Şikayet Sitelerinin Tüketici Tercihlerindeki Etkisi ve Ülkemizdeki Yasal Durumu

Av. Seher Şener
Av. Seher Şener
Egenin eskisi bir aileye mensubum, Muğla doğumluyum. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezunuyum. Dünya yazılım devi SAP'nin Türkiye avukatlığını yaptım. SAP Türkiye faaliyetini Alman ortaklı yapıya dönüştürünce kendi hukuk ofisimi kurdum. Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Etik Kurulunda yer aldım. İstanbul Barosunun Bilişim Hukuku, Fikri Sınai Mülkiyet ve Rekabet Kurulu Komisyonlarındayım. Bir Business dergisinde düzenli yazıyorum. Çok sayıda iş ve hukuk derneğine üyeyim. Halen Ataşehir'deki hukuk büromda ticaret hukuku, medeni kanun, gayrimenkul ve miras hukuku yapıyoruz. Hukuk sevdamı İkiz çocuklarıma da aşıladım, ikisi de hukuk fakültesinde okudu. Değişime ve gelişime inanıyorum sürekli okurum.
spot_imgspot_img

Şikayet Sitelerinin Tüketici Tercihlerindeki Etkisi ve Ülkemizdeki Yasal Durumu

Avukat Seher ŞENER

Şikayet sitelerinin tüketici tercihlerinde etkisinin olduğu tartışmasız bir konudur. Kullanıcıların şikayetlerini doğrudan markalara iletebilmesi, mağduriyetlerin çözülmesi ve tüketici bilincinin artması açısından faydalı olabileceği bilinci ile uygulamaya girse de mevcut işleyişiyle Şikayet siteleri haksız rekabet ve marka hukuku açısından tartışmalı hale gelmiştir. Şikayet siteleri kurumsal üyelere üye olmayanlardan farklı olarak avantajlı haklar tanımaktadır. Oysa şikayet yazanlardan bir üyelik ücreti alınmamaktadır. Anonim kimlikle yazılar yayınlanabilmektedir. Tüketici dostu olarak lanse edilen sitelerde artık aynı sektörde bir dönem iş ilişkisine girmiş ancak benzer işi yapan bir firma başka bir firmayı da şikayet edebilmektedir. Kurumsal üye olmayan firmalar şikayeti yazanın kimlik bilgilerine ulaşamamakta, yazıya cevap verebilmesi için ise şikayet sitesine ihtarname göndermesi gerekmektedir. Haklı bile olsa aradan geçen sürede haksız dahi olsa şikayetler yayınlanmaktadır.

Şikayet siteleri yazıları kaldırmak için mahkemelerden müzekkere talep etmektedir. Yazı siteden kaldırılsa bile yazıda geçen kelimeleri google arama moturu öğrenmiş olup hala bu kelimeleri(kötü hizmet, mağduriyet, bozuk, dolandırıcı vs) markayla ilişkilendirmeye devam etmekde, dolayısla şikayetlerin artçı zararları devam etmektedir. Bu süreçle uğraşmak istemeyen markalar ise en sonunda boyun eğip yıllık 60bin TL yi bulan  paralar verip kurumsal üye olmaktadırlar. Bu şekilde bakıldığında şikayet sitesinin temel gayesi, tüm markalar için google daki aramalarda ilk sıralarda çıkmak, yazılan şikayetlerin arama sonuçlarında markanın resmi sitesiyle alt alta çıkması, piyasadaki gücünü arttırarak şikayet yoluyla şirketleri üyeliğe zorlayıp doğrudan veya reklam yoluyla ticari gelir elde etmektir. Bu gelir markaları zan altında bırakarak devamlı surette tehdit ve şantaja açık hale getirirerek elde edilen kendi emeğine dayanmayan haksız bir gelirdir.

şikayet Sitelerinin Tüketici Tercihlerindeki Etkisi Ve ülkemizdeki Yasal Durumu
Şikayet Sitelerinin Tüketici Tercihlerindeki Etkisi ve Ülkemizdeki Yasal Durumu

Yargıtayımız haksız rekabeti oluşturan eylemin kim tarafından hangi şekilde hangi yolla meydana getirilmiş olduğunun bu eylemin sübutu açısından bir önemi bulunmadığına karar vermiştir. Haksız şikayet = haksız rekabet eylemidir. Kötüleme eylemi ise yanlış, yanıltıcı ve gereksiz yere incitici olmalıdır. Sikayet siteleri ayrıca tescilli bir markadan izin almadan bu markanın logosunu kullanarak şikayet yazılması için ortam sağlamakta, bu konuda yönlendirici olmakta ve içerikle ilgili editoryal hizmet vererek bu iş modeliyle para kazanmaktadır.  Bu yönüyle de marka hakkında tecavüzden bahsedilebilir. Anayasal şikayet hakkının kullanımı ancak yetkili makamlara başvurarak veya dava açarak mümkündür.

Şikayet siteleri anayasal bir hakkın kullanımının bir mercii değildir. Şikayet siteleri kurumsal üyeler için gelen şikayetleri yayınlamama veya değiştirerek yayınlayabilmektedir. Bu durumda hala bu sitelerin birer yer sağlayıcı olduğu iddia edilemez, içerik sağlayıcıdır. İş modelinin temelinde haksız rekabet olan markalara ve ekonomiye zararı olan bir firmanın kamu menfaatine uygun olduğu düşünülemez. Kurumsal üyeyle üye olmayanlar arasında yapılan ayrım ve ayrıcalıklar dikkate alındığında şikayet sitelerinin işleyişi bir dijital değnekçilik veya dijital fidyecilik haline gelmekte,  bu şekilde algılanmaktadır. Teşebbüs kurma özgürlüğü, tüketicinin ifade özgürlüğü ve şikayet hakkının arkasına sığınarak markaları karalama veya kötüleme tehtidiyle bu sitelere ücret karşılığı cevap hakkını kullanmaları için aboneliğe zorlanmasının aracı olamaz.

Özel teşebbüslerin ekonomik aktivitelerini kamu menfaatine uygun olarak sınırlandırılması açısından bakıldığında , yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, şikayet sitelerinin iş modelinin bizahiti kendisinin haksız rekabet olarak nitelendirilerek YASAKLANMASIYLA fiilen yürütülen sıkıştırarak zorda bırakarak tahsilat yapılmasınason verilmesi amacı açısından orantılılık mümkündür.

Yazı siteden kalksa da Google’da izi kalıyor

Markalar hakkında yazılan karalama yazıları yayından kalksa dahi Google arama motorunda anahtar kelimelerin saklandığını, unutulmadığını ve her fırsatta yapılan aramalarda kullanıcılarının yani potansiyel müşterilerin karşılarına çıkmaya devam ettiği görülmektedir. Uyguladığı iş modelinin bu artçı zararlarını şikayet siteleri de çok iyi bilmekte ve takip etmektedirler. Zaten gelirini bu yolla elde etmektedirler. Google algoritmasına öğretilen bu olumsuz yazıları sildirmek google unutturmak aylar hatta yıllar almaktadır. Google arama motorunun tüm avantajlarını kullanan şikayet siteleri marka hakkında sisteme öğretilen bazı incitici anahtar kelimeleri sanki kendisi yayınlamamış, sisteme yükleyip öğreten kişi kendileri değilmiş gibi sorumlu arandığında üç maymunu oynadıkları görülmektedir. Ancak yukarıda da bahsedildiği üzere şikayet siteleri için gelir üreten ancak ekonomimiz açısından büyük zararlar doğuran ve dünyanın hiç bir yerinde mevcut olmayan bu iş modelinden ülkemizde binlerce marka zarar görmektedir. Özellikle küçük/orta ölçekli firmaların markaları hakkında haklı haksız anonim kullanıcılar tarafından yazılan tüm yazıları yayınlayarak, bu ihtilaflardan reklam gelirleri elde eden şikayet siteleri isimlerinin Google arama motorunda -halk tabiriyle-“rüsva eyleyenmesini istemeyen” markaları da boyun eğdirip kendilerine kurumsal üye yapıp firmalardan da ayrıca kazanç elde etmeye devam ettikleri görülmektedir. Bunun dışındaki hak arayışları yıllarca sürdüğünden bu zararla binlerce marka yok olmuş olmaya devam etmektedir. Bazı şikayet siteleri öylesine bir tekeldir ki kendileri hakkında hukuk siteleri ve ekşisözlük dışında hiç bir yayına müsaade etmeyecek güçle Google da iş birliği yapmışlardır.

Yüksek Yargımızın Görüş Değişikliği:

Yüksek Yargımız da bir sene öncesine kadar şikayet sitelerini “yer sağlayıcı” olarak görüp, ilgili şikayetlerin “anayasal bir hak olarak ifade özgürlüğü” kapsamında olduğunu ve yazanlar açısından “şikayet hakkının kullanılması” olarak görüyordu. Ancak son dönemde görüş değiştiren  Yargımız bu sitelerin faaliyetlerinin haksız rekabet teşkil ettiğini sabit bulmuştur. Bu kararlar;

  1. 11 Hukuk Dairesinin 6-11-2023 tarihinde verilen 2022-2560 Esas 2023-6460 no.lu kararda “Bölge Adliye Mahkemesi ise “davalının “………..” internet sitesinde davacı şirkete yönelik şikayet ve eleştirilere karşı davacı şirkete savunma yapabilmesi için ücret karşılığı kurumsal üyelik teklif edilmesi ve kurumsal üye olan firmalara üye olmayan firmalardan avantajlı imkanlar sunulmasının 6102 sayılı Kanun’un 54 ve 55 inci maddeleri uyarınca haksız rekabet teşkil edeceği” kararı USUL VE KANUNA UYGUN bulunmuştur.
  2. 11 Hukuk Dairesinin 3-7-2024 tarihinde verilen 2023-2834 E. 2024-5484 no.lu kararda İlk Derece Mahkemesinin verdiği “kendisine ücret ödeyerek üye olan firmalara verilen öncelik hakkı ile şikayetin yayınlanmadan çözülmesi imkânını tanıması, buna karşılık üye olmayan şirketlerin ise ancak haklarındaki şikayetler internet sitesinde yayınlandıktan sonra bu imkâna sahip olmalarının haksız rekabet teşkil ettiği, üye şirketlere şikâyetleri yayınlanmadan çözme imkânı sağlanırken, üye olmayan şirketlere bu imkânın verilmediği, bu suretle davalı sitesine ücret ödeyerek üye olan şirketler yararına bir avantaj sağlandığı, davalının(…………………) bu şekildeki eyleminin, piyasadaki şirketleri davalı sitesine üye olmaya zorladığından, iyi niyetli ve ticari dürüstlüğe aykırı olduğu, davalının kendisine üye olan firmalara verdiği öncelik hakkını, davacı şirkete vermemesinin haksız rekabet teşkil ettiği,” kararı USUL VE KANUNA UYGUN bulunmuştur.
  3. 11 Hukuk Dairesinin 29-4-2024 tarihinde verilen 2022-7451 Esas 2024-3328 no.lu kararda İstinaf Mahkemesinin “davacıya yönelik şikayet ve eleştirilere karşı davacının etkili bir savunma yapabilmek için ücret karşılığı kurumsal üyeliğe zorlanması ve kurumsal üye olan firmalara üye olmayan firmalardan avantajlı imkanlar sunulmasının 6102 sayılı TTK’nın 54. ve 55. maddeleri kapsamında haksız rekabete neden olacağı, haksız rekabet sebebine dayalı olarak davacı vekilinin istemlerinin kabulünün gerektiği, her ne kadar davalı vekilince, müvekkilinin firmaları üyeliğe zorlamadığı ve ücretsiz cevap hakkının tanındığı bildirilmişse de, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunun tespitlerinin bulunduğu, üye olmayan işletmeler hakkındaki şikayetlerin doğrudan yayımlanması suretiyle, müşteriler nezdinde hemen o anda olumsuz kanaatin oluşmasına neden olunduğu halde, üye iş yerleri için şikayete cevap verme zamanı konusunda bir eşitsizliğin yaratıldığı, böylelikle üye olmayan iş yerleri aleyhine daha başlangıçta, sonradan tersine çevirebilmenin çok zor olacağı olumsuz bir kanaat oluştuğu, sonradan telafisi imkansız ve haksız bir menfaat sağlayan ve rakipler arasındaki ilişkileri etkileyen, aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı bir uygulama olduğunun açık bulunduğu, bu durumun da TTK’nın 54 üncü maddesi uyarınca “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar” anlamında haksız rekabet teşkil edeceği,davalı eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, haksız rekabetin önlenmesine, ………….adlı internet sitesinde davacıya ait “…” ait markanın kullanımının durdurulmasına, davacı tarafın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle beraber davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine,” kararı USUL VE KANUNA UYGUN bulunmuştur.

Özetle tekel konumundaki şikayet sitelerinin markalara karşı bir dijital zorbalık bir linç politikası uygulamalarının önüne kısmen olsa da geçilmiştir. Ancak tüketicilerin ürün ve hizmet alım tercihleri öncesinde yaptıkları araştırmalar sırasında doğru bilgiye ulaşabilmeleri için kat edecek daha çok yol bulunmaktadır.

Saygılarımla,

Avukat Seher ŞENER

avseherbingul@gmail.com

Av. Seher Şener
Av. Seher Şener
Egenin eskisi bir aileye mensubum, Muğla doğumluyum. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezunuyum. Dünya yazılım devi SAP'nin Türkiye avukatlığını yaptım. SAP Türkiye faaliyetini Alman ortaklı yapıya dönüştürünce kendi hukuk ofisimi kurdum. Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Etik Kurulunda yer aldım. İstanbul Barosunun Bilişim Hukuku, Fikri Sınai Mülkiyet ve Rekabet Kurulu Komisyonlarındayım. Bir Business dergisinde düzenli yazıyorum. Çok sayıda iş ve hukuk derneğine üyeyim. Halen Ataşehir'deki hukuk büromda ticaret hukuku, medeni kanun, gayrimenkul ve miras hukuku yapıyoruz. Hukuk sevdamı İkiz çocuklarıma da aşıladım, ikisi de hukuk fakültesinde okudu. Değişime ve gelişime inanıyorum sürekli okurum.

PAYLAŞIMLAR

Lütfen yorumunuzu girin !
Lütfen adınızı giriniz.

Şirketler için Eğitim Kataloğu

Yapay Zeka Lojistik Süreç Yazılımı

Şirketler için Eğitim Kataloğu

Yapay Zeka Lojistik Süreç Yazılımı