Küresel Ticari Sigorta Fiyatları 2023 Yılının İkinci Çeyreğinde Yüzde 3 Arttı

Müşterilerinin sektörlerine özel riskleri etkili bir şekilde yönetmeleri için yaratıcı çözümler sunan Marsh’ın yayınladığı ‘Küresel Sigorta Piyasa Endeksi’ne göre küresel ticari sigorta fiyatları, ılımlı artış trendini sürdürerek 2023 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 3 artış gösterdi. Siber sigorta fiyatlarında ılımlı artış devam ederken, sabit kıymet teminatlarında küresel sıkıntılar sürüyor.

Dünyanın lider sigorta brokeri ve risk danışmanı Marsh tarafından açıklanan ‘Küresel Sigorta Piyasası Endeksi’ne göre küresel sigorta fiyatları, 2023’ün ikinci çeyreğinde yüzde 3 artış gösterdi. 2023’ün ilk çeyreğinde ise yüzde 4’lük bir büyüme gerçekleşmişti. 2022 yılının dördüncü çeyreğinde de yüzde 4 artış gösteren küresel ticari sigorta pazarında arka arkaya artış görülen 23’üncü çeyrek oldu.

Finansal ve profesyonel sigortalarda prim düşüşleri yaşanması ve siber sigorta piyasasında devam eden artış hızı yavaşlamasına rağmen sigorta fiyatları, ikinci çeyrek boyunca tüm bölgelerde oldukça tutarlıydı. Bunda en büyük etken, ikinci çeyrekte en yüksek artışı gösteren sabit kıymetler sigortasındaki artışların dengelenmesi olarak gözüküyor. İngiltere’de yüzde 1’lik (2023’ün birinci çeyreğinde oran yüzde 3), Pasifik’te yüzde 2’lik (Yüzde 7’den düştü) artış görülürken Asya’da fiyatlar sabit kaldı. Latin Amerika ve Karayipler’de yüzde 8’lik, Kıta Avrupası’nda yüzde 5’lik ve ABD’de yüzde 4’lük artışlarla 2023’ün birinci çeyreği ile aynı oranda fiyat artışları yaşandı.

Raporda öne çıkan bazı önemli bulgular şöyle;

  1. Küresel olarak sabit kıymet sigortası fiyatları ikinci çeyrekte, birinci çeyrek ile aynı oranda yani ortalama yüzde 10 artış gösterdi. Aynı zamanda kaza sigortası fiyatları da birinci çeyrekte olduğu gibi yüzde 3’lük bir artış yaşadı.
  2. Art arda dört çeyrek boyunca, finansal ve profesyonel sigortalar alanlardaki genel fiyatlandırma düştü. İngiltere’de görülen daha yüksek oranlardaki düşüşlerin etkisiyle, ortalama fiyatlar, 1’inci çeyrekteki yüzde 5’lik düşüşe kıyasla, 2’inci çeyrekte yüzde 8 düştü.
  3. Küresel olarak siber sigorta fiyatları, 2022’nin 4’üncü çeyreğindeki yüzde 28 ve 2023’ün 1’inci çeyreğinde yüzde 11’lik artışa kıyasla, 2’inci çeyrekte ortalama yüzde 1’lik artış gösterdi. Böylece artış hızındaki yavaşlama süreci devam etti. Artış hızındaki yavaşlama, özellikle ABD’de birinci çeyrekteki yüzde 11’lik artış oranına kıyasla 2’inci çeyrekte yaşanan yüzde 4’lük artışta belirgin bir şekilde gözlendi.
  4. Enflasyonun aktif değerler ve hasar maliyetleri üzerindeki etkisine ilişkin endişeler sigorta şirketlerinin odak noktası olmaya devam ediyor.

Rapor sonuçlarını değerlendiren Marsh Türkiye CEO’su Yeşim Aksüt, “Müşterilerimiz için yönetici sorumluluk ve siber sigortalardaki olumlu eğilimleri memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak sabit kıymet sigortalarında devam eden fiyat artışları özellikle doğal afetlerin sabit kıymet sigortaları üzerindeki etkileri müşterilerimiz için endişe kaynağı olmaya devam ederken bizim için de odak noktası olmayı sürdürüyor. 2023’ün ikinci yarısına doğru ilerlerken, müşterilerimizle birlikte çalışarak, devam eden belirsizlik ortamında karşılaşacakları zorlukları aşmalarına yardımcı olacak geniş bir seçenek yelpazesini keşfediyoruz ve sigorta pazarından en iyi sonuçları elde etmeyi amaçlıyoruz” dedi.

Tetra Pak’tan Döngüsel Ekonomiye 1,5 Milyon Euroluk Yatırım: Momentum Atık Yönetimi’yle Güçlerini Birleştirdi

İnsanı ve gezegeni korumaya yönelik bir yaklaşımla gıdayı her yerde güvenli ve erişilebilir hale getirmeyi taahhüt eden Tetra Pak, Momentum Atık Yönetimi şirketiyle yaptığı iş birliği kapsamında yeni ambalaj atığı toplama ve ayrıştırma tesisini faaliyete geçirecek. Günde 100 ton ambalaj atığını türlerine göre ayrıştıracak tesiste, Türkiye’de ilk kez içecek kartonlarını otomatik olarak diğer atıklardan ayıran bir teknoloji de kullanılacak. Yatırımın toplam değeri 2,5 milyon euro olarak belirlenirken, Tetra Pak’ın projedeki desteği ise yaklaşık 1,5 milyon euro olacak.

Dünyanın lider gıda işleme ve paketleme çözümleri şirketi Tetra Pak, içecek kartonlarının sürdürülebilir bir değer zinciri içerisinde geri dönüşümünü sağlamak için yatırımlarını sürdürüyor. Bu kapsamda Tetra Pak, Momentum Atık Yönetimi ile halihazırda devam eden atık içecek kartonu tedarik ağı oluşturma çalışmalarını desteklemek üzere, yeni ambalaj atığı toplama ve ayrıştırma tesisi yatırımı için düğmeye bastı. Tesiste günde 100 ton ambalaj atığı türlerine göre ayrıştırılacak. Ayrıca ülkemizde ilk kez içecek kartonlarını diğer atıklardan otomatik olarak ayıran bir teknoloji kullanılacak.

Yatırımın Toplam Değeri 2,5 Milyon Euro 

Toplam değeri 2,5 milyon euro olarak belirlenen projede Tetra Pak’ın desteği ise yaklaşık 1,5 milyon euro olacak. Tesisin faaliyete başlamasının ardından yürürlüğe girecek atık içecek kartonu geri dönüşüm hedefleri kapsamında Momentum Atık Yönetimi, ülke genelindeki atık kaynaklarını belirleyerek hem takip edilebilir toplama sistemleri oluşturacak hem de mevcut toplama çalışmalarının optimizasyonuna destek verecek. Böylece Momentum Atık Yönetimi tüm saha çalışmalarında aktif rol üstlenecek. Yatırımın tam kapasite devreye girmesiyle birlikte ise geri dönüşüm tesislerine yıllık 5 bin ton içecek kartonu temin edilmesi hedefleniyor.

“Ambalajların geri dönüşümü için kapasitemizi artırmak önceliklerimiz arasında”

Tetra Pak’ın merkez ofisinde gerçekleştirilen imza töreninde açıklamalarda bulunan Tetra Pak Türkiye Genel Müdürü Konstantin Kolesnik, “Tetra Pak olarak küresel sürdürülebilirlik politikalarımız çerçevesinde, üretim ve tüketimin tüm süreçlerinde çevreyi korumayı prensip ediniyoruz. Global çapta sürdürdüğümüz faaliyetlerimizi, Türkiye’de de aynı biçimde uygulayarak atıkları daha iyi ve sistemli şekilde yönetip gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için çalışıyoruz. Bu vizyon doğrultusunda ambalajların geri dönüşümü için mevcut kapasitemizi artırmak, şirket önceliklerimiz arasında yer alıyor. Momentum Atık Yönetimi’yle gerçekleştirdiğimiz iş birliği sayesinde ambalaj atığı toplama ve ayıklama kapasitemizi genişlettik. Bu yatırım, Tetra Pak’ın Türkiye’deki sistem geliştirme çalışmalarına yön verecek pilot bir proje niteliğinde olacak” ifadelerini kullandı.

“İş ortağımızın saha tecrübesi ortak yatırımda itici güç oldu”

Yatırımın detaylarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tetra Pak Türkiye, İran, Kafkas Ülkeleri & Orta Asya Sürdürülebilirlik Direktörü Volkan Aydeniz, “Momentum Atık Yönetimi şirketiyle başlattığımız iş birliği, Türkiye’de kurulu geri dönüşüm kapasitesinin verimli şekilde işletilebilmesine, atıkların belirli bir sistem çerçevesinde ayrı şekilde toplanabilmesine ve karışık olarak toplanan ambalaj atıklarının içerisinden ayrıştırılmasına odaklanıyor. İş ortağımızın saha tecrübesi, atık tedarik sistemi kurma ve işletmeye yönelik vizyoner yaklaşımı, ortak yatırımda itici güç oldu. İçecek kartonu geri dönüşümü yapan kağıt fabrikalarıyla mevcut olumlu ilişkiler, geri dönüşüm değer zinciri oluşturma çabalarımızın daha geniş bir paydaş kitlesiyle desteklenmesine vesile oldu. Dolayısıyla Tetra Pak’ın dünya genelinde 200’ün üzerinde iş ortağıyla sürdürdüğü döngüsel ekonomi ve değer zinciri oluşturma çalışmaları için Türkiye’deki bu yatırımımız büyük önem teşkil ediyor” dedi.

“Atık ayrıştırma ve içecek kartonlarının ayrı toplanması için yatırımlarımız sürecek”

Aydeniz, sözlerini şöyle noktaladı: “Tetra Pak olarak, Türkiye’de kalıcı bir içecek kartonu geri dönüşüm değer zinciri oluşumuna destek veriyor, paydaşlara liderlik ederek kendi dinamikleri içinde sorunsuz işleyen bir ekosistemin oluşumu için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu süreçte bugüne kadar yaklaşık 2,5 milyon euro değerinde yatırım gerçekleştirdik. Yeni tesis yatırımıyla desteğimiz 4 milyon euroya ulaşacak. Atık ayrıştırma ve içecek kartonlarının kaynağında ayrı toplanması için iş birliklerimiz ve yatırımlarımız sürecek.”

“Önemli bir ortaklığa imza attık”

Momentum Atık Yönetimi ve Danışmanlık Genel Müdürü Sema Nur Çetinkaya ise iş birliğine ilişkin şöyle konuştu: “Sıfır atık ve döngüsel ekonomi ilkeleriyle Tetra Pak ile birlikte kompozit ambalaj atıklarının ve özellikle de içecek kartonu adını verdiğimiz süt ve meyve suyu kutularının geri dönüşümünü arttırmak için çalışmalarımıza başladık. Ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanması, güncel teknolojilerle ayrıştırılması ve uygun prosese sahip tesislerde geri dönüşümünün sağlanması yolunda önemli bir ortaklığa imza attığımıza inanıyoruz. Kağıt ve kompozit malzeme üreticileri için değerli hammadde niteliği taşıyan içecek kartonu atıklarının çevreye ve ülke ekonomisine katkısını temin etmeye yönelik projelerimiz devam edecek.”

Türkiye’deki Paydaşlarla Döngüsel Ekonomiye Önemli Katkı

Tetra Pak, tüketim sonrası oluşan kullanılmış içecek kartonlarının yanı sıra müşterilerinin tesislerinde ortaya çıkan ambalaj malzemesi atıklarını tekrar değerlendirmek üzere Kahramanmaraş Kağıt, Viking Kağıt ve Öz Aytı firmalarıyla faaliyetlerini sürdürüyor. Kahramanmaraş Kağıt ile ortak projeler kapsamında yıllık 18 bin ton karton geri dönüştürülebiliyor. AYTI Entegre ile yapılan iş birliği kapsamında tesiste yıllık 5 bin ton geri dönüşüm gerçekleştiriliyor. Tetra Pak’ın paydaşı olan ve İzmir’de faaliyet gösteren Viking Kağıt’ın fabrikasında ise Türkiye’de ve bölgede ilk olarak içecek kartonu atıklarından üretilen “Select Nature” markalı temizlik kağıtları yurt içi ve yurt dışındaki tüketicilerle buluşuyor. Tetra Pak ortaklığıyla hayata geçirilen recyfiber teknolojisi sayesinde yıllık kapasitesi 20 bin ton olan tesiste içecek kartonlarının geri dönüşümü sağlanıyor.

İknada Öğrenilmiş Çaresizlik Sendromu

Sirklere yeni gelen küçük fili çok sağlam zincirlerle bir ağaca bağlarlar. Fil her kaçmaya yeltendiğinde başarısız olur. Fil kaçamayacağını anladığında artık denemeyi bırakır. Yıllar geçer, küçük fil artık büyür ve çok güçlüdür. Öyle güçlüdür ki artık zinciri koparabilecek ve kazığı sökebilecek gücü vardır. Ancak özgür olamayacağına inandığı için kaçabileceği halde kaçmayı denemez. Çünkü fil artık Öğrenilmiş Çaresizlik Sendromuna yakalanmıştır.

Öğrenme kuramları arasında, Tepkisel Koşullanma içerisinde Öğrenilmiş Çaresizlik aynı zamanda bir öğrenme biçimidir. Rus bilim adamı Ivan Pavlov’un köpekleri üzerinde yaptığı deneyler sonrası öğrenmenin, uyarılara verilen tepkiler sonucunda gerçekleştiği bulgularına ulaşılmıştır. Pavlov yaptığı deneyin ilk aşamasında köpeğe yiyecek verildiğinde köpeğin salya salgıladığı, köpeğe zil çalındığında hiçbir tepki göstermediği gözlemlenmiştir. Deneyin ikinci bölümünde ise zil çalınmasının hemen ardından köpeğe yemek verilmiş ve bir süre sonra zil çalındığında köpeğin salya salgıladığı gözlemlenmiştir. Deneyin sonucunda köpeğin zil ile yemek arasında bir ilişki kurup koşullandığı gözlemlenmiştir. Bu öğrenme teorisine göre dışarıdan bir uyaran olmadan öğrenme de olmaz.

Bir insanın ömrü boyunca sergilemiş olduğu her şey davranışlarıdır. Gülmek, ağlamak, konuşmak gibi şeyler bunlardan bazılarıdır. Davranışlar; içgüdüsel, öğrenilmiş ve geçici olabilir. Öğrenilmiş davranışlar insan yaşamı esnasında ortaya çıkan davranışlar olup belirli ve kalıcı şekilde olur. Öğrenilmiş Çaresizlik Sendromu, organizmanın göstermiş olduğu tepkilerin sonuca ulaşmaması durumunda, sonucu değiştiremeyeceğine karşı oluşan inanç ile gelen bir ruh hâlidir.

Psikolog Martin Seligman’ın 1960’lardan itibaren geliştirdiği sendrom, bir canlının maruz kaldığı zorluklardan kurtulamayacağı inancının yerleşmesi durumudur. Hepimiz gün içerisinde az ya da çok Öğrenilmiş Çaresizlik Sendromu altında kalıyoruz. Bazen bir ikna eylemini defalarca deniyor, yanılıyor, başaramıyoruz. Sonra bir daha yanılmamak için ikna eylemini denemeyi bırakıyoruz. Bu sırada bir sürü şartlar değişiyor, eğer tekrar iknayı denersek başarılı olabileceğimiz halde, biz içgüdüsel olarak ön yargılarımızla davranmaya devam ettiğimiz için başkalarını ikna etmekten mahrum kalıyoruz.

Yapılan başka bir deneyde, aç bir köpekbalığını bir akvaryuma koyarlar. Ardından aynı akvaryuma küçük bir balık atarlar. Küçük balığı fark eden köpekbalığı hemen onu yemek için saldırıya geçer. Deneyi yapan uzmanlar köpek balığını ve küçük balığı cam bir bölmeyle birbirinden ayırmışlardır. Bunu bilmeyen köpek balığı kafasını ne olduğunu anlayamadığı sert cama çarpar. Birkaç denemenin ardından artık küçük balığa ulaşamayacağını anlayan köpek balığı çabalamaktan vazgeçer. Deneyin ikinci yarısında uzmanlar aradaki cam bölmeyi kaldırırlar. Artık köpek balığının önünde hiçbir engel kalmamıştır. Ancak köpekbalığı küçük balığı yemek için hiçbir artık hamle yapmaz.

Bir insan birkaç kez ikna denemesi yaptıktan sonra peş peşe başarısız olması artık insanları ikna edemeyeceği inancını geliştirmesine neden olur. Geçmiş yıllarda ehliyet sınavından kalan bir kişinin ‘‘neden artık sınava gireyim ki zaten sonuç değişmeyecek yine kalacağım’’ düşüncesine kapılması. Alkol bağımlısı bir kişinin alkolü birkaç kez bırakmaya çalıştıktan sonra bir türlü kendisini bırakmaya ikna edememesi, kişinin iknada Öğrenilmiş Çaresizlik Sendromuna yakalandığının göstergesidir.

