Yrd. Doç. Dr. Turkay Özdemir
İ.Ü. Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi, Lojistik Hukuku Öğretim Üyesi
Taşıma Sözleşmeleri Sürecinde Taşıyıcı Sorumluluk Sigortaları ve Sigortacının Halefiyeti
- GENEL OLARAK:
Türk hukukunda Yangın, hırsızlık, kaza veya taşıma ya da deniz ticareti ayırımı olmaksızın tüm sorumluluk sigortalarına ilişkin genel düzenlemeleri TTK m.1473-m.1485 hükümlerinde yer almaktadır. Bu tür sigortaların ilk görünümleri 6762 sayılı TTK’da yangın (m.1309 ve devamı), hırsızlık (m.1320) ve kaza (m.1335) için ilk sorumluluk sigortası özel görünümleridir.
6102 sayılı TTK ise Özel sigorta türlerini düzenlerken; TTK m.1473 ve devamında SORUMLULUK SİGORTALARINI genel olarak ele almış ve içerik itibarı ile birçok konuda da 1485. Ve 1486.maddelerle iç atıfla uygulanacak hükümleri göstermiştir.
Bu noktada 6102 sayılı TTK sorumluluk sigortalarını zarar sigortaları içinde mal sigortaları dışında 2.kısım olarak ele almıştır.
Taşıma süreci bakımından da taşıyıcının, organizatörlük, ve sair lojistik faaliyetlerde bulunan işletmenin sorumluluk risklerini TTK m.1473 ve devamı hükümlerine göre sigorta ettirme hakkı açıktır.
Bu şekilde sigortalanan menfaat gereği sigortacı ödeme yaptığında;
- Hangi durumlarda tazminat riski nihai olarak üstünde kalacaktır?
- Ödemesi halinde hangi sorumluluk sigortacısı, kime halef olmaktadır?
- Hangi durumlarda bunu kime karşı rücu edebilecektir?
- TAŞIMADA İŞLETENİN SORUMLULUĞU VE SİGORTA
Türk hukukunda sorumluluk sigortasının ilk ve en önemli görünüm şekli belki de KTrK m.85-111 arasında düzenlenen “işletenin sorumluluğu ve işletenin sorumluluk sigortası zorunluluğu” hususlarıdır.
KTrK m.91 zorunlu sorumluluk sigortası öngörmektedir.
KTrK m.95/2 düzenlemesinde “Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.” Hükmüne yer vermektedir. Kusurlu sigorta ettirene rücu yolu açık gözükmektedir.
KTrK m.97, zarar görenin doğrudan dava hakkını düzenlemektedir.
KTrK m.100 ihtiyari mali sorumluluk sigortasında da bu hükümlerin kıyasen uygulamasına yer vermektedir.
ve yine KTrY m.159’da atıfta bulunularak düzenlenen trafik sorumluluk sigortasıdır.
- TAŞIYICININ SORUMLULUĞU VE SİGORTA
- YOLCU TAŞIMADA SORUMLULUK VE SİGORTA
Karayolu Taşıma Kanunu m.18 (m.17-23)yolcular bakımından zorunlu karayolu taşıma sigortası öngörmüşken bu hükümler 14.04.2016 tarihli 6704 sayılı Kanun’un 17.maddesi ile kaldırılmıştır. Bu doğru bir düzenleme olmamıştır. Zira sırf Karayolları Trafik Kanunu ile getirilen Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası, her taşıma ilişkisinde uygulanabilir bir sorumluluk sistemi sağlamaktan uzaktır.
Buna karşın mülga Karayolu Taşıma Kanunu m.20/2 “ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda TAŞIMACIYA RÜCU EDEBİLİR.” İfadesine yer vermekteydi ki; bu düzenlemede taşıyıcıya rücu imkanı sorumluluk sigortasının özüne aykırı bulunmaktaydı. Yani sigortalı kendisine rücu edilme riski altında olan bir sorumlu taşıyıcı olabilmekteydi.
Kanaatimizce, yolcu taşımalarında zorunlu sorumluluk sigortası yeniden getirilmelidir. Zira, yolcu taşıma işletmesinin taşıdığı yolcular için sigorta kendisinin sorumluluğu halinde ödeme gücü veya şartlarından bağımsız yolcu için tazminat imkanı sağlayacaktır.
- EŞYA TAŞMDA SORUMLULUK VE SİGORTA
- taşıyıcı sorumluluk –CMR sorumluluk sigortası,
- taşıma işleri organizatörü sorumluluk sigortası
- Üçüncü Şahıslara Karşı mali mesuliyet sigortası Genel Şartları,
- SORUMLULUK SİGORTASINDA KAVRAMLAR:
- risk: tazminat ödeme tehlikesi (iradi oalrak gerçekleşen-gerçekleştirilen değil, yasal veya öncede yapılan sözleşme kapsamında risk değerlendirmesi yapılması gerekir. Zararı telafi gayesi güder, kar ettirmemelidir.)
- menfaat: TTK m.1408 , genel hükümler kapsamında burada da geçerlidir. Yıllık, aylık veya bir seferlik de olsa, taşıyıcının olası sorumluluk riski tavanı ve olay başına belirlenen miktarlar geçerli sigortalanabilir menfaatlerdir.
- Sigorta bedeli: sigortacının ödemesi muhtemel tazminat tavanıdır.
- Sigorta değeri: gerçek zarar miktarı-zarar gören menfaatin tam değeri (zayi veya hasar tazminatı miktarı)
- Tavan esası: yıl, sefer, süre ve somut taşıma ile ilgili olabilir.
- Halefiyet: ödemesi kime olursa olsun, sigortalıya halef olur.
Bedel, değerden fazla bile olsa, sigortacı değeri öder, bedel düşükse bu defa bedeli veya bedel ile orantılı zararı öder. Bedel değerden az ise, keza eksik sigortadan söz edilecektir.
Yeni değer sigortalarında bedel düşük kalsa da değer tazmin edilir.
Sorumlulukta objektif kriterler getirilmekle gelişen sorumluluk sigortaları; özellikle kusursuz sorumluluk, objektif özen sorumluluğu, ağırlaştırılmış kusur sorumluluğu halleri gözetildiğinde sigortaya duyulan vazgeçilemez ihtiyaç.
zarar sorumlusu: akdi taşıyıcı, fiili taşıyıcılar (alt veya müteselsil-müteakip)
- rücu: aşağı doğru ve sorumlulara
- asıl alacaklı: emtia ilgilisi
- olası alacaklı: taşıyıcın (rücuen)
- olası alacaklı: emtia nakliyat sigortacısı (rücuen)
- olası rücu alacaklısı: sorumluluk sigortacısı
- olası borçlular: sorumluluk sigortacıları veya zarar verenler
- halefiyet: TTK m.1481 gereği SİGORTALIYA halef olma şeklindedir.
- Rücu miktarı: ödeme ile sınırlı ancak masraf ve faizler hariç
- Davaya devam, (1481/2)
- Sigortalının ve zarar gören-emtia ilgilisinin sigortacıya zarar vermeme yükümlülüğü (m1481/3)
- TAŞIYICI SORUMLULUK SİGORTASINDA TEMEL SORUNLAR
- emtia sigortacısı ile sorumluluk sigortacısında alacaklı-borçlu sıfatının birleşmesi sorunu,
- malda zarar olması riskin gerçekleştiği anlamına gelmez. Risk, zarardan taşıyıcının sorumlu olduğu tespit edildiğinde gerçekleşmiş olur.
- Kasıt ve ağır kusurlu verilen zararlar değil, objektif özen eksikliği, hafif kusurlar veya kusursuz hallerde karşılaşılan zararların tazmini amaçlanmaktadır.
EĞER: zarar_-pasifi artırıcı_-borç doğurucu_- sözleşmeye aykırılık veya yasal gereklilikleri ihlal kaynaklı ise= ödeme ve halef olma söz konusu olacaktır.
Ödemeden sonra da ödemesi ile sınırlı olarak asıl sorumlulara (sigortalı-çalışanları ve bağlı yardımcıları hariç) rücu imkanı ortaya çıkacaktır.
- HALEFİYET VE RÜCU TARTIŞMASI
Halefiyet yerine geçme, ikame olma suretiyle hakların kazanımı (ACAR, 1540); rücu ise hak sahibinin şahsından kaynaklı (halef olması veya yasal şartları sağlaması) bir başvuru hakkıdır.
Halefiyetin ayrı bir hak, rücu konusunun aynır bir hak gibi gösterilmesi haklı görülemez (ACAR, 1544; karşı görüşte olan yazar, rücu hakkının e-BK m.51; halefiyetin eTTK m.1301 ve 1361 kaynaklı iki ayrı hak olduğunu ileri sürmektedir.) Zira halefiyet sadece statüyü gösterir; hak kullanımı yani talep rücuen taleptir. Bunun rücu olması, dönerek-kendisinde doğduğu için hak kullanımı ile olmasıdır. Doğrudan talep ile rücuen talep arasında, fark, rücu edenin doğrudan bu hakkı elde etmeyip, sonradan elde etmesidir. Rücu ile talep hakkını iki ayrı hak gibi değerlendirmek hatalıdır (ACAR, 1540). Rücu veya doğrudan fark etmez, talep hakkı; isteme ve bu istemin hukuki koruma bulmasıdır. Sorumluluk sigortasında halefiyet ve rücu diğer sorumlulara, yani sigorta ettiren dışındakilere yöneliktir (OMAĞ, s.95). Yoksa halefiyet olmayacağını söylemek genel sigorta prensiplerine aykırılık oluşturur. Zira zararın sebebi bizzat sigorta ettiren bile olsa; sigorta ettirenin sorumluluğu objektif esaslara dayalı ve neredeyse kusursuz sorumluluk halleridir.
Farklılaştırılmış teselsül, tam teselsül veya müşterek-müterafik kusura dayanan sorumluluk hallerinde dahi halefiyet ve rücu hakkının tanınması gerektiği açıktır. Zira sigorta ettiren sadece kedi riskini sigorta ettirmiş olup; bunu aşan zararı sigortacı karşılamayacağı gibi; karşıladığı zararı da halefiyete dayalı olarak her zaman rücu konusu edebilir.
Zarar sorumlusu sigortalı, zarar gören 3.kişi-taşıtan-yük ilgilisi olduğu için sigortalıdan başka sorumlu bulunmadığı durumlarda artık halefiyete dayalı rücu hakkından da söz edilemeyecektir.
- Ödemenin yargısal süreç sonucu yapılması
- Ödemenin uzlaşma ile yapılması
Davacının, mahkeme kararı olmaksızın, gerçek zarar bağımsız bir şekilde tespit edilmeden UZLAŞMA İLE ÖDEMEDE BULUNDUĞU gözetilerek davacı aktif husumet ehliyetini ispat bakımından akdi ve fiili olarak taşıma sürecine katılan taşıyıcının CMR m.17 ve devamı hükümlerine göre sorumlu olduğunu ispatlaması şarttır. Davacı ödemesi bir mahkeme kararına dayanmadığı sürece davacının iddia ve talepleri yargılamayı gerektiren, hukuka aykırılık, kusur ve zarar değerlendirmesi gerektiren iddialardır. TTK m.1481 gereği davacının halefiyete hak kazanmasının ön şartı, davacı tarafından yapılan ödemenin taşıma kaynaklı zarar olmasıdır. Bu zararın ispati zarar görence yapılmadan mutabakatla ödeme yapan davacı, bu defa halefiyet gereği zararı ispat külfeti altındadır.
- uzlaşmanın taşıyıcı ile yük ilgilisi arasında olması
Böyle bir uzlaşmada sigortacı ancak sigortalının yasal sorumlu olduğu kadarını karşılamak zorundadır. Uzlaşma sorumlu olunandan daha az ya da daha çok olabilir.
Özellikle yük sahiplerinin doğrundan navlun borcuna takas-mahsup hakkını kullandığı uzlaşmalarda; taşıyıcının sınırlı sorumluluğu ve sorumluluktan kurtulma sebepleri gereği gibi tartışılamamaktadır. İşte bu gibi durumlarda; sorumluluk sigortacısı uzlaşılan miktarı tam ödemek zorunda olmayacaktır.
- uzlaşmanın yük ilgilisi ile sigortacı arasında olması
- uzlaşmanın taşıyıcı ile sorumluluk sigortacısı arasında olması
- Taşıyıcılar arasında ilişki
- akdi taşıyıcı ve sonrasında gelen taşıyıcılar
- asıl sorumlu olan taşıyıcı
Belirtmek gerekir ki, CMR m.1 ve TTK m.850 gereği her bir taşıma işi için ayrı sözleşme ilişkisinin ispatı gerekmektedir. Davacı taraf iddiasına göre, iki ayrı ihtilaflı taşıma sözleşmesi vardır ve her biri ayrı sözleşme ilişkileridir. Bu noktada yükleme talimatları sözleşmenin tanım unsurlarını sağlamamaktadır. Dosya içeriğinde davalı yanın kabulü söz konusu değildir. Her iki taşımaya ilişkin düzenlenmiş taşıma senetleri de davalının taşıyıcı sıfatını ispatlamamaktadır.
- Rücu ederken halefiyeti ispat:
- ödeme ile ispat
- temlik ile ispat
- Birden çok taşıyıcı ve müteakip taşıma.
- Halefiyete dayalı Rücu Hakkı Kullanımlarında Özellikli Durumlar:
- Alt taşıyıcı tercihine dair kısıtlamalar
- Kullanılan araç türüne dair kısıtlamalar,
- Olay başına istisnalar-muafiyetler
- Misal genel şartlarda CMR sigortası: 10.000 EURO-CMR m.21
Yanlış taşıma masrafları 20.000 EURO; avarya gibi durumlarda 25.000 EURO, CMR m.23 ve devamı için tavan 2.000.000 EURO kamyon-birim taşıt başına, Olay başına 3.000.000 EURO gibi düzenlemeler nispilik ilkesi gereği sigortalı ile sigortacıyı bağlar.
Sorumluluk sigortacıları sıfatlar gereği sigortalısı taşımacı, lojistik işletmecisi, taşıma işleri organizatörü gibi taşma sürecinde sorumluluk riski taşıyan akdi veya fiili taşıyıcılar tarafından yürütülen taşıma faaliyetlerinde taşınan yük ile ilgili kişilerin uğraması muhtemel taşıma zararlarından dolayı sigortalıya gelebilecek tazminat riskini sigorta etmektedirler.
Sorumluluk sigortacısı, malda meydana gelen zarar için değil, bu zarardan taşıyıcının sorumlu olduğu zarar söz konusu olduğunda sigorta tazminatını ödemekle yükümlüdür.
Taşıyıcının sorumluluğu da ilgili taşıma moduna ve uygulanacak taşıma hukuku kurallarına göre belirlenecektir. Taşıma sürecinde zarar oluşsa bile, taşıyıcının sorumluluğunu gerektirmeyen zararlarda, sorumluluk sigortacısının ödeme yükümlülüğü de gündeme gelmeyecektir. Taşımacı veya taşıma işleri organizatörü sıfatıyla her sözleşme ilişkisinde yük sahiplerine karşı akdi taşıyıcı işlevi gören kişi kendi sorumluluk riskini ayrı ayır sigortalatabilir.
Sorumluluk sigortacısı da sigortalısının tazminat ödeme riski gerçekleştiğinde ödemede bulununca TTK m.1481 gereği halefiyete hak kazanmakta ve ödemede bulunduğu taşıyıcı yerine geçerek asıl sorumlulara karşı rücu edebilecektir.
Bu kapsamda sigortacının 6102 sayılı TTK m. 1481 gereği, CMR hükümlerine göre taşıyıcı sigortalısının sorumlu olduğu sigorta tazminatını ödediğini ispatlaması gerektiği, aksi takdirde aktif husumet ehliyeti yokluğundan rücuunun boşa çıkacağı değerlendirilmektedir.
- CMR SORUMLULUK SİGORTASINDA SİGORTACININ HALEFİYETİ
Taşıyıcı sorumluluk sigortası yapan sigortacı, ilgili mevzuat ve konvansiyonlar gözetilerek sorumluluk riski altında olan sigortalısının-taşıyıcının sorumluluk riskini sigorta güvencesine almaktadır. Yani taşıyıcının sorumluluğu söz konusu olduğunda, yük sahiplerine karşı ödenmek zorunda kalınacak tazminat mevzuat hükümlerine uygun olmak koşulu ile sigortacı tarafından ödenecek, sigortacı da bunu gerçek zarar verenlere rücu edebilecektir.
6102 sayılı TTK m.1473 hükmü gereği sigorta tazminatı alacaklısı “zarar gören” yani taşıma sürecinde taşınan yükte menfaat sahibi olacaktır. menfaat sahibi bu zararını sigortacıdan doğrudan dava hakkı kullanarak tazmin edebileceği gibi taşıyıcıdan da tazmin edebilir. Taşıyıcıdan etmesi durumunda taşıyıcı sigortacıdan talepte bulunabilecektir. Zira kendisi zaten tam da bu riski sigorta güvencesine almıştır.
Öte yandan sigortacı da ödemesini asıl zarar verenlere karşı rücu edebilecek; bazen rücu borçlularının sigortacısı dahi rücu borçlusu olabilecektir.
Hırsızlık, güveni kötüye kullanma ve benzeri durumlar veya olağan taşımacılık riskleri gerçekleştiğinde dahi, taşıyıcının sorumluluk sigortacısı ödemek ve halef olmakta iken; rücu edebileceği ise gerçek zarar sorumluları olacaktır. özellikle CMR m.37 bu hususta açıktır. TTK’da benzer bir düzenleme olmaması bu şekilde yorumlanmayacağı anlamına gelmez.
Asıl sorun rücu edilen asıl sorumlunun ödeme gücü olmadığında veya kendisinden hukuksal süreç sonunda sonuç elde edilemediğinde uygulama alanı bulan CMR m.38 “Taşımacılardan biri borçlarını ödeyemeyecek durumda ise, ödenmesi gereken tazminat payı taşıma karşılığında alacakları ücretler oranında diğer taşımacılar arasında bölüştürülecektir.” hükmünü içermektedir. Bu da önce asıl sorumluya rücuyu şart koşmaktadır.
CMR m.17 gereği, taşıma sürecinde meydana gelen zarar ve sorumluluk söz konusu olacaktır. CMR m.17 “..yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar…” ifadeleri ile taşıma sürecinde yükün taşıyıcıya teslim edildiğini ispat külfetini yükün ilgilisi üzerinde bırakmaktadır. CMR m.17 ve devamı hükümlerine göre taşıyıcı yükü teslim aldığı andan itibaren CMR m.3 veya m.34 gereği birlikte hareket eden kişilerin eylemlerinden ve kendi eylemlerinden sorumlu taşıyıcı, bunu tazmin etmek veya sigortacısına ettirmek durumundadır. Böyle bir şekilde taşıyıcının sorumluluğu sabit olmadansigortacının sigorta tazminatı ödemesi CMR hükümlerine uygun görülemez.
Sigortacının veya taşıyıcının uzlaşma ile ödemesi söz konusu olduğunda ise gerçek zararın ne kadar olduğu, zararın CMR m.23 hükümlerine uygun hesaplandığı da rücu alacaklısı sigortacı tarafından ortaya konulmak durumundadır.
5-1. CMR ve Müteakip Taşımada Halefiyet ve Rücu
CMR m.34 ve devamı hükümlerine göre bir taşıma senediyle gerçekleştirilen birden çok taşıyıcının sürece katıldığı taşımalar bakımından CMR m.37 hükmü açıktır; eğer bir taşıyıcı veya sigortacısı ödemede bulunursa ne şekilde rücu edeceği bu maddede düzenlenmektedir.
Davanın CMR m.34 ve devamı hükümlerine göre gerçekte taşımayı yapan firmalara karşı ikame edilmesi gerektiği, zarara sebebiyet veren ve kusurlu olan asıl taşıyıcıdan tazminatı alamadığı takdirde; ancak diğer akdi taşıyıcıların sorumlu tutulabileceği, suç duyurusu, şikayet veya yasal takip hususlarında bilgi verilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
Uluslararası taşımalarda ise MÖHUK m.1/2 ve MÖHUK m.29 hükümleri somut olay açısından önemlidir. MÖHUK m.1/2 gereği somut olay bakımından Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası konvansiyon ve uygulama şartı gözetilecektir.
Karayolu taşımasında CMR Konvansiyonu, demiryolunda CIM, havayolunda Montreal Konv. belirleyici olacaktır. Denizyolunda 6102 sayılı TTK MOHUK m.29 gereği bulunan Türk hukuku olacaktır.
Uluslararası hukukta boşluk bulunması halinde ise MÖHUK m.29 gereği atıfta bulunulan ülke hukukuna göre ihtilafın halli gerekecektir.
Yine taraflar arası ticari sözleşme hükümleri de emredici hukuk kurallarına aykırı olmadıkça dikkate alınmak durumundadır.
5-2. Birden Çok Taşıyıcı Durumunda Rücu İlişkisi:
Bir taşıyıcı veya lojistik işletmecisinin taşıma işlerini organize ettiği ve akdi taşıyıcı olduğu her şartta bir de alt veya müteakip ama mutlaka fiili bir taşıyıcı sürece girmektedir.
CMR m.34 ve devamı hükümleri birden çok taşıyıcının tek bir taşıma senedi ile taşımayı yönettiği taşımaları düzenlemektedir. CMR m.34 hükmüne göre, tek taşıma senedi söz konusu olduğunda artık tüm taşıyıcılar bu taşıma senedine göre taşıma sürecine katılmış sayılmaktadır.
CMR m.37, birden çok taşıyıcının taşıma sürecine dahil olduğu taşımalarda tazminat sorumluluğunun kime ait olduğunu düzenlemektedir.
CMR m.36, ilk taşıyıcı, son taşıyıcı veya zararın vuku sırasında yük kimde ise ona karşı ya da bunlardan her hangi ikisi veya üçüne birlikte dava açılmasına ve birlikte sorumluluklarına izin vermektedir. Bu üçünün müteselsil sorumlu olmalarına izin verildikten sonra CMR m.37 düzenlemesi, müteselsil sorumluların İÇ İLİŞKİLERİNDE RÜCU İLİŞKİSİ BAKIMINDAN ÖZEL HÜKÜMLER niteliğindedir. Yani birinci, sonuncu ve fiilen zararın vukuu sırasındaki taşıyıcılar yük sahibine karşı müteselsil sorumlu ise de iç ilişkide aslında nihai sorumluluk kusurlu taşıyıcı üzerinde bırakılmıştır.
CMR 37.maddesi incelendiğinde eğer bir taşıyıcı ödeme yapmak zorunda kalırsa:
“a) Ziyan ve hasardan sorumlu olan taşımacı ister kendisi ister başka bir taşımacı tarafından ödensin, tazminatı tek başına yüklenmek zorundadır.
- b) Ziyan veya hasar iki veya daha çok taşımacının fiilinden ileri geldiği zaman bunlardan her biri sorumluluktaki hissesi oranında bir meblağı ödeyecek, taşıma ücreti oranında sorumlu olacaktır.
- c) Ziyan ve hasar için sorumluluğun hangi taşımacıya yükleneceği belirlenemez ise, tazminat tutarı b) fıkrasında öngörüldüğü üzere bütün taşımacılar arasında paylaştırılacaktır.”
Bu hüküm gereği, 1.taşıyıcının sigortacısı ödeme yaptığında tüm hak ve yetkileri ancak sigortalısı kadar ve onunla aynı koşullarda olacaktır. Halefiyet ilkesi geçerli olacaktır. Öyleyse a) bendi gereği asıl sorumluluk; zayiatın-hasarın vuku bulduğu sırada kim taşıyıcı ise onun üstündedir.
CMR m.34 ve devamı hükümlerine göre taşıma sürecine girilmiş ise bunun sigortacı tarafından ispatı ve malın zayiinde muhatabın FİİLİ ZARAR VEREN VEYA ZARAR SORUMLUSU OLDUĞUNU yani nihai sorumlu olduğunu ispat etmesi gerekir. Zira taşıyıcılar arası rücu ilişkisinde tazminat ödeyen taşıyıcı (veya sorumluluk sigortacısı) öncelikle kusurlu ve zarardan sorumlu taşıyıcıya rücu etmek durumundadır.
CMR m.38 gereği ancak bu kişi tazmin sorumluluğunu yerine getiremezse, taşıyıcılar aldıkları navlun oranında zararı paylaşır ki bu birinci müracaattan sonraki aşamadır, bu aşamaya geçmek için asıl sorumluya müracaat dava şartıdır.
SONUÇ OLARAK; belirtmek gerekir ki; taşıyıcıların kendi sorumluluk riskleri için sigorta yaptırmaları, gerek emtia sahipleri ve gerekse emtia sigortacıları karşısında taşıyıcıların tazminat riskinim sigortacılara aktarmasında önemlidir. Aksi takdirde nihai sorumluluk noktasında taşıma sözleşmesi ve taşımaya dair mevzuattan kaynaklı sorumluluk riski, sınırlı sorumluluk düzenlemeleri de olsa, taşıyıcılar için önemini korumaktadır.