Son yıllarda devlet desteği ile artan markalaşma akımları ile ülkemizde hazır giyim sektöründe çok fazla hareketlenmeler olmuştur. LC WAIKIKI, DEFACTO, MAVI, COLIN’S, DAMAT, KIĞILI ve LTB gibi markalar bu akımın etkisi ile mağazacılık yatırımlarını arttırıp markalaşma süreçlerini tamamlamaya bağlamışlardır. Artık bir sektörde hatırı sayılır bir bilinirliği ve adı olan bu markalar, ürünlerinin tedariğini sağlayacak üretim tesisleri ve fabrikalar arama yoluna çıkmışlardır.
Özellikle 1990 soğuk savaşından sonra 15 yılda ülkemizde görülen 2 krizde (2001 ve 2009) insanların alım gücü düşmüş ve hazır giyim sektör üzerindeki fiyatları aşağı çekme baskısını arttırmıştır. Bu noktada daha ürün tedariği sağlanabilecek yerler araştırılmış ve LC Waikiki, Colin’s, Mavi gibi markalar 2000’li yılların başında yurt dışında yeni üretim yerleri bulabilmek için yerler araştırmaya başlamıştır. Bu bağlamda Çin, Bangladeş, Vietnam, Sri Lanka, Kamboçya, Pakistan ve Hindistan gibi ülkelere giderek ofisler kurmuşlardır. Hatta LC Waikiki Bagladeş ve Sri Lanka’da fabrikalar açmıştır. Buradaki ofisler ve fabrikalar ürünlerin kontrollerinin ülkemize gelmeden üretim aşamasında in-line olarak sağlamıştır. Bu sayede markanın istenen kalite standardı fabrikalara öğretilmiş ve devamlılığı sağlanan ve sürekli artış dâhilinde olan bir üretim durumu gerçekleşmiştir.
Temmuz 2011 yılına gelindiğinde Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye’deki tekstil üretimindeki istihdamı korumak için yurtdışından gelen tüm tekstil ürünlerine ek gümrük vergisinin konulmuştur. Bu vergi Türkiye’de konumlanmış ve Uzakdoğu’da üretim yaptıran tüm markaların gelecek planlarını sorgulamalarına ve yatırımlarını denetlemelerine neden olmuştur. Bazı markalar yurtdışı yatırımlarını askıya almış fabrikalarını kapatma yoluna gitmiştir.
Ülkeler bazlı değişen vergi oranları nedeniyle bazı ülkelerdeki üretimlerini minimum seviyeye çekmelerine neden olmuştur. Özellikle Çin’e konulan %30 ile Pakistan’a konulan %27 ek vergiler özel ürünler dışında (suni deri ve özel üretim tekstil ürünleri) bu ülkelerden direk ürün alınımını en aza indirmiştir.
LC Waikiki ve Defacto gibi markalar yüksek ek vergili ülkelerdeki üretimlerini en alt düzeye çekerken o ülkelerdeki üretilen özel kumaşların dikim işlemleri için kendi teknik ekibinin yardımıyla Bangladeş (ek vergi; %17) ve Mısır’ı (ikili anlaşma gereği Türkiye-Mısır arasında hiçbir vergi uygulanmamaktadır.) kullanmaya başlamışlardır. Özellikle kumaş üretim kaliteleri çok iyi olan Çin ve Pakistan’da üretilen pantolonluk gabardin ya da denim kumaşlar ile gömleklik ekose ve viskon kumaşlar buralardan bu iki ülkeye yollanıp buralarda dikimi Bangladeş ve Mısır’da yapılıp daha ucuz vergiler ile Türkiye’ye getirilmesi sağlanabilir.
Son dönemlerde Kamboçya triko anlamında büyük yatırımlar yapmıştır. Büyük ölçekli üretimle için hala gerekli teknik özellik ve devamlılığı sağlayamamaktadır.
Özellikle dikim kalitesi anlamında Uzakdoğu’nun en iyi ülkesi Sri Lanka’dır. Ancak buradaki kalitenin yüksekliği, maliyetleri ve büyük markaların daha iyi fiyatlarla buralarda üretim yaptırmalarına neden olmuştur.
Son yıllarda içe kapanıklığını bitiren Hindistan’da kendi yöresel tasarımları sayesinde tekstilde önemli bir atılım yapmıştır. Özellikle etnik özellikli kumaşlardan yapılan ürünleri rahatlıkla buradan temin edebiliriz.
Vietnam işçilik maliyetlerinin düşük olması yanında hala gerekli kapasite gelişimini sağlayamamıştır. Bir de buna eklenen %27’lik ek vergi üretimin Bangladeş’e kaymasına neden olmuştur.
Bangladeş’teki eğitim düzeyinin düşüklüğü teknik özellikli komplike ürün alınımını zorlaştıran bir sebeptir. Buda Bangladeş’te daha çok teknik özellik gerektirmeyen ve insanı iş gücüne ihtiyaç duyan örme, triko ve konfeksiyon alanında gelişimini sağlamıştır. Hatta şu an itibari ile triko üretimde dünyanın en iyi ülkesi konumundadır. Eğitim düzeyinin düşük olması nedeniyle istenilen kalitenin alınabilmesi için fabrikalarda yoğun in-line kontroller gerekmektedir. Ayrıca Uzakdoğu’daki Çin dışındaki tüm ülkelerde yalan söylemek çok kolaydır. Bu kontroller üreticilerin sözlerinin doğruluğunu da bize kanıtlayabilir.
Bangladeş’te geçen yıl bir fabrika binasının çökmesi sonucu 1000’ den fazla işçi hayatını kaybetti. Bu olaydan sonra ayaklanan tekstil işçileri hükümete baskı yaparak işçi maaşlarının min.%72 arttırılması sağladı (40-100 USD bandından 70-200 USD bandına çıkardı). Ayrıca bu binanın enkazında bir sene önce bu binada üretim yaptıran LC Waikiki’nin depoda kalmış etiketlerinin basında yansıması nedeniyle Dış İşleri Bakanlığı Türk markaları üzerinde baskılarını arttırdı. Bu bağlamda tüm üreticilerin sosyal denetim firmaları tarafından denetlenip gerekli uygunluk belgelerini (BSCI, WRAP, SGS & OEKO-TEX, v.b.) almaları sağlanmalıdır.
Bangladeş’te diğer bir sorun, üreticilerin size verdiği bant planlarına uymamasıdır. Örneğin yapılan anlaşma ile sürekli olacak şekilde size 5 bant vereceğini söyleyen bir üreticiyi sürekli kontrol etmezseniz 10 dolar sent fazla veren başka bir müşteriye bandını açabilir. Bu durum sizin ürününüzü zamanında alamamanıza neden olur. Bu noktada o fabrikada sürekli hem kalite hem de verilen sözlerin doğruluğunun kontrolü için kalite kontrolcüler bulundurmak gerekir.
Uzakdoğu’da üretim yaptırmak isteyen firmalar, tüm ürünlerini tek bir yerden çok büyük kapasiteli üretim yerlerinden almak yerine daha küçük ölçekli yerleri tercih etmelidir. Büyük firmaların üretim maliyetleri her zaman daha fazladır. Ayrıca bu üretim tesislerinde bizim markamızdan daha büyük ve ölçekli markalarda (Levi’s, ZARA, H&M, v.b.) üretim yaptırabileceği için en ufak yaşanabilecek bir krizde bizi 2. Plana atabilir. Bu durumda ürünlerimizi plan dışı geç alabiliriz. Daha küçük ölçekli yerlerin en büyük müşterisi biz olacağımız için yaşanan en ufak bir sorunda ilk öncelik biz olacağız, sorunları minimize edebileceğiz.
Mısır’daki son yaşanan politik gelişmeler ithalat işlemlerinde sıkıntılara neden olabilmektedir. Bu noktada rüşvet yemeği seven Arap gümrük memurlarına dikkat etmek gerekir.
Mısır’da verginin sıfır olması ile sadece navlun parası ödeyerek ürünleri Türkiye’ye getirebiliriz. Burada ayrıca RO-RO yüklemeler 1 haftanın altında depoya ürün sokmamızı sağlayabilir. Ancak Arap patronların parasal anlamda çok plansız olması nedeniyle Back To Back L/C açılmalarında çok isteksiz davranmalarına neden olmaktadır. Üretim yeri seçiminde ve planlarında bunlara çok dikkat etmek gerekir.
Mısır’daki tekstilin gelişimini Amerikan markaların yatırımları sağlamıştır. Ancak Amerikan markaları alınan her ürünün hammaddesinde %10 İsrail menşei kullanılmasını şart koşması nedeniyle bu ülkede tekstil yan malzemeleri ( karton, poşet, etiket ve düğme) sanayinin burada gelişmemesine neden oldu. Mısır’da bulunan ufak tedarikçilerde istenilen kaliteyi hiçbir şekilde sağlayamamaktadır. Bu noktada Mısır için gerekli bu malzeme organizasyonunu ya Uzakdoğu için yapılan organizasyonla ya da Türkiye üzerinden üretim aşamaları geçilmeden yapılması sağlanmalıdır.
Uzakdoğu’da sezonsal olarak üretim tarihleri bellidir. Yılı iki sezon olarak düşündüğümüzde yaz üretimlerine bir önceki yılın en geç temmuz sonu başlayıp, en geç şubat sonu bitirmiş olmamız kış üretimine martta başlayıp en geç eylül başı bitirmiş olmamız gerekir. Buna istinaden de kumaş ve iplik blokasyonları 4 ay (ham kumaş ve iplik üretimi başlar), tek renk kumaşların boyaması ve ekose kumaş dokuması 2 ay önceden başlanmalıdır.
Aradaki mesafeden dolayı kumaş tedarik süreleri( Pakistan ve Çin’den Bangladeş ve Mısır) 15-23 gündür. Planlamalarda buna dikkat ederek hareket edilmelidir. Ayrıca fiyatlamaları tüm markalardan önce yapmak üreticilerin fabrikalarında ilk olmak elimizi güçlendirir. Elinde üretim bulunmayan üretici mecburen fiyatları aşağı yönlü çekecektir. Örneğin trikoda ölü sezon Ocak ve Şubat sezonudur. Hiçbir marka bu dönemde üretim tercih etmez. Eğer basic olarak kabul edilen ve markanın her zaman sattığı kaliteleri bu dönemde ürettirirsek üretim sezonu olan mart Mayıs ve Haziran ayına göre çok çok iyi fiyatlara üretim yaptırabiliriz.
Yurt dışında üretim yaptıracak tüm markalar model bazlı değil sezon bazlı hareket etmelidir. Bilindiği gibi adet arttıkça fiyat düşer. Model olarak az olan ancak sezonsal olarak çok büyük adetlerin elde edileceği bir paket program olarak planlamalar yapılmalıdır. Örneğin 3 fabrikadan alınacak milyon metrelik aynı özellikteki bir kumaşı tek fabrikaya indirgemek ve fiyatta alınacak 5 dolar sent’lik indirim binlerde dolar kar getirebilir. Ayrıca Uzakdoğu firmaları devamlılık arttıkça müşterilerine olan güveni artar ve fiyatta aşağı doğru esnemeler yapabileceği unutulmamalıdır.
Uzakdoğu ve Mısır üretimlerinde en önemli noktalardan biri üretilecek modelin adet miktarıdır. Her model değişiminde bantta kaybedilen zaman Türkiye’de yarım günün altındayken, Uzakdoğu’ da 1 güne kadar çıkmaktadır. Adet miktarının azlığı ürünlerin bant değişiminde kaybedilen zamandan dolayı sabit gideri arttıracağından o modelin işçilik maliyetini arttıracaktır. Bu noktada mümkün olduğunca büyük adetli ürünler yurtdışı üretimlerinde tercih edilmelidir. Adet arttıkça sabit maliyetler Türkiye’ye oranla çok fazla düşmektedir.
Metin SÜRÜCÜ
Ozon Giyim San. ve Tic. A.Ş.
BU YAZI SATINALMA DERGİSİ NİSAN 2014 SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR.