Dünya Enerji Görünümü 2017 Türkiye toplantısı yapıldı

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) ev sahipliğinde Dünya Enerji Görünümü 2017 Türkiye tanıtım toplantısı yapıldı. Toplantıda, Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Dr. Fatih Birol Dünya Enerji Görünümü 2017 Raporu’nu (World Energy Outlook 2017) paylaştı. Dr. Fatih Birol­, enerji ithalatçısı ülkeler için bu dönemin çok önemli olduğuna dikkat çekerek, “2000’de 5 olan ithalatçı ülke sayısı 2020’de 51 ülkeye çıkacak. Rusya ihracatını sürdürecek. ABD, Kanada ve Avustralya da yeni ihracatçı olarak pazara giriyor. Enerji ithalatçıları bu dönemi kaçırırlarsa çok büyük hata olur” dedi

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) ev sahipliğinde düzenlenen Dünya Enerji Görünümü 2017 (World Energy Outlook 2017) Raporu’nun Türkiye sunumu toplantısı 15 Aralık 2017 Cuma günü yapıldı. Raporun sunumu, Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Dr. Fatih Birol tarafından gerçekleştirildi.

Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Sabancı Üniversitesi IICEC Direktörü Prof. Carmine Difiglio’nun ev sahipliğinde gerçekleşen toplantının açılışına, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız ve TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik de konuşmacı olarak katıldı.

IICEC Onursal Başkanı ve Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol­, konuşmasında, enerji ithalatçısı ülkeler için bu dönemin çok önemli olduğuna dikkat çekerek, “ABD, Kanada ve Avustralya da yeni ihracatçı olarak pazara giriyor. Rusya ihracatını sürdürecek. Enerji ithalatçıları için bu dönem çok avantajlı. Bu dönemi kaçırırlarsa çok büyük hata olur. 2005’te 5 olan ithalatçı ülke sayısı 2020’de 51’e çıkacak.” dedi. İklim değişikliğine de değinen Dr. Fatih Birol, bu konuda dünyanın Paris İklim Zirvesi hedeflerine ulaşmaktan çok uzak olduğunu belirtti. Yapılması gerekenleri özetleyen Dr. Fatih Birol, “Dünyadaki enerjiyi iki misli verimli kılmamız gerekiyor. Bizim için birinci yakıt enerji verimliliğidir” dedi.

Toplantının açılışında konuşan Sabancı Üniversitesi IICEC Direktörü Prof. Carmine Difiglio, IICEC olarak bu yıl Dünya Enerji Görünümü Raporu sunumuna 5’inci kez ev sahipliği yapmaktan dolayı çok mutlu olduklarını belirtti. IICEC’in düşünce, analiz ve iş dünyası dinamiklerini birleştiren bir araştırma merkezi olduğunu söyleyen Prof. Difiglio, “Araştırmalar ve devlet politikaları, sektörün sürdürülebilir aksiyonlarıyla desteklenmediği sürece kesin çıktılar üretemez. IICEC; kamu, iş dünyası ve akademi üçgeninin merkezinde olduğu için, analiz yaparak yeni araştırma yayınları ortaya çıkarıyor, enerji pazarına düzenli bilgilendirme yapıyor ve uzman ağını genişletiyor.”

Enerji arz-talep dengesini uzun vadeli ve güçlü bir şekilde oluşturmamız gerekiyor

TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik ise toplantının açılışında yaptığı konuşmada, enerji yatırımlarının kalkınmanın sürdürülebilirliği için stratejik bir öneme sahip olduğunu belirterek, “Küresel bir problem olan iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölgeler arasındayız. Ülkemiz, enerjide yaklaşık %75 oranında dışa bağımlı. Bu dışa bağımlılığı azaltmak için elimizde çok iyi bir fırsat var: Rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynakları açısından çok zengin bir potansiyele sahibiz. Bu potansiyelden maksimum derecede faydalanmalıyız” dedi.

Enerji arz güvenliğinin kalkınmanın önemli parametreleri arasında yer aldığını söyleyen Erol Bilecik, şöyle konuştu: “Türkiye’nin hem sosyal gelişme, hem ekonomik büyüme hedefleri bunu gerektiriyor. Enerji arz-talep dengesini uzun vadeli ve güçlü bir şekilde oluşturmamız gerekiyor. Bunun için de kesinlikle şeffaf, öngörülebilir ve daha rekabetçi bir piyasa tesis etmeliyiz. Enerji verimliliğinde hızla yol almayı da önemli bir hedef olarak görmemiz gerekiyor. Kamu ve özel sektör olarak, yenilenebilir enerji kaynaklarımızı maksimum derecede devreye sokacak bir ekosistemi kararlılıkla tesis etmemiz gerektiğine inanıyoruz. Bu noktada, yatırımı teşvik edecek düzenleyici çerçeveyi ve uygulamayı en etkin şekilde mümkün kılacak şebeke altyapısını kritik önemde görüyoruz.”

Açılışta konuşan TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız ise “Türkiye, son yıllarda büyümenin hızıyla enerji talebini her yıl yüzde 5 artıran bir ülke. Yenilenebilir enerji kaynaklarının Türkiye’nin avantajı olduğunu belirterek, “Özel sektörün lokomotif olduğu enerji sektöründe, üretimden dağıtıma büyüme öngörüsü var. Elektrikte liberalleşmede önemli bir aşama kaydettik. Bunu doğalgazda da yapmaya çalışıyoruz. Yenilenebilir kaynaklar olmazsa olmaz” dedi.

