Değer Zincirinde Stok Yönetiminin İşletmelerdeki Önemi
Kadir HANÇER – Lojistik Yöneticisi
Değer zinciri analizi metodu ilk kez 1985 yılında Harvard İşletme Fakültesi’nden Michael Porter tarafından, rekabet avantajı elde etme ana fikriyle ileri sürülmüştür.
Sonrasında değer zinciri analizi, yönetim muhasebesi literatüründe ve son zamanlarda daha çok yönetim literatüründe gelişim göstermiştir. Değer zinciri analizi, maliyet ve değer zinciri farklılaşması ile ilgili tüm temel faaliyetlerin etkilerini analiz etme üzerine yapılandırılmış bir metottur (Zokaei, 2010: 1)
Bahsedilen değer zincirinde birincil adımlar olarak nitelendirilen 5 adım şu şekilde sıralanmaktadır:
-Inbound Lojistik,
-Operasyonlar,
-Outbound Lojistik,
-Pazarlama ve Satış,
-Hizmetler
Inbound lojistik, temin etme, depolama ve stok yönetimini içerir.
Operasyonlar, girdileri ürün haline dönüştürmek için değer oluşturma faaliyetleridir.
Outbound Lojistik, müşteriye bitmiş ürünü ulaştırmak için gereken görevleri içerir.
Pazarlama ve Satış aktiviteleri, ürünleri satın almak için alıcı bulma faaliyetleri ile ilişkili bir süreçtir. Hizmetler, satılan ürünlerin değerini arttırmak için satış sonrası gerçekleşen bakım, müşteri desteği gibi faaliyetleri içerir.
Değer Zincirini destekleyen önemli ikincil aktiviteler ise Satın alma, İnsan Kaynakları Yönetimi, Teknoloji Yatırımı ve Altyapıdır.
Değer zinciri halkalarından herhangi birisi zayıflarsa diğerlerinin performansını da etkiletmektedir. Bu bağlamda doğru planlama yapılmaması halinde Inbound lojistik, temin etme, depolama ve stok yönetimindeki aksaklıklar müşteri memnuniyetini doğrudan etkileyecektir. Örneğin, tedarik zinciri içerisinde hastanedeki medikal malzemelerin işletme için stok bulundurma ve devamlılık hayati öneme sahipken, varlıklarının düşük yüzde oranları ile stokları olan işletmeler için stok bulundurma ve yönetme daha az öneme sahip olacaktır. Nitekim sürdürebilirlik ve işletmelerin geleceğe yönelik hamlelerinde en büyük etkenlerden biri de stokların doğru yönetimi, geçmiş verilerin izlenilirliği ve anlaşılabilir indikatörler stokların etkin yönetiminde avantaj sağlamakta büyük öneme sahiptir. Bu önem derecesi işletmelerde stok bulundurmanın temel amacı olan karlılığı ve işletmenin başarısını arttırmak olacaktır.
Değer zincirinin en önemli parçalarından biri olan stokların, bulunurluğunun kendi içeresinde avantajları ve dezavantajları mevcuttur. Amaç karlılık ve işletme başarısı olarak gözükse de doğru yönetilmeyen stoklar asıl amacının dışına çıkarak zincirde kopmalara neden olarak işletmeyi zarar uğratıp, başarısını düşürecektir.
Bu nedenle;
Lojistik merkezlerde ve işletmelerde dönemsel ya da yıllık olarak planlanan envanter sayımlarında eksik sayılan birim maliyeti ucuz dahi olan ürünün olmayışına “nerede“ , fazla oluşuna ise ‘’ bu raftan en son kim ürün topladı“ gibi kim ve nerede sorularının cevapları arandığından:
Stoklar = Gizli Özne, olarak betimleyebiliriz.
İşletmelerde stok bulundurmanın yararları;
- Oluşabilecek ürün talep dalgalanmalarına karşı önlem alınması,
- Tedarikçi değerlendirme formlarına istinaden stok devir hızı yüksek olan ürünlerde toplu alım yapılarak birim maliyette ve tedarik maliyetlerinde indirim sağlanması,
- Şayet işletme üretim yapıyorsa ham madde stoklarının doğru yönetilmesi ile ürün üretimlerinin aralıksız ve düzgün bir şekilde faaliyet göstermesi,
- Arz ve taleplerin belirli dönemlerde farklılık göstermesine istinaden mevcut durumu korumak,
- Hesaplanan stok devir hızlarına istinaden hareketsiz ürünlerin tespiti yapılarak zayi riskinin minimuma indirilmesi,
- Yüksek enflasyon dönemlerinde avantajlı bir yatırım, vb. şeklinde örnekler çoğalabilir.
İşletmelerde stok bulundurmanın dezavantajları;
- Envantere bağlanmış sermaye ileride oluşabilecek farklı avantajlarda kullanılamaz bir kaynak yaratması,
- Değişken siparişlerin olmasına istinaden oluşan taleplere istenilen hızda cevap vermenin zorlaşması,
- Atıl stokların oluşması,
- Ürünlerin içeriklerine istinaden zayi risklerinin artması,
- Ön görülen raporlama çalışmalarında geçmiş veriler ile yeni dönem verilerinde meydana gelen sapmalar,
- İyi planlanmayarak stoklara yapılan yatırım, fırsat maliyetlerinden işletmeyi yoksun bırakması,
- Hazır bekleyen stokların maliyetleri ileride ürün maliyetlerinde oluşabilecek fiyat değişikliği, vb. şeklinde örnekler çoğalabilir.
Değer zincirinde stok yönetimin ehemmiyetini anlamak adına, depolarda stoklanan ürünlerin yerine birim maliyetleri kadar para konularak mevcut operasyonda yapılan tüm işlerin aynı şekilde yapılmasının gerekliliğini, bu bakış açısı ile tüm tedarik zinciri ve lojistik çalışanlarına işletmelerin aşılaması gerekmektedir. Bu bağlamda değer zinciri halkalarından herhangi birisi zayıflarsa diğerlerinin performansını da etkileneceğinden, güçlü bir değer zinciri oluşturmak için tüm halkaların güçlülüğü ile sağlanır.