Türk mutfağı ihracatta aktif rol istiyor

“2 trilyon dolarlık gastronomi pazarından yeterli pay alabilmemiz için yerel mutfakları, markaları ihraç emeliyiz.”

Sultanahmet Köftecisi’nin 3. Nesil Patronu ve Gastronomi Uzmanı Mehmet Tezçakın, Türkiye’nin ekonomide 2023 hedeflerine ulaşabilmesi için yerel mutfakların, markaların ihraç edilmesi gerektiğini söyledi.

Tezçakın, dünyada yeme içme sektörünün pazar büyüklüğünün 2 trilyon dolara ulaştığını, köfte, kebap gibi et ürünleri, hamur işleri, zeytinyağlılar ve Osmanlı’nın mirası saray mutfağı gibi zenginlikleri ile gastronomi cenneti olan Türkiye’nin, bu pazardan aldığı payın ise “denizde küçücük bir damla” olduğunu belirtti.

Gastronomi sektöründe karlılığın Avrupa ve ABD’de Türkiye’den 3-4 kat daha fazla olduğuna dikkati çeken Tezçakın, şöyle konuştu:

“Kendi sektörümüzden örnek vermek gerekirse, Türkiye’de Sultanahmet köftesinin üretiminde çok özel et kullanırız ve bu etin bize kilogram maliyeti 36,5 TL’dir. Bir kilo köfteye müşterinin ödediği rakam ise 152,1 TL. Yaklaşık 4 katı. Kar gibi gözüken 115 liranın içinde Londra’dan bile pahalı dükkan kiraları, personel giderleri , elektrik, su vs. giderler var. Aynı eti Almanya’da 4,6 Euroya alıp, müşteriye 66,75 euroya satıyoruz. Oradaki oran 14,5 kat. Almanya’da bu işi yapmak 3-4 kat daha karlı. Diğer Avrupa ülkeleri ve ABD’de durum pek de farklı değil. Bir örnek daha vermek gerekirse, yaklaşık 150 milyar dolar ciroları bulunan Honda ve Mazda’nın toplam yıllık karları 4 milyar dolar. Mc Donalds ise 25 milyar ciro ile iki otomotiv devinden daha fazla, 4,5 milyar dolar kar elde ediyor. Bu yüzden, en az otomotiv kadar Türk mutfağının, yerel markaların desteklenmesi, dünyaya açılmalarının teşvik edilmesi gerekir diyoruz.”

-177 firmadan sadece biri gastronomi

Marka teşvikinin devletin resmi politikası olduğunu, uluslararası pazarlarda faaliyet gösterecek markaların desteklenmesi amacıyla yaklaşık 10 yıl önce Turquality programının başlatıldığını anımsatan Tezçakın, şöyle devam etti:

“Bugün bu program kapsamında 177 firma ve markaya çok ciddi destek sağlanıyor. Ancak, biraz da özeleştiri yapmamız gerekiyor. Gastronomi sektörü olarak geciktik. Bugün 177 firma ve marka arasında gastronomi sektöründen sadece bir firma Turquality desteği alıyor. Sektör olarak geç kalmış olsak da elimizi taşın altına koyduk. İhracatta aktif rol almak istiyoruz. Yurt dışında açacağımız her şube, ülkemize ciddi manada döviz girdisi sağlayacaktır. Bu nedenle şu anda çok sayıda gastronomi firması Turquality programına girmek için çalışmalarını sürdürüyor.”

Sultanahmet Köftecisi olarak 4. Nesil patronların işbaşı yapmasıyla birlikte yurt dışı pazarlara açılmak için çalışmalara hız verdiklerini de kaydeden Tezçakın, “ İlk durağımız kardeş ülke Azerbaycan oldu. Ardından, Almanya ve İngiltere’de şube açtık. ABD’de şirket kurduk. Avrupa’da ve ABD’de marka tescili yaptık. Turquality programına alınmamız halinde, şube sayımızı kısa sürede onlarla ifade edilen sayılara çıkarabiliriz” dedi.

6 yılda 8 milyar adet e-fatura ve e-arşiv fatura üretildi

GİB verilerine göre e-fatura çözümü gönderen için yüzde 57, faturayı alan için yüzde 62 oranında tasarruf sağlıyor. 2017 başı itibariyle e-defter uygulamasına kayıtlı mükellef sayısı yaklaşık yüzde 10’luk bir artışla 59 bin 875’e yükseldi. E-arşiv uygulamasına geçiş yapan mükellef sayısı ise yaklaşık yüzde 29’luk bir artışla 6.573’e ulaştı.

29.03.2017

E-Dönüşüm stratejisi kapsamında yürürlüğe giren hizmetler, ülke çapında hızla yaygınlaşıyor. Yeni yasal düzenlemeler ve teknoloji alanındaki gelişmeler, fatura, defter ve arşiv gibi iş süreçlerinin dijital ortama aktarılmasına imkân sağlıyor. E-fatura mükellef sayısı, 2017 yılı başında 62 bini aştı. Kayıtlı mükellef sayısı 1,5 senede 2,5 kat artmış durumda. Yıllık düzenlenen e-fatura adedi 170 milyon 673 bin, e-arşiv fatura sayısı ise 1 milyara ulaşmış bulunuyor.

E-fatura maliyeti 1 TL, kâğıt fatura 5-15 TL

E-fatura, e-defter, e-arşiv fatura gibi e-dönüşüm uygulamaları, kullanıcılara yüzde 50 ila yüzde 90 arasında tasarruf sağlıyor. Aynı zamanda ülke ekonomisine yıllık 3 milyar TL’nin üzerinde katkı sunuyor. E-dönüşüm uygulamaları, kâğıt, yazıcı, kartuş, baskı, zarf, kargo, posta, depolama, işçilik, noter tasdikleri gibi birçok kalemden oluşan maliyetleri minimuma indirerek, ticari işlemlerde hız ve kolaylık kazandırıyor. Saniyeler içinde gönderilip alınabilen e-fatura gönderme ve alma maliyeti 1 TL’nin altında. Birkaç gün içinde teslim edilebilen kâğıt faturanın ise 5-15 TL arasında maliyeti mevcut. E-fatura kullanımı aynı zamanda kâğıt fatura kullanımı sırasında harcanan işgücünü altıda bire düşürüyor.

2016’da 2 trilyonluk e-fatura üretildi

2017’de e-fatura için 10 milyon TL olan yıllık ciro sınırının 8 milyon TL’ye inmesi durumunda, yıl sonunda e-fatura mükellef sayısının 100 bini aşabileceğini belirten Doğan E-Dönüşüm Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Doğan, “GİB verilerine göre, 2016 yılında e-fatura mükelleflerinin e-fatura adeti 170.673.313. Oluşturulan e-fatura tutarı 2 trilyon TL’ye ulaştı. Verilere göre, 2010 yılından 2016’ya kadar e-fatura ve e-arşiv fatura kullanıcıları tarafından oluşturulan toplam fatura sayısı ise 8 milyar. Ayda 60 milyon bireysel e-fatura, 25 milyon kurumsal e-fatura kesiliyor. E-dönüşüm süreci kurumların ve ülkemizin önemli ölçüde tasarruf elde etmesini sağlıyor. Doğan E-Dönüşüm olarak, yenilikçi uygulama ve hizmetlerimizle e-dönüşüm pazarına katkı sunmayı hedefliyoruz.” dedi.

Doğan E-Dönüşüm Hakkında:

Doğan E-Dönüşüm Hizmetleri, e-dönüşüm sektöründe hizmet vermek amacıyla, 1994 yılında zarf sektöründe faaliyetine başlayan Doğan Zarf yatırımıyla 2016 yılında faaliyetine başladı. Doğan E-Dönüşüm Hizmetleri, Doğan Zarf’ın 20 yılı aşkın deneyim ve 35 ülkeye yapılan ihracat gücünü arkasına alarak, e-dönüşüm sektöründe fırsat eşitliği sağlamak için çalışmalarını yürütüyor. Uzman ekibi, yenilikçi teknolojisi, Ar-Ge gücü ile müşterilerine e-fatura, e-defter ve e-arşiv hizmetleri sunan Doğan E-Dönüşüm Hizmetleri, Türkiye çapındaki yaygın bayi ağı ile hizmet veriyor. Doğan E-Dönüşüm Hizmetleri’nin ana hedefleri arasında, güvenli, hızlı ve kaliteli şekilde hizmet vermek ve servis aşamasında müşteri memnuniyetini en üst noktalara taşımak bulunuyor. Gelişmiş alt yapısı sayesinde Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlanan mevzuatlara hızla uyum sağlayan Doğan E-Dönüşüm Hizmetleri, e-dönüşüm sektörüne öncülük etmeyi hedefliyor.

Greeneco’dan istihdam ve yatırım atağı

Türkiye’deki artan enerji ihtiyacının; ithal girdiye ihtiyaç duymaksızın çevreci, yerli ve yenilenebilir kaynaklarla karşılanmasına katkı sağlamak amacıyla Saray Holding ve Acarsan Holding ortaklığı ile kurulan Greeneco Enerji, yatırımlarına devam ediyor.

2012 yılında, 110 milyon Dolar değerinde çevreci bir proje olarak yola çıkan ve o tarihten bu yana sektöre düzenli olarak yatırım yapmaya devam eden marka, sağladığı istihdamla da alanının önde gelen oyuncuları arasında yer alıyor. Greeneco Enerji şimdi de yeni bir yatırıma imza atarak, 2017 için mevcut kadrosuna ek yaklaşık 450 kişilik yeni bir istihdam atağı yapmaya hazırlanıyor.

Yenilenebilir enerji sektöründe yatırım ve yeni istihdam planları hakkında bilgi veren Greeneco Enerji Elektrik Üretim A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kamil Özdağ “Greeneco Enerji, Türkiye’deki ithal enerji ihtiyacının minimum seviyeye indirilebilmesi amacıyla çalışmalarını yürütüyor. Buradaki öncelikli hedefimiz, birlik beraberlik ruhuyla hareket ederek iç piyasadaki canlılığı arttırmak. Bu anlayışla yeni yatırımlar yapıyor, yeni istihdamlara olanak sağlıyoruz” dedi.

2017 yılı sonuna kadar yenilenebilir enerji alanında Türkiye’ye daha çok katma değer sağlamak için yeni tesis projeleri hayata geçireceklerine değinen Özdağ, “Ülkemiz ekonomisine değer katan önemli yatırımlar yapıyor, insanımıza istihdam sağlıyoruz. Şimdi, yenilebilir enerji alanındaki yeni girişimimiz ile istihdam atağı başlattık. Greeneco Enerji’de bu yıl 450 kişilik ek istihdam yapacağız. Amacımız hem ekonomimize hem de çevremize en üst düzeyde katkı sağlamak. Devletimiz istihdam konusunda önemli teşvikleri hayata geçirdi. Bizlerin de bu konuda elini taşın altına koyması gerekiyor” dedi.

240 Milyon Dolarlık yatırım”

Yakın zaman önce İtalyan Exergy SPA ile yeni bir anlaşma yaptıklarını ve Greeneco’nun üçüncü ve dördüncü üniteleri için çalışmalara başlandığını anlatan Özdağ, “Geçmiş yıllarda yapılan yenilenebilir enerji yatırımlarının hedef kapasitesine ulaşması jeotermal enerji ihtiyacı her geçen gün artan Türkiye’de adeta yüreklere su serpiyor. Saray Holding A.Ş. ve Acarsan Holding ortaklığıyla kurulan Greeneco Enerji Elektrik Üretim A.Ş. olarak ikinci etap yatırımımızla ilgili mühendislik çalışmalarımız da hızla devam ediyor. İkinci etap yatırımımızın ilk kısmı 2017 yılı üçüncü çeyreğinde, ikinci kısmı ise 2018 yılı içerisinde tamamlanacak. Böylece 240 Milyon Dolarlık bir yatırım değerine erişeceğiz. 51,2 MWe kurulu güç ile yıllık 434.000.000 KWh üretim kapasitesine ulaşacağız. Üçüncü ve dördüncü ünite çalışmaları için imzaladığımız bu anlaşma ile hedeflerimizi daha da büyüttük” dedi.

İki üniteden oluşan 25,6 MWe gücündeki ilk santralin kurulumunu yapan Greeneco Enerji, 2016 yılsonu itibariyle yıllık 217.000.000 Kwh’lık üretim kapasitesine ulaşmıştı.

KoçSistem Genel Müdürü görevine Mehmet Ali Akarca atandı

Türkiye’nin köklü ve lider bilgi teknolojileri şirketi KoçSistem Genel Müdürü görevine Mehmet Ali Akarca atandı. Koç Topluluğu’nda 2001-2012 yılları arasında üst düzey yönetici olarak çalışmış olan Akarca, 1 Nisan 2017 itibarıyla KoçSistem Genel Müdürlüğü görevini Mehmet Nalbantoğlu’ndan devraldı. Akarca, son olarak Türk Telekom Grubu’nda Kurumsal Müşteri Başkanı ve Kurumsal İş Birimi Genel Müdürü olarak görevini sürdürmekteydi.

Mehmet Ali Akarca Hakkında

1969 İstanbul doğumlu olan Mehmet Ali Akarca, 2000-2003 yılları arasında bookinturkey.com Genel Müdürlüğü görevinin ardından; 2004-2011 arasında 7 yıl Koç.Net Haberleşme Teknolojileri ve İletişim Hizmetleri AŞ’nin Genel Müdürlüğünü yürüttü. 2011-2012 arasında Zer Merkezi Hizmetler ve Ticaret A.Ş’deki Genel Müdür Yardımcısı olarak görev aldı. Akarca, 2012-2016 yılları arasında Türk Telekom Grubu’nda sırasıyla Pazarlama ve İletişim Başkanı, Kurumsal Müşteri Başkanı ve Kurumsal İş Birimi Genel Müdürü görevlerinde bulundu.

Lisans eğitimini Nottingham Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde tamamlamış olan Mehmet Ali Akarca, Surrey Üniversitesi’nde pazarlama ve turizm alanlarında yüksek lisans yaptı.

Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği’nde Yeni Dönem

AYD (Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği)’nin 9’uncu Olağan Genel Kurul Toplantısı, 27 Mart’ta Orjin Maslak’ta gerçekleştirildi. Dernek üyelerinin yoğun ilgi gösterdiği toplantıda, derneğin gelecek dönem stratejileri ve sektöre ilişkin son durum da masaya yatırıldı.

Türkiye’deki yerli ve yabancı 124 üye AVM’yi, 53,5 milyar dolarlık yatırımı ve haklarını temsil eden tek çatı kuruluş olan AYD, yeni döneme 27 Mart’ta Orjin Maslak’ta düzenlediği Genel Kurul Toplantısı ile başladı.

Organize perakende sektörüne yön veren; milli, toplumsal ve ekonomik fayda sağlayan AVM’lerin sözcüsü konumunda bulunan AYD’de, yeni dönem ile birlikte Başkanlık görevini üçüncü kez Hulusi Belgü üstlendi.

AYD Olağan Genel Kurulu’nda yapılan oylamalarda oy birliği ile göreve seçilen yeni Yönetim, Denetim ve Danışma Kurulu, alışveriş merkezlerini her platformda temsilcisi olacak.

Toplantıda 2017 – 2019 dönemine ilişkin yorumlarını paylaşan Hulusi Belgü;”2016 gerek ülkemiz gerekse ekonomimiz için zor bir yıl oldu. Yeni yıl ve AYD’nin yeni dönemi ile birlikte ülkemizin ekonomisine, istihdamına ve sektörümüzün geleceğine destek olmak için çalışmalarımızı tüm hızıyla sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.

Gelecek hedeflerine ilişkin de bilgiler paylaşan Belgü konuşmasına şöyle devam etti: “Geçtiğimiz yılı 100 Milyar Türk Lirası’nın üzerinde ciro ile kapattık. Bu yıl sonunda ciro hedefimiz 110 Milyar Türk Lirası. 2023’te ise 200 Milyar Türk Lirasını hedefliyoruz. Türkiye genelindeki AVM sayımızı yerli ve yabancı yatırımcılarımızın desteği ile bu yıl sonunda 385 – 390’a 2023’te ise 475’e yükseleceğini görüyoruz. Yine yıl sonuna kadar kiralanabilir alanlarımızı 11,1 milyon metrekareden 11,9’a, 2023’e kadar 15 milyon metrekareye yükseltebilmeyi amaçlıyoruz. Ziyaretçi sayılarımız 2016 sonunda 2,1 milyardı. 2017’yi 2,16, 2023’ü ise 2,8 milyar ziyaret ile kapatmayı arzu ediyoruz.”

AYD’nin yeni dönem Yönetim Kurulu’ndaki isimler; Nuri Şapkacı, Avraam Alkaş, Fuat Atalay, Mustafa Cem Eriç, Gökşin Durusoy, Yurdaer Kahraman, Artuğ Çetin, Cenk Arson, Kemal Osman İllez, Hakan Kurt, Kazım Köseoğlu, Mehran Khoi, Gündüz Bayer, Nuh Acar, Levent Kirman, Samim Hatipoğlu, Didem Aydın, Hayal Olcay, Alison Ergüven, Gökhan Çetinsaya ve Orhan Murat İzci oldu.

Danışma Kurulu Üyeleri ise Zafer Kurşun, Murat Özyeğin, Yüksel Mermer, Özcan Tahincioğlu, Mustafa Bayraktar, Avni Çelik, Gürcan Oral, Salih Bezci, Süleyman Çetinsaya ve Hüseyin Özdilek olarak belirlendi.

Serhan Ercivelek, Elif Gemgirli, Orhan Demir, Sami Milli, Aydan Ormancı ve Murat Kayman ise Denetim Kurulu Üyeleri olarak AYD’nin çalışmalarına destek olacak.

LC Waikiki’nin Küresel Büyüme Yolunda Yeni Durağı Endonezya Oldu

2023 yılında Avrupa’nın en başarılı üç moda perakende markasından biri olma hedefiyle Türkiye ve dünyadaki yaygınlığını artıran LC Waikiki, 2017’deki yatırımlarına hızla devam ediyor. Türkiye dahil 37 ülkede ürünlerini tüketiciyle buluşturan LC Waikiki, son yurtdışı mağazasını Asya Pasifik Bölgesi’nin önemli pazarlarından Endonezya’da hizmete açtı. Endonezya’nın başkenti Cakarta’da bulunan Gandaria Mall’da ilk mağazasını açan LC Waikiki; ‘İyi Giyinmek Herkesin Hakkı’ misyonu ile her yaştan erkek, kadın ve çocuk için kaliteli giyim ve aksesuarları uygun fiyatla Endonezyalı tüketicilerin beğenisine sunuyor.

2023 yılına kadar Türkiye ve dünyada toplam 1500 mağazaya ulaşarak, adını Avrupa’nın en başarılı üç moda perakende markası arasına yazdırmayı hedefleyen LC Waikiki, 2017 yılında da yurtdışı atılımlarını hızla sürdürüyor. 2016’da erişim ağına 6 yeni ülke ekleyen, 2017 yılının hemen başında yurt dışında Kenya’da mağaza açan LC Waikiki, şimdi Asya Pasifik’e uzanarak, bu bölgedeki ilk mağazasını Endonezya’nın başkenti Cakarta’da hizmete soktu. LC Waikiki’nin Cakarta mağazası açılışıyla birlikte, Türkiye dahil mağazalarıyla bulunduğu ülke sayısı 37’ye yurtdışı mağaza sayısı ise, 309’a ulaştı. Gandaria Mall’da 1 milyon dolarlık yatırımla 2150 metrekarelik alana kurulu LC Waikiki mağazasının açılışı LC Waikiki Sahra Altı Afrika ve Asya Operasyon Direktörü İlker Hacıoğlu, LC Waikiki Endonezya Bölge Müdürü Ozan Baş ev sahipliğinde gerçekleşti. Açılışa Endonezya’da üne kavuşan ve çok sevilen Elif dizisinin karakteri küçük oyuncu Isabella Damla ve yine dizinin yakışıklı karakteri Emre Kıvılcım katıldı.

LC Waikiki Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük, Endonezya’nın başkenti Cakarta’da bulunan Gandaria Mall’daki mağaza açılışı ile ilgili olarak “2017 genişleme hedefimiz Endonezya ve Kenya gibi uzak pazarları da kapsıyordu. 24 Mart 2017 tarihinde bizim için önemli olan büyük pazarlardan 250 milyonu aşkın bir nüfusa sahip Endonezya’da ilk mağazamızı açmanın heyecanını yaşıyoruz. İlerleyen dönemde bu ülkede derinleşerek seri şekilde mağazalarımızı açmaya devam edeceğiz. 2017 yılı için yine bir diğer büyük pazar olan Malezya’yı radarımıza almış durumdayız. Malezya’da bu yıl yatırım yapma planlarımızı gerçekleştirme konusundaki çalışmalarımız devam ediyor. Yine Şubat ayında Sahra Altı Afrika’da bulunan Kenya’da girdiğimiz pazarda da yatırımlarımıza devam edeceğiz. 2017’de yurtdışında 110 mağaza ve Türkiye’de açacağımız 30 mağaza ile birlikte globalde 900 mağazaya ulaşacağız. Mart 2017 itibariyle Türkiye’de 449 yurtdışında 309 olmak üzere toplamda 758 mağaza ile hizmet veriyoruz. 2017 yılı açılışlarımız ile yüzde 35 toplam büyüme hedefimizi gerçekleştireceğimizi umuyorum” dedi.

Markanızın İtibarını Ekibiniz Yaratır, İsmi ya da Logosu Değil!

Kurumsal ve gelişime açık hizmet sektöründeki tüm KOBİ’lere yönelik Gelişim Programları ile donanımlarını artırmayı hedefleyen Direm Fikir Atölyesi kurucusu Didem Tınarlıoğlu, “Yaptığımız iş, kısa süreli değil, sürdürülebilir başarı hikayelerinin oluşumunu sağlamak” dedi.

Hizmet sektöründe uzun yıllar tecrübe edinmiş uzman ekibi ile işletmelere birden fazla çözümü aynı süreçte sunarak hız ile maliyet avantajı sağlayan Direm Fikir Atölyesi, prodüksiyonlu video çekimleri ve İK süreçlerinin işlerini kolaylaştıran özgün görsel tasarım iletişim araçlarını bünyesinde barındırması ile farkını ortaya koyuyor.

Düzenlenen son eğitimlerin 18 saatlik bir eğitim olduğuna, amaçlarının kolay unutulan veya uygulaması mümkün olmayan öğretiler yerine nitelikli Gelişim Programları düzenlemek olduğuna değinen Direm Fikir Atölyesi Kurucusu Didem Tınarlıoğlu, “Öğretilerin, sürdürülebilirliği ve amacına ulaşması bizim için çok önemli. Kurumsal şirketlere ve çalışanlarına farkındalık oluşturmayı hedefliyoruz. Çok olumlu geri dönüşler alıyoruz. Eğitimlerimizin çıkış noktası; Bireylerin sadece iş hayatlarında değil, tüm yaşam alanlarında da kullanabilecekleri yöntemleri aktarmak, oldu. Çünkü, insanların, kolay anlaşılmaya, kolay anlatmaya, kolay anlamaya ihtiyacı var. Ben, çağın sorununu “Anlama” kavramı üzerinde olduğuna inanıyorum. Gün içinde kaç kere ‘Anlıyor musun, Anlatabildim mi? Kimse beni anlamıyor, Anlamadın, Anlamana şaşırdım vb. duyuyor ya da telafuz ediyorsunuz? Bir test edin derim.

Bu nedenle de,” Algı Yönetimi ve Beni Keşfet Öğretisi”, “İlham Veren Liderlik”, “Koçluk Yaklaşımı ile Çözüm Üretme”, “Ne Kadar Gerçekçiyiz”, “İknanın Gerçeği”, “Satış Mühendisliği”, “Çatışmalar olmasa” konularımız öğreti programımızda öne çıkan ve talep gören modüllerimiz oluyor..

Bunun yanı sıra taleplere göre şu öğretileri veriyoruz: “Finansçı olmayanlara Finans”, “İç Eğitmen Eğitimi”, “İnsan Kaynakları Prosedürleri”, ”Prim Sistemi ve Performans Sistemi nasıl kurulur?” vb. burada sayamadığım onlarca uzman olduğumuz modüllerimiz bulunmakta.

Yeni Dünyada ezberleri bozmak yetmez! Her sabah yeni bir vizyonel bakış açısı eklediniz mi portföyünüze? Buna bakın. Artık çok güçlü olmak, çok imaj sahibi firma olmak veya çok popüer marka olmak yetmez. Yetmeyecek de. Yeni dünyada insanların zihninde olduğu kadar kalbinde de olmanız yani güzel anılar bırakmanız şart. Bu da müşterinizle temasta olan ekibinizin gelişimi ve yaklaşımı ile olur. Sadece saha ekibi değil, iç müşteri dediğimiz ekipler arası uyum ve koordinasyon ne kadar kuvvetli olursa yansıması da o kadar etkili olur.” diye aktardı.

Meslek Yüksekokulu Mezunu Kadınların Eğitimi ve İş Gücüne Katılımı Konulu Çalıştay Düzenlendi

İstanbul Gedik Üniversitesi Kadın Girişimciliği ile Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Uygulama ve Araştırma Merkezleri tarafından 24 Mart 2017 tarihinde İstanbul Divan Asia Otel’de “Meslek Yüksekokulu Teknik Alan Mezunu Kadınların Eğitimi ve İşgücüne Katılımı” konulu çalıştay gerçekleştirildi.

Çalıştay’da kadınların teknik programlardaki eğitim sorunları, mesleki eğitime katılım, istihdamda karşılaşılan sorunlar ve bu alanlarda kadın girişimciliğinin durumu alanında uzman kişiler ve akademisyenler tarafından ele alındı.

Açılışını; YÖK Akademide Kadın Çalışmaları ve Sorunları Birimi Başkanı Prof Dr. Sezer Komsuoğlu, İstanbul Gedik Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Hülya Gedik, İstanbul Gedik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Berrak Kurtuluş, Pendik Belediye Başkanı Dr. Kenan Şahin ve Pendik Kaymakamı Yılmaz Şimşek’in yaptığı program, “Türkiye’de Kadın İstihdamı” konulu panel ile devam etti.

Hülya Gedik konuşmasında Meslek Yüksekokulu bulunan bir üniversite olarak, okurken çalışmanın eğitim hayatı sonrası profesyonel hayatta tercih edilmenin önemli bir anahtarı olduğunu belirtti. Gedik Holding olarak kadın istihdamına önem verdiklerini de belirten Hülya Gedik kadına hâlihazırda verilen sosyal hakların ve pozitif ayrımcılığın gerekliliğini vurguladı.

Yaptığı konuşmada Meslek Yüksekokullarının sanayinin ihtiyaç duyduğu ara eleman konusunda önemli bir yere sahip olduğunu belirten YÖK Akademide Kadın Çalışmaları ve Sorunları Birimi Başkanı Prof Dr. Sezer Komsuoğlu, hali hazırda Türkiye’de 7.5 milyon yükseköğretim öğrencisi bulunduğunu ve bunun %33’ünün ön lisans öğrencisi olduğunu belirterek ileriye yönelik nitelikli iş gücü ve sürdürülebilir ekonomi için MYO’ların çok önemli olduğunu, mevcut sıkıntıların giderilerek bu okullara gerekli prestijin geri kazandırılması gerektiğini söyledi. Özellikle MYO mezunu kızların eğitimleri sonrası çalışma hayatı yerine ev hayatı ve anneliği seçtiklerinin de altını çizen Komsuoğlu, ayrıca kızların girişimcilik konusunda da cesaretlendirilmeleri gerektiğini vurguladı.

Pendik Belediye Başkanı Dr. Kenan Şahin ise MYO’larda teorik ve pratik bilginin iş hayatıyla birlikte bütünleşik olarak öğrencilere kazandırılmasının gerekliliğine değindiği konuşmasında, güçlü bir ekonomi için bu okullardan mezun olan kızların istihdamının çok önemli olduğunu söyledi.

Açılış konuşmaları sonrası program Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Berna Zengin’in moderatörlüğünde ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yıldız Ecevit, Pendik İş-Kur Müdürü Yasin Turunç, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İstanbul İl Müdür Yardımcısı Arzu Gür, Turkish Women’s International Network kurucusu Melek Pulatkonak’ın katılımlarında “Türkiye’de Kadın İstihdamı Paneli” ile devam etti.

Panelin açılış konuşmasında Türkiye’de çalışan kadın oranları ve mühendis kadınların istihdamı üzerine bilgiler veren Doç. Dr. Berna Zengin, kadına sosyal hayatta verilen rollerin ve toplumsal bilinçaltına yerleşen klişelerin kadının iş hayatındaki varoluşuna önemli etkileri olduğunu söyledi. Kadın kavramını daha çok annelik, çocuk bakımı ve duygusallıkla tanımlayan bir kurgu oluşturulduğundan da bahseden Zengin, özellikle teknik alanlarda kadının istihdamı konularında bu algının çok olumsuz etkilerinin olduğunu söyledi. Doç. Dr. Berna Zengin “her sektörün kendisine göre bir imajı var ve bu kadın mesleğidir, bu erkek mesleğidir diye farklı görüşler oluşturuluyor, dolayısıyla özellikle erkek egemen alanlarda kadının kendi güvenini oluşturması çok fazla zaman alıyor. Çocukluktan itibaren günlük hayatta kız çocukları ve erkek çocuklarına tanımlanan roller ve imajlar toplumsal cinsiyetler ve yeterlilikler üzerine farkları daha çok güçlendiriyor” dedi.

Prof. Dr. Yıldız Ecevit ise fırsatlar eşitliğinde kız veya erkek olarak doğmanın herhangi bir problem teşkil etmemesi gerektiği üzerine bir konuşma gerçekleştirdi. Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliğini aile yapılarıyla ve kaynakların eşitsizliği, gayrimenkul araç sahipliği üzerinden değerlendiren Ecevit kadın istihdamı konusunu toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, ataerkil ideolojiler, kadın girişimciliği, toplumsal yargı ve önyargılara kadar geniş bir mecrada ele aldı. Ecevit “Kadınların evli olmaları istihdam oranının düşük olmasına neden oluyor kadınlar evlenince işten ayrılıyor girişimciler arasında evli olanların oranı %4 tür yani evli olmak girişimci olmaya engel bir durum değildir” diyerek kadın girişimciliğinin teşvik edilmesi gerektiğini belirtti. Özellikle kadın girişimciliği konusunda “Kadınların araçsallaştırılması, kadın girişimciliğinin güçlenmesinde yanlış bir yol tercihidir” diyen Ecevit, “Kadının güçlenmesi demek istihdam ve ekonomiye katma değer demektir” diyerek sözlerini tamamladı.

Panelin diğer bir konuşmacısı olan Yasin Turunç ise “Eğitim olmadan istihdam olmaz” diyerek, iyi bir eğitimin istihdamı da arkasından getireceğini, üniversitelerden, kurumlarla alakalı işbirliklerinin geliştirilmesi gerektiğinden ve Pendik Hizmet Merkezi olarak her türlü işbirliğine açık olduklarından bahsetti. Kadın girişimciliğine de değinen Turunç; kadınların istihdam sıkıntıları dolayısıyla yaşadıkları problemleri aşmalarında kendi işlerini kurmalarının etkisinin pozitif anlamda çok önemli olduğunu ve bu konularda önemli meslek edindirme ve girişimcilik kurslarının olduğunu hatırlattı.

Arzu Gür “Türkiye’de Kadın İstihdamı Alanındaki İlerlemeler, Çalışmalar, Öncelikler ve Hedefler” başlığıyla gerçekleştirdiği konuşmasında kadınların sosyal statülerinin yükseltilmesi için ve yasal açıdan kadın erkek eşitliğinin sağlanmasının öneminden bahsetti. İstihdamın arttırılmasıyla alakalı yapılan çalışmalara da değinen Gür, kadın hakları, yasalar ve düzenlemelerle ilgili son mevzuatlardan bahsetti.

Panelin son konuşmacısı Melek Pulatkonak ise kadınların okuma hayatında yaşadığı network eksikliği ve yeterli eğitimi alamamasından sonra evliliğe yönlendirildiğinden ve yaşanan kültür probleminden bahsetti. Turkishwin olarak kadınlara sen yaparsın mesajı verilmesi ve kadınların istihdam edilmesi amacıyla yapılan işbirliklerinden ve konferanslardan da söz eden Pulatkonak, mottolarının ilham al- harekete geç- değişim- kutlama ve ilham vermek olduğunu söyledi.

Panel sonrası gerçekleştirilen 5 farklı oturumdan oluşan çalıştay ise Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelmiş 10 Meslek Yüksek Okulundan (Akdeniz Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Ankara Üniversitesi Beypazarı Meslek Yüksekokulu, Ardahan Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Erciyes Üniversitesi Kayseri Meslek Yüksekokulu, Fırat Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, İstanbul Gedik Üniversitesi Gedik Meslek Yüksekokulu, Karadeniz Teknik Üniversitesi Trabzon Meslek Yüksekokulu, Marmara Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Muş Alparslan Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Uludağ Üniversitesi Teknik bilimler Meslek Yüksekokulu ) 2 öğrenci ve 2 öğretim elemanlarının katılımıyla gerçekleştirildi. Gruplar, “Mesleki Eğitime Kadınların Katılımı ve Teşvik Programları, Teknik Programlarda Kadın Öğrencilerin Eğitim Sorunları, Kadın Teknik Elemanların İstihdamda Karşılaştığı Sorunlar, Kadın Teknik Elemanların İş Yerinde Yaşadıkları Sorunlar, Teknik Alanda Kadın Girişimciliğin Durumu ve Teşvikler” oturum temaları çerçevesinde konuyu ele aldılar.

Program Genel Değerlendirme ve Sonuç Bildirgesi okunması sonrası sona erdi.

Sebze-Meyve Sepeti Daha Ucuza Dolacak

Referandumdan sonra Meclis’in gündemine gelecek olan Hal Yasası’ndaki düzenlemeyle aracı sayısı azaltılacak. TPF Başkanı Mustafa Altunbilek, düzenleme ile gider kalemleri azalacağı için fiyatların düşeceğini belirterek, çevreyle ilgili çok önemli bir düzenlemenin de yolda olduğunu söyledi: Yılbaşından itibaren marketlerdeki naylon poşet kullanımı ücretli olacak

Organize perakendenin en önemli halkası olan yerel zincir marketler, referandum sonrasında Meclis’in gündemine gelecek olan “Hal Yasası” düzenlemesini, yıl başında hayata geçmesi planlanan “Atık Yönetmeliği” düzenlemesini, yerel zincirlerin 2017 yılı beklenti ve hedeflerini TPF Başkanı Mustafa Altunbilek, TPF Yönetim Kurulu Üyeleri Reşat Narman, İhsan Korkmaz ve TPF Genel Koordinatörü Zafer Yayla‘nın katıldığı basın toplantısıyla açıkladı.

Zor bir yıl olmasına rağmen 2016’yı yüzde 10 büyüme ile kapatan yerel zincirlerin cirosunu 30 milyar TL’ye çıkardıklarını belirten TPF Başkanı Mustafa Altunbilek, “Toplam market grupları içerisindeki istihdam payı yüzde 40’a ulaşan yerel zincirler olarak satış payımız yüzde 37,7’ye; toplam gıdadaki yerellerin satış payı ise yüzde 9,7’ye ulaştı. Perakendecilik kurallarını iyi uygularken müşteri ile yakınlığımız, yeni formatlar denememiz bizi yarışta daha ön plana çıkarıyor. 2023 yılında 70 milyar TL ciro hedefi ile çalışmalarını sürdüren yerel zincir marketler olarak sektörde var olmayı ve mücadeleyi sadece kendi adımıza değil, ülkemiz adına yürütüyoruz” dedi. Yılın ilk 3 aylık performansını da değerlendiren Altunbilek, “2016’nın ilk üç aylık dönemine kıyasla 2017’ye biraz yavaş başladık. Yıl sonu hedefimiz 33 milyar TL’lik ciroya ulaşmak. Cironun yanı sıra istihdamda da yüzde 10’luk büyüme hedefliyoruz” açıklamasını yaptı.

“HAL YASASI’NDAKİ DEĞİŞİKLİK İLE SEPETLER UCUZA DOLACAK”

Referandum sonrasında Meclis’in gündemine gelecek Hal Yasası düzenlemesini yerel zincirler olarak çok önemsediklerini belirten Mustafa Altunbilek, “Gıda fiyatında üretici-market makasını daraltacak tedbir, hayata geçeceği için mutluyuz. Yıllardır süreçler doğru aktarılmadığı için ‘Tarlada 1 liraya, markette 3 katı fiyatına satılıyor’ söylemleri, tüketicilerimiz ile bizi karşı karşıya getiriyordu. Tabiri yerindeyse günah keçisi biz oluyorduk. Yerel perakende zincirleri olarak bizim kamyonu tarlaya götürüp, ürünleri yükleyip, markete getirip, onları boylarına göre sınıflayıp, doğru koşullarda saklayıp, sonra da müşteriye taze taze sunmak gibi bir şansımız yok. Biz ürünlerimizi halden alıyoruz. Ürünler halden bize gelene kadar birçok kez el değiştiriyor ve pahalanıyor. Yerel zincirler olarak manav reyonunda operasyon masrafları çıkardığımızda sadece yüzde 5 ile 8 arasında kar elde ediyoruz. Yeni düzenleme ile aracı sayısının azaltılması öngörülüyor ve üretici birliklerinin vergisel anlamda daha avantajlı hale getirilmesi planlanıyor. Bu düzenleme sayesinde sebze-meyve sepeti daha ucuza dolar” dedi.

‘POŞET DÜZENLEMESİ YILBAŞINDA’

Toplantıda şubat ayı sonunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Mustafa Öztürk‘ü ziyaret ettiklerini, Bakanlığın 2018’in başında hayata geçirmeyi hedeflediği ‘Atık Yönetmeliği’ taslak metninin değerlendirildiğini belirten Mustafa Altunbilek, “Doğada çözülmesi yüzyıllar süren, hem geleceğimizi hem insan sağlığını tehdit eden naylon poşet kullanımının satış noktalarında ücretli olması yönünde yasal düzenlemenin 2018’in başında hayata geçeceğini öğrendik. Sayın müsteşarımız sektörden gelecek her türlü çevreci öneri ve talebin değerlendirildiğini belirtti. Yerel zincirler olarak hayli önemli olan bu düzenleme için görüş ve önerilerimizi paylaştık” dedi.

Söz konusu düzenlemenin ABD ve birçok Avrupa ülkesinde başarıyla uygulandığını belirten Altunbilek sözlerini şöyle sürdürdü;

“Doğanın kabul etmediği, çevreyi, denizleri kirleten, insanlarla birlikte doğadaki canlıların hayatını tehdit eden naylon poşet kullanımı yıl başında ücretli olacak. Ülkemizde hayata geçecek olan düzenleme için bir kampanya hazırlıyoruz. Gezegenimizin sürdürülebilirliği, doğanın, insanların ve canlıların daha sağlıklı geleceği için karşımızdaki tehdidi aktaracağız. Federasyon ve işletme sahipleri olarak müşterimize her türlü kolaylığı sağlayacağız. Alışverişlerde file, bez torba kullanımına yönlendirecek; geçiş sürecinde karton veya bez alışveriş torbası hediye edeceğiz.”

“HEDEFLERİMİZE ULAŞABİLMEK İÇİN DESTEKLENMEYİ BEKLİYORUZ”

Türkiye’nin istihdamda en büyük üçüncü sektörü olan perakendenin agresif bir büyüme beklentisinde olmadan, istikrara dayalı bir şekilde çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Altunbilek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Rekabetin yoğun olarak yaşandığı sektörümüzde küçük ve orta ölçekli gıda perakendeciliği yapan esnafımız rekabet gücünü kaybediyor. Özellikle küçük esnafımız günü neredeyse siftahsız kapatıyor. Sektörümüzün istikrarlı olarak büyümesi, hedeflerine ulaşması için yalnız bırakılmamalı; desteklenmeliyiz. Diğer sektörlerde olduğu gibi manav, kırmızı et, bakliyat, unlu mamuller, zeytin ve zeytinyağı ürünlerinde KDV oranının toptanda olduğu gibi perakende de yüzde 8’den yüzde 1’e düşürülmesi için KDV düzenlemesi bekliyoruz. Gerekli düzenlemeler sektörün büyümesine, istihdama önemli katkı sağlayacak.”

