Seçim gününün yaklaşması ile birlikte, “seçim ekonomisi” canlanmaya başlıyor. Mikro ve makro düzeydeki tüm siyasal aktörler satın almaya hazırlanıyorlar (planı-programı evvelden belli olanlar ise çoktan başladılar). Aday adaylığı sürecindeki birey temelli harcamalardan, siyasal partilerin kampanya dönemlerindeki kurumsal satın alımlarına dek kocaman bir pasta, farklı sektördeki birçok işletmenin iştahını kabartıyor. Asıl varış noktası olan seçmen ise, vereceği oy ile gerçekleştireceği psikolojik satın almanın sonucunu kestirmeye çalışıyor. Bir diğer deyişle de, seçen de seçilmek isteyen de bir beklenti satın alıyor. Peki siyasal harcamaları farklılaştıran yegane özellik beklenti temelli satın alımlar mı?
Siyasal harcamaların nihai hedefi, seçmen tarafından satın alınma (seçilme) beklentisi olarak ifade edilebilir. Ancak mikro düzeyde öncelik, aday adaylarından oluşan havuzdan tercih edilmektir. Aday adayları, parti yönetimlerine “doğru aday” olduklarını anlatabilmek için imajdan yetkinliğe birçok başlıkta kendilerini göstermeye çalışıyorlar. Burada imaj yöneticilerinden promosyon materyalleri üreticilerine birçok ürün ve hizmet işletmesinden destek alan aday adaylarının harcamaları yüzbinlerce lira ile ifade edilebiliyor. Adaylık ile tamamlanan süreç, yeni bir süreci başlatırken; aday olunamaması yanlış bir siparişin olası hüzün ve maliyetinden daha fazlasına neden olabiliyor. İyi senaryoda “satın alınmayan” aday adayı, bir sonraki seçim için gerekli know-how’a ulaşmanın avuntusu ile yetinebilirken, kötü senaryoda siyasal hayatı sonlanabiliyor.
Özellikle başa güreşen partiler, adaylarına kurumsal kimlik çalışmaları ile (el ilanından internet sayfası tasarımına) destek olup yol gösterirken, üst yönetim kampanya ve araştırma bütçelerini organize ediyor. Burada sözü edilen bütçelerin milyonlarla ifade edilmesinin yanı sıra, 6 ila 8 aylık bir dönemde harcanması ise, siyasal harcamaların dikkat çekici bir özelliğidir. Siyasal pazarlama anlayışına sahip partiler, kampanyalarını kamuoyu araştırma bulgularına dayandırırken, kampanya içi strateji değişikliklerinde yine kamuoyu araştırmalarından destek alıyorlar. Kamuoyu araştırmaları ışığında rotalarını çizen partiler, seçimdeki başarı şanslarını arttırabiliyorlar.
Yazar: Dr. İrfan AKYÜZ
İstanbul Üniversitesi
Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Mart 2015 sayısında bulabilirsiniz.!