DAVRANIŞSAL TEDARİK ZİNCİRİNİN DİNAMİKLERİ
Kübra Tokatcı Şen
Karar verme süreci her zaman açık ve kesin şartlar altında gerçekleşmez, hatta pek çoğuna belirsizlik hakimdir. Belirsizlik ya da risk altında karar verirken de bilişsel kısayollar -literatürde “heuristics” olarak bilinen- tercih edilerek belirsizlik azaltılmaya çalışılır. Ancak bilişsel kısayollar çoğunlukla yanlış yönlendirme yapılmasına neden olur, bu da bilişsel kusurlar dediğimiz sistematik hataları doğurur.
Satın alma süreçlerinde satıcıların, alıcıların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanmalarının önündeki engellerden birisi, karar vericilerin bilişsel kusurların etkisi altında olmasıdır. Bu etkiyi azaltmak ise bilişsel kusurların varlığını ve karar süreçlerine etkilerini ortaya çıkarmakla mümkündür.
İnsanın tamamen rasyonel kabul edildiği dönemde, karar vermenin tamamen matematiksel doğrularla yapması beklenirdi. Ancak yapılan araştırmalar insanların farklı zamanlarda aynı koşullar altında iken bile aynı kararları vermediği, karar verirken birçok farklı etkenin etkisi altında olduğu sonucuna varıldı.
Samuelson 1938 yılında ilk kez fayda kavramını ortaya attı ve iktisat alanında konunun derinlerine inerek araştırmalarını sürdürdü. Bu çaba ise Neumann ve Morgenstern, Savage, Muth, Lucas ve Prescott gibi isimler sayesinde de beklenen fayda, oyun teorisi, subjektif beklenen fayda teorisi, rasyonel beklentiler teorisi gibi kavramların ortaya çıkmasını sağladı. Daniel Kahneman ve Amos Tversky ise 1973-1979 yılları arasında yaptığı yoğun çalışmalar ve deneyler sonucunda insanların belirsizlik altında iken hatalı kararlar verebileceğini, yani “bilişsel kusurları” ortaya koydu. Süregelen bu araştırmalar sonucunda da şu an bilinen bilişsel kusurların sayısı 200’e yaklaşmıştır.
Kaufmann ve Carter da birçok ortak çalışmasında bilişsel kusurların sınıflandırılması, önlenmesi ve önlemlerin sınıflandırılması üzerine çalışmalarını ortaya koymuşlardır. Özellikle tedarik zinciri alanında çalışmalarını sürdüren Kaufmann ve Carter , 2007 yılındaki araştırmaları ile bilişsel kusurların sınıflandırmasına yönelik çalışmalar yaparken, 2009 yılında tedarik zinciri alanında bilişsel kusurların etkisinde kalmadan nasıl karar verilir sorusuna yanıt aramaya başlamış ve bu hususta bazı önlemler geliştirmiştir. 2010 yılında ise tedarikçi seçim sürecinde bilişsel kusurların etkisini azaltmaya ilişkin önlemlerin tespit edilmesi ve sınıflandırılmasına yönelik araştırmalar yaparak gelecek araştırmalara yön verecek bazı öneriler geliştirdiler.
Kaufmann ve Carter (2010) ’in önerileri üzerine son zamanlarda yapılan araştırmalarla statüko eğilimi, doğrulama eğilimi, kolayına kaçma gibi bazı bilişsel kusurlar ile satın alma süreçlerinde sık karşılaşıldığı savunulmaktadır (Keleş, 2018). Kısaca bunların neler olduğundan bahsedelim.
Statüko eğilimi, marka bağımlılığında olduğu gibi, kişilerin mevcut durumun her zaman doğru olduğunu sanması ve bunu değiştirememesinden doğan yanılgıdır. Doğrulama eğilimi, Giles (2003)’in ortaya koyduğu gibi şirket yöneticilerinin karar verirken karşı kanıtları yok sayma eğiliminde olmasıdır. Kolayına kaçma ise kişilerin en kolay ulaşabildikleri bilgiyi doğru kabul etmesidir. Örnekle açıklamak gerekirse “kalp krizi geçiren erkek sayısının mı kadın sayısının mı fazla olduğu” sorusuna kişilerin çevresinde kalp krizi geçiren kişilere göre değerlendirme yapıp bunu doğru olarak değerlendirilmesi denilebilir . Kahneman (2015) yaptığı bir deneyde, deneklere Ortadoğu’ya seyahat edenlerin trafik kazası veya terör saldırısı arasından hangisi ile ölme ihtimalinin daha yüksek olduğunu sormuş ve çok büyük oranda terör saldırısı olarak yanıt almıştır. Ancak gerçekte ise trafik kazasından ölüm olasılığı terör saldırısına göre çok daha yüksektir.
Bilişsel kusurlar hayatımızın her yerinde olduğu gibi satın alma aşamalarında da etkisini göstermektedir. Tedarikçi seçim süreci ise bu aşamalardan birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kaufmann ve Carter (2010), tedarikçi seçim sürecinde etkisi altında kalınabilecek bilişsel kusurlarla ilgili olarak aşağıdaki sorulara yanıt bulmanın yollarını keşfetmiş ve bunları paylaşmıştır.
- Örgütsel satın alma yöneticileri üzerinde özellikle etkili olan bilişsel kusurlar nelerdir?
- Bu bilişsel kusurlar nasıl gruplanabilir?
- Söz konusu bilişsel kusurların giderilmeleri üzerine neler yapılabilir?
ARAŞTIRMAYA KATILIM
Bu 3 soru, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tedarik Zinciri Yönetimi yüksek lisans programında Prof. Dr. Enis Sınıksaran yönetiminde yazmakta olduğum yüksek lisans tezimin araştırma sorularını oluşturmaktadır. Araştırmamızın sonuçlarının gelecekte satın almacı – tedarikçi ilişkisinin verimliliğine katkıda bulunacağına inanmaktayız. Bu amaçla ölçme modelinde kullanılmak üzere bir anket de hazırladık. Siz değerli satın alma uzmanı ve/veya yöneticisi okurlarımızın aşağıda linki verilen ankete katılımına çok önem veriyoruz.
Desteğiniz için şimdiden teşekkür ederiz.
https://forms.gle/PUQ3CGW9w2dT3Eo26
REFERANSLAR
Kahneman, D., (2015), Hızlı ve Yavaş Düşünme, Varlık Yayınları.
Kahneman, D., Tversky, A., (1973), “On the psychology of prediction”, Psychological Review, Vol. 80, No. 4, 237-251. Kahneman, D., Tversky, A., (1979), “Prospect theory: an analysis of decision under risk”, Econometrica, Vol. 47, No. 2, 263-291. |
|
Carter, C. R., Kaufmann, L., & Michel, A. (2007). Behavioral supply management: a taxonomy of judgment and decision‐making biases. International Journal of Physical Distribution & Logistics Management.
Kaufmann, L., Michel, A., Carter, C.R., (2009), Debiasing strategies in supply chain decision-making, Journal of Business Logistics, 20 (1), 85-106. |
Kaufmann, L., Carter, C. R., & Buhrmann, C. (2010). Debiasing the supplier selection decision: a taxonomy and conceptualization. International Journal of Physical Distribution & Logistics Management.
Keleş, S. (2018). Bilişsel Kusurlar Ve Satın Alma Davranışları Üzerindeki Etkileri.
Giles, M.J., (2003), “Correcting for selectivity bias in the estimation of road crash costs”, Applied Economics, Vol. 35, No. 11, 1291-1301.