Vegan Pazarı 2035 Yılına kadar Dünya Çapında 290 Milyar Dolara Ulaşacak

Satınalma Eğitimi Vegan Pazarı 2035 Yılına Kadar Dünya Çapında 290 Milyar Dolara Ulaşacak

Son Dönemlerde Popüler Olan Vegan Beslenme Metoduna Kemal Kükrer de Katıldı. 9 Farklı Ürününe Vegan Sertifikası Alan Kemal Kükrer, Önümüzdeki Dönemlerde Vegan Ürünlerin Üretimine Daha Fazla Yatırım Yapacaklarını Açıkladı.

Satınalma Eğitimi Vegan Pazarı 2035 Yılına Kadar Dünya Çapında 290 Milyar Dolara UlaşacakYıllardır sunduğu ürünleri sofralara taşıyan Kemal Kükrer, sürekli yenilenerek tüketicilerine katma değerli ürünler sunmaya devam ediyor. Son olarak da vegan tüketime uygun olan ürünleri için Vegan Sertifikası alan marka, bu ikonu etiketlerine taşıyarak vegan beslenmeye özen gösteren tüketicilerine farklı seçenekler sunmaya başladı. Kemal Kükrer Organik Elma Sirkesi, Organik Üzüm Sirkesi, Elma Sirkeleri, Üzüm Sirkeleri, Yudumluk Dört Hırsız Sirkesi, Yudumluk Sandaloz Sakızlı Elma Sirkesi, Yudumluk Elmalı Alıç Sirkesi, beyaz sirke ve Nar Ekşisi ürünleri için vegan sertifikası alan Kemal Kükrer’in bağlı bulunduğu Ajinomoto İstanbul konu hakkında şunları aktardı:

“Markamız çağın şartlarını yakalama hedefi ile yeni talep ve trendlere uygun en sağlıklı üretimi yapma vizyonuyla hareket ederek vegan dünyasına da “merhaba” dedi. Hepimizin bildiği gibi vegan ve vejetaryen beslenme çeşidini uygulayan insan sayısı gün geçtikçe artıyor. Gerek hayvan haklarına duyarlılık gerekse de karbon ayak izinin azaltılması amacıyla tercih edilen vegan, yani bitkisel bazlı beslenme metodu, diğer yandan artan nüfusun beslenme ihtiyacına da alternatif olarak görülüyor. Haliyle gıda sektörü de tüketici taleplerinden yoğun bir şekilde etkilenen bir sektör olduğu için üretimini yükselen trendlere ve tercihlerin değişimine göre şekillendiriyor.”

“Vegan pazarı 2035 yılına kadar dünya çapında 290 milyar dolara ulaşacak. Biz de tüm tüketicilerimize ulaşabilmek ve onları mutlu etmek için bu pazardaki payımızı yeni ürünlerimizle büyüteceğiz.

Bu değişimin Türkiye Vegan Birliği’nin V-Label Almanya Ofisi tarafından yapılan Proveg International raporunda açıkça ortaya konulduğunu belirten Ajinomoto İstanbul Yetkilileri, Rapora göre Küresel Bitki Bazlı Gıda Sektörünün 2027 Yılına kadar 74 Milyar ABD Dolarına Ulaşacağının ve Yıllık Büyüme Oranının Yüzde 12 Olacağının Öngörüleceğini Hatırlattı. Yetkililer, “Gelişmiş ülkelerin et, süt, peynir gibi hayvansal proteinlerin yerini alacak olan alternatif bitkisel bazlı proteinler için önemli yatırımlar yaptığı da yine raporda mevcut. Diğer yandan pazarın bu sayede 2035 yılına kadar dünya çapında 290 milyar dolara ulaşacağı da ifade ediliyor. Biz de daha fazla tüketicimize ulaşmak ve onları mutlu etmek adına bu pazarda varlığımızı güçlendirmeye, yeni ürünlerimizle pazar payımızı artırmaya devam edeceğiz” dedi.

Ajinomoto bitkisel kaynaklardan tam protein alımını sağlamak adına yüzde 10’undan fazlası doktora derecesine sahip olan 1700’ün üzerinde bilim insanıyla 100 yılı aşkın süredir AR-GE çalışmaları sürdürüyor…

Hayvansal ürünleri içermeyen beslenme metodu olan vegan beslenmede kişilerin protein ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli bitkisel kaynaklara yönelmeleri gerekir. Proteinler, vücut için temel yapı taşları olan amino asitlerden oluşur. Amino asitler, protein sentezi ve vücut fonksiyonları için kritik öneme sahiptir. Vegan beslenmede amino asitlerin neden önemli olduğuna dair bazı ana sebepler bulunur:

Hayvansal kaynaklı besinler genellikle “tam protein” içerir, yani vücut tarafından doğrudan kullanılabilen ve tüm esansiyel amino asitleri içeren proteinlerdir. Ancak, bitkisel kaynaklar genellikle tüm esansiyel amino asitleri düşük miktarlarda içerir veya sadece bazılarını içerir. Bu nedenle, çeşitli bitkisel kaynakları bir araya getirerek tam protein alımını sağlamak insan sağlığı için önem teşkil eder. Ajinomoto bitkisel kaynaklardan tam protein alımını sağlamak adına yüzde 10’undan fazlası doktora derecesine sahip olan 1700’ünüzerinde bilim insanıyla 100 yılı aşkın süredir AR-GE çalışmaları sürdürüyor. Vegan beslenmede amino asitlerin önemine yönelik çalışmalara eğilen Ajinomoto, veganların tam protein alımlarını sağlayabilmeleri adına amino asitleri kullanarak çeşitli malzeme ve yeni teknikler geliştiriyor.

İnsan Kaynaklarını Halkla İlişkilerle Desteklemek

7 Gündem Satınalma Dergisi İnsan Kaynaklarını Halkla İlişkilerle Desteklemek

7 Gündem Satınalma Dergisi İnsan Kaynaklarını Halkla İlişkilerle Desteklemekİş dünyasının hızlı bir değişim sürecinde bulunduğu bu dönemde daha önce ayrı faaliyet konuları olarak tanımlanan birçok fonksiyonun rekabet avantajı sağlamak üzere yenilikçi bir bakış açısıyla bir araya geldiği ve işbirliği yaptığı görülmektedir.

Bir şirketin hayati derecede önem taşıyan iki ayrı fonksiyonunu üstlenen İnsan Kaynakları ile Halkla İlişkilerin son dönemde işbirliği yapmaya başlaması bu duruma örnek olarak verilebilir. Geleneksel bir yaklaşımla İnsan Kaynakları çalışanların durumlarıyla ilgilenirken, Halkla İlişkiler ise işletmenin dışarıdan görünümüne odaklanmaktadır. Dolayısıyla bu bakış açısı iç ve dış arasında keskin bir sınır olduğu tezinden hareket etmektedir. Ancak değişen koşulların ve ihtiyaçların bir sonucu olarak paydaş anlayışı yaygınlaşmaya ve kabul görmeye başlamıştır. Buna göre, bir şirketin faaliyetlerini sürdürmesi sırasında ister iç isterse de dış paydaş olsun, bu paydaşlar arasında çeşitli biçimlerde etkileşim oluşmaktadır. İç ve dış paydaşların arasında bir etkileşim bulunduğu düşüncesi de ister istemez İnsan Kaynakları ile Haklar İlişkilerin faaliyetlerinin birbirlerine yaklaşmasına ve hatta birbirleri ile kesişmesine neden olmaktadır (1).