Adamın biri artık karısının eskisi kadar iyi duymadığından korkuyormuş ve karısının işitme cihazına ihtiyaç duyduğunu düşünüyormuş. Bu durumu konuşmak için aile doktoruna danışmış; doktor adamın karısının ne kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir yöntem önermiş. “Yapacağın şey şu, karından 40 adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle; eğer duymazsa 30 adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra 20 adım; cevap alana kadar aynı şeyi tekrarla” demiş. O akşam karısı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam işlemi uygulamaya koymuş. 40 adım uzaklıktan karısına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş:

— ‘‘Hayatım bu akşam yemekte ne var?’’ Cevap yok. Mutfağa biraz yaklaşmış. Mesafeyi 30 adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış

— ’’Hayatım bu akşam yemekte ne var?’’ Yine cevap yok. Mutfağa biraz daha yaklaşmış, mesafe 20 adım ve tekrar sormuş.

— ‘‘Hayatım bu akşam yemekte ne var?’’ Hâlâ cevap yok. Adam mutfağın kapısına gelmiş artık mesafe iyice azalmış ve soruyu tekrarlamış

— ‘‘Hayatım bu akşam yemekte ne var?’’ Yine cevap alamamış. Bu sefer karısına iyice yaklaşmış ve aynı soruyu tekrar sormuş.

— ‘‘Hayatım bu akşam yemekte ne var?’’ en sonunda karısı adama yanıt vermiş.

— ‘‘Hayatım beşinci kez söylüyorum, Tavuuuuuuk’’

İknada Öğrenilmiş çaresizlik Sendromuna yakalanırsanız, sorunu başkalarında arar ve bir türlü çözüm bulamazsınız

İknada Öğrenilmiş Çaresizlik Sendromu, kişinin herhangi bir durumda çok sayıda başarısızlığa uğrayarak, her şeyi yapsa da hiçbir şeyin değişmeyeceğini, olayların kendi kontrolünde olmadığını, o konuda bir daha asla başarıya ulaşamayacağını düşünüp cesaretini kaybetmesidir. İknada sunulan her metot belki de karşı tarafa yeterli ya da etkili bir metot değildir. Öğrenilmiş Çaresizliğe Sendromuna yakalanmamak için farklı ikna yöntemleri denemeye devam etmek gerekir.

İKNACI

Mustafa AVCI

Alım Talebi: Kumaş Çanta

Bir firmamız için, en az 5.000 adet olmak üzere kumaş çanta alımı yapılacaktır. Şartlara göre alım miktarı artacaktır. Ödeme şekli nakit ve teslimat yeri İstanbul’dur.

İlgilenen üreticilerin, detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (350 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

Yerleşim Yeri Uzağındaki İşyerlerinde Çalışanlara Hafta Tatili Toplu Olarak Kullandırılabilir mi ?

İşçilerin dinlenme hakkı Anayasa ile güvence altına alınmış yine Anayasa’nın 50. maddesinde dinlenmenin çalışanların hakkı olduğu belirtildikten sonra yıllık izin, hafta tatili ve bayram tatili hakları ayrıca vurgulanmıştır. Gerçekten de işçinin hiç dinlenmeden sürekli biçimde çalışması gerek beden ve ruh sağlığı gerekse sosyal, kültürel ve toplumsal birliktelik açısından olumsuz sonuçlara yol açacaktır. Bu yüzdendir ki, çalışanları yorgunluk ve onun beraberinde getireceği dikkatsizlik sonucu uğrayabilecekleri iş kazalarından korumak, çalışanların bedensel ve ruhsal olarak dinlenmelerini, toplumsal yaşamda var olmalarını sağlamak, iş yaşamında verimin ve kalitenin yükseltilmesi gibi birçok sebeple çalışanın yıllık izin, hafta tatili ve bayram tatili haklarını ve gün içinde ara dinlenmelerini tam olarak kullanabilmeleri oldukça önemlidir.

Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmi dört saattir. Hafta tatilinin 24 saatin altında bir süre verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmi dört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır.

Nitekim Yargıtay’a göre de; “2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 3 üncü maddesine göre, hafta tatili Pazar günüdür. Bu genel kural mutlak nitelikte olmayıp, hafta tatili izninin Pazar günü dışında da kullandırılması mümkündür.

Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde, işçi hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.

Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.

İmzalı ücret bordrolarında hafta tatili ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin hafta tatili alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, hafta tatili çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin bordroda yazılı olanın dışında hafta tatillerinde çalışmaların yazılı delille kanıtlaması mümkündür.

Hafta tatili ücretlerinin tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, tahakkuku aşan çalışmalar her türlü delille ispat edilebilir ve bordrolarda yer alan ödemelerin mahsubu gerekir.

Hafta tatili çalışmalarının uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Dairemizce son yıllarda taktiri indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak, hafta tatili çalışmasının taktiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda, böyle bir indirime gidilmemesi gerekir.

Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil yerine tanık beyanlarına dayalı olarak hesaplanması halinde, işçinin sürekli olarak aynı şekilde çalışması mümkün olmadığından, hastalık mazeret izin gibi nedenlerle belirtildiği şekilde çalışamadığı günlerin olması kaçınılmaz olup, bu durumda karineye dayalı makul indirim yapılmalıdır (Yargıtay HGK, 06.12.2017 tarih 2015/9-2698 E.-2017/1557 K.).

Hafta tatili çalışmalarının tanık anlatımları yerine doğrudan yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.

Hafta tatili ücretinden karineye dayalı makul indirime gidilmesi sebebiyle reddine karar verilen miktar bakımından, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemez.

Somut uyuşmazlıkta, davacı işçiye davalı işveren tarafından 15 defada toplam 130 gün hafta tatili izni kullandırıldığı görülmekte olup 130 gün hafta tatili izni davacının hak ettiği hafta tatili iznini karşıladığı gerekçesi ile davacının hafta tatili talebi reddedilmiş ise de bu kabul yerinde değildir.

Hafta tatili, 7 günlük çalışma periyodu içerisinde kesintisiz 24 saat olarak kullandırılmak zorundadır ve toplu kullandırılması borcu ortadan kaldırmaz. Ancak davacı 15 kez hafta tatiline çıkmış olup kullandığı hafta tatili süresi her defasında bir günden fazla ise de bu toplu hafta tatili kullanımlarında her defasında 1 gün yasal hafta tatili izni kullandığı kabul edilerek hesaplama yapılmalıdır. Yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir”1.

Uygulamada genellikle yerleşim yerlerinin uzağındaki şantiye işyerlerindeki çalışan işçilerin hafta tatillerinin ay içinde toplu olarak kullandırıldığı görülmektedir. Ancak Yüksek Mahkeme hafta tatili izinlerinin toplu olarak kullandırılmasını bu borcu ortadan kaldırmayacağına hükmetmekte ve bu tür bir uygulamalara işçinin rızası göstermiş olmasının hafta tatilinin usulüne uygun olarak kullandırıldığı anlamına gelmeyeceğini vurgulamaktadır. Çünkü hafta tatilinin toplu olarak kullandırılmasının haftalık dinlenme hakkının özüne aykırılık oluşturacağını ve işçinin rıza göstermiş olmasının da bu sonucu değiştirmeyeceğinin altını çizmektedir.

Yargıtay’ın konuyla ilgili bir kararında, “4857 sayılı İş Kanunu’nun 46 ncı maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Yasanın 63 üncü maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46 ncı maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır.

Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmi dört saattir. Bunun altında bir süre için haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Hafta tatili izinlerinin işçinin dinlenme hakkına ilişkin olması sebebiyle, hafta tatili izninin yasal düzenlemenin amacına aykırı şekilde toplu olarak kullandırılamayacağına ilişkin kabul ile hafta tatili izninin toplu olarak kullandırılması halinde, hafta tatili ücreti alacağının hesaplanmasında, hafta tatilinin toplu kullanılmasına ilişkin belgelerde yazılı izin günlerinden ilgili haftaya (yedişer günlük zaman dilimleri nazara alınarak) denk gelen hafta tatili gününde işçinin dinlendiğinin kabulü isabetlidir.

Ancak, işçinin toplu olarak izin kullandığı dönemde çalışması karşılığı olmayan 1 yevmiye tutarındaki ücretin de davacıya ödendiği dikkate alındığında davacıya sadece 0,5 yevmiyesi kadar ödeme yapılmalıdır. Buna göre de, mahkemece davacının toplu olarak kullandığı izinlerin hafta tatilinden sayılmayan ve fiilen çalışılmayan her bir günü için, 0,5 yevmiye üzerinden hesaplama yapılmalı ve bu suretle davacının hafta tatili alacağı belirlenmelidir. Anılan hususun gözetilmemesi hatalı olup bozma sebebidir”2.

