Lojistik Sektörünün Gelişimi İçin STANDARDİZASYON!

Sektörlerin gelişimi açısından uygulanması gerekli mevzuatlar, kurallar ve normlar ülkemizde bir çok sektörde olduğu gibi lojistik sektöründe de ya uygulanmıyor ya da eksik uygulanıyor.

Bunlar kısaca;

  • Mevzuat uygulamaları
  • İSG gereklikleri
  • Mali ve finansal konular
  • İnsan kaynakları uygulamaları
  • Şirketlerin yönetimsel gereklileri

Gibi maddeleri sayabiliriz.

Bu maddeleri tam olarak uygulamayan lojistik şirketleri, sektörde bazı haksız rekabetlere ve Türk lojistik şirketinin gelişimine engel teşkil edebiliyor. Bunun içindir ki, Türk lojistik sektörünün gelişimi açısından her alanda; taşımacılık, depolama ve diğer süreçlerde  standardizasyon artık önemli bir hale gelmiştir.

Çoğu kurumsallıktan uzak sektör şirketleri farklı kural dışı uygulama ile piyasada iş yapmaya çalışıyor. Bu durum kurumsallığa değer verem ve işini gerçekten uluslararası normlara göre yapmak isteyen lojistik şirketlerine zarar veriyor.

Lojistik sektöründe standartlaşma / kurumsallaşma neden sağlanamıyor ?

Dış Ticarette Sahte Belgeler ve Bankalar

Uluslararası ticarette, ihracatçılar vesaik mukabili  (CAD – Cash Against Documents) olarak satış yaptıklarında, malların yurt dışına sevk edilmesini müteakip, sevk dökümanları olan;

  • Deniz konşimentosu
  • Ticari Fatura
  • CIF yüklemelerde sigorta belgesi / sertifikası
  • Gözetim kontrol / kalite / ağırlık sertifikası
  • Paketleme listesi
  • Spesifikasyon belgesi vs

gibi evrakları hazırlayıp, yurt dışındaki ithalatçıya sunulmak üzere, Türkiye’de (veya başka ülkede) kendi bankasına evrakları sunarak, ithalatçının bankasına gönderilmesini sağlamaktadır. İthalatçının bankası da kendisine tahsil için gönderilen vesaiki, ithalatçıya fatura bedelinin tahsilini müteakip evrakları teslim eder, tahsil edilen parayı da en seri şekilde ihracatçıya ödenmek üzere ihracatçının bankasına gönderir.

Tahsiller için yeknesak kaide ve kurallar (URC 522 Uniforms Rules for Collections) Madde 13 şöyle bir ifadeye yer vermektedir;

Madde 13 Belgelerin Geçerliliğine İlişkin Sorumluluk Alınmaması

Bankalar belgelerin biçimi, yerliliği, doğruluğu gerçek/sahte olup olmadıkları veya yasal sonuçları veya belgelerde yer alan veya sonradan eklenen genel ve/veya özel şartlar dolayısıyla hiçbir yükümlülük veya sorumluluk üslenmedikleri gibi belgelerin temsil ettiği malların mevcut olup olmadığı veya değeri, tanımı, miktarı, ağırlığı, kalitesi, durumu, ambalajı, teslimatı veya malları gönderenlerin, taşımacıların, navlun komisyoncularının, malları sigorta edenlerin, alıcıların veya diğer herhangi bir kişinin iyi niyetle veya eylemlerine ve /veya ihtimallerine, mali durumlarına, icraatına veya ticari itibarına ilişkin olarak hiçbir sorumluluk veya yükümlülük üstlenmezler. “

Bu maddenin ithalatçıyı ne kadar koruduğu tartışılır. İhracatçı sahte belge de gönderse, aracı bankalar bu belgenin gerçek olup olmadığını araştırmayacak ve sahte belgeleri faturada yazılı tutar karşılığında ithalatçıya teslim edecek, ithalatçının bankası tahsil ettiği parayı ihracatçının lehine olmak üzere bankasına transfer edecek. İthalatçı ise sonradan anlayacağı sahte belgeler ile sözde ithal mallarını çekmeye çalışacak. Örneğin sahte deniz konşimentosu tanzim edilmiş olsun, ithalatçı iyi niyet çerçevesinde bankaya bedeli ödeyecek ve aralarında sahte konşimento olan vesaik alacak ve sonradan farkına varacak ki ortada mal yok ve deniz konşimentosu sahte. Vesaik mukabil için verdiğim bu örneği akreditifli işlemler için de vermem mümkündür.

Burada sormak istediğim; sahte belgelerle tahsiline aracılık eden bankaların da bu sahtecilikte sorumluluğu olmalı mıdır? Size göre ICC – International Chamber and Commerce’niin hazırlamış olduğu URC 522 Sayılı Broşürün 13. maddesinin yeniden gözden geçirilip revizyona tabi tutulması gerekli midir? Mevcut kurallar ihracatçıyı koruyup, ithalatçıyı aynı oranda korumamaktadır.

Fikirleriniz nedir bu konuda?

Doğan Holding CEO’su Çağlar Göğüş: “Global standartlarda yatırım şirketi olma yolundayız”

Doğan Holding, Dünya Yatırımcı Haftası’nda düzenlediği buluşmada 45 kurumsal yatırımcı ve analisti ağırladı. Doğan Holding şirketlerinin CEO ve CFO’ları şirketlerinin potansiyelini ve yatırım değerini anlattı, yatırımcılardan gelen soruları yanıtladı. Doğan Holding CEO’su Çağlar Göğüş, “Bir yatırım holdingi olmanın hakkını veriyor, katma değerli işlere yatırım yapmaya devam ediyoruz” dedi.

Bu yıl 60. yılını kutlayan Doğan Holding, Dünya Yatırımcı Haftası’nda grup şirketlerinin üst düzey yöneticileri ile finans piyasalarının önde gelen yatırım şirketinin yönetici ve analistlerini buluşturdu. Doğan Holding’de gerçekleştirilen buluşmada, Holding’in CEO’su Çağlar Göğüş ve gruba bağlı şirketlerin yöneticileri yatırımcılara yönelik sunumlar gerçekleştirdi.

“Portföyümüzdeki varlıkları en doğru şekilde yönetiyor, hissedarlarımıza değer veriyoruz”

Toplantıda yaptığı konuşmada Türkiye’ye yatırım yaparak değer katmaya devam edeceklerinin altını çizen Doğan Holding CEO’su Çağlar Göğüş şunları söyledi:

“Ekonomide zorlu süreçlerin yaşandığı bir dönemde, işlerimizin bütçelere paralel gidiyor olması bizler için mutluluk verici. Bir yatırım holdingi olmanın hakkını veriyor, grup şirketlerimize destek oluyoruz. Kısacası, global standartlarda bir yatırım şirketi olma yönünde emin adımlarla ilerliyoruz. Hissedarlarımıza değer yaratmak en büyük önceliğimiz.”

Doğan Holding’in 2019 yılı ilk yarı finansal performansıyla ilgili bilgi veren Göğüş, 2019 yılının ilk 6 ayında 2018’in aynı dönemine göre konsolide satış gelirlerinde yüzde 20 artış sağlayarak 6 milyar 229 milyon TL’lik gelir elde ettiklerini, konsolide esas faaliyet kârının ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 80 artarak 666 milyon TL olarak gerçekleştiğini hatırlatarak, şunları söyledi:

“Elimizdeki varlıkları en iyi şekilde yönetmeye azami gayret gösteriyoruz. Belirlediğimiz yatırım stratejisi doğrultusunda yeni işlere bakıyoruz Rekabetçi bir yapımız var ve iyi bir yatırımcıyız.

Hisse geri alım programını rasyonel bir şekilde yönetiyoruz. Bizim yabancı payımız bu yıl yüzde 29’dan yüzde 48’e çıktı. İşlem hacimlerimiz yükseldi, hissede derinlik arttı. Yabancı kurumsal yatırımcının ilgisini hissediyoruz. Pozitif bir hareket var. Bu gelişim iyi ama biz daha yüksekleri hedefliyoruz. Bu yıl hem kar payı dağıttık, hem de yatırımcıya sermaye kazancı sağlıyoruz.”

Grup şirketlerinde tahvil ve bono ihracına sıcak baktıklarını belirten Doğan Holding CFO’su Bora Yalınay ise TL borçlanıp TL ödediklerini, dolayısıyla düşen kredi faizlerinin ve son bir yılda yaşanan kur dalgalanmalarının Doğan Holding’i olumsuz etkilemediğini aktardı. Toplantıda konuşan Doğan Holding Başkan Yardımcısı Dr. Murat Doğu ise Doğan Holding’te uzun bir aradan sonra bu yıl yüzde 10 kar dağıtımı yapıldığı, hisse geri alım programı başlatıldığı ve finansal raporlama yapısında, finansal rapor okuyucusunun Doğan Gurubu Şirketleri’ni daha iyi analiz etmesini sağlayacak düzenlemeler yapıldığı bilgisini paylaştı. Murat Doğu, Doğan Holding’in bir yatırım bankası kuruluşu için BDDK’ya resmi başvuruda bulunduğunu hatırlatarak, bu yatırımın gerçekleşmesi halinde grup olarak finans piyasalarındaki ağırlıklarının da artacağını kaydetti.

Toplantıda enerji, akaryakıt perakendesi, finans, internet-eğlence, sanayi, otomotiv, turizm, ticaret ve gayrimenkul sektörlerinde faaliyet gösteren Doğan Holding’e bağlı tüm şirketlerin yöneticileri, şirketlerinin iş ve gelir modellerini, performanslarını ve başarı hikâyelerini paylaştı.

A1 Capital, Ahlat Yatırım, Akyatırım, Alan Yatırım, Ata Yatırım, Azimut Portföy, BGC Partners, Citibank, Deniz Yatırım, Garanti Yatırım, Garanti Portföy, Gedik Yatırım, Global Yatırım, ICBC, İntegral Yatırım, İş Portföy, İş Yatırım, Marmara Capital, Oyak Yatırım, QNB Finans Portföy & Yatırım, Strateji Portföy, Taaleri, Tacirler Yatırım, TEB Portföy & Yatırım, ÜnlüCo, Yapı Kredi Yatırım şirketlerinin 50’ye yakın temsilcilerinin ağırlandığı toplantıda, Doğan Holding bünyesinde faaliyet gösteren Hürriyet Emlak, Kanal D Romanya, DMC, NetD, Doruk Faktoring, Doruk Finansman, D Gayrimenkul, Aytemiz, Ditaş, Doğan Enerji, Suzuki ve Holding’in üst düzey yöneticileri, sektör değerlendirmeleri, şirketlerinin faaliyetleri, mevcut finansal durumları, gelecek dönem planları gibi detayları paylaştı.

Doğan Holding, 60 yıllık deneyimi ve başarılı birleşme ve satın alma işlemleri; planlanan yeni yatırımları ile güçlü gelir, nakit ve FAVÖK artışı; BIST-30 şirketi olarak net defter değerine göre cazip hisse fiyatı; güçlü finansal yapısı ve kredibilitesi; sürdürülebilir büyümesi;istikrarlı kâr dağıtım politikası ve hisse geri alım programı ile yatırımcılar açısından dikkate değer şirketlerden biri olmaya devam ediyor.

Y Kuşağının %75’i Şirketleri Kurumsal,Sosyal ve Çevre Sorumluluklarıyla Değerlendiriyor

Esnek çalışmanın yükselişi, iş yapış şekillerini de değiştiriyor. Bu değişim sadece karlılık üzerinde değil firmaların yetenekli bireyleri cezbetme ve elde tutma kapasiteleri üzerinde de etkili oluyor.

İşin doğası hızla değiştikçe, iş yerleri de bu değişime ayak uydurmak için gelişiyor. Sürekli yenilenen teknoloji, start-up ve franchise kültüründeki büyük ilerleme, iş birliğine dayanan yüksek devinimli iş uygulamaları ile maliyetleri kontrol altında tutma konusundaki istek, pek çok işletmenin çalışma yöntemlerinin değişmesine yol açıyor.

Emlak şirketi JLL’nin raporuna göre, kurumsal yapıların neredeyse üçte biri 2030 yılında esnek çalışma yerlerine dönüşecek ve bunun sadece faaliyet maliyetleri açısından değil, bir sonraki nesilden yetenekli insanları firmaya çekmek ve elde tutmak açısından da sonuçları olacak.

Yetenekli kişilerin edinilmesi ve ‘esnek jenerasyon’

Bir işte başarılı olma her zaman bir adım önde olmakla ilgili oldu; ancak rekabet durmaksızın devam ettiği için, önde gelen şirketleri rakiplerden ayıran şey insan kalitesi olmuştur. JLL’nin EMEA Kurumsal Araştırma Biriminin Başkanı Tom Carroll, iş alanının yetenekli bireyleri cezbetmek için de büyük bir faktör olduğuna inanıyor.

Carroll şunları söylüyor: “Esnek ofis alanları belirli yetenekteki insanları, özellikle de genç insanları cezbediyor. Bu insanlar ofis ortamının bir yandan daha az geleneksel olmasını, diğer yandan da dijital ve ürün inovasyonu anlamındaki ihtiyaçları karşılamasını istiyor”. Bu görüş, 80 ülkede 15.000’den fazla iş insanının fikrini bir araya getiren IWG Global işyeri araştırması‘nın rakamlarıyla da destekleniyor. Grup çatısı altında Regus’u da bulunduran IWG’nin araştırmasına göre bir çalışan, iki işverenden teklifler aldığında, %80 gibi yüksek bir oranda, esnek çalışma imkanı sunmayanı reddediyor.

Raporun önsözünde IWG’nin Kurucusu ve İcra Kurulu Başkanı Mark Dixon şunları söylüyor: “Dünya genelindeki işletmelerin %62’sinde esnek iş yeri politikası uygulanması hiç de şaşırtıcı değil. Pek çok sektörde patronlar artık olağan bir çalışma gününün nasıl olması gerektiğini dikte etmemekte. ‘Esnek nesil’ olarak bilinen bu kesim artık dediğini yaptırıyor”.

Yeşile dönüş ve kurumsal sorumluluk

İşletmeler artan şekilde kurumsal ve sosyal sorumlulukları ve çevre üzerindeki etkileriyle değerlendiriliyor. Cone Communications tarafından yürütülen bir araştırmaya göre, Y kuşağının %75’i “sorumlu” bir şirket olarak gördükleri bir şirkette çalışmak için ücretlerinde kesinti olmasını kabul ediyor. Bir şirketin çevre üzerindeki olumsuz etkisini asgari düzeye indirirken, personelinin iş yaşam dengesinin iyileştirmeye yardımcı olmasının bir yolu da esnek çalışma ortamlarından geçiyor.

Örneğin, personelin gitmesi gereken tek bir merkezi lokasyon yerine, esnek çalışma; firmaların yetenekli personellerinin yaşadıkları yerlere daha yakın olan daha küçük, uydu ofisler kurmalarına imkan vermekte. Yani şirketler, yetenekli kişinin kendisine gelmesini beklemek yerine, onun yakınına gitmekte.

Grup çatısı altında Regus’u da bulunduran IWG araştırmasına göre, işe gitme stresinin, “özellikle trafikte veya kalabalık toplu ulaşımda uzun zamanlar harcanmasını gerektiren durumlarda” azaltılması, hem işletmelere hem de çalışanlara yarıyor. Çalışanlar işlerine zamanında ve zinde bir şekilde gittiği için bundan kazançlı çıkan taraf yine işletme oluyor. Rapora göre, işletmelerin %75’i işe gidiş yolculuklarının süresini azaltmak için esnek çalışma koşullarını hayata geçiriyor.

Kiralama maliyetlerinden tasarruf edilmesi

Elbette esnek iş yerinin bir işletmeye sağladığı en büyük faydalardan biri maliyetle ilgili. Şirketlerin ne kadarlık alanı ne kadar süre için kiralayacaklarını belirleyebilmeleri, daha önce geleneksel emlak kiralama anlaşmalarıyla mümkün olmayan bir özgürlük düzeyi sağlamakta. Cushman ve Wakefield’in ulaştığı istatistiklere göre, örneğin Londra’da esnek bir iş yerinin ortalama kiralama maliyeti, geleneksel alanın maliyetinin yarısından fazladır.

IWG raporuna göre, esnek çalışma işletmeler tarafından başarının bir anahtarı olarak görülmekte (%79) ve özellikle pek çoğu sermaye ve işletme giderlerini azaltmak için bunu kullanmakta veya gereksiz varlıklardan kurtulmak, riskleri yönetmek ve portföylerini konsolide etmek için faydalı olduğundan esnek çalışma lokasyonlarını seçmekte.

Satınalma Dergisi Üyelik Paketleri

 

 

Züccaciye Sektöründeki İhracat Her Geçen Yıl Artıyor

Züccaciye sektörü, ihracattaki ve dış ticaretteki başarısını göstermeye devam ediyor. Mutfak araç gereçlerinden, seramik, cam, mobilya dekorasyon ürünlerine kadar birçok ürün grubunu kapsayan züccaciye sektörü, ülkemizde dış ticaret fazlası veren sayılı sektörlerden biri olmaya devam ediyor. Sektör raporlarına göre 2017 yılında 4,2 milyar dolarlık ihracat gerçekleşirken, mamul ve sofra eşyaları sektörü 963 milyon dolarla yılı kapatmıştı. Kış sezonunun gelmesiyle birlikte düğün hazırlıklarına başlayan çiftler, ev ürünleri ve mutfak araç gereçlerine yatırım yapmaya başladı. Dolasıyla gelecek sene için hazırlıklara başlanması züccaciye sektörünü doğrudan etkileyerek, ekonomiye katkı sağlayacak.

Ev ve yaşam alanına dair dekorasyonlar ve modeller durmadan gelişiyor. Referans Fuarcılık Genel Müdürü Fatma Funda Ercan “Ev dekorasyon ve mutfak ürünlerine artan ilgi sektörü olumlu yönde etkiledi. Mutfak araç-gereç çeşitlerinin artması, günlük yaşantımıza sağladığı birçok avantaj ile işlerimizi daha kolay ve pratik şekilde çözümlememiz, hem satışları etkiliyor hem de girişimcilerin dikkatini çekiyor’’ dedi.

Bu kapsamda Referans Fuarcılık tarafından bu yıl 3. Kez düzenlenen ‘’ 3. Uluslararası Home Concept Züccaciye Ev Eşyaları Aksesuar Üretici & Markalar Fuarı’’ için geri sayım başladı. 14-17 Kasım 2019 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde ziyaretçilerine kapılarını açacak. Fuarda, hedef 200 katılımcı ile beraber 17.000 yurtiçi ziyaretçi ve 95 ülkeden gelecek 2500 ziyaretçi ile ülke ticaretine büyük katkı sağlaması bekleniyor. Ev ve yaşam ürünlerine dair her şeyin yer alacağı fuarda, mutfak gereçlerinden ev tekstiline, tasarım yaşam ürünlerinden, elektrikli ev aletlerine, bahçe aksesuarlarından evinizi güzelleştirecek tüm aksesuar ürünlerine kadar en prestijli ürünler sergilenecek.

Dünyanın En İyi 25 Şirketi Açıklandı

Dünyanın En İyi Çok Uluslu İşverenleri araştırmasının sonuçları açıklandı. Great Place to Work’ün Fortune ile ortak gerçekleştirdiği ve 8 binden fazla şirketin analiz edildiği araştırmada Cisco birinciliği elde etti. Hilton ikinci olurken, geçen yılın lideri Salesforce üçüncü sırada yer aldı.

10.10.2019

Great Place to Work ile Fortune’un birlikte gerçekleştirdiği “Dünyanın En İyi Çok Uluslu İşverenleri” araştırmasında yer alan şirketler, güvenilirlik, saygı, hakkaniyet, gurur ve takım ruhu boyutlarında analiz edildi. Analiz sonuçları, çalışanların güven kültürünü içselleştirebilen şirketlerde daha mutlu bir şekilde çalıştıklarını gösterdi.

Tahtın yeni sahibi Cisco

Dünya genelinde 5 binden fazla çalışana sahip, aynı zamanda 58 ülke veya bölgede Great Place to Work’ün Ulusal En İyi İşverenleri listesinde yer alan şirketlerin bulunduğu listenin analizi sonucunda liderliği Cisco aldı. İkinci sıra Hilton’un olurken, bir önceki yılın lideri Salesforce bu sene üçüncü sırada kendisine yer buldu.

Yüzde 86’sı çalışma arkadaşına güveniyor

“Güven” global çapta gerçekleşen analizde; tüm dünyadaki çalışanların ortak olarak birleştiği değer oldu. Çalışanlar, “harika bir iş yerini” genel olarak liderlerin güvenilirlik, saygı ve hakkaniyet gösterdiği bir yer olarak tanımladı. Dünyanın En İyi İşverenleri’nde çalışanların %86’sı bu iş yerinde uzun süre kalmak istediklerini, %88’i ise işlerinde ekstra çaba göstermeye istekli olduklarını belirttiler. Çalışanların %86’sı iş yerlerindeki çalışma arkadaşlarına güvendiklerini söylediler. Bu sonuç, Great Place to Work’ün 9 yıl önce başladığı araştırmalara kıyasla, Dünyanın En İyi 25 İşverenleri’nde çalışanların “çalışmak için harika bir iş yeri” olarak belirlediği değerlerde %5 oranında artış olduğunu gösterdi.

Asya’da çalışma saatleri baskı oluşturuyor

Araştırmada Latin Amerika’daki politik ve ekonomik karışıklığın çalışanlar ve kurumların işini zorlaştırdığı, Asya’da haftada 70 saatlik çalışma süresinin çalışanlar üzerinde baskı oluşturduğuna ilişkin sonuçlar elde edildi. Avrupa’da haklar ve sorumluluklarla ilgili endişelerin yaşandığı, Amerika Birleşik Devletleri ile Kanada’da ise sık sık yapılan kurumsal faaliyetlerin çalışanları negatif yönde etkilediği ortaya çıktı.

Avrupa’da adalet, Latin Amerika’da güvenlik ön planda

Bölgesel farklılıklara dikkat çeken Great Place to Work Türkiye Ülke Müdürü Eyüp Toprak, “Great Place to Work’ün gerçekleştirdiği ve 3,4 milyon çalışanın katıldığı ‘İş Yeri Kültürü Araştırması’nda, Amerika ve Kanada’da takım ruhunun hayati önem taşıyor. Latin Amerika’da psikolojik güvenliğin kilit önemde olduğu görüldü. Avrupa ve Asya’da ise çalışanlar adalet ve iş yaşam dengesi konularında hassasiyet gösteriyorlar” dedi.

Dünyanın En İyi Çok Uluslu İşverenleri listesi:

1. Cisco 2. Hilton 3. Salesforce 4. DHL Express 5. Mars Inc 6. SAP SE 7. EY 8. Stryker Corparation 9. SAS 10. WORKDAY 11. The Adecco Group 12. Roche 13. Mercado Libre 14. American Express 15. Adobe 16. AbbVie 17. Intuit Inc. 18. Admiral Group PLC. 19. Belcorp 20. Scotia Bank 21.Atento 22. Natura 23. MCDONALD’S 24. Santander 25. AT&T Latin America

Great Place to Work hakkında:

Great Place To Work Enstitüsü, kurum kültürü konusunda uzmanlaşmış, 5 kıtada ve 60’tan fazla ülkedeki ofisiyle sektör ayrımı olmadan tüm ölçeklerdeki şirketlere mükemmel iş yerlerini inşa etmeleri, geliştirmeleri konusunda destek veren bir araştırma ve danışmanlık kurumudur. Great Place to Work, 30 yılı aşkın süredir dünya çapındaki en iyi işverenleri belirlemekte ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmaktadır. En İyi İşverenler listeleri, işveren markasının duyurulması ve güçlendirilmesi için şirketler tarafından tercih edilen ve kabul görmüş bir araştırmadır. Enstitü’nün 30 yıllık geçmişinde 100 milyondan fazla çalışanı dahil ettiği analizleri, kurum kültürü alanında dünyada gerçekleştirilen en geniş çaplı araştırma olma özelliğini taşımaktadır.

Türkiye’nin İlk Kadın Girişimcilik Araştırması Sonuçlandı

KAGİDER VE TÜRK TUBORG A.Ş.’nin katkıları ile gerçekleşen “Türkiye Kadın Girişimcilik Endeksi” açıklandı

KAGİDER ve Türk Tuborg A.Ş.’nin destekleri ile gerçekleşen “Türkiye Kadın Girişimcilik Endeksi” çalışması, gerçekleştirilen basın toplantısı ile kamuoyuna sunuldu. Kadın girişimcilerin profilini anlamak, iş kurma sürecindeki deneyimlerini, motivasyonlarını ve yaşadıkları zorlukları değerlendirmek amacıyla gerçekleştirilen araştırma sonuçlarına göre, kadın girişimciler finansal sıkıntılara rağmen geleceğe umutla bakıyor.

KAGİDER (Türkiye Kadın Girişimciler Derneği) ve Türk Tuborg A.Ş’nin katkıları ile gerçekleştirilen ve bugün yapılan basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaşılan “Türkiye Kadın Girişimcilik Endeksi Çalışması” araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’de kadın girişimcilerin sayısı erkek girişimcilerin yarısından az olsa da, kadınlar daha iddialı.

Kadın girişimciliği konusunda Türkiye’de ilk defa bu kadar geniş kapsamda bir araştırma yapıldığını söyleyen KAGİDER Başkanı Emine Erdem, konuşmasında şu sözlere yer verdi: “KAGİDER’de 17 yıldır kadın girişimciliği ve kadın istihdamının gelişmesi için var gücümüzle çalışıyoruz. İlk kurulduğumuz 2002 yılında Türkiye’de kadın girişimcilerin oranı %4’tü. Şimdi ise bu oran %8.8. Bu gelişmede payımız olduğunu bilmekten onur duyuyoruz. Yine de daha gidecek çok yolumuz var… Türkiye Kadın Girişimcilik Endeksi de gösteriyor ki, kadınlar düşleri ve düşlerini gerçeğe dönüştürecek potansiyele sahip. Ekonomik ve toplumsal kalkınma adına bu potansiyelden faydalanmak için hükümet, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve kamuoyu hep birlikte çalışmalıyız. Türkiye Kadın Girişimcilik Endeksi verilerinin bu çalışmalar için bir yol gösterici olacağını düşünüyoruz. Bu işbirliği için Türk Tuborg A.Ş.’ye teşekkür ederiz.”

Türk Tuborg A.Ş. CEO’su Damla Birol ise, Kadınların başarıya giden yolları pek çok engelle dolu ve istihdama katılımda oranımız hala %34 civarında. Ev, aile ve işteki sorumluluklardan başlayıp çevreden gelen baskı ve önyargılar da eklendiğinde gitgide zorlaşan bir durum söz konusu olsa da biz Türk Tuborg olarak kadınların birbirine inanmaları, destek olmaları ve cesaretle devam etmeleri durumunda bu zorlukların bertaraf edilebileceğine ve aşılacağına kuvvetle inanıyoruz. Kadınları cesaretlendirmek ve hedeflerine ulaşmak için harekete geçen kadın sayısının artmasına destek vermek en büyük hedefimiz. Toplumumuzun kadın girişimci aynası olacak nitelikte bir araştırmaya birlikte imza attığımız için KAGİDER’e teşekkür ederiz. Ülkemizde kadın girişimci sayısını arttırmak için biz de payımıza düşeni yapmaya her zaman hazırız.” diye konuştu.

438 kadın girişimci ile görüşüldü

Kadın girişimcilerin profilini anlama, iş kurma sürecindeki deneyimlerini, motivasyonlarını ve yaşadıkları zorlukları değerlendirmek üzere yapılan araştırma için Türkiye’de ağırlıklı olarak KAGİDER üyesi olan 438 kadın girişimci ile görüşüldü. Araştırmaya katılan kadın girişimcilerin %67’si evli, %67’si çocuk sahibi, yaklaşık yarısı (%51) 40 yaş altı girişimcilerden oluştu. Katılımcıların eğitim durumu Türkiye genelinin oldukça üzerinde olan araştırmada kadın girişimcilerin ağırlıklı olarak metropolden, diğer bir deyişle İstanbul, Ankara ve İzmir’den gelmesi bu sonuçta etkili oldu.

Kadın girişimcilerin üçte birii yurtdışında da faaliyet gösteriyor

Kadın girişimcilerin kurdukları şirketlerin faaliyet alanları incelendiğinde önde gelen sektörlerin toptan ve perakende ticaret ile imalat olduğu tespit edildi. Kadın girişimcilerin kurduğu şirketlerin %57’si 1-5 çalışanlı şirket statüsünde. Kadın girişimcilerin kurdukları şirkete %75 oranında sahip olduğu görülüyor ve kurulan her 3 şirketten 1’i hem Türkiye’de hem de yurtdışında faaliyet gösteriyor.

Türkiye, 2018/2019 yılı global girişimcilik izleme raporuna göre, erken aşama girişimcilik aktivitesi toplamında 48 ülke içinde 15. sırada yer alıyor. Global Girişimcilik İzleme Raporu kapsamında, ülkelerin girişimciliği destekleyen koşulları ile 12 farklı kriter detayında ulusal girişimcilik durum endeksi (NECI) de ölçümleniyor. Türkiye 5.1 skor ile Avrupa ve Kuzey Amerika bölgesi içinde ortalama bir seviyede yer alıyor. Girişimcilik aktivitesi açısından yoğun, iş fırsatı yaratma beklentilerinin de yüksek olduğu bir ülke olan Türkiye halen kadın girişimcilerin erkeklere oranı açısından geri kalan altı ülkeden biri olarak konumlanıyor. Kadın girişimcilerin erkeklerin yarısından az olduğu ülkeler; Slovenya, Yunanistan, İsveç, İsviçre, Birleşik Krallık ve Türkiye.

Girişimcilik Geçmişi

Kadınlar girişim geçmişi açısından değerlendirildiğinde, kadın girişimcilerin kurdukları şirkete odaklanıp çoğu zaman başka bir işte çalışmadıkları, şirketin kuruluş aşamasında en çok aileden borç aldıkları, yakın geçmişte en fazla Türkiye’deki özel şirketler ile işbirliği yaptıkları görülüyor. Kadınların henüz şirket kurup, geliştirip, satma oranı oldukça düşük seviyede. Satış sebepleri ise iyi bir fırsat görüp değerlendirmekten ziyade anlaşmazlıklar ve maddi sorunlar olarak göze çarpıyor.

Kadının Girişimcilik Algısı

Araştırma kapsamında, Türkiye’deki kadın girişimcilerin, girişimcilik hikâyelerinin başlangıç aşamasına yönelik motivasyonları “ihtiyaç” ve “fırsat” içeren ifadelerle sorgulandı. Kadın girişimcilerin büyük çoğunluğu girişimcilik hikâyelerinin temelinde ilgili dönemde bir fırsat görmenin ve değerlendirmenin yer aldığı ifadesine katılıyor. Kadın girişimcilerin özbenlik algıları ve erkek girişimcilere yönelik algıları bu alanda gelişimi etkileyen önemli unsurlar olarak öne çıkıyor. Araştırma kapsamında görüşülen katılımcılar için kadın girişimci olmak en fazla cesaret, güç, bağımsızlık, özgürlük gibi sıfatlarla özdeşleştiriliyor. Girişimcilik algısı metropollerdeki kadın girişimciler için daha çok cesaretken, metropol dışı illerde ise güçlü olmak, diğer bir deyişle tüm zorluklara göğüs germek olarak yorumlanıyor. Girişimci olmaya yönelik paylaşımlarda kadın girişimcilerin kuvvetli pozitif duygulara değinen yorumları bulunuyor. Kadın girişimciler kendilerini borcuna sadık olarak niteliyor ve özbenlik algılarında para yönetimi ile ilgili konular ve mütevazılık ön planda yer alıyor. Genç girişimcilerin kadın girişimci algısı daha iddialı.

Gelecek Planları ve İhtiyaçlar

Kadın girişimcilerin eşleri ve ailelerinden sonra en büyük destekçisi, kendileri gibi iş kurmuş olan kadın girişimci arkadaşları. Ancak, daha fazla kurum ile işbirliği kurma ve iletişim ağlarından yararlanmaları gelecekteki ihtiyaçları açısından önem arz ediyor. Kadın girişimciler yurtdışına açılmak istiyor ve geleceğe yönelik değerlendirmeleri umut vadediyor. Kadın girişimcilerin en fazla ihtiyaç duydukları konu finansal destek olarak gözüküyor.

Araştırma kapsamında oluşturulan Türkiye Kadın Girişimcilik Endeksi; Davranış, Algı ve Gelecek olmak üzere üç ana bileşenden oluştu. Endeks, katılımcıların çoğunluğu KAGİDER üyesi olan kadın girişimcilerin 2018/2019 yılına ait resmini çekerek ilerleyen yıllarda girişimciliğe dair gelişimin takibini sağlayacak bir araç olarak kurgulandı. Skor 100 üzerinden 44 olup kadın girişimcilerin kurdukları şirketlerin yapısı, girişimciliğe yönelik algı ve beklentileri açısından gidecek daha fazla yolun olduğu sonucu ortaya çıktı.

Emtia Piyasaları ABD vs. Çin Gerilimi

2019 başlarında bir çok yabancı yatırım şirketi ve bankaların emtia piyasalarına ilişkin tahminlerini inceleme fırsatım olmuştu. Tabi bu öngörüler tamamen o günün şartlarının hiçbir etki altında kalmadan devamı doğrultusunda gerçekleşebileceği yönündeki görüşleri içeriyordu. Bu öngörülerdeki sapmayı da kısmen hesaplayabilecek araçlar mevcut. Fakat ABD Çin ticaret savaşının gerilimi bütün emtia piyasalarında bu durumun sonucu olarak beklenen ama yılın başında tahmin edilemeyen gerilim trendinde devam etmesiyle birlikte belirsizliğini yüksek sapma ile sürdürmekte.

Özellikle benim içinde bulunduğum Aluminyum sektörü özelinde incelersek, 2019 yıl sonu tahminlerinde LME 2000 USD/Ton rakamları geçerken bugün 1700 USD/Ton öngörülüyor. Çin üretim kapasite kullanımının ve dolayısıyla da ham ürün kullanımının azalması diğer koşullarla beraber -18% lik bir etki yaratmış durumda. Bu rüzgarın ne zaman nasıl tersine döneceği de kestirilebilir değil maalesef.
Bu durumda sizce en doğru yöntem “Commodity Hedge” mi dir ? Yoksa piyasa nominal fiyatlaması ile devam etmek mi?

Sabah İçin İyi Bir Başlangıç 7 Gün 7 Gündem

Sektör çalışanları, iş hayatının gerçek gündemini meslektaşlarıyla paylaşıyor. Haftanın her gününü özel bir gündeme ayırıyoruz ve bu gündem bir hafta boyunca Satınalma Dergisi ana sayfasında 365 gün Web sitesinde kalacak. Her hafta P.tesi’nden başlayarak sabah saatlerinde yeni gündemler devreye girecek.

GÜNDEM YAZARLIK BAŞVURULARI AÇILDI.
Yazar olmak için satinalmadergisi.com/yazar-ol Satınalma Dergisi, Profesyonellerle 7 Gün 7 Gündem köşelerimizi açıyoruz.

Pazartesi – SATINALMA ve İDARİ İŞLER
Salı – GÜMRÜK ve DIŞ TİCARET
Çarşamba – LOJİSTİK ve TAŞIMACILIK
Perşembe – TEKNOLOJİ
Cuma – TEDARİK ZİNCİRİ
C.tesi – PAZARLAMA ve SATIŞ
Pazar -SOSYAL ve İK

ÖRNEK GÜNDEM: Brexit, şirket satınalma politikalarınızı nasıl etkileyecek ?

31 Ekim 2019 tarihinden itibaren çeşitli senaryolar var. İngiltere ile ticaret yapan bir firmayız. Tedarikçilerimiz var. Belirli malzeme ve parçaları ithal ediyoruz. Sattığımız ürünler de mevcut. Türkiye olarak ithalat ve ihracatta ne gibi risklerle karşı karşıyayız? Ticareti olan firma yöneticilerimize sormak istiyorum. İngiltere’de paydaşlarınızdan ne tür bilgiler alıyorsunuz ? Stok politikalarınız nasıl ? Ne gibi ek vergiler öngörülüyor ? Sağlıklı raporları nereden ve nasıl edinebilirim ?

14 Ekim 2019 tarihinde başlıyoruz.
#7Gün #7Gündem #SatınalmaDergisi

Gündem yazarlığı başvurunuzu SatinalmaDergisi . com sayfasından yapabilirsiniz.

Moskova Türk Ticaret Merkezi yıl sonunda 34 bin metrekare alanda faaliyete geçecek

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) Coface’ın desteğiyle düzenlediği ve 10 ülkeyi kapsayan İhracat Pusulası Programı Rota: Rusya etkinliği ile devam etti.

Türkiye İhracatçıları Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, hedef pazarlarda Türk Ticaret Merkezleri (TTM) açılışlarının devam ettiğini, Moskova TTM’nin yıl sonunda faaliyete geçeceğini söyledi. İhracat Pusulası, Rota: Rusya etkinliğinde konuşan Büyükekşi, “34 bin metrekare alanda firmalarımız ürünlerini Türk müşterilerine ilk elden sergileyecekler. Mobilya, tekstil, hazırgiyim ve deri sektörlerinden talep topluyoruz” diye konuştu.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), hedef pazarları daha yakından tanıtmak için düzenlediği İhracat Pusulası etkinlik zincirinin üçüncüsü Rota: Rusya’yı düzenledi. Etkinliğin açılışında konuşan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, hedef pazarlarda Türk Ticaret Merkezlerinin (TTM) açılışlarının devam ettiğini, Moskova TTM’nin yıl sonunda faaliyete geçeceğini söyledi. Büyükekşi, “34 bin metrekare alanda firmalarımız ürünlerini Türk müşterilerine ilk elden sergileyecekler. Mobilya, tekstil, hazırgiyim ve deri sektörlerinden talep topluyoruz” diye konuştu.

2017’nin ilk 7 ayında Türkiye’nin Rusya’ya ihracatının yüzde 60 artarken, Rusya’dan ithalatın yüzde 18 artış kaydettiğini söyleyen Büyükekşi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak yine de bu rakamlar bizim için yeterli değil. Türkiye Rusya’ya ihracatta yaş meyve ve sebze, tekstil ve hazırgiyim, makine ve aksamları gibi ürünlerde büyük bir potansiyel barındırıyor. Türkiye ile Rusya, dünyada belki birbirini tamamlama kabiliyeti en yüksek olan iki ülke. Dolayısıyla, aradaki engelleri kaldırıp dış ticaretimizi bir an önce artırmamız gerekiyor. İhracatta potansiyeli en büyük sektör, yaş meyve-sebze. Bu sektörün önündeki engellerin kalkmasıyla 2017’de ihracatımız yüzde 150 oranında arttı.”

Domates dahil tüm engeller kaldırılsın
Rusya Tarım Bakanının domates ile ilgili dünkü açıklamalarını takip ettiklerini söyleyen Büyükekşi, “Özellikle kış aylarında ülkemizden domates ithal edebileceklerini söyledi. Temennimiz, domates dahil tüm engellerin kaldırılıp, karşılıklı ticaretimizin üst seviyelere ulaşması” dedi.
TİM Başkanı olarak ihracatçıların kendisine ilettiği iki sorunu bizzat dile getirmek istediğini kaydeden Büyükekşi, “Birincisi vize konusunda iş insanlarımızın Rusya’ya ziyaretlerinde bazı kolaylıklar sağlanmasını talep ediyoruz” dedi. İkincinin ise gümrüklerde yaşanılan sıkıntılar olduğunu anlatan Büyükekşi, “İhracatçılarımız, Rusya gümrüklerinde uzun süre bekletildiklerini, tırlarının tamamen boşaltılarak gereğinden fazla kontrole tabi tutulduklarını iletiyorlar. Yine gümrüklerde ihracatçılarımızdan yüksek oranlarda sigorta ve depozito bedelleri tahsil edildiğini üzülerek duyuyoruz” diye konuştu.

Podelyshev: Tarım konusu 14 Eylül’de görüşülecek
Etkinliğe katılan Rusya Federasyonu İstanbul Başkonsolosu Andrey Podelsyhev, tarım ürünleri ile ilgili bütün konuların 14 Eylül’de Antalya’da iki ülke arasında yapılacak toplantılarda görüşüleceğini bildirdi. İki ülke arasında ticaret hacminin artması için yapılan çalışmaların sonuçlarını göstermeye başladığını söyleyen Podelyshev, “İkili işbirliği her iki ülke için önemli. Son 1 yılda bununla ilgili önemli adımlar atıldı. Bu yılın ilk 6 ayında Türkiye’nin Rusya’ya ihracatı 1.5 katına çıktı” dedi.

Etkinlikte DEİK Türkiye/Rusya İş Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi Osman Aksoy, bir açılış konuşması gerçekleştirirken, TİM Genel Sekreter Yardımcısı Medine Atay, Rusya pazarına yönelik bilgiler içeren bir sunum yaptı. TİM Dış Ticaret Koordinatörü Erkan Kaplan’ın moderatörlüğünü üstlendiği panalde ise sırasıyla T.C. Ekonomi Bakanlığı Rusya Önceki Ticaret Müşaviri Atilla Gökhan KIZILARSLAN, Rusya Federasyonu Ticaret Müşaviri Aidar Gashigullin, Coface Satış Birim Yöneticisi Uğur ÇETİN ve LC Waikiki Operasyon Direktörü Burç Korkmazlar katılımcılara Rus pazarı ile ilgili deneyimlerini aktardı.