Özellikle son dönemde bazı şirketlerde çalışanların işe alım, oryantasyon ve geliştirme süreçlerinde görev alacak “İnsan Kaynakları İletişim Müdürü” (HR Communication(s) Manager) ya da “İK İletişim Yöneticisi” gibi pozisyonların tanımlanıyor olması bu etkileşime ve kesişime bir örnek olarak verilebilir (2).

2018 yılında yapılan bir araştırmanın sonuçları, İnsan Kaynaklarının Halkla İlişkiler tarafından desteklenmesinin gerekliliğine ilişkin çarpıcı bir noktaya işaret etmektedir. Bu araştırmaya göre iş arayanların ve iş başvurusu yapmayı düşünenlerin yaklaşık % 55’lik bölümü, işverenler hakkında internette yapılan olumsuz yorumlardan etkilenmektedir. Belirli yetenekleri çekmek için harcanan çaba ve para dikkate alındığında, bunun ne kadar önemli bir sorun olduğu açıktır (3).

Buradan çıkarılabilecek bir sonuç, daha önceki bir yazımda da belirttiğim gibi, tıpkı işverenlerin en iyilerle çalışmak istedikleri gibi, çalışanların da en iyilerle çalışmak istedikleridir (4).

Şirketin bir marka, şirket çalışanlarının bu markanın elçileri ve birlikte iş yapılan kişiler ile müşterilerin bu markanın savunucuları olduğu görüşünden hareketle halkla ilişkiler şirketin doğru çalışanlara ulaşabilmesi ya da doğru çalışanların şirkete ulaşmasını sağlaması açısından önemli bir işlev görmektedir. Böylelikle Halkla İlişkiler fonksiyonları ile zenginleştirilen ve desteklenen İnsan Kaynakları, şirketin çalışanlar açısından cazip bir işyeri olduğunu gösterebilmektedir. Burada yalnızca adayları değil, mevcut çalışanları da olumlu yönde etkilemek ve böylece kurumsal bağlılıklarını güçlendirmek de söz konusu olabilmektedir (5).

Kısaca belirtmek gerekirse, İnsan Kaynakları ile Halkla İlişkiler etkileşimi günümüzün rekabetçi iş dünyasında artık bir gereklilik haline gelmektedir. İnsan Kaynaklarının şirkette mevcut çalışanların durumlarını iyileştirmek için gösterdiği çaba artık tek başına yeterli görülmemektedir. Hem mevcut çalışanların iş tatminlerini ve kuruma bağlılıklarını arttırmak hem de şirketin ihtiyaç duyduğu taze kanı sağlayacak doğru adaylar açısından da bir cazip seçenek haline gelebilmek için bu çabanın artık geniş kitlelere duyurulması da gerekmektedir.

7 Gündem Satınalma Dergisi İnsan Kaynaklarını Halkla İlişkilerle DesteklemekHer ne kadar İnsan Kaynakları fonksiyonlarının Halkla İlişkiler ile desteklenmesi ve zenginleştirilmesinin daha birçok yararı olduğu söylense de öncelikle ulaşılmak istenen hedef, şirketin geleceğine büyük katkı sağlayabilecek doğru adaylar açısından “ben bu şirkette çalışmak istiyorum”, mevcut çalışanlar açısından da “bu şirkette çalışmaya devam etmek istiyorum” duygusunu onlara hissettirebilmektedir.

Prof. Dr. Umut OMAY

Kaynaklar:

(1) Padwal, S. (2023), “ HR Meets PR: The Convergence of Human Resources and Public Relations in the Modern Workplace”, Çevrim içi: https://www.linkedin.com/pulse/hr-meets-pr-convergence-human-resources-public-modern-shruti-padwal-, (12.03.2024).

(2) Örnek için bkz. “HR Communications Manager Job Description”, Çevrim içi: https://workello.com/hr-communications-manager-job-description/, (12.03.2024).

(3) Findlay-Wilson, L. (2019), “PR and HR should be working together”, Çevrim içi: https://www.peoplemanagement.co.uk/article/1743768/pr-hr-should-work-together-louise-findlay-wilson, (12.03.2024).

(4) Omay, U. (2022), “Müşterilerinize İşgörenlerinize Davrandığınız Gibi Davranmayı Düşünür müydünüz ?”, Çevrim içi: https://satinalmadergisi.com/musterilerinize-isgorenlerinize-davrandiginiz-gibi-davranmayi-dusunur-muydunuz/, (12.03.2024).

(5) Rodsevich, M. (2022), “HR and PR: the Benefits of Public Relations from an HR perspective”, Çevrim içi: https://prlab.co/blog/hr-and-pr-benefits-of-public-relations-from-a-human-resources-perspective/, (12.03.2024).

PROF. DR. UMUT OMAY – MAKALE LİSTESİ

GİRİŞİMCİLİK VE YÖNETİCİ GÜÇLENDİRME

PAZARLAMA

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İŞ DÜNYASINDA TUTUM VE DAVRANIŞ

DİĞER KONULAR

Operasyonel Araç Kiralama Sektörü 2023 Yılında 78 Milyar 200 Milyon TL’lik Yatırım Yaptı

Satınalma Eğitimi Operasyonel Araç Kiralama Sektörü 2023 Yılında 78 Milyar 200 Milyon Tl’lik Yatırım Yaptı

Operasyonel Araç Kiralama Sektörü 2023 Yılında 78 Milyar 200 Milyon TL’lik Yatırım Yaparak 73 Bin Adet Aracı Filosuna Kattı !

Satınalma Eğitimi Operasyonel Araç Kiralama Sektörü 2023 Yılında 78 Milyar 200 Milyon Tl’lik Yatırım YaptıAraç kiralama sektörünün çatı kuruluşu Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği (TOKKDER), bağımsız araştırma şirketi NielsenIQ iş birliği ile hazırladığı, 2023 yılı sonuçlarını içeren “TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu”nu açıkladı. Rapora göre, operasyonel araç kiralama sektörü 2023 yılında 78 milyar 200 milyon TL’lik yeni araç yatırımı yaparak 73 bin adet aracı filosuna kattı. 2023 yılı sonu itibarıyla sektörün aktif büyüklüğü 166 milyar TL olarak gerçekleşti. Sektörün toplam araç sayısı 2022 yılı sonuna göre yüzde 3,7 artarak 254 bine ulaştı.

Hibrit ve Elektrikli Araçların Yükselişi Devam Ediyor

Rapora göre, Renault yüzde 17,6 pay ile Türkiye operasyonel araç kiralama sektörünün en çok tercih edilen markası olmayı sürdürdü. Renault’yu yüzde 17,1’le Fiat, yüzde 11,0 ile Toyota, yüzde 10,5 ile Volkswagen ve yüzde 9,6’yla Ford takip etti. Sektörün araç parkının yüzde 47,5’i kompakt sınıf araçlardan oluşurken, küçük sınıf araçlar yüzde 29,2 ve üst-orta sınıf araçlar yüzde 11,7 pay aldı. 2018 yılı sonunda operasyonel araç kiralama sektörünün filosundaki hafif ticari araçların yüzde 2,9 olan payı ise 2023 yılı sonunda yüzde 6,9’a yükseldi. Diğer yandan, sektörün araç parkında yer alan hibrit ve elektrikli araçların payının artmaya devam etmesi de dikkat çekti. Buna göre, sektörün araç parkının yüzde 41,4’lük bölümünü dizel yakıtlı araçlar oluşturmayı sürdürürken, benzinli araçların payı yüzde 49,2’ye, hibrit ve elektrikli araçların payı ise yüzde 9,3’e yükseldi.