ABD, kaya petrolü ve kaya gazında dünya liderliğine ilerliyor

Toplantıda yaptığı sunumda özellikle ABD, Çin ve Hindistan pazarlarındaki hızlı değişime dikkat çeken IICEC Onursal Başkanı ve Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol­, Çin’deki değişimin bir kez daha dünya enerji piyasalarını etkileyeceğini belirterek, “Çin, nükleer enerji konusunda büyük adımlar atıyor. Maliyetleri düşürüp nükleer enerji teknolojisi ihraç eden ülke haline gelecek” dedi. ABD’de enerji sektöründe yaşananların herkesi derinden etkileyeceğini söyleyen Fatih Birol, şöyle konuştu:

“Düşen petrol fiyatlarına rağmen ABD, dünyanın en büyük kaya petrolü ve kaya gazı üreticisi olmaya devam edecek. Yeni kaynakların düşük maliyetle kullanıma açılabilmesi, ABD’nin petrol ve gaz üretimini diğer ülkelerin ulaşabildiğinden daha yüksek bir düzeye çekiyor. Doğalgazda zaten net ihracatçı olan ABD, 2020 sonu itibariyle petrolde de net ihracatçı konumuna geliyor.

Dr. Fatih Birol, Dünya Enerji Görünümü 2017 ile ilgili şu bilgileri paylaştı:

“Rapor, küresel enerji için farklı yollar tarif ediyor. Küresel enerji ihtiyacı geçmişe kıyasla daha az, ama 2040’a kadar %30 oranında artacak. Çin, artan talebi karşılamak için 2040 yılına kadar mevcut elektrik altyapısını bir ABD kadar daha genişletmek zorunda; Hindistan’ın ise bugünkü Avrupa Birliği büyüklüğünde bir elektrik şebekesi eklemesi gerekiyor. Çin ve Hindistan’ın kullandığı teknoloji, maliyetleri düşürecek. Dünyanın giderek artan enerji ihtiyacını karşılama yöntemi son 25 yıla kıyasla büyük bir değişiklik geçiriyor. İlk sırayı doğalgaz alıyor, arkasından da yenilenebilir enerjilerin yükselişi ve enerji verimliliği geliyor. Yenilenebilir kaynaklar esas talepteki artışın %40’ını karşılıyor, elektrik sektöründe yaşanan yenilenebilir enerji patlaması, kömürün altın çağının sona erdiğine işaret ediyor. Bunun çoğunluğu da inşaat halindeki santrallerden kaynaklanıyor. Hindistan’ın enerji kaynaklarında kömürün payı 2040’ta yüzde 50’nin altına inecek. Doğalgaz kullanımı ise 2040’ta %45’e ulaşırken, elektrik sektöründe kullanım alanı giderek daraldığı için büyümeye en elverişli alan sanayi olacak. Nükleer enerjide, Çin, üretimdeki artışın başında yer alıyor. 2030 itibariyle ABD’yi geride bırakarak dünyanın en büyük nükleer enerji üreticisi haline geliyor.”

Elektrik, nihai tüketimin %40’ını oluşturacak

Elektrik enerjiden daha hızlı büyüyor. Yakın gelecekte dünya elektrik talebi %60tan fazla büyüyecek. Petrol ve doğalgazdan daha fazla yatırım alacak. Elektriğin 2040’a kadar nihai tüketimin %40’ını oluşturacak, bu da petrolün son 25 yıldaki büyümesine eşit. Elektrik talebindeki artışın üçte birini, endüstriyel elektrik motoru sistemleri oluşturuyor. Alım gücündeki artış sayesinde, milyonlarca hanede elektrikli cihaz sayısı artmakta, bunların arasında “akıllı” ve bağlantılı cihazlar önemli yer tutmakta ve soğutma sistemleri yaygınlaşıyor. Elektriğe erişimin artması sayesinde dünyada her yıl 45 milyon yeni elektrik tüketicisi ortaya çıkıyor ama bu 2030 yılında evrensel erişim sağlanması hedefine ulaşmaktan yine de uzaktır.

Atlasglobal, Türkiye’nin en büyük hizmet ihracatçıları listesinde

Yolcularına sunduğu kaliteli ürün ve hizmet anlayışıyla tüm dikkatleri üzerine çeken Atlasglobal, Skytrax başarısının ardından, TİM tarafından gerçekleştirilen “Türkiye’nin 500 Büyük Hizmet İhracatçı Firması” araştırmasında 9. sırada yer aldı.

Uluslararası ağını her geçen gün genişleterek ihracat rakamlarına değer katan Atlasglobal, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından da ödüllendirildi. Türk hizmet sektörünün geliştirilmesi ve potansiyelinin ortaya çıkarılması amacıyla bu yıl TİM tarafından ikinci kez düzenlenen “Türkiye’nin 500 Büyük Hizmet İhracatçı Firması” araştırmasında Atlasglobal, hem ülkenin hem de sektörünün lider firmaları arasında yer aldı.

Atlasglobal’in 330 milyon dolarla 9. sırada yer aldığı listenin 15 Aralık’ta düzenlenen ödül töreni, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Elektrik, Elektronik Hizmet İhracatçıları Birliği Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu’nun yanı sıra Türkiye’nin önde gelen ihracatçı şirketlerinin üst düzey yetkililerimin katılımıyla düzenlendi. 500 Büyük Hizmet İhracatçısı töreninde Atlasglobal adına ödülü Atlasglobal Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ersoy aldı.

EN PRESTİJLİ ÖDÜLLER

Kazandıkları bu başarıyla ilgili açıklama yapan Murat Ersoy, kısa süre önce dünyanın en prestijli kurumlarından Skytrax’ten aldıkları 4 yıldızlı havayolu şirketi sertifikası ödülünün ardından şimdi de bu listede yer almanın mutluluğunu yaşadıklarını belirtti. Ersoy sözlerini şöyle sürdürdü: “Yer hizmetlerimizden kabin ekiplerimize kadar hepimiz Atlasglobal markasını en üst seviyelere taşımak için çalışıyoruz. Küresel tarifeli pazarlara yönelik hizmetlerimizle bu kadar önemli ödülleri kazanmak, uluslararası hava sahalarında ülkemizin konukseverliğini temsil etmek, bunun devamlılığını sağlamak bizim için bir gurur. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu alandaki standartlarda en iyisi olmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

Pegasus, Türkiye’nin 3. Büyük Hizmet İhracatçısı Oldu

Pegasus Hava Yolları; Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM), Türk hizmet sektörünün geliştirilmesi ve potansiyelinin ortaya çıkarılması amacıyla düzenlediği “Türkiye’nin 500 Büyük Hizmet İhracatçısı” araştırmasında Türkiye genelinin 3., kendi sektörünün ise 2. büyük hizmet ihracatçısı oldu.

Pegasus, Türkiye’nin 3. büyük hizmet ihracatçısı oldu. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) hizmet sektörlerinde ihracat yapan firmaları “döviz kazandırıcı hizmet ticareti”ne yönelik sıraladığı araştırmasında, Türkiye’deki tüm hizmet sektörü kuruluşları arasında en fazla ihracat yapan 3. şirket seçilen Pegasus, aynı zamanda kendi sektörünün de 2. büyük kurumu oldu.

Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Mehmet T. Nane ödüllerle ilgili yaptığı açıklamada, “Türk sivil havacılık sektörü, 2003 yılından bu yana Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım’ın yoğun desteğiyle hızlı bir şekilde gelişti ve modernleşti. Sivil havacılığımızın gelişimi için biz de Pegasus Hava Yolları olarak üzerimize düşeni yapmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Bizim için büyük bir onur ve gurur kaynağı olan bu ödüller de doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Ülkemizin ekonomisine, sivil havacılık ve turizm potansiyeline inancımız tam. Aldığımız bu değerli ödüllerin de verdiği güçle, 2018 yılında da ülkemize katma değer sağlamak ve misafirlerimize Pegasus farkını yaşatmak adına çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.

TİM tarafından Ekonomi Bakanlığı’nın katkılarıyla gerçekleştirilen araştırmada 10 kategoride dereceye giren firmalar ödüllerini Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Maliye Bakanı Naci Ağbal, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakan Yardımcısı Yüksel Coşkunyürek’in de katıldığı törende aldı.

Türkiye’nin İhracatına ‘Hizmet Eden’ Netlog’dan 200 Milyon Dolarlık Yatırım Planı

Bu yıl ikincisi düzenlenen “Türkiye’nin 500 Büyük Hizmet İhracatçısı” araştırması kapsamında Türkiye’nin şampiyonları ödüllendirildi. “Yük Taşımacılığı ve Lojistik Hizmetleri” kategorisinde üst üste ikinci kez liderlik koltuğuna oturan Netlog Lojistik Grubu, geçtiğimiz yıla göre iki basamak yükselerek, Türkiye’nin en büyük 6’ncı hizmet ihracatçısı oldu.

Ödülle ilgili değerlendirmelerde bulunan Netlog Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Gökalp Çak, “Yaptığımız tüm yatırımların, attığımız her adımın arkasında, lojistikte Türkiye’den bir dünya markası çıkarma hedefimiz var. Türkiye ile birlikte büyüyen bir şirket olarak, ülke ekonomisinin küresel anlamda hak ettiği seviyeye gelmesi için yatırımlarımı sürdüreceğiz. Önümüzdeki yıl lojistik, depolama ve altyapımıza 200 milyon dolarlık yatırım planlıyoruz” dedi.

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) Ekonomi Bakanlığı’nın katkıları ile bu yıl ikinci kez gerçekleştirdiği “Türkiye’nin 500 Büyük Hizmet İhracatçısı” araştırmasında şampiyonlar ödüllerini aldılar. Sektörlerinde ilk üç sırayı alan firmaların ödüllendirildiği gecede, Netlog Lojistik Grubu, 366 milyon dolarlık hizmet ihracatıyla, “Yük Taşımacılığı ve Lojistik Hizmetleri” kategorisinde geçtiğimiz yılın ardından bu yıl da liderlik koltuğuna oturmayı başardı. Netlog Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Gökalp Çak, konuya ilişkin ödülü, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ve TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin elinden aldı. Netlog Lojistik Grubu, 500 şirketin değerlendirildiği “Türkiye’nin En Büyük Hizmet İhracatçıları” listesinde de geçtiğimiz yıla göre iki basamak yükselerek 6’ncı sırada yer aldı ve büyük bir başarının sahibi oldu.

HEDEFİMİZ TÜRKİYE’DEN BİR DÜNYA MARKASI ÇIKARMAK

Ödülle ilgili değerlendirmelerde bulunan Netlog Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Gökalp Çak, “Netlog olarak; kurulduğumuz 2003 yılından bu yana yakaladığımız büyüme trendiyle, bugün sadece Türkiye’nin değil aynı zamanda da bölgenin en önemli lojistik firmaları arasına girmenin gururunu yaşıyoruz. Yaptığımız tüm yatırımların, attığımız her adımın arkasında, lojistikte Türkiye’den bir dünya markası çıkarma hedefimiz bulunuyor. Bu yolda ilerlerken, aldığımız bu anlamlı ödüller de önümüzü aydınlatıyor, gelecek için bizleri cesaretlendiriyor.

Gelecek dönemde de sürdürülebilir büyüme trendimizi koruyarak, altyapımızı güçlendirmeye, çalışanlarımıza ve sektörümüze yatırım yapmaya devam edecek, küresel büyüme vizyonumuza katkıda bulunacak yeni ortaklık ve satın alma fırsatlarını değerlendirmeyi sürdüreceğiz. Türkiye ile birlikte büyüyen bir şirket olarak, ülkemiz ekonomisinin, küresel anlamda hak ettiği seviyeye gelmesi için yatırımlarımızı hız kesmeden sürdüreceğiz. Bu kapsamda önümüzdeki yıl için lojistik, depolama ve altyapımıza 200 milyon dolarlık yatırım yapmayı planlıyoruz” dedi.

Tat Gıda, Japon Gıda Devi Kagome ile 30 Milyon Dolar İhracat Geliri Hedefliyor

Tat Gıda Sanayi A.Ş., domates ürünlerinde Japonya’nın en büyük şirketi olan Kagome Co. Ltd. ile 35 yıldan bu yana süren kontratını uzattı. Tat Gıda, bu anlaşma çerçevesinde 30 milyon doların üzerinde ihracat geliri hedefliyor.

Türkiye’de ihracata dönük tarımsal endüstrinin kuruluşuna öncülük eden ve 50. Yılını kutlayan Tat Gıda Sanayi A.Ş., Japonya’nın en büyük gıda markalarından biri olan Kagome Co. Ltd. ile domates ürünleri ihracatına yönelik anlaşmasını yeniledi. Tat Gıda, üç yıllık sözleşme çerçevesinde Japon firmaya 30 milyon dolar tutarında salça ve domates ürünleri ihraç etmeyi hedefliyor.

Tat Gıda’yla Kagome’nin bundan 35 yıl önce başlayan işbirliğinin yenilenen kontratı Japonya’nın başkenti Tokyo’da Tat Gıda Sanayi A.Ş. Genel Müdürü Arzu Aslan Kesimer, Kagome Co. İcra Kurulu Üyesi Takashi Hashimoto ve SC Foods Co. Başkanı Tetsuro Tajima tarafından imzalandı.

Japonya’nın dev gıda şirketi Kagome ile 1983 yılından bu yana devam eden işbirliklerinin yenilenmesi ve anlaşmanın sürdürülebilir olmasından dolayı kendilerini mutlu ve gururlu hissettiklerini ifade eden Tat Gıda Sanayi A.Ş. Genel Müdürü Arzu Aslan Kesimer, ‘‘Japonların kaliteye verdikleri önem tüm dünya tarafından bilinir. Kagome Co. ve Sumitomo Corporation 35 yıldan bu yana ürünlerimizin kalitesine güven duyarak bizi gururlandırıyor. Tat Gıda olarak çiftçilerimizle çok yakın çalışarak, 50 yıldır bitmeyen bir tutkuyla domatesi yüksek teknolojilerle işleyip en üstün kaliteli ürünleri üretiyor ve ihraç ediyoruz. Bu şekilde yurdumuza uzun yıllardır döviz girdisi sağlamaktan mutluluk duyuyoruz. Karşılıklı güvene dayalı bu işbirliği uzun yıllardır devam ediyor. Kültürüne hayranlık duyduğum Japonya’da Türk domateslerinden yapılan domates suyu ve ketçapları beğeniyle tüketiliyor. Hem Tat çalışanlarının hem Tat çiftçisinin bu beğenide büyük emeği var. Japon iş insanlarının da bu emeği kıymetli buluyor olması, uzun süreli ve güvene dayalı işbirliklerine verdikleri önem bizi domates işinde daha da iyi olmak için yüreklendiriyor.’’ dedi.

Lastik satın alırken yılına değil saklanma koşullarına bakın!

100 yılı aşkın deneyimiyle lastik sektöründe en yüksek performans, maksimum güvenlik ve kilometre ömrü sunan Michelin, doğru bilinen yanlışları aktararak kamuoyunu aydınlatmaya devam ediyor. Michelin, lastik satın alırken yılına değil saklanma koşullarına bakılması konusunda sürücüleri uyarıyor.

Araştırmalar yakın zamanda üretilen lastiklerin performansı ile üretim tarihi olarak tanımlanan DOT’u 3 yılı aşmayan lastiklerin performansı arasında herhangi bir fark olmadığını kanıtlıyor. Lastiklerin yaşının üretim tarihiyle değil araca takıldığı günden itibaren başladığına dikkat çeken Michelin, lastik satın alırken sürücülerin dikkat etmesi gereken asıl konunun saklama koşulları olduğunu belirtiyor.

Doğru stoklanan lastiğin ömrü 10 yıldır

Uzmanlara göre doğru koşullarda stoklanan bir lastiğin ticari ömrü 10 yıldır. Ancak bu konuda yaşanan bilgi kirliliğinden dolayı sürücüler sorun yaşayabiliyor. Bir lastiğin ömrü; stoklama koşulları, stok yapılan yerin konum ve durumuna değişiklik gösteriyor. Yani lastiğin ömrünü etkileyen en önemli aktör stoklanma koşullarıdır.

Lastik ömrü araca takıldıktan sonra başlar

Araca takılma öncesinde stok durumundayken lastikler şişirilmemiş, üzerine yük bindirilmemiş olarak depolanır. Lastik ancak araca takıldıktan sonra yüksek basınç, yol darbeleri gibi yıpratıcı etkilere maruz kalır. Dolayısıyla dikkat edilmesi gereken lastik üretim tarihi değil, saklama koşullarıdır.

Lastik yaşı nasıl anlaşılır?

Lastik üretim tarihi lastiğin yanak kısmında bulunmaktadır. Üretim tarihi, lastiğin yanak kısmında yer alan ard arda 4 rakamdan (2000 senesi öncesinde 3 rakamdan) oluşur. İlk iki rakam üretim haftasını, son iki rakam üretim yılını gösterir.

Daha uzun bir ömür için lastik hangi koşullarda saklanmalı?

  • Lastikler her zaman serin, kuru ve doğal havalandırmalı yerlerde stoklanmalıdır. Eğer lastikler dışarıda muhafaza ediliyorsa, branda ile örtülmeli ve su geçirmemelidir.
  • Lastikler güneş ışığından ve ultraviyole ışınlı yapay ışıktan korunmalıdır.
  • Sıcaklık 35°C’nin altında olmalıdır. Sıcak su boruları veya radyatörlerle direkt temastan korunmalıdır.
  • Mazot, benzin, yağ gibi petrol türevi uçucu maddelerle, akü asidiyle temastan uzak tutulmalı, kaynak makineleri, elektrik terminalleri gibi lastiğe zarar verebilecek uygulama yerlerine yakın olmamalıdır.
  • İlk stoklanan lastik ilk önce kullanılacak şekilde organize edilmelidir.
  • Lastikler, zeminden en az 10 cm yükseklikteki raflarda, dikey konumda istiflenmelidir. Deforme olmalarını önlemek için, ayda bir kez hafif şekilde döndürülebilir.

Ankara Marka Festivali’nde “ülke markalaşması” için ipuçları

“İbn Haldun’dan Lagari’ye, Evliya Çelebi’den Fatih’e: Kültürel zenginliğimizi Türkiye’nin marka imajına taşımalıyız”

Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) bu yıl üçüncüsünü düzenlediği Ankara Marka Festivali (AMF) dün (13 Aralık) başladı. Festivalin ilk gün programında yer alan “Kültürel Değerlerin Markalaşmaya Katkısı” başlıklı oturumda İHK Holding Başkanı Halil Korkmaz, Türkiye’nin markalaşmasına katkıda bulunacak etkenlerle ilgili ipuçları verdi.

Ankara Ticaret Odası (ATO) tarafından “marka kent” hedefine bir adım daha yaklaşmak amacıyla organize edilen Ankara Marka Festivali 13-14-15 Aralık tarihleri arasında yapılıyor. Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Festival, ” Yaratıcılıkta Yeni Yollar, Yeni Yönler, Yeni Yöntemler” temasıyla ATO Congresium’da gerçekleştiriliyor.

Üç gün sürecek Festival’in açılış konuşmalarından birini, İHK Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve İSTTA İkinci Başkanı İ.Halil Korkmaz yaptı. ‘Kültürel Değerlerin Markalaşmaya Katkısı’ başlıklı oturumda konuşan Korkmaz, bir ülke markasının kültür boyutu olmadan tasarlanamayacağına dikkat çekti.

“İnsanlar neden belirli bir ülkede yaşamak, taşınmak, o ülkeyi ziyaret etmek, ya da orada yatırım yapmak, iş kurmak ister?”

Halil Korkmaz, konuşmasında “İnsanlar neden belirli bir ülkede yaşamak, taşınmak, o ülkeyi ziyaret etmek, ya da orada yatırım yapmak, iş kurmak ister?” sorusunun yanıtını belirleyen etkenleri şöyle açıkladı:

“Bir ülke markasının kültür boyutu; müzikten mimariye, edebiyattan spora, folklordan modaya, ticari mallara kada pek çok alanı içine alır. İyi tasarlanmış bir markalaşma stratejisi ise, o ülkenin itibarını ve dünya meseleleri üzerindeki ağırlığını artırır. Ülke markasının; politika, kültür, turizm, yabancı yatırımlar ve ihraç malları olmak üzere dört boyut ile düşünülmesi gerektiği söyleniyor. Aslen ‘kültür’ kavramı, tüm bu bileşenleri kapsayıcı nitelikte.”

Korkmaz: “Türkiye için hayran kitlesi oluşturmalıyız”

Korkmaz konuşmasında, günlük mutluluk peşinde koşan, anında tatmin isteyen, ihtiyacının tatminini ertelemeyen ve gelecek için bugünü feda etmeyen, geçmiş ve geleceği içerecek biçimde denemeyi büyük bir arzuyla isteyen, içerik yerine biçime daha çok ilgi duyabilen, hazcı yanı öne çıkan, meraklı “yeni tip tüketici”ye vurgu yaparak ülke markalaşması faaliyetleri yürütülürken yeni tip tüketicinin bu yönlerini dikkate almak gerektiğini ifade etti. Korkmaz, “Hedef kitlemiz ile duygusal bir bağ kurarak tüketicinin zihninde ön sıralarda bir yer edinmeyi amaçlamalıyız. Kısacası ‘hayran kitlesi’ oluşturmalıyız.”dedi.

“Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır.”

Türkiye’nin geçmişinde oldukça köklü iki markalaşma faaliyetinin yürütüldüğünü belirten Korkmaz, bunları Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethi sonrasında yürüttüğü markalaşma faaliyeti ve köklü reformlarla yeni bir kimlik, yeni bir yaşam tarzı oluşturan Cumhuriyet dönemi markalaşma faaliyeti olarak tanımladı.

Halil Korkmaz, Hz. Mevlana’nın “Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır.”cümlesinin altını çizerek algı yönetiminin ülke markalaşmasında çok önemli bir unsur olduğunu belirtti. İspanya’nın 1986 yılında AB tam üyeliğini kazanmasıyla birlikte girdiği muazzam ekonomik ve sosyal dönüşümü sayesinde kimlik yenilerken “İspanya tutkudur” sloganıyla dünya sahnesine çıktığını hatırlatan Korkmaz, “Peki ama nasıl oldu da dünya üzerinde pek çok insan Flamenko öğrenmek için kurslara yazıldı, İspanyolca tüm dünyada “moda” bir dil haline geldi?” sorusunun yanıtı olarak ülke markalaşması ile tüketici arasında yaratılan duygusal bağı gösterdi:

“Biz de, ülke markamıza hizmet edebilecekken kültür değerlerini öne çıkarmalı, hedef kitlenin duygusal bağlamda ilgisini çekecek uluslararası girişimlerde bulunmalıyız. Ülkemizin markalaşma sürecine hizmet edebilecek yüzlerce kültür değerine sahibiz… Bu alanı popüler müzikten klasik Türk müziğine, mimariden spora, ören yerlerinden tarihi mekanlara, beslenme ve yaşam kültürüne kadar genişletmek mümkün.”

Korkmaz: “Medeniyetlerin beşiği olan Türkiyemizin değerlerinden haberdar değiliz”

Korkmaz konuşmasına şöyle devam etti:

“Medeniyetlerin beşiği olan Türkiyemizin değerlerinden yabancı ülke vatandaşlarını bırakın kendi vatandaşlarımızın çoğunun dahi haberdar olduğunu söyleyemeyiz. Örneğin; Dünyada bilinen ilk roket 1633 yılında Lagari Hasan Çelebi tarafından yapılmıştır. Oysa yabancı kaynaklar modern anlamda ilk roket çalışmalarının başladığı yer olarak bugünkü Ukrayna’yı gösterir. Ne yazıktır ki bugün Türkiye’de Lagari Hasan Çelebi adına kurulmuş bir tane bile havacılık müzesi yok. Trigonometrinin mucidi, sinus ve kosinüs tabirlerini kullanan ilk bilgin olan Battani; dünyanın döndüğünü ilk bulan, Ümit Burnu, Amerika ve Japonya’nın varlığından bahseden Beyruni; hayvan gübresinden amonyak elde eden Cahiz; sosyoloji bilimini kuran mütefekkir İbn Haldun; Galileo’dan önce sarkacı bulan astronom İbn Yunus; Newton’dan çok önce diferansiyel hesabını keşfeden Sabit Bin Kurra; Pasteur’den önce mikrobu bulan Akşemseddin ve isimlerini bilemediğimiz daha nice bilim adamı ve bu değerlerin dünya medeniyetine katkıları araştırmacılar tarafından derlenip tüm dünyadan insanların bilgisine sunulmalıdır.”

“Türkiye, alternatifsiz tek ülke.”

Halil Korkmaz, konuşmasında ülke ve şehir markası iyileştirme uzmanı Wally Olins’in “Turizm ilanlarınız, herkesin ki gibi: ‘Güneş, deniz, kum. Türkiye’ye gelin ve harika zaman geçirin.’ Türkiye’nin adını çıkarıp aynı ilana Tayland’dan tutun, Portekiz’e kadar onlarca farklı ülkeyi de koyabilirsiniz… Bunlar tamamen zaman kaybı!” eleştirisine dikkat çekerek; “ Oysa ki bir ülkenin markalaşmasında en önemli bileşenlerden kültürdür ve bizim pazarlama gücümüz haline dönüştürülmelidir. Türkiye; tarihiyle, kültürel birikimiyle, doğal varlıklarıyla, mutfağıyla her kesimden ve her kültür seviyesinden insanlara sunacak alternatifsiz tek ülkedir.” dedi.

Bu yıl 190 konuşmacı ile yeni bir rekora imza atan Ankara Marka Festivali’ne (AMF) 20 bini aşkın ziyaretçinin gelmesi bekleniyor. Festivale girişlerde bu yıl da herhangi bir ücret ödenmiyor. Katılımcılar resmi web sitesi üzerinden online kayıt yaptırabiliyor.

İstihdam endeksinin son verilerine göre; Kasım ayı ilan sayısında %34 artış

İstihdam Endeksi Kasım ayı verilerine göre yeni iş ilanı sayısındaki artış tüm hızıyla sürerken, özellikle lokomotif sektörlerde yüzde 30’un üzerinde seyreden yükseliş trendi üretimin canlandığına işaret ediyor. Üretimin yanı sıra; Otomotiv, Tekstil, Turizm, Elektrik-Elektronik ve Bilişim gibi sektörlere ait rakamlar, 2018’e girerken istihdama ilişkin umutları kuvvetlendirdi.

Türkiye’nin en büyük online istihdam platformu Kariyer.net’in istihdam piyasasının nabzını tutmak için yaklaşık dokuz yıldır aylık olarak yayınladığı İstihdam Endeksi’nin Kasım 2017 dönemine ait verileri açıklandı. İş günü ortalaması baz alınarak yapılan değerlendirmelere göre; kasım ayında 18.763 adet yeni iş ilanı yayınlandı, ilan sayısında bir önceki yılın aynı ayına oranla %34’lük artış yaşandı.

Kariyer.net Genel Müdürü Fatih Uysal: “Lokomotif sektör ve şehirlerde istihdam piyasası canlı”

Kariyer.net Genel Müdürü Fatih Uysal, İstihdam Endeksi Kasım ayı verilerini şöyle yorumladı: “İstihdam Endeksi kışa da son derece hareketli girdi. Yılın son çeyreğinin, geçen yıla göre lokomotif sektör ve şehirlerde ciddi artışla kapanacağını görüyoruz. Teknik pozisyonlarda görülen önemli orandaki artış dikkat çekerken, Üretim sektöründeki yüzde 40’lık artış üretimin canlandığının göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Geçen yılın aynı ayına oranla ilan sayısı yüzde 41 artan Bilişim sektörünün de önemini artırdığını görüyoruz. Bu alanda yer alan yazılım uzmanlığında gerçekleşen %50’lik artış oldukça dikkat çekici. Bunun yanı sıra; Turizm, Elektrik-Elektronik, Tekstil ve Otomotiv sektörleri de geçen yıla göre yüzde 30 oranında artış kaydeden sektörler arasında yer alıyor.”

Yazılım Uzmanında dikkat çeken artış

Öne çıkan pozisyonlarda sıralama Kasım ayında da değişmedi. Buna göre bir kez daha ilk sırayı Satış Temsilcisi (8.375 ilan) alırken, bu pozisyonu Mühendis (6.355 ilan) ve Muhasebe Elemanı (2.737 ilan) izledi. Teknisyen pozisyonu için 1.477 ilan, Satış Müdürü için 1.258 ilan, Tekniker için 1.043 ilan yayınlandı. Tüm pozisyonlarda geçen yıla göre genel bir artış gözlenirken bu ayın en dikkat çekici rakamı Yazılım Uzmanından geldi. Bu pozisyonda yayınlanan ilan sayısı geçen yıla göre yüzde 50 arttı. Benzer şekilde Mühendis ve Teknisyen pozisyonunda da yüzde 35’in üzerinde artış yaşandı. Bu da teknik pozisyonlardaki hareketlenmenin artarak devam ettiğini gösteriyor. İnsan Kaynakları Uzmanı ilanlarındaki yüzde 35’lik artış da istihdam piyasasındaki hareketliliğin işareti olarak yorumlanıyor.

İlanlarda başı çeken sektörler

Kasım ayının lider sektörleri arasında Tekstil 6.159 ilanla ilk sırayı alırken, bu sektörü 6.002 ilanla Üretim-Endüstriyel Ürünler, 5.320 ilanla Yapı, 4.955 ilanla Bilişim ve 4.785 ilanla Hizmet sektörleri takip etti. Kasım 2016’ya göre Üretim-Endüstriyel ürünlerde yüzde 40, Turizm sektöründe yüzde 38, Tekstilde yüzde 33, Elektrik-Elektronik sektöründe ise yüzde 32’lik artış kaydedildi.

Antalya ve İzmir’de istihdam piyasası canlı

İller bazında yapılan değerlendirmede, Kasım ayında geçen yıla göre en çok artış yakalayan şehirlerin Ankara, İzmir, Bursa ve Kocaeli olduğu görülüyor. Antalya yüzde 42 ile geçen yıla göre en yüksek oranı yakalarken, bu veri, Turizm sektörünün 2016’ya oranla ne kadar canlandığını gösteriyor. Ankara (%36) ve İzmir de yüksek büyüme kaydeden şehirler arasında yer alıyor. Özellikle İzmir’de geçen yıla oranla yüzde 38’lik artış yaşanması, İstanbul’dan bu kente artan göçün piyasayı hareketlendirdiğine işaret ediyor.

“İşin Olsun” piyasanın nabzını tutuyor

Kariyer.net’in iş arayan mavi yaka adaylarla en doğru işi en kısa zamanda buluşturmayı hedeflediği lokasyon bazlı iş arama uygulaması ‘İşin Olsun’un verilerine göre, Kasım ayında en çok başvuru alan mavi yaka pozisyonlar; Sekreter, Garson, Temizlik Görevlisi, Şoför/Sürücü ve Vasıfsız Eleman olarak sıralandı. En çok ilan yayınlanan ilk beş mavi yaka pozisyon ise Garson, Sekreter, Temizlik Görevlisi, Satış Elemanı ve Motorlu Kurye oldu.

Metro hattı güzergahında beklentiler ile birlikte, son üç yılda konut fiyatlarında ortalama % 60 – %70 civarında artış yaşandı

Üsküdar-Ümraniye-Sancaktepe bölgelerinden geçen yeni metro hattı ile özellikle ofis fonksiyonlarının yoğun olduğu Altunizade ve Ümraniye bölgesindeki konut talebinin artması bekleniyor.

TSKB Gayrimenkul Değerleme A.Ş. Genel Müdürü Makbule Yönel Maya, Üsküdar-Ümraniye-Sancaktepe bölgelerinden geçen yeni metro hattının gayrimenkul piyasasına etkilerini şöyle anlattı…

Üsküdar, Fıstıkağacı, Bağlarbaşı, Altunizade, Kısıklı, Bulgurlu, Ümraniye, Çarşı, Yamanevler, Çakmak, Ihlamurkuyu, Altınşehir, İmam Hatip Lisesi, Dudullu, Necip Fazıl, Çekmeköy Sancaktepe istasyonları olmak üzere 16 adet istasyonun bulunduğu Üsküdar – Ümraniye – Çekmeköy – Sancaktepe metro hattının ilk etabı faaliyete geçiyor. Açılacak olan ilk etap Üsküdar’dan Yamanevlere kadar olan hattı içeriyor.

Hattın, Üsküdar Marmaray istasyonu ve Altunizade metrobüs istasyonu ile bağlantısının sağlanması ile Anadolu ve Avrupa Yakaları arasındaki ulaşıma da alternatif doğmuş olacak. 2018 yılında diğer etaplarının da faaliyete geçmesi beklenen hat ile Anadolu Yakasında ikamet edenlerin Üsküdar’a ulaşımları sağlanarak Avrupa Yakasına geçişlerinde kolaylık sağlanacak.

Hattın tamamının faaliyete geçmesi ile birlikte Üsküdar Sancaktepe arasının yaklaşık 27 dk’ya inmesi ve özellikle Üsküdar, Altunizade, Ümraniye, Çekmeköy-Sancaktepe bölgelerinde trafik yoğunluğunun ciddi ölçüde azalması bekleniyor.

Üsküdar Ümraniye Sancaktepe bölgelerinden geçen hat ile özellikle ofis fonksiyonlarının yoğun olduğu Altunizade ve Ümraniye bölgesindeki konut talebinin artacağı düşünülüyor. Bu bölgelerde çalışan beyaz yakalıların konut tercihini güzergah üzerinde yapabilme imkanı doğdu. Ümraniye bölgesinde çalışan bir kişinin konut alımında ilk tercihi Ümraniye ve çevresi iken metro hattının tamamlanması ile birlikte Çekmeköy, Sancaktepe’ye kadar uzanabilecek.

Üsküdar-Yamanevler arasındaki ilk etabın tamamlanması ile birlikte konut talebi, değerlerin daha yüksek olduğu Üsküdar merkez bölgesinden değerlerin kısmen düştüğü Ümraniye bölgesine doğru alternatif gösterebilecek. Ayrıca, Üsküdar Marmaray istasyonu ve Altunizade metrobüs istasyonuyla Avrupa Yakası ile bağlantının sağlanmasıyla, Avrupa Yakasında çalışanların konut tercihlerinde Üsküdar’dan Yamenevler’e kadar olan bölgeyi de göz önünde bulundurabilecekleri düşünülüyor.

