İstinye Üniversitesi tarafından çevrimiçi olarak düzenlenen ‘Pandemiden Çıkış Panelleri’nin ilki gerçekleştirildi. Covid-19 aşılarının tüm yönleriyle konuşulduğu panele alanında uzman bilim insanları katıldı. Uzmanların panelde verdiği bilgilere göre, Türkiye aşı çalışmalarına geriden başlamasına rağmen nüfusunu aşılama oranları açısından dünyada 12’nci sıraya yükseldi. Türkiye’de şu ana kadar 6.5 milyon doz aşı yapıldı. Toplamda ise 120 milyon doz aşıya ihtiyaç duyuluyor.
İstinye Üniversitesi tarafından düzenlenen ‘Pandemiden Çıkış Panelleri’nin ilki gerçekleştirildi. Türkiye’den ve dünyadan aşı çalışmalarını yakından takip eden önemli isimlerin katıldığı panelde, Covid-19 aşıları her yönüyle konuşuldu, aşılarla ilgili güncel gelişmeler değerlendirildi. Uzmanlara göre, pandemiden çıkış yakın bir vadede mümkün görünmüyor. Salgın aşıyla kontrol altına alınsa dahi Covid-19 virüsünün hayatımızda var olmaya devam edeceği öngörülüyor. Türkiye’nin aşı çalışmalarına geriden başlamasına rağmen nüfusunu aşılama oranları açısından dünyada 12’inci sıraya yükseldiğini belirten uzmanlar, 130 ülkede ise henüz hiç aşı çalışmasına başlanmadığını ifade ettiler.
‘’Yerli aşı çalışmaları büyük önem taşıyor’’
Pandemiden Çıkış Panelleri ile ilgili bilgi veren İstinye Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erdal Karaöz, şöyle konuştu:“Konuya ilgi duyan herkesin katılabilmesi adına çevrimiçi olarak düzenlediğimiz panellerin ilkini değerli bilim insanlarının katılımıyla gerçekleştirdik. Aşılamanın geldiği durum, salgınla mücadele açısından çok önemli. Ülke olarak tüm süreci büyük oranda başarıyla yürüttük. Ülkemizde gerçekleşen aşı çalışmaları; Türk bilim insanlarına şans verildiğinde neler yapabileceklerini gösteriyor ve geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor. Aşıya ihtiyaç uzun bir süre devam edecek. Bu nedenle yerli aşı çalışmaları büyük önem taşıyor. Bu alanda hangi noktadayız, ilk yerli aşılarımızı ne zaman kullanabiliriz konularının tartışılacağı ikinci panel 13 Mart’ta gerçekleştirecek ve yerli aşı çalışmaları ele alınacak.”
“120 milyon doz aşıya ihtiyacımız var”
Türkiye’nin 120 milyon doz aşıya ihtiyacı olduğunu belirten Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, Türkiye’nin aşılama konusunda dünyada 12’nci sırada olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Salgınla mücadelede aşı tek başına yeterli değil ancak süreç kontrol altına alınsa dahi çok önemli bir gelişme olacak. Ülkemiz aşılama konusunda iyi gidiyor. Türkiye elindeki aşı sayısının az olmasına ve aşılama çalışmalarına geç başlamış olmasına rağmen, dünyada önemli bir performans gösteren ülkelerden bir tanesi. Nüfusunu aşılama oranları açısından dünyada 12’nci sırada. Günde 500 bin civarında aşılama kapasitesiyle 100 kişi başına uygulanan aşı sayısı ise 7.83. Aşılama kapasitesi kadar aşı stoku da önemli. Kimi ülkeler ihtiyacından fazla aşı stoku yapmışken kimileri de ihtiyacının çok gerisinde kalmış durumda. Türkiye 6.5 milyon doz aşı kullandı. Toplamda 120 milyon doz aşıya ihtiyacımız var. Biz geriye kalan 60 milyon kişiye 120 milyon doz aşı yapacaksak, günde ortalama 500 bin yapabilirsek bu sekiz ayda tamamlanabilir. Günde ortalama 1 milyon yapabileceksek bu dört ayda tamamlanabilir. Henüz 130 ülke aşılamaya dahi başlamadı. Büyük çaplı pandemilerle mücadelenin etkin olabilmesi için tüm dünyaya ulaşabilmeliyiz.”
