Yavaş Gıda (Slow Food) bildiğimiz Fast Food’a tepki olarak doğan bir yemek akımı. Yemek yemeyi daha sağlıklı, temiz, güvenli, bilinçli ve en önemlisi de sakin bir eylem haline getirmeyi amaçlıyor. İnsanların yediğinden gerçek anlamda lezzet almasını ve sadece karınlarını değil ruhlarını da doyurmasını hedefliyor. Yemek yerken sadece yemeğe odaklanmak ve yemeğin tadını sadece dille değil tüm duyularla hissetmekten bahsediyoruz. Yavaş Gıda, daha kaliteli yaşamamız için her gün yaptığımız ve artık sıradanlaşmış yeme içme aktivitelerini çok daha değerli ve eğlenceli hale getiriyor.
Özellikle büyük şehirlerin hayatımızı adeta bir maraton koşusuna çevirdiği aşikâr. Günümüzde yemek yemek çoğu zaman sadece geçiştirilen bir aktivite oluyor. Bu nedenle, yemek yemeyi sadece fiziksel bir ihtiyaç olarak görüyoruz ve karnımızı doyurmak kâfi geliyor. Fakat Yavaş Gıda, bu konuda artık köhneleşmiş alışkanlıklarımızı değiştiriyor. Yemek yemeyi basit bir eylem olmaktan çıkarıyor. Bunun için gıda tedarikinde de birtakım ezberleri bozuyor. Gıda zincirini sürdürülebilir hale getirmeyi ve bölgesel yemek kültürlerinin korunmasını amaçlayan yeni bir gıda hareketi olarak da değerlendirebiliriz Yavaş Gıda’yı.
Evet, yemek yemeyi bu kadar çok yönlü, entelektüel ve gelişmiş bir aktivite haline getirmek istiyoruz Yavaş Gıda yaklaşımı ile. Ama bunun belirli koşulları var elbette. Kişisel çabalar ve girişimler elbette önemli, fakat bunun tüm gıda paydaşlarının ortak hareketi ile sağlanması gerekiyor. Üreticiler, tüketiciler, gıda zincirinde yer alan tedarikçiler vs hepsi bu akıma katılmalı ve güçlenmesi için katkı sunmalı. Peki bu nasıl olacak?
Öncelikle şunu söylemek gerekiyor ki günümüzdeki gıda, tarım ve hayvancılık çalışmaları sürdürülebilir olmaktan çok uzak. Artan dünya nüfusunu doyurmak için daha fazla gıda gerekiyor. Bu daha fazla tüketim demek aynı zamanda. Gıda üretimi ve tüketimi topyekün olarak tüm ekosistemlere, biyo çeşitliliğe ve canlılara zarar veriyor. GDO’lu ürünler, kimyasal tarım ilaçları ve hayvan yemleri, ürünlerin raf ömrünü uzatmak için kullanılan katkı maddeleri, doğal mevsimi veya bölgesi dışında yetiştirilen tarım ürünleri vs insan sağlığını tehdit ettiği kadar yemekten zevk alma lüksünü de ortadan kaldırıyor. Araçlara neden yakıt konuluyorsa insanlar da o yüzden yemek yiyor artık. Fakat bu, hayatımızı daha sağlıksız, keyifsiz ve kalitesiz hale getiriyor şüphesiz.
Yavaş Gıda ise bunu kökten değiştirmek üzere başlatılmış bir akım. Bu akımın öncüleri 1980’lerde bir araya gelerek bir sivil toplum örgütü kurdu. Mutfağını tüm dünyanın tanıdığı İtalya’dan Carlo Petrini arkadaşlarıyla beraber ulusal bir hareket başlattı ve bu hareket sadece birkaç yıl içerisinde büyük bir ses getirdi. 1989’da 15 ülkeden gelen temsilcilerle Paris’te imzalanan Yavaş Gıda Manifestosu ile tüm dünyaya yayılmaya başladı. Daha sonra ise kongreler, fuarlar, projeler ve kurulan yeni dernekler ile Yavaş Gıda akımı güçlendirildi. İtalyan Carlo Petrini’nin başkanlığını yürüttüğü uluslararası kuruluş, ülkeler ve yerel topluluk organizasyonları ile günümüzde birçok aktif çalışma yürütüyor. Bunun yanında, Biyoçeşitlilik için Yavaş Gıda Vakfı, Terra Madre Vakfı ve geleceğin gıda ve yemek profesyonellerini Yavaş Gıda felsefesiyle yetiştirmek için Gastronomik Bilimler Üniversitesi (UNISG) de bu harekete ve Yavaş Gıda kuruluşuna destek oluyor.
Yavaş Gıda Hareketi Neyi Arzuluyor?
Yavaş Gıda ilkelerine göre hazırlanmış yemekler şu üç kritere uygun olmalıdır:
- Yemekte kullanılan tüm gıda ürünleri iyi; yani mevsiminde yetiştirilmiş, doğallığı korunmuş, doğru bir şekilde işlenmiş / üretilmiş olmalıdır. Bir yemeğin güzel tadı ve aroması, kuşkusuz bu gereklilikleri karşılayan ürünlerden yapılmış olmasına bağlıdır.
- Bir yemeğin tarladan sofraya geçirdiği tüm yolculukta çevresel konulara dikkat edilmelidir. Bu bağlamda çevreye saygı duyulmalı ve çiftçilik, hayvancılık, işleme, pazarlama ve tüketim uygulamaları sürdürülebilirlik esaslarına uygun olmalıdır. Tarımsal ve endüstriyel üretim zincirinin tüketim dahil her aşaması, ekosistemleri ve biyolojik çeşitliliği, aynı zamanda tüketicinin ve üreticinin sağlığını korumalıdır.
- Yavaş Gıda akımı yemek sektörünün ve gıda zincirinin adil olmasını gerektirir. Bu, tüm süreçlerde insan haklarının korunmasına ve sosyal adaletin sağlanmasına bağlıdır. Bu kapsamda, insan onuruna yakışan çalışma koşulları, fırsat eşitliği ve gerekli ilerlemeyi sunan bir gıda sektörü inşa edilmelidir. Farklı ülke ve milletlerin yemek kültürlerine ve geleneklerine saygı duyulması ve gıda sektörünün oluşturduğu ekonominin dengeli ve adil olması da esastır.
Yavaş Gıda’nın manifestosu özetle bu şekilde. Toparlayak olursak, Yavaş Gıda’nın şunları hedeflediğini söyleyebiliriz:
- Gıda üretiminin her aşamasında doğal yaşamı ve biyoçeşitliliği korumak
- Yerel üreticilere destekler sunmak
- Yemek yemeyi keyifli bir aktiviteye dönüştürmek ve insanlar arasında oluşturulan sosyal bağın güçlenmesine katkı sunmasını sağlamak
- İnsanların yemek konusunda daha bilgili olmasını sağlamak; hayatlarında Yavaş Gıda prensiplerini uygulayan insanlar, bir yemeğin tarladan sofraya geçirdiği tüm yolculuğu bilir ve daha bilinçli davranır. Bu insanlar zamanla Fast Food gibi zararlu yeme alışkanlarını hayatlarından çıkarır ve daha sağlıklı beslenmeye başlar.
- İnsanlara tat eğitimi verilmesini sağlamak
- Ürünlerin içlerinde herhangi bir katkı maddesi, ilaç vb kullanılmadan doğal ve taze bir şekilde ve üretildiği bölgede tüketilmesini sağlamak; bu, tüketiciler için daha sağlıklı bir beslenme düzeni inşa ederken üreticileri daha da güçlendirmektedir.
- Yemek kültürlerinin korunmasını ve gelecek nesillere bozulmadan daha güçlü bir şekilde aktarılmasını sağlamak
- Hayvanların soylarını ve bitkilerin tohumlarını korumak; gelecek nesillere bırakılacak en önemli miras bunlar olsa gerek.
Yavaş Gıda, günümüzde yerel ve uluslararası düzeyde geçerli olan tüm kalite standartları ve yasal mevzuatlara da uyumlu olduğundan herkes ve her ülke tarafından çok rahat bir şekilde uygulanabilmektedir.
Ülkemizde Yavaş Gıda Hareketi
Yaval Gıda hareketinin tüm dünyaya yayılmasında yerel topluluklar çok kilit bir rol oynuyor. Bugün dünyanın dört bir yanında faaliyet gösteren 1600’den fazla yerel Yavaş Gıda topluluğu var. Bu topluluklar düzenledikleri çeşitli etkinlikler ile insanların Yavaş Gıda akımını daha yakındna tanımalarını sağlıyor. Ülkemizde de birçok farklı şehirde bu toplulukları görebiliriz. Yavaş Gıda akımına öncülük eden bölgelerden bazıları şunlardır: Adana, Ankara, Antakya, Antalya, Foça, Tarsus, Göbeklitepe, Halfeti, İzmir, Karaburun, Kars, Kırkpınar, Ortaca, Kastamonu, Şile, Narlıdere, Mersin, Bursa, Kastamonu, Bodrum.
Her topluluk belirli bir tema, hedef veya misyon ile çalışıyor. Örneğin Mersin’de Yavaş Balık hareketi mevcut. Narlıdere küçük üreticileri destekliyor. Kırkpınar’da gastronomik mirasın ve biyoçeşitliliğin korunması temel amaç. Bir turizm şehri olan Muğla’da gıda ve seyahat sürdürülebilirliği en temel konu. Kastamonu’daki topluluk ise yöresel yemek kültürünü korumayı hedefliyor.
Yavaş Gıda hareti demişken Germiyan köyüne selam vermeden olmaz. Germiyan, İzmir’in Çeşme ilçesine bağlı bir köy ve Türkiye’deki Yavaş Gıda hareketine ilk katılan yerleşim yeri. 2015 yılında katıldığı bu akıma çok hızlı bir şekilde adapte olmuş. İnsanların Yavaş Gıda akımını öğrenmeleri ve hayatlarına uyarlamaları için her sene birçok etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Buraya gittiğinizde birçok yöresel lezzeti tüm saflığıyla deneyimleme şansına sahip olabiliyorsunuz. Germiyan’da ayrıca ziyaretçiler için çeşitli belgesel gösterimleri yapılıyor atölye çalışmaları, festivaller ve yarışmalar düzenleniyor. Germiyan köyündeki üreticiler çok eskiden beri doğal ve organik ürünler yetiştirdikleri için bu harekete katılmaları ve adapte olmaları zor olmamış. Gösterdiği ilerleme ile dünyadaki diğer yerel topluluklar arasında öne çıkıyor Germiyan. Bu sayede her sene çok sayıda turisti ağırlıyor ve hem bölgenin hem de ülkemizin dünyaya tanıtılmasına katkı sunuyor.