- Diğer birçok küresel kuruluş gibi, Ericsson da tüm dünyayı etkileyen bu koronavirüsü salgınından etkilendi.
- Çalışanlarının emniyetini her zaman en önemli öncelik olarak kabul eden Ericsson’ın CEO’su Börje Ekholm, Ericsson’ın mobil şebekelerin dünya genelinde kamu hizmetleri, işletmeler ve aileler için kritik bir temel altyapı olarak kalmasını sağlamak için ne gibi çalışmalar yürüttüklerini paylaştı.
COVID-19’un tüm dünyaya yayılması ve günlük yaşantımızı olumsuz yönde etkilemesiyle hepimiz benzeri görülmemiş bir zorlukla karşı karşıya kaldık. Bizim için mutlak ve en büyük öncelik çalışanlarımızın, müşterilerimizin ve iş ortaklarımızın emniyeti ve sağlığıdır. Salgının yayılmasının yavaşlatılması ve önlenmesi çabalarına katkıda bulunmak için var gücümüzle çalışıyoruz.
Kriz dönemlerinde bilgi ve iletişim büyük bir öneme sahiptir. Mobil şebekeler; sağlık çalışanlarının, kamu güvenliği yetkililerinin ve kritik işletmelerin bu küresel kriz sırasında birbirleriyle her zaman bağlantıda kalmalarını sağlayan iletişim omurgasının çok önemli bir parçasıdır. Ayrıca evden çalışmanın artık tamamen normal bir durum olmaya başlayacağını görüyoruz. Bu nedenle, mobil şebekeler giderek daha da kritik bir altyapı olarak kabul ediliyor.
Mühendislerimiz ve saha personelimiz, kriz sırasında konuşlandırılan kritik ekiplerin önemli bir parçasıdır. Bir ülkede genel faaliyetler dursa dahi, mühendislerimiz ve saha ekiplerimiz şebekeleri çalışır durumda tutmak için çalışmaya devam ederler. Onları selamlıyor ve şükranlarımızı sunuyoruz.
Diğer taraftan ihtiyaçlarını anlamak için müşterilerimizle yakın iş birliğimize devam ediyoruz. Şebeke kapasitelerini ve performanslarını en üst düzeye çıkarmak için mümkün olan her şeyi yapıyoruz.
Bugün itibariyle baktığımızda, Ericsson’ın tüm üretim tesisleri çalışmaya devam ediyor. Bu, koronavirüsün tedarik zincirimiz üzerinde kısa vadeli olarak herhangi bir etkisi olmadığı anlamına geliyor. İleriye baktığımızda, birden fazla bölgede üretim kapasitesi olan esnek bir tedarik zincirine sahip olduğuna inanıyoruz. Ayrıca, üretimi devam ettirmek için gerekli bileşenlere ve diğer malzemelere de erişimimiz bulunuyor. Ancak, doğal olarak ülkelerin tecrit altına alınması, lojistik zincirlerimizi etkileme riskini de beraberinde getiriyor.
Güçlü bir bilançomuz ve rekabetçi bir ürün portföyümüz bulunuyor. Bu nedenle krizi atlatacağımıza ve daha da önemlisi devam eden yatırımlarımızla bu krizden çok daha güçlü bir şirket olarak çıkacağımıza inanıyoruz. Attığımız her adımda, yaptığımız her şeyde uzun vadeli geleceğe odaklanıyoruz.
Çalışanlarımızı gözetiyoruz
Bu krizde, dünyada iletişimi sağlamaya yardımcı olan çalışanlarımızla her zamankinden çok daha fazla gurur duyuyoruz. Sektörün en iyi çalışanlarına ve kapsayıcı, cömert ve iyi kalpli bir kültüre sahibiz. Ericsson için çalışan veya Ericsson ile iş yapan herkes günün sonunda ailelerine ve evlerine güvenli bir şekilde dönmedikçe kendimizi başarılı olarak göremeyiz.
Dünyanın 180 ülkesinde varlık gösteren ve yaklaşık 100 bin çalışanı bulunan küresel bir şirket olarak faaliyette bulunduğumuz toplumlara karşı sorumluluklarımızın bilincindeyiz.
Virüsün bulaştığı insan sayısının artması Ericsson’u da etkiledi. Şu an itibariyle birkaç arkadaşımızın COVID-19 virüsünü taşıdığı doğrulandı. Bu arkadaşlarımızın hızla ve güvenle iyileşmelerini umuyoruz. Evden çalışabilme olanağı olan tüm çalışanlarımızı kendilerinin ve iş arkadaşlarının güvende olabilmesi için evden çalışmaya teşvik ediyoruz. Ofiste bulunması gereken çalışanlarımızın ise iş arkadaşlarıyla uygun bir sosyal mesafede çalışmalarını zorunlu kılıyoruz.
Tüm çalışma arkadaşlarıma, operasyonlarımızı güçlü ve çalışır durumda tutarak insanüstü bir iş çıkardıkları için teşekkür ediyorum.
Hayat devam ediyor
Bu virüs hakkında çok az bilgiye sahibiz. Bize ve sevdiklerimize ne gibi bir etkisi olacağı hakkında şu an için net bir bilgimiz yok. Birçok insan gelecek hakkında endişe duyuyor. İnsanların bu korkularını ciddiye almamız gerekiyor. Ancak eylemlerimizi korkunun yönetmesine izin vermemeliyiz. Bunun uzun vadeli bir savaş olduğunu düşünmeliyiz, hepimizin birlikte mücadele ettiği bir savaş.
Her şeyden önce, bu gibi belirsizlik durumlarında, yaptığımız her konuşmada, verdiğimiz her kararda ve attığımız her adımda empati ve insanı odakta tutan bir yaklaşım göstermemiz gerektiğine inanıyorum.