“Ülkemizde büyük yol kat eden aşı çalışmaları var”
İstinye Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmet Tamer, aşı çalışmalarının uzun bir süre daha gündemimizde kalmaya devam edeceğini belirterek, “ABD, İngiltere, Almanya, Rusya ve Çin menşeli aşılar ön plana çıkıyor gibi duruyor. Ülkemizde de büyük yol kat eden çalışmalar var. Aşılama çalışmalarında da ülkemiz geride başlamasına rağmen üst sıralara çıktı” ifadelerini kullandı. İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuriye Fışgın Taşdelen, “Kimsenin beklemediği ölçüde ciddileşen salgın tehdidiyle geçen bir yılı arkamızda bıraktık. Bu salgından korunmak için en önemli kapı olan maske, mesafe ve hijyen kuralı devam ediyor. Aynı zamanda tüm dünya yeni çıkış yolları arıyor. Aşı çalışmalarının hızlanmasıyla birlikte bu süreçte herkes bilimin ne kadar önemli olduğunu gördü” dedi.
“Aşı stoklarımız fazla olmalı”
Bilim Kurulu üyesi ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, dünya üzerinde aşı çalışmaları hızla devam ettiğini belirterek, şunları söyledi:
“Şu an itibari ile 200 üstünde çalışma devam ediyor. Kullanıma hazır hale gelen aşılar bilim için çok erken sayılabilecek bir süre zarfında ortaya çıktı. Bununla birlikte konuyla ilgili 8 ayda 295 bin yayın yapıldı. Türkiye’de Faz2’ye geçen aşı çalışmaları mevcut. ABD, Kanada ve Avrupa ülkeleri nüfuslarını yaklaşık 4 katı kadar aşı sipariş verdi. Aşıların koruyuculuğunun en fazla 1 yıl dolduğu düşünülerek doğru planlama yapılmalı. Aşı stoklarımız fazla olmalı.” İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi Prof. Dr. Mustafa Ayberk Kurt, panelde yaptığı konuşmada “Ülkemizdeki ilk vakanın görüldüğü 17 Mart’tan itibaren yaklaşık 1 yılı tamamlamak üzereyiz. Bizim kuşağımızın daha öncesinden deneyimlemediği bir süreç oldu. Salgınla mücadele sürecini tüm yönleriyle ele alacağımızın panellerin ilkinde ülkemizdeki ve dünyadaki aşı çalışmalarını tüm yönleriyle değerlendirdik. Bu vesileyle tüm sağlık çalışanlarımızı minnetle anıyoruz” dedi.
“Virüsler sürekli mutasyona uğrar”
ABD yer alan Sana Biotechnology şirketindeki çalışmalarına devam eden virolog Dr. Semih Tareen, şu an için bu mutasyonların büyük bir tehlike yaratmadığını belirterek şunları söyledi:“İlk koronavirüs bilim insanlarınca keşfedildiğinde yıl 1966’dıydı. Devamında hayatımızda olağan olarak seyreden 4 tane daha koronavirüs keşfedildi. Bu noktadaki en büyük temennimiz Covid-19 virüsünün hayatımızda sürekli seyreden beşinci koronavirüs olması. Bu virüsü mevsimlik bir grip virüsü seviyesine geldiğinde yendiğimizi söyleyebiliriz. Basında çıkan mutasyon haberleri doğru çünkü virüsler sürekli mutasyona uğrar. Ancak şu an için çok büyük bir tehlike olduğunu ve olağanüstü farklar yaratacağını düşünmüyorum. Dünya üzerinde henüz bir çaresi veya aşısı bulunmamış birçok hastalık var. Bu açıdan bakıldığında Covid-19 için şanslıydık denilebilir.”