Araştırma ve geliştirme (Ar-Ge); her türlü bilgi birikimin yeni uygulamalar tasarlamak için kullanılması amacıyla sistematik olarak yapılan çalışmalar bütünüdür.
Ekonomi ve sanayi yapısını pozitif yönde etkileyen Ar-Ge’ye dayalı teknolojik gelişmelerin önemini kavrayan ülkelerde bilim-teknoloji politikaları bir sistem olarak ele alınmakta ve Ar-Ge’ye büyük önem verilmektedir.
Biz de ülke olarak bu rekabetin içinde olabilmek için olabildiğince çaba gösteriyoruz. Bu kapsamda, emek yoğun ekonomiden bilgi ve teknoloji yoğun ekonomiye geçişin en önemli parametrelerinden olan ve birbirini tamamlayan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ile Ar-Ge Tasarım Merkezlerinde daha çok katma değerli hale getirilmesi amacıyla hazırlanan 7263 sayılı Kanun Teklifi TBMM’de kabul edilerek, 3 Şubat 2021 tarih ve 31384 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Şimdi sırada ikincil düzenlemeler var, ayrıntılar orada belli olacak.
7263 sayılı Kanun ile, 4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu, 5746 Araştırma Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ve Türk Ticaret Kanununda önemli değişiklikler yapılmıştır.
Biz bu haftaki yazımızda, kanunun 6 ve 19. Maddeleri kapsamında, Ar-Ge ve Tasarım İndirimi/Teknoloji Geliştirme Bölgeleri İstisna Kazanç Tutarının %2’sinin Girişim Sermayesi Yatırım Fonu, Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıkları veya Kuluçka Merkezlerinde faaliyette bulunan diğer girişimcilere sermaye olarak konulmasının zorunlu hale getirilmesi üzerinde duracağız.
Öncelikle söz konusu kanun maddeleri tam olarak ne diyor ona bakalım. “
- 1/1/2022 tarihinden itibaren yıllık beyanname üzerinden istisna edilen kazançları veya arge-tasarım kurumlar vergisi indirim tutarı 1.000.000 Türk lirası ve üzerinde olan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından, bu tutarın %2’si pasifte geçici bir hesaba aktarılır. Bu fıkra kapsamında aktarılması gereken tutar yükümlülüğü, yıllık bazda 20.000.000 Türk lirası ile sınırlıdır. Bu tutarın, geçici hesabın oluştuğu yılın sonuna kadar Türkiye’de yerleşik girişimcilere yatırım yapmak üzere kurulmuş girişim sermayesi yatırım fonu paylarının satın alınması veya girişim sermayesi yatırım ortaklıkları ya da bu Kanun kapsamındaki kuluçka merkezlerinde faaliyette bulunan diğer girişimcilere sermaye olarak konulması şarttır. Söz konusu tutarın ilgili yılın sonuna kadar aktarılmaması durumunda, bu Kanun kapsamında yıllık beyanname üzerinden istisna edilen kazançlar tutarının yüzde yirmisi, ilgili yılda yararlanılan gelir ve kurumlar vergisi istisnasına konu edilemez. Bu tutar nedeniyle zamanında alınmayan vergiler vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın tarh edilir. Cumhurbaşkanı bu fıkrada yer alan tutar ve oranları birlikte ya da ayrı ayrı sıfıra kadar indirmeye, beş katına kadar artırmaya yetkilidir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.”
Peki bu düzenleme ne anlama geliyor ve %2’lik sermaye aktarımı yapılmazsa ne olur?
Öncelikle, bir teknoparkta faaliyet gösteren teknoloji geliştirme firması tarafından tamamlanan proje sonucu 5 milyon Türk Lirası istisna kazancı olduğunu varsayalım. Bu durumda, cari yıl sonunda 5 milyon TL’nin %2’lik tutarı olan 100 bin TL’nin pasifte bir özel fon hesabına alınarak 1 yıl içerisinde söz konusu tutarın, “girişim sermayesi fonlarına” veya “kuluçka merkezlerindeki startuplara” sermaye olarak aktarılması gerekecektir.
Söz konusu tutarın ilgili yıl içerisinde aktarımı gerçekleşmediği taktirde, elde edilen 5 milyon TL’lik toplam kazancın %20’si için vergi muafiyetinden yararlanılamayacak olup, dönemin kurumlar vergisine ilave olarak 250 bin TL (%25) daha vergi ödemek durumunda kalınacak.
Bu perspektiften baktığımızda, söz konusu kanunla, ülkemizde Ar-Ge ve yenilik ekosisteminin önemli unsurlarından biri olan girişim sermayesi fonlarının kurulması, geliştirilmesi ve girişimlere yapılacak yatırımlara kaynak sağlanması umut verici bir gelişme olarak değerIendirilebilir.
Söz konusu uygulamanın Türkiye’deki girişim ekosistemine yapılan yatırımlar ilişkin önemli bir fon kaynağı olacağı şüphesizdir. Ancak bu uygulama şu soruları da gündeme getirmiştir;
- Oluşan fonun mevcut durumda yeterli çeşitliliğe ulaşmamış kısıtlı alanlarda değerlendirilmesi ne derece etkin olabilecektir?
- Söz konusu fonun 1 yıl gibi kısa bir süreçte yatırıma dönüştürülme zorunluluğu yapılan yatırımların verimliliğini etkileyebilir mi?
- Kanun, oluşan fonun tamamının ilgili yılda kullanılmasını zorunlu kılmakta. Ancak kısmi kullanım durumu ile ilgili herhangi bir düzenleme içermemekte olup, söz konusu fonun %99’u kullanılsa dahi, kalan %1’lik kısmın kullanılmaması indirilebilecek tutarın indirim hakkını ortadan kaldırır mı?
- Cari dönem içerisinde toplam Ar-Ge harcamasını karşılayacak kazanç oluşmaması durumunda, sonraki döneme devreden Ar-Ge indirimi için de %2’lik fon ayırmak gerekecek mi?
- Söz konusu düzenlemenin 1 Ocak 2022 tarihinden itibaren geçerli olacağı belirtilmekle birlikte, 2021 kurumlar vergisi beyannamesinde yer alacak mı?
- Kanun’da tanımlı kuluçka merkezlerine, üniversiteler bünyesinde YÖK onayı ile kurulmuş kuluçka merkezleri de dahil edilebilecek mi?