Sonuç olarak, yerleşim yerlerinin uzağındaki işyerlerinde çalışan işçilerin genellikle hafta tatilleri ay içinde toplu olarak kullandırılmaktadır. Bu tür bir uygulamaya işçi rızası göstermiş dahi olsa hafta tatilinin usulüne uygun olarak kullandırıldığından bahsedilemez. Çünkü hafta tatilinin toplu olarak kullandırılması haftalık dinlenme hakkının özüne aykırılık oluşturur. İşçinin rıza göstermiş olması bu sonucu değiştirmez. Hafta tatilinin ay içinde toplu olarak kullandırılması halinde, sadece bir hafta tatilinin usulüne uygun olarak kullandırıldığı kabul edilir. Örneğin yerleşim yeri uzağındaki bir işyerinde çalışan işçiye hafta tatili ayda dört gün toplu olarak kullandırıldığında ilk izin günü, çalışılan son haftanın dinlenme hakkı yerine geçer. Diğer üç gün hafta tatili kullanma anlamında değerlendirilmez 3.

[1] Y.9.HD., 20.03.2019 T., 2015/34272 E., 2019/6327 K. Legalbank.

[2] Y.9.HD., 21.01.2021 T., 2020/9026 E., 2021/1796 K. Legalbank.

[3] SÜMER, Haluk Hadi, KAYIRGAN, Hasan, İşçilik Alacakları ve Hesaplamaları, 3. Baskı, Ankara 2022, s.912.

Lütfi İNCİROĞLU

Tedarik Zinciri Yönlendiricileri ve Performans Ölçümleme

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ

Prof. Dr. Murat ERDAL
İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı
merdal@istanbul.edu.tr

Tedarik Zinciri Yönlendiricileri ve Performans Ölçümleme

Satın Alma Eğitimi Tedarik Satın Alma Eğitimi Tedarik Zinciri
Eğitim teklifi almak için egitim@satinalmadergisi.com

Tedarik zinciri tasarımı ve daha sonra yönetiminde tedarik zincirin etkinliğini, hızını ve maliyetlerin düşürülmesini sağlayan belirli yönlendiriciler (bileşenler) bulunmaktadır. Bu yönlendiriciler temelde lojistik ve bölümler arası olmak üzere iki ana başlıkta değerlendirilmektedir. Tedarik zinciri yapısı içerisinde lojistik yönlendiriciler; tesis, envanter ve lojistik bileşenlerinden oluşurken; çapraz fonksiyonel yönlendiriciler (bölümler arası etkileşim) bilgi, kaynak ve fiyatlandırma bileşenlerinden meydana gelmektedir. Söz konusu bütün bu bileşenlerin ne şekilde yapılandırıldığı işletmenin tedarik zinciri stratejisinin de başarısını ortaya çıkaracaktır.

Tesis Kararları

Tedarik zinciri yapısının kurgulanmasında tesislerin; üretim, depo veya hizmet/satış noktalarının nerelerde, hangi kapasitede ve ne şekilde konumlandırılacağı hayati öneme sahiptir. Geleneksel kuruluş yeri seçimi karar analizi kapsamında değerlendirilen bu konu zaman içerisinde ulaştırma altyapıları ve teknolojik gelişim, dış kaynak kullanımı ve mevzuat uyumlandırma gibi ilave faktörlerle her geçen gün yeni bir boyut kazanmıştır.

İmalat sektörlerinde üretim tesislerinin yeri (fabrika) yurtiçi ve uluslararası tedarikçilerle etkileşim, ölçek, bölgenin ekonomik gelişmişlik seviyesi ve nitelikli insan kaynağı, teknik altyapı, hammaddeye, ulaştırma sistemine ya da hedef pazara yakınlık gibi pek çok kriterin etkisi altındadır. Aynı şekilde hizmet sektörlerinde de benzer koşullar geçerlidir. Örneğin, turizm ve otelcilikte tesisin ölçeği, konsepti ve yeri, perakendecilikte satış noktalarının konumu etkinlik ve verimlilik açısından hayati öneme sahiptir. Bu kapsamdaki temel kriterler ve onların etkilerin satışlar ve maliyetler yönünden gözönünde bulundurulmadan herhangi bir girişimde bulunulmamaktadır.

Şebeke tasarımlarında mevcut tesislerin geçmişten gelen coğrafi dağılımı ile yeni yatırımların dünyanın hangi noktalarında yer alması gerektiği en ince detayına kadar analiz edilmektedir. Hangi fabrikanın hangi ürünü/modelleri üretmesi gerektiği, hangi tedarikçilerle çalışacağı ve üretilen ürünlerin hangi pazarı/müşteri segmentini destekleyeceği kapsamlı bir şekilde incelenmektedir. Bu analizler yukarıdan bakıldığından ürün akışlarının nasıl olması gerektiği noktasında bir karara varılmasıdır. Özetle tedarik zinciri ağ (şebeke) yapısına; tedarikçiler-fabrikalar (tesisler)-dağıtım-müşteriler (alıcılar) arasındaki ilişkilere karar verilmektedir.

Yurtiçi ve uluslararası alanda faaliyet gösteren her tesisin (fabrika, otel, depo, mağaza gibi) özellikleri farklıdır. Mevcut altyapı ve makine-teçhizat donanımları, otomasyon düzeyi, üretim (operasyon) tipi, bilişim teknolojileri, yönetim anlayışları, organizasyon yapısı, örgüt kültürü, çalışanların profili gibi pekçok unsur etkinlik ve verimlilikte rol oynamaktadır.

Şebeke (Ağ) Tasarım Kararları
Tedarik zinciri şebeke ağ tasarımı genel yapı itibariyle dört ana aşamada ele alınmaktadır. İlk aşamada küresel rekabet ile işletmenin rekabet stratejisi arasında bir denge gözetilerek, firma kısıtları (sermaye, büyüme stratejisi, mevcut tesislerin dağılımı, vb.) dahilinde tedarik zinciri stratejisi belirlenmektedir. İkinci aşamada hedef pazar/ülke ve yatırım bölgesi ilişkisi ortaya konmaktadır. Yatırım planlaması içerisinde rakiplerin pazar pozisyonları, üretim ve lojistik maliyetler, üretim teknolojileri, üretilen ürün/hizmetlere olan talep tahiminleri ve ülke mevzuatı (gümrük sistemi, vergiler, teşvikler vb.) tartışılmaktadır. Üçüncü aşamada ülke içerisindeki en uygun bölge ve daha sonrasında dördüncü aşamada bölge içerisindeki en uygun coğrafi alan seçim kararı gündeme alınmaktadır. Bu aşamalar birbirine bağımlı kararlar olup bütünleşik bir biçimde ele alınmaktadır. Diğer taraftan aşağıdaki faktörler analiz edilmektedir.

Makro-ekonomik faktörler
Ekonomik ticari anlaşma ve birlikler: Avrupa Birliği, NAFTA, APTA, AFTZ
Kotalar, tarifeler ve vergi teşvikleri
Döviz kurları ve talep riski
Yabancı sermayeyi çekmeye yönelik düzenlemeler. Dünyada çok sayıda ülke yatırıma yönelik çeşitli teşvik paketleri sunmaktadır.
Politik Faktörler (siyasi istikrar, savaş riski)
Altyapı Faktörleri
Ulaştırma ve lojistik altyapısı (deniz, havalimanları, lojistik merkezler)
İşgücü nicelik ve niteliği (mesleki beceri düzeyi, ücret politikası, sosyal güvenlik düzenlemeleri)
Rekabet Faktörleri (yerel ve uluslararası rakiplerin gücü)
Tesisin Tüm Tedarik Zinciri İçerisindeki Rolü (fabrika için tek bir ürün/model ya da çok çeşitli ürünlerin tek bir tesiste üretilmesi. Depolar için dağıtım kanalı ve pazarı ne şekilde destekleyeceği.)
Teknolojik Faktörler (üretim teknoloji seviyesi, otomasyon düzeyi, vd.)
Coğrafi yer
Kapasite

Tesis kararlarıyla ilgili temel ölçütler aşağıdaki gibi sıralanabilir:

Üretim (operasyon) kapasitesi
Kapasite kullanım oranı
Teorik akışlar / üretim çevrim zamanı
Güncel ortalama akış / çevrim zamanı
Akış zaman verimliliği
Ürün çeşitliliği
En çok satılan ürün gruplarını destekleme yüzdesi
İşlem / başlangıç / bitiş / atıl süre
Ortalama üretim parti miktarı
Üretim hizmet düzeyi

Envanter Kararları
Envanter yönetimi ve buna bağlı kararlar günümüzde işletmeleri en çok zorlayan konulardan bir tanesidir. Tedarik zinciri yönetiminde arz ve talep arasındaki dengesizlikler büyük problemlere neden olmaktadır. Bu durumun yaşanmasının arkasında yatan en önemli faktör rekabet, pazar belirsizlikleri ve risklerin öngörülmesindeki zorluklardır. Satış tahminlemede geçmiş dönemlere ilişkin verilerden yola çıkarak ileriyi yani geleceği tahminlemek hiç de kolay değildir. Faaliyet alanlarına göre sayısız değişken gündeme gelebilmekte ve risk hiçbir zaman ortadan kalkmamaktadır. İşletme yöneticileri olabildiğince bilimsel çalışmalardan yararlanıp gelecekteki fırsat ve tehditleri analiz etmektedirler.

Her bir ürünün stok yönetimi açısından fiziksel, kimyasal ve ticari özellikleri gözönünde bulundurulmaktadır. Bu özellikler taşıma, depolama ve dağıtım açısından son derece belirleyici unsurlardır. Diğer taraftan stok miktarları büyük ölçüde pazar yapısı ve rekabet, talebin hızı, üretim kapasitesi ve tedarik sistemleri ile birlikte değerlendirilmektedir. Stoklar üretimde kullanılan direkt ürünler olabildiği gibi tesis içerisindeki makinelerin ihtiyacı olan yedek parçalar, sarf malzemeler, aydınlatma, ofis ve kırtasiye malzemeleri gibi endirekt ürün grupları olabilir. Giriş ambarındaki operasyon için gerekli hammadde, hazır parça, yarı mamul, proses içi ürünler veya mamul depodaki tamamlanmış ürünler bütün bu faktörler çerçevesinde planlanmaktadır.

Stok planlama ve yönetiminin önemi işletme operasyonlarının hiçbir aksama veya gecikme olmadan sürdürülmesi ve müşteri ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Tahminleme son derece hayatidir. Üretim için gerekli tedarik planlamasında yurtiçi ve/veya uluslararası tedarikçi ilişkileri ve ürün/malzemenin geliş süre ve maliyetleri (lojistik, vergiler, antrepo vd.) göz önünde bulundurulmaktadır. Bununla birlikte temin edilen kritik ürünlerin yılın her ayında miktar ve fiyatta bulunabilmesinde sıkıntılar olabilmektedir. Bu tür risklere karşı finans bölümü ile koordinasyon halinde malzeme planlaması yapılabilmektedir. Elde bulundurma maliyeti ile paranın zaman değeri ile operasyon için gerekli malzeme ihtiyaç planlaması arasındaki ilişkiyi kurgulamak gerekmektedir. Herhangi bir eksiklik olması halinde ana üretim planından sapmalar, müşteri siparişlerinin ertelenmesi ya da üretim için gerekli malzemelerin temininde ek maliyetlere (alternatif tedarikçinin gündeme alınması, malzemenin pahalı bir taşıma türü ile getirilmesi gibi…) yol açabilmektedir.

Hemen her sektör dalında işletme yöneticileri envanterin doğru bir biçimde yönetilemediği takdirde olumsuz sonuçlar doğuracağını bilmektedir. Satılamayan ve depodan bekleyen tamamlanmış ürün elde bulundurma maliyetidir. Pazar değişimleri, tasarımın/teknolojinin eskimesi, ürünün bozulması ya da hasarlanması ile moda değerlerinin değişimi vb. çok önemli risklerdir. İşletmeler bu nedenle talep olduğunda üretim yapma ve talebin hızına yetişmeyi tercih etmekle birlikte tüm sektörler ve pazarlar da bu anlayışı oturtmak zordur.

Diğer taraftan tedarikçilerden zamanında temin edilemeyen (malzeme stoklarının yetersiz olmasının açtığı) sorunlar operasyonu durma noktasına getirebilmektedir. Bu nedenle tedarikçilerle yapılan sözleşmelerde bu tür risklerden kaçınmaya yönelik tedbirler ve kötü senaryolara karşı sert yaptırımlar bulunmaktadır. Çünkü malzeme/parça yokluğu fabrikalarda büyük sorunlara neden olmaktadır. Öne stoksuzluk konusundaki temel yansımalar şu şekilde değerlendirilebilmektedir:
Fabrika için işgücü ve makine kapasitesinin kullanılmamasıdır. Atıl kapasitedir.
Sabit maliyetlerin ve değişken maliyetler sürerken direkt ve endirekt maliyetlerin artmasıdır. Kısaca verimsizliktir.
Stoksuzluk sorunu aynı zamanda pazar ve müşteri kaybı sorunudur. Alıcıların rakip ürünlere yönlenmesi ihtimali ortaya çıkmaktadır.

Bir taraftan talep-tamamlanmış ürün dengesi (hedef pazar-dağıtım merkezi ilişkisi) diğer taraftan ise hammadde, yarı mamul, hazır parça tedariki ve üretim dengesini (tedarikçiler-operasyon ilişkisi) sağlamak hiç de kolay değildir. Tedarik zinciri yapısı içerisinde alıcılardan başlayarak tedarikçinin tedarikçisine kadar ön evrelere yönelik bir çekme stratejisinin tasarımı ve paydaşlar arasındaki koordinasyonun sağlanması için yoğun çaba sarf edilmektedir.

Stok yönetimi, operasyon/ imalat/ hizmet stratejisi ile doğrudan bağlantılıdır. İşletme ölçeği, talebin hızı, ürünün pazarda bulunabilirliği ve hızlı bir biçimde pazarı besleyebilme, üretimde sürdürülebilirlik faktörleri önem kazanmaktadır.

Tedarik zinciri içerisinde envanter kararları dahilinde;
Üretim (operasyon stratejisi) ve buna uyumlu nasıl bir stok politikası izlenecek?
Hangi dağıtım kanal üyeleri ve tedarikçilerle/ satıcılarla nasıl çalışılacak?
Satınalma, depo ve operasyon arasındaki ilişki ve işbirliği nasıl olacak?
Operasyon için gerekli olan ürün /malzeme hangi tedarikçiden, ne zaman ve ne miktarda sipariş edilecek ? sorularına cevaplar aranmaktadır.
Envanter kararları;
Stok çevrim hızı
Emniyet stok miktarı
Mevsimsel stok miktarı
Ürün bulunabilirlik düzeyleri noktasında şekillenmektedir.

Envanter yönetiminde kullanılmakta olan temel ölçütler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Ortalama stok
Stok devir hızı
Ortalama sevk parti büyüklüğü
Ortalama emniyet stoğu
Mevsimsel stok
Sipariş gerçekleştirme
Stoksuzluk

Gerek temin edilen malzeme gruplarında gerekse pazara sunulması planlanan tamamlanmış ürün stok miktarları işletme operasyonlarının ayrılmaz bir parçasıdır ve birer maliyet olduğu unutulmamalıdır.

Her işletme faaliyet alanına, pazar ve rekabet durumuna, yeteneklerine ve operasyon stratejilerine göre uygun stok kontrol yöntemine karar vermektedir. Günümüzde stok yönetimi, bilgisayar destekli yürütülmektedir. İşletme içerisinde pazarlama bölümünden üretime, satınalma ve lojistik bölümüne kadar ilgili yöneticiler stok miktarlarını bilgisayar ortamında izleyebilmektedir. Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) yazılımları ile eş zamanlı bir biçimde ürün stok seviyelerini; azalma ve şişmeleri görülebilmektedir.

Tedarik zinciri yapısını kuran ve geliştiren işletmeler stok seviyelerini düşürme ya da bu konudan kaynaklanan belirsizlik ve riskleri olabildiğince paydaşlar arasında bölüştürme; gerçekleştirdikleri sözleşmelerle dağıtım kanalı ya da tedarikçilerine kısmi olarak yükleme yoluna gitmektedir.

Lojistik Kararları

İşletmelerin üretmiş olduğu ürün ve/veya hizmetlerin istenilen zamanda hedef müşteriye teslimatı rekabet avantajının kazanılmasında hayati rol oynamaktadır. Küresel üretim anlayışı ile paralel küresel lojistik anlayışı gelişim göstermiştir. Tüm taşıma araçlarının (uçak, gemi, tren vd.) kapasiteleri artmakta ulaştırma altyapıları (deniz ve hava limanları, demiryolu terminalleri vd.) modern hale gelmektedir. Küresel ticaretin önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik çabalar hız kazanmış mevzuat uyumlandırma ve basitleştirme yönündeki güçlü adımlar atılmaktadır. Bütün bu gelişmeler beraberinde lojistik alanında bütüncül çözümlerin özellikle aşama aşama 3. ve 4. parti lojistik hizmetlerin gelişmesine neden olmuştur. Böylelikle lojistik operasyonların dış kaynak kullanımı ve profesyonel bir destek alarak yürütülmesi belirgin bir hal almıştır.

Tüm yöneticiler lojistik maliyetlerin gözden geçirilerek hızlı sevkıyat/teslimat düşüncesini benimsemektedir. İşletmelerin uluslararasılaşma düzeyi yükseldikçe ihracat ve ithalat operasyonlarının niceliği ve niteliği önem kazanmaktadır. Toplantılarda taşıma, depolama ve dağıtım kararları daha fazla tartışılmaya başlanmıştır. Perakende ya da imalat tarafında olsun yeni lojistik iş modelleri ortaya çıkmıştır. Geleneksel lojistik tedarikçi araştırma ve performans değerlemesinin hayli ötesine geçilmiştir. Lojistik tedarikçilerden beklentiler çok fazladır. Lojistik tedarikçilerin sadece bugün için işletmeye ne gibi faydalar sağladığı yeterli görülmemekte gelecekteki rekabet yapısı için iş geliştirme önerileri talep edilmektedir.
Ürün ve hizmetlerin hedef pazarlara ve alıcılara tam zamanında ulaştırılmasında lojistik kararlar şu şekilde belirginleşmektedir:

Lojistik tedarikçilerin yetenekleri ve hizmet ağı
Taşıma Şebeke Tasarımı (taşıma güzergah ve şebeke seçimi)
Taşıma Türü (karayolu, denizyolu, demiryolu, havayolu, intermodal )

Lojistik yönetiminde kullanılmakta olan temel ölçütler aşağıdaki gibi sıralanabilir:

Tesise (fabrika, mağaza vd.) gelen ürün/malzemelerin ortalama taşınma maliyeti
Tesise gelen ürünlerin ortalama parti büyüklüğü
Tesisten çıkan ürünlerin hedef pazarlara taşıma maliyetlerinin dağılımı
Tesisten çıkış parti büyüklüğü
Taşıma türlerine göre dağılım

Bilgi Kararları

Günümüzde ürün ve malzemenin ilk üretim noktasından son tüketim noktasına kadar bilgi akışları bir sistem içerisinde eş zamanlı takip edilebilmektedir. Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP) yazılımları birçok işletme yöneticisi tarafından tedarik zinciri yönetiminin beyni olarak değerlendirilmektedir. ERP yazılımları farklı lokasyonlar ve iş birimleri arasında tam zamanlı iletişim, koordinasyon, planlama ve raporlama açısından büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Yine çok sayıda ürünün tedarik zinciri yapısı içerisinde izlenmesinde yeni teknolojilerin kullanımı verimlilik sağlamaktadır. Örneğin dağıtım merkezleri, depolar ve satış noktalarında barkod, RFID gibi uygulamalar envanter yönetiminde etkinlik ve maliyetlerin aşağı çekilmesinde büyük fayda yaratmaktadır.

İşletme içi ve dışı tüm paydaşlarla bilgi paylaşımının nasıl planlandığı ve hangi çerçevede yürütüldüğü stratejik bir konudur. Tedarik zinciri koordinasyonu, tedarik zinciri boyunca, yani tedarikçinin tedarikçisinden dağıtım kanalı üyeleri, hedef pazar ve müşterilere kadar tüm bileşenlerle iletişimin tam zamanlı yürütülmesi başarının anahtarı haline gelmiştir. Tahminleme çalışmaları ve oradan gelen bilgilerle bütünsel planlama faaliyetlerinin yürütülmesinde bilgi sistemleri hayati rol oynamaktadır. Bu nedenle donanım ve yazılıma yapılan yatırımlar ile farklı sistemlerin entegrasyon çalışmaları büyük önem arzetmektedir. Çok sayıda tedarikçi, dağıtım kanal üyesi ve farklı lokasyonlarda hizmet veren tesis; fabrika, ofis veya mağaza arasındaki koordinasyonun sağlanması tedarik zincirinin verimliliğini etkilemektedir. Talep olduğunda üretim gerçekleştirme ya da parti sevkıyatına dayalı sistem anlayışında tüketim yerinden, örneğin perakende mağaza satış noktasından başlayarak dağıtım merkezi, üretim tesisi ve tedarikçilere kadar bilgi paylaşımı esastır. Aksi takdirde sistemin işleyişinde belirli gecikmeler ve ilave maliyetler kaçınılmazdır.

Tedarik zinciri yönetiminde bilgi kararları şu şekildedir:

Bilgi ve iletişim teknolojileri konusunda gerçekleştirilen yıllık yatırım miktarı
İtme vs. Çekme anlayışına bağlı olarak entegrasyon çalışmaları
Tedarik zinciri boyunca paydaşlarla yürütülen koordinasyon ve bilgi paylaşım düzeyleri
Tahminleme ve bütünsel planlama çalışmalarının tedarik zinciri boyunca yayılımı
Teknoloji kullanımını etkinleştirme

Bilgi yönetiminde kullanılmakta olan temel ölçütler aşağıdaki gibi sıralanabilir:

Tahmin Alanı
Güncelleme Sıklığı
Tahminleme Hatası
Mevsimsel Faktörler
Plandan Sapmalar
Talep ve Sipariş Değişkenlik Oranı
Kaynak Kararları
Tedarik zinciri yönetimi tasarım çalışmalarında uzun dönemli güvenilir tedarikçi ilişkileri “kaynak kararları” kapsamında ele alınmaktadır. Bu düşünceden hareketle sürdürülebilir bir ilişki çerçevesinde çalışılan tedarikçi sayısını azaltılması amaçlanmaktadır. Çok sayıda tedarikçiden az sayıda tedarikçi ile yakın ilişki ve yüksek koordinasyonun sağlanması hedeflenmektedir. Belirsizlik ve risklerin yönetilmesinde tedarikçilerin rolü ve üstlendikleri rol analiz edilmelidir. Tedarikçilerin niyeti, alıcı ile uzun dönemli çalışma arzusu ve genişletilmiş aile perspektifinden hareketle tedarik zinciri yönetim konularına hassasiyetle yaklaşması başarı için şarttır.

Kaynak konusundaki temel karar türleri aşağıdaki gibidir.

Firma içi üretim, dış kaynak (yurtiçi tedarikçi veya uluslararası kaynak) tercihlerinin dağılımı
Tedarikçi araştırması, seçimi ve performans değerlemesi

Kaynak kararlarında kullanılmakta olan temel ölçütler aşağıdaki gibi sıralanabilir:

Ödeme zamanları (vadeler)
Ortalama satınalma fiyatı
Satınalma fiyat aralığı
Ortalama satınalma miktarı
Tam zamanında teslimat dağılımı
Tedarik edilen ürünlerin kalitesi
Tedarik sevk süresi
Fiyatlandırma Kararları

Tedarik zinciri uygulamalarında pazara sunulan ürün ve/hizmetlerin fiyatı rekabet avantajının sağlanmasında belirleyici rol oynamaktadır. İşletme ve ürünlerinin pazardaki konumlandırılması rakiplerin durumu güçlü/zayıf yönler ile fırsatlar ve tehditlerin anlaşılmasında değerli ipuçlarını vermektedir. Örneğin pazarda nihai tüketiciye ekonomik ürün sunan işletmeler, tüketicinin fiyat konusundaki tutum ve hassasiyetleri takip edilmektedir. Bu nedenle rakipler ve firma ürünleri arasındaki benzer ve farklılıklar yakından izlenmektedir.

Pazarda düşük ya da yüksek fiyatlı ürün satış stratejilerinin belirli bir altyapısı vardır. Düşük fiyat stratejilerinin meydana getirilmesinde satış ağının yaygınlığı ve satış miktarları büyük bir yer tutmaktadır. Satış miktarı arttıkça ona uygun üretim kapasitesinin sağlanması, tesis büyüklüğü ve tedarikçi ilişkilerinin yapılandırılması gerekmektedir. Tedarikçi ilişkilerinde sipariş büyüklüğü arttıkça ödeme ve vade seçeneklerinde alım gücü genişlemektedir. Ölçek (miktar) ve söz konusu siparişin parasal miktarı arttıkça alıcı-tedarikçi etkileşiminde pazarlıklarda güç alıcının yanında olmaktadır.

Fiyatlandırma konusundaki temel karar türleri aşağıdaki gibidir.

Fiyatlandırma ve ölçek ekonomileri
Her gün düşük fiyatlandırma, yüksek ve düşük fiyatlandırma tercihleri
Sabit fiyat ve liste fiyat tercihleri
Fiyatlandırmada kullanılmakta olan temel ölçütler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Kar marjı ile ilişkili ölçütler
Satışlarda vade seçenekleri
Sipariş başına sabit maliyet artışları
Birim başına değişken maliyet artışı
Ortalama satış fiyatı
Ortalama sipariş büyüklüğü
Satış fiyat aralığı
Satışların periyodik dağılımı

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ EKİPLERİ İÇİN

Satın alma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Eğitimi
Eğitim İçeriği için Eğitim Kataloğunu https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirebilirsiniz.
Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.Eğitim Teklifleri Hazırlama Eğitim ProgramlarıŞirketinize Özel Eğitim Programlarımızı (4-6 günlük) İncelemek için
https://satinalmadergisi.com/egitim-programlari/

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ MAKALELERİ
-> Prof. Dr. Murat ERDAL

SATIN ALMA EĞİTİM TESTLERİ

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

Kitap Önerileri : 

  • MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
  • SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com

Endüstri 4.0’a Hızlı Uyumu, Türkiye’nin En Büyük İkinci Beyaz Eşya Üreticisi Konumunu Güçlendirdi

Yeni nesil teknolojilerine yön veren Endüstri 4.0, beyaz eşya üretiminde yarattığı dijital dönüşümle sektöre daha verimli ve sürdürülebilir üretim avantajı sunuyor. Türkiye de, Endüstri 4.0’ın beraberinde getirdiği akıllı proses ve otomasyon sistemlerine hızlı uyumu sayesinde, beyaz eşya üretiminde Çin’den sonra dünyanın en büyük ikinci ülkesi olma konumunu güçlendirdi.

Yüksek seri üretim adetlerine dayanıklı endüstriyel teknik ürünlerinin beyaz eşya üretiminde maliyetleri önemli ölçüde düşürdüğüne dikkat çeken Atlas Copco Endüstriyel Teknik Genel Endüstri Bölüm Müdürü Okan Kara, “Atlas Copco Endüstriyel Teknik olarak Endüstri 4.0’a dayalı otomasyon sürecini hızlandırmak için üretim hatlarında otomasyon ve robotik uygulamalara yönelik vida besleme çözümlerini artırıp, üretim hatlarına izlenebilirlik ve yazılımları entegre ediyoruz. Bunlara ek olarak üretim hatlarına önleme istemleri kurarak esnek üretim hatlarını destekleyen istasyonlarımızla süreci hızlandırıyoruz” dedi.

Tüm sektörlerin dönüşümüne yön veren Endüstri 4.0, beyaz eşya sektöründe yarattığı dijital dönüşümle üretim sürecini hızlandırarak verimliliği artırıyor. Beraberinde getirdiği akıllı proses ve otomasyon sistemleri de; üretim ve satış sonrası maliyetlerini düşürürken daha kısa sürede daha fazla üretim yapılmasını sağlıyor. Türkiye, bu hızlı değişime hızlı uyumlanarak şu an beyaz eşya üretiminde Çin’den sonra dünyadaki en büyük ikinci üretici konumuna geldi. Yüksek seri üretim adetlerine dayanıklı endüstriyel teknik ve montaj ürünlerinin akıllı otomasyon sürecinin olmazsa olmazı olduğuna dikkat çeken Atlas Copco Endüstriyel Teknik Genel Endüstri Bölüm Müdürü Okan Kara, Endüstri 4.0, beyaz eşya üretiminde yarattığı devrimle kalite standartlarını da her geçen gün yükseltiyor. Tüm endüstrilerde hız ve verimlilik artışını destekleyen Endüstri 4.0, beyaz eşya üretiminde otomasyon sürecini daha da hızlandırıyor. Biz de Atlas Copco Endüstriyel Teknik olarak Endüstri 4.0’a dayalı otomasyon sürecini hızlandırmak için üretim hatlarında otomasyon ve robotik uygulamalara yönelik vida besleme çözümlerini artırıp, üretim hatlarına izlenebilirlik ve yazılımları entegre ediyoruz. Bunlara ek olarak üretim hatlarına önleme istemleri kurarak esnek üretim hatlarını destekleyen istasyonlarımızla süreci hızlandırıyoruz” diye belirtti.

“Beyaz Eşya üretiminin dijital dönüşümüne liderlik ediyoruz”

Atlas Copco Endüstriyel Teknik’in beyaz eşya üreticilerine sunduğu ürün ve çözümlerle bu alandaki dijital dönüşüme liderlik ettiğini belirten Kara, “Yüksek seri üretim adetlerine dayanıklı ürünlerimiz ve üretim kalitelerini iyileştirmeye yönelik gelişmiş montaj teknolojileri ile beyaz eşya üreticilerinin üretim ve satış sonrası maliyetlerini düşürürken, daha kısa sürede daha fazla ürün geliştirmelerini olanaklı kılıyoruz. Gelişmiş montaj teknolojileri konusunda otomasyona uygun fikstürlü, sektörde üst düzey yüksek dayanıma sahip ürünlerimizle otomasyonu destekliyoruz. Hem otomasyona uygun hem de robotik uygulamalarda kullanılan otomatik vida besleme sistemleri de bu süreçleri destekliyoruz. Sektörde en hızlı vida besleme yeteneğine sahip olmamız da üretim hızını artıran en büyük etkenler arasında yer alıyor” ifadelerinde bulundu.

“Üst düzey teknolojiler otomasyonu daha avantajlı hale getiriyor”

Beyaz eşya sektöründe üst düzey teknolojilerin otomasyonu daha avantajlı hale getirdiğini sözlerine ekleyen Kara, “Anahtar teslim olabilecek istasyon çözümleri için makina imalatçıları ya da firmaların otomasyon bölümleri ile iş birliği içerisinde çalışıyoruz. Onların üretim hızlarını artırmaya ve çalışan sayısını azaltmaya yönelik ya da operatörden bağımsız çalışabilecek ve insan kaynaklı hataları minimize edecek çözümlere odaklanıyoruz” dedi.

“Sektör üreticilerinin Endüstri 4.0 ve akıllı otomasyon konusundaki farkındalığı artıyor”

Kara, beyaz eşya üretiminde şu anda Endüstri 4.0 ve akıllı otomasyon konusuna bir yönelim olduğunu ve farkındalığın arttığını da belirterek sözlerini şöyle tamamladı:

“Atlas Copco Endüstriyel Teknik olarak bu yönelimi daha sistematik ve uzun vadeli bir bakış açısı ile ele alıyoruz. Bu konuda üreticilerde bir farkındalık oluşturmayı hedefliyoruz. Farkındalık çalışmalarımız kapsamında, işletmelerle geçici çözümler yerine uzun vadeli kalıcı çözümler üreterek maliyetlerini azaltmaya yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Bilgi teknolojileri, otomasyon ve üretim departmanları ile workshoplar, seminerler gerçekleştirerek işletmelerin bilgi seviyesini arttırmaya çalışıyoruz. Müşterilerimizi ilk yatırım maliyetleri açısından daha kalıcı çözümlere yönlendiriyoruz. İşletmelere yatırımın ne kadar sürede geri döneceğini tüm faktörleri hesaba katarak gerçekçi bir şekilde sunuyor, üreticileri karlılık konusunda bilgilendiriyoruz. Bu da sektörün dijital dönüşümünü hızlandırıyor.”

İhracatın Finansmanına Türk Eximbank’ın Katkısı İGE A.Ş. Kefaleti – Bölüm 10

İGE – İhracatı Geliştirme A.Ş.

Makalemde asıl anlatmak istediğim konu buydu;

İhracatçılarımıza can suyu niteliğinde kurulan İhracatı Geliştirme A.Ş. KOBİ niteliğindeki ihracatçılarımızın kredilendirilmesi aşamasında varlığını yakından hissedecektir.

İhracati Geliştirme Anonim Şirketi

İhracatı Geliştirme A.Ş., 13 Ekim 2021 tarihinde ticaret siciline tescil edilerek tüzel kişilik kazanmıştır. 10 milyon lira sermaye ile kurulan Şirket paylarının %95’i Türkiye İhracatçılar Meclisine, %5’i de EXIMBANK’a aittir.

İGE A.Ş.’nin sermayesinin % 95’i ihracatçının yol göstericisi ve rehberi konumunda TİM Türkiye İhracatçılar Meclisi’ne aittir.

 

İGE A.Ş.’nin sermayesinin % 5’i her zaman Türk ihracatçısının destekçisi konumunda olan ülkemizin gururuTürk Eximbank’a aittir.

Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlanan esas sözleşmeye göre Şirketin amacı,

İhracatı Geliştirme A.Ş.’nin esasen ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler ile uğraşan firmalara yönelik ihtisaslaşmış bir ‘İhracat Kredi Garanti Fonu’ olması ve böylelikle sadece ihracatçıların erişimine açık olarak bunların finansmana erişiminde teminat sorununun ortadan kaldırılması ve finansmana erişimlerinin kolaylaştırılması hedeflenmektedir. Bu hedef doğrultusunda, İhracatı Geliştirme A.Ş. aracılığıyla, teminat yetersizliği nedeniyle çeşitli kredi ve destek imkanlarından yeterince yararlanamayan ihracatçıların krediye erişimleri kefalet suretiyle sağlanmış olacaktır. Ayrıca, bankalar için ihracat kredileri daha az sermaye tüketecek, riskin kısmen paylaşılacağı ve münhasıran ihracatçıya hizmet edeceği bir yapının tesis edilmesiyle birlikte, bankacılık sektörü ihracat kredilerinde teminat sorununa takılmadan ihracatçılara verdiği kredileri artırabilecektir.

İGE İhracatı Geliştirme A.Ş. Adına Özet

2021 Ekim ayının başında, mal ve hizmet ihracatçılarının finansman ihtiyaçlarının giderilmesine katkı sağlamak ve teminat yetersizliği içinde olan ihracatçılar lehine münhasıran ihracat kredileri için kefalet vermek ve böylelikle ihracatçıların finansmana erişimini kolaylaştırmak amacıyla Türkiye İhracatçılar Meclisi ile EXIMBANK ortaklığında İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi kurulmuştur.

İhtisaslaşmış bir kefalet kurumu olması öngörülen İhracatı Geliştirme A.Ş.’nin mali yapısının güçlü kılınması ve ihracatçı birliklerinin adı geçen Şirkete ortak olmalarının sağlanması için 7341 sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla, 5910 sayılı Kanunda bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu bağlamda, söz konusu değişikliklerle;

  • İhracat işlemleri üzerinden FOB bedelin onbinde üçüne kadar Ticaret Bakanlığınca belirlenen oranda ek nispi ödeme kesintisi yapılması, hizmet sektörleri için de 16 yaşından büyükler için uygulanan aylık asgari ücretin on katına kadar Ticaret Bakanlığınca yıllık cirolara göre belirlenen tutarda ilave yıllık aidat tahsil edilmesi ve söz konusu ek nispi ödeme kesintisinin ve ilave yıllık aidat tahsilatının İhracatı Geliştirme A.Ş.’nin sermayesine eklenmesi,
  • Hizmet sektörleri için aylık asgari ücretin brüt tutarı ile bu tutarın 5 katı arasında belirlenen tutarda tahsil edilen ihracatçı birliklerine giriş aidatı ve yıllık aidatın, bundan böyle aylık asgari ücretin brüt tutarı ile bu tutarın 20 katı arasında yıllık cirolara göre belirlenen tutarda tahsil edilmesi,
  • Türkiye İhracatçılar Meclisi bünyesinde faaliyet gösteren Türkiye Tanıtım Grubunun tasfiye edilmesi ve varlıklarının kısmen ya da tamamen İhracatı Geliştirme A.Ş.’ye sermaye olarak eklenmek üzere aktarılması,
  • İhracatçı birliklerinin yedek akçe hesaplarında bulunan meblağların Ticaret Bakanlığınca belirlenen tutarda İhracatı Geliştirme A.Ş.’nin sermayesine eklenmek üzere sermaye taahhüdü ödemesi olarak aktarılması,
  • İhracatı Geliştirme Ş.’ye katma değer vergisi, gelir vergisi, damga vergisi ve harç muafiyetlerinin tanınması, öngörülmüştür.

Kaynakça: Mustafa Yavuz

Ve İhracatı Geliştirme A.Ş. Adına Söyleyebildiklerimiz

Bir KOBİ veya ticari firmasının bankalardan kredi talebi olduğunda, bankaların ilk etapta bakacakları hususlar;

  • Firmanın bilançosu
  • Satışları, siparişleri, yaptığı satışlara ait tahsilatları ve tahsilat süreleri
  • Krediye teminat oluşturacak değerler

En azından talep edilecek kredi için firmanın teminatı yeterli değilse veya güçlü değilse, firmanın bankalardan talep ettiği kredinin sonucu muhtemelen olumsuz olacaktır. Kredi için teminatlar göz ardı edilemez bir unsurdur.

Kaynak: https://ihracatigelistirme.com.tr/

İGE A.Ş. Kuruluş Amacı

İGE A.Ş., yurt içi ve yurt dışında var olan ya da ülkemiz koşullarına uygun olarak geliştirilecek yeni kredi garanti ve kefalet uygulamaları yoluyla, mal ve hizmet ihraç edenlerin finansman ihtiyaçlarının giderilmesine katkı amacıyla kurulmuştur.

Misyon:

Finansmana erişim sürecinde ihracatçıların gereksinim duyduğu teminatı sağlamak.

Vizyon:

Üretimin, istihdamın ve kalkınmanın ana aktörü olan ihracatın ve ihracatçının desteklenmesinde ülkemizin en önemli kurumlarından ve politika araçlarından biri olmak.

Kimler İGE Kefaletinden Faydalanabilir ?

Destek paketimiz, kredibilitesi olmakla birlikte teminat yetersizliği nedeniyle finansmana erişmekte zorlanan KOBİ niteliğini haiz ihracatçılara yönelik olarak hazırlanmıştır.

İGE A.Ş. Kefalet Başvurusunu Nerelerden Yapabiliriz ?

Türkiye İhracat ve Kredi Bankası A.Ş.(Türk Eximbank) aracılığı ile başvuru yapılabilmektedir.

Hangi Tarihten İtibaren Başvuru Yapabilirim ?

Bu konuda Türkiye İhracat ve Kredi Bankası A.Ş.(Türk Eximbank) tarafından yapılacak açıklamalar takip edilmelidir.

Hangi Firmalar KOBİ Tanımına Girmektedir ?

İkiyüzelli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri yüzyirmibeş milyon Türk Lirasını aşmayan ve bu Yönetmelikte mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ekonomik birimleri veya girişimler, olarak tanımlanmıştır. KOBİ olup olmama durumu ve işletme ölçeğinin tespiti için KOBİ miyim? – KOSGEB T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı adresinde yer alan “KOBİ miyim?” testi kullanılabilir.

Adres

Küçükbakkalköy Mah. Defne Sok. No: 3 Büyükhanlı Plaza, Kat:1 34750 Ataşehir/İstanbul

Bize ulaşın

info@ihracatigelistirme.com.tr

0216 275 51 00

Kaynak: https://ihracatigelistirme.com.tr/

İGE.A.Ş.’nin Genel Müdürü Sayın Kasım Akdeniz’in Gaib – Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri Gaziantep’te 07.07.2022 Tarihinde Verdiği Webınar Tanıtımından, Eğitimden

İGE A.Ş.Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Kasım Akdeniz’in 07.07.2022 tarihinde GAİB – Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri Gaziantep’te vermiş olduğu webinar eğitimde GAİB’ün üst düzey yönetimi ile birlikte ülkemizin çeşitli illerinden katılan dış ticaret tacirlerinin katılmış, İGE A.Ş. hakkında bilinmesi gereken detayları doyurucu bir şekilde anlatmıştır.

Sayın Genel Müdür Kasım Akdeniz gerek üst yönetimden gelen soru ve görüşleri dinlemiş, gerekse webinar eğitimine katılan katılımcılardan gelen soruları da büyük bir özveri ile yanıtlamıştır.

Teminat sorunu hala asli bir sorun olarak masalarında duran KOBİ firmalar için İGE A.Ş.’nin bu ürünü tam anlamıyla bir fırsattır. İGE – İhracatı Geliştirme A.Ş. ve özverili mensupları ile her zaman Türk ihracatçısının yanında olan ülkemizin haklı gururu Türk Eximbank, İGE A.Ş.nin bu kefalet ürününü tanıtmak için adeta seferber oldular. Kocaman alkış ve takdiri hak etmiş durumdalar bu çabalarından dolayı. Bu haftaki yazımda da ben de İGE A.Ş.’ye destek vermeyi arzu ettim.

Türk Eximbank ise söylenebilecek tüm güzel sözleri ve takdirleri hak etmiş durumdadır.

Reşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

Alım Talebi: Pirinç

Afrika ülkelerine ve Dubai’ye ihraç edilmek üzere yüklü miktarda pirinç alımı yapılacaktır. Ödeme şekli vesaiktir. İlgilenen firmaların, detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (350 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

Alım Talebi: Gaz Beton ve Yapıştırma Harcı

Aşağıda beliritlen özelliklerde, gaz beton ve yapıştırma harcı alımı yapılacaktır. İlgililerin, detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

  • 15 lik gaz beton 580 m2… 87,00m3 (Sadece dış cephe)
  • 10 luk gazbeton 1250 m2… 125.00m3 (iç bölmeler oda araları dahil)
  • 101 adet 10 luk lento 120 cm boyunda
  • Bunlara yetecek kadar yapıştırma harcı

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (350 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.