Satın Alma ve Tedarik Zincirinde Karşılaşılan 8 Kritik Zorluk!

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Satın Alma Ve Tedarik Zincirinde Karşılaşılan 8 Kritik Zorluk!

Satın Alma ve Tedarik Zincirinde Karşılaşılan 8 Kritik Zorluk!

Olgar ATASEVENSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Satın Alma Ve Tedarik Zincirinde Karşılaşılan 8 Kritik Zorluk!

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

Bazen yaptığımız işler dışarıdan bakılınca başkaları için daha basit görünür ama her işin farklı ve kimsenin görmediği tarafları mevcuttur. Tedarik zinciri konusu da bu şekilde kendi içinde özel durumlar ve işletmeler için önem taşıyor. Tedarik zinciri ve tedarik süreçleri, işletmelerin rekabet avantajını koruyabilmesi için kritik önem taşıyor. Ancak bu süreçler, karmaşık ve zorluklarla dolu bir yapıya sahip. Satın alma ve tedarik profesyonelleri, maliyet baskıları, stratejik yönetim hedefleri ve operasyonel süreçlerin optimizasyonu gibi çok yönlü görevlerle karşı karşıya kalabiliyorlar. Aşağıda, tedarik sürecinde yaygın olarak yaşanan sekiz ana zorluğu ve bunların üstesinden gelmek için kısa önerilerimi sizlerle paylaşacağım.

1. Yükselen Enflasyonun Etkisi

Enflasyon, tedarik zincirinin belki de en büyük düşmanıdır. Ham madde fiyatlarının hızla artması, tedarik maliyetlerini sürdürülemez hale getirebilir. Özellikle bizim gibi bir çoğrafyada savaşlar, pandemi gibi küresel olaylar, arz ve talep dengesini bozarak fiyatları yukarı çeker. Şirketlerin maliyet avantajını korumak için esnek ve yenilikçi tedarik stratejileri geliştirmeleri gerekmektedir. Esnek tedarik zincirleri oluşturmak, alternatif tedarikçilerle ilişkiler kurmak ve maliyetleri optimize eden teknolojilere yatırım yapmak çözüm önerileri olarak düşünülebilir.

2. Yetenek Eksikliği

Tedarik profesyonelleri, sektördeki yetenek boşluğu ile mücadele ederken artan iş yüküyle başa çıkmak zorunda kalıyor. Tedarik süreçlerindeki karmaşıklık, yeterli insan kaynağının olmamasıyla daha da zorlaşıyor. İnsanı çoğaltamayınca ya da yetiştiremeyince doğal olarak çözüm tüm verimsiz süreçlerin otomatikleştirilmesini gerektiriyor. Bu arada eldeki insan kaynağının yani çalışanların yeteneklerini artırmak için düzenli eğitim programları oluşturulması gerektiğini unutmamak gerekir.

3. Sözleşme Yönetimi

Tedarik süreçlerinin başarısı büyük ölçüde etkili sözleşme yönetimine bağlıdır. Ancak sözleşmelerin manuel takibi ve düzensiz süreçler, fırsatların kaçırılmasına ve maliyetlerin artmasına yol açabilir. Sözleşme süreçlerini otomatikleştirmek ve merkezi bir yönetim sistemi kurarak, maliyet tasarruflarını ve uyumluluğu artırmak mümkün olabilir.

4. Yanlış Veriler

Veri tutarsızlıkları, tedarik süreçlerini olumsuz etkiler ve yanlış kararların alınmasına neden olabilir. Manuel veri girişi ve eski sistemlerin kullanımı, tedarik zincirini daha kırılgan hale getirir. Verilerin otomatik olarak toplanıp analiz edilebileceği teknolojilere yatırım yaparak, stratejik karar alma süreçlerini güçlendirmek ve görünürlüğü artırmak çözüm üretmek adına atacağınız en önemli adımların başındadır.

5. İç İletişim Eksikliği

Tedarik profesyonelleri işin doğasında olması gereken mahremiyetten dolayı sıklıkla silo / kapalı kutu halinde çalışır ve diğer departmanlarla etkili bir işbirliği kurmakta zorlanırlar. Bu durum, gelecekteki taleplerin doğru tahmin edilmemesine ve tedarik stratejisinin aksamasına yol açabilir. Tedarik zinciri yönetimi için iş birliğini artıran dijital platformlar kullanarak, ekiplerin birlikte çalışmasını kolaylaştırmak ve bilgi akışını hızlandırmak harika bir çözümdür. Buna ilaveten şirket için motivasyonel etkinlikleri arada özellikle farklı departmanların birbiri ile etkileşime girmesi için planlamak faydalı olur.

6. Risk Yönetimi Eksikliği

Tedarik süreçlerinde riskler her zaman var olacaktır. Tedarik zincirini tehdit eden savaşlar, doğal afetler ve ekonomik belirsizlikler gibi dış etkenler; işletmenin finansal zorluklarının olması, sistemsiz çalışması gibi iç etmenler, profesyonellerin etkin bir risk yönetimi yaklaşımı geliştirmesini zorunlu kılmaktadır. Proaktif bir risk yönetimi planı geliştirerek, olası kesintilere hazırlıklı olmak ve kriz durumlarına hızlı yanıt verebilmek çözüm olarak planlamanın içine alınmalıdır.

7. Sahtekarlık Riskleri

Tedarik süreçlerinde fatura sahtekarlığı veya fiyat sabitleme gibi durumlarla karşılaşmak mümkündür. Bu riskler, şirketlerin finansal kayıplar yaşamasına neden olabilir. Güçlü denetim mekanizmaları kurmak, şeffaf süreçler ve dijital doğrulama sistemleri ile sahtekarlık risklerini minimize etmek kritik önem taşır.

8. Teknoloji Eksikliği

Günümüz iş dünyasında teknolojiye dayalı çözümler olmadan tedarik süreçlerini verimli bir şekilde yürütmek neredeyse imkansızdır. Dijitalleşme eksikliği, tedarik süreçlerini yavaşlatır ve işletmelerin değişen koşullara hızlı uyum sağlama kapasitesini azaltır. Tedarik zinciri süreçlerini dijitalleştirerek, operasyonel verimliliği artırmak ve tedarik stratejilerini gerçek zamanlı olarak optimize etmek çağa uyum sağlayan ve rekabet gücünü artıran bir işletme olmanıza katkı sağlar.

Tedarik ve tedarik zinciri yönetimindeki zorlukların üstesinden gelebilmek için şirketlerin özellikle teknolojiye yatırım yapmaları, risk yönetim stratejileri geliştirmeleri ve ekiplerinin yeteneklerini sürekli olarak geliştirmeleri gerekmektedir. Bu, maliyetleri düşürmek, operasyonel verimliliği artırmak ve rekabet avantajını sürdürülebilir kılmak için temel adımlardır.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Satın Alma Ve Tedarik Zincirinde Karşılaşılan 8 Kritik Zorluk!Olgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

Lojistik Dönüşüm Projelerinde Sıkça Karşılaşılan Zorluklar

Lojistik Dönüşüm Projelerinde Karşılaşılan Zorluklar

İşletmelerin rekabetçi kalabilmelerinin temel koşullarından biri günün koşullarına adaptasyondur. Stratejilerini ve operasyonel planını müşteri beklentileri ve işin gerekleri doğrultusunda güncelleyen firmalar her zaman bir adım önde olmaktadır. Lojistik fonksiyonu da son dönemde sürekli bir değişim ve dönüşüm içerisindedir. Bu dönüşümü birkaç farklı alanda değerlendirebiliriz.

1-İnsan Kaynağından Beklentiler Değişmektedir.
Lojistik işletmeleri giderek tedarik zinciri entegratörü haline gelmekte ve taşıma, depolama, dağıtım, gümrükleme, KDH gibi temel faaliyetlerin yanında tedarik zinciri tasarımı ve satınalma hizmetleri vermeye başlamıştır. Uluslararası ticaretin koşullarına ve tedarik zinciri yönetimi alanına hakim yöneticilere olan ihtiyaç artmaktadır.

Üretim ve hizmet işletmeleri tarafında, lojistik operasyonlarını yürüten ekiplerden artan oranda analitik, planlama ve ağ tasarımı becerileri beklenmektedir.

Klişe olarak “yapay zeka işimizi elimizden alacak mı” sorusuna da değinelim. Bu sorunun çok net bir cevabı var. Yapay zekadan faydalanan ve hükmeden çalışanlar, faydalanmayaların yerini alacak.

2-İş Yapış Şekilleri Değişmektedir.
Otonomasyon tekniklerini geride bıraktığımız, makinelerin ve yazılımların kendi kendilerine karar aldığı, insan zekasını taklit eden sistemlerin operasyonları yürüttüğü yepyeni bir dönemle karşı karşıyayız. Bazı işletmeler henüz yazılım botları ile insanlar için sıkıcı rutin görevleri otomasyonla çözmeye çalışma aşamasında iken bir başka gruptaki işletmeler ise ileri teknoloji karanlık depolarda sınırlı insan desteği ile faaliyetlerini sürdürmektedir.

3-Teknoloji Altyapıları Değişmektedir.
Lojistik operasyonların yönetimine ilişkin teknoloji ihtiyaçları sürekli olarak değişmektedir. Operasyonlarını daha verimli yönetmek için ERP yatırımı yapmaya hazırlanan işletmeler için durum 2022 yılında OpenAI’ın ChatGPT adlı ürünü ile değişmiştir.

İçeriğin devamını görüntülemek için Öğrenme Merkezi Üyeliği gereklidir. Üye iseniz lütfen giriş yapınız. Henüz üye değilseniz üyelik satın alarak üyeliğinizi hızlıca başlatabilirsiniz.
Hesap Oluştur

 

Demir Çelik Sektörü Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na Hazırlanıyor

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Demir çelik Sektörü Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na Hazırlanıyor

Demir Çelik Sektörü Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na Hazırlanıyor

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Demir çelik Sektörü Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na HazırlanıyorAvrupa Birliği’nin karbon emisyonlarının azaltılmasına yönelik en önemli uygulama araçlarından olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM)’na uyum sağlamak amacıyla ENSİA koordinatörlüğü, Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği ve İtalyan CO.SVI.G. Scrl (Consortium for the Development of Geothermal Areas) birlikteliğiyle başlatılan “INTER-CLUSTER COLLABORATION FOR CARBON MANAGEMENT (Karbon Yönetimi için Kümelerarası İş birliği)” başlıklı AB projesinin ilk çalışma ziyareti 2-7 Eylül 2024 tarihleri arasında İtalya’nın Floransa kentine düzenlendi.

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği, başta gelen ticaret ortaklarından olan Avrupa Birliğince hayata geçirilen Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasına hazırlık amacıyla yürütülen AB projesi kapsamında Floransa’da gerçekleştirilen çalışma ziyaretinde İtalya’nın karbon yönetimi ve azaltımı konularında yaptığı çalışmalar hakkında bilgi alındı.

Toplamda 18 firma ve kurum temsilcisinin yer aldığı çalışma ziyaretine projenin İtalyan ortağı CO.SVI.G. ev sahipliği yaptı.

Ziyaret hakkında bilgi veren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, ziyaretin ilk gününde İtalya’nın enerji politikaları ile İtalya ve Avrupa düzeyinde karbonsuzlaşma ve yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimi sürecinde hedefler, sonuçlar ve karşılaşılabilecek zorluklara yönelik kapsamlı bilgilerin verildiğini söyledi.

Toscana Bölgesinin başlıca jeotermal enerji alanı Larderello bölgesine ziyaret

Ziyaretin ilerleyen günlerinde, CO.SVI.G.’in merkezinin yer aldığı ve İtalya’nın Toscana Bölgesinin başlıca yenilenebilir enerji kaynaklarından jeotermal enerji alanı olan Larderello bölgesine ziyaret gerçekleştirildiğini ifade eden Başkan Ertan, bölgede jeotermal enerjinin tarihsel süreçte gelişimi, son teknolojik gelişmelerin yanı sıra CO.SVI.G. ve paydaşlarından jeotermal enerjinin bölgede tüketilen elektriğin üretimindeki payı ve önemine dair bilgiler edinildiğini belirtti.

Programda ayrıca, İtalya’nın Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na yönelik bir seminer düzenlendiğini belirten Ertan, seminerin sonunda düzenlenen soru-cevap oturumu ile SKDM’ye yönelik somut uygulamalar hakkında katılımcılara bilgi verildiğini söyledi.

Bir Sonraki Çalışma Ziyareti Kasım Ayında Almanya’ya

Başkan Ertan “Programın son gününde CO.SVI.G. Genel Direktörü Loredana Torsello moderatörlüğünde bir yuvarlak masa toplantısı gerçekleştirildi. Bu toplantı ile katılımcılar karbonsuzlaşma, yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimi ve enerji verimliliği konularında bilgi alışverişinde bulunma ve uygulama örneklerini paylaşma fırsatı buldu. Proje kapsamında bir sonraki çalışma ziyaretinin Kasım ayında Almanya’nın Hamburg kentine düzenlenmesi planlanıyor. Sektörümüz için büyük önem arz eden temiz enerji ve karbonsuzlaşma konularında çalışmalarımız devam edecek.” dedi.

Demir Çelik Sektörü Metal Expo Fuarında

Bu yıl 11-14 Eylül 2024 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen demir ve çelik sektörünü ulusal ve uluslararası ölçekte bir araya getiren Metal Expo Fuarı’na da katılım gösterdikleri bilgisini de paylaşan Başkan Ertan, fuara başta demir çelik sektöründen olmak üzere, kalıp, makine ve imalat sanayisini temsilen çok sayıda firmanın yer aldığını söyledi.

Fuar hakkında bilgi veren Başkan Yalçın Ertan, fuarın demir çelik sektörünün önemli buluşma noktalarından biri olduğunu belirterek dört gün süren fuarda ayrıca çeşitli panel ve konferansların düzenlendiğini belirtti.

Ertan, fuar süresince üye firmalarımızla çeşitli görüşmeler gerçekleştirildiğini, firmalarımızın beklentileri hakkında bilgi edinildiğini ve sektöre yönelik Birlik çalışmaları hakkında bilgi verildiğini ifade etti.

Demir çelik Sektörü Metal Expo Fuarında 2

Demir çelik Sektörü Metal Expo Fuarında 3

Hidrojen Teknolojisinde Karsan ve Toyota Motor Europe İş Birliği

Lojistik Süreç Yazılımı Haber Hidrojen Teknolojisinde Karsan Ve Toyota Motor Europe İş Birliği

Hidrojen Teknolojisinde Karsan ve Toyota Motor Europe İş Birliği

Lojistik Süreç Yazılımı Haber Hidrojen Teknolojisinde Karsan Ve Toyota Motor Europe İş Birliği“Mobilitenin Geleceğinde Bir Adım Önde” olma vizyonuyla dünyada toplu ulaşımın elektrikli ve otonom araçlara dönüşümünde öncü rol oynayan Karsan, 2022 yılından bu yana üretimini yaptığı hidrojen teknolojisinde önemli bir adım daha attı. Toyota ile yakıt hücresi teknolojisi alanında önemli bir iş birliğine imza atan Karsan, Toyota hidrojen yakıt hücreli ilk araçlarını 2025’de yollara çıkarmayı hedefliyor. Karsan’ın müşterilerine en iyi hizmeti sunmak için durmadan çalıştığını söyleyen Karsan CEO’su Okan Baş, “Karsan olarak ileri teknolojiler konusundaki atılımımız hız kesmeden devam ediyor. Mobilite alanında öncü konumda bulunmakla yetinmeden, daha iyisini başarma arzusuyla geleceği şekillendiren yenilikleri hayata geçirmeyi sürdürüyoruz. Bu iş birliğiyle, hidrojen teknolojisi alanında kendini kanıtlamış bir dünya devi olan Toyota’yı iş ortaklarımız arasına katmaktan gurur duyuyoruz. Japon otomotiv endüstrisinin önemli ismi Toyota, kara taşımacılık endüstrisinde 30 yılı aşkın hidrojen teknolojisi deneyimine sahip. Hidrojen, çevreci ve yenilikçi bir teknoloji. 2022 sonunda lansmanını yaptığımız e-ATA Hydrogen ile yenilikçi teknolojilerdeki vizyonumuzu bir kez daha hayata geçirmiştik.  Bu yeni iş birliğimizle de, üstün Japon teknolojisiyle gücümüze güç katarak hidrojen alanındaki iddiamızı sürdüreceğiz” dedi.

Toyota Motor Avrupa Hidrojen Fabrikası Başkan Yardımcısı Thiebault Paquet: “Hidrojenin, gelecekte toplu taşımanın karbon ayak izini azaltmada kritik bir rol oynayacağına inancımız tam. Bu nedenle, Karsan’a Yakıt Hücre Modüllerimizi tedarik ederek iş birliğimizi genişletmekten ve birlikte hidrojen toplumuna giden yolda ilerlemekten büyük memnuniyet duyuyoruz” açıklamasında bulundu.

Dünyada toplu ulaşımı yeni nesil teknolojilerle yenileyen Karsan, kendi Ar-Ge gücüyle gerçekleştirdiği çalışmalarını, sektörün önde gelen oyuncularıyla yaptığı iş birlikleriyle güçlendirmeye devam ediyor. “Mobilitenin Geleceğinde Bir Adım Önde” olma vizyonuyla başta Avrupa olmak üzere dünyada 23 ülkeye yayılmış 1100 adedin üzerinde elektrikli aracıyla hizmet veren Karsan, sektörde yeni nesil teknolojiyi temsil eden hidrojen yakıt hücreli (Fuel Cell) modellere yatırımını da hızlandırıyor.

Geleceği Şekillendiren Yenilikleri Hayata Geçirmeyi Sürdürüyoruz!

Eylül 2022’de Almanya’da gerçekleştirilen IAA Transportation Fuarı’nda e-ATA Hydrogen modelini dünyaya tanıtan Karsan, hidrojen teknolojisindeki iddiasını güçlendirmek ve bu alanda daha da ilerlemek için çok önemli bir adım daha attı. Bu kapsamda şirket, dünyanın önde gelen otomotiv ve teknolojileri üreticilerinden Toyota ile iş birliği anlaşması imzaladı. İş birliği kapsamında Karsan, hidrojenli araçlarında alternatif olarak Toyota Fuel Cell Module’ü de kullanarak, teknolojik çözümlerini çeşitlendirmeye devam edecek. Karsan’ın müşterilerine en iyi hizmeti sunmak için durmadan çalıştığını söyleyen Karsan CEO’su Okan Baş, “Karsan olarak ileri teknolojiler konusundaki atılımlarımız hız kesmeden devam ediyor. Mobilite alanında öncü konumda olmaktan öte, daha iyisini başarma arzusuyla geleceği şekillendiren yeniliklerle her zaman daha iyisini hedefliyoruz. Bu doğrultuda, ‘Mobilitenin Geleceğinde Bir Adım Önde’ olma vizyonumuzla müşterilerimize en güvenilir, en iyi performansa sahip mobilite çözümlerini sunan bir marka olma motivasyonumuzu koruyoruz” dedi. Toyota gibi güçlü bir marka ile iş birliği yapmaktan büyük bir memnuniyet duyduklarını vurgulayan Okan Baş, “Bu iş birliğiyle, hidrojen teknolojisi alanında dünya çapında kendini kanıtlamış bir marka olan Toyota’yı iş ortaklarımız arasına katmaktan büyük gurur duyuyoruz. Japonya’nın dev endüstri gücü Toyota, otomotivden deniz taşımacılığına, trenlerden yük taşımacılığına kadar geniş bir yelpazede 30 yılı aşkın hidrojen teknolojisi deneyimiyle tanınıyor. Hidrojen, Karsan olarak çevreye duyarlı ve yenilikçi teknolojilerde öncelikli gördüğümüz bir alan. 2022 sonunda tanıttığımız e-ATA Hydrogen ile bu vizyonumuzu ortaya koymuştuk. Şimdi, bu güçlü iş birliğiyle yüksek Japon teknolojisini de yanımıza alarak, hidrojen alanındaki iddiamızı daha da ileriye taşıyoruz ” diye konuştu. Toyota Motor Avrupa Hidrojen Fabrikası Başkan Yardımcısı Thiebault Paquet: “Hidrojenin, gelecekte toplu taşımanın karbon ayak izini azaltmada kritik bir rol oynayacağına inancımız tam. Bu nedenle, Karsan’a Yakıt Hücre Modüllerimizi tedarik ederek iş birliğimizi genişletmekten ve birlikte hidrojen toplumuna giden yolda ilerlemekten büyük memnuniyet duyuyoruz” açıklamasında bulundu.

Son Teknoloji (85 kW) Yakıt Hücresi Modülleri Kullanılacak!

Lojistik Süreç Yazılımı Haber Hidrojen Teknolojisinde Karsan Ve Toyota Motor Europe İş BirliğiToyota’nın yakıt hücreli araçları, toplamda 20 milyon kilometreden fazla yol kat ederek güvenilirliğini, dayanıklığını ve verimliliğini kanıtlamış durumda. İş birliği kapsamında, Karsan’ın Toyota Fuel Cell Modülleri ile donatılmış hidrojenli otobüslerinin 2025 yılında pazara sunulması planlanıyor. Toyota yakıt hücresi sistemlerini Belçika, Zaventem’deki tesislerinde üretiyor.

Hafta Tatilinin Ay İçinde Toplu Olarak Kullandırılması Hukuka Uygun mudur?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Hafta Tatilinin Ay İçinde Toplu Olarak Kullandırılması Hukuka Uygun Mudur

Hafta Tatilinin Ay İçinde Toplu Olarak Kullandırıl­ması Hukuka Uygun Mudur?

Lütfi İNCİROĞLUSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Hafta Tatilinin Ay İçinde Toplu Olarak Kullandırılması Hukuka Uygun Mudur

İşçilerin dinlenme hakkı Anayasa ile güvence altına alınmış yine Anayasa’nın 50. maddesinde dinlenmenin çalışanların hakkı olduğu belirtildikten sonra yıllık izin, hafta tatili ve bayram tatili hakları ayrıca vurgulanmıştır. Gerçekten de işçinin hiç dinlenmeden sürekli biçimde çalışması gerek beden ve ruh sağlığı gerekse sosyal, kültürel ve toplumsal birliktelik açısından olumsuz sonuçlara yol açacaktır. Bu yüzdendir ki, çalışanları yorgunluk ve onun beraberinde getireceği dikkatsizlik sonucu uğrayabilecekleri iş kazalarından korumak, çalışanların bedensel ve ruhsal olarak dinlenmelerini, toplumsal yaşamda var olmalarını sağlamak, iş yaşamında verimin ve kalitenin yükseltilmesi gibi birçok sebeple çalışanın yıllık izin, hafta tatili ve bayram tatili haklarını ve gün içinde ara dinlenmelerini tam olarak kullanabilmeleri oldukça önemlidir.

Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmi dört saattir. Hafta tatilinin 24 saatin altında bir süre verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmi dört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır. Nitekim Yargıtay’a göre de; “2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 3 üncü maddesine göre, hafta tatili Pazar günüdür. Bu genel kural mutlak nitelikte olmayıp, hafta tatili izninin Pazar günü dışında da kullandırılması mümkündür.

Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde, işçi hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.

Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.

İmzalı ücret bordrolarında hafta tatili ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin hafta tatili alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, hafta tatili çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin bordroda yazılı olanın dışında hafta tatillerinde çalışmaların yazılı delille kanıtlaması mümkündür.

Hafta tatili ücretlerinin tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, tahakkuku aşan çalışmalar her türlü delille ispat edilebilir ve bordrolarda yer alan ödemelerin mahsubu gerekir. Hafta tatili çalışmalarının uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Dairemizce son yıllarda taktiri indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak, hafta tatili çalışmasının taktiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda, böyle bir indirime gidilmemesi gerekir.

Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil yerine tanık beyanlarına dayalı olarak hesaplanması halinde, işçinin sürekli olarak aynı şekilde çalışması mümkün olmadığından, hastalık mazeret izin gibi nedenlerle belirtildiği şekilde çalışamadığı günlerin olması kaçınılmaz olup, bu durumda karineye dayalı makul indirim yapılmalıdır (Yargıtay HGK, 06.12.2017 tarih 2015/9-2698 E.-2017/1557 K.). Hafta tatili çalışmalarının tanık anlatımları yerine doğrudan yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Hafta tatili ücretinden karineye dayalı makul indirime gidilmesi sebebiyle reddine karar verilen miktar bakımından, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemez.

Somut uyuşmazlıkta, davacı işçiye davalı işveren tarafından 15 defada toplam 130 gün hafta tatili izni kullandırıldığı görülmekte olup 130 gün hafta tatili izni davacının hak ettiği hafta tatili iznini karşıladığı gerekçesi ile davacının hafta tatili talebi reddedilmiş ise de bu kabul yerinde değildir. Hafta tatili, 7 günlük çalışma periyodu içerisinde kesintisiz 24 saat olarak kullandırılmak zorundadır ve toplu kullandırılması borcu ortadan kaldırmaz. Ancak davacı 15 kez hafta tatiline çıkmış olup kullandığı hafta tatili süresi her defasında bir günden fazla ise de bu toplu hafta tatili kullanımlarında her defasında 1 gün yasal hafta tatili izni kullandığı kabul edilerek hesaplama yapılmalıdır. Yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir”[1].

Uygulamada genellikle yerleşim yerlerinin uzağındaki şantiye işyerlerindeki çalışan işçilerin hafta tatillerinin ay içinde toplu olarak kullandırıldığı görülmektedir. Ancak Yüksek Mahkeme hafta tatili izinlerinin toplu olarak kullandırılmasını bu borcu ortadan kaldırmayacağına hükmetmekte ve bu tür bir uygulamalara işçinin rızası göstermiş olmasının hafta tatilinin usulüne uygun olarak kullandırıldığı anlamına gelmeyeceğini vurgulamaktadır. Çünkü hafta tatilinin toplu olarak kullandırılmasının haftalık dinlenme hakkının özüne aykırılık oluşturacağını ve işçinin rıza göstermiş olmasının da bu sonucu değiştirmeyeceğinin altını çizmektedir.

Yargıtay’ın konuyla ilgili bir kararında, “4857 sayılı İş Kanunu’nun 46 ncı maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Yasanın 63 üncü maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46 ncı maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır. Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmidört saattir. Bunun altında bir süre için haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Hafta tatili izinlerinin işçinin dinlenme hakkına ilişkin olması sebebiyle, hafta tatili izninin yasal düzenlemenin amacına aykırı şekilde toplu olarak kullandırılamayacağına ilişkin kabul ile hafta tatili izninin toplu olarak kullandırılması halinde, hafta tatili ücreti alacağının hesaplanmasında, hafta tatilinin toplu kullanılmasına ilişkin belgelerde yazılı izin günlerinden ilgili haftaya (yedişer günlük zaman dilimleri nazara alınarak) denk gelen hafta tatili gününde işçinin dinlendiğinin kabulü isabetlidir. Ancak, işçinin toplu olarak izin kullandığı dönemde çalışması karşılığı olmayan 1 yevmiye tutarındaki ücretin de davacıya ödendiği dikkate alındığında davacıya sadece 0,5 yevmiyesi kadar ödeme yapılmalıdır. Buna göre de, mahkemece davacının toplu olarak kullandığı izinlerin hafta tatilinden sayılmayan ve fiilen çalışılmayan her bir günü için, 0,5 yevmiye üzerinden hesaplama yapılmalı ve bu suretle davacının hafta tatili alacağı belirlenmelidir. Anılan hususun gözetilmemesi hatalı olup bozma sebebidir”2].

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Hafta Tatilinin Ay İçinde Toplu Olarak Kullandırılması Hukuka Uygun MudurSonuç olarak, yerleşim yerlerinin uzağındaki işyerlerinde çalışan işçilerin genellikle hafta tatilleri ay içinde toplu olarak kullandırılmaktadır. Bu tür bir uygulamaya işçi rızası göstermiş dahi olsa hafta tatilinin usulüne uygun olarak kullandırıldığından bahsedilemez. Çünkü hafta tatilinin toplu olarak kullandırılması haftalık dinlenme hakkının özüne aykırılık oluşturur. İşçinin rıza göstermiş olması bu sonucu değiştirmez. Hafta tatilinin ay içinde toplu olarak kullandırılması halinde, sadece bir hafta tatilinin usulüne uygun olarak kullandırıldığı kabul edilir. Örneğin yerleşim yeri uzağındaki bir işyerinde çalışan işçiye hafta tatili ayda dört gün toplu olarak kullandırıldığında ilk izin günü, çalışılan son haftanın dinlenme hakkı yerine geçer. Diğer üç gün hafta tatili kullanma anlamında değerlendirilmez [3].

Lütfi İNCİROĞLU

[1] Y.9.HD., 20.03.2019 T., 2015/34272 E., 2019/6327 K. Legalbank.

[2] Y.9.HD., 21.01.2021 T., 2020/9026 E., 2021/1796 K. Legalbank.

[3] SÜMER, Haluk Hadi, KAYIRGAN, Hasan, İşçilik Alacakları ve Hesaplamaları, 3. Baskı, Ankara 2022, s.912.

Makineler Bizi Anlayacak mı?

Makineler Bizi Anlayacak Mı Satınalma Dergisi

ChatGPT ve LLM’ler (büyük dil modelleri) gibi gelişmiş araçların geliştirilmesi, insanların dijital eserlerle daha sezgisel ve doğal yollarla etkileşime gireceği bir geleceğin yolunu açıyor. Bir yapay zekayı bir Excel tablosundaki önemli rakamlar hakkında sorguladığınızı veya sesli komutlarla karmaşık makineleri kontrol ettiğinizi hayal edin. Araçlarda, makinelerde, ayırma sistemlerinde, üretim hattı ortamlarında veya diğer karmaşık lojistik sistemlerde olsun, gelecekte bunların tümünü sesle kontrol etmek muhtemelen mümkün olacaktır.

Makineler Bizi Anlayacak Mı Satınalma DergisiYapay zeka tabanlı yazılım sistemleri fiziksel dünyayla giderek daha fazla bağlantılı hale geldikçe, hem resmi hem de gayri resmi yapıları anlama yetenekleri onları işletmeler için vazgeçilmez hale getirecektir. Yapay zeka, üretim hatlarından lojistik operasyonlara kadar süreçleri kolaylaştırmada ve verimliliği artırmada çok önemli bir rol oynayacak.

 

 

Alım Talebi: Hidrolik Pres Makinesi (4 Kolonlu)

Hidrolik Pres Makinesi

Alım Talebi: Hidrolik Pres Makinesi (4 Kolonlu)

Bir firmamız için, en az 2.000 ton kapasite/güce sahip, 4 kolonlu ve çift tesirli hidrolik pres makinesi alımı yapılacaktır. Makinenin kondisyon durumuna göre, Çin üretimi olmaması koşuluyla, 2.el alım da yapılabilir. Teslim yeri İstanbul – Ümraniye olup, ödeme şekli 3 ay vadelidir.

İlgili olan üretici ya da satıcıların, ürün spekleri ve diğer teknik detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Hidrolik Pres Makinesi

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (750 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup, bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

 

Yapay zeka ve küreselleşme, yazılım geliştiricilerin dünyasını sarsıyor

Ai Ve Küreselleşme

Yazılım geliştirme dünyasında iki büyük değişim yaşanıyor. ChatGPT’nin 2022’de piyasaya sürülmesinden bu yana, şirket sahipleri ve yöneticiler üretken yapay zekayı (GenAI) verimli bir şekilde kullanmanın yollarını bulmaya çalışıyorlar. Bu yöndeki çabalar şimdiye kadar çok az sonuç verdi, ancak bir istisna yazılım programlama gibi görünüyor. Anketler, dünyanın dört bir yanındaki geliştiricilerin üretken yapay zekayı çok kullanışlı bulduğunu ve şimdiden yaklaşık beşte ikisinin onu kullandığını gösteriyor.

Ai Ve KüreselleşmeMeslek de başka bir şekilde değişiyor. Dünyadaki mühendislerin giderek artan bir kısmı gelişmekte olan pazarlardan geliyor. Bir geliştiricinin standart bir tanımı yoktur, ancak 2020 yılı ve sonrasında, kod depolamak ve paylaşmak için popüler bir platform olan Github’ın daha fakir ülkelerde yaşayan kullanıcı sayısı, zengin dünyadakileri aştı. Aynı şekilde, önümüzdeki birkaç yıl içinde Hindistan’ın Amerika’yı geçerek dünyanın en büyük programlama yeteneği havuzu haline gelmesi bekleniyor.

Bu değişimler önemli, çünkü yazılım yeteneği değerli ve maaşları yüksektir. Amerika’daki bir geliştiricinin ortalama maaşı, tüm mesleklerin ilk %5’inde yer alıyor, bu da yazılımcıların nükleer mühendislerden daha fazla kazandığı anlamına geliyor. Teknoloji devlerinin platformlarını daha çekici hale getirmek için onlara ihtiyacı var; Teknoloji dışı şirket patronları, üretkenliği artıracağını ve tüketicilere hitap edeceğini umdukları dijitalleşme çabalarına yardımcı olmak için her zamankinden daha fazla yazılımcı istiyor. Gelecek, daha fazla ve daha üretken ve daha  ucuz yazılımlara sahip olacak gibi görünüyor.

🔒

Bu içeriği görmeniz için üye girişi yapmalısınız.
Henüz üye değilseniz
Üyelik Seçenekleri için: TIKLAYINIZ.
Hesap Oluştur

Uzaktan Çalışma Sisteminde İş Kazası

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Uzaktan çalışma Sisteminde İş Kazası
Uzaktan Çalışma Sisteminde İş Kazası
Şerafettin YILDIZSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Uzaktan çalışma Sisteminde İş Kazası
Sosyal Güvenlik Denetmeni
İşveren tarafından mal ve hizmet üretmek amacıyla maddî olan veya olmayan unsurlar ile işçi çalıştırılan yerlere işyeri denir. İşverenin işyerinde ürettiği mal ve hizmet yönünden bağlılığı bulunan yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, bakım, muayene, eğitim, avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır. Özellikle hem küresel olarak yaşanan salgın hastalıklar dönemi hem de teknolojik gelişmeler, çalışma hayatında değişik yöntemler belirlenmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Çalışma hayatındaki en büyük değişiklik ise işyeri sınırlarına bağlı kalmayarak, “Uzaktan/Evden Çalışma” sisteminin yaygınlaşmasıdır. Mevcut çalışma hayatı mevzuatında uzaktan çalışma ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmış ise de uzaktan çalışma esnasında meydana gelecek iş kazaları konusunda boşluklar bulunmaktadır. Bu nedenle yazımızda uzaktan çalışma halinde iken meydana gelebilecek kazaları, iş kazası yönünden ele alarak değerlendirmeler yapacağız.
Uzaktan çalışma; 4857 sayılı İş Kanunu’nun 14/4. Maddesi ile “Uzaktan çalışma; işçinin, işveren tarafından oluşturulan iş organizasyonu kapsamında iş görme edimini evinde ya da teknolojik iletişim araçları ile işyeri dışında yerine getirmesi esasına dayalı yazılı olarak kurulan iş ilişkisidir.” denilmek suretiyle tanımlanmıştır. Buna göre, uzaktan çalışma işveren tarafından oluşturulmuş bir iş organizasyonu kapsamında işçinin iş görme edimini evinden ya da iş yeri dışında başka bir yerden yerine getirmesidir.
Uzaktan çalışma hakkında düzenlenen Uzaktan Çalışma Yönetmeliğinin 5. Maddesi ile “Uzaktan çalışmaya ilişkin iş sözleşmeleri yazılı şekilde yapılır. Sözleşmede; işin tanımı, yapılma şekli, işin süresi ve yeri, ücret ve ücretin ödenmesine ilişkin hususlar, işveren tarafından sağlanan iş araçları, ekipman ve bunların korunmasına ilişkin yükümlülükler, işverenin işçiyle iletişim kurması ile genel ve özel çalışma şartlarına ilişkin hükümler yer alır.” denilmiş olup bu düzenlemeyle, kısmen veya tamamen uzaktan çalışacak kişilerle maddede belirtilen hükümleri içeren yazılı bir anlaşma yapılma zorunluluğu getirilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 13. Maddesi ile iş kazası;
“a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,
meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olaydır….” şeklinde tanımlanmıştır. Buna göre, işçinin işyerinde bulunduğu sırada veya (işyeri dışında da olsa) işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle meydana gelen ve işçiyi bedenen veya ruhen özre uğratan her durum iş kazası sayılacaktır.
Uzaktan yani evden çalışmada kamuoyunda en çok sorulan sorulardan bir tanesi, işin görüldüğü evin işyeri sayılıp sayılmayacağıdır.
Uzaktan çalışmada işçinin evi her ne kadar işveren tarafından verilen işin yapıldığı yer olsa da, buranın tamamen işverenin kontrolünde bir yer olmaması ve aynı zamanda iş dışında özel amaçla da kullanıyor olması dikkate alındığında, yukarıda belirttiğimiz tanım kapsamında işyeri sayılamayacağı değerlendirilmektedir.
Konuya ilişkin kamuoyunda merak edilen diğer bir soru ise, uzaktan çalışma durumunda meydana gelen kazaların iş kazası sayılıp sayılmayacağıdır.
Uzaktan çalışılan ev tam olarak işyeri kapsamında olamayacağından burada meydana gelen her kaza da iş kazası olarak değerlendirilemeyecektir. Ancak uzaktan çalışma halinde işverenin verdiği işi yapmakta iken veya işveren tarafından uzaktan çalışma için temin edilen iş ekipmanlarından kayaklı bir kazanın oluşması halinde bu durum iş kazası olarak değerlendirilecektir. Bu konuyu örneklendirmemiz gerekirse; evinden çalışmakta olan işçinin işverence temin edilen bilgisayar başında çalışırken bilgisayarda meydana gelen elektrik kaçağı nedeniyle kazaya uğraması halinde bu durum iş kazası sayılacaktır. Söz konusu işçinin evde temizlik yaparken düşüp ayağını kırması şeklinde meydana gelen kaza ise iş kazası olarak sayılmayacaktır.
Uzaktan çalışmada dikkat edilmesi gereken önemli husus ise, işveren uzaktan çalışanın yaptığı işin niteliğini dikkate alarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri konusunda çalışanını bilgilendirmekle, gerekli iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin eğitimi vermekle, sağlık gözetimini sağlamakla ve sağladığı ekipmanla ilgili gerekli iş güvenliği tedbirlerini almakla yükümlü olduğudur. Bu kapsamda işveren işçinin çalışacağı yeri iş öncesinde görüp, alınacak tedbirleri belirlemeli, gerekli kontrol, bilgilendirme ve eğitimi de sağlamalıdır.
Sonuç olarak; uzaktan çalışma halinde işçi ve işveren arasında düzenlenecek uzaktan çalışma iş sözleşmesinin yazılı ve uzaktan çalışma yönetmeliğinde belirtilen hususları içerecek şekilde ayrıntılı olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Ayrıca sözleşmede çalışılacak yerin net olarak sınırlarının çizmesi, çalışma saatlerinin ve ara dinlenmelerinin de net bir şekilde belirlenmesi işçi ve işveren uyuşmazlıklarının önüne geçecektir. İş sağlığı ve güvenliği hususunda gerekli önlemleri almak, çalışanı bilgilendirmek, gerekli eğitimleri vermek ve sağlanan ekipmanla ilgili gerekli iş güvenliği tedbirlerini almak işverenin yükümlülükleri arasında olduğundan, işveren bu hususlarda gerekli iş ve işlemeleri yapmak zorundadır. Uzaktan çalışma halinde meydana gelen her kaza, iş kazası olarak sayılmayacak ancak kazanın yapılan iş veya iş ekipmanından kaynaklanması halinde bu durumun iş kazası olarak sayılacaktır.
Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Uzaktan çalışma Sisteminde İş KazasıŞerafettin YILDIZ
Sosyal Güvenlik Denetmeni

YASED Çin Menşeli Yatırımlar Değerlendirmesi

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Yased çin Menşeli Yatırımlar Değerlendirmesi

Son Dönemde Ülkemizde Yükselişe Geçen Çin Menşeli Yatırımlar YASED Değerlendirmesi

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Yased çin Menşeli Yatırımlar DeğerlendirmesiBirleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) verilerine göre Çin Halk Cumhuriyeti’nin 1990-2023 yılları arasında ABD’den sonra dünya genelindeki uluslararası doğrudan yatırımlardan en fazla pay alan ülke olduğunu görüyoruz. Çin’in bahsi geçen dönemde aldığı Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY)’nin yaklaşık üçte ikisi 2010-2023 yılları arasında gerçekleşti. Çin, 2010-2023 döneminde dünya genelinde gerçekleşen UDY akımlarının %9,25’ini çekti. Çin’in uluslararası yatırım çekme performansı sırasıyla 1997’de ve 1999’da Çin’e özel idari bölge statüsünde katılan Hong Kong ve Macao da dahil edildiğinde daha da yüksek bir seviyeye ulaşabilecektir.

Öte yandan Çin’in yatırım çekme performansının yanı sıra hızlı bir biçimde yurt dışına yaptığı yatırımlarla da öne çıkan bir ülke haline geldiği gözlemlenmekte. Çin, 1990 yılında yurt dışına UDY akışlarında dünya genelinde 22. sırada yer alırken 2010 yılında 5. sıraya yükseldi. 2022 yılında UDY kaynağı ülkeler arasında dünya genelinde 2. ve 2023 yılında ise 3. sırada yer aldı. Bununla birlikte, 2010-2023 döneminde küresel UDY akımları içerisinde Çin anakarası menşeli olanların payı, yaklaşık %10 düzeyinde gerçekleşti. Çin’den yurt dışına UDY akışlarının küresel ülke dışı UDY akışları içindeki payı ise1990 yılında sadece %0,34 iken 2000 yılında %0,8’e, 2010 yılında %4,95 ve 2020 yılında %19,72’ye ulaştı.

Yased Logo (2)Küreselleşme sürecinden en fazla faydalanan ülkelerin başında gelen Çin, Avrupa Birliği’ni (AB) tek bir ülke olarak saymazsak, 2009 yılından bu yana dünyanın en büyük ihracatçısı durumunda. 2001 yılında 6. sırada yer alan ve dünya toplam ihracatının %4,34’ünü üreten bir ülke olarak 2010 yılında payını %10,45’e yükseltti ve 2023 itibarıyla küresel ihracattaki payı, %14,55’e ulaştı. Günümüzde Çin’in ihracatında imalat sanayi ürünlerinin payı %90’ının üzerinde; bu oran 1992 yılında %80’inin altındaydı. OECD verilerine göre Çin’in 2010-2022 yılları arasında gerçekleştirdiği imalat sanayi ihracatının ortalama %30’unu yüksek teknoloji grubuna giren ürünler oluşturdu. 2013 yılında Çin hükümeti, Çin’in dünya ticaretindeki giderek önemi artan rolünü güçlendirmek ve ticaret yaptığı ülkeler ile lojistik ağlarını geliştirmek amacıyla “Kuşak ve Yol İnisiyatifi”ni ilan etti. Çin’in ihraç pazarlarına erişim ve konumunu koruma stratejileri çerçevesinde üretim kapasitesini ve kabiliyetlerini üçüncü ülkelere de kaydırdığı gözlemlendi.

Türkiye ise, AB ile Gümrük Birliği ve AB ülkelerinin toplam nüfusunun %19’una denk gelen 85 milyonu aşkın nüfusunun oluşturduğu iç piyasası sayesinde uluslararası yatırımlar açısından önemli bir destinasyon. Bu nitelikler, başta imalat sanayi firmaları olmak üzere Çinli yatırımcılar için de cazip fırsatlar sunuyor.

Çin firmalarının 2000’li yılların ortasında yükselişe geçen yatırım yoluyla yurt dışına açılım rüzgârı, parçası olduğu tedarik zincirleri ve lojistik avantajları ile imalat sanayindeki uzmanlığı, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’nin de dikkatini çekti. Öte yandan, Çin menşeli firmalarca Türkiye’ye yapılan yatırımlara ait finansal akımların Hollanda gibi Avrupa ülkelerindeki bölgesel merkezler üzerinden geliyor olması nedeniyle bu etki, UDY istatistiklerine yansımış değil.

Bilindiği üzere mevcut yatırımcıların ülkemize olan güvenleri ve ülkemizdeki yatırımları sonucu elde ettikleri olumlu deneyimler, aynı ülkeden ve bölgeden diğer firmaların da ilgi göstermesine vesile olmakta. Bu vesileyle, en iyi uluslararası yatırım promosyonu stratejilerinden biri mevcut yatırımcıların memnuniyetinin yüksek düzeyde tutulmasıdır. Tabii ki; bunun için makroekonomik parametreler ve düzenleyici çerçevenin öngörülebilirliği büyük bir önem taşıyor.

Ülkemizin Çin ve dünyanın diğer bölgelerinden alacağı yatırımlarda Gümrük Birliği ve Avrupa’yla olan lojistik entegrasyonunun belirleyici olmaya devam edeceği öngörülmektedir. 2020 yılında patlak veren COVID-19 Pandemi Krizinin küresel tedarik zincirlerinde ortaya çıkardığı kırılganlıklar ve yükselen nearshoring / friendshoring trendlerinin Türkiye gibi pazara daha yakın yerlerdeki üretim üslerini birer yatırım destinasyonu olarak öne çıkarması muhtemeldir.

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Yased çin Menşeli Yatırımlar DeğerlendirmesiBu gelişmeler, Gümrük Birliği’nin güncellenmesine yönelik çalışmaları, AB ülkeleri ile lojistik entegrasyonu sağlayacak yatırımları ve özellikle Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde hayata geçirilen regülasyonlara adaptasyonu daha da önemli bir hale getirmektedir.

Kayıt Formu

Kayıt için Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası ve 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) Usul ve Esasları Uyarınca Kişisel Verilerinizin Korunması Hakkında Müşteri Aydınlatma Metnin okunması ve kabul edilmesi gereklidir.