Emeklinin Gülmeyen Yüzü
Ülkemizdeki emekli algısı öyle bir yere geldi ki, mutsuz, yüzü gülmez, muhtaç, çocuklarına el açan, aç yatan, boş gezen kişi şeklindedir.
Emekliler tamamen yukarıda sayılan özelliklerde olmasa da mutsuz bir kesim olduğunu söylemek mümkündür.
Emekli Kıt Kanaat Geçinir
Başka bir geliri yok ise emeklinin dikkatli para harcaması gerektiğini söyleyebiliriz. Çünkü gerçek anlamda emeklinin maddi durumu yaşam standartlarını yakalayamamıştır. Yakalamak bir yana kazanılmış haklarını günden güne kaybetmektedir.
Emekliler 2015 yılı ve öncesinde bugünkü yaşam standartlarına istinaden daha fazla kazanıyordu. Ancak bu hakları 2016 yılından itibaren asgari ücretle kıyaslandığında günden güne fakirleşme patikasına girdiler ve bu patikada yol almaya başladılar.
Otoriteler emeklinin yaşam standartlarını ve refah düzeyini arttırdık diye dursunlar, emekli piyasanın gerçeğini gayet iyi biliyor.
Yukarıdaki tablo her şeyi güzel açıklamış doğrusu. 2016 yılında emekli maaşı, asgari ücretten % 66 daha fazla iken, bugün ise emekli maaşı asgari ücretten % 28 daha az.
Nereden, nereye değil mi ?
Daha da vahim ve acıklı olan durum da emekliye verilen maaş zammının sürekli olarak bir memura verilen maaş zammından oldukça düşük. Sanki memur çok yiyor, doymuyor, emekli ise az yiyor veya para harcamasını bilmiyor gibi gerçek enflasyonun oldukça altında maaş zammı alıyor.
Gerçek enflasyon diyorum çünkü enflasyonu yanlış ölçersek, yanlış sonuçlar elde eder, bilhassa emekliler yanlış ölçülen enflasyonun bedelini fazlasıyla öder. Sadaka gibi maaş zammı alır.
Basın ve Emekli
Emekli için düşük gelir konusunda ne söylesek az. Hayatını idame ettirecek bir gelirden yoksun. Emeklinin bu durumunu bilmeyen yok gibi. Ancak emeklinin bu zayıf durumunun abartılarak ele alınması halinde emekli kendini daha da kötü hissedecektir.
Kuşkusuz ki bizim basın dünyasından bahsediyorum. Emeklinin son derece kısıtlı geliri olduğu, emekli günde bir çay içse, ikinci çayı düşünerek içer zira çay da lüks oldu emekli için.
Ülkemizdeki basına bakıldığında, bir kısım basın kuruluşu emeklinin saltanat sürdüğünü, refah düzeyinin ve gelirlerinin arttığını dile getirse de, bir kısım basın da tam abartarak emeklinin gelirinin taksitli de olsa bir ev, bir otomobil almaya veya yazın uzun bir seyahate çıkmaya yetmediğini dile getiren oldukça abartılı yazılar emeklinin canını daha da sıkar.
Kıyaslamaların uç noktalardan yapılmaya başlanması, sonu gelmeyen tartışmaları başlatır. Emeklinin anadan, babadan veya eşi tarafından bir mirası yok ise, çalışma hayatında birikim yapmamışsa, emekli maaşı ile bir ev, bir araba, bir yurt dışı seyahati alması tek kelime hayaldir.
Basınımız maalesef emeklinin durumunu abartılı bir şekilde mal, mülk almak gibi olanaklarla kıyaslaması bence çok hoş değil. Ülkemiz emeklisinin bir Avrupa Birliği Ülkelerine mensup emeklilerle kıyaslanması ve ülkemizdeki emeklilerin de aynı refah düzeyinde olmasını beklemek ne kadar gerçekçi olur ? Ülkemizin standartları belli ve emekliye verecekleri de.
Emeklimiz hiç kimseye muhtaç olamıyorsa, kendi emekli parası ile bırakın bir otomobil veya ev almayı, bir bisiklet alabiliyorsa kendini şanslı görsün derim.
Hayatın gerçeği denen şeyi görmek gerek.
Reşat BAĞCIOĞLU
ICC Uluslararası Ticaret Odaları
Türkiye Milli Komitesi
Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi