte bekleyen malların mülkiyetini temsil eden taşıma senedi olan deniz konşimentosunun bir tek orijinal nüshasını malları taşıyan deniz taşıma şirketine ibrazı ve gerekli ciroların yapılması karşılığında ordinoya sahip olabilmektedir. Ordino malların gümrükten çekilmesine yarayan yegane “release” belgesidir.

Deniz Taşıma OrdinoBu durumu tespit eden ihracatçı, edindiği bu bilgileri bir talimat mektubu ile kendi bankasına bildirip, ithalatçının bankasına tekrar akıbet mesajı çekilmesini, malların orijinal konşimento karşılığında ordino alınarak çekildiğini bahisle, konşimentonun ise ancak URC 522 Sayılı Bröşür Madde 6 uyarınca teslimi öngörüldüğünden yine aynı broşürün 26. / C.i Maddesi gereğince ödemenin gecikmeksizin gönderilmesi konusunda ültümatom gibi bir mesajın çekilmesini sağlar.

URC Madde 26 c. i. ÖDEME BİLDİRİMİ “Tahsil bankası tahsil edilen tutar veya tutarları varsa kesintilerin dökümünü vermek ve fonların kullanıma sunulma yöntemini belirtmek suretiyle tahsil talimatının alındığı bankaya ödeme bildirimini gecikmeksizin göndermelidir

Burada sormak istediğim husus şudur;

İthalatçının bankasının Uluslar arası Ticaret Odaları’nın URC 522 Sayılı Bröşür’in ilgili maddelerine aykırı hareket etmesinden dolayı ihracatçı firmaya dolaylı bir şekilde zarar vermiştir.

İhracatçı firma parasını zamanında tahsil edememekle birlikte;

  • likid olamamakta,
  • ödeme planlaması aksayabilmekte,
  • İşlerini azaltacak,
  • kredi kullanmışsa gereksiz yere bankasına faiz ödeme ve buna bağlı piyasada parasal taahhütlerini gecikmeli olarak yerine getirme riski ile karşı karşıya kalabilecek,
  • ihracatçı firmanın piyasada itibar kaybına da yol açabileceği bir gerçektir.

Kurallara uymadığı tespit edilen ithalatçının bankasının, ihracatçının tüm faiz giderleri ve ihracatçının bankasının gereksiz yere yaptığı yazışma, haberleşmeler için ihracatçı firmadan aldığı bankacılık hizmet masraf ve komisyonların ithalatçının bankasından talep edilmesi sizce uygun mudur ?

Ayrıca ihracatçının gereksiz yere ödemek zorunda olduğu faiz, bankacılık hizmet masraf ve komisyonların tazmini için ithalatçının bankasından talep edilmesi konusunda, ihracatçının haklarını tereddütsüz savunan bir banka sizce ülkemizde mevcut mudur?

Bankaların böyle bir hakkı var olmakla birlikte, müşterinin yurt dışındaki muhabir banka nezdinde yapılan hatalardan dolayı müşterisinin kaybolan haklarını savunan bankalara şapka çıkartmak gerekir.

Her Hatanın Bir Bedeli Var

7 Gündem Satınalma Dergisi İhracatçının Sancısı Muhabir Bankanın Bilerek Yaptığı Hata Bölüm 10Her hatanın bir bedeli vardır ve hata yapan bu bedeli ödemelidir. Hatayı muhabir bankanın yapmasına karşılık bedelini ülkemizdeki ihracatçı ödüyorsa bu durumda ihracatçı kendi bankasını sorgulasın. İhracatçının bankası da bu hataya seyirci kalıp hataya ortak olmuştur.

Bankaların olası hatalarının bedelini neden ihracatçı ödesin ?

 

Reşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

TOKKDER: Operasyonel Araç Kiralama Sektörü Yılın İlk 9 Aylık Döneminde, 52,4 Milyar TL’lik Yatırımla, 51.600 Adet Aracı Filosuna Kattı !

E Satınalma çözümleri Haber Operasyonel Araç Kiralama Sektörü Yılın İlk Dokuz Aylık Döneminde 52 Milyar 400 Milyon Tl’lik Yatırım Yaparak 51 Bin 600 Adet Aracı Filosuna Kattı!

E Satınalma çözümleri Haber Operasyonel Araç Kiralama Sektörü Yılın İlk Dokuz Aylık Döneminde 52 Milyar 400 Milyon Tl’lik Yatırım Yaparak 51 Bin 600 Adet Aracı Filosuna Kattı!Araç kiralama sektörünün çatı kuruluşu Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği (TOKKDER), bağımsız araştırma şirketi NielsenIQ iş birliği ile hazırladığı, 2023 yılının ilk dokuz aylık sonuçlarını içeren “TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu”nu açıkladı. Rapora göre, operasyonel araç kiralama sektörü yılın ilk dokuz ayında 52 milyar 400 milyon TL’lik yeni araç yatırımı yaparak 51 bin 600 adet aracı filosuna kattı. Yılın üçüncü çeyreği sonu itibarıyla sektörün aktif büyüklüğü 136 milyar 650 milyon TL olarak gerçekleşti. Bu dönemde, sektörün toplam araç sayısı 2022 yılı sonuna göre yüzde 2,8 artarak 252 bine ulaştı.

Hibrit ve Elektrikli Araçların Yükselişi Devam Ediyor

Rapora göre, Renault yüzde 17,5 pay ile Türkiye operasyonel araç kiralama sektörünün en çok tercih edilen markası olmayı sürdürdü. Renault’yu yüzde 16,5’le Fiat, yüzde 10,8 ile Toyota, yüzde 10,7 ile Volkswagen ve yüzde 10,0’la Ford takip etti. Bu dönemde, sektörün araç parkının yüzde 47,8’i kompakt sınıf araçlardan oluşurken, küçük sınıf araçlar yüzde 28,6 ve üst-orta sınıf araçlar yüzde 12,2 pay aldı. 2018 yılı sonunda operasyonel araç kiralama sektörünün filosundaki hafif ticari araçların yüzde 2,9 olan payı ise 2023 yılının üçüncü çeyreği sonunda yüzde 7,0’ye yükseldi. Diğer yandan, sektörün araç parkında yer alan hibrit ve elektrikli araçların payının artmaya devam etmesi de dikkat çekti. Buna göre, sektörün araç parkının yüzde 44,2’lik bölümünü dizel yakıtlı araçlar oluşturmayı sürdürürken, benzinli araçların payı yüzde 46,2’ye, hibrit ve elektrikli araçların payı ise yüzde 9,4’e yükseldi.

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi
Şirket Operasyonlarında Ulaştırma ve Filo Yönetimi Eğitimi

Sedan yine birinci sırada

TOKKDER raporunda yer alan bir başka veri ise, yılın ilk dokuz ayı sonunda operasyonel araç kiralama sektöründeki gövde tipine göre araç tercih sıralamasında sedan birinciliğinin devam etmesi oldu. Bu kapsamda, sedan gövde tipine sahip araçlar yüzde 54,3 ile birinci sırada, hatchback gövde tipine sahip araçlar ise yüzde 21,1 ile ikinci sırada yer aldı. SUV araçlar ise yüzde 15,9 ile üçüncü sırada yer aldı. Bu araçları yüzde 0,9 ile station wagon gövde tipine sahip araçlar takip etti. Sektörün toplam araç parkının yüzde 76,6’sını otomatik vitese sahip araçlar oluştururken, manuel vitesli araçların payı ise yüzde 23,4 olarak gerçekleşti.

2023’ün İlk 9 Ayında Ödenen Vergi Tutarı 28 Milyar 400 Milyon TL

Operasyonel kiralama sektörü, yılın ilk dokuz ayını kapsayan dönemde ekonomiye önemli oranda vergi girdisi sağlamaya da devam etti. Sektörün 2023’ün ilk dokuz ayında ödediği vergi tutarı toplamda 28 milyar 400 milyon TL’yi buldu.

“Gelecek nesillere yaşanır bir dünya bırakmak için doğayla uyum içinde yaşamayı benimsemek ve bunu bir amaç haline getirmek hepimiz için bir sorumluluk”

İnan Ekici 1 (1)Yılın ilk dokuz aylık dönemine ilişkin sektör sonuçlarını değerlendiren TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı İnan Ekici, “TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu verilerine göre operasyonel kiralama sektörünün filosundaki araç sayısı 2022 yılı sonuna göre yüzde 2,8’lik büyüme kaydederek 252 bine ulaştı. Yavaşlayan ekonomik aktivite, tedarik zincirinde yaşanan bozulma, küresel enflasyon baskısı, artan maliyetler ve finansmana erişimde yaşanan sıkıntılara rağmen bu büyümenin gerçekleşmesi olumlu bir gelişme ve verimlilik adına işletmelere sunduğu faydalardan ötürü operasyonel araç kiralamanın önümüzdeki dönemde daha fazla tercih unsuru olacağını işaret ediyor. Operasyonel araç kiralama sektörünün yılın son çeyreğinde de büyüyerek 2023 yılını 2022 yılına göre yaklaşık yüzde 5’lik büyüme ve 257 bin adetlik araç filosu büyüklüğü ile kapatacağını tahmin ediyorum. 2024 yılında ise sektörün gelişimini ekonomik aktivitenin seyri, finansmana erişim, maliyetler ve araç tedarikinde yaşanacak gelişmeler belirleyecek” şeklinde konuştu.

E Satınalma çözümleri Haber Operasyonel Araç Kiralama Sektörü Yılın İlk Dokuz Aylık Döneminde 52 Milyar 400 Milyon Tl’lik Yatırım Yaparak 51 Bin 600 Adet Aracı Filosuna Kattı!Küresel iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konularına da değinen İnan Ekici “İklim değişikliği ile mücadele ve enerji tasarrufu politikaları ile paralel olarak araç kiralama sektörünün filosundaki çevre dostu araç sayısı günden güne artıyor, artmaya da devam edecek. TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu verilerine göre, operasyonel araç kiralama sektörünün araç parkında yer alan hibrit ve elektrikli araçların payı yüzde 9,4’e erişti. Avrupa’dakine benzer çevreci akımlar ülkemizde de oluşmaya başladı. Filolarda küresel akımlara paralel olarak çevre dostu araçlara artık çok daha fazla yer veriliyor. Kiralama yöntemi sayesinde her ölçekte işletme, elektrikli araçları, başlangıç maliyeti ve ikinci el fiyat belirsizlik riski olmaksızın, makul aylık kira ödemeleri ile edinme imkanına kavuşuyor. Tüm dünya ülkelerinin iklim değişikliği ve karbon salınımı ile mücadeleye kararlılıkla katılması, sürdürülebilirlik hedefleri açısından zorunluluk haline gelmiş durumda. Gelecek nesillere yaşanır bir dünya bırakmak için doğayla uyum içinde yaşamayı benimsemenin ve bunu bir amaç haline getirmenin hepimiz için bir sorumluluk olduğu görüşündeyim” dedi.

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ

SATIN ALMA EĞİTİM TESTLERİ

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

Kitap Önerileri : 

  • MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
  • SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com

Sürdürülebilir Eğitim

7 Gündem Satınalma Dergisi Sürdürülebilir Eğitim

7 Gündem Satınalma Dergisi Sürdürülebilir EğitimSürdürülebilir eğitim, öğrencilerin sürdürülebilir bir gelecek yaratmak için gerekli bilgi, beceri, tutum ve değerleri geliştirmelerine yardımcı olmayı amaçlayan eğitim sistemidir. Çevresel, sosyal ve ekonomik konuları bütünleşik bir şekilde ele alan bütünsel bir eğitim yaklaşımıdır. Günümüzde tüm dünya, iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve sosyal eşitsizlik gibi birçok ciddi sorunla karşı karşıyadır. Bu zorluklar birbiriyle bağlantılıdır ve mücadele ve çözüm için tüm insanlığın ortak ve kapsamlı bir yanıt vermesi gerekmektedir. Sürdürülebilir eğitim, bu zorlukların üstesinden gelmemize ve herkes için daha sürdürülebilir bir gelecek yaratmamıza yardımcı olma konusunda son derece önemlidir.

Sürdürülebilir eğitimin neden olduğunu şöyle özetleyebiliriz:

  • Gezegenimizin ve toplumumuzun karşı karşıya olduğu karmaşık zorlukları daha iyi anlayabilmek
  • Bu zorlukların üstesinden gelmek için gerekli bilgi ve becerileri geliştirmek
  • Çevreye karşı sorumluluk ve yönetim duygusunu geliştirmek
  • Sosyal adaleti ve eşitliği teşvik etmek

Sürdürülebilir Eğitim Kapsamı

Sürdürülebilir eğitim çeşitli şekillerde uygulanabilir. Bu eğitim sisteminin öne çıkan özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

  • Disiplinlerarası öğrenmeye odaklanmak
  • Deneyimsel öğrenmeye ve problem çözmeye vurgu yapmak
  • Sosyal adalet ve eşitlik taahhüdü
  • Gerçek dünya uygulamalarına konsantre olmak
  • Sürekli iyileştirmeye katkıda bulunma

Sürdürülebilir Eğitim Programlarına Örnekler

Sürdürülebilir eğitim programlarının dünya çapında çok sayıda başarılı örneği bulunmaktadır. Bunlardan bazılarını şöyle listeleyebiliriz:

  • Orman Okulu: Orman Okulu, uygulamalı öğrenmeyi ve deneyimsel eğitimi vurgulayan bir açık hava eğitim türüdür. Orman Okulu programlarındaki öğrenciler doğayı ve çevreyi doğrudan deneyimleyerek öğrenirler.
  • Geçiş Kasabaları: Geçiş Kasabaları, daha dayanıklı ve sürdürülebilir olmak için çalışan toplulukların küresel bir hareketidir. Eğitim, Geçiş Kasabaları hareketinin önemli bir bileşenidir.
  • Yeşil Okullar: Yeşil Okullar, okulların çevresel etkilerini azaltmalarına ve daha sürdürülebilir hale gelmelerine yardımcı olan bir programdır. Program, okullara sürdürülebilir uygulamaları hayata geçirmeleri için kaynak ve destek sağlar.
  • Küresel Eğitim İzleme Raporu: Rapor, UNESCO tarafından sürdürülebilir kalkınma hedeflerine yönelik ilerlemelerin takip edildiği yıllık bir rapordur.

Sürdürülebilir Eğitimin Zorlukları

Sürdürülebilir eğitimin uygulanmasında birtakım zorluklar vardır. Her şeyden önce bu konuda ortak bir anlayış ve farkındalık eksikliğini söylemek mümkündür. Günümüzde birçok kişi sürdürülebilir eğitimin ne olduğunun veya neden önemli olduğunun farkında değildir. Bunun yanı sıra, sürdürülebilir eğitim genellikle öğretmen eğitimi, yeni öğretim materyalleri ve saha gezileri gibi ek kaynaklar da gerektirmektedir. Ayrıca, geleneksel eğitim sistemleri değişime karşı dirençli olabilmektedir. Okulları öğretme ve öğrenmeye yönelik yeni yaklaşımları benimsemeye ikna etme noktasında karar vericilerle sorunlar yaşanabilmektedir.

Belirtilen zorluklara ve fırsatlara ek olarak, sürdürülebilir eğitim hakkında düşünürken dikkate alınması gereken farklı noktalar da vardır. Öncelikle sürdürülebilir eğitimin öğrencilere sadece çevre konularını öğretmekten ibaret olmadığını belirtmekte fayda var. Aynı zamanda karmaşık sürdürülebilirlik zorluklarının üstesinden gelmek için ihtiyaç duydukları eleştirel düşünme becerilerini ve problem çözme yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olunmalıdır. Sürdürülebilir eğitim aynı zamanda öğrencilere sosyal adalet ve eşitliğin önemini de öğretmektedir.

7 Gündem Satınalma Dergisi Sürdürülebilir EğitimSürdürülebilir eğitimi herkese uyan tek tip bir yaklaşım olarak değerlendirmek doğru olmayacaktır. Bir okulda veya toplulukta işe yarayan şey diğer sistem, kuruluş ya da platformlarda işe yaramayabilir. Sürdürülebilir eğitimin programlarını öğrencilerin ve toplumun özel ihtiyaçlarına göre uyarlanması gerekmektedir. Sürdürülebilir eğitim gerçekten uzun vadeli bir yatırımdır. Eğitim sistemlerini değiştirmek ve sürdürülebilir bir gelecek yaratacak donanıma sahip bir öğrenci nesli yetiştirmek zaman alacaktır. Ancak sürdürülebilir eğitime yapılan yatırımlar günün sonunda gezegenimiz ve yaşamımız açısından birçok fayda ile bize dönecektir.

Dilek AŞAN

Kaynaklar

Süresi Dolan Kira Sözleşmesi Belirsiz Süreli Sözleşmeye Dönüşür mü ?

Hukuk fakültesinden mezun olan öğrencinin belleğine kazınan bazı kurallar vardır. Bunlardan biri de belirli süreli kira sözleşmesinde süre dolmasına rağmen taraflar sözleşme ilişkisini fiilen sürdürürlerse, kira sözleşmesinin belirsiz süreli sözleşmeye dönüşeceği yönündeki kuraldır.

Gerçekten Türk Borçlar Kanunu’nda böyle bir kural var. TBK 327 şöyle der:

Açık veya örtülü biçimde bir süre belirlenmişse, kira sözleşmesi bu sürenin sonunda kendiliğinden sona erer.

Taraflar, bu durumda, açık bir anlaşma olmaksızın kira ilişkisini sürdürürlerse, kira sözleşmesi belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür.

Hatta sadece kira sözleşmelerinde değil, sürekli borç doğuran nitelikteki diğer sözleşme ilişkilerinde de aynı ilke, kural olarak geçerlidir.

Fakat TBK 327’deki bu kuralı tüm kira sözleşmelerinde uygulanabilecek nitelikte bir kural olarak öğrenmek yanıltıcıdır. Özellikle, en çok karşılaştığımız konut ve çatılı iş yeri kiralarında da acaba aynı kural geçerli mi sorusunu sormak gerekir. Bunu tespit etmek önemli çünkü sözleşmenin belirli ya da belirsiz süreli olması, sözleşmenin sona erme rejimini ve bazı sona erme hâllerinde dava açma süresinin hesabı gibi konuları doğrudan etkileyecektir.

Kiraya ilişkin genel hükümler arasında yer alan TBK 327’nin konut ve çatılı iş yeri kiraları bakımından da uygulanabilmesi için Kanun’un konut ve çatılı iş yeri kiralarına ilişkin özel hükümlerin yer aldığı bölümünde TBK 327’yi devre dışı bırakacak başka bir özel kuralın bulunmaması gerekir.

TBK 339 ve devamında yer alan konut ve çatılı iş yeri kiralarına ilişkin özel hükümlerin yer aldığı bölümü incelediğimizde, belirli süreli olarak kurulan bir konut veya çatılı iş yeri kirasında sözleşme süresi dolmasına rağmen sürdürülen kira sözleşmesinin akıbetinin ne olacağı hususunda TBK 347’nin ilk cümlesinde özel bir kurala yer verildiğini görüyoruz:

Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır.

Görüldüğü gibi, belirli süreli konut ya da çatılı iş yeri kirası süre sonunda kiracı tarafından sona erdirilmezse kanun gereği yine belirli bir süre (bir yıl) için uzamakta. İşte konut ve çatılı iş yerleri için getirilen bu özel kural, TBK 327’deki genel kuralı devre dışı bırakır.

Yargıtay’ın bu konuyla ilgili kararlarında yukarıdaki gibi bir açıklama genellikle yapılmamaktadır. Böyle olunca, kararlarda bu ilkenin benimsenip benimsenmediği ancak varılan sonuçla teyit edilebilmektedir.

Ancak az sayıda da olsa bazı kararlarında Yargıtay bu hususu açıkça vurgular. Örneğin;

“Taraflar arasında imzalanan 01.06.2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 12. maddesinde; tarafların 6 ay evvelden yazılı haber vererek sözleşmeyi feshedebileceği şeklinde feshi ihbar süresi kararlaştırılmıştır. Davacı 12.06.2013 tarihinde dava açmış, sözleşmedeki feshi ihbar süresi uyarınca 6 ay öncesinden davalıya ihtar göndermiştir. Buna göre mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, konut ve çatılı işyerlerinde sözleşmenin uzaması halinde belirsiz süreli hale gelmeyeceği, sözleşmenin belirli süreli olduğu dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay 3. HD, 10.2017, 2914/13808

Prof. Dr. Umut YENİOCAK

Sürdürülebilirlik Standartları Sürdürülebilirliği Sabote Ediyor !

Ağustos 2023 tarihli ve Bill Baue tarafından hazırlanan e-kitap doğru bildiklerimi tekrar gözden geçirmeye zorladı: The Lost Decade: Sustainability Standards Sabotage Sustainability.  Yazarın en popüler sürdürülebilirlik standart raporlaması olan GRI (Global Reporting Initiative) kurucularından Allen White ile Kasım 2013 tarihinde yaptığı röportajda “on yıllık bir dönemin kaybedildiği, bir bu kadarını daha kaybetmeye dayanamayacağımız” vurgulanıyor. Uçurumdan yuvarlanmak üzere olan bir araçta olduğunuzu ve içerdekilerin durmak / yön değiştirmek yerine, yeni araçlara navigasyon – ABS sistemleri takılması konusunu tartıştığını düşünün!

Sabotaj iki ana şekilde gerçekleşiyor: Birincisi, küresel etkiler yerine şirket seviyesine “izole edilerek” ve ikincisi, gerçekten önemli olan eşik değerler yerine geçmişle ve daha dar içerikle kıyaslayarak…

GRI (Global Reporting Initiative), ISSB (International Sustainability Standard Board), ESRS (European Sustainability Reporting Standards), SASB (Sustainability Accounting Standards Board), IIRC (International Integrated Reporting Council) kurumları kronolojik sırada değerlendirilmiştir.

GRI 2002 – Özgün sürdürülebilirlik (authentic sustainability): 1997 senesinde GRI kurulduktan sonra sürdürülebilirlik bağlamı kavramını getiren G2 versiyonunu 2002 senesinde yayınlamıştır. Önemli bir gelişmedir, küresel etkiyi esas alan eşik değerlere vurgu yapılmıştır. Olumlu bir adımdır.

GRI 2006 – Bağlamsal Önem (context-based materiality): 4 ana prensiple (önemlilik, paydaş katılımı, sürdürülebilirlik, tümlük) kapsam belirleyen G3 versiyonu yayınlanmıştır. Önemlilik sosyal-çevre etkisinin finansal etkiyle kıyaslanarak belirlenmesi istenmektedir. Firmanın raporlamasını içten-dışa (firmanın paydaşlar ve yakın çevresine etkileri) ve dıştan-içe (küresel konuların firmaya etkileri) bağlamında yaparak bütüncül (holistic) bir yaklaşım göstermesi beklenmektedir.

GRI 2011 – Sabotaj başlıyor (sabotage): GRI, G3.1 adıyla “masum” bir güncelleme yapmıştır. Ana kavram aynı kalmış gibi görünse de Önem Matrisi grafiğindeki yatay eksen değiştirilmiştir. Yatay eksen “Ekonomik – Çevre – Sosyal Etkilerin Önemi” yerine “Şirket için önemi” olmuştur. Artık firmalar gezegene etkilerini değil, kendi etraflarını düşünmekle yetinebilecektir. Bu sonun başlangıcıdır. Sustainable Brands Aralık 2011’de bu gelişmenin sakıncalarını açıklayan bir makale yayınlamıştır. Dahası Ford şirketi 2004-2005 sürdürülebilirlik raporunda, yani henüz GRI güncellemesi yapılmadan, bu yaklaşımdan söz etmiştir!? Nasıl bunu önceden bilebilirler diyebilirsiniz. Sebebi belki de Ford’un GRI ana kurucularından biri olmasıdır!

GRI 2013 – Görmezden geliş: Sürdürülebilirlik Bağlamı uygulaması için kılavuzluk yapmayı red ettiği G4 versiyonu yayınlanmıştır. Kamusal geri bildirimlerdeki itirazlar bu versiyonu durduramamıştır. Sürdürülebilirlik raporlamasının esaslarını belirleyen kuruluş bu konuda kılavuzluk etmek istememiştir!

SASB 2013 – Standart, sürdürülebilirlik istemiyor: SASB gezegenin sınırları ve eşik değerlerin akademisyenlerin işi olduğuna, dahası kendi kontrolünde olmayan bu alanlarla ilgili firmaların sorumlu tutulamayacağına inanmıştır. Başka bir ifadeyle gezegenin kaynaklarını kullanan, kirleten firmalar verdikleri zararlardan sorumlu değillerdir! Kamusal geri bildirim itirazları bu yaklaşımı da durduramamıştır.

IIRC 2013 – Gezegenin sınırları mı ?  2010 senesinde kurulmuştur. Gezegenin kaynaklarını ve eşik değerleri başka bir açıdan ele almıştır. Sınırlı kaynakların insanlığın mal-hizmet ihtiyaçlarını karşılamak üzere “mutabık kalınabilecek” eşik değerini ve bu eşik içinde ilgili kaynakların nasıl paylaşılacağını tartışmaya açmıştır. Kapitalist bir yaklaşımdır, artık “sürdürülebilirlik bir metadır” ve elbette pazarlık edilebilir!

ESRS 2014 – 2022 – Avrupa standardı: Avrupa Birliği gezegenin sınırlarını “biyo-fizik gerçeklik” yerine, IIRC’ nin ekonomik yaklaşımından ayrılarak politik pazarlık konusu olarak ele almıştır. Finansal ve Çevre-Sosyal Önemlilik konularını Çifte Önem (Double Materiality) adıyla yeni bir kavram gibi öne çıkarmıştır ancak bu kavram zaten GRI G3 versiyonunda vardır.

GRI 2020 – Performansa gerek yok… Exposure Draft of the GRI Universal Standards yayınlanmıştır. Standartta, kaynakların iyiyle kötüyü ayırt etmek için kullanılabilecek paylaşımı, eşik değerleri, hedefleri veya kıyaslama noktaları yoktur. GRI hala uygulamada rehberlik etmemektedir. Özetle raporlamanın özünü öldürmüştür (GRI has eviscerated the heart of sustainability reporting).

IIRC 2020 – Gezegenin sınırlarına yaklaşırken… Consultation Draft of the International <IR> Framework yayınlanmıştır. Aslına bakılırsa gezegenin sınırlarına yaklaşmak bir tarafa dokuz sınırın dördü çoktan aşılmıştır! IIRC kaynak sıkıntısına dikkat çekerken firmaları gezegene etkileri konusunda harekete geçmeye zorlamamıştır.

ISSB 2021 – 2023 – Elinde barut izi var! S1-General Sustainability-related disclosure requirements ve S2-Climate-related disclosure requirements dokümanları yayınlandı. IIRC ve SASB birleşerek VRF (Value Reporting Foundation) oluşturmuş ve sonrasında COP26’da IFRS (International Financial Reporting Standards) tarafından desteklenmiştir. Bu dokümanlarda gezegenin sınırlarına dair eşik değerlere yer verilmemiş ve firmaların çevreye etkisi yerine çevrenin firmalara etkisine odaklanılmıştır. Gelinen noktada sürdürülebilirlik ISSB standartlarında aynı anda her yerde bulunan ve görünmez bir kavrama dönüşmüştür (Sustainability is simultaneously ubiquitous and invisible in the ISSB standards).

ESRS 2022-2023 – Umudumuz… Delagate Act yayınlanarak ESRS1 ve ESRS2 zorunlu tutulurken, 5 çevresel – 4 sosyal – 1 Yönetim standardı “gönüllüye” değiştirildi. Gezegenin sınırlarına ilişkin eşik değerlerin konu edildiği standartların tekrar zorunluya çevrilmesi gerekmektedir. Her şeye rağmen GRI standardın yanaşmadığı eşik değerleri benimseyen ESRS, gelecekte gezegene faydalı olabilecek standart olarak umut vericidir.

Sürdürülebilirliğe en çok zarar verenler arasında maalesef

sürdürülebilirlik standartlarını oluşturan kurumlar da vardır.

Utkan ULUÇAY

Kaynak: Bill Baue, The Lost Decade: Sustainability Standards Sabotage Sustainability, August 2023