Perakende sektörünün dinamizmi, geleneksel depolama ve dağıtım metotlarını yetersiz kılıyor. Ürün ömürlerinin sürekli kısalması, ürün çeşitliliğinin artması, yılda 2’den fazla sezon değişimi (moda perakendeciliğinde bu sayı 6’yı geçiyor), eski hacimli sevkiyatlar yerine her seferinde daha küçük partiler halinde sevkiyat yapılması ihtiyacı, beklenen ürün sevk sürelerinin kısalması, hasarlı ve yanlış sevkiyata olan tahammülün azalması firmaları, depolama ve dağıtım operasyonlarını sorgulamaya ve yeni yöntemler geliştirmeye itiyor.
Markalar, sadık müşteri yaratmak için eskiden olduğundan daha fazla operasyonel kabiliyetlerini geliştirmek zorundalar. Zamanında (tercihen randevulu), hasarsız, tam (birden fazla ürün satın alındı ise hepsi birlikte) ürün teslimi firmalar için artık rekabet aracı.
Perakende sektörünün hızla gelişmesi, yeni pazarlama ve satış metotlarını hayatımıza kazandırdı. Mağaza, e-ticaret siteleri gibi bireysel tüketicinin ürüne ulaşabildiği pek çok noktada artık pazarlama ve satışın kişiselleştiğini görüyoruz. Kişiye özel satış, beraberinde kişiye özel teslimatı da getiriyor. Müşteri sadakatini yaratmak adına terzi işi operasyon kurguları firmalar için artık kaçınılmaz. Peki ama işin sürdürülebilir olması için doğru maliyetler nasıl yakalanacak?
Perakende markalarının lojistik maliyetlerinin ciroya oranlarının, ürünün ve operasyonun tipine bağlı olarak % 3 ile % 15 arasında değiştiğini görüyoruz. Aralığın bu kadar geniş olması aslında firmaların nasıl bir riski yönettiklerinin ya da yönetemediklerinin ifadesi. Ürün maliyetlerinin cirodaki payının % 50-%70 bandında olduğu düşünülür ise, karlılığa giden yolda lojistik maliyetlerin alt banta yakın olması hayati önem taşımakta. Bunun önemli göstergelerinden biri de, hatırı sayılır hacimlere ulaşmış e-ticaret sitelerinin özellikle son yıllarda artan karlılık problemlerinde lojistik maliyetlerin önemli bir rol üstlenmesi.
Yazar: Ertuğrul Çelebi
Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Mart 2015 sayısında bulabilirsiniz.!