Yani… Performans!
Bu sözcük Eski Fransızcadan “parformer”, yani “usulüne göre yapmak, icra etmek, gereğini yerine getirmek” fiilinden alıntıdır.
Aslında yıllardır dilimizde, yanımızda, çevremizde olan ve sık sık duyduğumuz, iyi bildiğimiz kelimeler arasında yer alır kendileri. Özellikle İş, Sanat ve Spor camiasında çokça geçen saygınlık veren kelimedir ve maalesef o da Fransızcadan dilimize geçmiştir.
Yani maalesef başarı ve verim anlamına da gelen bu kelimeye de biz Fransız kalmışız[1].
Performans!
Dilde çok, elde yok olan.
Performans!
Hep istenen; ama hiç emek verilmeyen.
Her şirket Yüksek Performanslı iş sonuçları ister.
Her alıcı Yüksek Performanslı satın alma ister.
Her çiftçi Yüksek Performanslı tarım ister.
Her sanayici Yüksek Performanslı imalat ister.
Lakin, yönetemediğiniz performanstan emin olamazsınız. Eğer, işte, alımda, tarımda ve imalatta performansınızı yönetemiyorsanız sonucu yalnız iman ettiğiniz yüce yaratıcının tayin ettiğinde bulur ve ne elde ederseniz ona şükredersiniz.
Ya da,
Bu performansı ben nasıl yönetebilirim diye az biraz kafa patlatırsınız. Tabi yine de sonuçtan tam olarak emin olamazsınız; ama sonuçlar hakkında önceden bilginiz olursa ya tedbir alır sonucu etkilemek için müdahale edersiniz ya da sonuca hazırlık yaparsınız.
Literatürü Tararsak: Performans Yönetimi, bir şirket ve organizasyonun maksimum verimliliğine ulaşmasını sağlamak için tasarlanmış, bireysel çalışanların ve ekiplerin etkin yönetim sistemidir. Performans yönetimi, belirli görevleri yönetmek için organizasyonun, departmanın, çalışanın veya mevcut süreçlerin performansına odaklanabilir. Performans yönetimi standartları genellikle bir kuruluştaki üst düzey liderlik ve görev sahipleri tarafından organize edilir. Yönetim bir işin görevlerini ve sonuçlarını belirlemeyi, çalışanın performans ölçümü ve davranışlarını değerlendirme içerebilir.
Özetlersek: Performans Yönetimi, maksimum verimlilik için çalışanların ve ekiplerin etkin yönetimidir. Organizasyonun, departmanın, çalışanın veya mevcut süreçlerin sonuçlarına odaklanılır. Standartlar kuruluştaki üst düzey liderlik ve görev sahipleri tarafından organize edilir.
Kısaltırsak: Performans Yönetimi, maksimum verimlilik için çalışanların ve ekiplerin içinde bulunduğu mevcut süreçlerin sonuçlarına odaklanır.
İşte bu kadar.
Bakmamız gereken tek şey sonuçlar.
Örneğin bir gencin üniversiteden mezun olup olmadığı elbette mezuniyet notunda belli olur; ama daha öncesinde de görmesini bilene bir takım göstergeler yani iş sonuçlarıyla bellidir.
Vize : 20
Final : 15
Ödev : Teslim edilmedi.
Devamsızlık %48
Ne bekliyorsunuz?
Dolayısıyla Performans kriterleri belli.
Vize : 50
Final : 50
Ödev : Teslim edilecek ve en az 50 puan olacak
Devamsızlık %29’dan az olacak.
İşte bu kadar.
- Yönetilebilir Performans Göstergeleri: Süreklilik ve zamanla değişkenlik gösteren Devamsızlık yönetilebilir bir performans göstergesidir. Onu okulun açık olduğu günlere göre %’lik olarak izleyebilirsiniz. Gerektiğinde kullanır ve telafi edebilirsiniz. Buna satışlar diyebilirsiniz, birim maliyetler diyebilirsiniz, üretim miktarları diyebilirsiniz fark etmez. Zamanla açıklar kapatılabilir ya da olası kayıplar göze alınabilir.
- Telafi Edilebilir Performans Göstergeleri: Vize buna örnektir. Ders çalışma metodu, kapsama alınan konu miktarı, soru tekniği, vs. vs. gibi nedenlerle kaybedilen bir performans göstergesi olabilir. Ama Finalde yapılacak hedef değişikliği ile bir önceki kayıp telafi edilebilir. Bu nedenle ilk performansın yarattığı kaybı iyi analiz edip bir sonraki etapta daha iyi bir sonuçla telafi edebiliriz. Buna satışlar diyebilirsiniz, birim maliyetler diyebilirsiniz, üretim miktarları diyebilirsiniz fark etmez. Bir sonraki alt süreçte açıklar kapatılabilir ya da olası kayıplar göze alınabilir. Bu satışta kâr %15 olabilir; ama hedefimiz minimum %20 ise bir sonraki satışta kârı %25 yaparak telafi edebiliriz anlamında.
- Mutlak Performans Göstergeleri: Misal ödev! Bir hakkınız var, zamanında olmalı ve doğru olmalı. Bunun telafisi imkansız ya da çok zor. Ya hocanın insafı, ya sağlık raporu, ya inanılmaz yüksek vize ve final notu ile telafi edebilir. O da işinizin içeriğine bağlı. Mimarlık okuyorsanız bitirme ödeviniz olmazsa olmazınız olur. Biz buna müşteri kaybı da diyebiliriz. Belki de ödenmeyen bir çek! Her şey olabilir.
Dolayısıyla Performanslar Ana Süreçler, Alt Süreçler ve İş Akışlarıyla sarmal olarak ölçülmesi ve yönetilmesi gereken bir olgudur.
Ürün Satmak Ana Süreç:
- Satış oldu mu olmadı mı?
Ürün Satmak Alt Süreçler:
- Ürün sevk edildi mi?
- Tahsilat yapıldı mı?
Ürün Satmanın İş Akışları:
- Teklif verildi mi?
- Teklif onaylandı mı?
- Sipariş geçildi mi?
- Sipariş ön ödemesi alındı mı?
- İmalat/Satın alma yapıldı mı?
- Ürünler kontrol edildi mi?
İşte bunların hepsi sırasıyla birbirini tetikler ve ana sürecin performansını belirler. Bu adımların her birinin sonuçları önceden bilinir ve izlenirse de, ya telafi etmeye gerek kalmaz ya da telafi ederek istenilen sonuca ulaşılır.
Ne kadar basit değil mi?
Ama sorun şu ki kelime Fransızca!
Fransız kaldığımız bir kelime işte.
Saygılarımla.
Zafer URFALIOĞLU
[1] Fransız kalmak, Türkçede “Bir konuyu gerektiği gibi bilmemek, özellikle de konunun kuramsal yanını bilmemek” anlamına gelir.