2012 yılı Mart ayında metro hattı çalışmalarının başlaması ve geçtiğimiz yıllarda Marmaray ve Avrasya Tüneli ile ulaşım bağlantılarının güçlendirilmesi ile hat güzergahı konut geliştiricilerinin de tercih ettiği bölge haline gelmişti. Metro hattı güzergahında incelemeler yapıldığında beklentiler ile birlikte, son üç yılda konut fiyatlarında ortalama % 60 – %70 civarında artışlar yaşandığı görülüyor.

İlçe Metro Durakları 2014 yılı değer aralığı (TL/m²) 2017 yılı değer aralığı (TL/m²)
Üsküdar Fıstıkağacı 2.500 – 3.500 4.600 – 5.500
Bağlarbaşı 3.000 – 4.000 5.200 – 6.400
Altunizade 3.500 – 4.200 5.200 – 6.200
Kısıklı 2.200 – 2.800 3.800 – 4.500
Bulgurlu 2.000 – 2.500 4.000 – 5.000
Ümraniye Çarşı 2.000 – 2.500 4.000 – 4.800
Yamanevler 2.000 – 2.500 4.000 – 4.800
Çakmak 1.600 – 2.500 3.200 – 4.200
Ihlamurkuyu 1.200 – 1.600 3.200 – 4.200
Altınşehir 1.800 – 2.400 3.000 – 4.000
İmam Hatip 1.300 – 1.800 3.000 – 4.200
Dudullu 1.500 – 2.200 3.200 – 4.500
Sancaktepe Necip Fazıl 1.500 – 2.200 3.200 – 4.500

* Değerler belirlenirken standart tarzda yeni konut projeleri dikkate alınmıştır.

GYODER Gelişen Kentler Zirvesi Antalya’da Gerçekleşti

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel: “Küresel projelerle Antalya’nın taşı toprağı değerlenecek”

GYODER Başkanı Doç. Dr. Feyzullah Yetgin: “Antalya’ya değer katan mega projelerde yeni nesil kentleşmenin örneğini görüyoruz”

Türkiye’nin Gayrimenkul Platformu GYODER’in, gelişen kentlerin yatırım fırsatlarını sektör temsilcileri ile buluşturmak amacıyla hayata geçirdiği ‘Gelişen Kentler Zirvesi’nin 9’uncusu geniş bir katılımla Antalya’da düzenlendi. ‘Gelişen Kentler Zirvesi’nin, gayrimenkul sektörü ve iş dünyası adına çok değerli bir buluşmaya vesile olduğunu belirten GYODER Başkanı Doç. Dr. Feyzullah Yetgin, “Bugün Antalya’da farklı sektörleri kalkındıracak 11 mega proje inşa ediliyor. Antalya’ya değer katan bu projelerde yeni nesil kentleşmenin örneğini görüyoruz” dedi.

Gayrimenkul sektörünün çatı örgütü GYODER’in, Antalya Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile 13-14 Aralık 2017 tarihlerinde düzenlediği ‘Gelişen Kentler Zirvesi-Antalya; İstanbul ve bölgede faaliyet gösteren iş dünyası ve gayrimenkul sektörünün temsilcileri, yatırımcılar ve uzmanların katılımıyla gerçekleşti.

Gelişen Kentler Zirvesi’nin Antalya’nın gayrimenkul sektörüne katkı yapacağına inandığını belirten Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, “Antalya’da hayata geçirmeye başladığımız önemli projelerimiz, kentsel dönüşüm projelerimiz, yine Antalya’nın vizyonunu ifade eden projelerdir. Ben Antalya’nın bu projelerde çok geç kaldığına inanıyorum. Senelerdir bürokrasiye, STK’lara anlata anlata projelerimizi ilerletmeye çalışıyoruz. Bugün bir otelin balkonundan baktığınızda dünyanın en güzel manzaralarından birini görüyorsunuz. Dünyada bir şehir içinde bu kadar güzel manzara, bu kadar uzun yürüme bandı bulmak kolay değildir. Antalya Türkiye’nin en hızlı büyüyen şehirlerinden biridir. İnşaat ruhsatlarında Bursa’dan sonra 5’inciyiz. Konut satışında 4’üncüyüz. Yabancılara yılda 4-5 bin konut satıyoruz, Eskiden birinci sıradaydık, şimdi 2’nciyiz. Antalya, İstanbul’un üzerindeki yükün yarısını alabilecek en büyük potansiyel şehir. Meselenin kaynağı çok açık bellidir, dünya çapında iddialı işler yaparsanız, bir vizyon ortaya koyarsanız, küresel talebi karşılayacak projeler yaparsanız, Antalya’nın taşı toprağı değerlenir. Antalya dünyanın en güzel şehirlerinden biri olduğunu gösterecek, en iddialı şehirlerinden biri olacak” dedi.

Mega projeler kente değer katıyor

Antalya’da çok sayıda mega projenin inşa edildiğini vurgulayan GYODER Başkanı Yetgin, şunları zöyledi: “Zirve kapsamında yerinde inceleme imkanı bulduğumuz, Antalya’ya değer katan mega projelerden Kruvaziyer Liman, avantajlı konumuyla, deniz turizminin önemli ölçüde büyümesini sağlayacak. Konyaaltı Sahil Projesi ise dünyanın sayılı plajlarından biri olan Konyaaltı Sahili’ni daha da güzelleştirecek. Boğaçay Havzası ve Yakın Çevresi Projesi’nde 462 yat kapasiteli marina, rekreasyon alanları, çiftlik kasabası, kıyı kasabası, restoran, park ve yeşil alanların yer alması, Antalya için heyecan verici bir adım. Ayrıca bu bölgede kurulacak film stüdyoları ile Antalya’nın sinema endüstrisinin merkezi olmasının amaçlanması da projenin büyüklüğünü ortaya koyuyor. Yine Antalya’nın çehresini değiştirecek Kepez-Santral Bölgesi’nde, 19 bin konut inşası ile ada bazlı kentsel dönüşümün örneğini görüyoruz.”