Bir Zavallı Emekli; Ben
Emekli olduğuma bakmayın. Evimin ihtiyacı olan alış verişleri sürekli ben yaparım. Bazen alışagelmiş yerlerden, bazen de farklı yerlerden.
Geçler gibi koşturamasam da gücüm kendime yetiyor ve emekli olmama rağmen pazardan aldığım ihtiyaçlarımızı evime getirebiliyorum.
Geçtiğimiz günlerde ihtiyacım olan peynir almak üzere alış veriş debisinin yüksek olduğu bir semtte peynir almak istedim. Peynir çeşitleri o kadar çoktu ki hangi peyniri alacağıma karar veremedim doğrusu.
Peynirlere baygın baygın bakmaya başladım. İşin kötüsü peynirlere de fiyat etiketini o kadar çok küçük yazmışlar ki, bendeki kartal gözü değildi hani. Pek de göremiyordum fiyat etiketlerini. Neyse ki göremiyormuşum. Zira fiyatlar uçuktu. İşte göremememin faydaları. Hangi peynirden almak istiyorsanız onun fiyatını sorup, uygun ise alıyorsunuz. Fiyatları okumak ne mümkün. Ama peynirin fiyatı yazılı mı derseniz, evet yazılı derim.
Peynir çeşitlerine boş boş bakmaya başladım bir an. İşte tam o anda tezgahtar beni görmüş olacak ki bana şöyle seslenir;
“Gel hacı baba gel. Sana emekli ayarında bir peynir vereyim”
Bu ses üzerine tezgahtara gözlerimi diktim. Peynir alacağım ve emekli olduğum kısım doğru da, “Hacı Baba” kısmı yanlış oldu. Acaba bana mı yoksa bir başkasına mı söylüyor diye döndüm arkada baktım acaba benden başka biri var da ona mı “Hacı Baba” dedi diye. Arkamda kimse yoktu. Demek oluyor ki tezgahtarın tüm tezleri benim üzerime oynanmış adeta;
Bunlar;
Peynir,
Emekli ayarı
Hacı baba…
Tezgahtara ne diyeceğimi şaşırdım ama tezgahtar söyler de ben neden söylemeyeyim dedim ve döndüm tezgahtara;
“Söyler misin bana, çok mu zavallı görünüyorum ? Emekli olduğum doğru ama zavallı değilim” dedim.
Emekliler Zavallı mı ?
Bana göre zavallı değiller. Bunca yıl aslanlar gibi çalışıp didindiler, devlete vergi ödediler, çoluk çocukları olmuş, emeklilik primlerini ödemişler devlete yük olmamak adına, belli bir çalışma süresi sonunda da emekli olmuşlar. Ödedikleri primler ve çalışma süreleri sonunda emekli olmuşlar. Ben onlara asla zavallı demem. Ama birileri çıkıp da emekliyi zavallı görüp “Gel hacı amca, sana emekli işi peynir vereyim” diye sözler söylerse, emekli kendini nasıl hisseder acaba ?
Burada demem şu ki emekliler zavallı değiller, ancak yıllar itibariyle emeklilere bağlanan aylıkların sürekli düşürülmesi dolayısıyla emekliler ellerine geçen tekavüt maaşlarından dolayı zavallı durumuna düşürülmüştür. Toplumumuzda “emekliler” cebinde beş parası olmayan, bir simit alırken dahi parasının hesabını yapan, açlığa mahkum olmuş, torununa dahi cep harçlığı veremeyen, sürekli ağlayan (ağlatanın ne ve kim olduğu daha önemli) kesimleri şeklinde düşünülebilir. Bütçesi dar ancak o yaşta başka bir işte çalışmak istese de yaşından dolayı kaybediyor günümüz emeklileri.
Hak ettiği emekli maaşını da alamadığını söylemek hiç de yanlış olmaz. Emekli sürekli ağlar. Onlar ağlamasın da kim ağlasın ?
Emekli Sürekli Sabır Ediyor
Emekli sabretmese ne olacak ? Kendisine reva görülen tekavüt maaşı ile geçinmek zorunda. Ağlasa da, sızlasa da, hayat pahalılığından dem vursa da. Sabır gösteren emekliye bir defalık verilmesi kararlaştırılan TL.5.000.- lık ikramiye, önce çalışmayan emeklilere, sonrasında farklı yerlerden gelen tepkilere istinaden devlet baba eşitliği sağladı ve çalışan emeklilere de verilme kararı alındı. Yaz başından beri bir defalık ikramiye alacağı bildirilen emekliye nihayet paraları geçtiğimiz iki ay içinde ödendi.
Emekli ve ATM Üzerinden İşlem Yapmak
Anlatacağım minik yazımda istisna edeceğim pek çok emekliler olsa da, bir emekli bir bankanın ATM cihazının başına geçtiğinde, sıranın size gelmesi için Allah size sabır versin diyeceğim.
Anlatacağım minik olay geçen hafta İstinye’de bir bankanın ATM cihazının önünde gerçekleşti.
Geçen hafta iyi yağmur yağdı. İşte o yağmurlu havada ben haftalık alış verişimi yaptıktan sonra, elimdeki şemsiye ile bir bankanın (bankanın adını söylemiyorum ki reklam olarak anlaşılmasın diye) ATM cihazına gittim. Orada benden daha önde gelen iki orta yaş üzeri (işte tam da emekliyi tarif ettiğim kişiler) kadın, her ikisi aynı ATM’den adeta ortaklaşa iş yapıyor gibiydiler. ATM’nin tuşlarının bir kısmına kadının biri, bir kısmına da daha sonra diğer kadın basıyordu. Aralarında fısır fısır konuştuklarını da duyuyordum;
“Biz nerede hata yapıyoruz, bu ATM neden paramızı vermiyor”
Dediklerini duydum.
Ellerinde biraz para, yine diğer elinde kredi kartı veya debit kart, ATM cihazına sokuyorlar, işlem yapıyorlar, kartı çıkarıyorlar, sonrasında diğer yaşlı kadın kendi kartını ATM cihazına sokuyor, bu sefer ATM cihazının tuşlarına diğer yaşlı kadın basıyor.
Baktım ki işlemleri uzayacak, ben de diğer işlerimi yapayım, fırından sıcak ekmeğimi alayım daha sonra tekrar ATM cihazına gelirim diye düşündüm. Öyle yaptım. Yaklaşık 15 dakika sonra tekrar aynı ATM cihazına geldiğimde, o da ne? Hala o iki yaşlı kadın ATM cihazını parmaklayıp duruyorlar. Yağmurdan ne kadar çok ıslandıklarının farkında dahi değiller. Hangi işlem bir ATM cihazında 15-20 dakika sürer söyler misiniz bana? Ama bu iki yaşlı kadının işlemleri maalesef bu kadar uzun sürdü.
Dayanamadım ve kadınlara;
“Acaba işleminiz daha uzun sürer mi, ben de işlem yapacağım” dedim.
ATM cihazının önündeki kadının biri başını kaldırıp bana baktı ve;
“Biz paralarımızı çekiyorduk ama paralarımız karıştı, ayrıca hesabımızda 45 Lira daha var onu çekemiyoruz” dedi.
Allah’ım bana sabır versin dedim kendi kendime. 45 Liralarını çekemiyorlarmış ve paralarını karıştırmışlar. Neyse ki bu iki yaşlı kadın aktif çalışma hayatlarında bankacı veya muhasebeci değillermiş.
Allah dağına göre kar verir derler. Emekliye daha çok maaş verilse, muhtemelen maaşlarının çokluğundan ATM’lerin önünden hiç ayrılmayacaklar.
Emekliye Müjde ve Emekli Yılı
Hadi iyisiniz emekliler.
Reşat BAĞCIOĞLU
ICC Uluslararası Ticaret Odaları
Türkiye Milli Komitesi
Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi