Endüstri 4.0, ilk kez 2011 yılında Hannover Messe adlı fuarda Almanya’nın devlet politikası olarak detaylarınıaçıkladığı bir kavramdır. Temelde dijital teknolojilerin endüstriyel teknolojiler üzerindeki etkisini tanımlamak için anlatılan kavram çarpıcı bir marka haline gelerek uygulayıcıları ve akademisyenlerin yenilikçi teknolojileri yayınlarında anlatmak için kullandığı bir moda kelime haline gelmiştir. Kavramla birlikte sıklıkla kullanılan kelimeler olan “nesnelerin interneti, endüstriyel internet, internet +, akıllı fabrikalar, insan-makine işbirliği, siber fiziksel sistemler” gibi başlıkların “Endüstri 4.0” biçiminde belirtilen bir sonraki endüstriyel iş düzeyini gerçekten neyin oluşturduğunun anlaşılması ve anlam birliği oluşumuna çok katkı sağladığı söylenememektedir.
Gilchrist (2016), endüstri 4.0’ı “endüstriyel internet” bağlamında ele almaktadır. Endüstriyel internet, makine sensörleri, ara yazılımlar ve yazılım entegrasyonu, bulut bilişim ve depolama sistemleri yoluyla işletmenin operasyonları hakkında daha iyi görünürlük ve içgörü elde etmeyi sağlamaktadır. Gelişmiş analitik uygulamalar yoluyla büyük veri kümelerinin sorgulanmasından elde edilen sonuçlar, operasyonel süreçlerin dönüştürülmesini sağlamaktadır. Böylelikle işletmeye finansal kazanım, operasyonel verimlilik sağlanmaktadır.
Endüstri 4.0, dijitalleşme ve buna bağlı otomasyon sistemleri ile süreçlerin iyileştirilmesi ve esnekliğinedeniyle, büyük tasarruf potansiyeli ve dolayısıyla rekabet avantajı sağlamaktadır. Bu tasarruf potansiyeli şirketin tüm alanlarını, fakat toplam maliyetlerin ortalama % 60’ını oluşturduğu için özellikle satın almayı etkilemektedir.Tedarik departmanı, tedarikçiler ve iç müşteriler arasında bir bağlantı olarak değer zincirinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Talep sahibinin ihtiyaçları ve pazar gereksinimleri doğrultusunda giderek karmaşıklaşan görevlere daha hızlı ve daha esnek tepki verebilmek için satın almada giderek daha fazla yalın, bilgi teknolojileri destekli ve muhtemelen otomatikleştirilmiş süreçlere ihtiyaç duyulmaktadır. Dijital ve entegre bilgi teknolojileri çözümleri sayesinde, operasyonel satın alma süreçleri tamamen dijitalleştirilebilmektedir. Bu doğrultuda, stratejik süreçlerin operasyonel süreçlerin planlanması, kontrolü ve izlenmesiyle ilgilenmesi gerekmektedir.
Hoffman vd. (2019), endüstri 4.0 içerisinde şirketler arasındaki dijital ve otonom bağlantıların tedarik zincirinin odak noktası haline geldiğini vurgulamaktadır. Yazarlar tedarik zinciri 4.0’ı, “malzemelerin, bilgilerin ve finansal akışların koordinasyonunun büyük ölçüde otomatik ve dijital teknolojilerle dolu kurumsal ağlar üzerinden sağlandığı süreç” olarak ifade etmektedir.
Tedarik 4.0 Kavramı
Batran vd. (2017), tedarik yönetiminin dijital teknolojiler ile değişen doğasına konusunda aşağıdaki tespitleri yapmaktadır:
- İyileştirilmiş satınalma kategori harcama analizi, ileri veri analitiği ve nesnelerin interneti (IoT) ile mümkün olabilir.
- Tüketici talebine göre üretimi artırıp azaltabilmek ve büyük miktar stok tutmadan bunu yapmak, kurumsal performans ve hisse değeri üzerinde büyük bir farklılaştırıcıdı Tedarik yöneticileri gerçek zamanlı tedarikzinciri verisi, tedarikçi verisi ve pazar verisi sağlayan dijital gösterge panelleri üzerinden hızlı kararlaralarak ihtiyaç duyulan çevikliği sağlayabilirler.
- Tedarik yöneticileri tedarikçi tabanlı inovasyon fırsatlarını yakalamak için tedarikçilerle iş birliğikonusunda dijital teknolojileri
- Tedarikçilerle yakın ilişki geliştirmek ve rakiplerle çalışmalarının önüne geçmek için iç ve dış iş birliği modelleri yeniden yapılandırılmalıdır.
- Tedarik yöneticileri kendilerini ana tedarikçi yönetimi ile sınırlandırmamalı, alt tedarikçilerle de iletişim kurarak güvenilir ve rekabetçi tedarik ağları oluşturmalıdır.
Tedarik yöneticileri artık sadece “alıcı” değil, “değer zinciri tasarımcıları”dır.
Tedarik 4.0’ın 4 bileşeni bulunmaktadır.
Kaynak: Alexander Batran vd.’den aktaran Adil Ünal, Tedarik Zinciri Süreç Kategorilerinin Belirlenmesi ve Süreçlerin Performans Üzerindeki Etkisi, İstanbul Üniversitesi, Doktora Tezi, (2022).
Bu dört boyut aşağıdaki şekilde açıklanmaktadır:
Rekabetçi Değer Zincirleri: Tedarik yöneticileri holistik bir yaklaşım ile değer zinciri yöneticisi olarak varsayılmaktadır. Rekabet edebilmek için ilk seviye tedarikçilerin ötesine geçerek toplam tedarikçi yapısını oluşturmak gerekmektedir.
Tedarikçi İnovasyonundan Faydalanarak Birlikte Yaratma: Yenilikçi tedarikçilerin tanımlanarak işletmeninürün geliştirme süreçlerine entegre edilmesi noktasında tedarik departmanı kilit bir rol oynamaktadır.
Çevik Organizasyonda Liderlik: 4.0 yeni liderlik modelleri gerektirmektedir. Pazara hızlı giriş, lokalleşme gibiihtiyaçlar işletmeleri çevik bir iş ortamına çekmektedir.
Gelişmiş Fırsatlar Sunan Teknolojiler: Veri analitiği, büyük veri, nesnelerin interneti gibi teknolojiler ile e-kataloglar ve e-ihalelerden sağlanan verilerden çok daha geniş bir veri evreninde işlem yapılabilmektedir.
Yapay Zeka ve Tedarik Zinciri Yönetimi
Yapay zeka, “Akıllı muhakeme sistemlerinin tasarımı ve inşası ile ilgili teorileri, algoritmaları vemetodolojileri araştıran ve geliştiren bir bilgisayar bilimi dalıdır”. Ortaya çıkan araştırma disiplinini tanımlamakiçin “Yapay Zekâ (AI=Artifical Intelligence)” terimi genellikle 1956’da Hannover, Dartmouth College, NewHampshire’da yapılan bir konferansa atfedilmektedir. (Makine zekâsı ve benzeri diğer tanımlamalar daha da geriye gitmektedir). John McCarthy tarafından organize edilen küçük bir grup matematikçiyi ve araştırmacıyı bir araya getiren konferans, makine zekâsının insan zekâsını taklit edebilme olasılığı teması ile düzenlenmiştir. Genişletilmiş bir beyin fırtınası oturumu olan etkinlik, öğrenmenin ve yaratıcılığın her yönünün tam olarak matematiksel olarak modellenebileceği ve dolayısıyla makineler tarafından kopyalanabileceği varsayımına dayanıyordu.
Mevcut yapay zeka alanı farklı olsa da, aşağıdaki altı alan disiplinin birincil odakları olmuştur ve olmaya devam etmektedir:
- Doğal Dil İşleme (ChatGPT, Gemini, Bard vb.)
- Bilgisayarla Görü ve Görüntü İşleme (Vision)
- Robotik
- Makine Öğrenimi
- Otomatik Planlama Sistemleri ve Otomatik Programlama
- Kural Tabanlı Uzman Sistemler
Yapay zekâlı sistemler tedarik zinciri yönetimini de değiştirmeye ve dönüştürmeye devam etmektedir. Tıpkı akıllı fabrikalar ve akıllı depolarda olduğu gibi daha zeki tedarik zincirleri yapay zekâ teknolojileri ile mümkün olabilmektedir. Hem yukarı yönlü hem de aşağı yönlü tedarik zinciri problemlerinin tespiti ve öngörülmesi işletmeler tarafından istenen bir durumdur. Örneğin yukarı yönlü problemlerin en aza indirgenmesi için tedarikçinin tedarikçisinden itibaren çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Tedarikçideki kalite problemleri, politik istikrarsızlık, grev, olumsuz hava olayları, tedarikçinin iflası vb. durumlar toplanan verileri işleyen bir yapay zekâ ile önceden tespit edilebilir, gelecek senaryoları çalıştırılabilir. Benzer şekilde işletmeler aşağı yönlü belirsizlikleri de bertaraf etmek istemektedir. Burada yapay zekâ, şirketlerin talep planlamalarını optimize etmelerini, daha doğru tahmin etmelerini ve stoklarını daha iyi kontrol etmelerini sağlayabilmektedir. Sonuç olarak işletme, dinamik iş koşullarının iniş ve çıkışlarını öngörebilecek ve üstesinden gelebilecek daha çevik tedarik zincirlerine sahip olmaktadır.
Dr. Adil ÜNAL
İstanbul Üniversitesi
Satınalma Dergisi &Buyer Network Kurucu Ortağı
aunal@istanbul.edu.tr
Şirketinizin tedarik zinciri analizi ve yol haritası için egitim@satinalmadergisi.com üzerinden taleplerinizi iletebilirsiniz.