PERAKENDE SEKTÖRÜ VERİMLİLİK İÇİN BULUŞUYOR

Üreticiden tedarikçiye, perakendeciden sektöre hizmet sunan firmalara kadar binlerce paydaşı aynı çatı altında buluştuğu Yerel Zincirler Buluşuyor (YZB) etkinliğinin bu yıl 12-13 Nisan tarihlerinde 9’uncu kez gerçekleştirileceğini belirten Mustafa Altunbilek; “Yerel zincirler olarak her yıl belirlediğimiz ana tema doğrultusunda perakende sektöründe geleceğe dönük yol haritalarının çizilmesine ev sahipliği yapan YZB’de bu yıl ‘Dönüşüm’ başlığı altında perakende sektöründeki verimlilik konusu her yönüyle masaya yatırılacak. 300’e yakın markanın yeni ürün ve hizmetlerini tanıtacağı organizasyonda sektörün duayen isimleri perakendede verimli dönüşümü sektörün gündemine taşıyacak. Vizyoner verimlilik, marketlerde verimlilik uygulamaları, pazarlamada ve finansta verimlilik başlıklarında birçok konu 2 gün boyunca masaya yatırılacak. İş süreçlerinde verimli dönüşümü sağlamak isteyen tüm paydaşlarımızı YZB’ye bekliyoruz” dedi.

TAV Zagreb’de yeni terminali açtı

Zagreb Havalimanı’nın yolcu kapasitesini yıllık 5 milyona çıkaran yeni terminal Hırvatistan Başbakanı Andrej Plenković’in katıldığı törenle hizmete açıldı. BTA da 11 yiyecek-içecek noktasıyla yeni terminalde yerini aldı.

Havalimanı işletmeciliğinde Türkiye’nin dünyadaki önde gelen markası TAV Havalimanları’nın içinde yer aldığı konsorsiyum tarafından işletilen Zagreb Havalimanı’nda yeni yolcu terminali açıldı. Yılda 5 milyon yolcuya hizmet verebilecek yeni terminalin açılışı için düzenlenen törene Hırvatistan Başbakanı Andrej Plenkovic, Ulaştırma Bakanı Oleg Butkovic, TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener, BTA İcra Kurulu Başkanı Sadettin Cesur’un da aralarında olduğu yaklaşık 500 davetli katıldı.

 

TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener “Hırvatistan’da son 10 yılda gerçekleştirilen en büyük altyapı yatırımı olan yeni yolcu terminali modern mimarisi ve son teknolojiye sahip altyapısıyla Zagreb’i bölgenin de öne çıkan havalimanlarından biri haline getirecek. Havalimanı yapım ve işletmesinde tüm dünyada tercih edilen bir marka olarak bu projede yer almaktan memnuniyet duyuyoruz. Uluslararası ortaklarımız Group ADP ve Bouygues ile Avrupa’da gerçekleştirdiğimiz ilk proje Zagreb oldu; ikinci proje ise Küba Havana olacak. Türkiye ve Hırvatistan arasındaki iyi ilişkilerin ve işbirliğinin daha da gelişmesine katkı sunacağına inanıyoruz” dedi.

 

Yaklaşık 330 milyon avro yatırımla hayata geçirilen yeni terminal 65 bin metrekarelik alana, sekiz yolcu köprüsüne, 30 check-in kontuarına ve 1 100 araçlık bir otoparka sahip. Önümüzdeki dönemde terminal kapasitesinin yıllık 8 milyon yolcuya kadar çıkarılması planlanıyor. TAV, Zagreb Havalimanı’nı 2042’ye kadar işletecek.

 

TAV Havalimanları’nın projeyi yürüten konsorsiyumda yüzde 15 payı bulunuyor. Konsorsiyum Zagreb Havalimanı’nın işletmesini Aralık 2013’te devraldı. Yeni terminal inşaatı Mayıs 2014’te başladı. Zagreb Havalimanı 2016’da, önceki yıla göre yüzde 7 artışla yaklaşık 2,8 milyon yolcuya hizmet verdi.

 

BTA yeni markalarıyla Zagreb’de

 

TAV Havalimanları iştiraki BTA da Zagreb Havalimanı’ndaki yeni terminalin hizmete girmesiyle birlikte operasyonunu genişletti. Havalimanındaki yiyecek içecek noktalarının sayısını 11’e ulaştıran BTA, Zagreb’de çift haneli büyüme bekliyor. Yurt içinde 5, yurtdışında 11 havalimanında yiyecek içecek hizmeti sunan BTA, Zagreb’de 13 yıllığına yiyecek-içecek alanlarını işletecek.

 

BTA İcra Kurulu Başkanı Sadettin Cesur “Misafirlerimizin ihtiyaç ve beklentilerini yakından takip ediyor ve ona uygun konseptler hayata geçiriyoruz. Zagreb’de de bunu tekrarlayacağız. Sevilen konseptlerimiz Cakes&Bakes, Needstop, BrewMark ve POM ile hizmet verirken, yeni markalarımız ev yapımı doğal dondurmaları, butik pastane ürünleri ve kaliteli kahveleri ile Antonia ve dünya sokak lezzetlerinin çeşitliliğini ve canlılığını yansıtan Spread’i de misafirlerimizle ilk defa burada tanıştıracağız. Zagreb Havalimanı’nda günde ortalama 2 bin 500 misafirimize hizmet vereceğiz” dedi.

 

BTA, Zagreb Havalimanı yiyecek-içecek alanlarının işletmesi için açılan ihaleyi Ekim 2015’te kazandı ve Ağustos 2016’da faaliyete başladı. BTA, terminal içindeki yiyecek-içecek alanlarını işletmenin yanı sıra sekiz havayolunun uçak içi ikramlarını hazırlıyor ve havalimanındaki tek özel yolcu salonunu işletiyor.