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi
Şirket Operasyonlarında Ulaştırma ve Filo Yönetimi Eğitimi

Sedan Birinci Sırada

TOKKDER raporunda yer alan bir başka veri ise, operasyonel araç kiralama sektöründeki gövde tipine göre araç tercih sıralamasında sedan birinciliğinin devam etmesi oldu. Bu kapsamda, sedan gövde tipine sahip araçlar yüzde 52,0 ile birinci sırada, hatchback gövde tipine sahip araçlar ise yüzde 21,9 ile ikinci sırada yer aldı. SUV araçlar ise yüzde 16,1 ile üçüncü sırada yer aldı. Bu araçları yüzde 0,9 ile station wagon gövde tipine sahip araçlar takip etti. Sektörün toplam araç parkının yüzde 78,0’ini otomatik vitese sahip araçlar oluştururken, manuel vitesli araçların payı ise yüzde 22,0 olarak gerçekleşti.

Sektörün 2023 Yılında Ödediği Vergi Tutarı 42 Milyar TL

Operasyonel araç kiralama sektörü 2023 yılında da ekonomiye önemli oranda vergi girdisi sağlamaya devam etti. Sektörün 2023’te ödediği vergi tutarı toplamda 42 milyar TL’yi buldu.

“Operasyonel araç kiralamanın sadece bir otomobil temin etme yöntemi olmadığı, hayatı kolaylaştıran birçok hizmeti de içinde barındırdığı konusundaki farkındalık günden güne artıyor”

2023 yılı sektör sonuçlarını değerlendiren TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı İnan Ekici, “TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu verilerine göre operasyonel kiralama sektörünün filosundaki araç sayısı 2023 yılında 2022 yılı sonuna göre yüzde 3,7’lik büyüme kaydederek 254 bine ulaştı. Operasyonel araç kiralamanın sadece bir otomobil temin etme yöntemi olmadığı, hayatı kolaylaştıran birçok hizmeti de içinde barındırdığı konusundaki farkındalık günden güne artıyor. Günümüzde risklerini iyi yönetmek ve verimliliğini artırmak isteyen birçok işletme, operasyonel araç kiralamayı tercih ediyor. Operasyonel araç kiralama, yeni araçlara erişimi kolaylaştırarak bir yandan ülkemizde trafik ortamında daha güvenli yeni teknoloji ürünü araçların payının artmasını desteklerken, diğer yandan da işletmelere müşterilerine karşı kurum imajının yüksek tutulmasında da destek oluyor” şeklinde konuştu.

İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konularına da değinen İnan Ekici “İklim krizinin ekonomik ve sosyal düzen üzerindeki olumsuz etkilerini günümüzde doğrudan tecrübe ediyoruz ve bu durumun gezegenimiz için varoluşsal bir tehdit olduğunun farkındayız. Bugün şirketlerin sürdürülebilirlik alanındaki faaliyetleri, finansmandan yatırıma ve tüketici beklentisine kadar birçok alanda başarı için belirleyici bir rol oynuyor. Dolayısıyla sektör fark etmeksizin tüm şirketlerin hızla net sıfır hedeflerini belirleyerek emisyonlarını azaltması ve yeşil dönüşümünü hızlandırması çok önemli” dedi.

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ

SATIN ALMA EĞİTİM TESTLERİ

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

Kitap Önerileri : 

  • MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
  • SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com

Satınalma Dergisi Mart 2024, Yıl:12, Sayı:135

Satınalma Dergisi Mart 2024 Kapak

Değerli yöneticiler,

2024 yılına ilişkin tedarik zinciri risk tahminlerinde bulunmak pek kolay değil.
Öne çıkan konuları şu şekilde sıralayabilirim:

Bölgesel savaşlar ve ülkemize etkileri.

Dünyada süregelen politik, ekonomik anlaşmazlık ve savaşların yansıması çok taraflı ve derinden oluyor. Ukrayna-Rusya, İsrail-Filistin örnekleri göz önünde bulundurulduğunda ilişkiler, etkileşimler çok boyutlu. Bu nedenle kapsam ve etkiler, iki ülke arasındaki sınırlı bir değerlendirmenin ötesine geçiyor.  Zincirleme olarak tüm bölge ülkelerini ve dünyayı derinden etkiliyor. Kuzeyimizde ve güneyimizde meydana gelen savaşların, jeopolitik gelişmelerin yansımaları doğrudan yaşıyoruz. Firma yöneticileri olarak bizler bölge ülkeleri ile ticaret ve ödemelerdeki risklere dikkat etmeliyiz.

Maliyetleri kontrol altında tutmalıyız.

Geçen yıl tüm dünyada ekonomik sıkıntılar (enflasyon, faizler, krediye erişim problemleri vb.) alıcılar ve tedarikçiler arasında ilave bir gerilim yaratmıştı.

Alıcılardan sürekli olarak “fiyatlarınızı düşürün” talebi geldi. Tedarikçi rolünde üreticiler gelir artışı ve büyüme konusunda zorluk yaşadı. İş kayıpları yükseldi.

Bu risk bu yıla da yansıyacak gibi.

Yeni tedarikçi arayışı tüm dünyada önem kazandı.

Kızıl Deniz-Süveyş Kanalı geçişinde gemilere yapılan saldırılar, Panama Kanalı’nda Gatun Gölü’ndeki su seviyesinin azalmasından kaynaklanan kesintiler navlunlarda etkisini gösterdi. İlave maliyetler bir şekilde müşteriye yansıyacak. Lojistik kökenli problemler (uzayan teslimat süreleri ve yeni maliyetler)  uçtan uca tedarik zinciri operasyon kurgusunu değiştireceğe benziyor.

Satınalma bölümleri tedarikçi veri tabanlarını gözden geçiriyor.

Satınalma yöneticileri hiç olmadığı kadar küresel üretici ve malzeme araştırması yapıyor. Nedeni çok açık. Operasyonları emniyetli bir biçimde sürdürmek ve maliyetleri düşürmek. Tedarikçi istihbarat çalışması başka bir düzlemde ilerliyor.

Siber saldırılar başımıza gelmeden yapısal önlemleri oluşturmalıyız.

Bilişim teknolojilerinin gelişimi siber saldırıları artırdı. Alaylı firma sahiplerini dijital alanda yatırım yapmaya ikna etmek çok kolay değil. Fakat görüyoruz ki sektörde hemen her gün bir firma siber saldırıya uğruyor. Firma sistem ve verilerine zarar verenler yüksek para talep ediyorlar. Firmanın başına kötü bir iş gelmeden dijital altyapıya yatırım yapmak gerekiyor.  Veriler kaybedildikten, kurtarma maliyetlerine katlanıldıktan sonra aksiyon alınmamalı. Saldırıyı beklemeksizin proaktif bir biçimde altyapı yatırımlarının tamamlanması ve uzman personellerin istihdamı yapılmalı. Aksi takdirde oluşan problemin çözüm süreci hayli maliyetli.

İklim riskleri, göç ve göçmen problemleri artıyor.

