Sadece Sizin Değil Herkesin Güvenliği İçin Kışa Hazırlıklı Olun

Continental Türkiye, sürücüleri kış başta olmak üzere her türlü yol ve hava koşullarına hazırlıklı olmaya davet ediyor. Mevsimine uygun lastik kullanımının önemini vurgulayan Continental Türkiye Binek Lastikleri Satış Müdürü Mehmet Akay, toplam trafik güvenliğini artırmak için basit ama önemli tedbirleri sürücülerle paylaşıyor.

 

Sürüş ve sürücü güvenliğini tüm çalışmalarında ilk sıraya koyan Continental, sürücüleri alabilecekleri kolay ama önemli tedbirlerle trafikte güvenliği artırabilecek önerileri paylaşıyor. Mevsimine uygun lastik kullanımı, güvenlik ve tasarruf dâhil pek çok noktada sürücülerin hayatında önemli bir yer taşıyor. Tüm dünyada trafik kazalarının nedenleri arasında olumsuz hava şartlarına bağlı yol koşullarının üst sıralarda yer aldığının altını çizen Continental Türkiye Binek Lastikleri Satış Müdürü Mehmet Akay, havaların +70C‘ye düşmesiyle sürücülerin kış lastiği kullanmaya başlamaları gerektiğini vurguluyor.

Peki neden +70C?

Yaz lastiklerinin yere temas eden yüzeyi +7derece ‘den itibaren sertleşiyor. Bu da lastiklerin ıslak ve soğuk yol koşullarında yeterli kavrama sağlamamalarına neden oluyor. Kış lastikleri ise özel hamur karışımları sayesinde, düşük sıcaklıklarda bile maksimum performans gösterebiliyor. Ülkemiz iklim şartlarında yaz mevsiminde yaz, kış mevsiminde ise kış lastiklerinin tercih edilmesi büyük önem taşıyor. Akay, konu ile ilgili “Toplam trafik güvenliği kavramı, trafikteki tek bir yanlış lastik sahibi aracın dahi tüm trafikte teşkil ettiği riski ifade ediyor. Kış lastikleri ortalama hava sıcaklıkları +7 santigrat derecenin altına inmeye başladığı günlerden itibaren kullanılır. Aynı şekilde, ilkbahar mevsimi geldiğinde ve sıcaklıklar +7 santigrat derecenin üzerine çıkmaya başladığında, yaz lastiklerine geçilir” diyor.

Neden iki farklı lastik seti?

Akay konu ile ilgili, “Otomobilimizi 100.000 km kullandığımızı varsayarsak 2 takım yaz lastiği ile bu 100.000 km mesafeyi almak yerine; 1 takım yaz lastiği 1 takım da kış lastiği ile hem yaz şartlarında maksimum performans elde ederek hem de kış şartlarında üst düzey güvenlik sağlayarak lastiklerimizi kullanmış oluruz” açıklamasını yaptı.

Fren mesafesine dikkat!

Daha fazla kauçuk içeren özel geliştirilmiş bileşiklerle üretilen kış lastikleri, sıcaklıklar düştüğünde dahi sertleşmeyerek, yol üzerinde tutuşu artırıyor. Kış koşullarında kullanılan yaz lastiği, araçların fren mesafesinin bu sebeple uzamasına ve virajlarda merkezkaç kuvvetinin etkisi ile dışarıya doğru savrulmayı artırıyor.

Kış lastiği seçerken nelere dikkat edilmeli?

Bunun için ilk yapılması gereken aracın orijinal ebadı üzerine yoğunlaşmak olmalı. Eğer araç için ebat değişikliği yapılacaksa, mutlaka araç üreticisinin önerdiği ebatlar dikkate alınmalı. Doğru ebat belirlendikten sonra mevsimine, kullanım alan ve alışkanlığına göre seçim yapılmalı. Ayrıca lastik seçerken sadece lastiğin fiyatına bakmak yerine, her zaman uzun vadeli düşünmek önem gerekiyor. Fiyat olarak kısa vadede uygun görünen bir lastik uzun vadede güvenlik, performans, uzun ömür ve yakıt tasarrufu gibi farklı segmentlerdeki kriterler dikkate alındığında daha farklı sonuçlar çıkartabilir.

Bunları unutmayın!

  • Yaz lastiklerinin yere temas eden yüzeyi +7 dereceden itibaren sertleşir. Bu nedenle ıslak ve soğuk yolda yeterli kavrama sağlamaz. Kış lastikleri ise yapılarındaki doğal kauçuk ve silica karışımı sayesinde düşük ısılarda daha yüksek randıman verir.
  • Kışın yaz lastikleri ile fren mesafesi uzar, virajda ise yerle teması çok iyi olmayan bir araç daha fazla dışarıya doğru savrulur, araçlarda önden veya arkadan kaymalar artar. Bu nedenle kış lastiği kullanılması sürücü ve sürüş güvenliği açısından büyük önem taşır.
  • Karla kaplı bir zeminde 50km/h süratte standart lastik ile fren mesafesi 43m iken kış lastiği ile bu mesafe 35m’ye düşmektedir. Aradaki 8 metrelik fark ciddi kazaların önlenmesi anlamına gelmektedir.
  • Kış lastiklerinin blok desenlerinin üzerinde bulunan derin yivler, lastiğin adeta yere yapışmasını sağlayarak ekstra bir tutunma sağlamaktadır.
  • Kış sezonunda her zaman 4 lastiğiniz de kış lastiği olmalıdır. Kış lastikleri ekim ile nisan ayları arasında kullanılabilir.
  • Kış lastiği adı gibi kışın kullanılan lastiktir, yani sadece kar lastiği değildir. Bu yüzden araca takılması için karın yağmasını beklememek gerekir.
  • Kış lastiklerinin üstün tutunma ve kavrama özellikleri, sadece karda veya buzda değil, ısının +7 dereceye düştüğü tüm hava ve yol şartlarında gereklidir.
  • Kış lastiklerinin üzerindeki M+S işaretinin yanı sıra otomobil, SUV ve arazi araçları için “Dağ üzerinde kar tanesi” sembolü de kış koşullarında ideal güvenliği işaret etmektedir.

Continental hakkında

Continental, 2015 yılında elde ettiği 39.2 milyar Euro’luk ciro ile dünyanın önde gelen otomotiv tedarikçilerindendir. Fren sistemleri, motor ve şasi sistemleri ve elemanları, aletle donatım, infotainment (bilgilendirmeli eğlence) çözümleri, araç elektroniği, lastik ve teknik elastomer ürünleri sunucusu olarak Continental; daha fazla sürüş emniyeti sağlamaya ve küresel iklimi korumaya önemli katkılarda bulunmaktadır. Bunun ötesinde, Continental otomotiv iletişiminde yetkin bir iş ortağıdır. Continental, 55 ülkede yaklaşık 215.000’den fazla çalışanıyla faaliyet göstermektedir.

Lastik bölümü

Dünyanın önde gelen lastik üreticilerinden Continental’in lastik bölümünün satışları, 2015’te 10.4 milyar Euro‘ya ulaşmıştır. Dünya çapında 49.000 kadar çalışanıyla 24 üretim ve ürün geliştirme noktasına sahip olan Continental Lastik Bölümü, geniş çaplı üretim ve Ar-Ge yatırımları ile uygun fiyatlı ve çevreye duyarlı ürünlerin oluşturulmasına büyük katkı sağlamaktadır.

Otomobil ve Ticari Araç Lastiği bölümü

Dünya çapında en büyük kamyon, otobüs ve endüstriyel lastik üreticilerinden biri olan Continental, sürekli gelişen ve büyüyen geniş ürün yelpazesi, hizmetleri ve çözümleri ile faaliyet göstermektedir.

Mega Gemiyle Akdeniz’e

2017 Haziran ayında denize inecek dünyanın en büyük mega gemilerinden olan yeni nesil teknolojilerle donatılmış MSC Meraviglia ile keyifli bir Akdeniz seyahatine ne dersiniz? 8 gün sürecek Akdeniz seyahatinde, Marsilya, Cenova, Napoli, Sicilya(Messina), Malta(Valletta) ve Barselona geziliyor. Türk Hava Yolları tarifeli seferleri ile uçuşlar dahil, 8 gün tam pansiyon mega gemi seyahati, erken rezervasyon indirimleri ile kişi başı 869 Euro’dan başlayan fiyatlarla satışa sunuluyor. Bu seyahatte, Cirque du Soleil şovları da, 16 Temmuz’dan itibaren sahne alacak.

 

MSC Cruises Hakkında

Avrupa, Güney Amerika ve Güney Afrika’nın en büyük cruise firması olan MSC Cruises, sektöre kazandırdığı ve kazandıracağı yenilikler, ilgi çekici-farklı destinasyonlarla, dünya cruise turizmine olan katkısını arttırmaya devam ediyor. 12 gemilik filomuzu, 2021 yılına değin filoya katılacak, 7 adet yeni nesil gemimizle, 19 gemilik dev bir filoya dönüştüreceğiz. Yeni nesil gemilerimizde; Cirque du Soleil’in şovları, “Beach Condo” konsepti sayesinde geminin genelinde kendinizi denizle bütünleşmiş hissedeceğiniz son teknoloji dizayn, yenilenmiş ayrıcalıklı MSC Yacht Club hizmetleri, Samsung teknolojisi ile donatılmış yeni nesil gemilerimizde, akıllı robotlarla desteklenmiş hizmetler ve sağlıklı yaşam için hali hazırda dünya devi TechnoGym işbirliğimiz ile gemilerimizde özel eğitmenler, spor imkanlarına sahip olmaktasınız… MSC Cruises Türkiye ile ilgili güncel bilgilere, 444 672 0 numaralı çağrı merkezimizden veya msccruises.com.tr adresimizden ulaşabilirsiniz.

Türkiye İMSAD Organizasyonuyla Düzenlenen Uluslararası SBE16 İstanbul Konferansı Tamamlandı.

İnşaatın yeni yol haritası:

Karbonu azalt, inovatif yaklaş, geleceği planla!

Türkiye’de ilk kez, Türkiye İMSAD organizasyonuyla gerçekleştirilen SBE Konferansları serisinin İstanbul ayağı SBE16 İSTANBUL Konferansı, derinlemesine ele aldığı inşaat, sürdürülebilirlik ve çevre konuları, bildiriler, oturumlar ve katılımcılarıyla yılın en etkili organizasyonlarından biri oldu. Konferans, alışılagelmişin dışında organizasyonu ve içeriğiyle Seri’ye yeni boyut kattı. Türkiye İMSAD, AB ülkeleri gibi üyeleri ile birlikte emisyon salınımını 2030 yılına kadar yüzde 40 oranında azaltma sözü verirken, konferans çerçevesinde yapılan “Sürdürülebilir Yapılı Çevreye Geçiş Sürecinde Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlıklı çalıştay çarpıcı sonuçlarıyla inşaat sektörü için kamu, sektör, üniversite ve STK’ları bir araya getirmeyi zorunlu kılan referans yol haritasını ortaya koydu.

Türkiye’de yapı malzemesi üreticilerinden bilim insanlarına, uygulayıcıları ve mimarlardan müteahhitlere, akademisyenlerden devlet kurumlarına ve STK’lara kadar toplum, inşaat sektörü ve çevrenin tüm paydaşlarını bir araya getirerek bir ilke imza atan SBE16 İstanbul Konferansı, 15 Ekim Cumartesi günü yapılan kapanış konuşmalarıyla son buldu. “Akıllı Metropoller – Sürdürülebilir ve Akıllı Binalar ile Akıllı Şehirler için Entegre Çözümler” temasıyla hayata geçirilen konferans 3 gün sürdü. Pek çok ülkeden ve Türkiye’den 40 davetli konuşmacının yer aldığı konferans boyunca 30 oturum gerçekleştirildi ve 113 bildiri sunuldu. Akıllı şehir, akıllı bina, akıllı malzeme, akıllı ulaşım, ekolojik hassasiyet, kalifiye işçi, ithalat ve ihracat, kentsel doku, kaynak verimliliği, performans göstergeleri ile sosyal, kültürel ve finansal yaklaşımlar gibi pek çok konu konferansta masaya yatırıldı.

Fethi Hinginar: “En başarılı konferanslardan biri oldu”

SBE16 İstanbul Konferansı’nın başarısına değinen Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı F. Fethi Hinginar, “Bugüne kadar gördüğüm en başarılı çalışmalardan biri oldu. Türk inşaat sektöründe hep söylediğimiz gibi sadece inşaat malzemesi değil, yapı kalitesinin ve ona bağlı olarak da insanlarımızın yaşam kalitesinin yükselmesi için çalışmalar yapıyoruz. Bu nedenle SBE16 İstanbul Konferansı bu konuda son yılarda yapılan en başarılı ve etkin çalışma oldu. Bizim bütün amacımız inşaat sektörünün tüm katmanlarını malzeme üretiminden projecilere, mimar, mühendis, uygulayıcı, müteahhit, üniversiteler ve kamu gibi bir araya getiren bir Türkiye yapısı ekolünün mevcut durumdan daha iyiye nasıl dönüşeceği konusunda bir tartışma ve fikir geliştirme ortamı yaratmaktı. Bu çalışmalarla bu amacımıza bir ölçüde ulaştık. Umarım Türkiye İMSAD’ın çabaları örnek alınır ve bu tip konferansların etkinliği artırılır” dedi.

Nils Larsson: “SBE16 İstanbul beklentilerimizi aştı”

iiSBE (International Initiative for a Sustainable Built Environment) Direktörü Nils Larsson, Sürdürülebilir Yapılı Çevre Konferanslar Serisi’nin İstanbul ayağını konular ve araştırmalar bakımından “Alışılagelmişin dışında bir seri” olarak yorumladı. Larsson, “Gerek konuşmacılar, gerek sunulan yüzlerce bildiri, sektörün tüm birimlerinden katılan profesyonellerce yapılan çalıştay ve ortaya çıkan sonuçlar gerçekten de tüm seriler içinde alışageldiğimizin dışında kaldı, beklentilerimizi geçti. Özellikle çalıştay sonuçlarına dair söylenecek tek şey ise ‘mükemmel özet’ olur. Hedefimiz burada çıkan sonuçların bir yol haritasıymışçasına sektörün tüm birimleri tarafından önemle ele alınması, uygulanmasıdır. Çünkü hepiniz tek ve özelsiniz. Hem sektörünüzün, hem şirketinizin hem de sağlıklı bir yaşam için sürdürülebilir sonuçlar almanın tek yolu bu” dedi.

 

Gordon Falconer: Akıllı şehir inşasında ‘Boş Sayfa’ yaklaşımı

Konferansın en çok ilgi gören isimlerinden aynı zamanda ana konuşmacılar arasında yer alan Schneider Elektrik Akıllı Şehirler Global Direktörü Gordon Falconer, akıllı şehir inşa etmenin en ideal yolu olan boş sayfa yaklaşımını açıkladı: “‘Akıllı şehir’, kavramı şehir gelişimi için önemli olan birtakım temel unsurları içermektedir. Bu açıdan, öncellikle akıllı şehir kavramının tanımı yapılmalı ve şehri oluşturmak için planlama ilk adım olmalıdır. İkinci adım ise akıllı şehir teknolojileridir. Bir akıllı şehir inşa etmek için ideal olan ‘boş sayfa’ yaklaşımı zordur ve işin sırrı kamu tarafından geliştiricilerin teşvik edilmesidir. ‘Akıllı’ ifadesi mevcut sistemler üzerinde işletim ve kontrol stratejilerinin geliştirilmesi anlamına gelir. Mevcut sistemleri bertaraf ederek yenisini oluşturmak veya sadece mevcut altyapıya bir sensor eklemekten ibaret değildir. Gerçek anlamda ‘akıllı şehir’ yetersiz veri akışı olan mevcut sistemi “büyük veriler – big data” sağlayacak şekilde yenileyerek şehirleri yeniden oluşturmak amacı taşır. Ticari binalar bu sistemin nasıl olduğunu gösteren somut örneklerdir. Bu binalarda toplam enerji tüketiminin yüzde 70’ni oluşturan ısıtma-havalandırma-soğutma (HVAC) ve aydınlatma sistemleri, akıllı sıfatı ile yüzde 30 oranında azalır.

Benzeri somut örnekler ile şehri akıllı hale getirmek kolaylaşacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki, bölgelere göre farklılık gösterebilen bazı önemli ticari kaygıların aşılması, mevcut binaların iyileştirilmesi ile sağlanacak faydaların daha net ortaya çıkmasını sağlayacaktır.

Ünlü Japon Mimar Iwamura: Yaşamın güvenliği için yapılı çevreye esneklik entegrasyonu

Mimari ve kentsel bütünsel sürdürülebilirlik konusunda uzman olan aynı zamanda 2003 yılında Dünya Habitat ödülü, AIU 2003 Ödülü, JIA Çevre Mimarlık ödülleri sahibi 14 kitabı bulunan Iwamura Atelier Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Kazuo Iwamura, özellikle doğal afetlerle ilişkilendirerek yaptığı sunumda yaşam güvenliği ve çevresel entegrasyon konusuna değindi. Nüfus yoğunluğunun yüksek olduğu 21. Yüzyıl şehirlerinde küresel ısınma, doğal afetler, yaşlanma, sağlık sorunları, anlaşmazlık, terör ve altyapı yetersizlikleri gibi belirsiz risklerin yükseldiğine ve buna karşılık geliştirilen ‘Yapılı çevreye esneklik entegrasyonu’ kavramına dikkat çeken Iwamura, “Esneklik ifadesi, 1970’li yıllarda çevrebilim dünyası tarafından ortaya konan, bozulma ya da karışıklık durumlarında bakım ya da düzeltme için sistem kapasitesini tanımlamak amacıyla ortaya atılmıştı. Bu yaklaşımın şehir ve binalara (yapılı çevre) uygulanabilirliği öngörüldü, çünkü bunlar değişen durumlara sürekli adapte edilecek karmaşık sistemlerdi. ‘Esnek yapılı çevre’ fikri gelişerek, sürekli gerginlik ya da ani şoklarla tehdit edilen yaygın bozulma ya da fiziksel veya sosyal sistemin çöküşü gibi durumlarla kavramsal olarak alakalı oldu. ‘Yapılı çevreye entegre esneklik’ kavramı sonuç olarak, işlevini yerine getirecek olanların kapasitesini tarif eder. Böylece orada yaşayan ve çalışan insanlar – bilhassa fakir ve savunmasız olanlar – hangi stres veya şokla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar hayatta kalıp, başarabilirler. Japonya’da yaşanan afetler gibi tüm dünyada şahit olduğumuz durumlar en iyi örneklerdir. Bu bakımdan insan güvenliğini ilgilendiren böylesine bir amaç, mesleğimizin dünya çapında sosyal sorumluluk anlayışını formüle eden yüksek öncelik olmalıdır” dedi.

Çalıştayda ortak karar: Yenilik ve doğaya uyum şart!

SBE16 İstanbul Konferansı çerçevesinde yapılan, Enerji ve Çevre Bakanlıkları, sektör temsilcisi STK’lar ve şirket temsilcilerinin katıldığı çalıştay, konferansın en önemli adımlarından biri oldu. Çalıştayda “Sürdürülebilir Yapılı Çevreye Geçiş Sürecinde Sorunlar ve Çözüm Önerileri” profesyoneller tarafından tartışıldı. Çalıştayda Bütünleşik Tasarım, Mevzuat (destekler, standartlar, genelge ve yönetmelikler), Sürdürülebilir yapılı çevre sertifikasyonu (bina-çevre-denetim), Malzeme sertifikasyonu – çevresel ayak izi – performans, Finansal araçların geliştirilmesi, Binalarda enerji verimliliği – yenileme – kapsamlı yenileme ve Kentsel dönüşüm ile ilgili yapı sektörüne ait sistemsel sorunlar başlıkları altında sorunlar belirlenerek çözüm önerileri sunuldu. Çalıştay’da öne çıkan başlıklar şöyle:

Bütünleşik Tasarım

Gerek konut, gerek bina ve gerekse çevre için bütünleşik tasarım yöntemlerinin uygulanmasının ve üniversitelerde eğitim programının önemi vurgulandı.

Mevzuat

Konferansta mevzuatlarda yapılması gereken değişiklikler değerlendirildi. Yapı yasasının acilen çıkarılması gerektiğinin üzerinde duruldu. Bu konuda gerekli çalışmaların tamamlanarak konferans sonuçları ile birlikte ilgili bakanlıklara sunulması planlandı.

Sürdürülebilir Yapılı Çevre Sertifikasyonu (Bina-çevre-denetim)

Kentlerin çevreyle dost bir şekilde gelişmesi için neler yapılması gerektiği tartışıldı. Konunun sadece bina olmadığı, ulaşım, iletişim, kültürel aktiviteler sosyal yaşam dahil bütüncül bir açıyla ele alınması gerektiği vurgulandı.

Malzeme Sertifikasyonu

2015 Paris Anlaşması kapsamında verilen taahhütlerin yerine getirilmesi için izlenecek yollar görüşüldü. Bu hedeflere ulaşılabilmesi için yeni yapıların sıfıra yakın enerji tüketen yapılar olması gerekliliği vurgulandı. Mevcut yapı stokunun da hızla daha çevre dostu, uluslararası yükümlülüklere uygun hale getirilmesi için yapılası gerekenler belirlendi. Sübjektif değerlendirmelerin önüne geçilebilmesi için malzeme sertifikasyonunun önemi vurgulandı.

Finansal araçlar geliştirilmesi

Binalarda enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kullanımıyla ilgili Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından ölçme, değerlendirme ve doğrulamayla ilgili bir yönetmelik çıkarılması gerektiğine ve aynı zamanda enerji verimliliği projelerinin hızlanması için devlet desteğinin önemine dikkat çekildi.

Binalarda Enerji Verimliliği – Yenileme – Kapsamlı Renovasyon

Binalarda enerji verimliliğini artırıcı projelerin finanse edilmesi için mevcut araçların aslında yeterli olduğu ancak belirli sorunlar nedeniyle istenen sonuca ulaşılmakta güçlük çekildiği gözlemlendi. Ve mekanizmanın hızlanması için çözümler belirlendi.

Kentsel Dönüşüm ile ilgili Yapı Sektörüne ait Sistemsel Sorunlar

Kentsel dönüşüm, konferans konusu kapsamında geniş bir çerçevede değerlendirildi. Bu konuda yapı sektörüne ait sistemsel sorunlar ve çözüm önerileri belirlendi.

Türkiye İMSAD Hakkında

Kuruluşundan bu yana geçen 31 yılda, Türk inşaat sanayini gerek yurt içinde gerekse yurt dışında temsil eden bir sivil toplum örgütü olan Türkiye İMSAD’ın, 31 sektör derneği, 80 sanayici firma ve paydaş kurum üyeleriyle birlikte, pazarda 21 binden fazla noktaya etkin bir şekilde ulaşmaktadır. Sürdürülebilir büyüme için yurt içinde ve yurt dışında işbirlikleri geliştiren Türkiye İMSAD, iç pazardaki gelişmeleri yakından izlemekte ve ihracatta ulaşılan başarının artarak sürdürülebilmesi için, dış pazarları yakından takip etmektedir. Türkiye İMSAD, inşaat sektörünün çok önemli grupları olan 30 farklı alt sektörü temsil etmektedir. Avrupa Yapı Malzemeleri Konseyi CPE’nin yönetim kurulunda olan, 2011 yılında Brüksel, 2015 yılında ise Kamerun temsilciliğini kuran, sektörel projeler yürüten, raporlar yayınlayan Türkiye İMSAD, Avrupa Komisyonu’nun fonladığı birçok projeye de liderlik etmektedir.

İş Sağlığı ve Güvenliği’nin Ödüllü Sektörü Otomotiv Sanayii’nden Diğer Sanayi Kollarına Bilgi Desteği

OSD bünyesinde sürdürülen İSG Çalışma Grubu faaliyetleri sosyal sorumluluk projesine dönüştürülerek üyelerin İSG konusunda yapmış olduğu çalışmalar ve iyi uygulamalar diğer paydaşlara aktarılıyor.

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) üyelerinin İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda yapmış olduğu çalışmalar ve iyi uygulamalar ile hem Türkiye hem de uluslararası düzeyde ödüller alıyor ve örnek gösteriliyor. Konunun öneminin bilinci ile OSD bünyesinde sürdürülen İSG Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında OSD üyeleri, bu başarıyı bir sosyal sorumluluk projesine dönüştürme kararı aldı. Bu sayede üyelerin yapmış olduğu çalışmalar ile iyi uygulamalar diğer paydaşlara aktarılıyor. Bu amaçla “Otomotiv Sanayiinde İş Sağlığı ve Güvenliği İyi Uygulamaları Semineri”nin ikincisi OSD ve TOSB (Otomotiv Yan Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi) işbirliği ile TOSB Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

Otomotiv yan sanayi yöneticileri, İSG uzmanları ve iş güvenliğine ilgi duyan çalışanlardan büyük ilgi gören ve 200’e yakın katılımcının yer aldığı seminerde açılış konuşması yapan OSD Genel Sekreteri Osman Sever, TOSB ve TAYSAD’a destekleri için teşekkürlerini sundu. Konuşmasında sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmanın her şeyden önce temel insan hakkı olduğunu belirterek, iş sağlığı ve güvenliğinin temininin sağlanmasının öncelikle insani sorumluluğumuz olduğunu ifade etti. Ayrıca toplumsal refah ve kalkınma açısından da ülkemizde iş sağlığı ve güvenliğinin temin edilmesinin önemini vurguladı. Bu çerçevede, OSD üyelerinin bilgi birikim ve tecrübelerinin, sosyal sorumluluk çerçevesinde aktarmak konusundaki bu girişimin örnek olması dileklerini iletti.

TOSB Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Çiftçi de yapmış olduğu konuşmasında, ekonomik ve kalite göstergelerinde çok ileri seviyede olan otomotiv ana ve yan sanayiinin bu organizasyondaki işbirliğinden memnuniyetini belirterek, TOSB’da seminerin geleneksel olarak yapılmasını arzu ettiklerini ifade etti. Ayrıca Türkiye’de ilk “Ortak Sağlık Birimi”nin TOSB bünyesinde kurulmuş olmasının İSG konusuna verilen önemin göstergesi olduğunu vurguladı.

TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı ve TOSB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Alper Kanca ise İSG kültürünün yerleşmesinin önemine işaret ederek, özellikle İSG kültürünün yerleşmesine ve eğitimin arttırılmasına yönünde çalışmaların öneminin altını çizdi.

 

Organizasyonda konuşma yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı İsmail Gerim ise Bakanlığın çalışma ve faaliyetlerini aktardı. Ana sanayinin yapılan iyi uygulamalarını daha ön plana çıkarması, yan sanayiinin de bu uygulamalardan yararlanmasında öncülük etmeleri konusundaki temennilerini aktardı. Böyle bir etkinlikten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, bu etkinliklerin periyodik olarak yapılmasının, ülkemiz İSG performansına olumlu katkı sağlayacağını belirtti.

Seminer kapsamında ODTÜ Öğretim Görevlisi Dr. Murat Can Ocaktan “Davranış Odaklı Güvenlik Yönetimine Farklı Bir Bakış” konulu sunumunu yaparak, işyerlerinde güvenlik kültürü ve davranış odaklı güvenlik yönetimi kurulması konusundaki akademik yaklaşımları aktardı. İSG çalışmalarında kurum/işletme kültürünün önemi, tüm paydaşların sorumluluk almalarının gerekli olduğu, doğru araçların doğru zamanlarda kullanılması ve tüm çalışmaların öznesinin “insanˮ olduğunun önemini vurguladı.

Tofaş İSG Yöneticisi Halil Zeybek, Honda İş Güvenliği ve Çevre Bölüm Müdür Yardımcısı Ayhan Temizöz, Karsan İSG ve Endüstriyel İlişkiler Yöneticisi Ersun Şahin, Oyak Renault İş Güvenliği Bölüm Şefi Cem Süren ve Anadolu Isuzu İSG Yöneticisi Mehbare Doğrusöz sırasıyla firmalarındaki İş Güvenliği uygulamaları konusundaki sunumlarını yaparken kendi firmalarındaki İSG uygulamalarını ve iyi uygulama örneklerini katılımcılarla paylaşarak, seminer sonunda katılımcılardan gelen soruları yanıtladılar.

 

“Otomotiv Sanayiinde İş Sağlığı ve Güvenliği İyi Uygulamaları” seminerleri farklı şehirlerde yeni işbirlikleri ile devam etmesi planlanıyor.

Unilever Türkiye’de Bayrak Değişimi

Unilever Türkiye’nin Yeni Yönetim Kurulu Başkanı, Harm Goossens

Orta ve Doğu Avrupa operasyonlarından sorumlu

Harm Goossens, Unilever Türkiye, Orta Asya ve İran’ın
yeni Yönetim Kurulu Başkanı oldu

 

İstanbul, 18 Ekim 2016 – 2013 yılından bu yana Unilever Türkiye, Orta Asya ve İran Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürüten Mehmet Altınok, Global Unilever için yeni iş modelleri ve projeleri geliştirmek üzere Kanada’ya atandı. Eylül ayı itibarıyla Altınok’un yerini, daha önce Unilever’in Orta ve Doğu Avrupa operasyonlarından sorumlu olan Harm Goossens aldı.

Türkiye’nin yanı sıra Orta Asya ve İran operasyonlarının da sorumluluğunu üstlenen Harm Goossens, daha önceki pozisyonlarında görev aldığı bölgedeki birçok ülkede, Unilever’in pazar konumunu ve portföyünü güçlendirmişti.

Unilever Türkiye, Orta Asya ve İran’ın yeni Yönetim Kurulu Başkanı Harm Goossens, Türkiye’de bulunmaktan ötürü duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Önümüzdeki dönemde hedefim; gerek gelişmiş gerekse de gelişmekte olan pazarlarda Satış ve Müşteri Geliştirme, Pazarlama ve İş Yönetimi alanlarında edindiğim deneyimi aktararak, Unilever Türkiye, Orta Asya ve İran’daki sürdürülebilir büyümemize liderlik etmektir” dedi.

Mehmet Altınok ise Unilever’deki bayrak değişimiyle ilgili olarak, “Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan pazarlarda deneyime ve başarılı bir geçmişe sahip olan meslektaşım Harm Goossens, Yönetim Kurulu Başkanlığına atanarak Türkiye, Orta Asya ve İran’daki işlerimizi daha da ileriye taşımak üzere önemli bir sorumluluk üstlenmiştir. Türkiye’den uzakta olmama rağmen kendisinin liderliği sayesinde iş başarılarımızı gururla takip edeceğim. Kendisine yeni görevinde başarılar dilerim” ifadelerini kullandı.

Harm Goossens Hakkında

Hollanda’da bulunan Royal University’de işletme eğitimini tamamlayan Harm Goossens, pazarlama ve satış operasyonları başta olmak üzere iş dünyasında 20 yılı aşkın bir deneyime sahiptir.

Kariyerine 1991 yılında Unilever’de başlayan Goossens, pazarlama ve satış alanlarında çalıştıktan sonra, iş yaşamına Ajax Amsterdam Futbol Takımı’nda devam ederek oyuncuların imaj haklarını koruma görevini yürüttü.

2000 yılından itibaren bir yıl boyunca dünya turuna çıkan Goossens, 2001 yılında iş dünyasına geri dönerek kendi internet şirketini kurdu, ardından dünya vejeteryan gıda ürünleri lideri Tivall Company’nin Avrupa operasyonlarından sorumlu oldu.

Tivall Company’deki görevinin ardından Unilever’in teklifini kabul eden Harm Goossens, 5 yıl boyunca Unilever Pazarlama ve Müşteri Geliştirme Başkan Yardımcılığı görevini üstlendi, sonrasında ise iki yıl boyunca Avrupa Pazarlama Operasyonlarından Sorumlu Başkan Yardımcılığı görevine getirildi.

2012-2016 yılları arasında Polonya’da görev alan Goossens, Orta ve Doğu Avrupa bölgesinde Estonya’dan Arnavutluk’a kadar uzanan 18 ülkede Unilever operasyonlarından sorumlu oldu.

Harm Goossens, evli ve üç erkek çocuk babasıdır.

Türkiye PMI endeksi Eylül’de 48,3’e yükseldi

pmi-eylul-2016

Eylül 2016 Önemli Noktalar:

• Üretim ve yeni siparişlerdeki düşüş son 4 ayın en düşük hızında gerçekleşti.

• İstihdam üst üste ikinci ay artış gösterdi.

Girdi fiyatları enfasyonu son 20 ayın en düşük düzeyine geriledi.

Özet:

İstanbul Sanayi Odası ve IHS Markit’ten elde edilen PMITM anket verileri Türk imalat sektöründeki yavaşlamanın Eylül’de de devam ettiğine işaret etti. Ancak üretim ve yeni siparişlerdeki gerileme hızı Ağustos’a kıyasla azaldı ve Mayıs’tan beri gözlenen en düşük düzeyde gerçekleşti. Ayrıca Türk imalat sektörünün istihdamı üst üste ikinci ay olacak şekilde arttı. Son anket girdi yatları en asyonunun 2015 yılı başından beri kaydedilen en düşük düzeye gerilediğini gösterdi.

İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI), imalat sanayinin kaydettiği performansı sergilemek amacıyla tasarlanmış tek rakamlı, bileşik performans göstergesidir. Manşet gösterge; yeni siparişler, fabrika çıkışları, istihdam, tedarikçilerin teslim süresi ve satın alma stokları gibi göstergelerden elde edilmektedir. 50,0 değerinin üzerinde ölçülen tüm rakamlar sektörde genel anlamda iyileşmeye işaret etmektedir. PMI Eylül’de eşik değer 50,0’nin altında gerçekleşti. Ancak Ağustos’ta 47,0 olarak ölçülen endeks Eylül’de son 4 ayın en yüksek değeri olan 48,3’e yükselerek faaliyet koşullarındaki bozulmanın ılımlı seviyede olduğunu gösterdi.

PMI endeksinde Eylül’de kaydedilen yükseliş büyük ölçüde üretim ve yeni siparişlerdeki daralmanın hız kesmesinden kaynaklandı. Üretim ve yeni siparişlerdeki gerileme son 4 ayın en düşük hızında gerçekleşti. Ağustos’ta artan yeni ihracat siparişleri Eylül’de ılımlı bir azalma gösterdi.

Türk imalat sektörünün istihdamı Eylül’de üst üste ikinci ay olacak şekilde arttı. Ancak artış hızı Ağustos’ta ölçülen seviyeye kıyasla pek değişmedi.

pmi eylül 2016 satınalma dergisi

Eylül’de imalatçılar satın alma faaliyetini azaltsa da bu azalış son dört ayın en ılımlı seviyesinde oldu. Girdi stoklarında Eylül’de ölçülen gerileme stok azaltma eğiliminin hakim olduğu son 8 aylık dönemin en düşük hızında gerçekleşti.

Girdi yatları en asyonu Eylül’de üst üste dördüncü ay yavaşladı ve Ocak 2015’ten beri kaydedilen en düşük seviyeye geriledi. Benzer şekilde, nihai ürün yatları en asyonu daha da yavaşladı ve son 14 ayın en düşük seviyesinde gerçekleşti.

Yorum: Türk İmalat Sanayi Üretim ve Yeni Siparişlerde Azalma Devam Ediyor

IHS Markit Kıdemli Ekonomisti Trevor Balchin, İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI anketi hakkında yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

“Son anket verileri Eylül ayında Türk imalat sanayi üretim ve yeni siparişlerinde azalmanın devam ettiğini gösterdi. Ancak daralma hızları Mayıs’tan beri en düşük seviyeye geriledi ve sektörün istihdamı artmayı sürdürdü. Son anketten elde edilen bir diğer önemli bulgu da en asyonist baskıların daha da ha emesi oldu.”

Yeni Siparişler Endeksi

Soru: Aldığınız toplam siparişlerin miktarı bir ay öncesine göre nasıl değişti?

Mevsimsel etkilerden arındırılmış Yeni Siparişler Endeksi Eylül’de eşik değer 50,0’nin altında kaldı ama önceki aya kıyasla yükselerek Türk imalatçılarının yeni siparişlerindeki azalışın yavaşladığını ve son 4 ayın en düşük hızında gerçekleştiğini gösterdi.

Girdi Fiyatları Endeksi

Soru: Satın aldığınız malların ortalama yatı bir ay öncesine göre nasıl değişti?

Ortalama girdi yatları Eylül’de de artmaya devam etti. Firmalar, maliyet baskısının büyük ölçüde zayıf Türk Lirası ile metallerde ve petrol bağlantılı girdi yatlarında yaşanan artıştan kaynaklandığını belirttiler. Ancak girdi fiyatları enfasyonu üst üste dört ay olacak şekilde geriledi ve Ocak 2015’ten beri gözlenen en düşük düzeyde gerçekleşti. Ayrıca uzun dönem ortalamasının da altında kaydedildi.

pmi endeksi eylul 2016

 

SEKTÖRÜN LİDERLERİ PRIVATE LABEL ZİRVESİ’NDE BULUŞUYOR

Private Label Zirvesi, bu yıl da Türk perakende sektörünün önde gelen isimlerini ağırlıyor. Sektörün nabzının tutulduğu zirve, Özel Markalı Ürünler Sanayicileri ve Tedarikçileri Derneği tarafından düzenleniyor.

Baskı

Aynı kalitedeki ürünü veya daha ekonomik ve rekabetçi bir fiyata satın alabilme imkânı sunan “Private Label” kavramı, İstanbul’da düzenlenecek Private Label Zirvesi’nde ele alınıyor. Private Label Zirvesi, yaklaşık 600 kişilik bir katılım ile bu yıl yine üretici, tedarikçi ve alıcılarla sektörün diğer temsilcilerini bir araya getiriyor.

27 Ekim Perşembe günü Crowne Plaza İstanbul Asia/Kurtköy’de gerçekleştirilecek zirve, PLAT Yönetim Kurulu Başkanı M. İmer Özer’in açılış konuşmasıyla başlayacak. Zirvede televizyon programcısı ve ekonomist Cem Seymen, ThinkNeuro CEO’su Yrd. Doç. Dr. Yener Girişken, BİM İcra Kurulu Üyesi ve COO’su Galip Aykaç, Teközel Genel Müdürü Altan Sekmen ve Türkiye’deki ulusal ve yerel diğer zincir mağazaların üst düzey yöneticileri konuşmacı olarak yer alacak. Program sonunda ünlü komedyen Cem Yılmaz yaklaşık 1.5 saat sahne alarak tüm misafirlere keyifli bir show sunacak.

Türkiye’de tüketimi hızla artan private label olarak bilinen özel markalı ürünler, Avrupa ve diğer gelişmiş ülkelerde önemli bir pazar payına sahip.

Ucuz fiyatla yüksek kalite sunan ürünler, tüketici ve perakende kuruluşları tarafından daha fazla benimseniyor.

TEMSA Maraton, Fransa Yollarına da Çıktı

Bu yıl 12-15 Ekim 2016 tarihleri arasında Fransa’nın Lyon kentinde düzenlenen Autocar Expo Fuarı’na 7 aracıyla katılan TEMSA, fuar sürecince ziyaretçilerin ilgi odağı oldu. TEMSA, Maraton otobüsün ilk teslimatını da fuarda gerçekleştirdi.

TEMSA otobüsler Fransa’daki taşımacılık alanında hizmet veren firmaların gözdesi olmaya devam ediyor. 17 yıldır Fransa’ya otobüs ihraç eden TEMSA, katıldığı fuarlar ve gerçekleştirdiği çeşitli etkinliklerle müşterileriyle buluşmaya da devam ediyor. 12-15 Ekim tarihleri arasında Lyon’da düzenlenen Autocar Expo Fuarı’nda TEMSA, 7 aracını tanıttı. TEMSA standı ziyaretçilerin ilgi odağı oldu.

1476785418_img_1826

20 adetlik satış

Fransa otobüs pazarının en güçlü markaları arasında yer aldıklarını belirten TEMSA Fransa Bölge Satış Müdürü Çağdaş Adıyeke, “Fuar süresince standımıza gösterilen yoğun ilgi pazardaki güçlü konumumuzun bir göstergesi oldu. Autocar Expo Fuarı’nda geniş ürün gamımızı müşterilerimizle buluşturmanın mutluluğunu yaşadık. Maraton otobüsümüz ve diğer ürün gruplarımız büyük beğeni topladı. Fransa’da taşımacılık alanında hizmet veren VIC Transport firmasına Maraton teslimatı gerçekleştirdik. Firma sahibi İlkan Cengiz, Maraton aracı teslim aldı. Böylece Fransa’da da Maraton aracımız yollara çıkmış oldu. Fuar sürecinde 20 adet araç sattık. Maraton HD, LD SB modellerimizle ilgili birçok satış bağlantısı da gerçekleştirdik. 2016 yılı sonuna kadar Fransa otobüs pazarında ve 2017’de çok hızlı bir büyüme ve teslimat süreci yaşayacağımızı düşünüyoruz” dedi.

TORUNLAR GYO FAALİYET RAPORU ABD’DEN ÖDÜLLERLE DÖNDÜ

Torunlar GYO 2015 Faaliyet Raporu, ABD merkezli iki önemli yarışmada
4 önemli ödülle taçlandırıldı.

“Yaşamaya Değer, Yatırıma Değer” misyonu ile projeler hayata geçiren ve 8.8 Milyar TL portföy değeri ile Türkiye’nin en büyük özel sektör GYO’su unvanını taşıyan Torunlar GYO, 2015 faaliyet raporuyla uluslararası alanda önemli bir başarıya imza attı.

Torunlar GYO’nun Türkiye’nin farklı illerinde yer alan projelerinde olağan bir günün fotoğraflarla dakikası dakikasına aktarıldığı 2015 yılı faaliyet raporu, faaliyet raporlarının Oscar’ı sayılan ARC Awards’ta pek çok rakibini geride bırakarak, fotoğraf kategorisinde Bronz, iç tasarım kategorisinde ise Onur Ödülü almaya hak kazandı.

Torunlar GYO 2015 yılı faaliyet raporu, yine alanının en prestijli yarışmalardan biri olan Galaxy Award’ta ise çok özel iki ödüle layık görüldü. Çalışma, tüm dünyada gayrimenkul yatırım şirketleri raporlarının en iyisi seçilerek Altın Ödül aldı. Ayrıca, aynı yarışmada, kendi kategorisinde Avrupa bölgesinin en iyi geleneksel olmayan raporu seçilerek Altın Ödül’e layık görüldü.

 

Rapor konseptinden öte, çok farklı bir proje…

Finar imzalı faaliyet raporu Türkiye’nin farklı yerlerinde, birbirinden kilometrelerce ötedeki projelerin hayata kattığı değeri somut olarak gözler önüne seriyor. Proje fikri, olağan bir günü, Türkiye’nin farklı yerlerindeki Torunlar GYO eserlerinde nasıl geçtiğini dakikası dakikasına, saati saatine fotoğraflarla anlatmaya dayanıyor.

Projeye Doç. Dr. Ozan Bilgiseren önderliğindeki Mimar Sinan Üniversitesi Fotoğrafçılık Bölümü’nün 14 öğrencisi hayat verdi. Genç fotoğrafçılar birgün boyunca sabahtan akşama kadar gerek tamamlanmış, gerekse yapımı süren projelerde “anları” pozladılar. Bu fotoğraflar özel bir tasarım diliyle bir araya getirildi ve raporun ön bölümüne yerleştirildi. Zamanın dile geldiği çalışma Torunlar GYO’nun projelerindeki farklı hayatları, farklı bakış açılarıyla özetlerken, faaliyet raporu alanında örnek bir çalışma olarak dikkat çekiyor.

Gönye Proje Tasarım’dan Fark Yaratan Satış Ofisi: TUAL ADALAR

Türkiye’nin en önemli ofis, rezidans ve toplu konut projelerinin iç mekanlarına imza atan Mimar Yelin Evcen ve İç Mimar Gönül Ardal öncülüğündeki Gönye Proje Tasarım, Tual Adalar Satış Ofisi’nde büyük küçük her yaşa hitap eden tasarım detayları, mekanın ferahlığını ön plana çıkaran,konforlu mobilya seçimleri ve seçkin malzeme kullanımlarıyla etkileyici bir buluşma noktası yaratmayı başarmış.

unnamed

Mimar Yelin Evcen ve İç Mimar Gönül Ardal ortaklığındaki Gönye Proje Tasarım tarafından, İstanbul Kartal’da yer alan Tual Adalar rezidans projesi kapsamında tasarlanan Tual Adalar Satış Ofisi’nde her yaştan kullanıcı düşünülmüş. Anlık bir ‘’bulunma noktası’’ olmaktan öte müşterilerin keyifle vakit geçirebilecekleri samimi bir mekan kurgusunun hakim olduğu satış ofisinde, Gönye Proje Tasarım’ın diğer satış ofis tasarımlarında da yansımalarını gördüğümüz şık ve samimi çizgiler, tüm detaylarda kendini hissettirmiş.

Gönye Proje Tasarım tarafından bütüncül bir yaklaşımla tasarlanan Tual Adalar rezidans projesinde, satış ofisi ve örnek daireler aynı tasarım diliyle kurgulanmış. Satış ekibi ve müşterilerin ilk buluşma noktası olan Tual Adalar Satış Ofisi detaylarında kullanılan zengin malzeme seçimleri, özel tasarım aydınlatma armatürleri, projeye özel üretilmiş mobilyalar ve tekstil ürünleri, proje bitimindeki öngörülen teslimi en iyi şekilde temsil etmeyi başarmış.

Tual Adalar Satış Ofisi’nin tamamındaki kurgu, kullanıcı memnuniyetine göre şekillenmiş. Müşterileri ağırlayacak etkileyici bir karşılaşma alanı, misafirler için ön tanıtımın yapılabileceği geniş bir kafe ve bekleme bölümü, çocuklar için özel olarak tasarlanmış bir oyun odası, satış alanının ortasında konumlanmış büyük maket masası ve satış birimlerinin yanı sıra asma katta işverenin kullanımına ait yönetici birimleri ve VIP toplantı odası, satış ofisini oluşturan fonksiyonların tamamını oluşturuyor.

 

Tual Adalar Satış Ofisi için yerinde imal edilen mobilyalardaki renk ve doku seçimleri yapılırken mekanın bütünü ve genel iç mekan konseptiyle uyumlu olmasına dikkat edilmiş. Mobilyalardaki özenli seçim, tekstil ürünleri, halılar ve yağlı boya tabloları ile aydınlatmalara da yansıtılarak mekanın tümünde kendini göstermiş. İç mekan tasarımında tercih edilen kiremit ağırlıklı renk seçimiyle seçkin ve sıcak bir görünüm elde edilmiş.