Türkiye’de 1,5 milyon Kişinin Çalıştığı Doğrudan Satış Sektörünün Yüzde 80’i Kadın

Doğrudan satış sektörünün gelişimine katkıda bulunmak amacıyla Doğrudan Satış Derneği (DSD) tarafından organize edilen Doğrudan Satış Sektörü Konferansı’nın ikincisi 2 Mart Cuma günü İstanbul’da düzenlendi. Sektörün bugünü ve yarını, dijital dönüşüm, kadın girişimciliği gibi konuların masaya yatırıldığı konferansın açılış konuşmasını DSD Yönetim Kurulu Başkanı Barış Turan yaptı.

Doğrudan Satış Derneği (DSD) tarafından ilki geçen yıl organize edilen Doğrudan Satış Sektörü Konferansı’nın ikincisine imza atıldı. 2 Mart Cuma günü Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleştirilen konferansta doğrudan satış sektörünün Türkiye ve dünyada geldiği nokta, geleceği ile sunduğu iş fırsatları, teknoloji ve girişimcilik konuşuldu. DSD’nin ele aldığı konular arasında en çok “girişimcilik” ve dijitalleşmeyle birlikte hayatımıza giren “dijital ekonomi” üzerinde duruldu.

Amway, Avon, Forever Living, Herbalife Nutrition, Huncalife, LR Health&Beauty, Oriflame ve Tupperware markalarının üyesi olduğu Doğrudan Satış Derneği’nin konferansına Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürü Ahmet Erdal, Doğrudan Satış Derneği (DSD) Yönetim Kurulu Başkanı Barış Turan, Amway Türkiye Genel Müdürü Tayfun Ergün, Avon Türkiye Genel Müdürü Orkun Gül, Forever Living Türkiye Genel Müdürü İlker İşmen, Herbalife Nutrition Türkiye Genel Müdürü Kemal Ülgen, Huncalife Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Koçak, Oriflame Türkiye Genel Müdürü Johan Larsson ve Tupperware Türkiye Genel Müdürü Yaprak Erdavran’ın katıldı.

Açılış konuşmasını yapan Doğrudan Satış Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Barış Turan, “Geçen yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz konferansımızın aramızda bir sinerji yarattığını ve sektörde önümüzü görmemizi sağladığını düşünüyorum ve konusunun uzmanı, birbirinden değerli konuşmacılarımız sayesinde hepimiz için faydalı bir oturum olacağına inanıyorum. Bu konferans 24 yıllık deneyimin bir sonucu olarak hem sektör bilincinin yerleşmesi hem de gelişen, değişen dünyanın içinde sektörümüzün nasıl bir yer edineceğini konuşmak için ortaya çıktı. Günümüzde pazarlama sektöründeki rekabet yepyeni boyutlar kazanarak ivmeleniyor. Bugün küresel çapta bir ekonomi haline gelen doğrudan satışın büyüklüğü 182,5 milyar dolara ulaşmış durumda. 2016 verilerine göre doğrudan satışın ülkemizdeki hacmi ise yaklaşık 2,5 milyar Türk Lirası” dedi.

Sektörün sürdürülebilirliğini sağlamakla birlikte girişimcilik ve aile ekonomisine katkının ana gündem maddelerinden olduğunu söyleyen Turan, şu değerlendirmede bulundu: “Türkiye’de doğrudan satış sektöründe 1,5 milyon kişi çalışıyor ve yüzde 80’i kadınlardan oluşuyor. Ülkemizde kadınların işgücüne katılma oranının %30’larda seyrediyor. Bu oran OECD ülkeleri arasındaki en düşük orandır.Kadınların iş gücüne katılımının Avrupa Birliği ülkelerindeki ortalamasının %62 dolaylarında olduğunu da göz önüne alırsak, doğrudan satış sektörünün ülkemizde bu bağlamda önemli bir misyonu olduğu da ortaya çıkıyor. Doğrudan Satışla birlikte sunulan iş fırsatının bir sermaye gerektirmemesi ve kişiye kendi belirlediği zamanlarda yapabilme esnekliği sunması kadınları bu iş fırsatını değerlendirme konusunda daha da cesaretlendiriyor. Kadınlarımız bu şekilde hem aile içerisindeki dengeleri koruyabiliyor hem de artan zamanlarını bir ek gelire dönüştürebiliyorlar. Bu pozitif değişim tüm aileyi ekonomik, eğitim ve refah düzeyi bakımından ilerlemeye götürüyor.”

Ürünün Başarılı Olması, Tasarımın Verimliliğine Bağlı

Türkiye’nin en büyük ihtisas fuarı UNICERA İstanbul Seramik, Banyo, Mutfak Fuarı’nda düzenlenen ve yoğun ilgi gören seminerlerde ünlü tasarımcılar sektöre ışık tuttu.Ödüllü İtalyan tasarımcı Sandro Meneghello “Firmalar, ürünün annesi; tasarımcılar da babasıdır” sözüyle anne-baba kavramlarına vurgu yaparak ürünün her iki taraf için de önemli olduğunu ifade etti. Alman Tasarımcı Michael Schmidt ise Rusya, Çin, ABD ve Ortadoğu ülkelerinin gösterişli ve lüks ürünleri, Avrupalıların ise sade ürünleri tercih ettiklerini kaydetti

Türkiye’nin en büyük ihtisas fuarı UNICERA İstanbul Seramik, Banyo, Mutfak Fuarı, 3 Mart tarihine kadar CNR EXPO Yeşilköy’de tüm hızıyla devam ediyor. CNR Holding kuruluşlarından İstanbul Fuarcılık, Türkiye Seramik Federasyonu (TSF) ve Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği (TİMDER) işbirliğiyle gerçekleştirilen fuarda, dünyaca ünlü ödüllü tasarımcılar katıldıkları seminerlerde sektöre ışık tuttu. Fuar kapsamında düzenlenen seminerde; Milano’daki “Ev Seramik Nesneleri” yarışmasında birincilik kazanan İspanyol Perezfortea Studio’dan Sergio Perez Fortea; HAFELE, HETTICH ve BBQUBE gibi ünlü markalara tasarımlar gerçekleştiren Alman code2design’dan Michael Schmidt; ünlü İtalyan şirketleri için ödüllü ürün tasarlayan Studio Di Progettazione E Disegno Industriale’den Davide Vercelli; 10 kez Red Dot Tasarım Ödülü, 5 kez Design Plus, 2 kez GOOD Design Award, 4 kez ADI Design Index ödülü alan İtalyan Meneghello Paolelli Associati’den Marco Paloelli ile Sandro Meneghello ve İtalyan Nespoli e Novara’dan Alberto Novara ile Tiziana Bertoia yaptıkları sunumlarla tecrübelerini aktardı.

“Önemli olan modası geçmeyecek ürünler tasarlamak”
“Banyo Ortamında Yaratıcılık”
 konulu seminerde konuşan Sergio Perez Fortea, 17 yıldır farklı ülkelerle, farklı endüstrilerle çalışmaya ve deneyim biriktirmeye özen gösterdiğini kaydetti. Tasarımlarında estetiğe önem verdiklerini söyleyen Fortea, “Klasik, yenilikçi ve her dönemin yansımasını üzerinde taşıyan koleksiyonlar üretiyoruz. Farklı eğilim ve trendleri takip ediyoruz. Ancak modası hiç geçmeyecek ürünler tasarlamaya özen gösteriyoruz. Son zamanların trendi ise doğal materyallerin kullanılması. Bu tür tasarımlar, hem zarif hem minimalist hem de doğayla uyumlu” şeklinde konuştu.

“El yapımı gibi görünen tasarımlar popüler”
“Farklı kültürlerde lüksün tanımı – banyo ürünlerinin arkasındaki hikaye” 
konulu seminerde katılımcılarla bir araya gelen Michael Schmidt de ürün ya da koleksiyonun başarılı olmasının, tasarım sürecinin verimli geçmesine bağlı olduğunu söyledi. Zengin, gösterişli, geleneksek, muhafazakâr ve retro tarzda tasarımlar yaptıklarını belirten Schmidt, “El yapımı gibi görünen tasarımlar, son 6 yıldır oldukça popüler. Bu tasarımlar, fabrikasyon ürünleri gibi mükemmel durmuyor. İnsanlar tarafından tercih edilme sebebi ise diğer ürünlerden farklı ve tek ürün olduğunun düşünülmesi. Rusya, Çin, ABD ve Ortadoğu ülkelerinde gösterişli ve lüks ürünler tercih ediliyor. Avrupa ülkeleri ise daha sade ürünleri seçiyor” şeklinde konuştu.

“Tasarım bir illüzyondur”
“Banyo Ortamında Yaratıcılık” 
konulu seminerde deneyimlerini ziyaretçilerle paylaşan Davide Vercelli ise moda dünyasında ya da diğer estetik alanlarda ürünün çok fazla görünür olmasının insanları sıktığını iddia etti. Vercelli, “İnsanlar çeşitliliği daha çok tercih ediyor. Bu da çeşitli tasarımların ortaya çıkmasını sağlıyor. ‘Üçüncü boyut’ ismini verdiğim yeni bir trend var. Bu ismi vermemdeki sebep ise duvar yüzeylerindeki çıkıntı ve desenler. Ayrıca yer fayanslarında da farklı tasarımları görebilmek mümkün. Halı görünümlü fayansların çok zarif olduğunu söyleyebiliriz. Bizde kumaş ya da halı olduğu algısı yaratıyor. Oysa ki tamamen bir illüzyon” diye konuştu.

“Firmalar, ürünün annesi tasarımcılar da babasıdır”
“Banyo Tasarımındaki 6 Önemli Nokta” 
konulu seminerde konuşan Sandro Meneghello, objelere uzaktan bakıldığı zaman farklı şekillerde tasarlamayı başardıklarını dile getirdi. Doğru ortağı bulmanın ve doğru tasarımı yapmanın önemine vurgu yapan Meneghello, “Tasarladığımız ürünler ne bizim ne de firmanındır. Ürün, tasarımcı ve firma arasında kalan bir noktadır. Biz her zaman firmaların ürünün annesi, tasarımcıların da ürünün babası olduğunu söyleriz. Çünkü her iki taraf da ürüne ve ismine önem verir. Ürünün başarılı olmasına iki tarafta özen gösterir. Tıpkı anne ve baba gibi..” şeklinde konuştu.

“Geleneksel ürünleri teknoloji ile birleştiriyoruz”
“Başarının Sırrı”
 konulu seminerde İtalya’nın tasarım alanındaki başarısından bahseden Alberto Novara, İtalya’nın, proje kültürünü benimsemiş bir ülke olduğunu kaydetti. Novara, “İtalya’nın Lombardia, Emilia Romagna, Veneto ve Piemonte bölgelerinde konumlanan 29 bin tasarım firması bulunuyor. Tasarımlarda estetiğin yanı sıra ürünün kullanışlı olmasına özen gösteriyoruz. Geleneksel ürünleri yeni teknolojilerle birleştirerek tasarımlarımızı gerçekleştiriyoruz Ayrıca tasarım sektörü, İtalya ekonomisi için oldukça önemli. 4.4 milyar dolar ciroya sahip tasarım endüstrisi, İtalya ve Avrupa ekonomisine büyük katkı sağlıyor” dedi.

İklim Değişikliği Gıda Güvenliğini Ciddi Bir Şekilde Tehdit Ediyor

İklim değişikliği sadece tarımsal üretimi tehdit etmekle kalmıyor, gıda güvenliği açısından da büyük riskler içeriyor.

20. Yüzyılın ortalarından bu yana yaşamımızın bir parçası haline gelen küresel iklim değişikliği, sürdürülebilir tarım uygulamaları üzerindeki etkisiyle gıda güvencesi açısından bir tehdit olarak algılanırken, gıda güvenliği açısından da yeni tehlikeleri gündemimize taşıyor.

Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner, uzmanların iklim değişikliğinin gıda güvenliğine etkilerini “bakteriler, virüsler ve protozoalar”, “zoonozlar ve diğer hayvan hastalıkları”, “toksinojenik küfler ve mikotoksinler”, “zararlı alg üremesi ve balıkçılık ürünleri güvenliği”, “zararlı aktivitelerinin artması”, “gıda zincirinde çevresel bulaşanlar ve kimyasal kalıntılar”, “acil durum halleri” olmak üzere 7 ana başlıkta incelediklerini belirterek, bugünden önlem alınmazsa 21. yüzyılın ikinci yarısında gıda güvenliği açısından ciddi sıkıntıların yaşanacağına dikkat çekti.

Samim Saner, iklim değişikliğinin denizlerde ve karada tüm canlıların yaşam koşullarını yeniden yapılandırdığına dikkat çekerek, basit bir anlatımla bunun deniz ürünlerinde, bitkisel ve hayvansal ürünlerde çevresel bulaşanlar riskini, önlemlerini yeniden değerlendirip düzenleme ihtiyacını doğurduğunu vurguladı. İklim değişikliğinin gıda güvenliğine etkilerinin 3-4 Mayıs 2018 tarihinde İstanbul Grand Cevahir Hotel Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek 6. Gıda Güvenliği Kongresinde de uzmanları ile ayrıntılı biçimde ele alınacağını belirten Saner, Kongre’nin 4 Mayıs 2018 tarihinde saat 14.00’de gerçekleştirilecek özel oturumunda Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’dan Mary Kenny’nin “İklim Değişikliği ve Gıda Güvenliği Üzerine Etkileri”, İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Miktad Kadıoğlu’nun “Türkiye’de İklim Değişikliği ve Tarımda Sürdürülebilirlik” konularında bilimsel ve geniş içerikli birer sunum yapacaklarını, National Geographic Dergisi’nin yıllar boyunca çevre konusundaki şef editörlüğünü yapmış olan Dennis Dimick’in ise “İnsan çağı: Antroposen ikilemle yüzleşmek” başlığıyla unutamayacağımız bir görsel sunumla oturumu zenginleştireceğini söyledi.

Ülkemizde ve bölgemizde ana teması sadece gıda güvenliği olan tek kongre olma özelliği taşıyan ve katılımcıların http://www.gidaguvenligikongresi.org linkinden kayıtlarını gerçekleştirebildikleri 6. Gıda Güvenliği Kongresi, sektör, kamu kurumları, üniversiteler, meslek kuruluşları, uluslararası uzmanlar ile sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirerek gıda güvenliği konusunda bilgilerin paylaşıldığı, yeni sentezlere ulaşıldığı ve bu birikimin pratiğe aktarılabildiği en güvenilir platform olma misyonunu da taşıyor.

6. Gıda Güvenliği Kongresi Kongre Takvimi:

Erken Kayıt Son Tarihi: 30 Mart 2018

Bildiri Özeti Son Gönderim Tarihi: 01 Mart 2018

Kongre Tarihi: 03-04 Mayıs 2018

Gıda Güvenliği Derneği Hakkında:

Gıda Güvenliği Derneği başta tüketiciler, üreticiler, devlet, akademisyenler ve gıda güvenliği çalışanları olmak üzere tüm paydaşların “Tarladan Sofraya” sürecinde gıda güvenliği konuları ile ilgili iletişimi, uzlaşmasını ve ilerlemesini sağlamak üzere 2004 yılında kurulmuş; ülkemizin gıda güvenliği alanındaki ilk sivil toplum kuruluşudur.

GGD gıda sektöründe çalışan büyük küçük tüm şirket, kişi ve kurumları gıda güvenliği ortak paydası altında toplamak,Gıda Güvenliği kavramının, tüm toplumda benimsenmesini ve yaygınlaştırılmasını sağlamak, tüketicinin en etkin ve itici güç olduğunun bilincinde olarak, tüketicinin eğitilmesini ve bu yolla güvenli gıdayı talep etmesini sağlamak, ulusal ve uluslararası düzeyde ilgili taraflarla işbirliğini geliştirici faaliyetlerde bulunmak, projeler geliştirmek gibi çalışmaları yürütmektedir.

Doğaltaş Sektörü 2018 Yılında 2.5 Milyar Dolar İhracat Hedefliyor

Türk Doğaltaş Sektörü çifte fuar heyecanı yaşıyor. Dünya mermer rezervlerinin yüzde 40’ına sahip olan Türkiye, Mart ayında dünyanın en büyük iki fuarında Türk doğaltaşlarını görücüye çıkaracak.

Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin Türkiye Milli Katılım Organizasyonu’nu gerçekleştirdiği Çin’in Xiamen şehrinde 6-9 Mart 2018 tarihleri arasında düzenlenecek olan, Xiamen Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’na Türkiye 140 firma ile katılacak. Xiamen’de Türkiye uluslararası katılımcılar arasında en büyük katılımı sağlayan ülke olacak.

Çin’in dört yıl süren yatırımları durdurma politikasının sona erdiğine işaret eden Ege Maden İhracatçıları Birliği (EMİB) Başkanı Mevlüt Kaya, 2018 yılında Çin ve Hindistan pazarları başta olmak üzere ihraç pazarlarında yüzde 25 üzerinde ihracat artışı hedeflediklerini, doğaltaş sektörünün 2018 yılı ihracat hedefinin 2.5 milyar dolar olduğunu kaydetti.

Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Mete Uğuz Toplantı Salonu’nda basın toplantısı düzenleyen EMİB Başkanı Mevlüt Kaya, Xiamen Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı, 28-31 Mart tarihleri arasında İzmir’de düzenlenecek olan İzmir Marble Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı ve sektörel güncel gelişmelerle ile ilgili görüşlerini kamuoyu ile paylaştı. Kaya, Basın toplantısına Afrin’deki Zeytin Dalı Harekatında şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, şehitlerin yakınlarına ve Türk Milletine başsağlığı dileğinde bulunarak başladı.

Türkiye’nin doğaltaşta rezerv ve renk seleksiyonu bakımından dünyanın en şanslı ülkesi olduğunun altını çizen Kaya, “Büyümeler sürekli hale getirilirse Hükumetin koyduğu çıtayı yakalayabilecek tek sektör olma şansına sahibiz. Uç ürünlere yönelirsek, ülkemizdeki algıları yenebilirsek, belediyeleri de işin içine sokarsak inanın kimsenin hayal etmediği yere geliriz” dedi.

KGF ve Eximbank kredileri can suyu oldu

Xiamen Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’nda 140 firma ile 7 bin 500 metrekarelik alanda Türkiye olarak dünyanın en büyük fuarının en büyük katılımcısı olacaklarını kaydeden Kaya, doğaltaş sektörü hakkında da, “Dünyayla ticaret yapan ihracatçılar olarak daha objektif olmamız gerekiyor. Dışarıdan gelecek paraları buraya getirmek zorundayız. FETÖ belasından çıkan bir ülke olarak 2017 yılını kayıp yılı ilan etmiştik. Gerçekten bir fırtınadan çıkmıştık. Ancak KGF ve Eximbank kredileri öyle bir zamanlamada devreye girdi ki, o kayıp yılda sektörümüz özelinde 23.7, Türkiye ihracatında da yüzde 11,1 gibi bir büyüme sağladık. KGF ve Eximbank kredileri adeta can suyu oldu. Şu anda Hindistan özelinde, yüzde 54 büyüdük. 7 ayda yüzde 54’lük büyüme sağlamışken, 12 ayda yüzde 100’ün daha üstünde büyüme bekliyoruz. 2018’de beklentimiz 23.4’ün üstüne çıkmak. ‘İnadına üretim, inadına ihracat’ diye bir sloganımız vardı ve bunu başarıyoruz. Bu sene tüm ihracatçıların rekora ihtiyacı var” diye konuştu.

2023 hedefine ulaşabilecek potansiyele sahibiz

İhracat açısından 2017’deki oranların çok daha üstüne çıkılacağı ile ilgili öngörü ve ön kabulün olduğunu vurgulayan Kaya, bu büyümelerin sürekli hale getirilmesi durumunda Hükumetin 2023 yılı için ortaya koyduğu 15 milyar dolar ihracat hedefini yakalayabilecek tek sektör olma şanslarının olduğunu belirtti. Kaya, 2023 hedeflerini sektör olarak yakalayabileceklerini kaydederek şöyle devam etti: “Hedeflerimiz büyük. Bu ülke için canını feda edenler varsa en azından onların hatırına bizim 2-3 saat daha fazla çaba gösterme mecburiyetimiz var. 2018’de hedeflerimiz büyük ve inşallah hepsini de başaracağız.”

Kimsenin hayal etmediği yere geliriz

Kaya, dünya doğaltaş ihracatının 20 milyar dolar seviyesinde olduğunu, dünya doğaltaş rezervlerinin yüzde 40’ına sahip olan Türkiye’nin doğaltaş ihracatını 8-10 milyar dolarlara getirmenin de zor olmadığını ifade ederek şöyle konuştu: “Dünyanın doğaltaşta en şanslı ülkesiyiz. Rezervin ötesindeki şansımız, renk seleksiyonumuz. Hangi taş moda ise onu sahaya sürebiliyoruz. Modadan çok etkilenmeyen, değişmeyen taşlarımız var. Dün açıp olmaz deyip kapattığımız ocaklar şu an moda. Örneğin gri taşlar. Uç ürünlere yönelirsek, ülkemizdeki algıları yenebilirsek, belediyeleri de işin içine sokarsak inanın kimsenin hayal etmediği yere geliriz.”

İnşaat Malzemesi Sanayisinde Son 5 Yılın En Yüksek Üretim Artışı Gerçekleşti

Türkiye İMSAD, yapı sektörü ve ekonomi çevreleri tarafından dikkatle izlenen aylık sektör raporunu açıkladı. ‘Türkiye İMSAD Şubat 2018 Sektör Raporu’nda; inşaat malzemesi sanayisinin, 2017 yılında üretimini yüzde 6,4 artırdığı vurgulandı. Ayrıca 2017’nin, son 5 yılın en yüksek üretim artışının gerçekleştiği yıl olduğuna dikkat çekildi. 2017 yılı ihracatının ise yüzde 8,0 artarak 16,38 milyar dolar olarak gerçekleştiği; bu yükselişle, inşaat malzemeleri sanayisinin gerçekleştirdiği yıllık ihracatın, 3 yılın ardından yeniden artış gösterdiği belirtildi.

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD)’nin, sektörün çatı kuruluşu olarak hazırladığı ‘Şubat 2018 Sektör Raporu’nda; inşaat malzemesi sanayisinin 2016 yılında 15,16 milyar dolar olan yıllık ihracatının, 2017’de yüzde 8 artarak 16,38 milyar dolar olarak gerçekleştiğine dikkat çekildi. 2017 yılında yaşanan üretim artışında, yurtiçinde inşaat sektöründe hızlanan büyümenin ve yurtdışında iyileşmeye başlayan pazarların etkili olduğu ifade edildi. Ayrıca 3 yılın ardından yeniden artış gösteren ihracatın, yıl genelinde yükseliş eğiliminde olduğu ve özellikle ihracat pazarlarındaki toparlanmadan destek bulduğu belirtildi. Raporda, şu tespitler yer aldı:

26 alt sektörden 22’sinde üretim arttı
2017 yılında inşaat malzemeleri alt sektörlerindeki sanayi üretiminde artış eğilimi ağırlık kazandı. 26 alt sektörden 22’sinde üretim geçen yıla göre artarken, sadece 4 alt sektördeki üretimin geçen yıla göre gerilediği görüldü. İnşaat malzemeleri sanayisinde ağırlıklı yeri olan sektörlerden 12’sinde yıllık üretim artışı çift haneli rakamlarla gerçekleşti. Merkezi ısıtma radyatörleri, kilit ve menteşeler, soğutma ve ısıtma donanımları, metalden kapı ve pencere, inşaat amaçlı beton ürünleri, düz cam, musluk vana ve valfler, seramik sıhhi ürünler ile çimento ve kabloların üretiminde yüzde 10’un üzerinde büyüme yaşandı. Yıl genelinde mermerler, seramik karolar, inşaat demirleri ile metal yapı parçaları üretimlerinde ise daha sınırlı büyüme görüldü. Geçen yıla göre üretimi gerileyen sektörler ise fırınlanmış kilden karolar, duvar kağıdı, boru profiller ile bina doğramacılığı ve marangozluk ürünleri oldu.

Alınan yapı ruhsatları 2017’de yüzde 31,8 arttı

2017 yılında alınan toplam yapı ruhsatları metrekare bazında yüzde 31,8 artarak 270,7 milyon metrekare oldu. Böylece 2017, son 3 yılda en yüksek yapı ruhsatı alınan yıl oldu. 1 Ekim 2017’de yürürlüğe giren yeni imar düzenlemelerinin sınırlayıcı etkilerinden kaçınmak için alınan konut yapı ruhsatları büyümede etkili oldu. Alınan konut yapı ruhsatları yüzde 35,1 artarak 213,5 milyon metrekareye ulaştı. Konut dışı binalar için alınan yapı ruhsatları da 3 yıl sonra 2017 yılında arttı ve metrekare bazında yüzde 20,7 yükselerek 57,2 milyon metrekare olarak gerçekleşti. Alınan yapı ruhsatlarının büyüklüğü inşaat sektörü ve inşaat malzemeleri sanayisi için ümit vermekle birlikte, bu ruhsatların bir bölümünün hayata geçemeyebileceği de değerlendirildi.

Alınan yapı izinleri 2017’de 161,1 milyon metrekareye yükseldi

2017 yılında alınan yapı izinleri, kullanıma sunulan fiili arzı göstermesi açısından sektörde önemli bir veri olarak kabul ediliyor. 2017 yılında alınan toplam yapı izinleri yüzde 6,6 artarak 161,1 milyon metrekareye yükseldi. Konut tarafında yapı izinleri yüzde 9,4 genişledi ve 125,7 milyon metrekare olarak gerçekleşti. Konut dışı binalarda ise alınan yapı izinleri veya kullanıma sunulan arz yüzde 2,2 gerileyerek 35,4 milyon metrekareye indi. Konut tarafında arzda artış sürerken, konut dışı ticari binalarda 2017 yılında henüz büyümenin başlayamadığı görüldü.

Teşvikler konut üretimini hızlandırdı

2016 ve 2017 yıllarında konut satışlarına getirilen teşviklerin konut üretimini hızlandırdığı görüldü. Ancak konut satışlarına yönelik teşvikler sona erdi ve bu nedenle konut satışları normal seviyesinde devam etti. Bu süreçte alınan yüksek konut yapı ruhsatları ve konut yapı izinleri dikkate alındığında 2018’in, konut üreticileri için yine zor geçecek bir yıl olabileceği ifade edildi.

Konut satışları 2018’e artışla başladı
Konut satışları 2018 yılına artış ile başladı. Konut satışları, Ocak ayında geçen yılın Ocak ayına göre yüzde 1,7 artarak 97 bin 019 oldu. 2017 yılı Eylül ayında yaklaşık bir yıl süren teşviklerin kaldırılmasının ardından 2017 Ekim-Kasım-Aralık aylarında satışlar 2016 yılının aynı aylarının altında gerçekleşmişti. Konut satışlarındaki bu gerilemenin yeni yılda da sürme olasılığı bulunmakla birlikte 2018 yılı Ocak ayında satışlarda yaşanan artış ümit verici oldu.

Konut kredisi faiz oranlarında artış
Konut kredisi faiz oranları 2017 yılının ikinci yarısından itibaren artmaya başladı. 2017 yılı Haziran ayında yüzde 0,98 olan ayılık ortalama konut kredisi faiz oranları Eylül ayında yüzde 1,07’ye, Aralık ayı sonunda ise yüzde 1,13’e yükseldi. Konut kredisi faiz oranlarındaki artışın 2018 yılında da devam ettiği görüldü. Faiz oranları Şubat ayında yüzde 1,16’ya çıktı. Raporda, bankaların mevcut kaynak maliyetleri ve yüksek enflasyon nedeniyle konut kredisi faizlerinin yüksek kalmaya devam edeceğine değinildi.

Kamu yatırımlarındaki küçülme inşaat işlerini etkileyecek

Kamu yatırım harcamaları ve yürüttüğü mega projeler son yıllarda inşaat sektöründe sürükleyici oldu. 2017 yılında ekonomideki durgunluğu aşmak üzere kamu yatırımları arttırıldı ve 116,2 milyar TL olarak gerçekleşti. 2018 yılında ise bütçe kısıtları nedeniyle kamu yatırım harcamaları 88,1 milyar TL olarak planlandı. 2018 yılında kamu yatırımlarının inşaat sektörüne olumlu katkısı azalıyor.

Üretimde Dünya Sekizincisiyiz Ama Süt İçmiyoruz

Ulusal Süt Konseyi, Türkiye’de süt içme alışkanlığının artırılması ve özellikle çocukların süt tüketimine özendirilmesi amacı ile “Süt İçiyorum” kampanyasını başlattı. Pek çok ünlü ismin destek verdiği kampanyanın tanıtım toplantısında Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nevzat Artık, Türkiye’nin süt tüketiminde Avrupa ortalamasının oldukça gerisinde kaldığını ifade etti.

Ulusal Süt Konseyi, sütün en doğal ve sağlıklı haliyle herkes tarafından tüketiminin teşvik edilmesi amacı ile “Süt İçiyorum” kampanyasını başlattı. Başta çocuklar olmak üzere bireyleri sağlıklı süt tüketimi konusunda bilgilendirmek ve teşvik etmek amacı ile başlatılan kampanya için 2 Mart Cuma günü bir basın toplantısı düzenlendi.

Tüketimde ortalamanın gerisindeyiz

Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nevzat Artık, ülke olarak süt üretiminde dünyada sekizinci sırada yer almamıza rağmen özellikle çocukların süt tüketiminde sıralamanın oldukça gerisinde olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Nevzat Artık sözlerini şöyle sürdürdü: “Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın doğru beslenme alışkanlıkları kazanması ve sağlıklı birer birey olmaları adına Ulusal Süt Konseyi olarak “Süt İçiyorum” adlı bir proje başlattık. Türkiye’de süt tüketimi yaklaşık olarak kişi başı yıllık 34 kilogram. Avrupa’da ise bu ortalama kişi başı 60, Amerika kıtasında 58 kilogram. Ulusal Süt Konseyi olarak bu rakamların artırılmasını hedefliyoruz.

Türkiye, süt üretiminde dünyada sekizinci, Avrupa’da ise üçüncü sırada yer alıyor. Süt üretimi son on yılda %70 artarak 20.7 Milyon tona ulaştı. 9,1 Ton süt sanayiye aktarılıyor, kayıt dışı pazarlanan çiğ süt oranı ise %56. Süt, yapısı gereği hızla bozulabiliyor. Sütün, ineklerden elde edildiği andan itibaren iyi koşullarda, vitamin minerallerini kaybetmeden korunması gerekiyor. Kayıt dışı süt tüketimi oranına baktığımızda Türkiye’de sağlıklı süt tüketim oranı daha da düşüyor. Bu, geleceğimiz için bir kayıptır.”

Ünlü isimlerden kampanyaya destek

Kamuoyunu, özellikle de çocukları ve ebeveynleri sağlıklı ve güvenilir süt tüketimi hususunda bilgilendirmek amacıyla başlatılan “Süt İçiyorum” projesine spor ve sanat camiasından pek çok ünlü isim süt içerek destek verdi. Bu isimler arasında Rıdvan Dilmen, Ceyhun Yılmaz, Serbest dalışçı ve sualtı hokeyi oyuncusu Şahika Ercümen, Teknik Direktör Abdullah Avcı, Müzisyen Doğukan Manço, Oyuncu Başak Sayan, eşi ve bebeği, Oyuncu Seda Demir, TRT’de Masal Kitabı programının sunucusu ve oyuncu Gümeç Alpay Aslan, Yunus Günçe, Milli Tenisçi İpek Şenoğlu, Dilek Yanık, Spor Spikeri Tuğba Dural yer alıyor.

Türkiye’nin Geleceği Kobi’ler

“Türkiye’nin geleceğine katkı sağlayacak KOBİ’ler”

Sanayi devrimi ile beraber başlayan gelişmeler, teknolojinin gelişimi ile her geçen gün artıyor. Ülkemizin 2023 yılları hedeflerine giderken yürürlüğe giren 11. Kalkınma Planı da ülkemizdeki şirketlerimizin büyümesine yönelik yeni düzenlemeler ve yol haritaları getiriyor.

Üretime dayalı ekonominin gelişmesi için istihdamın %98’inden fazlasını oluşturan Küçük ve Ortaboy İşletmelerimizin planlı büyümesi önemli bir gereksinim. Teşvikler kapsamında hükümet uzun yıllardır özellikle KOSGEB aracılığı ile KOBİ statüsündeki şirketlere destekler sağlıyor. Şirketlerin sağlanan hibe ve kredi destek imkanlarını doğru ve stratejik bir plan çerçevesinde kullanması, ekonomide %98 oranla yer alan KOBİ’lerin, hızlı gelişiminde önemli rol oynayacaktır.

2019-2023 Planlama ve Uygulama Dönemi

11. Kalkınma Planı Tanıtım toplantısına katılan Yönetim Danışmanları Derneği Başkanı Zeynep Tura, yaptığı açıklamada “Küresel ekonomide Endüstri 4.0 dönemine girerken, 11. Kalkınma Planı’nda yer alan sektörlerin gelişmeleri, sektör ve şirket gelişim ve rekabet stratejileri belirlenerek yapılabilir. Bu doğrultuda Çalışma Grupları arasında yer alan Yönetim Danışmanlığı sektörü olarak bizler de çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Akıllı stratejik planlama çalışmaları ile, hedeflenen varış noktasına hangi yollardan gidileceğini şirketler daha net görebilecek, oluşabilecek değişkenlere karşı ellerinde senaryoları hazır olacaktır. Böylece planlı teknolojik gelişim ile planlı üretim süreçleri ve yurtdışında yeni pazarlara ve rekabetçi ortamlara açılım fırsatları oluşacaktır.” dedi.

On birinci Kalkınma Planı çerçevesinde Yönetim Danışmanları Derneği üyelerinin de katılımı ile düzenlenen toplantı süresince, Yönetim Danışmanlığı’nın mesleki gelişimi, meslek standartlarının belirlenmesi, mesleki sertifikasyon, sağlanan hizmetlerin şirketlere ve ekonomiye katacağı faydalar ele alındı.

Türkiye‘de Uluslararası Yönetim Danışmanlığı Profesyonel Yetkinlik Sertifikası (CMC) ile ilgili çalışmaları yapan tek yetkili meslek kuruluşu olan Yönetim Danışmanlığı Derneği, kurulduğu yıldan itibaren şirketlere değer katan Yönetim Danışmanı üyeleri ile birçok alanda çalışmalar düzenlemektedir.

Zeynep Tura yaptığı açıklamada “Şirketlerimizin birkaç nesil sonrasına dayanan yapılar kurması hiç zor değil, önemli olan sürdürülebilirliği sağlayacak sistemi kurmaktır. Belirlenen stratejilere göre kurulan sistemler, zaman içerisinde teknolojik yenilenmeleri de bünyesine alarak gelişir ve büyüme hedeflerine ulaşır. KOSGEB gibi kuruluşlar şu anda şirketlerde stratejik planlama üzerinden, teknolojik gelişim ve uluslararası platformlara açılımı destekliyor. Kamu desteğinin bu derece yüksek olduğu bir ülkede bizlere düşen iyi planlamak ve yapılan plana uymak. Böylece 2023 hedeflerimize, kalkınmış bir ekonomi ile ulaşmış oluruz” dedi.

TAV, IC İçtaş’ın Antalya Havalimanı’ndaki Hisselerini Almak Üzere Anlaştı

TAV Havalimanları, IC İçtaş’ın Antalya Havalimanı’ndaki hisselerini almak üzere anlaştı. TAV, 2024 sonuna kadar işletme hakkı bulunan havalimanında eşit yönetim hakkına sahip olacak.

Antalya, 500 kilometreye ulaşan sahil şeridiyle Türkiye’nin en gözde turizm destinasyonu. Şehrin 2 milyonluk nüfusu yaz aylarında ikiye katlanıyor. Şehirdeki otellerin 600 binden fazla yatak kapasitesi bulunuyor. Türkiye’ye gelen yabancı turistin yaklaşık yüzde 30’unu Antalya ağırlıyor.

Türkiye’deki otel yatak kapasitesinin yüzde 55’ine sahip olan Antalya, aynı zamanda Akdeniz çanağında en yüksek yatak kapasitesine sahip bölge. Antalya tek başına Portekiz veya Mısır’dan fazla yatak kapasitesine sahip. Şehir aynı zamanda İstanbul’un ardından en fazla doğrudan yabancı yatırımcının bulunduğu il konumunda. Antalya’da çoğu turizm sektöründe yer alan 3200’den fazla yabancı yatırımlı şirket bulunuyor.

2017’de 26 milyon yolcuya hizmet veren Antalya Havalimanı rekorunu 2014’te kırmıştı. O yıl toplam yolcu sayısı 28,3 milyona, dış hat yolcu sayısıysa 22,1 milyon ulaşmıştı. Rusya’yla yaşanan kriz ve tüm bölgeyi etkileyen güvenlik endişeleri nedeniyle trafik 2016’da ciddi şekilde etkilendi ve 18,8 milyona düştü.

Antalya Havalimanı’nda dış hat yolcu trafiğinin büyük bölümü charter uçuşlarından oluşuyor. Dış hat trafiği açısından, tarifeli sefer düzenleyen havayolları arasında SunExpress yüzde 13 ile ilk sırada, onu THY takip ediyor.

Brezilya’dan Türkiye’ye Ortaklık Çağrısı

Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından gerçekleştirilen İhracat Pusulası etkinlikleri kapsamında Brezilya pazarı ele alındı. Brezilya’nın İstanbul Başkonsolosu França, Brezilya ile Türkiye’nin stratejik ortak olduğunu söyledi. França, “İki ülke arasında serbest ticaret anlaşması yapalım. Ticari ilişkilerimizi 3’üncü ülkelere ortaklık olarak taşıyalım” dedi.

Soa Paulo eski Ticaret Ataşesi Ramazan Kısa, Türkiye’nin Brezilya’ya otomotiv parçaları, yapı malzemeleri, tekstil, un ve şekerleme satabileceğini belirterek, “Brezilya’da işler neden hızlı yapılmıyor diye sakın sinirlenmeyiz. Çünkü rahat insanlar. Onlarla yakın ilişkiler kurun, birlikte futbol izleyin” diye konuştu.

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) ihracatçı firmalara hedef pazarları daha yakından tanıtmak amacıyla, Coface’ın destekleriyle düzenlemeye başladığı “İhracat Pusulası” etkinlik zinciri 2018 yılında da devam ediyor. Bu kapsamda yılın ikinci toplantısında tüm yönleri ile Brezilya pazarı ele alındı. Dış Ticaret Kompleksi’nde gerçekleştirilen ve moderatörlüğünü TİM Ar-Ge Direktörü Nevsal Zülküf Alhas’ın yaptığı “Rota: Brezilya” panelinin açılışında konuşan Brezilya Federal Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Paulo Roberto França, yeni devlet başkanı Michel Temer ile birlikte ülkenin hızla serbest piyasa ekonomisine geçtiğini söyledi.

‘3. ülkelerde ortaklıklar yapalım’
2015 ve 2016 yılında ekonomide yaşanan yüzde 3.5’lik küçülmenin ardından 2017’de yüzde 2.5 büyüme gerçekleştirdiklerini belirten França, enflasyonun da yüzde 12’lerden yüzde 2.5’e gerilediğini kaydetti. Sanayi ve tarım sektörlerinde Brezilya’nın önemli bir merkez olduğunun altını çizen França, iş yapma ortamının geliştirilmesi ile önemli fırsatlar sunduklarını bildirdi.
Türkiye ile Brezilya ticaretin artırılması için serbest ticaret anlaşmasına imza atılması gerektiğini kaydeden França şöyle devam etti:
“Brezilya için Türkiye stratejik bir ortak. İki ülke için ciddi fırsatlar var. Bazı sektörlerde Brezilya ve Türkiye’nin yanı sıra 3’üncü ülkelerde ortaklıklar kurabiliriz. Özellikle mühendislik ve inşaat konusunda bizim güçlü olduğumuz Latin Amerika, Afrika ve ABD’nin yanı sıra Türkiye’nin güçlü olduğu Ortadoğu, Kafkasya ve Afrika’da ortaklıklar yapılabilir.”

‘Sinirlenmeyin, birlikte futbol izleyin’
Soa Paulo eski Ticaret Ataşesi, Ekonomi Bakanlığı Avrupa Genel Müdürlüğü, Genel Müdür Yardımcısı Ramazan Kısa da panele katılan şirket yöneticilerine, Brezilya’da iş yapma konusunda teknik bilgiler verdi. Türkiye’den Brezilya’ya otomotiv parçaları, yapı malzemeleri tekstil, makine, kozmetik, kuru meyveler, un ve şekerleme ürünlerinin ihraç edilebileceğini kaydeden Kısa, ülkede gümrük vergilerinin yüksekliğine dikkat çekti. Kısa, “Brezilya’da fuara katılan firmalar ‘hemen sipariş alırız’ diye beklemesin. Pazar için önceden iyi bir araştırma yapılmalı. İlgili firmalarla bir araya gelin. Brezilyalılar bize çok benziyor. Ancak ‘işiniz neden hızlı yapılmıyor’ diye sinirlenmeyin. Çünkü Brezilyalılar rahat insan, kavga bilmezler. Brezilyalılarla iş yapmak istiyorsanız, yakın ilişki kurun, birlikte futbol izleyin” dedi.

Panelde ayrıca, Coface Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Emre Özer alacak sigortası konusunda firmaları bilgilendirirken makine, oto yedek parça, kuru meyve mamulleri ve tekstil sektörlerinde faaliyet gösteren ve Brezilya’ya ihracatta öne çıkan firma temsilcileri, katılımcılara ülke ile ilgili deneyimlerini aktardı.

Etkinliğin kapanışında söz alan Brezilya Federal Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu Ticaret Müşaviri Felipe Pinto da firmalara Brezilya pazarı ile ilgili yardımcı olabileceklerini, kapılarının Türk firmalarına açık olduğunu kaydetti.

İSO, Güney Afrika’daki ticaret ve yatırım fırsatlarını ele alacak

İstanbul Sanayi Odası (İSO), üyelerine yönelik ticaret ve yatırım fırsatlarını araştırdığı ülke günleri kapsamında bu kez başta Sahra altı Afrika olmak üzere tüm kıtayı etkisi altına alan örnek ülke konumundaki Güney Afrika Cumhuriyeti’ni ele alacak.

“Güney Afrika Cumhuriyeti Ülke Günü ve Türkiye için Fırsatlar” seminerinde, ülkenin ekonomik durumu, dış ticareti, pazar yapısı, yatırım ve iş fırsatları, iş kültürü ile Türk firmalarının bu ülkedeki deneyimleri aktarılacak.

 

PROGRAM

Tarih:22 Şubat 2018, Perşembe

Saat:12:30-16.30

12:30-13:00Kayıt

13:00-13:30Açılış Konuşmaları

  • Erdal BAHÇIVAN, İSO Yönetim Kurulu Başkanı
  • Remzi GÜR, Gürmen Grup Yönetim Kurulu Başkanı
  • Mr. Pule Isaac MALEFANE, Güney Afrika Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi

13:30-14:30Güney Afrika pazarında İş birliği ve Yatırım Olanakları

  • Hakan KARABALIK, Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığı (Pretorya Eski Ticaret Başmüşaviri)

14:30-14:45Ara

14:45-16:00Türk Firmaların Güney Afrika Pazarındaki Deneyimleri

  • Fatih Kemal EBİÇLİOĞLU, Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı
  • İbrahim KÜLEKÇİ, Repkon Makine ve Kalıp San. ve Tic. A.Ş.Yönetim Kurulu Başkanı
  • Hakan GÖKÇEKefeli Giyim Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.(Bisse Gömlekleri) Genel Müdürü

16:00-16:30Soru-Cevap

YER:İSO, Odakule Meclis Toplantı Salonu