İklim riskleri, çevre ve sosyal problemler ayrı bir çerçevede ilerliyor. Yakın dönemde bölgesel göç ve göçmen problemlerinin artacağına kesin gözüyle bakılıyor. Kayıt dışı çalışanların maliyetleri üzerine düşünmeliyiz. Firma yöneticilerinin pazarda hedef fiyatı yakalamada kayıt dışı istihdama yöneldikleri bilinmekte.

Temiz su kaynaklarına erişim güçleştikçe yeni problemleri yaşayacağız. Fabrikaların ihtiyacı olan su ve enerji üzerinde daha fazla düşünmek durumundayız. Aksi halde fabrikaların faaliyetlerini sürdürmesi kolay olmayacaktır.

Tedarik zinciri risklerine ilerleyen sayılarda ve sizlere düzenli olarak e-posta ile gönderdiğimiz Tedarik Zinciri Gündem dosyalarımızda ayrıntılarıyla yer vereceğim.

Eğitimleriniz için doğru teklifi alın.

Tedarikçi performans değerlendirme eğitiminden harcama analizine kadar uygun fiyatla kurumsal eğitim hizmetleri sunuyoruz. Referanslarımıza güveniyoruz.

Eğitim kataloğumuzu satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirerek şirket ihtiyacınız için en doğru eğitimi alabilirsiniz.

Tedarik Zinciri Gündem Klasörüne erişim

Klasöre erişim için egitim@satinalmadergisi.com a kısaca talebinizi iletin. Ücretsiz e-posta gönderim listesine sizi de ekleyelim.

E-Dergi aboneliği ile ekibinizin yetkinliklerini yükseltin

Ekibinizin gelişimi için bir adım atın. Departman olarak dergi arşivine (135 sayı) ve bir yıl boyunca 12 sayıya erişim sağlayın. Abonelik için https://satinalmadergisi.com/dijital-islem-merkezi/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Tüm yazar ailemize teşekkür ediyorum. Keyifli okumalar,

Keyifli okumalar,
Prof. Dr. Murat ERDAL

Satınalma Dergisi Mart 2024 Kapak 

 

 

İstirahat Raporunu İşverene Bildirmeyerek Çalışmaya Devam Eden İşçinin Sözleşmesi Haklı Nedenle Feshedilebilir mi ?

7 Gündem Satınalma Dergisi İstirahat Raporunu İşverene Bildirmeyerek çalışmaya Devam Eden İşçinin Sözleşmesi Haklı Nedenle Feshedilebilir Mi

7 Gündem Satınalma Dergisi İstirahat Raporunu İşverene Bildirmeyerek çalışmaya Devam Eden İşçinin Sözleşmesi Haklı Nedenle Feshedilebilir Miİşçi işveren ilişkilerinin temelini güven ilişkisi oluşturur. Güvenin temeli çökmüşse sağlıklı bir iş ilişkisinden bahsetmek de mümkün değildir. Bu kapsamda, işçi iş görme borcunu doğruluk ve bağlılık ilkesine uygun olarak sürdürmek, işveren de iyi niyet kuralları çerçevesinde işçinin hak ve menfaatlerini korumakla yükümlüdür. Elbette ki işyerinde işi yönetme hakkı işverene aittir. İşçi, işverenin yönetim hakkı kapsamında vereceği talimatlarla bağlıdır. Ancak, işverenin vereceği talimatların da hukuka uygun olması gerekir.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 25’inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkanının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (ı) alt bendinde, İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi durumunda, işverene haklı fesih imkanı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkanı tanımaktadır.

İşçinin istirahat raporlu olduğu süre boyunca iş sözleşmesi askıya alınmış kabul edilir. İş sözleşmesi askı halindeyken işçinin iş edimini sunma zorunluluğu olmadığı gibi, işverenin de işçiye ücret ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır.

İşçinin raporlu olduğu dönemde işverenin işçiyi işe çağırma yetkisi bulunmamaktadır. İşveren istirahat raporlu işçiyi işe çağırırsa, işçi işverenin bu çağrısına icabet etmek zorunda değildir.

Kaldı ki, istirahat raporlu işçinin çalıştırılması işçinin sağlık ve güvenliği bakımından sakıncalıdır. Ayrıca, istirahat raporlu işçiyi çalıştıran işveren bu durumu Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirmez ise, ayrıca idari para cezası ile karşı karşıya kalacaktır.

İstirahat raporlu işçinin işverenin çağrısına uymaması işverene geçerli ya da haklı nedenle fesih yetkisi vermez. Buna rağmen işverence fesih yapılırsa işveren bunun hukuki sonuçları ile bağlı olur.

Diğer yandan, işçinin aldığı istirahat raporunu işverene bildirmeyerek işyerinde ça­lışmaya devam etmesi halinde, her şeyden önce işyerinin güvenliğini tehlikeye düşürmüş olur. Ayrıca işçi hem Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan geçici iş göremezlik ödeneği hem de işyerinde raporlu olduğu halde çalışarak işverenden ücret alması sebepsiz zenginleşmeye yol açar. Öte yandan, işçinin tedavi gördüğü hekimden te­davinin sona erdiğine ve çalışabilir olduğuna dair belge almaksızın çalışan sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği ödenmez, ödenmiş olanlar da geri alı­nır (5510/m.96)[1].

4857 sayılı İş Kanunu’nun 25’inci maddesinin (II)-(ı) bendi uyarınca, işçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi nedeniyle iş sözleşmesi işverence haklı nedenle feshedilebilir. Ayrıca, fazlaya dair ödenen geçici iş göremezlik ödeneği geri tahsil edilir.

7 Gündem Satınalma Dergisi İstirahat Raporunu İşverene Bildirmeyerek çalışmaya Devam Eden İşçinin Sözleşmesi Haklı Nedenle Feshedilebilir MiSonuç olarak, işçinin aldığı istirahat raporunu işverene bildirmeyerek işyerinde ça­lışmaya devam etmesinin yanı sıra hem SGK’dan geçici iş göremezlik ödeneği alması hem de raporlu olduğu halde işyerinde çalışarak işverenden ücret alması, ayrıca hasta olduğu halde çalışarak işyerinin güvenliğini tehlikeye düşürmesi işverene haklı nedenle fesih imkanı verir. Ayrıca, işçinin tedavi gördüğü hekimden te­davinin sona erdiğine ve çalışabilir olduğuna dair belge almaksızın çalışan sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği ödenemeyeceği için ödenmiş olanlar da geri alı­nır.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] TUNCAY, Can/EKMEKÇİ, Ömer, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, İstanbul 2021, s.446; ARICI, Kadir, Türk Sosyal Güvenlik Hukuku, s.278 vd.

5 Pideden Bir Tanesini Enflasyon Yedi

7 Gündem Satınalma Dergisi 5 Pideden Bir Tanesini Enflasyon Yedi

Ramazan Pidesi

Ramazan PidesiHepimizin iştahla yediği ve Ramazan ayının simgesi haline gelen Ramazan Pidesinin fiyatı girdi maliyetlerinin artması üzerine her geçen gün artmaktadır. Fiyatı artmakla kalmıyor, hem de gramajı düşürülüyor. Bu durumda katmerli ve gizli zam olarak pide fiyatlarına yansımaya devam ediyor.

Aşağıdaki araştırma haberi tam da pidenin zam yolculuğunu kaleme almış ve sizinle paylaşmayı uygun gördüm.

Kaynak: https://tr.euronews.com/2024/03/03/5-pideden-1ini-enflasyon-yedi-en-dusuk-emekli-maasi-ile-alinan-pide-sayisi-1-yilda-yuzde-2?utm_source=newsletter&utm_campaign=today_newsletter&utm_medium=referral&insEmail=1&insNltCmpId=225&insNltSldt=10080&insPnName=euronewsfr&isIns=1&isInsNltCmp=1

5 pideden 1’ini enflasyon yedi: En düşük emekli maaşı ile alınan pide sayısı 1 yılda yüzde 21 azaldı

Yayınlanma Tarihi 03/03/2024 – 09:27

Son üç yılda ramazan pidesinin kilogram fiyatına yüzde 445 zam geldi. En düşük emekli maaşı ile geçinen emeklilerin satın alabileceği pide sayısı son bir yılda eksildi.

Türkiye’de yaşanan yüksek enflasyon emeklilerin alım gücüne doğrudan yansıyor. Emekliler için ekonomik açıdan son 20 senede en kötü yıl 2023 oldu. 2024’ün emekliler için daha zor geçmesi bekleniyor.

Ramazan ayı yaklaşırken, en düşük emekli maaşı ile 2023’te 5 pide satın alabilen emekliler bu yıl 4 pide alabilecek.

En düşük emekli maaşı ile satın alınabilen pide sayısı geçtiğimiz ramazan ayına göre yüzde 21 azaldı.

Asgari ücretliler içinse, ‘Ramazan pidesi endeksine göre, 2024 en yüksek alım gücünün gerçekleştiği yıl. 2012-2024 arasında asgari ücretlilerin maaşlarıyla en çok pide alabildiği yıl 2024 oldu.

Peki, ramazan pidesinin fiyatı nasıl değişti ?

Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim Balcı, ramazan pidesinin kilogram fiyatının 60 lira olacağını açıklayarak İstanbul, Ankara ve Antalya’da 250 gram ramazan pidesinin 15 liradan satılacağını duyurdu.

3 yılda yüzde 445 zam

İstanbul’da 2023 yılında ramazan pidesinin kilogram fiyatı 33,3 TL; 2022 yılında 18,2 TL ve 2021 yılında da 11 liradan satılıyordu.

Buna göre son üç yılda ramazan pidesinin kilogram fiyatına yüzde 445 zam gelmiş oldu.

Son iki yıldaki fiyat artışı yüzde 230; son bir yıldaki artış ise yüzde 80 gerçekleşti.

Gramaj düşüyor, fiyat artıyor

2012 yılında 400 gram pidenin fiyatı 1,5 TL’den satılıyordu. 2013 yılında pide fiyatı değişmedi ancak pideler 300 grama düştü.

2018 yılında da pideye zam gelmedi ancak 300 gramdan 275 grama düştü.

2022 yılında 330 gram olan pide 2023’te 300 gram oldu. 2024’te ise fiyatlar 250 gram pide üzerinden açıklandı.

250 gram pide açıklanan en düşük gramaj oldu.

Pidenin gramajı yıllara göre değiştiğinden daha gerçekçi bir kıyas için kilogram fiyatı üzerinden karşılaştırmak yapmak gerekiyor. 2021 yılında pidenin kilogramı 11 TL iken 2022’de 18,2 TL oldu. 2023’te pidenin kilosu 33,3 lira iken 2024 yılında 60 liraya ulaştı.

Emeklinin 5 pidesinin 1’ini enflasyon yedi

En düşük emekli maaşı (4b Bağkur) ile satın alınabilen pide miktarı 2024 yılında geçtiğimiz yıla göre yüzde 21 düştü. Bu ne demek? Emekliler 2023’te en düşük emekli maaşı ile 5 pide alırken 2024’te 4 pide alabilecek.

Bu hesap 4b Bağkur emeklisinin durumunu yansıtıyor. Pide fiyatı 250 gram üzerinden hesaplandığında 2023’te 841 pide alabilen bir emekli 2024’te 667 pide alabilecek.

4a işçi emeklilerinin en düşük maaşla alabildiği pide miktarı da son bir yılda yüzde 18 azaldı.

İşçi emeklileri için en düşük alım gücü 2022 ve 2024

2023’te en düşük emekli maaşı ile 852 pide alabilen işçi emeklileri 2024’te 696 pide satın alabilecek.

2012-2024 arasında en düşük emekli maaşı (4a) ile alınabilen pide miktarının en düşük olduğu yıllar 2022 ve 2024 oldu. İki yılda da emeklilerin maaşı 696 pideye karşılık geldi.

Asgari ücretliler için en yüksek alım gücü 2024

Asgari ücretliler için ise durum oldukça farklı. 2023 yılında bin 22 pide alabilen asgari ücretliler 2024’te bin 133 pide alabilecek.

2012-2024 arasında asgari ücretlilerin maaşlarıyla en çok pide alabildiği yıl 2024 oldu.

Hesaplamalar nasıl yapıldı ?

Haberdeki hesaplamalar için ilgili ramazan ayında geçerli emekli maaşı ve asgari ücret kullanıldı. 2015 yılı tam senenin ortasına geldiği için haziran ve temmuz aylarının ortalaması esas alındı.

2023 yılı başında en düşük emekli maaşı Hazine desteğiyle 5 bin 500 lira iken nisan ayında bu miktar 7 bin 500 liraya çıkarıldı.

Bundan dolayı 2023 emekli maaşı hesaplamasında mart ayının yüzde 25’i, nisan ayının ise yüzde 75’i kullanıldı. Çünkü ramazan ayı 23 Mart 2023’te başlamıştı.

7 Gündem Satınalma Dergisi 5 Pideden Bir Tanesini Enflasyon YediReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

İş İlanı: Satınalma Uzmanı Aranıyor

Satınalma Uzmanı

İş İlanı: Satınalma Uzmanı aranıyor

Satınalma Uzmanı

 

 

 

Satınalma Eğitimleri için http://satinalmadergisi.com/egitim.pdf Eğitim Kataloğumuzu indirin.

İşe alım süreçlerinizde yardımcı oluyoruz. İş ilanlarınızı ücretsiz yayınlıyoruz.
İlan gönderimi için egitim@satinalmadergisi.com

İş İlanı: Satınalma Uzmanı aranıyor

GENEL NİTELİKLER

•⁠ ⁠Üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun,
•⁠ ⁠İyi derece İngilizce bilen,
•⁠ ⁠Seyahat engeli bulunmayan,
•⁠ ⁠Satın alma süreçlerinde en az 3 yıl tecrübeli,
•⁠ ⁠Tedarikçi yönetimi konusunda bilgi sahibi,
•⁠ ⁠Fiyat ve tedarik araştırma konularında bilgi sahibi,
•⁠ ⁠Araştırmacı, sonuç odaklı, takım çalışmasına yatkın,
•⁠ ⁠İletişim becerileri ve müzakere , problem çözme becerileri gelişmiş,
•⁠ ⁠Ms Office ve ERP programlarını etkin olarak kullanabilen,
•⁠ ⁠İnsan ilişkilerinde başarılı,
•⁠ ⁠Tercihen İstanbul Avrupa yakasında ikamet eden (Maslak civarına yakın),

İŞ TANIMI
•⁠ ⁠Onaylı taleplerin karşılanması adına fiyat araştırmalarını yapmak ve onaylanmış alımların siparişlerin oluşturulmasını sağlamak,
•⁠ ⁠Sipariş edilen ürün ve hizmet alımlarının tam zamanında ve eksiksiz bir şekilde teslimini ve takiplerini sağlamak,
•⁠ ⁠Satın alması gerçekleşen ürün ve hizmetlerin uygunluğunu kontrol ederek irsaliye ve faturaları kontrol etmek,
•⁠ ⁠Tedarikçi ve piyasa araştırması yaparak alternatif tedarikçi ve ürün bulmak,
•⁠ ⁠Tedarikçiler ile yürütülecek sözleşmelerin takibini yapmak,
•⁠ ⁠Alımların bütçe uygunluğunun kontrol edilmesini sağlamak,
•⁠ ⁠Satın alma faaliyetleri ile ilgili her türlü kayıt, bilgi, rapor ve dokümanları muhafaza etmek.

 

‘6. Enerji ve İklim Forumu’ Başladı: Avrupa’da Tedarik Sorunlarının Artması Türkiye için Fırsat Olabilir

Satınalma Eğitimi 6 Enerji Ve İklim Forumu Başladı Avrupa’da Tedarik Sorunlarının Artması Türkiye Için Fırsat Olabilir

Satınalma Eğitimi 6 Enerji Ve İklim Forumu Başladı Avrupa’da Tedarik Sorunlarının Artması Türkiye Için Fırsat OlabilirEnerji sektörünün tüm yönleriyle ele alındığı, Turkuvaz Medya Grubu tarafından düzenlenen ‘6. Enerji ve İklim Forumu: Yeşil Yüzyıl – Bugünü ve Geleceği Tasarlamak’ T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Forumda sektörün önde gelen isimleri önemli değerlendirmelerde bulunurken, Siyaset bilimci, Yayıncı, BRENNUS Enstitüsü Danışmanı Ulrike Reisner, Avrupa’nın enerji politikalarını eleştirerek, AB’deki tedarik sorunlarının artmasının Türkiye gibi ülkeler için fırsat olabileceğini vurguladı.

Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü ve Köşe Yazarı Dilek Güngör ve A Para Genel Yayın Yönetmeni Özlem Doğaner’in açılış konuşmasıyla başlayan foruma, ilk olarak Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) Başkanı Francesco La Camera, video konferansla katıldı. La Camera, ‘‘Yenilenebilir Enerji: Daha Güvenli Bir Geleceği İnşa Etmek’ başlığındaki konuşmasında, “Yenilenebilir enerjinin, Paris Antlaşması’na uyum sağlayabilmesi için 2030 yılına kadar üç katına ve enerji verimliliğinin ise iki katına çıkarılmasının en gerçekçi rota düzeltme eylemi olduğuna inanıyorum. IRENA Dünya Enerji Geçişi Görünümü 2030 Raporu’na göre dünyanın yenilenebilir enerji, enerji depolama ve yenilenebilir yakıt kullanımının yaygınlaştırılmasında önemli bir ivme kazanması gerekiyor” dedi. La Camera, şunları söyledi: “IRENA, ETAF olarak adlandırılan Enerji Geçişini Hızlandırma Finansman Platformu gibi proje destek platformları, stratejik finansman ve yatırım desteği ile yenilenebilir enerjiye yönelik küresel geçişe ivme kazandırılmasında ön saflarda yer alıyor. ETAF, gelişmekte olan ülkelerde yürütülen yenilenebilir enerji projelerine 5 milyar dolar yatırım sağlamayı hedefliyor.”

Avrupa Enerji Diktatörü

Ardından Siyaset bilimci, Yayıncı, BRENNUS Enstitüsü Danışmanı Ulrike Reisner de, online canlı bağlantıyla Brüksel’in enerji rejimini değerlendirdi. Reisner, Avrupa’da siyaset alanında yıllardır enerji odaklı çalıştığını hatırlatarak, “Bugün Brüksel’in enerji politikasının karanlık yüzüne değineceğim. Ben buna Avrupa Birliği (AB) içerisinde enerji diktatörlüğü diyorum. AB, Avrupa Konseyi ile birlikte bir mevzuata dayanmadan, üye devletlerin egemenlik haklarına saygı göstermeden bir enerji politikası güdüyor. Bunu yaparken hukuki bir maddeyi gösteriyor ve genel bir tekinsiz durumdan bahsediyor” dedi. Reisner, şunları söyledi: “AB’nin aldığı tedbirler kendi üye ülkelerinin egemenlik haklarını ihlal etmemeli. AB Konseyi ve Avrupa Komisyonu sistematik bir şekilde ülkelerin enerji çıkarları ile ilgili politikalarını ‘acil’ durum başlığı altında etkilemeye çalışıyor. Özellikle Rusya’ya olan yaptırımlar AB’ye enerji girişini oldukça sınırladı. İkinci konu Yeşil Mutabakat. Yeşil mutabakat dogmatik bir sözleşme, ekonomik olarak son derece sorunlu ve Avrupa’daki sektöre büyük bir yük bindiriyor ve rekabeti bozuyor. Şu anki ortam 2025’ye kadar sıfır emisyon hedefine ulaşmamızı pek mümkün kılmıyor.”

Kontratlar Yeniden Gözden Geçiriliyor 

Karbon vergisi ve yeni uygulamaların çelik gibi sektörlerde faaliyet gösteren üreticileri de zorlayacağını belirten Reisner, “Ekonomik rakamlara baktığımızda Almanya başta olmak üzere Avrupa’nın yeni enerji politikasının zararlarını göreceğini düşünüyoruz. AB’deki tedarik sorunlarının artması Türkiye gibi ülkeler için fırsat olabilir. AB’de enerji talebi artarken Rusya ile yapılan kontratlar yeniden gözden geçiriliyor. Kontratlar bozulmak isteniyor. Bu Türkiye için dikkatle izlenmesi ve fırsat olarak görülmesi gereken bir alan” ifadelerini kullandı.

Yakında Uçak Yakıtı Müjdesini Vereceğiz

Özel oturumların ardından düzenlenen ‘Yeşil Dönüşüm – Enerji Endüstrisi Dönüşümü Nasıl Gerçekleştirilebilir?’ başlıklı panel, Sabancı Üniversitesi İstanbul Enerji ve İklim Merkezi Direktörü Bora Şekip Güray moderatörlüğünde RHG Enertürk Enerji Genel Müdürü Alpay Beyla, Enerjisa CEO’su Murat Pınar, Zorlu Enerji CEO’su İ. Sinan Ak, SOCAR Türkiye CEO’su Elchin Ibadov ve Smart Güneş Teknolojileri Yönetim Kurulu Başkanı Halil Demirdağ’ın katılımıyla gerçekleştirildi. SOCAR Türkiye CEO’su Elchin Ibadov, sürdürülebilir yakıtlara ilişkin, sürdürülebilir uçak yakıtı, jet yakıtı yerine gelecek ama şunu da unutmamamız lazım; ilk elektrikli araçların pilinin mevcudiyeti kadar onun büyüklüğü de önemli. Tırlarda henüz elektrikli mekanizmalar gelişmedi. Petrokimya ürünlerinin devam edeceğini görüyoruz” dedi. Ibadov, şöyle konuştu: “Bir taraftan biz gelecekle ilgili karbona bağlı olmayan ürünlerin oluşması için çalışırken öbür taraftan da mevcut talebi karşılayacak üretimi yapmalıyız. Bugün bizim stratejimiz mevcut yatırımlarımızı, mevcut üretimlerimizi tam gaz devam ettirmek. Uçak yakıtıyla ilgili çalışmamız devam ediyor, inşallah yakın tarihte bunun müjdesini de vereceğiz. 140 bin tondan fazla su tasarrufu sağladık. Yeşil dönüşüme önemli bir katkı veriyoruz.” Ibadov, Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) hakkında da, “Güzel işler yapanları ödüllendiren bir sistem. ETS’nin Türkiye’de sanayiye ve çevreye katkı sağlayacağını düşünüyorum. Ar-Ge ve inovasyonla ETS mantığına uygun hazırlıklarımızı sürdürüyoruz” dedi.

Elektrikli Araç Şarjında Avrupa’da Üst Sıralardayız

Enerjisa CEO’su Murat Pınar, son yıllarda sürdürülebilirlik ve karbon ayak izinin düşürülmesinde enerji sektörünün ana aktör olduğunu söyledi. “Depremin Enerjisa’yı da çok sarstığını hatırlatan Pınar, “Şimdi şehirlerin yeniden kurulmasından bahsediyoruz. Hatay’ın geleceği için hem trafo hem kapasite hem de enerji nakil haklarını içeren 2 milyar lira yatırım yaptık. Önümüzdeki 3 yıl için 8 milyar lira yatırım planladık. Bu yatırımlarla deprem bölgesinin ayağa kaldırılmasını hızlandıracağız” diye konuştu. Murat Pınar, elektrikli araçlara yönelik de şöyle konuştu: “Elektrikli araçlardaki büyüme çok konuşuluyor ama aslında elektrikli araçlar fosil yakıtlı araçtan daha eski. 2035’te toplam satılan araçların yarısının elektrikli olacağını düşünüyoruz. TOGG’un gelmesi, elektrikli araçlara olan ilginin artması, bizi elektrikli araçların şarj cihazları noktasında Avrupa’da üst sıralara taşıdı. Teknolojiler çok yeni. Gelişmeler sürüyor. Bugün dünyadaki tüm araç parkını değiştirmeye çalıştığımızda zaten 50 yıldan bahsediyoruz. Türkiye bu anlamda şanslı. Bu alanlarda yatırımlara devam etmek zorundayız. Bu bizim için bir seçenek değil, zorunluluk.”

 2030’a kadar 2 Milyar Euro Yatırım

Artık enerjide dönüşümün başladığını vurgulayan Zorlu Enerji CEO’su İ. Sinan Ak da “Hızlı adımlarla ilerliyoruz. Hükümetimizin de atmış olduğu ciddi adımlar var. 2030-35’e kadar bugüne kadar yapılanın iki katı yatırım yapılması gerekiyor. Devlet üstüne düşen görevi yapmış durumda. Yabancı yatırımcıların da ciddi anlamda talepleri var” dedi. Sinan Ak, şunları söyledi: “Önümüzdeki 2-3 yılda yenilenebilir enerji alanında ciddi anlamda bir dönüşüm görüyorum. Bunları yapmak için altyapı yeterli ama önümüzdeki dönemde yetmeyecek. Bunun bir şekilde depolanması ve uygun saatte tüketilmesi de gündemimize gelecek. Pillerin en büyük üreticisi şu an Çin. Bu pillerin bir şekilde Türkiye’de üretilmesi gerekiyor. Şimdi biz de grup olarak bu alanda ciddi atılımlar yapacağız. 3 ila 5 bin megavat enerjinin devreye alınması gerekiyor. Bu önümüzdeki dönemde 10-15 bin megavata gidebilir. Türkiye’de 5 bin megavat güneş yatırımı devam ediyor.” Ak, şöyle devam etti: “Elektrikli araçlar artıyor, Türkiye için bu stratejik bir ürün. Hem Türkiye’de hem yurtdışında yatırım yapıyoruz. Şu an 12 ülke civarında ekibimiz var, orada altyapı çalışmalarına başladık. 2030 yılına kadar 2 milyar euro civarında yatırım yapmayı hedefliyoruz.”

2 Milyon Adet Elektrikli Araç Hayal Değil

RHG Enertürk Enerji Genel Müdürü Alpay Beyla ise, yenilenebilir enerjideki hedeflerine dikkat çekti. Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjide gelinen noktanın çok iyi olduğunu belirten Beyla, şöyle devam etti: “Bugün siz Londra Borsa’sında ‘yeşil tahvil’ ihracıyla ilgili yatırımcılarla konuştuğunuzda karşılık bulabiliyorsunuz. Yatırımcı, ülkemizin geçmiş 5 yılda, 10 yılda yaptıklarına bakıyor. Buna baktığı zaman da Türkiye’nin ortaya koyduğu işler var. Ve yatırımcı da bunun için ne kadar uygun bir alan olduğunuzu görüyor. Son yıllarda yapılan yatırımlara baktığımızda tedarik tarafında da ciddi yatırımlar var. Bunun bir kısmı yabancı ortaklarla, bir kısmı yerli kaynaklarla yapıldı. Dağıtım şirketlerinin yükü artacak. Bu tarafta da ciddi yatırımlar bizi bekliyor. Doğrudan yatırımlar konusunda çok ümitliyim.” Türkiye’de 2035’in yenilenebilir enerji için çok önemli bir dönem olduğunu kaydeden Beyla, “2 milyon adet elektrikli araç hayal değil. Her 10 araca bir soket dediğinizde biz Türkiye’de 200 bin adet kamuya açık şarj noktasını sağlamış olacağız. Bu da 1.5-2 milyar dolarlık bir yatırım” dedi.

Güneşte En Şanslı Ülkelerden Biriyiz

Smart Güneş Teknolojileri Yönetim Kurulu Başkanı Halil Demirdağ da 2016 yılında yatırım kararı aldıklarına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Devletimiz desteklere önce güneş paneli üzerinde başladı. Biz de ilk tesisimizi Gebze’de devreye aldık. Bizler şirketler olarak devletin verdiği yönlendirmeyle hareket ederiz. Türkiye güneş konusunda en şanslı ülkelerden biri.  Almanya’da siz aynı panelle 1 kilovatsaat üretirken Türkiye’de 2 kilovatsaat üretiyorsunuz. 10 yılda sektörün geldiği yer çok iddialı. Açık ara en fazla üreteceğiniz enerji güneş. Sahip olmamız gereken tek şey o teknolojiyi üretebilmek ve gökyüzü. 1 dolar yatırarak iki katını elde edebiliriz.”

Açılışta konuşan A Para Yayın Koordinatörü ve A Haber Ekonomi Müdürü Özlem Doğaner, yenilenebilir enerjinin iklim değişikliğiyle mücadelede kritik bir rol oynadığını belirterek, “Türkiye’de geldiğimiz nokta bize cesaret veriyor. Çok hızlı değişime çok hızlı adapte olan bir iş dünyamız var” dedi. Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü ve Köşe Yazarı Dilek Güngör de “Dünyanın en önemli gündemi enerji. Türkiye’nin yakın gelecekte gaz ve fosil yakıtlar dışında yenilenebilir enerjide de de önemli bir yere geleceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.

6. Türkiye Enerji ve İklim Forumu’na Güçlü Sponsor Desteği

Forumun ana sponsorluğunu Halkbank, Kalyon Enerji, Türk Telekom, Vakıf Leasing, Ziraat Bankası, cosponsorluğunu Enerji SA, RHG Enertürk Enerji, Smart Güneş Teknolojileri, SOCAR Türkiye, destek sponsorluğunu ise Akfen, BioTrend, Karakan Enerji, D&R, Epiaş, İdefix, NaturelGaz, Orge Enerji Elektrik Taahhüt A.Ş, Papara, Shell, Zorlu Enerji üstlendi.

Alım Talebi: Bütün Tavuk (Piliç)

Alım Talebi Bütün Tavuk (piliç)

Bir firmamız için, günlük 4-5 tondan başlayarak, 10 tona kadar, dökme ürün olacak şekilde bütün tavuk alımı yapılacaktır. Bu miktarı sağlayacak tedarikçi firma aranmaktadır. Teslimat yeri İstanbul – Bağcılar olup, ödeme şekli, teslimatta havale veya kredi kartı iledir.

İlgili olan üretici ya da satıcıların, detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Alım Talebi Bütün Tavuk (piliç)

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (600 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

Ege Bölgesi Türkiye’nin Baharat İhracatının Yüzde 64’ünü Yapıyor

Satınalma Eğitimi Ege Bölgesi Türkiye’nin Baharat İhracatının Yüzde 64’ünü Yapıyor

Baharat Sektörü 2024 Yılına Güçlü Başladı, Sektör İki Turquality Projesi Ile Büyüyecek

Kekik ve defnenin üretim ve ihracatında dünya lideri olan Türk baharat ihracatçıları 2024 yılına yüzde 51 artışla başladı. Baharat sektörü Ocak-Şubat döneminde ihracatını 56 milyon dolardan 86 milyon dolara çıkardı. Bu ihracatın 54 milyon dolarlık kısmını ise Egeli ihracatçılar gerçekleştirdi. Baharat ihracatı miktar bazında da ilk iki ayda yüzde 31 artışla 24 bin tona ulaştı.

Satınalma Eğitimi Ege Bölgesi Türkiye’nin Baharat İhracatının Yüzde 64’ünü YapıyorEge İhracatçı Birlikleri çatısı altındaki baharat ihracatçıları Ege Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği ve Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar İhracatçıları Birliği bünyesinde bulunuyor.

Baharat İhracatını Artırmak İçin İki Turquality Projesi 

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Fuat Gürle, “Türk gıda ürünlerinin ABD pazarında bilinirliğini ve ihracatını artırmak için Ege İhracatçı Birlikleri tarafından 6 yıldır TURQUALITY Projemizi yürütüyoruz. Bu projenin en önemli ayaklarından birisi Türk baharatlarının tanıtımıydı. Şimdi ise Birliğimiz ve Akdeniz Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği ortaklığında yürütülmesi planlanan “Turkish Herbal Tea” adlı Turquality Projemiz Ticaret Bakanlığı tarafından onaylandı. Proje ile 2023-2026 yılları arasında 4 yıllık bir süreçte tanıtım faaliyetleri yürütmeyi, bu faaliyetlerle kekik, adaçayı, defne, biberiye, meyan kökü gibi ürünlerin desteklenen kalemlerle tanıtımlarını yaparak ihracatta büyüme sağlamayı hedeflemekteyiz. ABD ve Almanya öncelikli hedef pazarlar olmak üzere hedef pazarlarda sağlık temalı Türk tıbbi ve aromatik bitkilerinin bitki çayı özelinde tanıtımını yapmayı planlıyoruz.” dedi.

Türkiye’nin Baharat İhracatının Merkez Üssü Ege Bölgesi

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Öztürk, “Türk baharat sektörü, 2023 yılında yüzde 10 artışla 186 milyon dolarlık baharat ihracatına imza attı. Türkiye’nin baharat ihracatının merkez üssü Ege Bölgesi ise baharat ihracatının yüzde 64’ünü gerçekleştirerek 118 milyon dolarlık dövizi Türkiye’ye kazandırdı. Türkiye’de üretilen baharatları, 2023 yılında 153 ülkeye ihraç ettik. 2023 yılında ihracatımızda ilk sırada olan ülkeler; ABD’ye 23 milyon dolarlık, Almanya’ya 21 milyon dolarlık, Çin’e 10 milyon dolarlık, Fransa ve Tayland’a 6 milyon dolarlık, Birleşik Krallık, Hindistan ve Hollanda’ya 4 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Uzakdoğu’nun en büyük gıda fuarı olan Foodex Japan Fuarı’na Türkiye Milli Katılım Organizasyonun bu yıl 26.’sını yaparak Türk baharatlarını da tanıtıyoruz. Japonya’nın son 5 yılda gıda ithalatı yüzde 17’lik artışla 62 milyar dolardan 73,6 milyar dolara çıktı. Aynı dönemde Türkiye’nin Japonya’ya yaptığı gıda ihracatı ise; yüzde 72’lik artışla 164 milyon dolardan 282 milyon dolara yükseldi. Japonya pazarında güçlüyüz, verimli bir fuar geçiriyoruz. Günümüzde yıllık 200 milyon dolar ihracat rakamına ulaşan baharat ihracatımızı uzun vadede 1 milyar dolar seviyesine taşımayı hedefliyoruz.” diye konuştu.

Ürünlerdeki Kalite Sorunu Üreticide Çözülmeli

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nurettin Tarakçıoğlu, “2023 yılında 51 milyon dolarla kekik, 45 milyon dolarla defne, 17 milyon dolarla kimyon, 14 milyon dolarla toz biber, 7 milyon dolarla sumak ve adaçayı en fazla ihraç ettiğimiz ürünler arasında yer alıyor. Avrupa Birliği başta olmak üzere tüm dünyaya ihracatın devamlılığı için ürünlerdeki kalite sorununun çözümü hayati önem taşıyor. Ürünlerdeki kalite sorunu üreticide çözülmeli. Uzun süredir İl Tarım ve Orman Müdürlükleri ile birlikte toplantılar ve eğitimler düzenleyerek yabancı ot kalıntısı nedeniyle ortaya çıkan ürünlerdeki kalite sorununun ortadan kaldırılması için yapılması gerekenleri anlatıyoruz.” diye konuştu.

Analiz Fiyatları Makul ve İhracatı Destekler Boyutta Olmalı

Tarakçıoğlu, “Ürünlerdeki kalite sorununun ortadan kaldırılması için Tarım Bakanlığı, ihracatçı ve üretici işbirliği yapmalı. Üretimden paketlemeye kadar tedarik zincirinin komple çözüme kavuşturulması lazım. Analiz masrafları ihracatçıya maliyet oluşturuyor. Piyasa fiyatlarıyla analiz yapılmalı. İhracatın önünü açmak için analiz fiyatları makul ve ihracatı destekler boyutta olmalı. ABD pazarında ihracatımız istikrarlı bir şekilde devam ediyor. Uzakdoğu ve Avrupa’da defne ihracatında yoğun artış var. Kekik ve adaçayında kalite sorunu var. Düşük kur ihracatçılar için problem yaratıyor. Döviz kurları ihracatı destekler boyutta olmalı. İşçilik ve enerji maliyetleri arttı. Navlun fiyatları hareketlendi ve tekrardan yükselişe geçti. Enflasyonun hareketli olduğu bir ortamda maliyet yapmakta güçlük çekiyoruz.” dedi.